19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 ARALIK 2011 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA emek?cumhuriyet.com EMEK Şeker İş: 6 milyon kişiye tehdit Şekerİş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, özelleştirme süreci devam eden Türkşeker’e ait 25 fabrikanın satışı halinde bu fabrikalardan yaklaşık 18’inin kapatılacağını savunarak bu fabrikaların kapanması ile şeker sektörüyle bağlantılı işlerden gelir sağlayan 6 milyon insanın olumsuz etkileneceğini açıkladı. Gök, danışman şirket olarak Avrupalı ED&F MAN şirketi ile anlaşıldığına dikkat çekerek, “Bu firma, dünyada 200 yıldır şeker ticareti yapıyor. Kendisine pazar yaratmak için Türkiye’de bu özelleştirme stratejisi yapılmıştır” dedi. 7 Türkel: Çankaya’ya TEKEL Direniş Heykeli dikilsin Tekgıdaİş Sendikası, TEKEL direnişinin, Çankaya’da dikilecek bir heykelle sembolleştirilmesini istedi. Sendika Başkanı Mustafa Türkel, Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık’ı makamında ziyaret etti. Türkel, Tanık’a işçilerin kadınlı erkekli dayanışma ve müca Emekli güncelleme istedi Açlık sınırı 992 lira Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü, kasım ayı ‘Açlık ve Yoksulluk Sınırı’ raporuna göre, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 992 lira, yoksulluk sınırı ise 3.136 lira oldu. Rapora göre, sağlıklı beslenmek için yetişkin bir kadının yapması gereken günlük harcama tutarı 8.5 lira olurken bu rakam yetişkin bir erkek için 8.76 lira, 1519 yaş erkek çocuk için 9.32 lira, 46 yaş bir kız çocuğu için 6.48 lira olarak hesaplandı. Emekliler alkollü delesini simgeleyen bir içki, sigara, telefo n heykel hediye etti. Senve otomobil gibi dika heyetinin, heykelin ürünlere yapılan Ankara’nın bir yerine in“güncelleme”lerin şa edilmesini istemesi emekli maaşların a üzerine, Tanık “Bu kadar da yapılmasını is özel bir heykele en uytedi. Emekliler gun yeri bularak Anka2012’de maaşlar a ra’da var etmek bizim en az yüzd için onur ve mutluluk zam yapılm e 20 ası talekaynağı olacaktır” dedi. binde bulundu. Hukukumuzun Son Çelişkileri... “Sporda Şiddet” yasasında değişiklik yapan yasanın Cumhurbaşkanı Gül tarafından yeniden görüşülmek üzere iade edilmesi gündemde yerini aldı. Tartışmalar, yasalar yapılırken hukuktan çok siyasetin öne geçtiği yolundaki takıntımı daha da güçlendirdi. Çünkü “Bir yasa bu kadar kısa sürede değiştirilir mi” ve “değişiklik yürütülmekte olan bir kovuşturmayı etkilemek için yapıldı” gibi görüşler birbirini izliyor. Sanırsınız ki böyle bir yasa değişikliği ilk kez yapılıyor. Türkiye’deki hukuk çelişkilerine yeni bir halka ekleyen tartışmalara önce somut örnekler verip ardından da yürürlükteki “Sporda Şiddet” yasasına değinmek istiyorum. ??? 765 sayılı Türk Ceza Yasası 5237 sayılı yasayla 1 Nisan 2005’te yürürlüğe girmek üzere 26 Eylül 2004’te tümüyle değiştirildi. Yasada ilk değişiklik 31 Mart 2005 tarihinde yapıldı ve yürürlük tarihi 1 Haziran 2005’e kaydırıldı. İlk değişiklikle yasanın kabul tarihi arasındaki süre 186 gün. İkinci değişikliğin tarihi ise 29 Haziran 2005. Bu değişiklikte çok sayıda madde değişikliğe uğradı. Ben Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin önerilerini izlediğim için 13 maddede değişiklik yapıldığını biliyorum. Örneğin 125’inci madde değişmeseydi en azından kurul halinde çalışan kamu görevlilerinden birine yapılan hakaretin cezası kuruldaki kişi sayısıyla çarpılarak arttırılacaktı. “Temel milli yararlara aykırı hareket” başlıklı 305’inci madde değişmeseydi, madde gerekçesindeki suç örnekleri nedeniyle hatırı sayılır sayıda AKP’li politikacı bugün yargılanıyor ya da hüküm giymiş olacaklardı. İlk yasanın kabulü ile değişiklik arasında geçen süre ise 275 gün. Yani henüz bir yıl bile dolmamış. ??? Davalar ya da soruşturma sürerken yapılan değişiklikler yazdıklarımla sınırlı da değil. Terörle Mücadele Yasası’nda, Ceza Muhakemeleri Yasası’nda Silivri soruşturmaları ya da kovuşturmaları sırasında yapılan değişiklikler; gizli tanık, telefon dinlemenin genişletilmesine ilişkin değişiklikler de cabası. O günlerde ağızlarını açmayanların bugünkü yaklaşımlarını anlamak bir yanıyla çok kolay, öbür yanıyla da çok güç. ??? Şike yapmak ya da şikeye teşebbüs etmek suçlarını işleyenler için öngörülen hapis cezalarının dengelilik ve ölçülülük yönünden tartışılması çok doğal. Anayasaya bakarsanız “Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” Herhangi bir nedenle yaşamını yitirirse öteki hakları da yok olabilir. Bir başka deyişle yaşama hakkı en önemli hakların başında gelir. Ama bir kişi, bir trafik kazasına kurban giderse ve bunda hiç kusuru yoksa öldürenin alacağı ceza iki yıldan altı yıla kadar hapis cezasıdır. (Madde 85) Madde, 31 Mart 2005’te yani yasanın çıkışından 186 gün sonra yapılan değişiklik kapsamında ele alınmıştır. Maddenin ilk halinde “üç yıl” olarak belirlenen alt sınır ne hikmetse 186 gün sonra iki yıla indirilmiştir. Başta da yazdığım gibi cezalarda indirime gitmek, hukukumuzda tartışılan değişiklik yasasıyla ilk kez yaşanıyor değildir. Şu da bir başka gerçektir ki hükmün kesinleşmesi halinde verilecek hapis cezaları indirilirken tutukluluk halinde ve özellikle Silivri davalarında yargılanan sanıklar için öngörülen 10 yıllık tutukluluk süresinin azaltılması konusunda CHP dışında öneride bulunan Meclis grubu yoktur. Duruma bakıp “Çelebi böyle olur bizde de hukuk dediğin” desek ayıp etmiş sayılır mıyız? Öztaşkın: Türkİş’te etkisizlik son bulsun Mustafa Öztaşkın’ın adaylığıyla yola çıkan Sendikal Güç Birliği Platformu, çoğunluğun sesi olmaya aday Türkiye’nin en büyük işçi sendikaları konfederasyonu Türkİş’in 21. Olağan Genel Kurulu iki ana grubun etrafında şekilleniyor. Bir yanda hükümete yakınlığı ile eleştirilen ve hükümetin emek karşıtı politikalarına gerekli tepkiyi vermediği eleştirilerine hedef olan yönetim, öte yanda başını 10 sendikanın çektiği Sendikal Güç Birliği Platformu... Mustafa Kumlu’nun başkan adaylığında yeniden seçimlere girecek ekipte eski yönetimden üç isme kesin gözüyle bakılıyor: Mustafa Kumlu, Pevrul Kavlak ve Ergün Atalay... Eski yönetime Mustafa Türkel’in istifasıyla yedekten giren Cemail Bakındı’nın Güç Birliği Platformu’nu desteklediği biliniyor. Kesin olmayan diğer isim de Nihat Yurdakul. Güç Birliği Platformu’nun başkan adayı Öztaşkın: İşyerlerinde ve sendikalarda demokrasinin eksiksiz hayata geçPetrolİş Başkamesi için mücadele etmek, toplumun ve emek hareketinin ilk sırada yer alan ihtiyaçlarıdır. Bunun için nı Mustafa mücadele ediyoruz, edeceğiz. Öztaşkın’ın ? Türkİş Genel Kurulu, ‘Hükümete yakın olursak sorunları daha kolay çözeriz’ diyenlerle Türkİş’te ‘suskunluğun son bulmasını isteyenler’in mücadelesine sahne oluyor. başka bir pozisyonda olsa yönetime mutlaka gireceği, sendikal çevrelerin ortak yorumu olarak ortaya çıkıyor. Gerçi Öztaşkın’ın ayrı bir liste ile girse bile listeyi rahatlıkla deleceği de sıklıkla dillendirilen bir görüş. Sendika üyelerinin gerçek sayıda delege listelerine yansımadığı ve seçimin adil olamayacağı savı ile Petrolİş’in daha önce yaptığı başvurunun hatırlatılması üzerine, Yüksek Seçim Kurulu’nun olayı yetkisi dışında gördüğünü, bu nedenle genel kurul sonrası dava açılacağını anlatan Öztaşkın ancak delege meselesini genel kurulda tar tışma konusu yapmayacaklarını, esas olarak delegeye hangi ilkelerden yola çıktıklarını, kendilerinin seçilmesi durumunda nasıl bir Türkİş olacağını anlatacaklarını dile getirdi. Temsilde adalet, seçimde eşitlik istediklerinin altını çizen Öztaşkın, yapılan başvurular üzerine sandık sayısının dörtten ikiye indiğini ve bunun da daha adil olduğunu söyledi. Özellikle son dönemde, platform üyesi sendika başkanları hakkında dillendirilen aşırı solcu eleştirilerini doğru bulmadığını anlatan Öztaşkın, yola çıktıkları hiçbir sendikacının siyasi düşüncelerinin sendikal mücadelenin önüne geçmediğinin altını çizerek “Burada ortak bir mücadele yürütüyoruz. Tüm mücadele, haklarımıza sahip çıkacak ve daha ileriye götürecek sendikal bir anlayış. Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılması önündeki engelleri kaldırmak.” dedi. (FOTOĞRAF: REUTERS) Eleştiriler haksız ‘Seçimde eşitlik istiyoruz’ TÜRKİYE KAMUSEN VE KESK Arınç’a iki ayrı suç duyurusu MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Türkiye KamuSen ile KESK, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası’nda MemurSen’in görüşleri doğrultusunda değişiklik yaptıklarını söyleyen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç hakkında ayrı ayrı suç duyurusunda bulundu. Arınç’ın “ayrımcılık” yaptığı ve “suç işlediği” belirtilerek hakkında kamu davası açılması istendi. Türkiye KamuSen’in Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusunda Arınç’ın, anayasa referandumunda “evet” dediği için “toplusözleşmeye başlayalım” demeye sadece Me murSen’in hakkı olduğunu söylediğine dikkat çekildi. KESK’in suç duyurusu dilekçesinde, Arınç’ın açıkça, “MemurSen isimli konfederasyonun hükümet nezdinde gözde olduğu, sadece onun konuşmaya hakkı olduğu, hükümetle anlaşıp işi bitirdiği gibi tanımlamalar yaptığı” belirtildi. Dilekçede, “Bu ifadelerin, kamu işvereni tarafından takınılması yasak bir tutumu yani sendikal özgürlüğü kısıtlayıcı bir biçimde, seçim hakkını engellemeyi ve siyasal olarak işverene yakın bir sendikayı ayrıcalıklı konuma getirmeyi amaçladığı ortadadır” denildi. Birleşik Metalİş’ten destek çağrısı Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyette bulunan GEA Klima’da işleri ve sendikal hakları için aylardır mücadele eden işçiler, uluslararası kampanya için destek istiyor. Dünyada 62 ülkede faaliyette bulunan ve özellike Avrupa’da her türlü sendikal yapıyı ve yaptırımı tanıyan işverinin Türkiye’deki tutumunu proteste eden Birleşim Metal İş sendikası, destek için http://www. labourstart.org/cgibin/solidarityforever/ showcampaign.cgi? c=1167 linkinin her gün bir kere tıklanması çağırısında bulundu. Metal işçisi iş güvencesi için ayakta Küresel çelik devi ArcelorMittal’deki işçi ve taşeronlar, sektördeki işçi kıyımlarına karşı dün 24 saatlik greve gitti. Avrupa Metal İşçileri Federasyonu’nun (EMF) çağrısıyla düzenlenen gösterilere çok sayıda işçi katıldı. Belçika’da gerçekleştirilen eylemlerde ArcelorMittal’ın tesis kapatma, yeniden yapılandırma planları ve istihdam kesintileri protesto edildi. Şirketin istihdamın gelişimini garanti edecek alternatif yatırım kararlarına yönelmesi için çağrıda bulunuldu. Bir pazarlık süreci her zaman tarafların birbiri için bir şeyler vermesi temeli üzerine kuruludur. Verecek bir şeyiniz yoksa orada bir pazarlıktan değil, bir dayatmadan söz etmek gerekir. Tıkanan birçok toplu iş sözleşmesinin temelinde bu olgu yatmaktadır. Aslında bilinen hikâye hep tekrar eder, daha fazla verirsem bu işletme batar, sizler de işsiz kalırsınız, işçi sendikası da karşı tarafın bir adım atmadan kendisinin mevcut durumu değiştirmeyeceğini anlatır. Pazarlık sürecine ilişkin yüzlerce yazı ve söz hep aynı minval üzerine tekrarlanır. Örnekleri arttırarak pazarlık sürecini her alana yansıtmak olasıdır. İlk adımın kimin tarafından atılacağı konusu çıkmazlardan biridir. Hiçbir pazarlık tarafı bu ilk adımı atmaya niyetli gözükmez. Çünkü pazarlığın kendi verdiği veya vereceği tavizler üzerine oturacağını düşünür. Bu da taraftarlar, isterseniz seçmenler ya da üyeler diyebileceğiniz kitle açısından son derece olumsuz bir tutum olacağı için reddedilir. Belki de bu nedenle daha fazlası istenirken zihnin geri planında yatan anahtarın “teslim olmamak” gibi bir tutumla özdeş olmaktadır. Ne de olsa teslimiyet ‘güçsüzlüktür’, zayıflıktır kısaca zafiyettir. Bu zafiyete ne devlet, ne sendika ne de bireyler katlanır. Siyaset dünyasın İktidar, Pazarlık ve Sendika da, ekonomide ve işçi ve işveren ilişkilerinde görülenler aslında taviz vermemekle uzlaşmamakla özetlenebilir. Türkiye’de sendikalar açısından sadece 1960’lı yıllar sonrasında gösterdiği gelişmeye bakılsa bile, çalışanlar açısından azımsanmayacak haklar kazanılmıştır. Bugün ise sendika fikrine işverenlerin ve yöneticilerin karşı çıkmasının arkasında belirli bir savunma ve korunma isteği yatmaktadır. Bu korunma isteği kendi zafiyetlerinden ziyade sınıfsal çıkarları ile ilişkilidir. Ancak işçilerin sendikalarına üye olmayışlarını açıklamak o kadar kolay değildir. Çoğunlukla ilk akla gelen işçilerin sendikaya üye olmalarının kendileri için bir kazanç sağlamayacağı aksine işlerini kaybettireceği kanaatinin yaygınlığıdır. Gerçek durum bu işi kaybetme olgusu ile birebir örtüşmektedir. Cesaret gösteren az sayıdaki işçinin giderek azalması ve sendikalara üye olmamaları altında yatan temel nokta budur. Bu nokta Türkiye’de sendikaların üyelik oranının 2009’da yüzde 5.9’a kadar düşürmüştür. Bu oran OECD ülkeleri arasındaki en düşük orandır. Büyüme oranımız yükselirken, krizler teğet geçerken, işgücü içinde örgütlenme oranımız sürekli azalmaktadır. Azalmanın duracağı bir nokta olacak mı? Bana kalırsa sendikalaşma oranındaki azalmanın sınır noktasına geldik. Bu oranın altındaki küçülmelerin sadece sendikalı işçi sayısındaki azalma değil aynı zamanda sendikaların da fiili durumlarını tartışmalı hale getirecektir. Türkİş içindeki ayrışma ve yeni genel kurul süreci başta üye kaybı olan sendikalar açısından bir toparlanma sürecini başlatabilir. Hazır söz sendikadan açılınca kamu sendikalarının üyeleri arasındaki inanılmaz yer değiştirme de gözden kaçmamalı.Yandaş sendikaların bulunduğu bir hak mücadelesinde pazarlığın kiminle ve ne için yapılacağı da tartışmalı kalır. Mevcut iktidar tarafından desteklenen bir konfederasyonun diğer konfederasyonlar, aleyhine gerçekleştirdiği üye sayıları Türkiye’deki kamu kesimi sendikacılığının siyasi iktidarlardan etkilenmesini ne denli güçlü olduğunun bir kanıtıdır. Sağlık emekçisinden dilekçeli eylem Sağlık çalışanları döner sermayelerin emekliğe yansıtılması için Maliye Bakanlığı önünde eylem yaptı. Türk SağlıkSen tarafından gerçekleştirilen eylemde binlerce sağlık çalışanının döner sermayelerin emekliliğe yansımasını talep eden dilekçeleri Maliye Bakanlığı’na verildi. Birleşik Kamuİş’te yeni yönetim belirlendi Birleşik Kamuİş Konfederasyonu’nun 2627 Kasım’da yaptığı 2. olağan genel kurulu sonucu seçilen merkez yönetim kurulu cumartesi günü görev dağılımını yaptı. Buna göre İsmail Tutoğlu, genel başkan; Cengiz Gülebay, genel sekreter; Ş. M. Şahin Çulcuoğlu, mali sekreter; Hasan Kütük, genel örgütlenme sekreteri; Necla Kendigelen Baştan, eğitim ve sosyal ilişkiler sekreteri; Ekrem Göçmen, hukuk sekreteri; Orhan Yıldırım, basın yayın; Haydar Şahinoğlu, dış ilişkiler ve Adem Çalışkan, TİS ve araştırma sekreteri olarak görev aldı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle