23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 ŞUBAT 2011 PAZARTESİ HABERLER SÜHEYL BATUM CUMHURİYET SAYFA 9 Üniversite mezunu işsizler ordusu çığ gibi büyüyor. Gençlerin iş bulma umudu neredeyse kalmadı SÖZDEN YAZIYA Oyunu Bozmak, Yeniden Kart Dağıtmak (4) Sevgili dostlar, geçen üç yazıda hep “oynanan oyundan” söz ettim. Yani “Türkiye’ye giydirilen elbiseden”. Bizlere gösterilen ise sadece elbiseyi giyen manken; yani AKP ve onun iktidarı. Onları işbaşında gördükleri için, bir bölüm vatandaş, onları terzi sanıyor. İktidar zannediyor, Türkiye’yi onlar yönetiyor zannediyor. Ama gerçekte “terzi” farklı. Gerçi artık çoğumuz, terzinin de, diktiği elbisenin de, bu elbiseyi bize beğendirmeye çalışan mankenlerin de farkına vardık. Diğer biçimde ifade edersek, artık oyun da ortaya çıktı, oyunu oynayanlar da, oyunun bölümleri de, oyunun sonunun ne olduğu da! Yani teşbihte hata olmaz kuklalar da ortaya çıktı, kuklaların iplerini oynatanlar da! Ama bu “oyunu mutlaka bozacağız”. Yani “giydirilen elbiseyi” çıkaracağız. Yani 1980’lerden sonra oluşan, 1990’larda güçlenen “statükoyu mutlaka değiştireceğiz”. Tabii bu iş çok kolay değil. Muavenet Zırhlısı, bu statükoyu gerçekleştirmek için bombalandı. Süleymaniye’de Türk askerinin kafasına çuval, bu statükonun devam etmesi için geçirildi. Aktütün saldırısına, bunun için izin verildi. Silivri’ye bazı aydınlar, rektörler, gazeteciler, bunun için atıldı; bugüne kadar mücadele ettikleri çetelerle, Susurluk örgütüyle, sırf bunun için bağlantılı gibi gösterildiler. Genelkurmay’ın kozmik odası, hiçbirimizin, tek tek evinin aranmasına bile yetmeyecek ölçüde, sudan bulgularla, kanıtlarla, bunun için arandı. Van Rektörlüğü’ndeki “alan araştırması” sadece bu nedenle yapıldı; statükoyu güçlendirmek için! Önce bir savcı bulundu, bir iki emniyet görevlisi, bir iki yargıç ve birkaç da gazeteci. Bakıldı, oyun çok rahat oynanıyor, tüm ülke geneline yayıldı. Statükonun devamı için. Statükoyu korumak için, işadamlarının mallarına el konuldu ve iktidar yandaşlarına, tek kişinin katıldığı ihalelerle satıldı. Sadece bunun için, çok büyük bir medya grubu, Başbakan’ın yakın arkadaşına ve damadına, tek kişinin katıldığı ihale ile satıldı. Ve kamu bankalarından, Türkiye’nin görüp görebileceği en inanılmaz kredi verildi; 750 milyon dolar, sırf statüko korunsun, oyun ortaya çıkmasın diye. Statükoyu güçlendirmek için, 56 yıl içinde, tüm medya kuruluşları el değiştirdi, ele geçirilemeyenler korkutuldu; böylece yüzde 90’ı yandaşlaştırıldı. Oktay Ekşi gazetesinden atıldı, Ruhat Mengi’nin programı yayından kaldırıldı, bazı basın emekçileri işsiz kaldı. İktidarın yandaşı olmayı kabul etmeyen 4 televizyon kanalının sahibi, Silivri’ye atıldı. Sadece bunun için; statükoyu korumak için. Sadece bunun için, statükoyu egemen kılmak için, yaşamı boyunca Susurluk gibi örgütlenmelere karşı çıkan, mücadele eden insanlara, en azından ışıkları yakıp söndüren, tencerelere vuran insanlara, “Ergenekoncu” dendi, öyle gösterilmeye çalışıldı. Hem de onlar tencerelere vurur, ışıkları yakıp söndürürken, Erbakan “Bunlar glu glu dansı yapıyor” derken, Erbakan’ın, İstanbul Belediye Başkanı ya da milletvekili olup, ağzını bile açmayanların yandaşları söylediler bunları. Sadece bu “uluslararası statükoyu” korumak için, olmayan sanıklar ve kanıtlar yarattılar. Mehmet Ali Çelebi gibi gencecik bir teğmeni, Hizbul Tahrir örgütünün üyesi olmakla suçladılar, en önemli kanıt olarak, “telefon rehberinde bulunan numaraları” gösterdiler. “Ne darbesi, örgütü, bunlar düzmece” diyenlere, “Gördünüz mü Ergenekoncuyu” dediler. Ve 29 ay içeride tuttular. Bir de anlaşıldı ki, o 139 kayıt, teğmen gözaltına alındıktan sonra “polisler tarafından eklenmiş”. Olay ortaya çıkınca, “yanlışlıkla oldu” demekle yetindiler. Balyoz davasında, “ne kanıtlar var, görseniz” dediler. Ve yüzlerce sayfa, onlarca CD ortaya koydular. En geç 2003’te hazırlandığı, bilirkişi raporu ile söylenen 11 No’lu ünlü CD’ye, 2006 yılındaki derneklerin, 2009 yılındaki şirketlerin, 2007 yılında adı değişen hastanenin yeni adını koydular. Bu inanılmaz çelişkiyi soranlara, ya “yanlışlıkla olmuştur” dediler, ya da daha da kötüsü, hiç yanıt vermediler. Önemli olan statükonun korunması idi. Bu ülkede “işsizlik” tavana vurdu, görmezden geldiler. Bu ülkede “dış açık” tarihin en yüksek açığı oldu, “ithalat rakamlarını boş verin, siz ihracata bakın” dediler. Ülkenin en önemli sorunu “yoksulluk, işsizlik” oldu, görmezden gelip, “muhteşem bir ekonomik performans sağladık” dediler. Tümü statükoyu korumak için, statükonun devam etmesi için. Sevgili dostlar, yapmamız gereken, bu “statükoyu” bozmak. Ve bunu birlikte yapacağız. Bunu da bir dahaki yazıda ele alalım izin verirseniz. 500 bin genci duyan yok ADLİ KÂTİPLİK SINAVI 160 kişilik kadroya 4 bin 347 başvuru Haber Merkezi Adalet Bakanlığı tarafından İzmir’de boş olan 160 adli kâtiplik kadrosu için açılan sınava 4 bin 347 kişi başvurdu. Şanlıurfa Adliyesi’ne alınacak 6 kadrolu ve 29 sözleşmeli kâtiplik için açılan sınava, KPSS’den 70 ve üzeri puan alan 750 kişi girdi. Çorum’da ise 2 kadrolu zabıt kâtipliği için 286, 11 sözleşmeli zabıt kâtipliği için 464, 3 mübaşir kadrosu için ise 400 kişi sınava girdi. İzmir Adliyesi son iki gündür adli kâtiplik sınavına giren adayların yoğunluğunu yaşıyor. Adalet Bakanlığı tarafından açılan ve 130’u sözleşmeli, 30’u kadrolu 160 kişinin alınacağı sınava 4 bin 347 kişi başvurdu. Adaylardan 2 bin 210’u önceki gün sınava girerken 2 bin 137’si ise dün ter döktü. KPSS 2011’de 70 ve üzeri puan alanların girebildiği sınavda adaylardan 3 dakika içerisinde 90 kelimeyi hatasız yazmaları istendi. Sıra bekleyen adaylar yanlarında getirdikleri klavyelerle hızlarını test etti. Sınav sırası bekleyen Yıldız Kırkpınar ilk kez sınava girdiğini, hızını arttırmak için aralıksız çalıştığını söylerken KPSS’den 78 puan aldığını söyledi. Sınavdan çıkan Kevser Gezer ise KPSS’den 72 puan aldığını, başka kamu kurumlarına giremediği için adli kâtiplik sınavına girdiğini, ancak 3 dakikalık sürede 80 kelime yazdığı için başarılı olamadığını anlattı. En yüksek işsizlik üniversitelide: Tüm eğitim seviyeleri içinde en yüksek işsizlik oranı yüzde 40 ile üniversite mezunu gençlerde yaşanıyor. Neredeyse yarım milyon yükseköğrenimli genç istihdam dışı kalıyor. ŞEHRİBAN KIRAÇ Ambar memuru olma şansı: KPSS’de 100 üzerinden en az 70 puan aldıysanız, devlet güvencesi ile işe yerleşmek gibi bir hedefiniz varsa Hakkâri’ye ambar memuru olarak atanma şansını yakalayabilirsiniz. İşsiz gençlerin feryadı: Ne iş olsa yaparım. Sürekli sınav çarkı içinde gidip geliyoruz. Devlet bana verdiği öğrenim kredisini almak için eve haciz yolluyor, ama bana iş vermiyor. Türkiye’deki yarım milyon üniversite mezunu işsizden biriyseniz, geçen aralıkta yapılan Kamu Personel Seçme Sınavı’nda (KPSS) 100 üzerinden en az 70 puan aldıysanız, devlet güvencesi ile işe yerleşmek gibi bir hedefiniz varsa Hakkâri’ye ambar memuru olarak atanma şansını yakalayabilirsiniz. Bilgisayar sertifikanız varsa, ya da E sınıfı ehliyet sahibi iseniz tabii sekreter ya da şoför olarak atanma fırsatını da bulabiliyorsunuz. 2 Şubat’ta sona eren ve önümüzdeki günlerce açıklanacak, 4 binin üzerindeki üniversite mezunu kadrosu için kaç kişinin başvurduğu şimdiden bilinmezken, üniversite mezunu işsizler ordusu her geçen gün çığ gibi büyüyor. Gençlerin iş bulma umudu ise neredeyse yok. Türkiye’deki mevcut eğitim sistemi “işsiz üniversite mezunları” üretiyor. Türkiye’de 81 ilde toplam 157 üniversite bulunuyor. İstihdam olanakları ve Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu meslekler dikkate alınmadan plansızca açılan üniversitelerden her yıl yaklaşık olarak 700 bin öğrenci mezun oluyor. Mezun olan öğrencilerin yüzde 40’a yakını ise işsiz kalıyor. ‘Devlet iş vermiyor haciz gönderiyor’ Sinan Özbolat: 32 yaşındayım. Uludağ Üniversitesi Tarih Bölümü’nü bitirdim. Gazi Üniversitesi’nde aynı alanda yüksek lisans yaptım. İngilizce, Arapça ve Osmanlıca biliyorum. 4 yıldır işsizim. Hayatımın 10 yılı sınav ve iş başvurusu ile geçti. Kendi işimle ilgili kısa süre özel dershanelerde sigortasız çalıştım. Devlet tarafından atanmayınca bütün sektörlerde iş aradım. Aynı zamanda inşaat işçiliği yapıyorum. Benim durumumda olan çok arkadaşım var. Artık ne iş olsa yaparım. Geçen hafta iş başvurusu için bir temizlik firmasına gittim. Şirketin sahibi sen üniversite mezunusun bu işi sana yaptıramam diyor. Ben artık her şeyi geçtim paraya ihtiyacım var. Her günümüz sıkıntı, stres. Devlet bana verdiği öğrenim kredisini almak için eve haciz yolluyor, ama bana iş vermiyor. Kalifiye eleman olmak yetmiyor DİSK’e bağlı GençSen’e göre gençlerin işsizliğini 4 yıl ötelemek adına her ilde ardı ardına üniversiteler açılıyor. AKP hükümeti tarafından iş bulamamak neredeyse gençlerin beceriksizliği gibi gösteriliyor. Kalifiye eleman olmak, mesleğinde yeterlilik, dil bilmek de çoğu zaman iş bulmaya yetmiyor. Tıpkı Sinan Özbolat gibi tarih bölümü ve yüksek lisans diploması sahibi olmak, İngilizce, Arapça ve Osmanlıca biliyor olmak bile işe yerleşmesi için yeterli gelmeyebiliyor. Bu vasıflara sahipseniz öğretmen olarak atanamıyorsunuz, temizlik işçisi içinse deneyimsiz sayılıyorsunuz. Ama devlet iş yaratamadığı Sinan’a üniversite döneminde aldığı öğrenim kredisi için icra gönderebiliyor. Ne iş olsa yaparım diyen üniversite mezunları da her geçen gün artıyor. 2 yıl önce eğitim fakültesinden mezun olan ve öğretmenlik hayalini kuran Vedat Tokmak atanamadığı için ağabeyinin kahvesinde çaycılık, İbrahim Kıraç ise günde 1520 TL’ye anket yaparak ayakta kalma mücadelesi veren yarım milyon üniversite mezunu işsizden sadece ikisi. ‘3 kuruş için geleceğimizi bitiriyorlar’ İbrahim Kıraç ve Vedat Tokmak iki yıldır öğretmen olarak atanmayı bekliyorlar. 28 yaşını dolduran İbrahim ve Vedat, İnönü Üniversitesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği’ni aynı dönemde bitiriyor. Vedat atanamadığı için Diyarbakır’da ağabeyinin kahvehanesinde çaycılık, İbrahim ise İsanbul’da günlük 1015 liraya anketörlük yaparak ayakta kalma mücadelesi veriyor. İbrahim ve Vedat’ın şikâyetlerini kendilerinden dinleyelim: Okulu bitirdikten sonra hayatın çok daha zor olduğunu anladık. Devlet 4 yıl okumamızı öğretmen olmamız için yeterli görmüyor. Sürekli sınav çarkı içinde gidip geliyoruz. Devlet ne yazık ki 3 kuruş daha fazla vermemek, bizi kadroya almamak için geleceğimizi bitiriyor. Biz sadece işin parasal boyutunu düşünmüyoruz. En verimli olacağımız çağda psikolojimiz bozuluyor, gençliğimiz heba oluyor. İbrahim Kıraç 500 bin CV’nin ise yüzde yüzde 30.5’i lisans, yüzde 18.11’i yüksekokul ve yüzde 0.23 doktora mezunlarına ait. Kariyer.net sitesine de 2010’da aylık ortalama 3 milyon 800 bin iş başvurusu oldu. Bu başvuruların yaklaşık yüzde 51’i üniversite mezunları tarafından yapıldı. Şu anda kariyer.net’teki 12 milyon 500 bin özgeçmişin yüzde 40’ına denk gelen 5 milyon adedi yine üniversite mezunlarına ait. Vedat Tokmak yor. Türkiye’deki her 100 gencin 35’i atıl durumda. 3 milyon genç kız ise evde otu2010’da Türkiye İş Kurumu (İşkur) vasıtasıyla iş ruyor. Genç arayan 200 bin 140 üniversite mezununun yıl içerisinde atıllık orasadece 15 bin 538’i işe yerleştirildi. Üniversite mezunları nında rearasında işe yerleştirme oranı yüzde 7.76 oranında gerçeklekor, yüzde şirken, söz konusu dönemde iş arayan üniversite mezunu 73 53 ile Gübin 746 erkeğin 10 bin 519’u, 126 bin 394 kadın mezunun ise neydoğu yalnızca 5 bin 19’u iş bulabildi. 2010 Ekim ayında diğer ayAnadolu lara oranla üniversite mezunu iş arayan kişi sayısı daha yükBölgesek oranda gerçekleşti. Söz konusu ay içerisinde 24 bin si’nde. 285 üniversite mezunu kişi iş ararken, bunların sadece Güneydo988’i herhangi bir işe yerleştirilebildi. Ay içerisinde ğu’da 800 iş arayan 12 bin 310 üniversite mezunu erkeğin bin civarında sadece 650’si iş bulabilirken, iş başvurusunda genç atıl durumbulunan 8 bin 950 üniversite mezunu da. Oran üniversikadının ise sadece 347’si işe te mezunu gençlerde yerleştirilebildi. yüzde 40. ‘Torba’ geri çekilsin İstanbul Haber Servisi Torba yasa tasarısı, dün İstanbul’da Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İl Gençlik Kolları ve Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) İl Örgütü tarafından yapılan ayrı ayrı gösterilerle protesto edildi. Yasa tasarısının geri çekilmesi istendi. Torba yasa tasarısını protesto etmek amacıyla dün öğle saatlerinde CHP Şişli İlçe Örgütü önünde “Emek Torba’ya sığdırılamaz” pankartı açan partili gençler, “Yaşasın sınıf dayanışması”, “Torbacı Başbakan istemiyoruz”, “Tayyip torbanı al başına çal” sloganları atarak Mecidiyeköy Meydanı’na dağru yürüyüş başlattılar. Bazı yurttaşlar da alkış tutarak ve araçlarının kornalarını çalarak eyleme destek verdiler. Şişli İlçe Gençlik Kolları Başkanı Hüseyin Sarı, emekçileri ilgilendiren yasa değişikliklerinde DİSK, KESK, TMMOB ve TTB gibi ilerici sendikaların görüşlerinin alınmadığını söyledi. HKP’liler de torsa yasayı Taksim Tramvay Durağı’nda yaptıkları eylemle protesto etti. Burada grup adına açıklamayı okuyan HKP İl Başkanı Avukat Pınar Akbina, torba yasanın sermayedarların isteği ile çıkarıldığını iddia etti. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) İşkur da işe yerleştiremiyor CV sayısı milyonları aştı TÜİK’in rakamlarına göre geçen yıl haziran döneminde işgücüne katılan yükseköğretim mezunu nüfusta 412 bin kişi işiz kaldı. Online iş bulma sitesi yenibiriş.com’a kayıtlı olan 11 milyon Mezunların yüzde 40’ı atıl Türkiye’de yaklaşık 12 milyon çalışma çağında genç nüfus var. Bunların 4 milyona yakını çalışıyor. 4 milyonu öğrenimine devam ediyor. 4 milyon genç ise ne eğitimde ne de öğretimde yer alı Kaçmaz, Özcan’ı istifaya çağırdı ANKARA (ANKA) İstanbul Üniversitesi’ne gönderdiği yazıyla türbanlı öğrencilerin derslere girmesini sağlayan YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan hakkında soruşturma açılması kararı veren Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı Osman Kaçmaz, Özcan ve AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’ı karara yönelik yaptığı açıklamalarından dolayı sert bir dille eleştirdi. Kaçmaz “Kararı halka bırakıyorum” diyen Özcan ve Elitaş’ı istifaya davet etti. DENİZLİ (AA) Denizli’de akaryakıt fiyatlarını protesto etmek isteyen grup, Demokrasi Meydanı’nda toplandı. Facebook üzerinden bir araya gelen grup, araçlarına zamma tepki gösteren pankart ve Türk bayrakları asarak şehir turu attı. Eylemi organize eden Fatih Gökşen’in eylem sırasında aracının benzini bitti. Gökşen aracını yurttaşların yardımıyla yol kenarına aldı. AKHİSAR (AA) Manisa’nın Akhisar ilçesinde, Akhisar Belediyespor ile Karşıyaka arasında oynanan Bank Asya 1. Lig mücadelesinin ardından trenle İzmir’e dönmek için Akhisar Tren Garı’na giden Mehmet Ali Yeşilırmak, Tolga İşeri ve Azat Özgür Tilen ile Ş.İ. arasında laf atma nedeniyle kavga çıktı. Kavgada Ş.İ. 3 taraftarı bıçakla yaraladı. Hastaneye kaldırılan yaralılar ayaktaki tedavilerinin ardından taburcu edildi. Fotoğraf: SİBEL BAHÇETEPE 1 yıldır tutuklu olan ODTÜ’lünün nişanlısı ‘Desteğiniz adalet için’ İstanbul Haber Servisi DHKP/C üyesi olduğu iddiasıyla bir yıldır tutuklu yargılanan Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) yüksek lisans öğrencisi Hüseyin Edemir’in nişanlısı Sevgi Gögülter, demokrasi, adalet, hukuk devleti, bireyler olarak Edemir için adil yargılama talep ettiklerini belirterek “8 Şubat Salı (yarın) İstanbul Beşiktaş Adliyesi’nde saat 10.00’da görülecek Hüseyin’in davasına vicdanı olan herkesi bizimle birlikte durmaya çağırıyoruz” dedi. Edemir’in ailesi ve arkadaşları dün İHD İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. Edemir’in nişanlısı Gögülter, Edemir’in 31 Ocak 2010’da GBT kontrolü sırasında haberdar olmadığı bir davadan dolayı tutuklandığını, mahkemede tek delil olarak 10 yıl önce hukuka aykırı olarak yapılan bir aramada ele geçirildiği söylenen bilgisayar çıktısı olduğunu söyledi. Gögülter “Hukuksal olarak kıymeti olmayan bir belge nedeniyle tutuklu yargılanıyor” dedi.1 yılda 3 cezavi değiştiren Edemir’in en son haber verilmeden zorla Edirne F Tipi Cezaevi’ne götürüldüğünü söyleyen Gögülter, “Adalet için www.huseyinenözgurluk.net adresi üzerinden imza kampanyası başlattık” diye konuştu. Edemir’in ağabeyi Murat ise “Yargıçların vicdanlarına sesleniyorum. 10 yıl önce bir bilgisayar çıktısı nedeniyle bir öğrencinin hayatı karartılır mı?” diye sordu. Zam protestosunda benzini bitti KPSS’ye Pinokyo’lu protesto Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu (AYÖP) üyesi bir grup, İstanbul ve İzmir’de atamalarının yapılması, öğretmen intiharlarının durması ve KPSS’nin kaldırılması talebiyle protesto eylemi yaptı. İstanbul’da Beyoğlu’nda toplanan AYÖP’lüler, Başbakan Tayyip Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve eski ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan’ın Pinokyo’yu temsil eden maskelerini takarak Taksim’e yürüdü. AYÖP’lüler, “Cemaatçiye soru servisi, garibana dershane çilesi”, “Köle değil, öğretmeniz” dövizleri taşıdı. Eyleme siyasi parti ve sendikalar da destek vedi. İzmir’de de YKM önünde toplanan öğretmenler aynı taleplerle Sümerbank önüne kadar yürüdü. Karşıyakalı 3 taraftar bıçaklandı C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle