25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 KASIM 2011 SALI CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Yunan İş Federasyonu; Türkiye’yi 29 havaalanı, kamu bankaları, limanların satın alınması için davet etti: Ioannis Patsiavos Adaları siz alın ? Yunan İş Federasyonu Koordinatörü Ioannis Patsiavos: Yunanistan’da 2015’e kadar toplam 50 milyar Avro’luk özelleştirme yapılacak. Bu, komşu Türk iş dünyası için önemli fırsatlar sunuyor. için Türk işadamlarına çağrıda bulundu. Genç Yönetici ve İşadamları Derneği’nden (GYİAD) yapılan açıklamaya göre, Dernek Başkanı Burcu Akdarı ile yönetim kurulu üyeleri, kriz ortamının sunduğu olası iş fırsatlarını yerinde görmek amacıyla gittikleri Atina ve Selanik’te Yunan ekonomisinin tepe yöneticileri ile bir araya geldi. SEV’in koordinatörü Ioannis Patsiavos, yaptığı açıklamada, hükümetin aldığı karar çerçevesinde kamuya ait pek çok varlığın kriz nedeniyle değerlerinin altında rakamlarla özelleştirileceğine dikkati çekti. Almanya, İsveç, Danimarka ve Çin’de özelleştirme süreciyle ilgili görüşmelerde bulunduklarını belirten Patsiavos, “Oysa en yakınımızda, bizim için çok önemli olan komşumuz Türkiye var. Yunanistan’ın en büyük ekonomi örgütü olarak, A’dan Z’ye her şeyi kapsayan toplam 50 milyar Avro’luk bu özelleştirme fırsatından komşumuz Türk iş dünyasının da yararlanmaBurcu sını istiyoruz. Artık YuAkdarı da iki ülke nanistan’da iş yapmak arasında 3 milyar çok daha kolay hale dolarlık ticaret hacmi geldi. Çok daha bulunduğunu, bunun özellikle güçlü temeller üzeTürkiye lehine daha da rine kurulan yeni geliştirilmesi için Yunanistan’daki Yunanistan’da kriz ortamının önemli fırsatlar yerinizi almak sunduğunu belirterek teknokrat üzere sizleri hükümetin kurulmasının ardından bekliyoruz” deYunanistan’a giden ilk Türk sivil toplum örgütü olduklarını bildirdi. Akdarı, di. Selanik ziyaretinde ‘Money Show’ adlı YunanTürk ekonomi zirvesinde yaklaşık 300 İş Konseyi Başişadamına yaptığı konuşmanın büyük ilgi kanı Dimitris gördüğünü belirterek “Konuşmam Papanicolaou bitince Yunan işadamları bizler da özelleştirme üzerinden Türk işadamlarıyla irtibata sürecinde Türk geçmek için uzun bir kuyruk iş dünyasını biloluşturdu. Türk dış ticaretinde gilendirmek ve bu Yunanistan yüzde 3’lük bir paya süreçte daha aktif sahip. Bunu arttırmak için yaşanan kriz önemli fırsatlar olmalarını sağlamak barındırıyor. Bunu mutlaka için GYİAD ile Mayıs değerlendirmeliyiz” 2012’de Yunan adalagörüşünü dile rında ortak zirve düzenlegetirdi. me önerisinde bulundu. Ekonomi Dili Eşittir Savaşın Dili Ekonomi haberleri saatlerinde, piyasalar düzeninin krizi üzerinden yapılan tüm bilgilendirme, değerlendirmelerde, krizden çıkışın reçetelerinde, giderek daha açık üslupta savaşın dilinin egemen olması tüylerimi diken diken ediyor... Ekonomi sözcükleri ile sıradan vatandaşlar olarak bizlerin anlaması çok zor olsa da, söylenenlerin özetinde, önceleri beklenmedik olarak açıklanan, alınan önlemlerle atlatılacak gibi bakılan krizin, artık sistemin bilinen piyasalar önlemleri içinde çıkışının görülmediği, giderek derinleşmekte olduğu, süresine ise hiç sınır çizilemeyeceği olguları, ortak söylemlerde vurgulananların başını çekiyor... Çıplak sözcükler ya da ekonomi terminolojisi kullanılarak, dengelerin taşlar yerlerinden oynamış olarak yeniden oturtulmasında dayatmacı, zorlayıcı, çatışmacı güç, savaşın kaçınılmaz olduğunun altı çiziliyor... Krizin derinliği, kazandığı boyutlarda klasik demokrasi, insan haklarının çözüm reçetelerinde yerinin olamayacağı da sakınılmadan dillendiriliyor... Bilindiği üzere hafta sonu Arap Birliği’ne siyaseten onaylatılan Suriye ambargosu kararı vardı... Ekonomi üzerinden bu kararın anlamı yerli yerine oturtulurken, insan hakları, demokrasi, diktatörlük düzeninde yaşananlar, ‘tepki’ kavramı ile söylenenlerin çok da bir anlamı olmadığının saklanmasına bile gerek duyulmuyor... Kimselerin ambargo kararını alan Arap Birliği içinde oy kullanan ülkelerin siyasi yapılanmalarında daha fazla demokrasi, insan hakları olduğu, diktatörlüklerle yönetilmediklerini söyleyecek hali yok... Dahası yakın gelişmeler olarak söz konusu ülkelerde de, uysa da uymasa da “Arap Baharı” adının kullanılmasında ısrar edildiği başkaldırıların, sokak eylemlerinin, diktatör yönetimlere karşı çıkışların daha insani yöntemlerle durdurulduğunu söyleme lüksleri de yok. Yani neden Libya, neden Suriye’de yaşananlara zengin kuzey dünyasından, emperyal güç odaklarından müdahalenin geldiğinin insani, demokratik bir açıklaması yok... ??? Söz konusu ekonomik çıkarlar üzerinden açıklamalar olduğunda, çok net dürüstçe, krizden çıkış koşulları, dayatmaları, çıkar cephelerinde yer alma, kazananlar safında olma.. kavramları ile durumlar özetleniyor... Demokrasinin beşiği ülkelerde bile, seçilmiş siyasilerin yerine atanmış bürokratlarla yönetimin bugünün koşullarının bir zorunluluğu olduğu ifade ediliyor. AB’nin siyasi, ekonomik geleceği, kararlarında merkez ükeler, ikinci, üçüncü üye halkası ülkeler ayrışması tartışılırken de siyasi, insani kaygılardan tümden koparılmış olarak, hangisinin ekonomik çözüm getireceği sorgulaması yapılıyor. Söz konusu Ortadoğu’nun yeniden emperyal güç odakları, ekonominin, piyasalar düzeninin çıkarlarından yana düzenlemesi olunca da, daha önce bu ülkelerde diktatörlerle uzlaşılarak kurulmuş dengelerin ayakta tutulabilenler artı yeni yandaş iktidarlar olarak nasıl düzenleneceğinin koşulları aranıyor... Gelinen noktada, dünün en taze değerlendirmelerinde sistemin merkez ülkelerinin aslında İran’la savaşı söylemde tutarak, şimdilik Suriye yönetiminin defterinin dürülmesine ağırlık verdiği saptaması yapılıyor... Ekonomi penceresinden neden Suriye yönetiminin değiştirileceğinin tartışması bile gündemde değil. “Katli vaciptir, tanrılar kurban istiyor” üslubunda, Yunanistan, İtalya, İspanya gibi zengin kuzey dünyası içindekiler için lideriktidar değişikliği olarak hızla gerçekleştirilen sonucun, “Suriye’de elbette çok daha zorlu, savaşkan, kanlı olarak olsa da Esad yönetiminin düşürülmesine kadar bedeli ne olursa olsun savaş” çerçevesi mutlak kabul ediliyor. Şimdilik dışardan işgal sözü yok, “iç dinamiklerin her tür destekle iç savaşta kazanmalarına yönelik her yol mubah” kararı, uluslararası geçerli gerekçeleri olmasa da, dayatılmış tartışılmaz olgu olarak gündemde... Ekonomik çıkarlar, kazanan tarafta olma babında Türkiye’nin Libya’da olduğu üzere kazanacaklarına mutlak gözü ile bakılan cephede olması da sorgulanmıyor. Tartışmalar gerçek insani kaygılardan, haklarından, demokratik ilkelerden çok uzakta olarak, “ne kadar önde ya da geride kalma, kaybetmeme..” kaygıları üzerinden... Malum Türkiye’ye, emperyal odaklar sınır komşusu, stratejik ortak, din kardeşliği üzerinden doğrudan önde, iç savaşın tarafı olarak rol biçtiler... Irak’ta bir milyonun üstünde Iraklının ölümünden sorumlu ABD, uzakta, ulaşılamayan güç odağı olarak çok ağır hesap vereceğe benzemiyor. Türkiye Suriye’nin uzun sınırlı komşusu, izdüşümleri Türkiye’de de olan her tür ayrımcı, İslamcı mezhepler, cemaatler, halklar üzerinden iç savaşa bulaşıldığında, Türkiye’ye kalıcı bedelleri çok ağır da olabilir. Bizimkilerin tek derdi, bedel ödemeden bu işin içinden kazançlı çıkmak. İktidardan, siyasi ideolojisinden yana düşünce üretenler, bir tek bu kaygılar ekseninde Suriye’nin iç savaş bataklığına ne boyutlarda bulaşılması gerektiği üzerinden sorgulama yapıyorlar... Bu kirli savaşa bulaşmanın bize yansımalarını ise aklına bile getiren yok... Neler satılık? Atina Havaalanı başta olmak üzere 29 havaalanı, kamu bankaları, toplam 3 bin 500 adanın bir kısmı, limanlar, marinalar, otobanlar, demiryolları, enerji tesisleri, telekomünikasyon şirketleri, su arıtma tesisleri, doğalgaz, piyango ve posta idareleri, madenler, rafineriler, yenilenebilir enerji üretim merkezleri, golf alanları, oteller ile toplam 100 milyon metrekare gayrimenkul özelleştirilecek. Ekonomi Servisi Zor ekonomik koşullardan geçen Yunanistan, yaşadığı krizi aşmak için kamuya ait varlıkları özelleştirme kararı alırken, ülkenin TÜSİAD’ı olarak bilinen Yunan İş Federasyonu (Helenic Federation EnterprisesSEV) 50 milyar Avro’luk özelleştirme Ticareti arttıralım Burcu Akdarı Uzanlar’a Polonya şoku 10.1 milyar dolarlık Libananco davasını kazanan ekip, firari Uzanlar’ın peşini bırakmıyor. Uzan Ailesi’nin, Fransa, Ürdün, Polonya ve Güney Kıbrıs’taki mal varlıklarının peşine düşen Libananco ekibi, Polonya’da Uzanlara ait yeni mal varlıklarına ulaştı. Star’ın haberine göre Enerji Bakanlığı ve Coşar Hukuk Bürosu’ndan oluşan ekip, Polonya’dan tespit edilen gayrimenkulleri, banka hesaplarını ve diğer varlıklar için hukuki mücadele başlatıyor. Komşuda ücretler yeniden tırpanlandı ? Yunanistan’da yeni hükümet ilk icraat olarak emekli maaşlarında 5. kez kesinti yaptı, 45 bin KİT memuru emekli olana kadar yarım maaşla evine gönderildi, yılbaşı ikramiyesi suya düştü. MURAT İLEM ATİNA Binbir güçlükle kurulan erken seçim hükümeti, yemin ettikten bir hafta sonra kemerleri biraz daha sıkınca Yunanistan yeniden ayağa kalktı. Başbakan Lukas Papadimos, AB yetkilileri ile Brüksel’de yaptığı görüşmelerden sonra ilk icraat olarak emekli ve çalışanların maaşına tırpan atınca kıyamet koptu. Basına açıklanan ted birler paketinin ilk mağdurları, daha önce Yorgo Papandreu döneminde maaşları 4 kez kesintiye uğrayan 900 bin emekli oldu. Bu ay bankalara giden emekliler, 5. kez 100300 Avro’larının kesildiğini gördü. İkinci mağdur grup, işleri bankamatik memurluğa çevrilen 45 bin KİT çalışanı oldu; onların maaşında da yüzde 60 kesinti yapıldı, emekli olacakları tarihe kadar işe gelmemeleri, paralarını aydan aya bankadan al maları istendi. KİT’lerde bir operayon daha yapıldı; tüm memurların maaşları yüzde 35 kesildi, en yüksek devlet memurunun maaşı 2 bin Avro ile sınırlandırıldı. Ayrıca herkesin iple çektiği yıl başı ikramiyeleri ise AB ve IMF’nin 6. kredi paketine takıldı. “Troyka”dan para gelmezse ikramiyeler verilmeyecek. Kesintilere karşı sendika ve sivil toplum kuruluşlarının yeni bir grev dalgası başlatacağı belirtiliyor. Cotonella artık Hateks’in Hatay Tekstil İşletmeleri (Hateks) Fransa’daki iştiraki Cotonella’nın yüzde 90 hissesine sahip oldu. Avrupa’daki dağıtım ağını güçlendirme stratejisi paralelinde Fransa’daki ev tekstili markası Cotonella’nın kontrolünü ele geçiren Hateks, 2012’de Avrupa pazarında daha fazla büyümeyi hedefliyor. OECD Türkiye için büyüme tahminini indirdi Ekonomi Servisi Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Türkiye ekonomisi için en büyük riskin büyük cari işlemler açığı olmaya devam ettiğini belirterek 2012 için büyüme tahminini mayısta açıkladığı yüzde 5.3’ten 3.0’a indirdi. Kuruluş, dünya ekonomisinde bu yıl yüzde 3.8, 2012’de yüzde 3.4 büyüme öngördü. Bu tahminler, OECD’nin mayısta açıkladığı ve dünya ekonomisinin 2011’de yüzde 4.2, 2012’de yüzde 4.6 büyüyeceği yönündeki beklentilerinden ciddi düşüş gösteriyor. ‘Los Angeles’i işgal et’ hareketi tüm baskılara rağmen eylemlerini sürdürmekte direniyor. Anel yeni iş aldı Anel Elektrik Proje Taahhüt ve Ticaret AŞ, Katar’daki Yeni Doha Uluslararası Havaalanı’nda yaklaşık 5 milyon dolarlık ek iş aldı. Anel, mevcut sözleşme kapsamında Sky Oryx Joint Venture için 5 milyon 144 bin 526 milyon dolar tutarında ilave elektrik işleri yapacak. Moody’s Avrupa’yı uyardı Moody’s, borçlu ülkelere tek tek yaptığı not indirimi uyarılarından sonra bu kez tüm Avrupa’ya göz dağı verdi. Kuruluş “Avro Bölgesi borç ve bankacılık krizi bütün Avrupa ülkelerinin kredi notunu tehlikeye sokuyor” dedi. Moody’s ülkelerde yaygın olarak temerrüt görülmeyeceği ‘pozitif senaryo’da bile indirimin söz konusu olabileceğini belirtti. İngiltere’de grev başlıyor İngiltere’de kamu sektörü çalışanları yarın greve gidiyor. Ülkedeki kesinti planları ve işten çıkarmalara karşı yapılan 24 saatlik greve ; 33 sen dika ile yaklaşık 2 milyon kişinin iş bırakarak destek vermesi bekleniyor. 18 bin sınır güvenliği memuru da iş bırakacaklar arasında. Grevin ülke ekonomisine zararının 500 milyon sterlini bulabileceği kaydediliyor. Geçen akşam CKM’de usta sanatçı Genco Erkal, Aziz Nesin’in öykü, şiir, masal ve taşlamalarından uyarladığı çağdaş meddah gösterisinde seyircilere “Nereye gidiyoruz” diye soruyordu. Ben içsesimle ona şu cevapları verdim: konomimiz duvara toslamak üzere Yıllardır borçla finanse edilen tüketime dayalı ekonomimizin cari açığının ileride büyük sorun olacağı dillerde pelesenk olduğunda ekonomiyi yönetenler ve çokbilmiş medya gevezeleri, cari açığın gayrisafi yurtiçi hasıla oranına bakılması gerektiğini, cari açığın çevrilebildiği sürece sorun olmayacağını söyleyip durdurdular. Yıl sonunda 75 milyar dolara ulaşacağı beklenen cari açık, kurlarda kanama, AB bölgesindeki çözülmesi zor krizler nedeniyle 2012 yılında bizi büyük sıkıntıların beklediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu bir felaket tellalığı değil, matematiksel bir sonuçtur. Zaten ekonominin patronu Ali Babacan da son zamanlarda tehlike sinyalleri vererek gecikmiş de olsa uyarılarda bulunuyor. E Nereye Gidiyoruz? borçlusu vatandaş eyvah diyecek Hiçbir şey olmayacakmış gibi kazandığının misli misli borçlanarak tüketen, faiz yükü altına giren, araba, cep telefonu, bilgisayarlarla boğulan halkımızın tasarruf eksikliği ekonomiye büyük yük oluşturacak. Öte yandan gazetelerin bütün sayfalarında yer alan gayrimenkul satış ilanlarından görüleceği ve arz bolluğundan anlaşılacağı üzere inşaat ve gayrimenkul sektörü delirmiş durumda. Bu inşaatlar nasıl bitecek? Kimler burayı hangi kaynakla alacak? Borçlar ilerleyen zamanda nasıl ödenecek? Bu sorulara tatmin edici cevap vermek çok zor. Çılgınca tüketen ve kredi tartışmalarıyla gelecekteki diktanın altyapısının hazırlanmasına maalesef milli seyirci durumundayız. Acil ve öncelikli konularımızın tartışılmaması gerekiyor. Çünkü Ortadoğu yangınının gösterilmemesi, öncekini okuyup anlayıncaya kadar bir başkasının çıkarıldığı kanun hükmünde kararnamelerle ülkenin idare edildiğinin dikkatten kaçırılması ve bir gecede gerçekleşen radikal düzenlemelerden kamuoyunun haberinin olmaması isteniyor. kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” ereye gidiyoruz, sorusunun cevabını ararken bazı alt sorular da merak konusu Bedelli askerlik paraları neden bütçeye gelir olarak aktarılmayacak? Oluşturulacak fonun denetimini kim yapacak? 19251938 döneminde kimler ne kadar vergi veriyordu? Dersim’den toplanan vergiler ne kadardı? Vergilerin tahsili aşiretlerin keyfine mi terk edilmişti? Fitch neden notumuzu durağana çevirdi? Bu, IMF tahminlerine “Onlar hesap bilmiyor” diyen bize uyarı anlamı mı taşıyor? Ortadoğu’da çıkacak bir yangının içinde kalırsak savaş ekonomisi bizi nerelere götürür? Çılgınca tüketen toplumumuzu pembe rüyasından kim uyandıracak? Ey Aziz Nesin, sen bilirsin; bu soruları kime sorayım?.. N erakla ve telaşla nereye gidiyoruz, diye sorarsanız alın size Ceza Kanunu Onur Öymen’i yakan aşağıdaki maddeyi hepimizin ezbere bilmesi gerekiyor. Ne konuşursanız konuşun cümlelerinizden suç unsuru bulacak maharetteki savcılar, bu madde kapsamında size soruşturma açabilir. “Türk Ceza Kanunu 216. maddesi: Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine M İnovasyon için geri sayım Ekonomi Servisi Türkiye İhracatçılar Meclisi ve Turkcell 78 Aralık 2011’de ‘Türkiye İnovasyon Konferansı’na ev sahipliği yapacak. Türkiye’nin yaratıcı gücünü kışkırtmak ve her alanda uluslararası rekabette farkındalığını arttırmak amacıyla Cumhurbaşkanlığı himayelerinde gerçekleştirilecek konferans, her biri kendi alanında birer inovasyon ustası olan birbirinden önemli konukları konuşmacı olarak ağırlayacak. rap sıcak parasına tamah etmenin cezasını göreceğiz Arap Baharı diye kendimizi Ortadoğu’nun ateşine attık. Buradan gelen sıcak paralarla ekonomideki zafiyet saklanıyordu. Ancak Ortadoğu yangınında bu paralar gelmezse ne olacak? Doğrudan sermaye yatırımları, AB ekonomi çöküşü nedeniyle zaten çok çekingen davranıyor ve davranacak. A Tüm enerjimizi, yoğunluğumuzu, dikkatimizi ülkenin ekonomisi, sosyal sorunlarımız, Van’da perişan olan vatandaşlarımızın geleceği ve küresel gelişmelere vermemiz gerekirken, Dersim isyanı, Atatürk diktatördü, değildi C MY B C MY B sararmış tarih yapraklarıyla dikkatten kaçırılıyor Ekonomik sorunlar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle