24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 KASIM 2011 PERŞEMBE 4 HABERLER TBMM Başkanvekili kürsüden ettiği küfrü yalanladı, ‘istifa et’ çağrılarına olumsuz yanıt verdi AB “Zavallı” mı Oldu? İnsan yaşadıkça neler neler görüyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Londra ziyareti sırasında uçakta gazetecilerle söyleşisinde Kıbrıs Rum Kesimi’nin AB dönem başkanlığından söz ederken “zavallı birliğin, yarım başkanı” deyimini kullanmış. Daha doğrusu haberi veren, Milliyet konuşmayı böyle yansıtmış. Öyle anlaşılıyor ki Sayın Gül’ün telaffuz ettiği sözcük “miserable”, bu da zavallı olarak da çevrilebilir, sefil olarak da... Haberi okurken düşündüm. Çok değil, yalnızca yedi yıl önce, bu tarihlerde, Türk Dışişleri Bakanlığı harıl harıl Tayyip Erdoğan’ın AB’den üyelik müzakere sürecini başlatacak tarihi alacağı Brüksel gezisini hazırlamaktaydı. Gerçi AB daha 2004 Ekimi’nde, Türkiye’ye tam üyelik yolunu açmayacağını belli eden bir metin göndermişti ve bu durumda Ankara’nın “Pekâlâ öyle ise talebimizi geri çekiyoruz” demesinin daha doğru olacağı anlaşılmıştı. Ama hesap başkaydı. Tayyip Bey’in Türkiye’deki dengeleri dönüştürürken AB manivelasını kullanmak üzere, Türkiye’yi Avrupa’ya sokan lider görüntüsüne ihtiyacı vardı ve her şey ona göre sahnelenmekteydi. 18 Aralık 2004’te ise Ankara ahalisi havai fişeklerle AB yolunun açılışını kutluyordu. ??? Havai fişek gösterileri Sayın Gül’ün deyimiyle “miserable” denecek türdendi. Çünkü Türkiye’ye Avrupa yolu falan açılmamış, tam tersine Ankara’ya, üyeliğin mümkün olamayacağı, az arif olanın bile anlayacağı açıklıkla anlatmıştı. Aradan hemen hemen yedi yıl geçmiş. Türkiye’ye görünür bir gelecekte AB yolunun kapalı olduğu artık herkes tarafından açıklıkla anlaşılmış bulunuyor. Bu ortamda Sayın Cumhurbaşkanı’nın sözlerini nasıl yorumlayacağız? ‘Kedinin uzanamadığı ciğere murdar demesi’ benzetmesi de yakışıksız olur. Aslında umutların solmanın da ötesinde tümden suya düştüğü bu yedi yıl içinde AB eski konumundan ve görüntüsünden çok uzaklaşmıştır. Türkiye’nin AB rüyasının solmasının nedeni yalnızca, Avrupa’da başını Merkel ile Sarkozy’nin çektiği “Hayır” cephesinin bıktırıcı tutumu değil, aynı zamanda da Avrupa’nın artık eskisi kadar cazip olmamasıdır da. Aslına bakılacak olursa, 2004’te de AB artık yeni üyeleri cömertçe besleyen bir kuruluş olmaktan çıkmış, yeni üyelere aktarılan kaynakları oldukça sınırlanmış bir haldeydi. Daha o günlerde de eski kıtanın artık geleceğin çekim merkezlerinden biri olmayıp, cazibe alanlarının hızla Pasifik kıyılarıyla Asya’ya kaymakta olduğu biliniyordu. Görebilenler, kıtanın köhnemekte olduğunun farkındaydı. ??? Ama görüntü henüz düzgündü. Oysa 2011 Avrupa’nın sırlarının dökülmeye başladığı yıl oldu. Yunanistan, ardından ona rahmet okutacak İtalya krizi ve onu izleyen İspanya, Avro’nun ve Avrupa’nın geleceğinin bir kez daha sorgulanmasına yol açtı. Artık AB’nin para birimi ve geleceği ciddi bir soru işareti olarak durmaktadır. Bu durumda Avrupa artık zavallı olarak nitelenecek konuma düşmüştür denebilir mi? Sanmıyorum. Ama Avrupa’nın geleceğin yıldızlarından biri olmayacağını belirtmek gerek. Bu durumda Avrupa artık Türkiye için hayır denmesi gereken bir seçenek midir? Sanıyorum, böyle bir iddia biraz aşırı olacaktır. Ama abartmadan söyleyebiliriz ki iki yüzyıl boyunca Türkiye için tek seçenek olarak görülmekte olan Avrupa işte artık o niteliğini yitirmiştir. Evet, Avrupa artık ne Türkiye ne de başka ülkeler için “tek mümkün”dür. Bir zamanlar modernleşmenin tek mümkün modeli olarak görülmüş ama artık yalnızca bir müze, gezilip görülmesi gereken bir yaşlılar diyarı olacaktır yarının Avrupası ve geleceğimizde değil, gönlümüzde yer bulacaktır. İnsan yaşadıkça neler görüyor, değil mi? Sağlam kürsüye çıkamadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP ve MHP, önceki gün Genel Kurul’da küfreden AKP’li TBMM Başkanvekili Mehmet Sağlam’ın görevinden istifa etmesini istedi. Sağlam, bu çağrılara “Görevimden ayrılmak için bir sebep görmüyorum. ‘Hadi sende’ gibi bir söz söyledim, yanlış anlaşıldı” karşılığını verdi. CHP’nin tepkisini göze alamayan Sağlam’ın dün kürsüye çıkmaması ve birleşimi diğer AKP’li Başkanvekili Sadık Yakut’un yönetmesi dikkati çekti. TBMM Başkanı Çiçek dün, gazetecilerin TBMM’de önceki gün yaşananlarla ilgili soruları üzerine “Ben dün burada ? Başkanlık kürsüsünden ettiği küfrün ardından önceki gün Genel Kurul’da özür dileyen Mehmet Sağlam dün çark etti. ‘Küfür etmedim; hadi sen de dedim’ diyen Sağlam, istifayı düşünmediğini söyledi. yoktum, yurtdışındaydım. Maalesef bu tür hoş olmayan durumu da gazetelerden gördüm” dedi. 24. Dönem parlamentosunun çalışmalarına iyi başlamadığını vurgulayan Çiçek, şunları söyledi: “Hoş olmayan görüntüler, küslükler, dargınlıklar, kavga görüntüleri Meclis’in mehabeti, saygınlığı açısından uygun bulmadığım, doğru bulmadığım görüntülerdir, tavırlardır.” CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, TBMM Başkanvekili Mehmet Sağlam’ı istifaya çağırdıkları anımsatılarak beklentilerinin yerine gelmemesi durumunda tavırlarının ne olacağının sorusu üzerine, “Sayın Meclis Başkanı şüphesiz bu konuyla ilgilenecektir” dedi. MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri de Mehmet Sağlam’ın görevinden istifa etmesi gerektiğini söyledi. Mehmet Sağlam ise dün gazetecilerin sorularını yanıtlarken “Yanındaki Kâtip Üyeye ‘Hadi sende’ gibi söz söylediğini, bu kısmının yanlış anlaşıldığını” öne sürdü. Sağlam, “farkında olmadan ağzından çıktıysa, böyle bir anlaşılma olmuşsa, bunun kendisine ve Meclis’e yakışmayacağını” ifade ederken istifa çağrılarına “Herhangi bir şekilde görevimden ayrılmak için bir sebep görmüyorum. Her insanın bir kargaşa anında ağzından bazı sözler çıkabilir. Ben, o stres içerisinde herhangi bir şekilde yanlış anlaşılmaya neden olacak hareketim varsa, bundan özür diliyorum, dedim. Başka da yapacağım bir şey yok” yanıtını verdi. TARTIŞMA TİYATRO SAHNESİNDE Gül’le, Dersim’i konuşacaklar SELDA GÜNEYSU ANKARA CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün Dersim açıklamalarıyla başlayan tartışma tiyatro sahnesine de taşındı. “16. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali” kapsamında, Dersim olaylarını konu edinen “Kayo Mixenet” adlı oyunu Dersim isyanı liderlerinden Seyit Rıza’nın torunu Rüstem Polat izledi. Seyri Mesel Tiyatro Atölyesi oyuncuları tarafından Ankara Sanat Tiyatrosu’nda önceki akşam sahnelenen oyun, Osmanlı ordusunda binbaşı olarak görev yapan Hasan Hayri Kangozade’nin yaşamöyküsünden Dersim isyanını anlatıyor. Seyit Rıza’nın torunu Polat, Almanya’da yaşadığını, Türkiye’ye Hüseyin Aygün’ün Dersim olaylarını konuşmak üze re Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den davet alması üzerine geldiğini kaydetti. Polat, “Günün koşullarına göre devlet Seyit Rıza’yı ve diğerlerini suçlu buldu, idam etti. Ancak idam edilenlerin mezar yerleri bilinmiyor. Dava açtık. İdamlar Elazığ bölgesinde olduğu için o dönem Elazığı valisine, belediye başkanına da durumu ilettik. Bizi art niyetli olmakla suçladılar. Biz sadece dedemizin mezarını arıyoruz” dedi. Polat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkede özgürlük var, demokrasi var ancak siz konuşamazsınız suçtur diyorlar. Dersim bir katliamdır.” Dersim’de idam edilen Kel Ali Mehmet Efendi’nin torunu Runerm Erenler de “Dersim’de bir soykırımın gerçekleştirildiğini” iddia etti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle