23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul S Edirne S Kocaeli S Çanakkale S İzmir PB Manisa PB Denizli PB Zonguldak S Sinop S Samsun PB Trabzon PB Giresun PB Ankara S 8 9 11 11 12 10 12 8 8 11 9 10 4 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S S S Y PB PB B B B B S S S 2 4 1 14 14 13 10 10 7 8 4 5 6 Oslo K Helsinki K Stockholm K Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih B Berlin Y Budapeşte B Madrid B Viyana B 2 1 2 11 8 9 10 7 8 9 9 15 11 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam PB PB B B B PB PB PB PB K PB PB Y 7 3 13 12 10 0 1 2 8 2 6 19 12 Ülkemizin kuzeydoğu ve güneybatı kesimleri parçalı ve çok bulutlu; sabah saatlerinde Muğla, Antalya, Rize, Artvin ve Ardahan çevreleri yağışlı diğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. Yağışlar kıyıda yağmur, yağış alan diğer yerlerde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. Sabah ve gece saatlerinde olmak üzere Marmara, İç Ege, Göller Yöresi, Batı Karadeniz’in iç kesimlerinde sis ve don olayı görülecek. Hava sıcaklığı batı kesimlerde 35 derece artacak. CUMHURİYET 5 ŞUBAT 2011 CUMARTESİ TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 5 Şubat GÜNCEL Baştarafı 1. Sayfada CÜNEYT ARCAYÜREK …elbette haklı olarak bu söz; örneğin torba yasasını protesto eden emekçilere kaba kuvvet, gaz kullanarak, coplayarak seslerini duyurmalarını engellemenle eşleşir… Bu ne perhiz ne lahana turşusu mantığına cuk oturur… …özü ile sözü birbirine ters düşen bir başbakan diye Mübarek’e çağrını kafana vururlar! Üstüne üstlük Başkan Obama ile görüşmeden sonra Mübarek’e çekil diye seslenmen kulislere konu olmaya başlayınca; bağımsız dış politika izlediğini içeren iddialar da… Ortadoğu’nun yeni lideri yakıştırması da çöp sepetine doğru yola çıkar. Ama korkmana gerek yok. 8 yıldır demokratik yöntemmiş gibi yutturduğun tek adamlığını sürdürüp geliyorsun. Şayet hesabın şu ise; Mübarek’in tek adamlığı 30 yıl sürdüğüne göre önümde 22 yıl var, diyorsan... Ama unutma: Burası Mısır değil! Mısır’da tek adamlık dönemleri Kral Faruk’un 1952’de askerler tarafından tahttan indirilmesi ve Albay Nâsır’ın tek başına Mısır’a egemen olmasıyla başladı. Albay Nâsır, İsrail’e karşı sert politikası ile Arap milliyetçiliğinin önderi oldu. İsrail’le savaşmak ve Mısır’ı silahlandırmak için Batı’dan yüz bulamayınca, Sovyetler’e yanaştı. Mısır ordusunu Sovyet silahlarıyla donattı. İsrail’le 6/7 gün süren savaşta ağır yenilgiye uğradı. Bu savaştan sonra TelAviv’de bir meydandan geçerken bir dizi değişik tipte tankların sergilendiğini gördüm ve neyin nesi bu tanklar diye ilgililere sordum: 6/7 gün savaşında çölde ele geçirdikleri Nâsır’ın Sovyetler’den aldığı tanklardı gördüklerim. Alayla karışık bir açıklama da yaptılar. Savaşta Mısır tanklarının hareketini yöneten cihazları çölde kumlar örtmüş… Bu nedenle önlerini ve hedefi göremeyen Mısır tankları hareketsiz kalmıştı! Nasır öldü. Kahire’deydim. Yerine kimin geçeceği tartışılıyordu. Mısır politikasına her türlü yardımı yapan Sovyetler egemendi ve galiba Başbakan Kosigin, Kahire’ye gelmişti. Moskova, Ortadoğu politikaları nedeniyle Mısır’ın Sovyetler’den koparak ABD etkisine girmesini göze alamazdı ve Batı’nın değişik yorumlarına karşın, Enver Sedat’ın Nasır’dan sonra Mısır Devlet Başkanlığı’na gelmesini destekledi. Sedat, Sovyetler’le dostluğun yanı sıra Amerika ile de yakınlaşmayı yeğleyen bir politika izledi. Mısır; Sovyetler’den koptu ve örneğin 1970’ten sonra ABD, Mısır’a yılda 57 milyar dolar yardım yapmaya başladı. Mısır Sovyetler’den sonra ABD’nin etkisine ve diplomatik yörüngesine girdi. Enver Sedat’ın öldürülmesinden sonra ABD, yardımcısı Hüsnü Mübarek’in başkanlığını destekledi. Son 30 yıldır Mübarek’in Mısır’ı ABD’nin Ortadoğu’da gözü kulağı konumuna girdi. Dün Sovyetler Mısır’ın elden çıkmasını engellemeye çalıştı. Mübarek’in gitmesinden sonra ABD; Mısır’ın elden çıkmaması ve radikal İslamın yönetimine girmemesine çalışıyor. ABD yönetiminin bu yoldaki çabalarını dün New York Times gibi saygın bir gazete açıkladı. Gazete; “Amerikalı yetkililere ve Arap diplomatlarına dayanarak çıkan haber iki taraf arasında görüşülen bir plana göre, Mısır ordusunun da desteğiyle Mübarek’in yetkisini Mısır Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ömer Süleyman’ın başkanlığını yapacağı geçici bir hükümete devretmesinin öngörüldüğünü kaydediyor.” NY Times; anayasa bu değişime elverişli değil diyor ama radikal İslama karşı “Müslüman Kardeşler de dahil olmak üzere Mısır’da muhalefet gruplarına, ülkede eylül ayında özgür ve adil seçimlerin yapılabilmesi amacıyla seçim sisteminin görüşülmesi yolunda (hatta yeni bir anayasa için) çağrıda bulunmasının öngörüldüğünü” yazıyor. Dün Sovyetler bugün ABD! Bugün bu olgunun tek nedeni Mısır’daki halk hareketinin siyasal kimlik taşıyan karizmatik bir liderden yoksun olması. Mübarek gitsin demekle Mısır sorunlarını çözümleyemiyor. Mısır’da isyanı, kitleleri belirli bir amaca, demokratik bir Mısır’a kavuşturma hedefine yöneltecek isim, bir lider yok orta yerde. Mübarek de “gitmek istediğini, ama kargaşa ortamının ülkeyi saracağından korktuğunu söyleyerek lider boşluğundan” yararlanmak istiyor. Lider yoksunluğu, dışarının Mısır’ın geleceğini düzenleme çabalarına zemin hazırlıyor. Sevgili okurlarım, “F klavye” konusunda herhalde yirmiye yakın yazı yazdım! Bu ne biçim üretici… Bu ne biçim ithalatçı… Bu ne biçim piyasa… Bu ne biçim hükümet… Bu ne biçim Milli Eğitim Bakanlığı… Bu ne biçim tüketici… “F klavye” rezaletine karşı, başta Doğan Hızlan olmak üzere, üç beş köşe yazarından başka sesini yükselten yok. “F klavye” kullanmak isteyen tüketici zaruret içinde kıvranıyor. Bana gelen mektuplardan biliyorum: Çok kişi artık umudunu kesmiş durumda! Zaman zaman hükümet yetkililerinden, özellikle de Milli Eğitim Bakanlığı’ndan “Yem borusu” gibi ortalığı yatıştırıcı ama hiçbir sonuç vermeyen açıklamalar yapılıyor: Yok, Milli Eğitim Bakanlığı “F klavye” eğitimi veriyormuş!.. Yok, Milli Eğitim Bakanlığı dizüstü “F klavye” bilgisayar ihalesi yapacakmış!.. Yok, Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki Q klavyeler zamanla F’ye dönüştürülecekmiş!.. Yok, hükümet, “F klavyeyi” destekleyecekmiş!.. Hep “…cek”, “…cak”! AYDINLANMA EMRE KONGAR Nimet Çubukçu’ya Uyarımdır: F Klavye Rezaleti Hepsi o kadar! Bir kez daha anımsatayım: Piyasada, “Türkçe Q” diye satılan uyduruk klavye, yazı yazmaya en uygun olmayan klavyedir. Nasıl oluşturulduğu, neden hızlı yazı yazmayı engellediği, TÜBİTAK’ın nihayet yeniden basıp piyasaya verdiği Jared Diamond’un “Tüfek, Çelik ve Mikrop” adlı kitabının 319’uncu sayfasında mükemmelen anlatılmıştır. Buna karşılık, “F klavye”, bilimsel araştırmalar sonucunda, Türk diline, Türkçe alfabeye en uygun harf dizilimi ile icat edilmiş bir klavyedir. Demokrat Parti iktidarının, Menderes’in yaptığı en önemli işlerden biri olarak 1955 yılında kabul edilmiş, 1974 yılında Türk standardı olarak ilan edilmiştir. O tarihten sonra “F klavye” dışındaki daktiloların Türkiye’ye ithalatı durdurulmuştur. İhsan Yener’in unutulmaz çabalarıyla “F klavye” eğitimi 1950’lerin ortasında başlamış ve devam etmektedir. Bu eğitimi alan Ece Özbayrak gibi gençlerimiz Türkiye’ye bol bol uluslararası yarışma şampiyonluğu getirmiş ve getirmektedirler. Kullandığım bilgisayar, Cumhuriyet’teki bilgisayarcı arkadaşlarımın araya girmesiyle, DELL tarafından özel olarak üretilmiş bir dizüstü “F klavye”. Çok da memnunum. Ama artık kapasitesi dolduğu için, yeni bir dizüstü “F klavye” bilgisayar aramaya başladım. Yok, yok, yok! Hadi madem bulamıyorum, bari alıştığımdan farklı bir işletim sistemi kullandığı için pek de bilmediğim Apple Macintosh alayım dedim… O da yok! Oysa Macintosh, masaüstü yayıncılığı Türkiye’ye getiren firma olduğu için bütün bilgisayarlarında “F klavye” seçeneği sunuyordu. Demek ki Milli Eğitim Bakanlığı “F klavye” işine el atalı, durum iyiye gitmemiş, daha da kötüleşmiş! Piyasa işin kolayını bulmuş: “Sticker denilen yapışkan harfleri alıp, Q klavyedeki harflerin üzerine yapıştır” diyorlar. Kimisi de “Zaten on parmak yazıyorsanız, klavyeye bakmaya gerek yok ki” diye akıl veriyor. Türkiye’de “F klavyecilerin” olduğunu biliyorum. Facebook’ta bile grupları olduğunu duydum. Ama satıcılar hâlâ “F klavye” isteyen çocukları ve velilerini “Q klavye ile internette daha kolay dolaşırsınız” diye utanmaz yalanlarla kandırmaya devam ediyor. Çünkü artık “F klavye” hiçbir yerde yok! Çok “muhafazakâr demokrat” hükümetimiz ve onun Milli Eğitim Bakanlığı da en “muhafaza edecekleri” alanda, dil ve bilgisayar konularında, bizi oyalamakla meşgul. [email protected] www.kongar.org ERİKEL’İN YARGILANDIĞI DAVA Ergenekon’la birleştirildi HATİCE TUNCER Mahkeme Devrimci Karargâh iddianamesini kabul etti. İlk duruşma 13 Nisan’da Avcı’ya 52, eşine 12 yıl İstanbul Haber Servisi Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı ve Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Genel Başkanı Rıdvan Turan’ın da aralarında bulunduğu 14’ü tutuklu 22 sanık hakkındaki “Devrimci Karargâh örgütüne üye olmak ve yardım etmek” suçundan düzenlenen iddianame, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. İddianamede Avcı’nın “gizliliğin ihlali, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak, terör örgütü mensuplarına bilerek ve isteyerek yardım etmek, terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstemek” suçlarından 23 yıldan 52 yıla kadar hapsi istendi. Hanefi Avcı’nın eşi Şenay Avcı da örgütsel irtibatı olmasa da adına kayıtlı, ruhsat süreleri dolmuş silahlar nedeniyle 7.5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanacak. Sanıklar 13 Nisan’da hâkim karşısına çıkacak. Hanefi Avcı, Rıdvan Turan, SDP Genel Başkan Yardımcıları Günay Kubilay ve Ecevit Piroğlu, MYK üyesi Ulaş Bayraktaroğlu, Toplumsal Özgürlük Platformu sözcüleri Oğuzhan Kayserilioğlu ve Tuncay Yılmaz, SDP üyeleri Özgür Cafer Kalafat, İbrahim Turgut, Bilim ve Gelecek Dergisi Editörü Osman Baha Okar, Toplumsal Özgürlük okuru Semih Aydın, RED Dergisi yazarı Hakan Soytemiz, eski TKP’li Kemal Hamzaoğlu, Kurtuluş davası sanığı Necdet Kılıç ile 8 tutuksuz sanık hakkında düzenlenen iddianame kabul edildi. Devrimci Karargâh ana davasının görüldüğü İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmeyen iddianameyi, savcı Kadir Altınışık hazırladı. Savcı, Kılıç’ın da aralarında bulunduğu 20 sanık için de 7.5 yıl ile 38 yıl arasında değişen hapis cezası istedi. Mahkeme, örgütle ilgili detaylı bilgi için İçişleri Bakanlığı, MİT, Genelkurmay ve Jandarma Genel Komutanlığı’na yazı yazılmasına hükmetti. Avcı’nın, “Haliç’te Yaşayan Simonlar” adlı kitabının 500. sayfasında, hakkında teknik takip yapılan şüpheli Necdet Kılıç’a yönelik takibin deşifre edildiği belirtildi. İddianamede, Avcı’nın Kılıç’la irtibata geçerek, polisçe yapılan takiplerden kurtulması konusunda yardım ettiği, Kılıç hakkındaki gizli dinleme kararını usul TRT’den Saylan’a çirkin saldırı İstanbul Haber Servisi TRT Haber’de yayımlanan “Büyük Takip” adlı programda Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ve Prof. Dr. Türkan Saylan ile ilgili çirkin iddialar ortaya atıldı. Saylan’ın “İstanbul Üniversitesi’ndeki başı örtülü öğrencilere hipnoz yaparak başını açtırdığı, Atatürkçülüğü bir maske olarak kullandığı, İslam düşmanı olduğu” iddia edildi. ÇYDD programdaki iddialarla ilgili suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor. Büyük Takip programının ÇYDD ve Çağdaş Eğitim Vakfı’nı konu alan belgeseli 14 Ocak saat 20.30’da yayımlandı. Yaklaşık 40 dakika süren program boyunca, ÇYDD ve ÇEV ile ilgili tepki çeken ifadeler kullanıldı. ÇYDD’nin bölücülük faaliyetlerinde bulunduğu ileri sürülen programda, Prof. Saylan’ın annesinin İngiltere doğumlu Katolik Hıristiyan olması bile suç unsuru gibi sunuldu. süz elde ettiği ifade edildi. Avcı’nın telefonla da Kılıç’a “Savcılığa dilekçe vermen gerekiyor. Dinleme ile ilgili yeni bir karara ulaştım. Dinleme harici de takip yapıyorlar. Takibi yapanlar normal polis değil, cemaatin adamları” dediği ileri sürüldü. İddianamede Avcı’nın kitabında, Ergenekon ve Balyoz gibi önemli soruşturmalarda görev alan savcı, hâkim veya tanıkları etkilemek amacıyla yazılmış bölümlerin olduğu ifade edildi. Ergenekon soruşturmasını eleştiren bölümlere dikkat çekilerek, “soruşturmanın doğruluğu hakkında şüpheler meydana getirilmeye çalışılmıştır. ‘İstihbarat Daire Başkanlığı’nda cemaatin özel cihazları ve kanunsuz dinleme materyalleri mevcuttur’ denilerek başkanlığı kanunsuz dinlemeler yapmakla itham edilmiştir” denildi. Avukat Yusuf Erikel’in de aralarında bulunduğu 8 sanığın “Hükümete karşı silahlı isyana tahrik, hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek ve silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlarından yargılandığı dava 2. Ergenekon davasıyla birleştirildi. 2. Ergenekon davasının sanık sayısı 118’e çıktı. Sanık Yusuf Erikel, Danıştay sanığı Alparslan Arslan ile aynı okulda aynı dönem okuduklarını ancak tanışmadıklarını söyledi. Erikel, Kayseri’deki yolsuzluk dosyasında ihbarcı Hacı Ali Hamurcu’nun Kayseri’deki iddialar nedeniyle polis tarafından arandığını kendisine söylemediğini kaydetti. Hamurcu’nun kendisine verdiği 10 trilyon (10 milyon) değerindeki senedin üzerinde vade tarihinin olduğunu, mühür ve imza bulunduğunu anlatan Erikel şöyle devam etti: “Sonra bu senet nedeniyle belediye ile irtibata geçtim ama ‘yok böyle bir şey’ diyerek hiç umursamadılar. Zaten, cep telefonuyla arayarak ‘Başkan beni arasın, 10 trilyon liralık senet borcunuzu ödeyin’ diye bir tehdit olur mu?” Pekgüzel’in “Hamurcu Belediye’ye ne iş yapmış da 10 milyon liralık senet verilmiş” sözlerine ise Erikel, Hamurcu’ya kimden rüşvet aldığını, Kayseri’deki olayları yazdırdığını, bu 15 sayfanın ancak dosyada olmadığını kaydetti. Erikel’in hazırladığı görüşme tutanağında Hamurcu’nun “Belediye başkanı ve genel sekretere elden paralar verdim” ifadesinin sorulması üzerine Erikel, “Bana ‘rüşvet’ diyor. Rüşvet olup olmadığı mahkemede belli olur. Ben hukukçuyum. Senetle ilgili tutanağa bu şekilde yazdım” diye cevap verdi. BALYOZ SANIKLARI Savcılar için suç duyurusu İstanbul Haber Servisi Balyoz davasının sanıkları Çetin Doğan, Süha Tanyeri, Dursun Çiçek, Kadir Sağdıç, Engin Alan, Fatih Ilgar, Hasan ve Hüseyin Hoşgit’in avukatları, cumhuriyet savcıları Mehmet Ergül, Bilal Bayraktar, Ali Haydar, Süleyman Pehlivan, Mehmet Murat Yönder ile Mehmet Berk hakkında HSYK’ye suç duyurusunda bulundu. Savcılar hakkında adli ve idari soruşturmanın başlatılmasını talep eden avukatlar, suç duyurusunda bulundukları savcıların görevlerini ihmal ettiklerini ve bazı kanıtları savunmadan bizzat saklayarak gerçeğin ortaya çıkmasını engellediklerini belirttiler. Suç duyurusunda bulunulan savcıların soruşturma sırasında yanlı davrandığı, bilimsel verileri göz ardı ederek 195 emekli ve muvazzaf askerin “suçlu oldukları” yönünde kamuoyu yaratılmasına da öncülük ettiği öne öne sürüldü. ‘İddialar asılsız’ ÇYDD yöneticileri, programda yer alan iddialar nedeniyle TRT aleyhine hafta başında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladılar. Dernek yöneticileri, programda adı geçen Adem Zencir diye birinin asla dernekte çalışmadığını ve tüm iddiaların asılsız olduğunu söylediler. ‘Bir ıslak imza da benden’ NEW YORK (ANKA) İrtica ile Mücadele Eylem Planı davası kapsamında tutuklu bulunan Albay Dursun Çiçek’in kızı İrem ve oğlu Deniz Çiçek “Bir ıslak imza da benden” adlı bir imza kampanyası başlattılar. İki kardeş kamuoyuna yaptığı çağrıda babalarına karşı yapılan uygulamaların hukuk dışı olduğunu savunarak internet sitelerinde başlattıkları imza kampanyasına destek istediler. Arınç’a suikast iddiasına açıklama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Savunma Bakanlığı, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında başsavcılıkça istenilen tüm bilgi ve belgelerin gönderildiğini bildirdi. Bakanlık açıklamasında “Bakanlık arşivlerinde mevcut olup da, devlet sırrı oldukları gerekçesiyle gönderilmeyen hiçbir bilgi bulunmamaktadır” denildi. ‘Kasetleri görmedik’ Avcı’nın makam odasında bulunan 24 teyp kasetinde, 2000 yılından önce yapıldığı değerlendirilen toplam 225 adet telefon dinlemesinin olduğu, 4 kasetin çözümünün devam ettiği belirtildi. İzinsiz dinleme sonucu oluşturulan kayıtların, örgütsel amaçlı kullanılma şüphesi üzerine soruşturulduğu belirtilerek kaset dış kapları üzerindeki altı parmak izinin ise karşılaştırmaya elverişsiz olduğu kaydedildi. Kasetlerin bulunduğu siyah renkli laptop çantayla birlikte çıkan iki adet naylon poşetin üzerinden, 65 adet vücut izi elde edildiği, izlerle ilgili incelemenin sürdüğü belirtildi. Avcı’nın bu kasetleri kabul etmemesi üzerine, ifadeleri alınan Avcı’nın şoförlüğünü yapan polis memuru Muharrem Karagür dahil 11 polis, siyah renkli laptop çantasını daha önce görmediklerini söyledi. Polis memuru İlker Yıldırım ve Özel Kalem Büro Amir Vekili Nazmi Ayhan da Avcı’nın ayrılmasının ardından odasındaki eşyaları topladıklarını, kolileyip listelediklerini, söz konusu dizüstü bilgisayar çantasını görmediklerini ifade etti. Avcı’nın Eskişehir’deki evinde, başkaları adına düzenlenen, üzerlerinde Hanefi Avcı’nın fotoğrafının bulunduğu, çeşitli kimlikler bulunduğu belirtildi. Bu belgelerin Avcı’ya herhangi bir görev ve resmi amaçla verilmediği, Avcı’nın belgeleri sahte olarak kullandığı kaydedildi. HRANT DİNK DAVASI Adalette gitgel dönemi RİZE (Cumhuriyet) Rize Ağır Ceza Mahkemesi, Hrant Dink cinayetine ilişkin Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü ile İl Jandarma Komutanlığı’ndaki bazı görevliler hakkında yürütülen soruşturma kapsamında verdiği kararı, usul yönündeki eksiklikleri gerekçe göstererek iade eden Trabzon Cumhuriyet Savcılığı’nın talebini reddetti. Rize Ağır Ceza Mahkemesi, cumhuriyet savcısının soruşturmanın genişletilmesi işlemini yapmasına engel yasal bir düzenleme bulunmadığı, bu nedenle Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebinin reddedilmesine karar vererek dosyayı yeniden Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. Trabzon savcılığının dosyayı yeniden Rize’ye gönderme ihtimalinin kalmadığı öğrenildi. GENELKURMAY’DA İLK Yeni Akit ilk kez karargâhta BARKIN ŞIK ANKARA Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in göreve gelmesinin ardından, Yeni Akit, Taraf, Bugün ve Zaman gibi kendisine akredite olmayan basın kuruluşlarıyla diyalog kapısını aralayan Genelkurmay Karargâhı, bir ilke imza attı. Yeni Akit gazetesinin Ankara Temsilcisi Yener Dönmez ilk kez karargâha davet edildi ve Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Tayyar Süngü ile görüştü. Genelkurmay yetkilileri, önceki gün gerçekleşen bu görüşmenin akreditasyonu bulunmayan basın yayın kuruluşlarının resmi tören ve programlara davet edileceği anlamına gelmediğini söyledi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle