19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 ARALIK 2011 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 ZEHİRLENDİĞİ İDDİASI YENİDEN GÜNDEMDE Yüksel Aksu’nun ‘Gülmekten eşek tepmişe döneceksiniz’ dediği filmi sinemalarda Entelköy’ün Efeköy’e sevdası inemalarda gösterime giren “Entelköy Efeköy’e Karşı”yı hem gülerek hem de nemli gözlerle izledim. Gülmem olağan, çünkü film zaten afişlerindeki deyişle “organik komedi!..” Yönetmeni ve senaristi Yüksel Aksu, Ege köylerindeki o insancıl ve saf kültürü “gülünesi gerçekliği”yle tanıtmakla yetinmiyor, açıkça ilan ediyor; “Gülmeyenin bilet parasını geri vereceğiz.” Peki, ya gülerken ağlamamın nedeni? O hep kavgalı, kanlı ve gerilimli “Anadolu filmi” senaryolarının yerini bakın ne alıyor: “Kavga etseler de kin ve kan gütmeyen, yoksul olsalar da umutlu insanlarımızın, hesapsız kitapsız içtenlikleri..” Yani silahların gölgesinde, korku ve endişe içinde, ağıt yakılarak yaşanılan değil; ağaçların gölgesinde, insan sevgisiyle yoğ Pablo Neruda’nın mezarı açılacak Kültür Servisi Nobel Edebiyat Ödülü sahibi, Şilili şair Pablo Neruda’nın cinayete kurban gidip gitmediğini tespit etmek için mezarı açılacak. Şili Komünist Partisi üyesi olan Neruda, General Augusto Pinochet’nin iktidara geldiği askeri darbeden 12 gün sonra 23 Eylül 1973’te prostat kanserinden ölmüştü. Şairin, Pinochet rejimi tarafından zehirlendiği iddialarının tekrar gündeme gelmesiyle yargıç Mario Carroza, Şili Komünist Partisi Başkanı Guillermo Teillier’in geçen haziran ayında sunduğu ve Neruda’nın ölümünün araştırılmasını isteyen dilekçeyi kabul etmişti. Yetkililer, otopsi yapılması için ünlü şairin mezarının açılmasını talep ederken, Komünist Partisi ise şairin prostat kanserinden ölmediğini, doktoru tarafından yapılan “ne olduğu belirsiz” bir enjeksiyonun ardından kalp krizi geçirdiğini ileri sürüyor. Neruda’nın sekreteri ve şoförü Manuel Araya da rutin kanser tedavisi için hastaneye giden Neruda’nın, doktorun uyurken kendisine ilaç enjekte ettiğini söylediğini belirtmişti. Şili’de 1972 ve 1990 yılları arasında iktidarda kalan Pinochet’in diktatörlüğü sırasında işlenen 725 cinayetle ilgili soruşturma başlatılmıştı. Yaşamı boyunca güçlü siyasi duruşuyla tanınan Neruda, ülkesindeki ve İspanya’daki faşizme karşı durmuştu. S Efeköylüler. Efeköy Muhtarı Ali (Şahin Irmak) ile Alman kökenli Entelköylü Katrin (Ayşe Bosse). senaryolarının “toplumsal gerçekçilik”le kaleme rulmuş bir Anadolu… alınmış olması… AnımsarSon yıllarda artan “ağlasanız Dondurmam Gaynası özlem”imiz değil mimak’ta yerli bir dondurmadir? cının kapitalist piyasaya Yüksel Aksu, “Donegemen olan markalara durmam Gaymak”ta karşı tek başına direnişi (2006) Ege’nin bu gerçekvardı. Bu filminde de tek liğini yansıtmıştı. Şimdi Entelköylüler. sermayeleri “toprak” olan de farklı kültürel yapılarköylüleri, yörede ne topdaki insanlarımızın birlikte yaşayabilme rak, ne su, ne de hava bırakacak “termik zenginliğini yine “yerel dil”de anlatıyor… santral”a karşı çıkmaya çağıran entellerin Mizah sanatının “güldürerek düşündürçevre mücadeleleri var. me”sini sinemamıza da kazandırıyor. Yüksel Aksu güldürürken filmin konuşHer iki filminin bir diğer ortak özelliği de Yüksel Aksu filminin keyfini çıkarırken. maları düşündürüyor; “Avrupa’nın artık terk ettiği bu santrallar neden bize zorla dayatılıyor?” Termik gerilim İstanbul’un kargaşasından kurtulmak için doğayla iç içe “ekolojik köy” kurmaya karar veren bir grup “entel”, Güney Ege’de Milas yakınlarındaki Bafa Gölü kıyısında bulunan Efeköy’ü (Pınarcık) seçerler. Köylülerden aldıkları arazilere “yörük çadırları”yla yerleşerek hem organik tarım yapmaya, hem de metruk taş evleri onararak kurdukları “Entelköy”de adeta bir “komün” yaşamına başlarlar. Aksu’ya göre Entelköylüler, “sadece konuşan ve eleştiren değil, üreten ve yapılması gerekeni yaşayarak gösteren aydınlar”dır. Efeköylüler ise tarlalarını; hatta kilimlerini, sandıklarını, dahası “eşek”lerini, yeni komşularına yüksek fiyata satmanın keyfini çıkartırken aynı köyde bir termik santral kurulması girişimi, iki kesim arasındaki dostluğun bozulmasına neden olur… Çünkü Efeköylüler, santralcıların “bu sayede paraya ve işe kavuşacaksınız” sözlerine inanmışlardır. Enteller ise türlü eylemler düzenleyerek “termik zehirlenme”ye karşı direnişe başlamışlardır. Santral için, köylüentel çekişmesi tatlı dille tırmanırken mahkeme projeyi durdurur. Avrupa’dan bir çevre bakanı (Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth) ile Türkiye’nin Kültür Bakanı (eski Devlet Bakanı Yüksel Yalova) köyü ziyaret ederek davacı entelleri kutlarlar; derken hükümetin de santraldan vazgeçtiği kararı açıklanır. Bunun üzerine Entelköy’de düzenlenen “rock konseri”ne Efeköylüler zeybek oyunlarıyla gelerek kutlamayı durdurmak isteyince, rokc grubu da köylülere aynı müzikle eşlik eder ve başlangıçtaki gerilim herkesin birlikte eğlendiği şölene dönüşür... ‘DELİ GÖMLEĞİ’NİN 12 YIL ARADAN SONRA İLK ALBÜMLERİ PİYASADA Winehouse’un yeni albümü 70 bin sattı ? LONDRA (AA) İngiliz şarkıcı Amy Winehouse’un ölümünden sonra yayınlanan albümü “Lioness: Hidden Treasures”ın piyasaya çıkışından 24 saat sonra İngiltere’de yaklaşık 70 binlik bir satışa ulaştığı bildirildi. Albüm, şarkıcının eski parçalarının yeni yorumu ile daha önce yayımlanmamış parçalarının yer aldığı 12 şarkıdan oluşuyor. Albümün gelirinin bir bölümü Amy Winehouse Vakfı’na bağışlanacak. K A M İ L M A S A R A C I K Ü L T Ü R ? Ç İ Z İ K ‘Deli Gömleği’ markalı salyangoz SELDA GÜNEYSU ‘Başrol’de Pınarcıklılar Yüksel Aksu’nun deyimiyle seyredenleri “gülmekten eşek tepmişe döndürecek” eserin yapımcısı Galata Film ve Taha Akyol... Oyuncular tanıtılırken belirli rolleri üstlenenlerin dışındaki tüm Pınarcıklıların; “...ve başrollerde Ege halkı” olarak tanımlanması, filmdeki başarının “sır”larından olmalı... Çünkü başrol gerçekten Pınarcıklılarda... Entelleri “küçük burjuvalar” olarak küçümseyen, akrabaları olan köylüleri de tarlalarını, hayvanlarını onlara sattıklarından ötürü yozlaşmakla suçlayan sosyalist “Aşırı Mustafa”nın (Emin Gürsoy) organik tarım için “Aslında dedelerimizin usulü, çünkü hormon nedir bilmezlerdi” tanımını yapması, senaryoyu yaratan bilincin de kanıtı... Muhtar Ali’nin (Şahin Irmak), bir yandan körü körüne santralı savunurken bir yandan da kendisine karşı çıkan entellerden Alman kökenli Katrin’le (Ayşe Bosse) açığa vurmadığı gönül bağını “davasından vazgeçmeden” sürdürmesi, Anadolu insanının sevgi kültürünü bin kitaptan daha güzel anlatıyor. Diğer oyuncular ve ayrıntılar içinse sözü yine Yüksel Aksu’ya bırakıyorum: “Köylüentel çatışmasına, organik tarım yapmaya, Ege havası almaya, daldan zeytin toplamaya, termik santrala karşı çıkmaya, şiddet gören eşekleri kurtarmaya, Ege ağzıyla konuşmaya, bol şamata ve kahkahaya davetlisiniz, bekleriz gari...” İFSAK FİLM ANALİZ OKULU SEMİNERLERİ C MY B C MY B ANKARA Türkiye’deki ‘underground rock’ müziğin “eski”lerinden ‘Deli Gömleği’, 12 yıl sonra kendi adını taşıyan bir albümle “yeryüzüne” çıktı. Adını bugüne kadar yaptığı demo albümlerle duyuran Mehmet Akgün (davul), Yahya Enis (bas gitar) ve Özver Yılmaz’dan (gitar vokal) mürekkep topluluk, ‘rockgrungepunk’ tarzından ödün vermediği Favela Records etiketli albüm için “Deli Gömleği markalı salyangoz satıyoruz” ifadesini kullanıyor. Albümde “Kurban” grubunun solisti Deniz Yılmaz, “Direct” grubunun solisti Bilge Kösebalaban da birer şarkıyı topluluğun solisti Özver Yılmaz’la birlikte söylüyor. Şarkıların sözlerini de yazan Yılmaz ile albümlerini konuştuk. Albüm ve gruptan biraz bahseder misiniz? Deli Gömleği, 1999 sonlarında kuruldu. Bugüne gelene kadar demo albümler yapıp, bunları dinleyicilerimizle paylaşıp, konserler verdik. Deli Gömleği’nin kurulduğu yıldan bu son 34 seneye kadar albüm yapma fikri yoktu. Zaten kayıtlarımızı internetten paylaşıyorduk. Aslında albüm yapmamızın tek amacı daha fazla konser verebilmek. Albümdeki şarkılar rock müziğin farklı soundlarını içeriyor, şarkıları nasıl seçtiniz? Şarkı listesini oluşturmak neredeyse 1.5 yılımı aldı. Sürekli yazıp tekrar bozdum, rüyamda bile şarkıları düzenliyordum. Sound olarak kendimizi neredeyse tamamen Deniz Yılmaz’a bıraktık. En önemlisi samimi ve gerçeğe en yakın seslerin elde edilmesiydi. Cayır cayır rock tınlayan bir sound olsun istedik. İlginç bir albüm kapağınız var, bu fikir nereden geldi? Kapaktaki içecek kutusunun içinde ne var? Bir deyimden etkilenerek “Deli Gömleği markalı salyangoz satıyoruz” havası vermeye çalıştık albüme. Bu tarz müziğin ülkemizde maalesef çok zor algılandığını artık tecrübeyle biliyoruz çünkü. ‘Yeni Gerçekçilik’ten ‘Yeni Dalga’ya AYŞEGÜL ÖZBEK kovski’ye Alman romantizminden, Zen ürkiye’nin en eski derneklerinden düşüncesi ve ikonoFotoğraf ve Sinema Amatörle grafiye kadar geniş bir ri Derneği (İFSAK) sinemaya alanda yaklaşmaya çaağırlık vermeye devam ediyor. lışıyoruz. Bu seminerAli Şimşek 2008’den bu yana ara vermeden devam lerde yönetmene göre saeden “Film Analizi Seminerleri” için bu nat tarihi ve felsefesi, özellikle de Hegel özelliği nedeniyle bir ilk diyebiliriz. Bugüne estetiği belli bir ağırlığa sahip.” kadar 350’ye yakın öğrencisiyle sağlanan Şimşek, seminerleri farklı kılanınsa fedevamlılık, bu seminerleri bir okula nomenoloji ve “diyalektik imge” dediği dönüştürmeye yetmiş. sıçrayarak, sezgi ve çağrışım Bu yıl sertifikalı ve 2012 üreterek uyguladığı yöntemin Temmuzu’na kadar devam de rolünün olduğunu söylüyor. edecek programıyla “İFSAK “Biz mimarinin boş bir yüzeFilm Analiz Okulu”na evriyinden bazen bir çay bardağılen seminerlerde eğitmen olanın kıvrımına sıçrayarak barok rak ise sinema eleştirmeni, ve sinema anlatabiliyoruz.” gazeteci Ali Şimşek çıkıyor Her modülün dört ya da beş karşımıza. Görsel kültürden, hafta sürdüğü okulda, şimdilik ideoloji, sanat tarihi ve kültüTürkiye sinemasından Tarkovsrel çalışmalara kadar geniş bir ki’yle paralel okunacak Nuri disiplin içinde ilerleyen dersBilge Ceylan sineması var. Yaler için “Filmlere ve dökın zamanda ise Ömer Kavur, nemlere nasıl yaklaşılması Zeki Demirkubuz, Atıf Yılgerektiğine dair bir sezgi ‘Rocco ve Kardeşleri’ maz, kadın filmleri ve Reha oluşturmaya çalışıyoruz” Erdem sineması da eklenecek. diyor Şimşek. Yarın başlayacak ve dört hafta sürecek Seminerlerin bir “Yeni Gerçekçilik” başlıklı modül için okula dönüşme Şimşek “İtalyan Yeni Gerçekçiliği, sisi ihtiyacını ise nemada modernizm dediğimiz 1945 DVD’lerin yay sonrası dönemin temel zemini. Sakin, sagınlaşması ve de ve sıradan hayatın ilk defa perdede filmlere kolay göründüğü filmler bunlar. Özellikle de ulaşabilirliğin De Sica’nın ‘Bisiklet Hırsızları’ filmi filmleri anlama bir devrimi başlatıyor diyebiliriz. ‘Yeya dönük bir ilgi ni Gerçekçilik’ daha sonraki ‘Yeni Daloluşturduğu üze ga’yı ve diğer yönetmenleri anlamak için rinden anlatıyor. de elzem sayılır” diyor. “Örneğin Antonioni ya da Tarkovski Bu bölümde izlenecek filmlerse “Roma filmleri için festival beklemek gerek Açık Şehir”, “Rocco ve Kardeşleri”, “Bimiyor. Tarkovski seminerlerimiz en siklet Hırsızları”, “Mamma Roma.” kalabalık seminer oluyor. Biz Tar(İFSAK Tel: 0 212 292 42 01) T ‘Karikatürlerle Kadın Hakları’ ? Kültür Servisi “Karikatürlerle Kadın Hakları” konulu karikatür sergisi 10 Aralık’ta saat 18.00’de Ankara Türkiye Barolar Birliği Av. Özdemir Özok Kültür ve Kongre Merkezi’nde açılıyor. Sergide Tan Oral, Eray Özbek, Nezih Danyal, Recep Bayramoğlu, İzel Rozental, Ercan Akyol, Semih Poroy, Ferit Avcı, Şevket Yalaz, Musa Gümüş, Muhammet Şengöz, Oğuz Gürel, Hicabi Demirci, Mert Gürkan, Emre Yılmaz ve Erdem Çolak’ın karikatürleri yer alıyor. 10 Ocak tarihine kadar izlenebilecek olan serginin açılışına karikatürcüler de katılacak, izleyenlerle söyleşi yapacaklar. Sergi daha sonra başta İstanbul, İzmir olmak üzere çeşitli kentlerde yinelenecek. ‘Bisiklet Hırsızları’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle