28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 ARALIK 2011 SALI 14 HABERLER Laikliğin önemi ortaya çıktı Düşünce kuruluşu Bilgesam, Arap Baharı’nın etkilerine ilişkin değerlendirme yaptı BAHADIR SELİM DİLEK Suriye: Türkiye Beşşar Esad rejimi ile köprüleri tam manası ile atmış görünmektedir. Suriye’deki rejimin çökmesi halinde doğacak istikrarsızlığın ve ortaya çıkacak demokrasi akımlarının bu rejimlerin beğenisini kazanacağını söylemek güçtür. Buna karşın Suriye’deki rejimin çökmesinin İran’a bir darbe olacağı da bir gerçektir. Teşkilat üyelerinin bu ihtimali göz önünde tutarak Suriye’ye baskı uyguladıkları ihtimali öne çıkmaktadır. ANKARA Düşünce kuruluşu Bilgesam, Arap Baharı’nın etkilerine ilişkin olarak, “Arap Baharı, Türkiye’deki laik ve çoğulcu demokratik rejimin önemini bir kez daha ortaya koymuştur” değerlendirmesini yaptı. Arap Baharı’nın bölgede sonuçları şimdiden kestirilmesi güç bir belirsizlikler sürecini harekete geçirdiğine işaret eden Bilgesam, “Herhangi bir demokrasi kültür ve tecrübesi, gerekli kurumları ve sivil toplum teşkilatları bulunmayan ülkelerin sadece serbest seçimlerle demokrasiye geçiş yapabilecekleri sanılmamaktadır” görüşünü ortaya koydu. “Bölgeden gelen ilk işaretler esasen yıllardır yeraltında organize olan Müslüman teşkilatların ön aldığı yolundadır. Bu itibarla önümüzdeki dönemde gelişmelere daha ihtiyatlı, dikkatli ve gerçekçi yaklaşımlar geliştirilmesi gerekmektedir” uyarısında bulundu. Bil İran: Arap Baharı’nın İran’da herhangi bir olay veya gösteriye neden olmadığı izlenmektedir. İran’ın Arap Baharı’na bakış ve yaklaşımında iki zıt tutum dikkati çekmektedir. İran Bahreyn’de ve Mısır’da rejim değişikliği teşebbüslerini onaylarken Suriye’de Beşşar Esad’dan yana bir politika izlemektedir. İran’ın bölgedeki en yakın müttefiki Suriye’dir. Suriye’de rejiminin çökmesinin İran yönünden ciddi neticeler doğurabileceği açıktır. gesam’ın, aralarında emekli büyükelçi ve eski Dışişleri Bakanı İlter Türkmen, emekli Oramiral Salim Dervişoğlu, emekli büyükelçiler Fahir Alaçam, Oktay İşcen, Candemir Önhon ve eski MİT Müsteşarı Sönmez Köksal’ın da bulunduğu Dış Politika ve Savunma Araştırmaları Grubu tarafından yapılan “Arap Baharı’nın Etkileri” başlıklı değerlendirmede, bölge ülkeleri tek tek ele alındı. Tunus: Ekim ayında yapılan seçimlerde Ennahda Partisi geçerli oyların yüzde 41’ini alarak 217 kişilik Kurucu Meclis’te 90 milletvekili çıkarmıştır. 20 yıldır sürgünde bulunan parti lideri Raşid Gannuşi, Ennahda’nın dini kullanan bir parti olmayıp Avrupa’daki Hıristiyan Demokratlar çizgisinde bir parti olduğunu vurgulamaktadır. Fas: Seçimlerden İslamı demokrasi ile bağdaştırma söylemiyle Adalet ve Kalkınma Partisi birinci parti olarak çıkmıştır. 395 sandalyeli parlamentoya 107 milletvekili sokan partinin lideri Kral tarafından yeni hükümeti kurmakla görevlendirilmiştir. Mısır: Seçimlere 40 parti ve 6 bin aday katılmıştır. Kasım seçimlerine katılımın yüzde 60’ı geçtiği bildirilmektedir. Alt Kamara’nın 28 Kasım’da yapılan ilk aşama seçimlerinde geçici sonuçlara göre Müslüman Kardeşler’in siyasi organı olan Özgürlük ve Adalet Partisi yüzde 40, aşırı nitelikleri olan Selefiler ise yüzde 20 oy almıştır. Tahminler, İslami eğilimi olan grupların Alt Kamara seçiminden kuvvetli bir blok çıkaracağı yönündedir. Suudi Arabistan: Suudi Arabistan’da kayda değer siyasi reform talep eden herhangi bir hareket gözlenmemiştir. Çoğunluğu Şii olan Bahreyn’de şubat ayında siyasi reform talepleriyle patlak veren olaylar Suudi Arabistan’ı bir yandan bitişiğindeki bu ülkede demokrasi kıpırdanmalarının kendi ülkesine de sirayet tehlikesi, diğer yandan da eskiden beri Bahreyn’de gözü olan İran’ın olaylara karışma ihtimali nedeniyle rahatsız etmiştir. Suudi Arabistan’ın Irak’ta demokrasinin kurulup Şiilerin iktidara gelmesini takiben Bahreyn’in de İran’ın etkisine girmesi ile Körfez’de bir TahranBağdatManama mihverinin oluşmasından ciddi endişe duyduğu anlaşılmaktadır. İRAN VE RUSYA’DAN ARKA ARKAYA TEHDİTLER Türkiye 60. yılda hedef BARKIN ŞIK Alman Büyükelçi Pohl: ANKARA 2012 yılında NATO üyeliğinin 60’ıncı yıldönümünü kutlayacak olan Türkiye, Malatya Kürecik’e yıl sonuna kadar kurulacak ‘füze kalkanı radarı’ nedeniyle Rusya ve İran’ın açık hedefi haline geldi. Geçen hafta, İran Devrim Muhafızları HavaUzay Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Emir Ali Hacızade, ABD ve İsrail’in saldırısına uğramaları halinde NATO’nun Türkiye’deki füze kalkanını hedef alacaklarını söyledi. Hacızade, “Düşmanlar, şimdi de bir aldatma ile Türkiye’ye füze kalkanı yerleştiriyorlar. Biz eminiz ki ABD bu işi Siyonist İsrail rejimi için yapıyor. Ancak onlar dünya halklarını, özellikle de Türkiye halkını kandırmak için NATO’nun bu işi yaptığını söylüyorlar” dedi. Füze kalkanı için Türkiye’nin NATO’ya üye olmasının gerekçe gösterildiğini ancak bunun bir komplo olduğunu savunan Hacızade, “Biz hazırız. Saldırıya uğramamız halinde ilk olarak Türkiye’deki füze kalkanını hedef alacağız, sonra başka yerlerdeki diğer hedefleri vuracağız” dedi. Medvedev Füze kalkanının kendisine yönelik tehdit oluşturmayacağına dair ABD ve NATO’dan yazılı güvence isteyen Rusya’nın Devlet Başkanı Dımitriy Medvedev bu güvencenin verilmemesi durumunda kalkanı hedef alabileceklerini söyledi. Medvedev, bu kapsamda yine geçen hafta, ABD’nin Avrupa’ya kurulacak füze kalkanının Rusya’nın güvenliğine yönelik tehdit oluşturduğunu savunarak, Avrupa sınırındaki Kaliningrad kentindeki füze kalkanı radarını faaliyete geçirdi ve törenin ardından subaylara yönelik yaptığı konuşmada, “Kurulan füze kalkanının Rusya’ya karşı olmadığı şeklindeki ifadeler bizi tatmin edemez. Bunlar ne yazık ki çıkarlarımızın korunmasını garanti etmeyen boş sözler” çıkışında bulundu. İran Meclisi Ulusal Güvenlik Komisyonu Başkanvekili Hüseyin İbrahimi de herhangi bir saldırıda “kesinlikle” Malatya’daki füze kalkan sistemini hedef alacaklarını söyledi. BAKAN ATALAY: Rumlar, OGSP’nin sorumluluklarını üstlenebilir Suriyelilere konteynır kent kurulacak DOHA (AA) Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı 4. Forumu’na katılmak için bulunduğu Katar’da, Suriyeli göçmenlerin barınması için Kilis’te konteynır kent kuracaklarını açıkladı. Doha’daki temaslarına ilişkin bilgi veren Atalay, yaptığı bütün görüşmelerde Arap Baharı ve Suriye konusunun gündeme geldiğini belirtti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini telefonla aradığını ve bunun ana nedeninin Suriye’den Türkiye’ye gelen göçmenlerle ilgili olduğunu belirterek, “Onlarla ilgili bir çalışmamız var. 5 ayrı yerde çadır kentlerde kalıyorlar. Kilis’te eski hac konaklama tesisi vardı. Oraya büyükçe bir konteynır kent kuruyoruz. Hepsini orada toplayacağız. Onunla ilgili, konteynırları biraz çabuklaştıralım diye talimatı oldu. Gidince bu konuyla ilgili olarak Dışişleri ve İçişleri bakanlıkları ile gerekli toplantıyı yapacağım” dedi. Erken kriz sinyali BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA AB devlet ve hükümet başkanlarının, son AB zirvesinde Türkiye’nin 2012’nin ikinci yarısında Kıbrıs Rum Yönetimi’nin AB Dönem Başkanlığı’yla ilişkileri donduracağı açıklamasına sert yanıt vermesinin ardından, ikinci bir kriz daha kapıya dayandı. Danimarka’nın AB’nin Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (OGSP) içinde bulunmaması nedeniyle, Rumların OGSP’ye ilişkin sorumlulukları 6 ay önce üstlenmesi gündeme geldi. Rum Savunma Bakanlığı’nın ve Ulusal Muhafızların, 1 Ocak itibarıyla askeri operasyonların finansmanı ile AB’nin askeri yeteneklerinin gelişmesini inceleyen Hedef Belirleme Çalışma Grubu Başkanlığı gibi görevlerini üstlenmeye hazır olduğunu belirtmesi, AnkaraBrüksel hattında yeni bir krizin sinyallerini ortaya çıkardı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin NATOAB işbirliği bağlamındaki engellemelerine karşın Türkiye’nin OGSP’ye katılımını, hem NATO üyesi hem de AB ile tam üyelik müzakereleri yürüten bir ülke olarak ulusal güvenlik politikasının KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, Kıbrıs müzakereleri kapsamında Lefkoşa ara bölgede bir araya geldi. bir gereği olarak değerlendiren AKP hükümeti, tavrını OGSP misyonlarına katkının sürdürülmesi yönünde belirlemiş durumda. Türkiye halen, BosnaHersek’teki Althea operasyonuna 276, yine BosnaHersek’teki polis misyonuna (EUPM) dört, Kosova’daki EULEX misyonuna da 86 personelle katkı veriyor. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi OGSP sorumluluğunu 1 Ocak’tan sonra devralırsa, Türkiye’nin önüne iki seçenek çıkacak. Ankara, ya bu misyonlara verdiği desteği, NATO üzerinden de olsa, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile koordine etmemek için geri çekecek ya da olası sıkıntıyı NATOAB ekseninde çözebilmek için ittifak ve birlik üyelerinin bir formül bulup Rumların geri planda tutulmasını isteyecek. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, OGSP sorumluluklarını 1 Ocak 2012’de devralır ve sıkıntı NATO içinde yapılacak görüşmelerle de aşılamazsa, Türkiye’nin OGSP misyonlarına verdiği desteği çekmesi olasılığı güçlü görünüyor. deki dönem gençlik değişim programlarını geliştireceğiz. Arkeoloji alanında da ilişkiler yoğunlaşacak ANKARA Almanya’nın yeni Ankara Büyükelçisi Basın özgürlüğünden endişeliyiz: TürkiEberhard Pohl, Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından ye’deki gelişmeler Almanya’da hem siyasal çevrelerde ileri sürülen “Almanya’nın CHP’li belediyeler ara hem de geniş toplum kesimlerinde ilgi ile takip ediliyor. cılığıyla PKK’ye destek verdiği” iddiasını kesin bir dil Ekonomik büyüme, Kürt sorununun tartışılır hale gelle yalanlayarak PKK’ye ne doğrudan ne de dolaylı ola mesi, sivilasker ilişkilerinin tabu olmaktan çıkması ve rak yardım etmelerinin söz konusu olduğunu açıkladı. yargı reformu önemli bulduğumuz adımlar. Ama basın Türkiye’de yaşanan olumlu gelişmelerin yanı sıra ve ifade özgürlüğünde yaşananlar, Kürt sorununa siya“uzun tutukluluk süreleri” ve “basın özgürlüğünün si çözüm çabalarının sekteye uğraması Alman kamuoengellenmesi” gibi konuların Alman kamuoyunda en yunda endişelere yol açıyor. dişe yarattığını kaydeden Pohl, Arap dünyasındaki deBizde bu kadar uzun tutukluluk yok: mokratikleşme hareketleri için cazip bir ülke olan Tür Uzun tutukluluk süreleri Almanya’da ve Avrupa’da enkiye’nin bu eksikler nedeniyle ‘en ideal örnek’ olma dişe ile takip edilen konuların başında geliyor. Almansının mümkün olamayacağını beya’da yasalar tutukluluk koşullalirtti. Almanya’da tutukluluk sürı için çok sıkı kurallar getirmiştir. PKK’ye destek söz konusu releri için çok sıkı kurallar getiBizde bu kadar uzun tutukluluk süolamaz: Almanya PKK’yi terör örrildiğini belirten Pohl, Türkireleri olacağını sanmam. Mahkegütü olarak kabul ettiği için Almanye’deki gibi 34 yıllık tutukluluk me öncesi tutukluluk süresi altı ayya’daki PKK üyeleriyle, başka adlar süreleri olmadığını belirtti. la sınırlıdır. Hâkim kararıyla uzaadına çalışan örgütlerin üyeleri cezai Türkiye’nin AB sürecine destılabilir ama sanırım iki yılın altakibata uğramakta. Bu konuda sıfır tek mektubunu imzalayan 11 ültında olması lazım. 34 yıllık tuke arasında Almanya’nın yer al tolerans politikası izliyoruz. Belediye tukluluk süreleri yok. Hem tutukler yoluyla da teröre destek vermemiz masının çok önemli bir karar olluluk süreleri hem de bir kişinin tugibi bir şey söz konusu olamaz. Türki tuklanması konusunda çok yüksek duğunu vurgulayan Pohl, “Türye’de altyapı projelerini destekleyen kiyeAB ilişkilerinin kesilmesi kriterler mevcut. Cumhurbaşkanı tek kuruluş KfW (Alman Kalkınma gibi bir şeyi düşünemiyorum. Abdullah Gül’ün bu konudaki Bankası). Bu altyapı projeleri de Türk Gerçekçi de bulmuyorum. Türkaygılarını kamuoyu ile paylaşhükümetiyle imzalanan anlaşmalara kiye’nin AB ile ilişkisine hermasını olumlu buluyorum. dayanıyor. Son derece şeffaf yapılıhangi bir alternatif olamaz” Bölgede ‘en ideal örnek’ yor. Türkiye’nin her bölgesine verilidedi. Pohl Güney Kıbrıs Rum Kedeğilsiniz: Tunus, Libya ve diyor. İlgili ihaleler adil ve uluslararası simi’nin AB dönem başkanı olağer Arap ülkeleri kendi yollarını standartlara uygun. Almanya’nın bu kendi bulmalı. Birçok insan için, cağı Temmuz 2012’de TürkiyeAB ilişkilerinin sekteye uğraya yollarla PKK’ye destek sağlaması gibi ekonomi ve refah alanındaki gebirşey söz konusu bile olamaz. lişmeleri ve siyaset sistemi açımayacağına inandığını belirtti. sından Türkiye çok cazip bir ülke. Almanya’da ortaya çıkarılan Neonazi cinayetlerinin aydınlatılması için sonuna kadar gi Ancak ifade ettiğim bazı kaygılardan ötürü Türkidileceğini kaydeden Pohl, Neonazi olarak görülen aşı ye’nin en ideal örnek olduğunu söylemek de mümkün rı ırkçı parti NPD’nin yasaklanmasına yol açabilecek değil. Tabii ki yaydığı ışık ve etkiyle Arap Baharı kapsomut deliller ortaya çıkabileceğini belirtti. Anka samındaki ülkelere olumlu etkide bulunabilir. Neonazi cinayetleri parti kapattırabilir: ra’daki görevine kısa süre önce başlayan Pohl, büyükelçilik konutunda ağırladığı Cumhuriyet’e TürkAlman Ülkemde gerçekleşen Neonazi cinayetlerinin korkunç ve utanç verici olduğunu bizzat Başbakanımız Angela ilişkilerini şöyle değerlendirdi. Ticarette birinci ortağız: İki ülke arasında çok Merkel söyledi. Şimdi önemli olan soruşturmanın şefyakın siyasi temaslar var. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve faf yürütülmesi, Türk ve Alman kamuoylarına açık biDışişleri Bakanınız Almanya’ya gitti. Alman Dışişleri çimde aktarılmasıdır. Soruşturmanın sonuçları iyi deBakanı da bu yıl 4 kez geldi. Türkiye’nin birinci tica ğerlendirilebilirse, bu tür terör faaliyetleri ile mücaderet ortağıyız. Bugün 4750 Alman şirketinin yatırımı var. le ve önleme konusunda doğru adımlar atılabilir. HatSPD partisinin başkan yardımcılığına Türkiye kökenli ta, Neonazi olarak görülen NPD’nin yasaklanmasına yol birinin gelmesi çok sevindirici bir gösterge. Önümüz açabilecek somut deliller de elde edilebilir. UTKU ÇAKIRÖZER TÜRKİYE İÇİN AB’NİN ALTERNATİFİ OLAMAZ TürkiyeAB ilişkilerinin kesilmesi gibi bir şeyi düşünemiyorum. Gerçekçi de bulmuyorum. Çünkü Türkiye’deki doğrudan yatırımların yüzde 75’i Avrupa’dan geliyor. Türkiye’nin AB ile ilişkisine herhangi bir alternatif olamaz. Türkiye ile AB ilişkilerini yeniden geliştirmek için girişim başlatarak ortak mektup kaleme alan 11 ülke arasında Almanya da yer aldı. Bu çok önemli bir harekettir. Merkel de Başbakan Erdoğan’a süreci yeniden harekete geçirmek için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu söyledi. Biz Türkiye’nin hem Almanya hem de AB ile yakın temas içinde olmasından yanayız. Bu bölgede yaşanan değişim sürecine katkıda bulunmak açısından Türkiye’ye önemli rol düşüyor. Kendinizi dışlanmış hissetmeyin. Rum başkanlığında sorun çıkmaz: Kıbrıs (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) dönem başkanlığında bir kriz yaşanıp yaşanmayacağı bugünlerde sık konuşuluyor. AB’nin Lizbon Anlaşması sonrasında, artık dönem başkanlıklarının rolü eskisine nazaran çok daha azaldı. Türkiye ile AB arası müzakereler Komisyon ve AB Dışişleri Yetkilisi üzerinden yürüyecektir. İlişkiler sekteye uğramaz. Loğoğlu: ABD ile ilişkiler çok sıcak ama yüzeysel WASHINGTON (AA) CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, TürkiyeABD ilişkilerini “çok sıcak, neredeyse balayı gibi bir dönem ama yüzeysel” olarak değerlendirdi. Loğoğlu, tutuklu gazetecilerin durumunu da özellikle gündeme getireceklerini söyledi. CHP heyeti, bu hafta içerisinde Washington ve New York’ta temaslarda bulunacak. Heyetin Washington’a gelişinin ardından düzenlediği basın toplantısında “Buraya AKP’yi şikâyet değil eleştiri için dahi gelmediklerini, CHP olarak kendilerini ve Türkiye’nin siyaseti, demokrasisi, ekonomisi ve dış politikasıyla nasıl daha iyi bir noktaya götürülebileceğini” anlatacaklarını kaydetti. Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ MEDVEDEV: FÜZE KALKANI BİZİM İÇİN TEHDİT Bizde bu kadar uzun tutukluluk yok Faruk Loğoğlu C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle