19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ARALIK 2011 CUMARTESİ [email protected] 12 DIŞ HABERLER Çifte saldırı Şam’ı kana buladı Suriye’nin başkentindeki peş peşe patlamalar 40 kişinin ölümüne, 100 kişinin yaralanmasına yol açtı. El Kaide’den kuşkulanılıyor Fransa’ya Yaptırım Sarkozy’ye verilen en akla ziyan tepki, “Biz de Fransız sömürgeciliğini konuşuruz” tehdidi. Sömürge geçmişinden tedirginlik duymak bir yana; Fransa devlet başkanı ülkesinin bu geçmişiyle bizzat övünüyor… Hatırlarsanız… Geçen yılın 14 Temmuz kutlamalarında Fransa’nın eski sömürgelerinden getirilen taburla asker; Fransa’nın ulusal bayramı şerefine Champs Elysee’de yürütülmüştü… 13 eski Fransız sömürgesinin devlet başkanları Paris’e gitmiş; Benin ve Burkina Faso’dan, Kamerun’a… Gabon, Mali, Moritanya, Nijer’e dek Afrika’dan gelen “birlikler”le beraber Fransa’nın “milli gün” törenlerinde figüranlık yapmışlardı… Champs Elysee’deki bu gerçeküstü “geçit”; Sarko’nun bir “sömürgecilik nostaljisi/nöbetine” tutulduğuna dair iddialar yaratmıştı. “Eski sömürgelerle bağları güçlendirmek” politikasını her halükârda kılavuz edinen Sarkozy, cumhurbaşkanı olur olmaz verdiği bir söylevde; “Fransız sömürgeciliğinin günahlarına” yarım ağızlık atıftan sonra; “Madalyonun aydınlık yüzüne de bir bakalım”(!) demişti: “Sömürgeciler; yollar, köprüler, hastaneler, dispanserler, okullar da yaptı. Uygarlaşma misyonu taşıyan sömürgeciler de oldu. Afrika’nın tüm sorunlarından sömürgecilik sorumlu değildir. Afrikalılar arası kanlı savaşlardan, soykırımlardan, fanatizmlerden, kanlı diktatörler ve yolsuzluklardan sömürgecilik sorumlu tutulamaz!” Fransız yönetimleri kanlı diktatörlerle sanki hep al takke ver külah olmamış gibi… En son geçen yıl, Tunus’ta “Arap Baharı’nı” ateşleyen “Yasemin Devrimi” günlerinde, Bin Ali’ye Paris, örneğin, arka çıkmadı mı? Bin Ali gafını örtmek için sonra Libya liderinin devrilmesinde aktif rol oynayan Sarkozy; Kaddafi’yi Elysee Sarayı’nda vaktiyle defalarca ağırlamadı mı? Bunlar uzak değil, yakın tarih. Dünyanın gözü önünde yaşanan, cereyan eden olaylar. Ankara, Fransa’nın sömürgecilik geçmişini şimdi karıştırsa ne olacak, karıştırmasa ne olacak? Herkes her şeyin farkında. Ama tarih Batı tarafından yazılıyor. Bu, böyle olduğu sürece; Fransız sömürgeciliği, Fransızların dilediği gibi “günahları olan bir uygarlık misyonu!” şeklinde sunulabilecek. Bu sadece Fransa’da değil, sömürgecilik furyasında yer alan tüm Avrupa ülkeleri için geçerli... Sömürgeciliği değerlendiren postmodern bakış; “Canım her şey de o kadar berbat değildi. Sömürgeciliğin iyi yanları da vardı”(!) şeklinde. Medyatik, yıldız tarihçi Niall Ferguson’un YKY’den çıkan “İmparatorluk” (Britanya İmparatorluğu) kitabını alın mesela, okuyun. Savunulan tez bu... Bu nedenle “Fransız sömürgeciliğini” aynı serüvenin parçası olan diğer Batılı ulusların yazgısından ayırarak dillere dolayıp pelesenk etmek zor. Ve faydasız. Kaldı ki Ermeni meselesinde öz tarihine sahip çıkamamış, kendi tarafını dünyaya izah edememiş bir ulusun, başkalarının “tarihini anlatmak” için kolları sıvaması ayrıca gülünç… Fransa’nın Cezayir mezalimini el âleme anlatmak gayretkeşliğine soyunmadan önce; kendi Ermeni sorunumuzun geçmişini dünyaya anlatmak çabasına girebilirdik değil mi? Bu konuda ne yaptık şimdiye kadar? Kocaman bir hiç. Sömürgecilik nostaljisi Fotoğraflar: REUTERS/AFP Dış Haberler Servisi Suriye’nin başkenti Şam’da dün sabah saatlerinde iki istihbarat birimine çifte intihar saldırısı düzenlendi. Kısa aralıklarla meydana gelen iki patlama, aralarında asker ve güvenlik görevlilerinin de bulunduğu 40 kişinin ölümüne, 100 kişinin de yaralanmasına yol açtı. Görgü tanıkları, saldırıların hemen sonrasında bölgeden silah sesleri geldiğini duyurdular. Şiddetli patlamaların ardından, cesetler sokaklarda yatarken, 200 metre çevredeki binaların camları kırıldı. İlk intihar saldırısı Suriye devlet televizyonu, başkentin Kfar Susa semtinde istihbarat ve devlet güvenlik binalarını hedef alan, bomba yüklü iki araçla düzenlenen intihar saldırılarının, yapılan ilk soruşturmaya göre, El Kaide örgütünün işi olabileceğini bildirdi. Suriye’de yönetim karşıtı gösterilerin başladığı geçen mart ayından beri ilk kez intihar saldırısı düzenlendi. Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mekdad, saldırılarla ilgili açıklamasında, “Başlangıçtan beri söylüyoruz. Bu terorizm. Askerleri ve sivilleri öldürüyorlar” dedi. Şam yönetiminin onayıyla önceki gün Suriye’ye giden 11 kişilik Arap Birliği gözlemci heyeti de saldırı yerinde incelemelerde bulundu. Bu arada, İsviçre, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ve diğer üst düzey yetkililere ait 53 milyon dolarlık hesapları dondurduğunu açıkladı. İsviçre hükümeti, dondurulan paraların 12 şirket ile 54 şahsa ait olduğunu bildirdi. Hesapları dondurulan kişiler arasında Esad’in yanı sıra, kardeşi ordu komutanı Mahir Esad ve İçişleri Bakanı Muhammed İbrahim Eşşar’ın da bulunduğu duyuruldu. ANKARA YARDIMA HAZIR Haşimi, içini Davutoğlu’na döktü BAHADIR SELİM DİLEK AB’ye, Türkler de kendi halkları da güvenmiyor BRÜKSEL (AA) Avrupa Birliği’nin Eurobarometre kamuoyu araştırmasına göre Türkiye’de AB’ye güvenmeyenlerin oranı yüzde 69’la son yılların en yüksek düzeyine çıktı. AB üyeleri ve aday ülkelerde kasım ayında 30 binden fazla kişiyle görüşülerek gerçekleştirilen ankette Türklerin sadece yüzde 18’i AB’ye güvendiklerini belirtirken kalan yüzde 13’lük kesim görüş bildirmedi. Bir yıl önceki Eurobarometre kaartışla yüzde 55’e çıkarken birliğe güvenenlerin oranı 7 puan gerileyerek yüzde 34’e kadar indi. İngiltere ve Türkiye dışında AB’ye güvensizliğin tavan yaptığı ülkeler yüzde 68’le Yunanistan, yüzde 62’yle İspanya ve Hırvatistan, yüzde 60’la İrlanda ve Fransa oldu. Araştırmada AB’ye güvende başı çeken ülkeler ise yüzde 59’la Bulgaristan, yüzde 54’le KKTC, yüzde 51’le Estonya, yüzde 50’yle Romanya, Belçika, Danimarka ve Litvanya şeklinde sıralandı. Türkiye ayağı 520 Kasım tarihleri arasında TNS Piar tarafından 1001 kişiyle görüşülerek gerçekleştirilen Eurobarometre araştırmasına göre AB hakkında çok ya da kısmen olumlu düşünenlerin oranı son 1 yılda 7 puan azalarak yüzde 29’a inerken, Türkler arasında AB’ye olumsuz bakanların oranı 8 puan artışla yüzde 41’e çıktı. Türk halkının yüzde 22’i ise AB’ye tarafsız baktığını bildirdi. AB’nin izolasyonları kaldırma taahhüdünü yerine getirmediği KKTC’de AB’ye Çek Cumhuriyeti’nde, “Kadife Devrim”in olumsuz bakanların oranı lideri, ünlü yazar Vaclav Havel dün yüzde 21’de kalırken olumlu toprağa verildi. Geçen pazar günü 75 bakanlar yüzde 39’la bu orayaşında ölen Havel’in, başkent Prag’da nı neredeyse katladı. düzenlenen cenaze törenine dünya Eurobarometre araştırmaliderleri katıldı. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, İngiltere Başbakanı David sına göre üye ülkelerde Cameron, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve eşi eski ABD Başkanı Bill Clinton AB’ye olumlu bakanların orile eski Polonya Cumhurbaşkanı ve Dayanışma Hareketi lideri Lech Walesa törene talaması 9 puan düşüşle yüzkatılanlar arasındaydı. Komşu Slovakya’da da dün ulusal yas ilan edildi. Havel, Çek de 31 ve olumsuz bakanların Cumhuriyeti ve Slovakya diye ayrılmadan önce Çekoslovakya’da 1989’da yaşanan ortalaması 6 puan artışla yüzve sosyalist rejime son veren “Kadife Devrim”e önderlik etmişti. (Fotoğraf: EPA) de 26 oldu. muoyu araştırmasında Türkiye’de AB’ye güvenmeyenlerin oranı yüzde 63 ve güvenenlerin oranı yüzde 22 düzeyindeydi. Son Eurobarometre araştırmasında Türkler AB’ye güvensizlikte sadece İngilizlere geçildi. İngiltere’de AB’ye güvenmeyenler yüzde 73’ü bulurken güvenenlerin oranı yüzde 17’de kaldı. Son bir yılda AB’ye güvenmeyenlerin oranı AB ortalamasında 8 puan ANKARA Irak’ta hakkında tutuklama kararı verilen ve halen kuzeydeki Kürt bölgesinde bulunan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el Haşimi’ye Türkiye güçlü destek verdi. Krizin başından bu yana Haşimi’yi birkaç kez telefonla arayan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “her zaman olduğu gibi yardıma hazırız” dedi. İhvanı Müslimin (Müslüman Kardeşler Örgütü) ile yakın ilişkisi olduğu bilinen ve AKP hükümeti ile arasından su sızmayan Dış Haberler Servisi İsrail, Türkiye’ye hava savunma ve tarama sistemi satışını içeren anlaşmayı, söz konusu teknolojinin “düşman” ülkelerin eline geçebileceği gerekçesiyle feshetti. Ynetnews, hem Savunma Bakanlığı’nın hem de teknoloji geliştiren Elbit’in anlaşmanın feshedildiğini doğruladığını duyurdu. İsrail’de yayımlanan Haaretz gazetesinin web sitesinde de, kararın “güvenlik kaygılarıyla”, Türkiye’nin “İsrail’e düşman ülkelerle, özellikle İran’la olan bağları” gözetilerek alındığı kaydedildi. Jerusalem Post’un konuştuğu savunma yetkilileri, Türkiye’yle olan ilişkilerin önemini kabul etmekle birlikte, şu aşamada bu sistemin Türkiye’ye satışına izin verilemeyeceğini ifade ettiler. 2008 yılında Elbits System’le imzalanan 140 milyon dolarlık anlaşma, F16’lar için ileri teknoloji İnfrared Lorop kamerayla bağlantılı ekipmanın önümüzdeki aylarda Türkiye’ye verilmesini öngörüyordu. Şirketin anlaşmanın feshinin yol açacağı ekonomik kayıplar konusunda savunma bakanlığıyla temasta olduğu belirtiliyor. İSRAİL TÜRKİYE İLE ANLAŞMAYI FESHETTİ Haşimi’nin tutuklanmasıyla patlak veren krizin perde arkasında, Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin “Suriye’de olduğu gibi Türkiye İhvanı Müslimin üzerinden Irak’ta etkili olma çabası içinde” kaygısının yattığı belirtiliyor. Edinilen bilgilere göre Davutoğlu, konuyla ilgili olarak hem İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Sahili ile iki kez hem de doğrudan El Haşimi ile birkaç kez telefon görüşmesi yaptı. Diplomatik kaynaklara göre Haşimi, Davutoğlu’na “içini döktü” ve Kürt bölgesinin başkenti Erbil’de kalacağını söyledi. Davutoğlu da Haşimi’ye, “Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak orada kalmanda yarar var. Orası Irak, ama her zaman olduğu gibi yardıma hazırız” dedi. Bölgesel Kürt Yöntemi Başkanı Mesut Barzani’nin Haşimi krizinin çözülmesi için yaptığı “acil ulusal konferans” önerisine de Türkiye’nin destek verdiğini dile getirdiler. Türk yetkililerin “Eğer, tutuklama kararı uygulanırsa, ortaya çıkacak tablo çok vahim sonuçları da beraberinde getirebilir” uyarısında bulunduğu öğrenildi. Erdoğan’dan yeni ‘van minüt’ Fayda sağlayabilecek yegâne tepki, yaptırımlar olsa da… Onlar da geç ve çok gürültü patırtıyla ortaya konuyor... Ankara’yı sürekli “iç politika malzemesi” olarak kullanan Sarkozy’ye; muhatabanın demir leblebi olabileceği, oysa ilk andan hissettirilmeliydi. “Sağnak”ta defalarca yazdım… 2007 seçimlerini; Sarkozy Türkiye’yi “AB” bağlamında “şamar oğlanı/tete de turc” yaparak aldı… 2012 seçimleri için de gene aynı “tete de turc” şablonunu; bu defa “Ermeni soykırımı” üzerinden kullanıyor. Fransa’nın baş edilmez sorunlarına karşı Sarkozy; klasik bir “düşman yaratmak” tekniği olan “tete de turc”e başvuruyor. “Şamar oğlanı”nın içini kâh AB, kâh Ermeni meselesi ile dolduruyor… Sarkozy Türkiye’yi bu nedenle ilk AB üzerinden vurmaya başladığında; Paris’e habire “Bu konuları medya önünde konuşmayalım! Kapalı kapılar ardında aramızda anlaşırız!” mesajları gönderen Erdoğan’ın büyük hata yaptığını; diplomatik mesaj dönemlerinin çoktan bittiğini; dönemin artık karşı tarafı “acıtmak” dönemi olduğunu defalarca ben şahsen burada hatırlattım. Yaptırım silahını zamanında devreye sokmadığı için Türkiye sonuçta Fransa’nın kolayca itip kaktığı “nesnesine” dönüştü… Ankara’nın yarım asırlık AB hedefini budamayı başaran Paris, Türk siyasi sınıfının pasifliğinden cesaret aldı… Mesele baştan Fransa’ya bu cesareti vermemek olmalıydı... Şimdi bağıra çağıra ortaya konulacağı söylenen ekonomik, siyasi önlemler; sessiz ve derinden 4 yıl önce alınmalıydı. Böyle yapılsaydı; canları yanan ekonomik/siyasi birimler; “Türkiye’nin kolay lokma olmadığını” Sarkozy’nin anlayacağı dilden anlatabilecek sürekli bir lobi oluşturabilirdi… Bugünkü bağırış çağrış son kertede Avrupa’dan Erdoğan’ın yeni bir “van minüt”ü ve bir şantaj olarak algılanıyor. Ankara’nın inandırıcılığı yok ne yazık ki. Bu “soykırım” yasasının kendisi kadar vahim bir şey. Havel’e veda aliki’nin hedefi Türkiye... El Maliki ABD ziyareti sırasında Wall Street Journal’a “Türkiye, Irak’ta bazı siyasi şahsiyetleri ve blokları destekleyerek içişlerimize kabul edilemez biçimde karışıyor” demişti. Maliki’nin Türkiye’yi içişlerine karışmakla suçladığı konu, Ankara’nın hükümet kurma sürecinde, içinde Haşimi’nin Irak İslam Partisi’nin de yer aldığı, İyad Allavi liderliğinde El Irakiye koalisyonunu desteklemesiyle ilgiliydi. M ‘İran’ın da 11 Eylül’de parmağı var’ Dış Haberler Servisi ABD’de federal mahkeme verdiği gıyabi hükümle, İran, Taliban ve El Kaide’nin 11 Eylül saldırılarında sorumluluğu olduğuna karar verdi. New York kentindeki federal mahkemede görülen davada Yargıç George Daniels, 10 yıldan beri süren davada tanıkları dinledikten bir hafta sonra verdiği kararı önceki gün imzaladı. Dava, 11 Eylül saldırılarında hayatlarını kaybedenlerin yakınlarının açtığı 100 milyar dolarlık tazminat davası üzerine federal mahkemede görülmeye başlamıştı. Kararın sonuç bölümünde, davalıların El Kaide’ye verdiği desteğin 11 Eylül saldırılarına yol açtığının davacılar tarafından kanıtlandığını belirten Daniels, bir sulh mahkemesi yargıcını, tazminat ve ceza konusu olan kayıpları belirlemekle görevlendirdi. Daniels, sonuç bölümünde ayrıca, İran’ın El Kaide yönetiminin ve tüm El Kaide üyelerinin barınmasını sağlamak suretiyle, El Kaide örgütüne malzeme ve kaynak desteği vermeyi sürdürdüğünü bildirdi. yolcu uçaklarını kaçırarak Dünya Ticaret Merkezi, Pentagon ve Pennsylvania’daki bir sahaya saldırı düzenleyen hava korsanlarına etkin destek verdiği yönündeki iddialarına ilişkin delilleri mahkemeye sunmuştu. Davacı avukatları ayrıca daha önce davadan çıkarılan Suudi Arabistan’ın da tekrar davalılar arasına dahil edilmesi yönünde bir dilekçe verdi. ahran korsanlara aktif destek verdi’ Davacı avukatları geçen hafta görülen açık duruşmada, İran’ın 11 Eylül’de C MY B C MY B ‘T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle