25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 ARALIK 2011 SALI CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 11 Ekimde cari açık 78.6 milyar dolar ile rekor kırarken üçüncü çeyrekteki yüzde 8.2’lik büyüme şaşırttı Tüketerek büyüdük KİM, NE DEDİ Büyümenin yılın üçüncü çeyreğinde özel tüketim ve özel sektör yatırımları ile net ihracatın katkısı öncülüğünde öngörülerin üzerinde gerçekleşmesi, ekonomi yönetiminin ekonomiyi yavaşlatmak için aldığı önlemlerin etkisini istenilen hızda göstermediği ve bu yıl sonu büyümenin yüzde 8’i aşacağı görüşünü güçlendirdi. AB’deki sorunların ne şekilde yansıyacağının tam bilinmemesinin de etkisiyle 2012’ye dair büyüme, beklentileri de aşağıya çekti. RBS Ekonomisti Tim Ash: Türkiye ekonomisi Asya stili büyüme dinamiğini sürdürüyor ancak Türkiye’nin durumunda oldukça farklı bir unsur var ki o da tasarruf etmeme kaynaklı büyüme ki bu da yüksek cari açıkla kendini gösteriyor. Merkez Bankası ve hükümet tarafından şu ana kadar atılan adımların yavaşlamada etkili olduğuna dair az kanıt var. Değişiklik olmazsa 2011’in tamamında büyüme yüzde 8, 2012’de yüzde 45 civarı olacak. Oyak Yatırım Ekonomisti Elif Gülay Girgin: Büyüme rakamları göstermektedir ki Kasım 2010’dan beri alınan tedbirlerin etkisi ekonomik büyümeyi istenilen hızda yavaşlatmada pek etkili olamamıştır. Ekim sonu itibarıyla başlanılan ciddi sıkılaşma bu durumu teyit eder niteliktedir. Fakat yumuşak iniş senaryosuna uygun şekilde bir yavaşlama pek de mümkün değil. Yüzde 89 büyüyen ve de bu büyüme esnasında rekor cari açığa sahip olan ekonominin, tıkanmış iç dinamiklerinin yanı sıra, dış likidite koşullarından destek alamayacak olması 2012’yi büyüme açısından zorlu bir hale getirmektedir. 2012’ye yavaşlamadan giren ekonomi için 2012’de yüzde 2 daralma öngörmekteyiz. Garanti Bankası: Ekonomide bir yavaşlama olmasına rağmen, yavaşlamanın tahminlerimizden az olmasından dolayı, dördüncü çeyrek için yüzde 3 civarı büyüme tahminimizi yüzde 5’e yükseltiyoruz. Bu bağlamda 2011 tahminimiz de yüzde 8.3’e yükseliyor. 2012 büyüme tahminimiz halen yüzde 2.7. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan: Üçüncü çeyrekte yüzde 8.2 olan büyüme özel sektör talebine dayalı olarak gerçekleşti, bu yıl büyümenin yüzde 7.5 olan Orta Vadeli Program’daki tahminlerin üzerinde gerçekleşmesini bekliyoruz. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi: Ekonomi yavaşlamaya devam ederken alt kalemlerde büyük bir ayrışma var. Dış talep ihracattaki artış ve ithalattaki düşüş ile büyümeyi önemli ölçüde arttırdı. Tüketimde ise beklenenin üzerinde bir canlanma var. büyüyen ve de bu büyüme esnasında rekor cari açığa sahip olan ekonominin, tıkanmış iç dinamiklerinin yanı sıra dış likidite koşullarından destek alamayacak olması, 2012’yi büyüme açısından zorlu hale getirdi. Ekonomi Sevrisi Türkiye ekonomisi yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 8.2 büyüme kaydetti. Türkiye bu büyüme oranıyla Çin’den sonra dünyanın en hızlı ikinci ekonomisi oldu. 9 aylık büyüme oranı yüzde 9.6 olarak gerçekleşti. Ekonominin büyüklüğü 957.3 milyar liraya yükseldi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2011 Yılı Gayri Safi Yurtiçi Hasıla 3. Dönem: Temmuz, Ağustos, Eylül verilerini açıkladı. Buna göre 2011 üçüncü döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre cari fiyatlarla gayri safi yurtiçi hasıla yüzde 17.4’lük artışla 348 milyar 802 milyon lira oldu. Sabit fiyatlarla ise GSYH, yüzde 8.2’lik artışla 31 milyar 29 milyon liraya ulaştı. Üçüncü çeyrekte sabit fiyatlarla en fazla büyüme gösteren sektör, dolaylı mali aracılık hizmetleri oldu. Sektörün cari fiyatlarla büyüklüğü, 3 milyar 908 milyon liraya yükseldi. En fazla büyüyen sektörlerin başında mali aracı kuruluşların faaliyetleri (yüzde 15.8), inşaat (yüzde 10.6), ulaştırma, İç dinamikler tıkandı: Yüzde 89 Önlemler işe yaramadı: İkinci çeyrekte neredeyse durma noktasına gelen tüketim, üçüncü çeyrekte yüzde 3 artarak büyümeye yüzde 2 puan katkı yaptı. Bu da ekonomi yönetiminin ekonomiyi yavaşlatmak için aldığı Cari açık 2011’in ilk 10 ayında geçen önlemlerin etkisini göstermediğini ortaya koydu. yılın aynı dönemine göre 31 milyar 512 milyon dolar artarak 65 milyar 57 milyon Cari açık yüzde 104 artışla rekor kırdı Sindire Sindire Siyasal İslam... Taktik gereği, AKP iktidarlarının ilk yıllarında, laikliği tehdit altında görenlerin “siyasal İslam” kavramını kullanmalarına, siyasal İslamı sonuna kadar kullananlardan çok şiddetli tepkiler gelirdi. İslam dini üzerinden siyaset yapanları tanımlayan bir kavramın kullanılması, inançlar üzerinden siyaset yapanların, insan hakları, demokrasi üzerinden oyunlarını açığa çıkarmak demekti. Zaten piyasa düzeninin, emperyalizmin güncel krizlerinde, giderek daha çarpıcı boyutlarda sermaye küreselleşir, insan haklarına, demokrasiye yönelik, insan eksenli tek bir örgüt bile küreselleşemezken yaşanacakların insana bedelinin çok ağır olması kaçınılmazdı. Kapitalizmin, emperyal sermaye dağılımı, sanal piyasalar düzeninde, sistemin kendi yarattığı krizlerinden çıkış reçetesi, giderek daha az şirket, elde daha çok kaynağın toplanabimesi, çoğunluğun gerektiği boyutlarda düzen dışına atılabilmelerinde, kapitalizmin klasik demokrasi, sosyal devlet, insan hakları ile kurulmuş ilişkilerinin kırılması gerekti. Çokuluslu şirketlerin büyümesi, siyasetin devletler içindeki ağırlığının kırılmasıyla bağlantılı, paylaşım pasta savaşlarının zengin Kuzey dünya için geçerliliği kalmamış gibiydi. Sistem uzun bir dönem yoksul Güney dünyası içinde ırklar, daha da ağırlıklı olarak dinlermezheplercemaatleraşiretler üzerinden yaşanacak en altta kalmama savaşları, bitmeyen kanlı iç çatışmalar, bölünmeparçalanmalarla... hem savaş ekonomilerinin yaratılması hem de çoğunluğun çatışmaların kaosunda çok daha kolay sömürülmeleri, düzen dışına atılabilmeleri ile ayakta kalmanın yolunu bulacaktı. Geçen yüzyılın ikinci yarısından bugüne, dünyada yaşanan savaşlara, parçalanmalara bir bakış, bu ürkütücü gerçeği çok çıplak ortaya koymaya yetiyor da artıyor bile. Malum, medya çağındayız; silahlı güçten daha etkin silah, ilerlemiş teknolojisi ile insanların beynine ulaşan medya gücü ile, bizlerin, bireyin, insan hakları, demokratikleşmeden yana özgürleştirilmekte, kimlik ve inançlarını yaşayabilme savaşımını vermekte olduğu masalına inandırılıp duruyoruz. Her tür ayrımcılıktan, ötekileştirmeden beslenenen, ilkel, acımasız boyutlarda ırkçılık, dincilik üzerinden, en ilkel, çağdışı yöntemlerle yoksullar birbirlerini kırıyorlar. En çok da Müslümanlar, aynı temel inanç değerlerine, peygambere bağlı olduklarını bile unutarak, farklı şeriat yorumları ile bir diğerlerini canice katletmeyi cennete gidebilmenin yolu olarak görme gafleti, cinnetine kapılabiliyorlar. ??? Emperyal çıkarlar adına oynanan çok küçük gibi görülen çok büyük oyunda, tuzağın odağında medyatik, küçücük kavram karmaşası ile, evrensel insan hakları, demokrasi algılamasında oynanan oyunlar var. Evrensel sözcüklerin algılanması çarpıtılarak hakların kullanılabileceği özgürlüklersınırları yerine, birlikte barış içinde yaşayabilmenin olmazsa olmaz koşullarını katletmeye yarayan ayrımcılıklar, dogma, kör inançlar körüklendiğinde, milyarların yoksullaşması, yoksunlaşması bağlantılı çaresizlikle beslenen öfke de katlanıyor. Sonuçta İran ile Irak bugün kendilerinin bile açıklayamayacakları bir güdülemede kanlı bir savaşın bedelini halkları ile birlikte ödüyorlar. ABD Irak’ı ülkesindeki terörü durduma gerekçesi ile sayısız savaş suçu, evrensel yalanla işgal ediyor. İşgal sonrası Irak bataklığı, ırklarmezhepler iç çatışması, terörü, katliamlarında ölen 1 milyonun üstünde Iraklının sorumluluğu İslam adına siyasal İslamcıların cinneti hallerine kalıyor. Bizi en çok bize yaşatılmak istenenler, bizim üzerimizden oynanan, oynanmak istenen oyunlar ilgilendiriyor elbette. Osmanlı’nın parçalanması üzerine, Sevr Antlaşması en çıplak belge. Anadolu’nun parçalanması projesini yadsıyabilecek, yok sayabilecek var mı? Kurtuluş Savaşı destanının yazılması, Lozan, Atatürk devrimleri, Aydınlanma, laiklik değerleri üzerinden Cumhuriyet’in kuruluş sürecine de cephe olarak çıkabilenler çok fazla değil. Oyun, şeytan ayrıntıda gizli. Birlikte, barış içinde, parçalanmadan yaşayabilmemizin koşulları, değerleri üzerinden çarpık algılamalarla tuzaklar kuruluyor. Evrensel küresel krizin çok ağır yeni boyutları, koşullarında Türkiye’ye biçilen acımasız roller de var. Önce çağdaş uygarlık projemizin gerçekleşmesinin önündeki engeller beslendi. En büyük oyun, evrensel hukuk, akıl, bilim aydınlanma yolunun tıkanmasıydı. Eğitim üzerinden her tür ayrımcılıkla, gerçek laikliğe de aykırı olarak, siyasal dinci, bizde en çok İslamcı, mezhepçi ayrışmalarla, devletin işleyişine ötekileştirme, düşmanlığın oturtulmasıydı. Din üzerinden kolay oy, siyaset yolunu seçen eski iktidarları mumla aratacak biçimde, AKP iktidarı eliyle, çok daha etkin, sindire sindire. Öğretmene kadro, para yok, kadrolu mollalara olacak. depolama ve haberleşme (yüzde 9.7), toptan ve perakende ticaret (yüzde 9.6) geldi. Yatırımda fren Özel sektör harcamaları 2011’in 3. çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre sabit fiyatlarla yüzde 17.2 artışla 6 milyar 67 milyon TL’ye yükseldi. Yatırımlarda beklenen fren üçüncü çeyrekte geldi. Yerleşik hanehalklarının tüketimi yılın 3. çeyreğinde yüzde 7 artışla 20 milyar 624 milyon TL oldu. Yerleşik ve yerleşik olmayan hanehalklarının yurtiçi tüketimi harcamaları ise bu dönemde yüzde 6.6 artışla 21 milyar 993 milyon TL’ye yükselirken, yurtiçi yerleşik olmayan hanehalklarının tüketimi yüzde 3.8 azalışla 1 milyar 502 milyon TL oldu. Özel yatırımlar ve stoklar azaldı ve büyümeye negatif katkı yaptı. Dış talep ihracattaki artış ve ithalattaki düşüş ile büyümeyi önemli ölçüde arttırdı. Tüketimde ise beklenenin üzerinde bir canlanma söz konusu oldu. İkinci çeyrekte dolara ulaştı. Bu gelişmede dış ticaret açığının 33 milyar 803 milyon dolar tutarında neredeyse durma artarak 76 milyar 473 milyon dolara ulaşması noktasına gelen etkili oldu. Merkez Bankası OcakEkim 2011 tüketimin üçüncü dönemi ödemeler dengesi istatistiklerini çeyrekte yüzde 3 açıkladı. Cari açık 2011 Ekimi’nde geçen yılın artarak aynı dönemine göre yüzde 24.5 artışla 4 milyar büyümeye yüzde 151 milyon dolara yükseldi. Ekim itibarıyla 12 ay 2 puan katkı birikimli cari işlemler dengesi açığı geçen yılın yaptığı belirtilen aynı dönemine göre yüzde 103.7 artışla 78 milyar notta, tüketim 611 milyon dolara ulaştı. 2010 Ekim itibarıyla 12 ay ve ihracattaki birikimli cari işlemler hesabı açığı 38 milyar 601 hızlanmanın milyon dolar düzeyinde olmuştu. Doğrudan stokların yatırımlar, portföy yatırımları ve faizlerden oluşan azalmasına diğer yatırımlarda gerçekleşen toplam net çıkış, neden oldu ve 890 milyon dolar artarak bu yılın ilk 10 ayında 6 stok değişimi milyar 645 milyon dolara yükseldi. BGC Partners Başekonomisti Özgür Altuğ, 12 büyümeye yüzde aylık cari açığın rekor seviyeye yükseldiğine 1.5 puan ile negatif dikkat çekerek “Daha da önemlisi, katkı yaptı. mevsimsellikten arındırılmış verilere göre Yatırımlar ikinci aylık cari açık önceki aya göre büyük çeyreğe göre yüzde 9.6 iyileşme kaydetti, ancak 12 aylık oranında azaldı ve kümülatif arındırılmış açıkta bozulma büyümeyi 2.2 puan devam ediyor. Veri ekonomideki aşağıya çekti. Yıllık yeniden dengelenme hızının 12 oranlara bakıldığında da aylık kümülatif açıktaki trendi yatırımların artış oranı ikinci tersine çevirmek için henüz çeyrekten üçüncü çeyreğe yarı yeterli olmadığını yarıya azalarak yüzde 34’ten yüzde gösteriyor” dedi. 17’ye düştü. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle