23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ARALIK 2011 CUMARTESİ 8 Suç aletleri ABİDİN YAĞMUR HABERLER MERSİN Birgül Sarıkaya (47) Maraş katliamı yaşandığında 14 yaşında bir çocuktu... Kıyımın başladığı günün sabahında, ilköğretim müfettişi babasının, “Yoksuldur, alışverişinizi ondan yapın” dediği bakkala gitti çizgili kâğıt almak için. Bakkalın gülerek “Bugün olacaklardan haberiniz var mı?” dediğini babasına söyledi. Birkaç saat sonra evleri yakılacak, babası öldürülecek, annesi yaralanacak, kız kardeşleriyle birlikte sokaklarda dolaştırılırken tacize maruz kalacaktı. Dört kız kardeş yaralı anneleriyle birlikte Maraş’ta 1 hafta süren insan avından, ancak “Ankara’dan gelen özel yazı” sayesinde kurtulabilecekti. O günleri anlatırken hâlâ gözyaşı döken Birgül Sarıkaya, “Katilleri cezalandıramadılar, en azından bizlerden özür dilensin” diyor. Aslen SivasKangallı bir ailenin kızı olan Sarıkaya, katliamda babası ilköğretim müfettişi Süleyman Metin’i kaybetmiş. Çevresinde solcu, demokrat, sendikacı bir kişi olarak tanınan babası Süleyman Metin’in, katliamdan önce belirlenen hedeflerden biri olduğunu belirten Sarıkaya, korkunç katliam günlerini şöyle anlat Katliamda 14 yaşında olan Birgül Sarıkaya olayın travmasını hâlâ üzerinden atamadı Mahalle bakkalı bile biliyordu tı: “Ev yanıyordu. Babamın cenazesini yangından çıkarmaya çalışıyorduk, onlar da bizi ha bire içeri atıyorlardı. Sonra bizi döverek, sürükleyerek türlü hakaretlerle bilmediğimiz bir mahallede bir eve götürüp kapattılar. O evden kaçtık. Peşimize düştüler, bizi kovaladılar. Ablamın bir arkadaşının evine sığındık. Maraş’ın yerlisi tutucu bir aileydi. Evin hanımı bizi saklamak istiyordu, ama kocası evi yakarlar diye korkuyordu, bizi onlara vermek istiyordu. Sonunda kadın hükümet konağına haber göndermiş. Askerler geldiler. Bizi bir askeri araca bindirdiler. Etrafımızda asker varken bile bize vuruyor, hakaret ediyorlardı. Üç kız kardeş, hükümet konağına götürüldük.” Maraş’ın mahallelerinde korkunç bir kıyım sürerken olan bitenden habersizmiş gibi karşılamış hükümet konağındaki yetkililer üç kız kardeşi. “Ne oldu, hayırdır?’ diye soranlar olmuş! İlk şoku atlattıktan sonra anneleri gelmiş akıllarına kız kardeşlerin. Babalarının bir arkadaşı eve gitmiş, annelerini ge tirmiş. Vücudunun çeşitli yerlerinden ve yüzünden yaralı halde, bir gözünü kaybetmiş olarak! Üzerine gaz döküp yakmaya çalışmışlar üstelik… Anne ve üç kız kardeş bir araya gelince, en küçük kız kardeşlerinin kayıp olduğu ortaya çıkmış. Maraş’tan ayrıldıktan 15 gün sonra bulabilmişler kardeşlerini… Astsubay Ali sahip çıktı Sarıkaya, kardeşleri ve annesiyle birlikte, Astsubay Ali’nin evine yerleşmişler sonra. 1 hafta kalmışlar o aile dostlarının evinde. Maraş’tan çıkabilmek için aile dostları olan dönemin Tarım ve Köyişleri Bakanı’nın özel yazısını beklemişler 1 hafta boyunca. Sarıkaya, “Yazı gelince, bir dolmuş tuttular. Bindik, yola koyulduk. Babamın tabutunu da dolmuşun üstüne koyup bağlamışlar. Bunu ancak geceleyin, dolmuşun gölgesi ay ışığında ortaya çıkınca anladım” dedi. Mersin’de yaşayan ve olayın etkisini üzerinden atamayan Sarıkaya, “Hala kalabalıklardan korkuyorum” diyor. Sarıkaya, toplumun ve devletin vicdanına “En büyük isteğim bizden özür dilenmesi. Bu bizim içimizdeki acıyı biraz olsun dindirir” diye sesleniyor. Kendi sabıka dosyalarını unutturmaya çalışanlar için Kahramanmaraş katliamı bir samimiyet testi niteliğinde Mağdurlar özür bekliyor MİYASE İLKNUR Son yıllarda “geçmişinle yüzleş” ya da “özür dileyin” komutları hep karşı cephedekiler için verilir. Kimse kendisinin şeceresi ya da sabıka dosyası ortalığa saçılsın istemez. Saçılması halinde ise sığınılacak mazeretler aşağı yukarı bellidir. “Evet ama” ile başlayan, içinde “provokasyon”, “dış mihraklar”, “asıl onlar”, “ağır tahrik” kelimelerinin sıkça geçtiği cümleler uzar gider. İkna edici olmazsa yedekte tutulan “eski yaralar kaşınıyor”, “topluma kin ve nefret tohumları ekiliyor” ya da “toplumsal gerilim tırmandırılıyor” türünden gerekçelere başvurulur. Bunlar da yeterli olmazsa bahaneden çok ne var? Seç beğen al: “Biz kurum olarak o dönemde yoktuk?”, “Zaten sanıklar yargılanıp aklandı”, “Asıl perde arkasındaki provokatörlere bakın siz...” Bu gerekçelere karşılık sorulabilecek “Siz kurum olarak olmasanız da halefi olduğunuz kurumlar vardı”, “Sanıklar nasıl ve hangi koşullarda yargılandı, kimin affıyla salındılar”, “Provokatörlerin oyununa neden hep sizin siyasi akrabalarınız geliyor. Bunlar kışkırtılmak için teyakkuz halinde mi bekliyorlar” ‘Kurtaracağız’ diyerek katlettiler 21 Aralık 1978’de katledilen, ancak uğurlanacakları gün Ulu Cami’nin etrafını sarmalayanlar faşist saldırganların satır, kalas ve ateşli silahlarla saldırıları sonucu cenazeleri yol ortasında terk edilen öğretmenler Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu, Mağaralı Mahallesi’nde evleri yakıldığı için komşuları Molla Tabak’ın evine “sığınırım” umuduyla koşan, ancak annesinin kucağında saldırganların açtığı ateş sonucu can veren 6 aylık Yılmaz bebek ve ona siper olmaya çalışan annesi Fatma Baz, Saklandıkları evden sürüklenerek dışarı çıkarılan, “Biz birbirimizin acısına dayanamayız, ne olur ikimizi de aynı anda öldürün” diye yalvaran, ancak satırlar ve demir çubuklarla işkence edilerek öldürülen Mehmet ve Döndü Ünver, Saldırganlar tarafından evinden “Gel nene gel, seni kurtaracağız” diyerek çıkarılan bir gözü görmeyen, kalan tek gözü de tornavida ile oyulduktan sonra kafa üstü tuvalet deliğine başı sokularak öldürülen 80 yaşındaki Cennet Nene (Cennet Çimen), Olayların bitmesinden 4 gün sonra Afet Evleri’nde Dilber Yılmaz, evinin bodrum katında kol ve bacakları kesildikten sonra bir kazan içinde yakılarak öldürülen 11 yaşındaki Ali Tıraş, Kocası, kayınpederi, kayınbiraderi ve görümcesi öldürüldükten sonra evden sürüklenerek çıkarılan ve kurşunlanan hamile Esma Suna ile doktorların gözyaşları eşliğinde ana karnından kurşunlanmış şekilde çıkarılan 8 aylık cenin, Yanan evden komşuları Recep Esenceli tarafından evin damına çıkarılan ve dama çıkar çıkmaz kurşunlarla can veren görme ve zihinsel özürlü Ali Bilmez, Evi kuşatıldığında “Karımın, kızlarımın namusuna ve canına kastetmeyeceğinize söz verin teslim oluyorum” dediği halde önce kurşunlanıp, arkasından kalaslarla dövülen ve cesedi alevlerin içine atılan ilköğretim müfettişi Süleyman Metin ile kızları Nursel ve Songül Metin, Katliam sırasında linç edilerek, yakılarak ve kurşunlanarak öldürülen tüm mağdurlardan ve yakınlardan onları koruyamadığımız, davalarına sahip çıkamadığımız, katliamın her yıldönümünde “Maraş’ın hesabı sorulacak” diye haykırmamıza rağmen suçluların yargı önünde hak ettikleri cezaları almalarını sağlayamadığımız, din ve kutsadıkları ırkları adına canavarlaşabilen insanları eğitemediğimiz için insanlık adına hepsinden ÖZÜR diliyoruz... ‘Maraş’ta olacağız’ MEHMET MENEKŞE ABF PES ETMEDİ türünden soruların ise yanıtı yoktur. Toplum olarak şimdi bir samimiyet testi var önümüzde. Bu hafta Kahramanmaraş katliamının 33. yıldönümü. Hafta denmesinin nedeni, katliamın ağırlıklı olarak 3 gün, düşük yoğunluklu olarak da 1 hafta sürmesindendir. Hiçbir gerekçe 3 gün boyunca organize ve toplu bir kıyım uygulanan Kahramanmaraş’taki katliamı mazur gösteremez. K. Maraş katliamı kapı komşusu da olsa bir anda insanların nasıl canavarlaşabildiğini gösteren ibretlik bir olaydır. O tarihte, katledilen, malları yağmalanan, öksüz ve yetim bırakılan, tecavüze uğrayan, ata yurtlarını terk etmeye zorlanan, o 3 gün boyunca yaşadıkları ağır travma nedeniyle bugün huzurlu bir yaşam kuramayan yüzlerce insan özür bekliyor bizden... Başbakan R. Tayyip Erdoğan gerek 12 Eylül, gerek Der sim mağdurları gerekse İskilipli Atıf Hoca’dan özür dilerken, trajik öyküleri kürsüden gözyaşları içinde anlatmakta sakınca görmemişti. O nedenle aşağıda bazılarını aktardığımız yürek paralayıcı trajik örnekler nedeniyle okurlarımızdan özür dileriz. Bunları anımsatmamızın nedeni onların da böyle bir özrü fazlasıyla hak ettiklerini göstermek içindir. Onlar hayatta olmasalar da yakınları bekliyor hem de hepimizden. Eski MHP yöneticisi Yılma Durak, darbe öncesi ‘MHP’liler provakatif eylemlerde kullanıldı’ dedi ALİCAN ULUDAĞ 33 yıllık itiraf 7 ÖĞRENCİ ÖLDÜ Öğrenci ve işçi hareketlerinin en yoğun olduğu dönemde birçok eyleme sahne olan Beyazıt Meydanı, 16 Mart 1978’de kanlı bir katliama sahne oldu. Okula topluca giripçıkma kararı alan solcu öğrenciler, 16 Mart günü İstanbul Üniversitesi Merkez Binası’ndan çıkarken bombalı ve silahlı saldırıya uğradı; 7 öğrenci ölürken, 41’i de yaralandı. Katliamdan sorumlu tutulan ülkücüler, İstanbul 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi’nde yargılandı ancak delil yetersizliğinden beraat etti. Olaylar sırasında polislere “Durun... Koşmayın...” emrini veren polis amiri Reşat Altay’ın Abdullah Çatlı ile beş kez telefon görüşmesi tespit edildi. Katliamda bulunan bombaları Çatlı’nın temin ettiği, TNT kalıplarını da ordudan aldığı tanık ifadesine yansıdı. AMASYA Alevi Bektaşi Federasyonu’nun (ABF) Kahramanmaraş Valiliği’ne yaptığı miting başvurusunun “güvenlik gerekçesiyle” reddedilmesinin ardından ABF’den yapılan yazılı açıklamada, “Hiç kimse bizim canlarımızı anmamızı engelleyemez. 24 Aralık’ta (bugün Maraş’ta olacağız” denildi. Bugün, Çorum, Amasya, Sivas, Tokat gibi birçok ilden ABF’ye bağlı Alevi dernekleri Maraş’a gidecek. ABF Genel Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada, yasakçı zihniyetin harekete geçtiğini, yasaklamalarla katliamların üzerinin örtülüp unutturulamayacağı belirtildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Kahramanmaraş Valiliği şahsında siyasal iktidarın engelleme çabasını kınıyoruz. Katliamlarla yüzleşmeden ve katliamlar lanetlenmeden, yeni katliamların, ayrımcılıkların, nefret suçlarının önüne geçilemez. ABF olarak, 24 Aralık Cumartesi günü (bugün) saat 9’da bütün bileşenlerimizle Narlı Cemevi’nde buluşup, arkasından Kahramanmaraş’a gideceğiz ve orada canlarımızı 33. kez anacağız. ABF’nin bugüne kadar düzenlediği hiçbir eylemde bir tek kişinin bile burnu kanamamıştır. Valilik ve ilgili birimler, ortamı germek yerine alacakları önlemlerle vatandaşın güvenliğini sağlamakla sorumludur.” Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı Başkan Yardımcısı İhsan Kılıç, katliamın yıldönümü dolayısıyla yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, “Malatya, Maraş, Mayıs 1977 olaylarını, Çorum, Sivas ve Gazi olaylarını gerçekleştiren güçleri ve örgütleri nefretle kınıyoruz” denildi. Açıklamada, bu tür saldırı ve katliamlara karşı demokratik örgütlenme hakkının savunulması gerektiği vurgulandı. CHP’li Durdu Özbolat: Özür dilesin Başbakan’a çağrı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat, 1978’de yaşanan Maraş katliamına ilişkin Başbakan Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulunarak, “Sayın Başbakan’ın, Maraş katliamında hayatını kaybedenlerin yakınları ve olaylar yüzünden kenti terk etmek zorunda kalanlardan da özür dilemesi gerekiyor” dedi. TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Özbolat olaylara ilişkin verdiği araştırma önergesinin gündeme alınması talebinde bulundu. Özbolat, “Bu olaylar, 12 Eylül’e ve sıkıyönetime zemin hazırlamıştı. Bunu yapanlar bir yerlerden komut aldılar. Bu işi planlayanların devletin görevlisi olduğunu biliyoruz. Bir kısmı hâlâ yaşıyor” diye konuştu. den gelen bir kişi olarak Yüzbaşı silah dasöylüyorum: Erzurum’ta ANKARA 12 Eylül darbesine iliş ğıttı: Yine aynı yıl içerisinde Bulkasım isimli kamp vardı. kin soruşturmada ifade veren “Do İstanbul’da bir yüzbaşının bizim Bu kamp Atatürk Üniversiğu’nun Başbuğ’u” olarak anılan Yıl gençlere 45 tane silah dağıtıp, tesi’ne başvurularak Atatürk ma Durak, tarihi itirafta bulundu. “şu şu evler, komünistlerin ev Öğrenci Derneği Başkanlığı Durak, 12 Eylül’e giden süreçte leri, buralara operasyon yapın” tarafından üniversitenin de “MHP’li gençlerin bir kısım prova dediğini öğrendik. Ancak yüzbaşı izniyle açılmış bir kamptı. katif eylemlerde kullanıldığını” be yakalanamadı. MHP’li gençler Üniversite aşçısı da orada yelirterek, “Bunlar 16 Mart 1978 İs bir kısım provakatif eylemlerde mek yapmıştır. Bu kamptanbul Beyazıt’taki bomba atma ey kullanılmışlardır. Bunlar; 16 larda kitap okunuyor ve lemi, Abdi İpekçi’nin öldürülmesi gi Mart 1977 (1978) İstanbul Be gençlerin beden eğitimlerine bi olaylardır” dedi. Durak’ın, PKK’nin yazıt’taki bomba atma eylemi, yönelik olmak üzere spor, dayandığı noktanın “Diyarbakır ve Abdi İpekçi’nin öldürülmesi gi karate, judo, kros gibi sporMamak Cezaevi’nde uygulanan iş bi eylemlerdir. Bu eylemleri ya lar yapılıyordu. Kesinlikle sikenceler” olduğu değerlendirmesi pan gençler kullanılmıştır. Ancak lahlı eğitim yapılmamıştır. dikkat çekti. Soruşturmayı yürüten bunlar MHP’nin kontrol edeKontrgerilla broşüözel yetkili Ankara Savcısı Kemal mediği gençlerdir. rü: Bu konuda MHP’li kaÇetin, darbe döneminde işkence gören bına sığmayan gençler kullabazı solcu isimleri mağdur sıfatıyla dinledikten nılmak istendiği gibi bazı olaylarda da kullanılsonra, önceki gün ilk kez “sağ”dan bir kişinin ifa mışlardır. Mesela 1979 yılında İstanbul’da budesine başvurdu. 12 Eylül’e kadar, MHP İstan lunurken bir şahsın bizim gençlere gelip içerisinde bul İl İkinci Başkanlığı ile Marmara’daki ülkü kontrgerilla taktiklerinin anlatıldığı, yani içerisinde cü teşkilatların yönetim ve eğitim işlerini yürü bomba yapımının, tuzak kurmanın, adam kaçırten Yılma Durak, 7 sayfalık ifadesinde Alpars manın tekniklerinin anlatıldığı bir broşür imza karlan Türkeş’in Türkiye’ye dönmesinin ardından şılığı dağıtılmış. Ben bunu fark ettiğimde bu şahgençlik hareketlerinin hızlandığına dikkat çekti. sı yakaladım. Şahsın adı tahminimce Ergin ÖrGözaltında ve cezaevlerinde gördüğü işkencele gügören’di. Bu yargılandı. Bununla ilgili MHP ri de ayrıntılı olarak aktaran Durak, savcı Kemal Genel Başkanı Alparslan Türkeş, basın toplanÇetin’in sorusu üzerine komando kampları ve tısı yaptı. Başbakan Ecevit de cevap vererek resMHP’li gençlerin bazı olaylarda kullanılmasını mi değil gayri resmi olarak MİT’e hizmet eden şöyle anlattı: bir şahıs olduğunu söyledi. Komando kampı: Komando kampları olaİfade sonrası Cumhuriyet’in sonularını yanıtlarak bilinen kamplar yanlış aksettirilmektedir. yan Durak, Kenan Evren’in tutuklanmasını isteBunlarda silahlı eğitim verildiği ve hedefler be diğini belirtti. 4.5 yılı hücrede olmak üzere 6 yıl lirlendiği iddia edilmiştir. Ancak ben bu kamp cezaevinde kaldığını anlatan Durak, işkence yapan larla ilgili yargılanıp beraat ettim. Bu işlerin için yetkililerden şikâyetçi olduğunu söyledi. Çelebi: Arşiv açılsın Yurt Haberler Servisi Maraş katliamının 33. yıldönümü nedeniyle bir basın açıklaması yapan CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi, “Türkiye geçmişindeki bu utancı temizlemek, geleceğini de aydınlatmak zorundadır. Bizce bunun çözümü; katliamın, gizli servislerdeki arşiv belgelerinin açıklanması, karanlıkta kalmış gerçek faillerinin bulunmasıdır. Yeni katliamlar yaşanmaması için Maraş’ın unutturulmasına yönelik girişim ve çabalara set çekmek, toplumun ve devletin yüzleşmesini sağlamak önem taşımaktadır” diye konuştu. STK’lerden kınama SERMET ÇUHADAR KAHRAMANMARAŞ Kahramanmaraş Kent Konseyi tarafından 92 sivil toplum kuruluşunun imzasıyla yapılan yazılı açıklamada, “1978 olaylarını lanetle ve nefretle kınıyoruz” denildi. Açıklamada, “Kahramanmaraşlılar olarak hiçbir zaman hatırlamak istemediğimiz bu olayların acısı hâlâ yüreğimizdedir. Bu karanlık olay aydınlatıldığında ve olayların gerçek failleri ortaya çıktığında bu gerçek bir kez daha anlaşılacaktır” denildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle