28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 ARALIK 2011 ÇARŞAMBA 4 HABERLER AKP’li Canikli, Cumhurbaşkanı Gül’ün veto ettiği yasayı aynen geçireceklerini açıkladı Şike restleşmesine doğru ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün veto ettiği “futbolda şike” yasasını “aynen yasalaştıracaklarını” açıklayarak, AKP ile Köşk arasında yaşanacak ilk “restleşme”nin mesajını verdi. Canikli, yasayı TBMM’den geçirip Gül’e “aynen iade” etme yolunda muhalefetle uzlaşıya vardıklarını da belirtti. AKP’nin bu kararı, Gül’ün vetosunu destekleyen ve “Artık hiçbir partiden kimse buna yeniden cesaret edemez” diyen Bülent Arınç’ın açıklamalarını da havada bıraktı. AKP’nin veto karşısındaki tavrını, Gül’ün veto ettiği ilk yasa ta ? AKP Grup Başkanvekili Canikli, yasayı TBMM’den geçirip Cumhurbaşkanı Gül’e “aynen iade” etme yolunda muhalefetle uzlaşıya vardıklarını belirtti. AKP’nin bu kararı, Gül’ün vetosunu destekleyen Bülent Arınç’ın açıklamalarını da havada bıraktı. Yasa yarın TBMM Adalet Komisyonu’nda, pazar günü de Genel Kurul’da görüşülecek. sarısının altında AKP adına imzası bulunan Canikli, basın toplantısı düzenleyerek açıkladı. Canikli’nin açıklamaları söyle: Aynen geçecek: AKP olarak şu an itibarıyla o anda mutabakata vardığımız şartlar ve hususların içeriğinde, özünde herhangi bir değişiklik söz konusu değildir. Bunu değiştirecek, bu kanaatimizi, bu mutabakatımızı değiştirecek herhangi bir gelişme olmamıştır. AKP, MHP ve CHP ile birlikte o mutabakatını devam ettirmektedir. Bununla bağlantılı olarak kanun teklifinin bir an önce ve aynen daha önce TBMM’de kabul edildiği gibi görüşülüp kabul edilmesi yönünde bir kanaatimiz var. Elbette Sayın Cumhurbaşkanımızın geri gönderme durumu söz konusu. Takdir kuşkusuz Sayın Cumhurbaşkanımızındır. Anayasal yetkisini kullanmıştır. Bu çerçevede birçok kişi ve birçok milletvekili hem AKP’ye mensup ve diğer partilere mensup birçok milletvekili kanaatlerini düşüncelerini kamuoyu ile paylaşmışlardır. Gül’ün kendi görüşü: (Gül’ün yasaya yönelik eleştirileri) Herkesin kendi kanaatini paylaşması doğaldır. Bütün bu konularda görüş belirten herkesin kanaatlerine katılırız veya katılmayız ama saygıyla karşılıyoruz. Biz AKP grubu olarak aynen yasalaşması kanaatindeyiz. Bütçe görşümeleri, yasanın görüşmelerine engel teşkil etmez, aralarda bu kanun görüşülebilir. Gül ne yapabilir: Olabilecekler BDP EŞBAŞKANI SELAHATTİN DEMİRTAŞ İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN bellidir. Muhtemel adımlar ortadadır. Böyle bir durumda onaylanır ama Cumhurbaşkanımız isterse Anayasa Mahkemesi’ne götürebilir. O veya bu şekilde bir beklenti içinde değiliz. Çankaya ile çatlak: Kesinlikle doğru bir değerlendirme değil. Sayın Cumhurbaşkanı anayasal yetkisini kullanmıştır. Herkes aynı siyasi parti içinde olabilir, farklı partilerde olabilir, dışarda olabilir, Cumhurbaşkanımız olabilir, herkesin kendi kanaati vardır. Herkes herkesle aynı düşünmek zorunda değil. Arınç’ın açıklamaları: Hayır, öyle bir görüş ayrılığı yok. Aynı siyasi parti içinde, teklifin komisyon ve genel kurul görüşmelerinde, altında grup başkanvekillerinin imzası olan partilerin tamamınca farklı görüşler de ortaya konmuştur. Bunlar kişisel kanaatlerdir sonuçta. Uygarlıklar da İntihar Eder Güney Afrika’da toplanan Durban İklim Değişikliği Zirvesi’nin ikinci haftasına girerken, ilk haftanın sonuçları, bu mavi, güzel gezegenin üzerinde ortaya çıkan son uygarlığın intihar etmekte olduğunu düşündürüyor. Berkeley Earth Project ekim ayında kapsamlı bir küresel ısınma raporu yayımladı. 1800’den bu yana küresel ısınmayı araştıran raporun finansal kaynakları arasında, “küresel ısınma” savlarına yıllardır şiddetle karşı çıkan Koch Sanayi grubu da vardı. Buna karşın, raporun aktardığına göre araştırma, 1950 yılından bu yana dünyada ortalama sıcaklığın 1 derece arttığını ortaya koyuyor, bu artışın arkasında da insan etkinliğinden başka bir neden bulamıyor. Dünya Meteoroloji Örgütü’ne göre geride bıraktığımız 2000 2010 dönemi, ölçümler başladığından bu yana en sıcak, sera gazlarındaki artışın da en yüksek olduğu on yıl olmuş (Los Angeles Times 05/12/11). Bilimsel araştırma dergisi Nature Climate Change’de (Doğa İklim Değişikliği) pazar günü yayımlanan bir makaleye göre Oslo’daki Centre for International Climate and Environmental Research’un (CICERO) bulguları, küresel ısınmanın temel nedenini oluşturan sera gazları emisyonunda, 2009’da yüzde 1.4 bir gerileme yaşandıktan sonra, 2010 yılında, yüzde 5.9’la tarihin en yüksek yıllık emisyon artışı düzeyine ulaşılmış. Birleşmiş Milletler bünyesindeki Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin kasım ayında yayımlanan raporunda, 220 bilim insanının iki yıl süren bir çalışmasının sonuçları, küresel ısınmayla sert hava değişiklikleri arasındaki bağlantıyı ortaya koyuyordu. Rapor önümüzdeki 20 yılda ağır sağanak yağışlardan kaynaklanan sel felaketlerinin artacağını, daha sert fırtınalar yaşanacağını, yaygın kuraklık olaylarının daha sık görüleceğini ileri sürüyor. Bu koşullardan en çok yaşlıların, yoksulların, çocukların zarar göreceğine dikkat çekiyor. Uluslararası Enerji Ajansı Başekonomisti Fatih Birol’a göre 2017 yılına kadar uluslararası anlaşmalar yapılamazsa, küresel ısınmadaki artışı 2 derecenin altında tutma olasılığını tümüyle yitireceğiz (The Guardian 20/11/011). Tüm bu sonuçlara yol açan sürecin son dönemi, 2005’te uygulanmaya konan, 2012’de de bitecek olan Kyoto İklim Değişikliği Anlaşması altında yaşandı. Şimdi Kyota’dan sonra yeni ama bu kez gerçekten etkili bir anlaşma gerekiyor. Peki, durum bu kadar vahimse, neden gereken anlaşmalar yapılamıyor? Neden olacak, adeta, “koyun can derdinde kasap mal derdinde” de ondan. Genel olarak dünya halkları, küresel ısınmanın sonuçlarını hissediyor, eğer işi Tanrı’ya havale etmemişlerse, acilen bir şeyler yapılmasını istiyorlar. Buna karşılık, büyük ekonomilerin yöneticileri, anlaşmamak için türlü bahaneler buluyorlar. Ama aslında sorun onlardan da kaynaklanmıyor. Sorun onların korumakla yükümlü oldukları kapitalizmden kaynaklanıyor. Birincisi, artık en muhafazakâr, sorunu yadsıma konusunda en inatçı araştırmacılar bile kavramaya başladı ki, küresel ısınma ve çevre kirlenmesi kapitalist sanayileşmenin, 1950’den sonra yerleşen, küreselleşme döneminde iyice hızlanan tüketim hummasının sonucu. Ama kapitalizmi yönetenler, krize bir tepki olarak, tüketim, yatırım, dolayısıyla ucuz üretim alanlarını genişletmek için yaratılan, hacmi, 2007’de patlamadan önce 1000 trilyon dolara ulaşan borç köpüğüyle desteklenen küreselleşmenin, iklim krizini daha da arttırdığını kabul etmeye yanaşmıyorlar. Bu direniş krizi üç açıdan daha da derinleştiriyor. Birincisi, kâr maksimizasyonuna dayalı bir ekonomik modelde, alınması gereken önlemler maliyetler üzerinde baskı yaratacağından, liderler bu önlemleri almak istemiyorlar. İkincisi, bir aşırı kapasite fazlası sorunuyla karşı karşıya olan kapitalist sistem bunu aşabilmek için tüketimi ve üretimi (büyümeyi) körüklemekten başka bir yol göremiyor. Borçların ödenebilmesi için büyümenin hızlandırılması gerekiyor. Diğer bir deyişle, kapitalist üretim tarzının krizi aşma stratejileri küresel ısınmaya yol açan dinamiklerin hızlandırılmasını gerektiriyor. Bu ortama, ABD hegemonyasının gerilemesiyle sistemde liderlik öğesinin kaybolmaya başlaması, yeni yükselmeye başlayan güçlerin, bu yükselişi yavaşlatacak önlemlere direnci gibi jeopolitik sorunların da eklendiği görülüyor. Güney Afrika Durban Zirvesi’nin ilk haftasında bu direnişleri, tartışmaların jeopolitik boyutunu açıkça görmek mümkün oldu. ABD, Hindistan ve Çin, küresel önlemler almaya yönelik uluslararası bir anlaşmanın yapılmasına en çok direnen güçler olarak öne çıktılar. Ekonomik ve siyasi rekabet kısırdöngüsüne saplanmış bir toplumsal üretim biçimi olarak kapitalizm, öldüğünü bilmeyen bir zombi gibi yürümeye çalıştıkça tüm uygarlığı tehdit ediyor. Isınmaya devam ediyoruz ‘Şikede yine hayır diyeceğiz’ ? BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Gül’ün veto ettiği futbolda şike yasasına yeniden getirilmesi durumunda hayır diyeceklerini söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, TBMM gündeminde bulunun “terörün finansmanının önlenmesine” ilişkin yasa tasarısını, “İsteyen iktidar yanlısı, istediğinin malına el koyabilir. Yasa özetle bu” diye eleştirdi. Demirtaş, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün veto ettiği futbalda şike yasasına yeniden getirilmesi durumunda da hayır diyeceklerini söyledi. Partisinin haftalık grup toplantısında konuşan BDP Eşbaşkanı Demirtaş, Diyarbakır’da görülen KCK davası nedeniyle AKP’yi sert bir şekilde eleştirerek, “Utanmadan sıkılmadan bu hukuksuzluklar yargılama olarak dayatılıyor. Bunun adı hukuk değildir, bu bir AKP yargılama sistemidir. Bugün tahliye olsalar bile adalet tecelli etmeyecektir. Bugün tahliye olan herhangi bir arkadaşımız 5 yıllık cezanın infazını tamamlamış olacaktır” dedi. Demirtaş, muharrem ayına dikkat çekerek, Alevilere karşı ayrımcılık uygulandığını belirttti. Demirtaş, “Eşit yurttaş olma bu ülkede vatandaş olan herkesin hakkıdır, istisnasız. Devlet bu konuda ayrım yapamaz. Nefret suçlarının yaptırıma bağlanması lazım. Kamu eliyle açıkça ayrımcılık yapıldığının binlerce delili vardır. Ayrımcılık yasaya göre suçtur ama en büyük ayrımcı devletin kendisidir” dedi. TBMM gündeminde bulunan ve 2012 yılının ilk ayında yasalaşması planlanan “terörün finansmanının engellenmesine” ilişkin yasa tasarısına komisyon ve genel kurulda geçit vermeyeceklerini belirten Demirtaş şunları söyledi: “İsteyen iktidar yanlısı, istediğinin malına el koyabilir. Yasa özetle bu. Savcılar demiyorum, hükümetin bürokratları oturacaklar ‘şunun ekonomik verilerini inceledik, bunun şuraya aktardığı para teröre gitmiştir’ deyip malvarlığını dondurma kararı alacaklar. TMK’de tariflenen bütün terör suçları için geçerli olacak. Bir konuşma yaptık, TMK’ye aykırılıktan dolayı terörist olarak yargılanıyoruz. Ekonomik bütün verilerimiz incelenecek. 3 parti bu yasayı savunuyor, BDP karşı çıkıyor. Şiddetin finansmanını sağlayan kişileri devlet tespit edebiliyorsa getirsinler kabul edelim, şiddete tedbir alalım, ama bunun adı altında bütün muhalefet terörist ilan edilecek. Siyasi soykırım tamam, sıra ekonomik soykırımda.” Gül’ün vetosunu da değerlendiren Demirtaş, “BDP şike yasasını desteklememiştir, grup kararı olmamasından dolayı BDP destekliyor gibi sunulmuştur. Ama BDP, daha sonra gerekli açıklamayı yapmış ‘hayır’ demiştir. O yasa, o haliyle tekrar gelirse biz yine muhalefet edip ‘hayır’ kullanacağız. 7 ay önce çıkartılan yasayı tutuklamalar olduktan sonra değiştirmeye çalışmak tek kelimeyle ilkesizliktir. Bu şike yasasının altından çok farklı şeyler çıkabilir. Büyük ekonomik oyunlar oynanıyor, basit bir yasa değildir. Bu işin altında şu anda o davaya dahil olmayanlar vardır, siyasetçilerle bağı vardır. Bu nedenle savcılar nereye kadar gidebiliyorlarsa gitmelidir” dedi. ike üzerinden Köşk hesapları AKP kulislerinde Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasından bu yana geçen 5 yılda yaşanan ilk restleşme durumu, parti içindeki Köşk hesaplarıyla ilintili olduğu yorumları yapılıyor. AKP’de henüz netleşmemiş olmakla birlikte Gül’ün görev süresinin 2014’te sona ereceği görüşü ağır basıyor. 2014’te Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmak istemesi durumunda, 2015’te yapılacak genel seçimlerin öne çekilmesiyle aynı yıl yapılacak yerel seçimlerin de birleştirilerek seçmenin önüne üç sandığın birden konulabileceği belirtiliyor. Bu nedenle 2014’e giden süreçte parti içinde hareketlenmelerin ve saf tutmaların oluşmaya başladığı, bunun ilk provasının da şike yasası olduğu değerlendirmeleri de yapılıyor. Partide ayrıca hastalığının da devreye girmesiyle şike yasasının, bugüne kadar açıklama yapmamasına karşın Başbakan Erdoğan tarafından istendiği belirtiliyor. Özellikle futboldaki yüksek parasal boyut nedeniyle Erdoğan’ın mutlaka bir düzenleme istediği ifade ediliyor. Yasanın “kişiye özel düzenleme” eleştirisi çerçevesinde AKP içinde tutuklu milletvekilleri için de emsal olacağı düşünülüp muhalefet edenler olduğuna da dikkat çekiliyor. Parti kulislerinde ayrıca cemaat yapılanmasının şike yasasını istemediği, vetosu için kulis yaptığı yorumları da yapılıyor. Ş Koyun can derdinde... [email protected] DEVLET BAHÇELİ Tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren Hayriye Tekin toprağa verildi ‘Sözümüzün, kararlılığımızın arkasındayız’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, şike yasasının veto edilmesiyle ilgili olarak “Sözlerimizin ve kararlılığımızın sonuna kadar arkasındayız” mesajı verdi. Bahçeli, dün partisinin grup topantısında yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Gül’ün veto kararıyla iddianamenin kamuoyuna açıklanması arasındaki yakınlığı “manidar” olarak nitelendirdi. Bahçeli, şu değerlendirmeleri yaptı: “Biz çıkması için katkı verdiğimiz bir kanun değişikliğinde Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu şekilde veto yetkisini kullanmasını hayret ve esefle karşılıyoruz. Çankaya noteri suçlamalarını bertaraf etmek için fırsattan yararlanarak meseleyi farklı noktalara çekmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı bilmelidir ki MHP cezayaptırım dengesini bozacak ve adrese teslim düzenlemeler yapacak hiçbir ilişki ağının içinde olmamıştır ve olmayacaktır. 4 partinin katılımı ve işbirliğiyle çıkartılan söz konusu kanun değişikliği, tekrar Meclis gündemine aynı haliyle gelirse, biz sözümüzün ve kararlılığımızın sonuna kadar arkasında duracağız.” Tekin annesini uğurladı İstanbul Haber Servisi CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in önceki gün yaşamını yitiren annesi Hayriye Tekin (85) dün düzenlenen törenle son yolculuğuna uğurlandı. Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde beyin damarı tıkanıklığı tedavisi gördüğü sırada yaşamını yitiren Hayriye Gültekin için dün Üsküdar’daki Şakirin Camisi’nde düzenlenen törende Hayriye Tekin’in oğulları Gürsel, Yüksel, Tuncer ve Cevdet Tekin ile CHP Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil taziyeleri kabul etti. Törene, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP genel başkan yardımcıları Erdoğan Toprak ve Nihad Matkap, CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, milletvekilleri Süleyman Çelebi, Süheyl Batum, Umut Oran, Mahmut Tanal, İlhan Cihaner, İhsan Özkes, Aykut Erdoğdu, Gülsüm Bilgehan, Kadir Gökmen Öğüt ve SiHayriye Gültekin için dün Üsküdar’daki Şakirin Camisi’nde düzenlenen törene çok sayıda siyasinin yanı sıra yurttaşlar da katıldı. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) nan Aygün, HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, ÇYDD Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel, CHP Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil, PM üyesi Melda Onur, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, Maltepe Belediye Başkanı Mustafa Zengin, Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu, Çatalca Belediye Başkanı Cem Kara, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, Beyoğlu İlçe Başkanı İnan Güney ve Şişli İlçe Başkanı Veli Çe lik’in de aralarında bulunduğu 39 ilçe başkanı, eski Esenyurt Belediyesi Kurucu Başkanı Gürbüz Çapan, eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara, Ali Özcan, Mehmet Sevigen, Celal Doğan, Can Özyedierler, Nebil İlseven, eski İl Başkanı Berhan Şimşek ve Türkiye Futbol Federasyonu Başkanvekili Göksel Gümüşdağ katıldı. Kılıçdaroğlu: C MY B C MY B İradenin gereği yapılacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, TBMM’deki makamından ayrılırken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün şike yasasını iade etmesi soruldu. Bir iradelerinin bulunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Daha önce bu irade yansıdı. İradenin gereği yapılacak. İmzamızın arkasındayız” dedi. Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan da şike yasasının Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmesiyle ilgili olarak “Altındaki imzanın arkasındayım” dedi. Tarhan, dün düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin şike yasasıyla ilgili soruları üzerine şu değerlendirmeleri yaptı: “Ben imzanın arkasındayım. Sayın Cumhurbaşkanı’nın daha önce Ceza Yöntem Yasası’nda yapılan değişiklikle doğrudan yargılamalara müdahale niteliğinde değişikliklerde neden ilgilenmediğini merak ediyorum. Doğrudan örtülü af niteliğindeki düzenleme ve buna benzer pek çok düzenleme var. Örneğin 231, yüz binlerce davayı doğrudan etkilemiştir. Ve yargının tıkanmasına neden olmuştur. Cumhurbaşkanı bunu öngörememişti.” Şamil Tayyar’dan AKP’ye şike eleştirisi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün veto ederek Meclis’e gönderdiği şike yasasına ilişkin AKP grubunun tavrını eleştirdi. Tayyar, şike yasasına ilişkin düzenlemenin halen karşısında olduğunu açıklayarak, “Bunu referanduma götürelim. Kabul edilirse ben milletvekilliğinden istifa edeceğim. Hayır çıkarsa altında imzası bulunan grup başkan vekilleri istifa edecekler mi?” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle