19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 ARALIK 2011 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 17 ‘Müziği Okuyabilirsiniz’ sloganıyla müziğin her dalına kapılarını açan yayınevi çeyrek asrı geride bıraktı Pan Yayıncılık 25 yaşında ? İki mühendis; Işık Tabar Gencer ve Ferruh Gencer’in 1986 yılında başlattığı müzik yayıncılığı macerası bugün Türkiye’nin en zengin müzik kitaplığına dönüştü. Barbaros Bulvarı’ndaki bu müzik evi, müziğin tüm renklerini barındırıyor. eşiktaş Barbaros Bulvarı’nın sağ tarafından yukarı doğru çıkarken bir apartmanın ilk katı: Kapıdan girdiğinizde alçakgönüllü bir ortamda belki de Türkiye’nin en zengin müzik kitaplığıyla karşılaşırsınız. Burada her çeşit müziğin kitabı, notası, teorisi, tarihi, hatta elyazması üstüne bile kaynak bulabilirsiniz. Boğaziçi Üniversitesi mezunu iki mühendis: Işık Tabar Gencer ve Ferruh Gencer, idealist bir şekilde 1986 yılında müzik yayımcılığı yolculuğuna çıkmışlar. “Müziği Okuyabilirsiniz” sloganıyla Türk müziğinin ve evrensel müziğin her dalına kapılarını açmışlar. İlk yıl yayımladıkları iki kitap, onların renk tayfının, bilinçle çıktıkları yolun göstergesi: “Rauf Yekta Bey’in Hayatı ve Eserleri” ile Anton Webern’in “Yeni Müziğe Doğru” başlıklı kitapları. Biri klasik Türk müziği teorisyeni, diğeri 20. yüzyılın müziğine kapılar açan, modernizmin öncüsü. Onların 1986’dan başlayarak aynı çatı altında sunulması giderek bu yayınevinin karakteri oldu. O günlerden bu yana Pan Yayıncılık’ın kimi incecik bir kitabında paha biçilmez bir hazine bulursunuz, kimi kalın ciltli başvuru dizilerini elinizin altından eksik edemezsiniz. Arel’in “Prozodi Dersleri”, Bartók üzerine bir panelin bildirileri, Yahya Kemal ve Tanpınar’ın sanatında müziğin incelenmesi ya da piyano tekniğinin biyomekanik temeli gibi incecik ama özlü kitaplar... Cumhuriyet’in yetiştirdiği en değerli müzik insanlarından Cevat Memduh Altar’ın 4 ciltlik “Opera Tarihi” ve İrkin Aktüze’nin hazırladığı 5 ciltlik “Müziği Okumak” gibi külliyatı ise herhalde bugüne dek her müzik meraklısının kitaplığında yer almıştır. Bedri Rahmi Vedat Günyol Chloe Hanslip Bahçeşehir Kültür ve Sanat Merkezi 18 Aralık’ta açılıyor B Pan Yayıncılık 1991 sonrasında müzik kitaplarının dışında da birçok yayım yapmaya başladı: Felsefe, edebiyat, popüler bilim, çocuk, mizahçizgi, sağlık, anılar... Müzik dışı yayınlardan “Sofi’nin Günlüğü” satış rekorları kırmıştı. Ama bizim için bu yayınevi bütün müzik dallarını birleştirip Türkiye’de bir ilke imza attığından “Pan Müzik” olarak özelliğini koruyor. Pan’ın ayrıca her çeşit müzikçiyi toplayan bir kulüp gibi sosyal bir işlevi de var. Kapısından giren üstad bir folklor araştırmacısı da yoksul bir keman öğrencisi de aynı dostlukla, eşit selamlamayla karşılanır. Ben bu kulüple 1989’da yayımlanan “25 Türk Bestecisi ” adlı kitabımla tanış tım. Sonra diğer çağdaş Türk bestecileri kitaplarım yayınları arasına katıldı. 1990’lardan beri kimlere rastlamadım ki o mekânda: Volkan Konak, henüz gencecik bir türkücüydü. Romen asıllı değerli etnomüzikolog PopescuJudetz: O sırada OsmanlıTürk müziğinin tarihi üstüne kitapları basılıyordu. Kemençe ustası İhsan Özgen’i, çağın en avangart yöntemleriyle besteler yapan Alper Maral’ı da bu ortamda tanımıştım. Çocuklara müziği yaklaştıran nice yayınlar gibi Leyla Pamir’in “Ayşe’nin Müzik Kitabı” ilk kez Pan’dan basılmıştı. Bülent Aksoy’un “Avrupalı Gezginlerin Gözüyle Osmanlılarda Musıki” adlı eşsiz araştırması, Yalçın Tura’nın “Türk Musıkisi’nin Mes’eleleri” başlıklı makaleleri, Nazan İpşiroğlu’nun Bach’tan etkilenen 20. yüzyıl ressamlarına değinen incelemesi, Cüneyt Sermet’in “Caz’ın İçinden” kitabıyla Nail Yavuzoğlu’nun cazda akor dizilerini anlatan kitapları, İlhan Mimaroğlu’nun nüktelerle süslenmiş, bir zaman dilimini yansıtan kitapları, Savaş Dinçel’in çoksesli karikatürleri, Hakan Talu’nun dini müzik tarzlarını Kâni Karaca sesinden iki CD’de derlemesi, Ufuk Çakmak’ın çok boyutlu “La Traviata” incelemesi; kendi coğrafyamızdan Çingene müziklerine, rock müziğine, gitar, flüt ya da ney metoduna ve nice değerli çeviri kitaba kadar geniş bir yelpaze... Yayınevinin çok önemli bir özelliği de Türkiye’de basılmış tüm müzik kitapları kadar, basımı tükenmiş kitap ve dergilerden de birer kopya bulundurması. Böylece müzik araştırmacıları aynı mekânda bugünün müziği kadar tarihi değerlere de ulaşabiliyor. Barbaros Bulvarı’ndaki bu müzik evine uğradığınızda müziğin tüm renkleriyle tanışırsınız. Nice 25 yıllara... Açılış Kraliyet Filarmoni Orkestrası’ndan tarafınşakşehir Belediyesi Ba isi rv Se r tü ül Sanat K Bahçeşehir Kültür ve dan gerçekleştirilen t Filarmoni Orkestrası’nın aliye Merkezi, Londra Kr kapılarını açıyor. konseriyle k açılış mı gerçekleştirilece 18 Aralık Pazar akşa in dünyaca ünlü topluluküziğ töreninde, çoksesli m yet Filarmoni Orkestrası’nın ali Kr egorz larından Londra ibi, orkestra şefi Grz 80 kişilik orkestra ek Hanslip ile bir konser veloe Nowak ve solist Ch erin birinci bölümünde Mons ko a, str ke Or lümünde recek. Düğünü”, ikinci bö irecek. n nu o’ ar ig “F tan nd zart’ . Senfonisi”ni sesle ise Çaykovski’nin “4kapasitesi ile 570 metrekare 1219 kişilik oturma ir Kültür ve Sanat Merkeeşeh sahneye sahip Bahç için 25 kişilik özel iletişim ler lü ür öz a ym zi, du konferans çeviri sistemleri ile lıyor. e tan ül sim ve ı nd ba et vermeyi amaç salonu olarak da hizm Bugün ve yarın Mimar Sinan Üniversitesi’nde düzenlenecek sempozyumla doğumunun 100. yılında Bedri Rahmi Eyüboğlu, ressam, hoca, şair, yazar ve dost yönleriyle anılacak. Birden fazla sanat dalında ürünler verip bunların hepsinde de başarılı olmak sanat tarihinin ender görülen olgularından biridir. Bedri Rahmi resimde, şiirde ve deneme yazarlığında aynı başarı çizgisini tutturabilmiş böylesi sanatçılardan biridir. Üstelik bu farklı dalların biri önden, öteki arkadan gelmez; bir arada yan yana olmuşlardır hep. Güzel Sanatlar Akademisi’nde okumuş, meslek olarak ressamlığı seçmiş olsa da ilk şiir kitabı Yaradana Mektuplar (1944) otuzlu yaşlarının başlarında yayımlanmıştır. Bedri Rahmi’nin resimde yaptığıyla şiirde yaptığının aynı şeyler olduğu söylenebilir. İki sanat dalında da verdiği ürünlerde Anadolu kültürünün türkülerden, masallardan gelen renklerini, seslerini, desenlerini kendi sanatçı dünyası içinde yoğurup yeniden, çağdaş bir yaklaşımla işleyip üretmiştir. Bu yüzdendir, Bedri Rahmi’nin resimlerine baktığımızda, şiirlerini okuduğumuzda hem çok tanıdık, hem de çok çağdaş bir duyarlıkla karşılaşmamız. Üstelik şiir dilini türküyle buluşturmada öncü de olmuştur bu ozanımız. Orhan Veli de, Nâzım Hikmet de, türkü tadını buldukları şiirlerini Bedri Rahmi’den sonra yazmışlardır. Bugün Bedri Rahmi’yi anmak, geçmişte kalmış bir değeri anmak biçiminde olmamalıdır. Bedri Rahmi’nin, şiirleriyle, resimleriyle, yazılarıyla günümüz insanına yaşadığı dönemden daha da çok söyleyeceği şeyler vardır. Onun yapıtlarında öne çıkarmaya uğraştığı insani değerler hayatlarımızda giderek azalıyor çünkü. Ah bu türküler köy türküleri Ne düzeni belli ne yazanı Altlarında imza yok ama İçlerinde yürek var Cennet misali sevişen Cehennemler gibi dövüşen ??? Aynı üniversitemizde dün de “Hümanizm, Özgürlük, Aydınlık” başlığıyla doğumunun 100. yılında Vedat Günyol anıldı. Öğrencileri, yazar arkadaşları onu türlü yönleriyle anlattılar. Vedat Günyol, yirmi beş yıl boyunca aralıksız yayımladığı Yeni Ufuklar dergisi ve Çan Yayınları’yla edebiyatımızda bir okul olmasının yanında, uzun yıllar çeşitli okullarda yaptığı öğretmenlikleriyle de efsaneye dönüşmüştü. Her yıl 19 Mayıs’ta, kimi yirmisinde, kimi altmışında öğrencilerinin arasında güle oynaya yürürdü, Burgazada’nın inişli çıkışlı yollarını. “Güleryüzlü Ciddilik” demişti bir kitabının adına, Mehmet Ali Aybar’ın “Güleryüzlü Sosyalizm” sözünü anımsatırcasına. Katı, hoşgörüsüz ciddiyete dayanamaz, sık sık Voltaire’in, “Ciddiyet budalalığın aynasıdır” sözünü yinelerdi. Adı hep, ülkemiz düşüncesinin öncü yazarları; Sabahattin Eyüboğlu, Azra Erhat, Halikarnas Balıkçısı ve Orhan Burian ile birlikte anılsa da Vedat Günyol, çevresinde inanılması zor genişlikte bir sevgi ve dostluk çemberi kurmuştu. Yılmaz Güney’den Ferhan Şensoy’a, Halide Edip Adıvar’dan Masis Kürkçügil’e sayıları yüzlerle söylenebilecek çok farklı kişiliklerle yakın dost olmuş, hayatın nasıl paylaşılabilir, paylaşıldıkça güzellikler doğuran bir verimliliği olduğunu göstermişti. Ölümseverlik ve nefret kültürünün alıp başını gittiği günümüz dünyasında Vedat Günyol’a dönüp bakınca, güneşli bir bahçeye girmiş gibi oluyor insan. Yeşilçam Film Akademisi Ödülleri veriliyor ? Kültür Servisi “Sinema Meslek Birlikleri Güç Birliği” projesi olarak başlayan “Yeşilçam Film Akademisi Ödülleri”nin ilki, 2012’de veriliyor. 2011 yılında Türkiye’de vizyona giren tüm yerli filmlerin doğal aday adayı sayıldığı ödüllerde, her ödül kategorisi için 5’er aday belirlenecek. Sinema sektörünün önde gelen isimlerinin, meslek birlikleri, sendika, dernek ve vakıfların “seçiciler kurulu”nu oluşturacağı ödüllerde, 2 bin 500 kişilik “büyük jüri”, yılın “en iyi” filmini seçecek. ekolay ve Sinemazon işbirliğiyle gerçekleştirilen “Yeşilçam Film Akademisi Ödülleri” için özel bir internet sitesi de kuruluyor. Monet’nin tablosu ‘evinde’ ? Kültür Servisi İzlenimcilik akımının öncü ressamı Claude Monet’nin “Waterloo Köprüsü” tablosu ‘evine’ dönüyor. Monet’nin 1901’de Londra Savoy Oteli’nin 618 numaralı odasında kalırken, odanın camından bakarak yaptığı resim, cuma gününe kadar yapıldığı yerde sergilenecek. Daha önce aynı otelin 681 numaralı odasında sergilenmiş olan 1.5 milyon sterlin (yaklaşık 4.5 milyon TL) değerindeki tablo, Trinity House Galerisi yetkilisi Stephen Shore’un otel yetkililerini ikna etmesiyle bu odada sergilenme olanağına kavuştu. Her yönüyle Bedri Rahmi ‘Bedri Rahmi Eyüboğlu 100 Yaşında’ sempozyumu Kültür Servisi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) bugün ve yarın “Bedri Rahmi Eyüboğlu 100 Yaşında” sempozyumuna ev sahipliği yapacak. Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu’nda gerçekleştirilecek sempozyumda Bedri Rahmi Eyüboğlu, “ressam”, “hoca”, “şair” ve “yazar” kimlikleriyle ele alınacak. Bugün saat 10.15’te başlayacak sempozyumda aralarında Prof. Dr. Zeynep İnankur, Prof. Dr. Turan Erol, Prof. Dr. Kaya Özsezgin, Prof. Dr. Semra Germaner, Prof. Dr. Ali Akay, Prof. Devrim Erbil, Prof. Aydın Ayan, Hugette Eyüboğlu, ZÜLFÜ LİVANELİ İLE NEW YORK GYPSY ALLSTARS’DAN ABD TURU ‘Gökyüzü Herkesindir Kuzey Amerika’ Kültür Servisi Bu yıl 40. sanat yılını kutlayan Zülfü Livaneli, Ocak ayında ABD’de, “New York Gypsy All Stars” topluluğuyla birlikte “Gökyüzü Herkesindir Kuzey Amerika” turuna çıkıyor. Turu organize eden Serdar İlhan tarafından yapılan açıklamada, Zülfü Livaneli ve New York Gypsy AllStars topluluğunun 14 Ocak’ta Chicago’da, 17 Ocak’ta Washington’da, 20 Ocak’ta New York’ta ve 21 Ocak’ta Kanada’nın Toronto kentinde konser vereceği kaydedildi. Zülfü Livaneli, New York Gypsy All Stars topluluğuyla Haziran’da, New York’taki ünlü Central Park’ta bu yıl üçüncüsü düzenlenen “İstanbulive” konserinde şarkılarını seslendirmişti. Klavyede Jason Lidner, klarinette Ismail Lumanovski, elektronik basta Panagiotis Andre Bedri Rahmi Eyüboğlu Cengiz Bektaş’ın da bulunduğu isimler Bedri Rahmi’yi farklı yönleriyle değerlendirecek. Doç. Dr. Johann Pillai’nin konuşmacı olacağı sempozyum kapsamındaki son oturumda ise “Kayıp Mozaik Duvar: Bedri Rahmi Eyüboğlu” adlı belgesel gösterilecek. Sempozyum, MSGSÜ Rektör Yardımcısı Prof. Caner Karavit’in kapanış konuşmasıyla sona erecek. ou, kanunda Tamer Pınarbaşı ve davulda Engin Günaydın’dan oluşan, Balkan müziğinin ABD’deki yenilikçi toplulukları arasında gösterilen New York Gypsy All Stars, Temuz ayı içerisinde Türkiye’de de bir dizi konser vermişti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle