18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 18 CUMHURİYET SPOR 8 ŞUBAT 2011 SALI Hakem hataları zirve yaptı ERSİN ÖZTEKİN Türk futbolunun marka değeri tartışmaları son günlerde ‘zirve’ yaparken hakem hataları kulüpleri isyan ettirdi. BeşiktaşKarabük maçında hakem Kamil Abitoğlu’nun kötü yönetimi ve ev sahibi ekibinin nizami golünün verilmemesinin ardından Siyah Beyazlı ekip Türkiye Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Kurulu’na adeta savaş açtı. Geçen hafta G.Saray Başkanı Adnan Polat’ın da benzer açıklamalar yapması hakemleri zor durumda bıraktı. Kulüplerden büyük baskı gören hakemler yaptıkları hatalarla ligin ‘kaderini’ belirlerken MHK’nin bazı isimleri aynı takımların maçlarına vermesi tepki topladı. Süper Lig’in 5. haftasında Trabzon’un sahasında Manisa’ya 31 yenildiği maç sonrasında Şenol Güneş’in Abitoğlu’na yönelik “Ben o hakemin lisansını yırtarım” açıklamalarının ardından uzun süre 4 büyüklerin karşılaşmalarına atanmayan Kamil Abitoğlu’nun BeşiktaşKarabük mücadelesindeki yönetimiyle gözlemcisi İsmet Cengiz’den geçer not alamadığı ve sezon sonuna kadar dinlendirileceği öğrenildi. Abitoğlu’nun ise MHK Başkanı Oğuz Sarvan’a “İsterseniz hakemliği bırakırım” dediği bildirildi. Ligin alt sıralarında düşmeme mücadelesi veren takımlar da hakem hatalarından şikâyetçi. Deplasmanda Gençlerbirliği’ne 10 yenilen Bucaspor yönetimi camia olarak hakem kararlarından rahatsızlık duyduklarını kaydetti. Gençlerbirliği karşısında yenilgiye hakemin yol açtığını savunan Bucaspor camiası “Türk hakemlik camiasının kararları, liglerimize yakışmamaktadır” açıklamasında bulundu. Konyaspor Teknik Direktörü Ziya Doğan, 20 kaybettikleri G.Antep maçında, hakemlerin futbolun önüne geçtiğini söyledi. Doğan hakemlerden rahatsız olduklarını dile getirerek “Lütfen, biz de emek sarf ediyoruz. Düşebiliriz, ama bırakın da mücadele edelim” diye konuştu. Kulüpler son haftalardaki kötü yönetim nedeniyle federasyon ve MHK’ye ateş püskürdü SPOR YORUM ARİF KIZILYALIN TFF’ye Güvenen Kaldı mı? Mahmut Özgener başkanlığındaki TFF’nin ilk günleriydi. Süper Lig’den, TFF 1’e, TFF 2’den 3. Lig’e hangi kulübün başkanıyla görüşsek ‘ezberletilmiş gibi’ aynı şeyi söylüyordu: “Futbolda güven dönemi başladı, bu TFF’ye ve onun kurumlarına, MHK’ye, PFDK’ye, Tahkim’e sonsuz güveniyoruz...” Hatta, sahada canı yananlar bile, lafı ‘İnsani hata bunlar. Hakem de insan hata yapacak’a getiriyordu. Keza, Disiplin Kurulu’nun verdiği cezalar fazlaca tartışılmıyor, Hukuk ve Tahkim Kurulu kararlarına da ‘sütten çıkmış ak kaşık’ muamelesi yapılıyordu... F.Bahçe’nin, Beşiktaş’ın, Trabzon’un, Diyarbakır’ın, Kocaelispor’un, çokça G.Saray’ın canı yanıyor ama isyan, öfke belli bir sınıra yaklaşmıyordu bile. Hatta, adil(!) düzeni eleştiren yorumcular ‘iş’lerinden, ‘güç’lerinden oluyor, hakemi, daha doğrusu sistemi irdeleyenlere ‘ekran yasağı’ geliyordu... Niçin? Çünkü, Mahmut Özgener ve kurulları adaletlice(!) kararlar alıyordu Türk futbolunun marka değerini yükseltme adına. Bu yüzden de eleştirilmemeli, bindikleri atı istedikleri gibi koşturmalıydılar... Koşturdular da. Hukuk Kurulu, sadece yasa kitapları arasında sıkışıp kalanlara; MHK, eğitimi tamamen UEFA kitapçıklarına indirgeyen 3 isme; PFDK de, nabza göre ‘ceza’ kesenlere bırakıldı... Ve bu yönetim tarzı nedeniyle Mahmut Özgener alkış alıyordu işin garibi. “Ne tarafsız başkanımız var, haftanın hakemlerini gazeteden okuyup öğreniyor... Disiplin kurulunun kararlarını bültenlerden izliyor, hiçbir işe karışmıyor...” dendi, övünülerek! Karışmadı da Özgener, hatta “Ağabeyim gibi inanırım” dediği Oğuz Sarvan’ların, Reşat Bostan’ların ve diğerlerinin ‘dediği dedik, çaldığı düdük’e kadar vardı.. Ya sonra? Sonra, aradan aylar, mevsimler geçti, köprünün altından da çok sular aktı... Ve kazın ayağının anlatıldığı, daha doğrusu ‘dikte’ edildiği gibi olmadığı görüldü. Önce Ulusal Takımlar patladı, 2008 Avrupa Şampiyonası yarıfinalisti Türkiye, Afrika’yı TV’den izledi, 2012 Avrupa Şampiyonası yolunda da ağır yara aldı. Ardından ‘adamına’ göre verilen cezalar, PFDK’nin güvenilirliğini sarstı. Ve son gol de MHK’den gelecekti marka değerine. Yanlışları ödüllendirilen, bariz hatalar yapıp can yaktıkları halde garip hakemgözlemci atamaları sayesinde notları hep ‘geçer’in üzerinde gelen ve üst üste maç alan hakemler, geçen hafta sonu son darbeyi indirdiler TFF’ye. BeşiktaşKarabük maçında verilmeyen kırmızı kartlarla çizgiyi geçtiği halde santrası yapılmayan gol, Oğuz Sarvan Başkanlığı’ndaki MHK’yi bitirmekle kalmayıp, TFF’nin şimdiki yönetiminin 2011 Haziran ayındaki seçim öncesi tüm kredisini tüketti. Artık kamu vicdanı gördü ki MHK üzerinde ‘baskı’ kuran, bağıran, çağıran istediği sonuçları alıyor. Olduğu varsayılan ama bir türlü görülemeyen ‘güven’ de sizlere ömür! Sahi, 18 Süper Lig kulübü içinde bu TFF’ye ve MHK’ye 3 yıl önceki gibi koşulsuz inanın var mı? 3 büyükler dahil, bir kulüp başkanı da çıkıp “Evet, TFF çok başarılı” diyebilecek mi ?.. ÖZGENER KONUŞACAK TFF Başkanvekili Lutfi Arıboğan, son günlerde yaşanan olayları yakından takip ettiklerini, perşembe günü Başkan Mahmut Özgener ile birlikte basın toplantısı yapacaklarını açıkladı. Arıboğan, kamuoyuna önemli bir mesaj vermek istediğini belirterek, “TFF olarak sistemin kontrol altında olduğunu sizlere belirtmek istiyorum. Hem saha içinde olanları hem saha dışında olanları, olumlulukları ve olumsuzlukları, oluşan gündemi, oluşturulmak istenen gündemi çok yakinen takip ediyoruz. Şu anda öncelikli gündemimiz milli takımımızın Güney Kore ile yapacağı hazırlık maçı. Maçtan sonra perşembe günü başkanımız Mahmut Özgener ile birlikte bir basın toplantısı düzenleyeceğiz. Bu basın toplantısında kamuoyunu aydınlatma adına önemli açıklamalar yapacağız” dedi ‘Marka değeri yerlerde’ Erman Toroğlu (Eski FIFA kokartlı hakem): Devamlı hakem soyunma odasını basarsan, hakem soyunma odasını tekmelersen, hakeme ana avrat sinkaflı küfür edersen, bunları yaparken de Kulüpler Birliği Başkanı olursan olacağı bu. Pimi çekersin ama bombanın nerede patlayacağını bilemezsin. Hakemler hakkında yapılan konuşmalar mutlaka hakemleri etkiler. Hakemlerimiz ürkekler, çekiniyorlar ve önemli hatalar yapıyorlar. İyi niyetli olduklarını biliyorum. MHK hakemlerin arkasında bunu icraatlarıyla gösteriyor. Yabancı MHK Başkanı’ndan önce Türkiye’ye yabancı yönetici getirilmesi gerekir. Futbol camiasında hakem, futbolcu, antrenör dahil herkes kendini geliştirirken bir tek yöneticiler kendilerini eğitmiyorlar. Erman Toroğlu gidince marka değeri yükselecek dediler. Şimdi görüyoruz, Türk futbolunun marka değeri yerlerde. Cem Papila (Eski FIFA kokartlı hakem): Hakemleri hedef gösteren bu açıklamalardan sonra BeşiktaşF.Bahçe derbisinde çıkacak olaylardan hakemler sorumlu tutulmak isteniyor. Böylece hakemlere güvensizlik ön plana çıkacak. Hakemlere sahip çıkmak için ne TFF ne de MHK bir şey yapmıyor. Muhtemelen TFF birkaç kişiyi disiplin kuruluna sevk edecek ve olaylar böyle geçiştirilecek. Yaklaşan TFF seçimleri öncesi kimse delege Bülent Yavuz (Eski MHK Başkanı): Sarvan devre arası seminerinde hakemlere sadece otoritenizi ezdirmeyin mesajı verdi. Eksikler, hatalar konuşulmadı. Kulüplerin isyanı bu yönde. Hakemlerde büyük baskı var. Bu açıklamalardan sonra hakemlere sahip çıkılması gerekir. Şirin gözükme uğruna yapılan atamalar ligin gücüne sahip kulüpleri karşısına almak istemiyor. Özgener çıkacak ve sözlü olarak hakemlerin arkasındayız açıklamasını yapacak. Ancak mevcut yönetimle bu imkânsız. MHK zaten yabancı bir başkan, Uilenberg’in yönetiminde. Uilenberg talimat veriyor MHK uyguluyor. Türk hakemliğinin en büyük talihsizliği de Oğuz Sarvan’dır. yapısını bozuyor. Yabancı MHK Başkanı’na karşıyım. MHK’nin elinde tek bir hakem varmış gibi her maça Cüneyt Çakır veriliyor. Bülent Yıldırım Türkiye’nin 2 numaralı hakemi ancak büyük maçlara verilmiyor. TFF’nin bu kadar destek verdiği bir MHK hakemleri iyi yönetemiyor. Hakem Mustafa Kamil Abitoğlu, BeşiktaşKarabük maçında Siyah Beyazlıların bariz golünü vermeyerek tepki topladı. GÖRÜŞ/ HALİT DERİNGÖR Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, gazetecilere çarpıcı açıklamalarda bulundu: Kendi Kanatlarımla Uçarım Geçen hafta başkan Aziz Yıldırım, Samandıra Tesisleri’nde bir çay toplantısı düzenledi. Dokuz kuşak F.Bahçeli futbolcular davetliydi. Ben de oradaydım. Toplantı önemliydi. Çünkü, toplantının amacı, ligde kritik noktada olan F.Bahçe futbol takımına moral vermek için eski ve yeni oyuncuların bir bütün olduğunu göstermekti. Samandıra’ya gittiğimizde Başkan bizleri çok sıcak bir havayla karşıladı. Samandıra dışındaki başkanla, Samandıra’daki başkan arasında çok fark gördüm. Adeta Samandıra ile bütünleşmiş, güzel havası ve suyu onu oraya bağlamış. Samandıra dışındaki kendisini büyük gören havasıyla, pek kimseye selam vermeyen başkan bu toplantıda sevecen, hepimize saygı ve sevgi gösteren bir görünümdeydi. F.Bahçeliler içinde en yaşlı üye bendim. Başkan dahil hepimiz birtakım espriler yaptık. Neşeli bir ortam yaratılmıştı. Derken, salonun kapısından bugünkü kuşağın futbolcuları teker teker geldi. Doğaldır ki birbirimize yabancı gibi baktık. Futbolcuların içinde yabancı ülkeden olanlar vardı. Onlar bize, biz onlara çok ilgi gösterdik. Sahadaki görüntüleriyle, yakından gördüğümüz oyuncular arasında da fark vardı. Derken antrenman yapılacak sahaya çıktık. Soğuğa rağmen tribündeki 250300 kadar seyirci bizler sahaya çıkarken tezahürata başladı. Başkan beni F.Bahçe’nin en yaşlı büyüğü olarak takdim etti. Değişik duygulara kapıldım. Anılar birden bire beynime hücum etti. Başta Rıdvan Dilmen olmak üzere, İsmail Kurt, Tuncay Becedek, kaleci Yavuz topla oynamaya başladılar. Gördüm ki çoğunda eskiden bir kırıntı bile kalmamış. Bu yaşamın gereği. Her şey böyle. Yaş ilerliyor ama bu heves bitmiyor. Toplantıda başkanla aramdaki davranışlara şaşıranlar oldu. Hatta bu düşüncelerini sözle de ifade ettiler. Bunun da nedeni zaman zaman onu eleştirmemden kaynaklanıyor olsa gerek. Oysa o iş başka bu iş başka. Doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen biri olmak, medeni olmanın gerekliliğini yerine getirmemek değildir ki. Ben yalnızca Aziz Yıldırım’ı değil, bütün başkanları eleştirdim. Düşünmek, eleştirmek ve konuşmak insanlara özgüdür. Eğer böyle yapmazsak, bu özelliğimizi kullanmıyoruz demektir. Bir düşünür, “Madem ki düşünüyorum o halde varım” bir başkası da “Madem ki eleştiriyorum o halde insanım” demiştir. Yani insan olmayı eleştirmekle, var olmayı da düşünmekle özdeştirmişlerdir. Bu deyişleri pek beğenir ve de fırsat buldukça satır aralarına ilave ederim. Herkesin doğruları ve yanlışları konuşması gerekir. Olumlu ya da olumsuz eleştirilerini söylemesi gerekir. Tabii ki karşısındakini incitmeden. Bu da ayrı bir özelliktir. Nasıl konuşulacağını ya da nasıl yazılacağını bilme özelliği. Yıllarca Aziz Yıldırım için olumlu ve olumsuz eleştirilerim olmuştur. Ama hiçbir zaman bana “Gözünün üstünde kaşın var” demedi. Sadece kraldan çok kralcı olanların hışmına uğramışımdır. Bu da doğaldır. Başkanlar değişir ama benim bu tutumum değişmez. Kimseden kol kanat dilenmem. Çoğu zaman zararını görsem de kendi kanatlarımla uçarım.. TFF, Fenerbahçe ağırlıklı HAYRİ GÜNER TRABZON Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, dün Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri’nde yemekte bir araya geldiği gazetecilere çarpıcı açıklamalar yaptı. Şener, “Federasyon, F.Bahçe’nin yanındaymış gibi hareket ediyor. Bununla ilgili ne söyleyeceksiniz” şeklindeki soruya, “Trabzonspor’un şu anki hali şampiyon olmaya fazla fazla yeter. Federasyonun F.Bahçe’yi desteklediğini kabul etmiyorum, kabul etmek istemiyorum. Ama Federasyon yönetim kuruluna bakarsanız, doğrudur. Oradaki F.Bahçe tandanslı yönetici sayısı fazladır. Biz seçilip hemen Federasyon seçimine gitmiştik, bu nedenle fazla katkımız olmadı. Ama mayıs veya haziran ayında bildiğim kadarıyla federasyonun yeni seçimi var. Orada tedbirimizi alırız. Bundan endişeniz olmasın. Ama benden hakemler konusunda veya diğer kulüpler konusunda açıklama yapmamı beklemeyin. Bunun faydalı olacağını da sanmıyorum. Biz hilesiz, hurdasız bu puandayız” yanıtını verdi. Kendisinin asla hakem odasının önüne gitme gibi bir hareketi olmayacağını da ifade eden Şener, “Bizim maçta penaltı var veya yok diyorlar. Abitoğlu’nun yönettiği Beşiktaş maçı tam bir facia. Art niyet mi bilmiyorum. Hakemler hakkında konuşsam, 21 30 gün ceza alsam bu şık olur mu? Olmaz” diye konuştu. F.Bahçe’de, kupadaki Yeni Malatya maçı sonrası yaşanan kötü tablo birlikberaberliği oluşturdu Aykut’un istifa düşüncesi kamçıladı HİLMİ TÜRKAY Bir tarafta kötü giden bir lig, diğer yanda alışıla gelmiş ama hiç böyle bir duruma düşülmeyen kupa. Hepsinin birleştiği nokta takımın ortaya koyduğu kötü futbol. Başarısızlıklarda kim sorumludur? Malzemeci ve başkan değil... Futbolcular, teknik direktör. Göndermek için genelde kulüpler kolay yolu seçerler ve hemen teknik direktörün biletini keserler. Birkaç futbolcu da kadro dışı bırakılır. Aykut’un takımın başına geldiğinde büyük hayalleri vardı. Tepeden tırnağa her şeyi değiştirecekti, kısaca yeniden yapılanma olacaktı. Gecesini gündüzüne kattı, işler kısa bir süre yolunda gitti, umulanlar olmadı. Sorunlar çığ gibi büyümeye başladı, hele o kupada peş peşe alınan kötü sonuçlar yok mu... Kulüp 28 yıldır kupayı görmemiş, bir de bu sezon grup sonunculuğu ve çekilen sıfır puan... Aykut ‘hedef adam’ olmuştu. Bizler sabırsızızdır, bekleyemeyiz. Çatlak seslerin çıkması geç olmadı. Baskı vardı. Aykut Kocaman bu baskıların farkındaydı. Hiç yaparak ‘ikna’ ya çalıştılar. O da kırmadı futbolcularını. İşinin başına döndü. Santos’la, Cristian’la olan krizler çözüldü, yönetici Ömer Temelli taraftarları organize ederek Samandıra Tesisleri’ne gitmelerini ve hem Aykut Hoca’ya hem de futbolculara destek vermelerini istedi. Bu sık sık yaşandı. Ligin ikinci yarısına Antalya galibiyetiyle girildi. Gökhan Gönül’ün attığı gol sonrası topluca Aykut Kocaman’la sevincin paylaşılması oyuncuların hocalarına sahip çıktıklarının bir göstergesiydi. Üç puan altın değerindeydi. Ardından Trabzonspor maçı bekliyordu F.Bahçe’yi... Bir önemli maç daha; hem de çok... Geçen yıl hem kupadan hem de son maçta şampiyonluktan etmişlerdi Sarı Lacivertlileri. Zor maçtan da ‘üç’ puan çıkardılar. Ettimi sana 6 puan. Aykut’u onurlandıran pankartlar tabii ki gözlerden kaçmadı. İşler yoluna girmişti. Manisa galibiyeti F.Bahçe’yi zirvenin içine soktu. Trabzon ve Bursa ile aradaki puan farkı şimdi sadece iki. Bugüne kadar dört maç peş peşe galibiyet yoktu. Demek ki istenilince oluyormuş!.. kimseye zarar gelsin istemiyordu. Yeni Malatya yenilgisi işin tuzu biberi oldu. Genç teknik adam soyunma odasına giderken kafasında dönülmez kararını vermişti. Neydi bu karar? ‘İstifa’ edecekti. Futbolcularına “F.Bahçe’yi iyi yerlere getiremedik, başaramadım, olmadı. Sizlere teşekkür ediyorum” diyerek odadan çıkıp gitti. Herkes hazırken Gökhan Gönül arkadaşlarına seslendi “Hiçbir zaman üzülmemesi gereken insanı üzdük, sevgisine karşılık veremedik.” Kenetlenme zamanının geldiği andı bu belki de. Hep bir ağızdan ‘başarı’ sözü verildi. Takımın önde gelen isimleri kaleci Volkan, Gökhan Gönül, Alex, Selçuk, Aykut’la bir görüşme C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle