28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 KASIM 2011 SALI 6 HABERLER AİHM yargıcı Prof. Dr. Karakaş, uzun tutukluluk sürelerinin büyük sorun olduğunu söyledi AİHM’ye şikâyetler arttı İstanbul Haber Servisi Türkiye’de tutukluluk ve gözaltı sürelerinin büyük sorun olduğunu belirten Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargıcı Prof. Dr. Işıl Karakaş, Türkiye’den AİHM’ye başvurularda inanılmaz artış olduğunu söyledi. Karakaş, “Vicdani ret mutlaka uygulanmalı” dedi. Prof. Işıl Karakaş NTV’ye yaptığı değerlendirmede, bu yıl AİHM’de Türkiye’yle ilgili önemli kararlar verildiğini. 2011 yılında Türkiye’den AİHM’ye gelen başvurularda “inanılmaz artış” olduğunu belirtti. Karakaş, “Geçen yıl 6 bin6 bin 500 arası başvuru varken, bu yıl gelen başvuru sayısı 9 bine ulaştı. Görülen şu ki birtakım düzenlemelere, reformlara veya yargıda beklenen açılımlara rağmen henüz Türkiye’de bazı şeyler yolunda gitmiyor. Başvuruların katlanarak artması demek, kişilerin hak ve Çok sayıda gazetecinin tutuklanmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Karakaş şu bilgileri verdi: “Türkiye bu konuda en kötü durumda olan devlet. İfade ve basın özgürlüğü açısından hakkında en çok ihlal kararı verilen ülke. Diğerleriyle kıyaslarsanız, arada çok çok büyük farklar var. Türkiye’nin arkasından gelen Fransa hakkında mesela 10 tane ihlal kararı verilmişse, Türkiye için bu rakam 200’ün üstündedir.” Vicdani ret konusunda Türkiye’den ge Zalimliğin Diyeti Olli Heinonen, eski BM Atom Silahları Denetimcileri Başkan Yardımcısı, şimdi Harvard’da konuk profesör, Spegel dergisinin 2011/40. sayısında: İran 2014’te atom bombası için yeterli plütonyuma sahip olacak. 2014’te İran atom bombasına sahip bir ülke kabul edilebilir... Yazıyı okuyunca, İsrail, ABD ve AB’nin şunun şurasında 2 yılı var İran’ın atom gücü olmasını engellemek için. Reddetmesine rağmen, İran’ın bomba üretme sürecinde olduğuna ilişkin, Batılı uzmanların elinde çok “veri var”. En önemlisi, bir atom elektrik santralının çalışması için gerekli zenginleştirilmiş uranyum miktarını katbekat aşan üretimi. İran’ın çalışmalarını engellemek ve geciktirmek için özellikle İsrail, İranlı atom mühendislerine suikasttan tutun, İran’ın nükleer araştırmalarını çok özel yazılmış virüslerle sabote etmeye varıncaya kadar, yeraltı savaşları sürdürüyor. Ortada bilinmezlikler varsa, İran’ın iki yıldan bile önce, örneğin önümüzdeki yıl atom silahını yapabileceği de olasılıklar içinde... Zaten İsrail iğne üzerinde oturur gibi. Atom silahları denetim kurumunun son raporu üzerine, İran’ın vurulmasını istedi. Ancak, böyle bir saldırının bırakın bölgeyi, dünyayı yeni bir cehennemin içine atacağı da kuşkusuz. İran atom bombasını üretecek bir durumdaysa tek yapılacak iş, İran’ın atom silahları anlaşmalarına uyumunu sağlayacak görüşmeler yapmaktır. Tabii, İsrail’in de atom silahları resmiyet kazanmalı ve bu anlaşmaların içine çekilmeli. ??? Bir saldırıda, Türkiye de cehennemin içinde kalır. Zaten iktidar, buna hazırlık içinde! Bütün ülkeyi Amerikan füze rampasına dönüştürüp hedef tahtası yaptığı gibi, Suriye’deki iktidar savaşlarına fiilen taraf ülke haline geldik. Öyle ki, Fransız Dışişleri Bakanı, Suriye’de iç karışıklıkları kışkırtmak için neler yapılması gerektiğini bizzat Ankara’ya gelip bizim Dışişleri Bakanı ile görüşüyor! Kendi ülkelerinde insan hak ve özgürlüklerine popolarını gösteren Arap Birliği’nin kralları, başkanları, diktatörleri, aralarında Sudan lideri gibi ülkesinde milyonlarca insanın katili, Suriye’ye ekonomik ambargo uygulama kararı alıyor! Ne demiştik aylar önceki yazılarımızda? ABD, savaş gibi konularda artık maşa kullanıyor! Irak savaşında 3 trilyon dolar, 5 bin asker kaybı ve katbekat aşan yaralı sayısı karşısında, güdümündeki “İslami uşaklarını” kullanma politikasına geçti. Libya’da bunun meyvesini yedi. Şimdi Suriye’de, maşalarını daha büyük yetki ile cepheye sürüyor! Her “Amerikan dostu”, dostluğun öyle bedava olmadığını, bunun için er veya geç diyetini ödemek mecburiyetinde olduğunu tatmak zorundadır! Hele hele, bir de “stratejik müttefik” ilan edilmiş olmak gibi bir bahtiyarlığa kavuşmuşsanız! En tehlikeli unvan veya paye de budur! Stratejik müttefikliğin tadını, artık savaş cephesinde çıkartırlar adama! Yazdıklarımızı, Obama’nın İstihbarat Danışma Kurulu Eşbaşkanı Chuck Hagen, arkadaşımız Elçin Poyrazlar’a geçen hafta doğruluyordu: “Irak işgalinden dersler çıkardık, bölgede petrol dahil çıkarlarımızı korumak için işgalden başka yöntemler kullanıyoruz, bölge güçleriyle ittifak yapıyoruz...” (21 Kasım 2011, Cumhuriyet) ??? ABD’nin “Bölge güçleri ile ittifak yapıyoruz”un anlamı, Türkiye ve güttüğü Arap ülkelerini, Suriye ve İran’a karşı konuşlandırıyoruz, bu işi onlar halledecek demektir. Yani, İslam ülkelerini başka İslam ülkelerine kırdırmak... Arap ülkeleri denen oluşum, zaten Filistinlilerin düşmanı... Filistinliler bu haldeyse hâlâ, başlıca nedeni onlar! Şimdi soralım: Şu Arap ülkelerinden hiçbirinin, demokrasi, insan hak ve özgürlükleri açısından iler tutar yeri yokken... Suriye’de insan haklarını bahane ederek ABD’nin askeri cephesinin vurucu gücü neden oluyorlar? Çıkarları ne? Evet, bu soru önemli. Söyleyeyim: Krallıklarını, diktatörlüklerini, insan hak ve özgürlük düşmanlıklarını, iktidarlarını... Özetle, ülkelerindeki zalimliklerini sürdürebilmenin diyetidir bu... Gazeteci tutuklamada en kötü devlet len birçok başvurunun mahkemenin önünde olduğunu anımsatan Prof. Işıl Karakaş, Avrupa Konseyi’ne üye 47 devletten sadece 2’sinde vicdani ret hakkı tanınmadığını, bunların da Türkiye ve Azerbaycan olduğunu söyledi. AİHM’nin vicdani ret kararına da dikkat çeken Karakaş, “Orada da diyor ki Türkiye mutlaka yasal düzenlemesini buna göre yapmalı, vicdani ret hakkını tanımalı, bir, ikincisi de, bu hakkı kullanan kişiler için de ilave bir kamu hizmeti, bir alternatif hizmet öngörmelidir” dedi. Prof. Dr. Karakaş özgürlüklerinin iç hukukta yeterli düzeyde garanti altında olmadığını gösteriyor ya da düşündükleri haklarını elde edemedikleri için uluslararası yargı organı olan AİHM’ye başvurular gelmeye devam ediyor” dedi. Türkiye’den gelen başvurularda genelde tutukluluk ve yargılama sürelerinin uzunluğu bulunduğunu anlatan Karakaş, “Zaten bu iki konu birbiriyle bağlı. Tutukluluk süresinin uzunluğu yargılama süresinin uzunluğunu da çoğu davada bazen beraberinde getiriyor. Asıl olan tutukluluk değil dir. Asıl olan kişinin dışarıda olması, davasının sürmesi, ancak çok belirli, çok kesin koşulların varlığı halinde tutukluluğa karar verilmesidir. Bu, genel prensip. Türkiye’deki uygulamaya baktığımız zaman bu tam tersine dönmüş durumda. Bizde tutukluluk esas, salıverilme istisna durumunda. Ergenekon davası veya başka bir dava şeklinde söylemiyorum. Bu zaten yeni bir olay da değil. Maalesef Türkiye’deki hâkimlerimizin, yargı organlarının uygulamalarından da kaynaklandığını düşünüyorum” diye konuştu. Karakaş, Türkiye’de yasal düzenlemede öngörülen 3 yıllık tutukluluk süresinin dahi AİHM içtihadına göre uzun olduğuna dikkat çekti. ARAP BİRLİĞİ’NİN SURİYE İÇİN ALDIĞI KARARL ARI TÜRKİYE ‘KISMİ’ UYGUL AYAC AK Yaptırımlara nüans ayarı BAHADIR SELİM DİLEK SURİYE İDDİALARI YANITLADI Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim Arap Birliği’ne sert tepki gösterdi. Örgütün kabul ettiği dokuz maddelik yaptırım paketinin “bir ekonomik savaş ilanı” anlamına geldiğini ifade eden Muallim, “Arap ülkelerindeki varlıklarımızın yüzde 9596’sını geri çektik. Halkımızın çıkarlarını korumak zorundayız” dedi. Muallim, ayrıca Suriyeli silahlı muhalif grupların düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden güvenlik güçlerinin de görüntülerini yayımladı. Ancak basın toplantısını yayımlayan yabancı yayın kuruluşları, bu görüntülerin gösterilmesi üzerine canlı yayınlarını kesti. FRANSA İSTEDİ AB toplantısına Türkiye de çağrılıyor Dış Haberler Servisi Suriye üzerindeki uluslararası baskı giderek artarken BM’nin Bağımsız Suriye Soruşturma Komisyonu’nun hazırladığı raporda, “Komisyon, Suriye Arap Cumhuriyeti’nde incelemenin yapıldığı dönem içerisinde farklı yerlerde insanlığa karşı suç işlendiği konusunda derin kaygılar taşımaktadır” denildi. Raporda ayrıca, Suriye ordusu ve güvenlik güçlerine yönelik silahlı saldırı düzenleyen “Özgür Suriye Ordusu” isimli bir grubun varlığı da kabul edildi. Raporda, muhalif gruplara uluslararası insan hakları hukukuna saygı göstermeleri çağrısı yapıldı. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad hükümetinin bu suçların sorumlusu olduğu belirtilen raporda, kasım ayı başına kadar en az 256 çocuğun hükümet güçleri tarafından öldürüldüğü, bazı erkek çocuklarına tecavüz edildiği ve 2 yaşındaki bir kız çocuğunun, büyüyünce gösterici olmasını engellemek amacıyla vurularak öldürüldüğü bildirildi. BM’nin hazırladığı bu raporun, Suriye üzerindeki uluslararası baskıyı arttırması ve olası yaptırımların da sertleştirilmesinin yolunu açması bekleniyor. Perşembe günü Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları Brüksel’de Suriye’deki son durumu ele almak üzere bir araya geliyor. Fransa, bu toplantıya Türkiye’nin de katılmasını istedi. Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe, Suriye rejiminin “günlerinin sayılı” olduğunu belirtti. ANKARA Türkiye, Arap Ligi kararlarına nüans ayarı yaparak Suriye’ye yaptırım uygulama kararı aldı. Arap Birliği’nin kararı sonrasında hükümet yaptırımların uygulanması için düğmeye bastı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu başkanlığında Adalet Bakanı Sadullah Ergin, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Murat Özçelik Dışişleri Bakanlığı’nda önceki gece bir araya geldi. Gece 01.30’a kadar devam eden toplantıda Arap Birliği’nin aldığı ekonomik yaptırım kararları masaya yatırıldı. Toplantıda kararların Türkiye ekonomisini ve Suriye halkını etkilemeyecek şekilde uygulanması kararlaştırdı. Türkiye’nin masaya yatırdığı önlemler şöyle: İki ülke merkez bankaları Arap Birliği Genel Sekreteri Nabil Alarabi ve Katar Dışişleri Bakanı Hamad bin Jasim (ortada) ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 27 Kasım’da Suriye ile ilgili alınan kararlara imza atmıştı. (EPA) arasındaki ilişki Suriye’ye para transferi yapılmaması için askıya alınacak. Ancak bu aşamada büyükelçilik hesaplarına dokunulmayacak. Esad yönetiminin Türk bankalarındaki hesaplarına el konulacak. Yönetimdeki kişilerin mal varlıkları dondurulacak. Sivil uçuşlar devam edecek. Ülkeden ayrılmak isteyenler için THY’nin Şam yolcularının azalması durumunda sefer sayısı azaltılacak. Suriye devletine resmi mal satımı durdurulacak. Esad ve ailesinin seyahatine yasak konacak. Türkiye ve Arap dünyası arasındaki ticaretin ana güzergâhlarından olan Suriye’den geçen 46 bin kamyonun ticareti sürdürmesi için ulaştırma alanında önlem alınmayacak. Su ve elektrik yaptırım unsuru olmayacak. LİBYA’DAN SURİYE’YE SAVAŞMAK ÜZERE GÖNÜLLÜ TAŞINDIĞI İDDİASI Sınırda isyana teşvik görüşmesi LONDRA (ANKA) Libya İslami Mücadele Grubu eski lideri ve Trablus Askeri Konseyi Başkanı Abdülhakim Belhadj’ın, Türkiye’ye gelerek İstanbul’da ve sınır bölgesinde Suriye Özgür Ordusu liderleri ile buluştuğu bildirildi. Belhadj’ı, “örtülü operasyon” ile Türkiye’ye bizzat Libya Geçici Devlet Başkanı Mustafa Abdül Celil’in gönderdiği ileri sürüldü. Türkiye’nin de içinde yer aldığı organizasyonla Libya’dan Suriye’ye savaşmak üzere gönüllü taşındığı ileri sürüldü. İngiliz Telegraph gazetesi, “Önde Gelen Libyalı İslamcı, muhalif grup Özgür Suriye Ordusu ile Buluşuyor” başlığı ile verdiği haberinde “Libyalı yetkililer, bu hafta ülkenin en tanınmış İslamcı milis liderini, Özgür Suriye Ordusu’nun önde gelen şahsiyetleriyle buluşmaya gönderdi” spotunu kullandı. Haberde şu iddiada bulunuldu: “Belhadj ile birlikte görev yapan askeri bir yetkili, Trablus Askeri Konseyi başı ve Libya İslami Mücadele Grubu eski lideri Abdülhakim Belhadj’ın ‘İstanbul ve Türkiye sınırında Özgür Suriye Ordusu liderleri ile buluştuğunu söyledi. Onu oraya Mustafa Abdül Celil gönderdi’ dedi.” Gazete haberinde “örtülü operasyon”un, Belhadj’ın, Trablus’tan ayrılırken havaalanında rakip bir Libyalı askeri grup HİKMET ÇETİN’DEN SURİYE MESAJI Debka sitesi de yazdı tarafından sahte pasaport ile seyahat ettiği gerekçesiyle gözaltına alınmasıyla ortaya çıktığı belirtildi. Yeni Libya otoritelerinin Esad rejimine karşı isyan edenlere para ve silah önerdiği de belirtildi. Gazeteye açıklamalarda bulunan askeri kaynağın Belhadj’ın askerleri eğitmek üzere Libyalı savaşçıları göndermeyi önerdiğini söylediğini de aktardı. ‘Hangisinde demokrasi ve adalet var?’ ANKARA (ANKA) Eski Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, Arap Birliği’nin Suriye’ye karşı aldığı ve Türkiye’nin de katılacağını bildirdiği yaptırımlara ilişkin uyarıda bulunarak “Suriye’den talepte bulunan Arap Birliği’nin hangi ülkesinde özgürlük, demokrasi ve adalet var onu da merak ediyorum” dedi. Yaptırımlardan Türkiye’nin sınır illerinin zarar göreceğini belirten Çetin, Suriye’nin PKK’yi kullanarak Türkiye’ye misillemede bulunma ihtimalinin olduğunu sanmadığını ifade etti. Suriye’de sivillere yapılanların hiçbir şekilde onaylanamayacağını anlatan Çetin, Arap Birliği’nin yaptırımların olası etkilerine ilişkin, “Batı katılmazsa çok fazla etkili olacağını sanmıyorum” dedi. Mevcut durumda Türkiye ile Suriye ilişkilerinin bozulmasının etkilerinin sınır illerinde görüldüğünü anlatan Çetin, “Suriye bir anlamda komşularla sıfır soruna birkaç ay önce örnek diye gösteriliyordu. Neredeyse sınırların kalkacağı noktadan bu noktaya gelindi. Bunlardan ticari bakımdan zararı sınırdaki illerimiz görecektir” diye konuştu. Hamas Türkiye’den cami istedi ANKARA (AA) Hamas hükümeti, Türkiye’den Gazze’de Osmanlı tarzı 15 cami yapmasını ve savaşta yıkılan ya da zarar gören camileri de yeniden inşa etmesini istedi. Teklif kabul edilirse Gazze’de 161 yıl sonra ilk kez Türk camisi yapılmış olacak. Gazze’deki hükümet yetkilileri Türkiye’ye, yeni camiler yapma ve yıkılanların onarılmasıyla ilgili bir proje sundu. Gazze’de 15 yeni caminin inşa edileceği kaydedilerek bunların “dünya çapında benimsenmiş Osmanlı tarzında yapılması” istendi. 20082009 savaşında 34 caminin tamamen yıkıldığı, 161’inin ise kısmen zarar gördüğü belirtilerek bunların da ya yeniden inşası ya da tamiri istendi. 34 caminin inşası 14 milyon 830 bin dolar, 161 camiden 20’sinin tamiri için 180 bin dolar gerektiği ifade edilerek ayrıca zarar gören mezarlıklar ile yıkılan vakfiyeler için toplam 2 milyon 578 bin dolar gerektiği kaydedildi. Osmanlı tarzında yapılması istenen camiler için ise henüz maliyet hesabı çıkarılmadı. Öte yandan, İsrail’in istihbarat çevrelerine yakınlığıyla bilinen Debka sitesi, Arap Birliği’nin önceki gün Suriye’ye yaptırımları açıklamasından önce Suriye’nin 7 komşusunun olası bir misillemeye karşı sınırlarında önlem aldığını bu kapsamda Türkiye’nin üç zırhlı tugayı, hava kuvvetleri ve donanmasının hazır duruma getirildiğini ileri sürüdü. Debka ayrıca, Türkiye’nin, “Özgür Suriye Ordusu’nun yanında savaşmaları için Libya’dan gönüllü taşıdığı” iddiasında bulundu. Debka’da yer alana yazıda şu iddialarda bulunuldu: “Arap Birliği’ndeki oylamadan önce Katar ve Türkiye’nin, isyancı Özgür Suriye Ordusu’nun yanında savaşmaları için havayoluyla Libya’dan gönüllü taşıdığı, bunların bazılarının silahlı oldukları belirtiliyor” denildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle