19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 ARALIK 2011 PAZAR [email protected] 12 PAZAR KONUĞU Ünlü Fransız filozof Alain Badiou dünyada gerçek demokrasinin varlığını sorguluyor: Demokrasi dediğin laftır SÖYLEŞİ P O R T R E LEYLA TAVŞANOĞLU Günümüzün dünyaca ünlü ender solcu düşünürlerinden Fransız Alain Badiou İstanbul’da konferans vermeye gelmişti. MonoKL dergisinin, CHP İstanbul İl Örgütü’yle Sarıyer Belediyesi tarafından desteklenen organizasyonunda düzenlenen iki günlük konferansta Alain Badiou’nun yanı sıra uluslararası üne sahip düşünürler de bildiri sundu. 2006 yılında, düşünsel ve ebedi ortamın tek kurgusuz labirenti olma amacıyla kurulan MonoKL’un Beyoğlu’ndaki merkezinde Alain Badiou’yla buluştuk. Ünlü düşünür, zaman içinde Doğu dünyasının Batı dünyasını silip süpüreceği görüşünü savunuyor. Arap Baharı’ndan ne çıkacağını şu anda kimsenin tahmin edemeyeceğini belirtiyor. Mealen dünyada gerçek anlamda demokrasi olmadığının altını çiziyor. Türkiye’deki “ileri demokrasi” için, “İleri demokrasiden söz ediyorlarsa demek ki geriye gidiyor” diyor. Libya’ya demokrasi götürme iddiaları için de, “Libya’daki demokrasi buram buram petrol kokuyor” diyerek kahkaha atıyor. Felsefenin 19. ve 20. yüzyılda siyasetle “evlendiğini” ancak günümüzde bu bağın koptuğunu, dünya, özellikle Batı siyasetindeki sıkıntının da bu kopuştan kaynaklandığını vurguluyor. Fransa’daki Sarkozy hükümetini ülkesinin geleneksel bağımsız çizgisini büyük ölçüde yok etmekle suçluyor. Sizin “Doğu’nun rüzgârı Batı’nın rüzgârını süpürecek” konulu bir makaleniz var. Bundan neyi kastediyorsunuz? A.B. Bunun birbirinden farklı, ama belki de değil, iki anlamı var. Öncelikle şunu kastediyorum: Yaşlı Batı’nın egemenliğinin yavaş yavaş zayıflamakta olduğunu herkes görüyor. Arap Baharı nedeniyle mi? A.B. Sadece o değil. Bir kere Çin’in, Hindistan’ın gittikçe artan gücü apaçık gerçekler. Aynı şekilde dünyanın başka bölgelerinde de artık Batı egemenliğini tehdit etmeye başlayan güçler oluşuyor. Özetlemek gerekirse bugün ortaya çıkan güç artık Batı’nınki değil. İkinci anlamı da şu: Stratejik bölgelerde varlıklarını sürdüren Arap ya da Müslüman ülkelerin bir zamanlar Batı egemenliği altında güçlerine güç katan yönetimleri birer birer devrilmeye başladılar. Yakın gelecekte bu ülkelerin Batı’dan daha bağımsız hale geleceklerini düşünüyorum. Peki, bu bağımısızlık hareketlerinin sınırlarını tahmin edebiliyor musunuz? A.B. Kim bilir? Bugün Arap Baharı’nı yaşıyoruz. Ama bu baharın yazı ne zaman ve nasıl olur? Bu bir soru işareti. Ama görebildiğim, artık rejimleri değişmeye başlayan bu ülkelerin yeni yönetimleri Batı’ya çok daha az boyun eğer olacaklar. Peki, sözde Arap Baharı’nı yaşayan bu ülkelerin rejimleri demokratik olabilecek mi? A.B. O da soru işareti. Belki demokratik olacaklar, belki de olmayacaklar. Bunu tahmin etmek için vakit daha çok erken. Genelde baktığımız zaman şu gerçeği görüyoruz: Bu ülkelerde üç tane farklı siyasi güç var. Birisi eski rejimin partizanları ki bunlar ölmediler; aksine yaşıyorlar. İkincisi her zaman yerinde duran ordu; Mısır ve Tunus’ta olduğu gibi muhafazakâr, İslamcı partiler. Üçüncüsü de genelde çok genç olan devrimci güçler. Bunlar bayağı da örgütlüler. Arap Baharı bu güçler arasındaki çekişmelere sahne olacaktır. Bu birinci aşamadır. İkinci aşamada, yani Arap yazında ne olacağı belli değil. Yine de her ne olursa olsun Doğu’nun rüzgârı Batı’nın rüzgârına karşı esecektir. G erçek demokrasi insanlara ortak yaşamlarını ya da kaderlerini tayin etmek için gerçek gücü veren ve asgari eşitlik sağladığı varsayılan rejimdir. Ama birisi çıkıp da diğerlerinden daha güçlü olduğunu ilan etmeye kalkarsa bunun adına demokrasi denmez. leri demokrasiden söz ediyorlarsa demek ki demokrasi geriye gidiyor. İleri demokrasiden söz ediyorlarsa demek ki kendilerini bunu söylemeye mecbur hissediyorlar. İ ALAIN BADIOU 1937, Fas, Rabat doğumlu. Avrupa Enstitüsü (EGS) Rene Descartes Kürsüsü Başkanı. Dünyanın ender Marksist düşünürlerinden birisi. Ecole Normale Superieure’ün eski felsefe bölümü başkanı. Cezayir’in bağımsızlığı için mücadele verdi. 1967’de ünlü düşünür Louis Althusser tarafından oluşturulan, Jacques Lacan’ın etkisindeki çalışma grubuna katıldı. Mayıs 1968’deki öğrenci olayları nedeniyle aşırı sol bir düşünce çizgisine kaydı. Pek çok makale, kitap ve roman yazdı. Devrimci siyaseti diriltemeyiz Bugün öyle görünüyor ki felsefenin siyasetle bağları kopuk gibi. Dolayısıyla bizim siyasetin yeniliklerini karşılayıp kucaklayacak bir felsefeyi üretmemiz lazım Siz MarksistLeninist gelenekten gelen solcu bir düşünürsünüz. Bugünkü dünyada sol felsefeye yer var mı? A.B. Sol felsefeden söz ederken devrimci sol siyasetle nasıl örtüştüğüne bakmak lazım. Sanıyorum bugünkü dünyada felsefeyle siyaset arasındaki ilişkiler bunalımda. 19. ve 20. yüzyıllarda siyaset ve Marx’ın, diyalektik materyalist felsefesi arasında anlaşma vardı. Bu belli bir devrimci siyaset oluşturmuştu. Bugün işler çok karmaşık hale geldiği için bu model de bunalıma girdi. Bugün öyle görünüyor ki felsefenin siyasetle olan bağları kopuk gibi. Dolayısıyla bizim siyasetin yeniliklerini karşılayıp kucaklayacak bir felsefeyi üretmemiz lazımdır. Şu anda bir geçiş dönemindeyiz. Diyalektik materyalizmle siyasetin evliliği 20. yüzyılda ciddi biçimde egemen olmuştu. Daha sonra yaşanan krizde felsefe ve siyaset arasında oynanan oyun inişli çıkışlı, dalgalı oldu. Şimdi felsefenin içeriğini değiştirerek geleceğin siyasetini yeniden kabul edip kucaklayacak duruma getirmeliyiz. Şu anda gelecek siyaset tam olarak netlik kazanmış değil. Yaşlı dünyanın devrimci siyaseti artık öldü. Bu ölüyü yeniden diriltemeyiz. Sizce bugün Türkiye’de İslamcılığa teslim olma tehlikesi var mı? A.B. Siz ülkenizi benden daha iyi tanıdığınız için bunun cevabını daha iyi verebilirsiniz. Ama bence Türkiye, çekirdeğinde her zaman beterin beterine karşı direnecek gücü gösterecek kaynak bulmakta zorlanmayacaktır. Evet, İslamcı bir hükümetiniz var ama göründüğü kadarıyla bu hükümet her istediğini de yapamıyor. Bu ülkede her zaman çeşitli siyasi akımlar varlıklarını artan bir güçle sürdüreceklerdir. Türkiye’nin İranvari bir rejimle yönetilebileceğini ne düşleyebilirim ne de bunu dileyebilirim. Bu tür zorlukları sonunda aşacağınızı düşünüyorum. Bugün dünyada herkes demokrasiden söz ediyor. Örneğin Türkiye’de bizim hükümet ileri demokrasiye geçtiğimizi söylüyor. Sizce demokrasi ne anlama geliyor? A.B. İleri demokrasiden söz ediyorlarsa demek ki geriye gidiyor. İleri demokrasiden söz ediyorlarsa demek ki kendilerini bunu söylemeye mecbur hissediyorlar. Bana göre demokrasi, pek çok tarihsel anlamı olan bir deyim. Demokrasi despotik durumlara, eski monarşilere, otoriter diktatörlüklere, askeri kuvvetlere karşı kullanılan güçlü bir sözdür. Herkes demokrattır. Yani herkes bu gerici ilkeleri savunan despotik güçlerin karşısında durmaktadır. Demokrasi sözcüğünün de mücadeleci bir anlam vardır. Demokrasi küçük otoriter bir grupla ya da tek çok güçlü bir kişiyle mücadele eden halk yığınlarıdır. Arap Baharı’ndan bir örnek vermek istiyorum. O ülkelerde olanlar somut olarak demokrasi demek değildir. Çünkü oralarda diktatörler devrildikten sonra arkasından neyin geleceği belli değil. Ayrıca demokrasi meşru siyasetin hukukunun üstünlüğüdür. Demokrasi kurallar manzumesidir. Bu kurallar da seçimlerle çalışır hale gelir. Katılımcı demokrasi dünyada yok İyi de demokrasi sadece seçim mi demek? A.B. Kapitalist ülkelerde seçim demokrasisi zenginlerin, güçlülerin demokrasisidir. Ama demokrasi bu demek değil. 1968’i hatırlıyorum. Herkes sokaktaydı, herkes devrimciydi. Bugün de yine herkes sokaklarda olmasına rağmen sağ güçler seçimleri kazanıyor. İspanya’ya bakın. İnsanlar kızgın. Sokaklara dökülmüşler. Ama seçimleri yine bir sağ parti kazandı. Ya Fransa? Aynı durumda değil mi? A.B. Olmaz olur mu? Bu yaşadıklarımızdan ortaya çıkan gerçek şu: Mücadeleci demokrasiyle devlet ya da seçim demokrasisi arasında bir uyum yok. Katılımcı demokrasi de yok mu? A.B. Halkın yönetimlerde söz sahibi olduğu, sadece sandık başına gidip oy kullanmadığı katılımcı demokrasi üçüncü bir yol. Ama gerçekte böyle bir katılımcı demokrasi dünyada yok. Bakın, bugün Batı’da başka bölgelere demokrasi götürmek için askeri güç kullanılıyor. Libya’da petrol kokan demokrasi Irak’ta Amerika’nın yaptığı gibi mi? A.B. Tam da üstüne bastınız. Benim ülkem aynı şeyi Libya’da yaptı. Libya’da demokrasi buram buram petrol kokuyor. Gerçek demokrasi insanlara kendi ortak yaşamlarını ya da kaderlerini kendileri tayin etmek için gerçek gücü veren ve asgari eşitlik sağladığı var sayılan rejimdir. Ama birisi çıkıp diğerlerinden daha güçlü olduğunu ilan etmeye kalkışırsa bunun adına demokrasi denmez. Çünkü o güçlü kişi nelerin yapılması gerektiğine, eldeki paranın nasıl dağıtılacağına da karar verici olacaktır. Yani Berlusconi, Sarkozy gibi mi? A.B. Evet öyle. Birileri çıkıp demokrasi demokrasi demeye başladıkları zaman ben de bu ne demek istiyor diye düşünüyorum. Demokrasi bunlar için fetiştir. Sarkozy Fransa’yı oligarşiye çevirdi Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin ABD’nin kuklası olduğu yolunda dış basında yazılar çıkıyor. Siz bunlara ne diyorsunuz? A.B. Fransız politikası ABD’den bir ölçüde bağımsız olduğu iddiasındadır. Ama bu tam olarak da böyle değil tabii ki. Yine de Fransa belli bir mesafeyi koruyor. Örneğin, Fransa Irak’a girmedi. Bu nedenle de ABD Fransa’nın bu kararından hiç de hoşnut olmadı. Ama bugün Sarkozy yönetimiyle birlikte Fransa tam anlamıyla kapitalist dünyaya bağlı. Evet, Fransa’nın Filistinliler konusunda bir tavrı var. Ama Sarkozy yönetimi artık bankacılar, finans dünyası zenginlerin yanında. Küçük bir grup artık Fransa’da her şeyi kontrol ediyor. Bütün kamu değerlerini özelleştirmek için yasalar çıkarılıyor. Bugün Fransa gerçekten oligarşik bir politikayla yönetiliyor. Sarkozy rejimi altındaki Fransa artık demokratik değil oligarşiktir. Bu rejim iktidarı, mafya bağlantıları olan küçük bir gruba teslim etmiştir. Bu küçük grup ülkenin kaderini etkileyecek siyasi kararlar alıyor. Yani demem o ki Sarkozy, ABD’den önce finans dünyasının, zenginlerin kuklasıdır. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle