22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 İstanbul PB Edirne PB Kocaeli S Çanakkale PB İzmir Y Manisa PB Denizli PB Zonguldak S Sinop S Samsun S Trabzon S Giresun S Ankara S 14 16 14 15 17 15 15 15 14 13 14 13 9 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars S S S B B B B B B B S S S 8 9 6 16 16 16 6 7 8 7 2 4 8 HABERLERİN DEVAMI Oslo K Helsinki K Stockholm K Londra B AmsterdamY Brüksel K Paris Y Bonn K Münih K Berlin K Budapeşte B Madrid B Viyana K 8 4 2 10 7 5 7 6 3 5 9 13 5 Belgrad B 14 Sofya B 12 Roma Y 18 Atina B 20 Zürih PB 10 Moskova B 1 Aşkabat B 10 Taşkent B 11 Baku B 8 Bişkek B 8 Tiflis B 10 Kahire B 20 Şam B 14 Ülkemizin güneybatı kesimlerinin parçalı ve çok bulutlu, İzmir, Aydın ve Muğla çevrelerinin yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. İç ve doğu bölgelerde buzlanma ve don olayı ile birlikte yer yer sis görüleceği tahmin ediliyor. Hava sıcaklığının iç kesimlerde 3 ila 5 derece olmak üzere ülkemiz genelinde artacağı tahmin ediliyor. 11 ARALIK 2011 PAZAR TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 11 Aralık GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada manşetlere, konuya içeride en az üç tam sayfa yer ayırdıklarına bakınca, demek ki dedim. Türkiye’nin en büyük sorunu, Ergenekon, Balyoz davaları değil, futbolda şike sorunu ve şike yaptıkları iddia edilen kişilere özel savcının takdir buyurduğu bir yüzyılı aşan cezalarmış! Şike konusu öylesine büyük yer tutuyor ki medyada, Başbakan’ın sağlığı, ülkenin olası geleceğiyle yakından ilgili iktidar partisi içindeki çalkantılar, toplumsal sıkıntılar, Avrupa’yı kasıp kavuran ekonomik krizin kapımızı çaldığına işaret eden haberler, bağımsızlığı rivayete dönüşen yargı erkinden yakınmalar medyamıza, herhalde kamuoyuna şu sıra vız geliyor! Yat kalk, varsa yoksa şike! ??? Şike yasası günlerce gazetelerin spor sayfalarında, TV’lerde elekten geçirildi. Cezaları aşağıya çeken yasanın FB Başkanı Aziz Yıldırım’ı bir an önce cezaevinden çıkarmayı amaçladığı spor dünyamızın ünlü yorumcuları tarafından yazıldı, söylendi. Bu yönlü saptamalar yapılır, yasanın kişiye özel af yasası olduğu iddiaları kemikleşirken meğer şike soruşturmasını yürüten özel savcı, söylenen ve yazılanlara kıs kıs gülüyormuş! Yasa örneğin Aziz Başkan’ın şikeden cezasını alt düzeye indirip tahliyesini sağlayacak mı diyorlar? Savcı derhal tahliye olasılığını, kişisel af olanağını ortadan kaldıran bir başka suçlamaya iddianamede yer verdi. Şikenin yanı sıra FB Başkanı’nı, çete kurmak ve yönetmekle suçlayarak cezaevinde ikamete devam etmesini sağladı. Savcılığın şeytana taş çıkaran formülü şu gerçeği ortaya çıkardı: Savcının toplam 156 yıl mahkum edilmesini istediği Aziz Yıldırım’ın cezası şike yasasına göre 81 yıl iniyor ve… 75 yılcık yatması öngörülüyor! İddianamede açıklayıncaya kadar savcının formülünü aklına getiren de öneren de olmadı... Örneğin savcı formülü; futbol deyince aman efendim tek otorite mi otorite... Hakemliği zamanında kulüplerden kendisine şikeye alet olmasını öneren bulunmadığıyla övünen... maazallah dokunana çal çene saldırılarıyla korku salan, FB Başkanı ile hısım değil, hasımlığı dillere destan Erman Toroğlu’nun bile aklına gelmedi! ??? Ne ki insanın aklı suçlamalarla yürürlükteki uygulamalar arasındaki tezatlara takılıyor. Türkiye Futbol Federasyonu tek otorite. Bir karar verdi mi temyizi yok. Kanıtlanmamış savcılık iddialarına dayanarak kişiler hakkında karar veren bağımsız, özel yetkili bir mahkeme adeta. İddianamede, TFF İkinci Başkanı Göksel Gümüşdağ, şike örgütüne yardımcı olmakla suçlanıyor, 21 yıl hapsi isteniliyor. TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, iddianame açıklanınca, hemen istifasını istemediği Gümüşdağ’ın kurul toplantılarına katılmama kararını öven ve kendisine olan güvenlerini açıklayan bir demeç verdi. İlk bakışta olumlu bir davranış amma… …ve lakin; iddianame açıklanıncaya dek TFF’nin bünyesinde ve TFF’nin kulüplerle yaptığı toplantılarda bulunan, üstelik düne kadar şike olayları ve şüphelileriyle ilgili kararlara imza atan ikinci başkan Gümüşdağ’ın katıldığı bütün TFF kararlarının yeniden gözden geçirilmesi gerekmez mi? Zira şike sanığı, şikeyle suçlananları suçlayan konumda. Acayip bir durum! ??? FB’nin, TFF ile UEFA’nın ortak görüşleriyle Avrupa Şampiyonlar Ligi karşılaşmalarına katılması engelledi. Şampiyonaya katılan iki güzide kulübümüzün, Trabzonspor Başkanı Sadri Şener’in teşvik girişim suçlamasıyla 18 yıl, Beşiktaş Asbaşkanı Serdar Adalı’nın 18 yıl, Teknik Direktör Tayfur Havutçu’nun 12 yıl hapsi isteniyor iddianamede ve fakat iki takımımız Avrupa’da top koşturuyor. Şike yasası ve iddianame ile ortaya çıkan sonuçlara bakan insanların aklına, bu ne perhiz ne lahana turşusu diye bir soru takılmaz mı? Meslek büyüğümüz Mustafa Balbay ve diğer tüm mesai arkadaşlarımızın özverili çabalarıyla, başkentin kültür ve sanat ortamına yeni bir pencere olarak açılan Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde geçen hafta Ege’den bir konuk ağırladık. Türkiye’de 70 yıllık deneyime sahip Sevilen Şarapları’nın sahibi Güner Ailesi’nin üçüncü kuşak temsilcisi Enis Güner, Cumhuriyet Ankara ekimizin “Tadım Notları” köşesini kaleme alan dostumuz Prof.Dr. Ertan Anlı ile birlikte okurlarımıza ve Ankaralı şarap dostlarına Anadolu şarapçılığı üzerine keyifli ve öğretici bir sunum yaptı. Güner ile sohbetimizden, hızla gelişen şarapçılık sektörümüz ve sorunları hakkında edindiğim ilginç ayrıntıları paylaşmak isterim: Sofradan kaliteye: Türkiye’de tüketilen şarabın yüzde 92’si sofra şarabı. Her üretici en az bir hatta daha fazla ucuz markaya sahip. Yaşanan kıyasıya rekabet kâr marjlarını düşürdüğünden şarap üreticileri daha kaliteli şarapları da ürün yelpazelerine ekleme arayışına girmiş. Sevilen’in şiraz üzümden yaptığı en üst kalite Centum bu trendin bir sonucu. En romantik mekânda Türk şarabı: Kaliteli şarap üretimi, Türk şaraplarının ününü yurtdışına taşımış. New York’ta Madison Avenue üzerindeki ünlü Bar Italia’da, Londra’da üç Michelin yıldızlı Fat Duck ile Şaraplık Olunca Üzüme Teşvik Yok şehrin en romantik mekânı seçilen Clos Maggiore’deki mönülerde Türkiye’yi Sevilen temsil ediyor. İngiliz Marks& Spencer mağazaları 2012 yılından itibaren raflarında Türk şaraplarını satışa sunacak. Efes’in dibine şaraphane: Rekabet öylesine kızışmış durumda ki, Sevilen, daha iyiyi ucuza üretebilmek için 15 milyon lira yatırımla, 25 bin metrekare alan üzerine Türkiye’nin en büyük şaraphanesini kuruyor. Üretimi 8 milyon litreye çıkarırken daha yumuşak sofra şarabı ve daha üst kalitede özel üretimler geliştirecekler. Efes antik kentine yakın kurulan fabrikaya, ABD, İtalya ve Fransa’daki gibi şarap turları düzenlenecek. Köşk’ten sipariş gelmiyor: Şarapta dünya markası olmak için devlet desteği şart. Şili ve Bulgaristan böyle marka oldu. Türkiye’de şarap sektörüne kararlılıkla destek veren tek lider Atatürk olmuş. Muhafazakâr kimliğine rağmen Turgut Özal döneminde şarabın tanınırlığı artmış, teşvikler verilmiş. Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde davetler nedeniyle Çankaya Köşkü’ne düzenli satış yapan Sevilen, Abdullah Gül döneminin başında bir miktar daha satmış. Ama uzun süredir yeni sipariş almamış. Alkolizim yok, baskı var: Türkiye’de katma değeri en yüksek tarım ürünü şarap. Maliyeti 1 ise getirisi 10. Buna rağmen yaş üzüme, kuru üzüme teşvik verilirken şaraplık üzüme “yok” deniyor. Şarap üzerindeki vergi yükü o kadar ağır ki, bankalara borcu olmayan tek şarap üreticisi yok. AKP’nin bu tür politikalarına “alkolizm”’ gerekçesi de gösterilemez çünkü Türkiye’de kişi başı yıllık şarap tüketimi (0.8 litre) zaten dünya ortalamasının çok altında. Geçen yıl 52 milyon litre şarap üretilmiş. Sektöre azıcık destek verilse 90 milyon litreye ulaşılması işten bile değil. Anadolu’da artık satılmıyor: Piyasaya verilen şarabın yüzde 65’i turizm sektöründe tüketiliyor. Bu yüzden Antalya, şarap tüketiminde birinci. İkinci İstanbul, üçüncü Ege. Bu bölgeler dışında Anadolu’da şarap satışı yok denecek seviyede. Türk şarap tüketicisi tercihinde bilinçli değil. Restoran müşterisinin yüzde 80’i garson ne önerirse onu içiyor. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Sebahattin ve Cem anısına Kültür merkezimizde önceki akşam da Van’da kaybettiğimiz basın şehitlerimiz Sebahattin Yılmaz ve Cem Emir anısına bir fotoğraf sergisi açtık. Yılmaz ve Emir’in kendi çektikleri fotoğrafların da yer aldığı 33 karelik “Vanİnsan Manzaraları” seçkisiyle, depremle ilgili ilk sergiye de ev sahipliği yapmış olduk. Fikrin hayata geçmesinde en büyük paya sahip Foto Muhabirleri Derneği Başkanı Rıza Özel ile emekleriyle katkıda bulunan foto muhabiri arkadaşlarımıza ve Yenimahalle Belediyesi’ne, hem Yılmaz ve Emir’in yakınları hem de Cumhuriyet çalışanları ve okurları adına teşekkür ederim. Sergi 22 Aralık’a kadar gezilebilir. İzmir’de 13 tutuklama Büyükşehir Belediyesi’ne düzenlenen operasyonda serbest bırakılanlar yeniden tutuklandı. Kocaoğlu, ‘Bu baskıyla belediyeler çalışamaz’ dedi OZAN YAYMAN Polis öğrencilerin telefonuna el koydu ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde düzenlenen Türkiye İstişare Toplantısı’nda MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan’ı protesto etmek isteyen 4 öğrenci önce özel güvenlik görevlileri tarafından tartaklandı daha sonra gözaltına alındı. Karakolda açık olan telefonlarından arkadaşlarına polisin küfürlerini dinlettikleri iddia edilen öğrencilerin telefonları ve ceplerinden çıkan yumurtalara el konuldu. Serbest bırakılan öğrenciler pazartesi polis ve özel güvenlikçiler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. Üniversitedeki MÜSİAD etkinliği öncesinde “Gençler Meydana İnsiyatifi” üyesi 4 öğrenci Vardan’ı protesto etmek istedi. Öğrencileri salona almayan özel güvenlikçilerin tartakladığı öğrenciler daha sonra polis tarafından gözaltına alındı. Karakola götürülen öğrencilerin, burada sürekli olarak polisin hakaret ve küfürlerine maruz kaldığı iddia edildi. İZMİR İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne 22 Kasım’da düzenlenen operasyonda gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan 33 kişiden 13’ü hakkında, özel yetkili savcılığın bir üst mahkemeye yaptığı itirazın ardından dün tutuklama kararı çıktı. Tutuklamalara gerekçe olarak, kaçma ve delilleri karartma şüphesi gösterildi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, gelişmeleri yakından izlediğini belirterek “Bu psikolojik baskıyla belediyeler çalışamaz. Dosyayı çete statüsüne sokarak adaletsizliğe zemin hazırlıyorlar. Biz arkadaşlarımızın durumunu bir hâkime anlattık, diğer hâkime anlatamadık” dedi. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, ihalelere fesat karıştırıldığı, özel evrakta sahtecilik yapıldığı savıyla 22 Kasım’da düzenlediği operasyonda 44 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 33’ü çıkarıldıkları 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Tutuklu 11 kişinin tahliye itirazı, bir üst yargı organı olan 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmişti. Özel yetkili savcılık da aynı mahkemeye, serbest bırakılan zanlılardan 28’inin tutuklanması istemiyle itiraz etti. İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi istemi yerinde görerek bunlardan 13 hakkında tutuklama kararı verdi. Bunun üzerine daha önce serbest bırakılanlardan Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Erhan Bey, İZDENİZ VE İZULAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Gül Şener, EmlakKamulaştırma Daire Başkanı ve Harita Mühendisleri Odası Başkanı Selçuk Savcı, Grand Plaza düzensizliğin bir parçası haline geldi. İşlerin bu noktaya geleceği, 3 Temmuz Pazar günü sabah saatlerinde başlayan operasyonlar dalgasının ilk günlerinde belli olmuştu. Çünkü bu operasyon dalgası da, benzerleri gibi, mantıkusul kurgusundan uzaktı. Konu futbol olduğu için, daha geniş kesimleri ilgilendirdiğinden etkisi ve sonuçları daha yüksek oldu. ??? Suçlamanın özünden başlayalım... 3 Aralık Cumartesi günü kamuoyuna duyurulan iddianamade 31’i tutuklu toplam 93 kişinin “şike” suçunu “örgütlü” işlediği öne sürülüyor. Zaten cezaların olağanüstü olmasının başlıca nedeni bu. Her şeyi bir yana koyalım, bir an düşünelim; suçlanan kişiler 8 futbol kulübünden. Aralarında kıyasıya rekabet olan bu kulüplerin kimi temsilcileri, şike yapmak için ayrıca bir araya gelmiş, silahlı bir terör örgütü kurmuş! İddianamede tüm şüphelilerin aynı davada yargılanması öngörüldüğüne göre, aralarında böyle bir örgütsel bağ bulunuyor. Hukuk dilinde şöyle bir tanım var: Hayatın olağan akışına uygunluk! Yukarıdaki tablo hayatın olağan akışına uygun mu? Değil... Bu yanıt, hiç şike olmadığı anlamına mı gelir? O da değil... Eğer delilleriyle, gözlem raporlarıyla kanıtlanmış bir şike varsa, o çerçeve içinde cezası verilir. Nitekim son bir yıl içinde İtalya ve Yunanistan’da bu tür iddialar oldu. İzleyebildiğim kadarıyla, bir ayda sonuca varıldı. Şike olayı kanıtlanan kulüplere küme düşürme başta olmak üzere çeşitli cezalar verildi. 50100 yıllık hapis cezaları da konu olmadı. Türkiye’de insanları suçlamak ve “terör örgütü” kurmak çok kolay hale geldi. Son dönemde kamuoyuna mal olan tüm davaların ortak noktalarından biri bu. O kadar kolay hale geldi ki; her şeye adı sanı belirsiz bir gizli tanık yetiyor. Şike soruşturmasının da büyütülmesini sağlayan başlıca unsur, gizli tanık. Bu konudaki yasal düzenleme de karmaşık uygulanıyor. Bir örnek verelim: Eğer gizli tanığın ifadesinde bir yanlış bilgi varsa, tüm ifade geçersiz sayılıyor. Halen yürümekte olan davalarda değil “bir yanlış bilgi”, 56 kez ifade değiştiren gizli tanık var. Ve yargılayanların en çok değer verdiği kişiler onlar. ??? Meclis’in şike yasasında yaptığı yeni düzenlemeyi veto eden Cumhurbaşkanı’nın şu cümlesi gelişmelerin bir başka özeti: “Mevcut yasadaki cezalar çok ağır, yapılan değişikliktekiler de çok hafif.” Deveye sormuşlar; “Yokuşu mu seversin inişi mi?” diye. “Bunun düzü yok mu?” demiş. Düzü, hukukun temel ilkeleri, yüzyılların birikimi olan evrensel hukuk değerlerinin artık daha fazla erozyona uğratılmaması. Türkiye’de ne yazık ki, “masumiyet” ilkesinden “tutuksuz yargılama” önceliğine kadar pek çok “adil yargılama” unsuru hiçe sayılıyor. Bir bütün olarak bakıldığında Türkiye’de hukuk bir “ilkeler” toplamından çok “iktidar aracı”. Ne yazık ki, hukuku temsil eden kurumlar da bu tanımı doğrulayan bir “tamamlayıcı” görünümünde. Bu eleştirilere karşı çıkamayanlar, şuna sığınıyorlar: “Haklısınız ama böylesi sorunlar öteden beri vardı.” AKP’nin 8 ay önce çıkardığı şike yasasının bugünkü görünümü, bu savunmaya haklılık vermiyor. Hükümet, hukukla, yasalarla top gibi oynuyor. Artık sadece top değil, hukuk da yuvarlaktır desek abartmış mı oluruz? Erdal Eren idamının 31. yılında anıldı 12 Eylül darbesinin ardından yaşı büyütülerek 17 yaşında idam edilen Erdal Eren, Adana ve İstanbul’da anıldı. Anma etkinliklerinde 12 Eylül darbesi ve hâlâ yargılanamayan darbeciler protesto edildi. İstanbul’da Taksim Tünel Meydanı’nda toplanan Emek Gençliği üyeleri Taksim tramvay durağına kadar yürüyüş düzenledi. Burada grup adına açıklama yapan Emre Caka, 31 yılın ardından Türkiye’de darbecilerle hesaplaşma söylemiyle referanduma gidildiğini ancak bu konuda somut bir adım atılmadığını söyledi. Caka, “AKP, 12 Eylül düzenini kendi düzenine dönüştürdü. Binlerce Kürt öğrenci, siyasetçi, bilim insanı tutuklandı. Erdal Eren’in yaşını büyütüp idam edilmesine neden olan zihniyet yine devam ediyor. 500’e yakın üniversite öğrencisinin tutuklanmasından da bu zihniyet sorumludur. Darbe AKP, eliyle devam ediyor” diye konuştu. Adana’da da İnönü Parkı’nda İHD ve Emek Gençliği öncülüğünde toplanan çok sayıda sivil toplum örgütü üyesi, “Erdal Eren şahsında idam edilen ve katledilen devrimcileri unutmadık” pankartı açtı. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Erdoğan’ın hastalığı haber oldu ? Haber Merkezi Almanya’nın önemli siyasi dergilerinden Der Spiegel, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın hastalığıyla ilgili bir haber yaptı. Haberde, Erdoğan’ın hastalığının ciddi olduğu yönündeki spekülasyonlara yer verilirken Erdoğan olmadan sadece AKP’nin değil, tüm ülkenin kaosa sürüklenebileceği belirtildi. Haberde AKP’de çatlak sesler çıktığı savunuldu. Kurt davasında KCK tartışması ? ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Muğla Üniversitesi öğrencisi Şerzan Kurt’u üniversitede çıkan olaylarda öldürdüğü gerekçesiyle polis Gültekin Şahin’in yargılanmasına devam edildi. Sanık avukatlarının, Kurt’un olay günü yanında bulunan bir arkadaşı ile avukatı Nezahet Paşa Bayrak’ın KCK soruşturması kapsamında gözaltına alındığına ilişkin bir dosya sundu. Kurt ailesinin avukatları Kurt’un terör örgütü üyesi gibi gösterilmeye çalışıldığını belirtti. Genel Müdürü Işık Çelikoğlu, Kararlar ve Tutanaklar Daire Başkanı Tülay Azeri, ESHOT Genel Müdür Yardımcısı Tufan Eker, İZELMAN Genel Müdürü Hüseyin Kırmızı yakalanarak cezaevine gönderildi. ‘Çok üzgünüm’ Belediye avukatları, savcılık tarafından tahliyelere yönelik yapılan itirazların değerlendirmesinin bilinçli olarak hafta sonuna bırakıldığını belirterek bununla kamuoyu baskısının azaltılmaya çalışıldığını vurguladı. Tutuklama kararını Kadifekale’de ağaç dikim töreninde öğrenen Kocaoğlu, daha sonra belediye binasına geçti. Kocaoğlu, operasyondaki yeni gelişmelerin sorulması üzere “Ne söylememi bekliyorsunuz. Söylenecek bir şey yok. Yaşayıp birlikte göreceğiz. Şu an itibarıyla konuyla ilgili bir bilgimiz yok, Gelişmeleri yakından takip ediyorum. Çok üzgünüm. Dosyayı çete statüsüne sokarak adaletsizliğe zemin hazırlıyorlar. Biz arkadaşlarımızın durumunu bir hâkime anlattık, diğer hâkime anlatamadık” diye konuştu. CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, İzmir’de açıklamalarda bulundu. Baykal, “Anayasa Mahkemesi’nin ve HSYK’nin yapısı değişti. Türkiye’de geçmişte çok büyük tepkiler çekmiş olan özel yetkili mahkemeler şimdi belediye başkanlarını teslim almak için kullanılıyor anlayışı toplumda yaygın hale gelmiştir. Olay İzmir’i aşan bir olaydır” dedi. ‘İzmir’i aşan bir olay’ 1 kişiye 2 milyon 913 bin TL ? ANKARA (AA) Sayısal Loto’nun bu haftaki çekilişinde kazanan numaralar “8, 13, 29, 34, 35 ve 38” olarak belirlenirken 6 bilen 1 kişi, 2 milyon 913 bin 656 lira 40 kuruş ikramiye kazandı. Çekilişte 5 bilenler 2 bin 26 lira 45’er kuruş, 4 bilenler 28 lira 60’ar kuruş, 3 bilenler 4 lira 35’er kuruş ikramiye kazandı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle