28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 KASIM 2011 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 17 İleri demokrasi için ‘özerk’ koruma kurulları yerine ‘bağımlı’ komisyonlar yeğleniyor ‘Tabiat’ komisyona havale! ükümetin Bayındırlık ve İskân Bakanlığı yerine kurduğu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (ÇŞB) kararnamesine göre, doğal zenginliğimize bundan böyle Kültür Bakanlığı ile Orman Bakanlığı değil, yeni bakanlığın “Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü” bakıyor. Doğal sitlerden milli parklara, anıt ağaçlardan tabiatı koruma alanlarına dek, ormanlar dışındaki tüm doğal mirasımızı korumayı üstlenen genel müdürlük, bu önemli görevi “özerk bilimsel kurullar” yerine “bağımlı bürokratik komisyon”larla yürütecek! Nasıl mı? İşte, 18 Ekim’de Resmi Gazete’de yayımlanan “Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonları Yönetmeliği”nin özeti: 1CŞB’de büyük çoğunluğunu bakanlık elemanlarının oluşturduğu 15 kişilik Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu kuruluyor. Yılda sadece 2 olağan toplantı yapması öngörülen TVKMK’nin başkanı ise müsteşar ya da görevlendireceği yardımcısı... 2ÇŞB’nin belirleyeceği illerde, üyelerinin çoğunluğu bu kez yerel bürokratlardan oluşan Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonları kuruluyor… Konularla ilgili ön raporları ÇŞB il müdürlüğünün elemanları hazırlanan komisyonların “müdür”leri ise ÇŞB il müdürleri. 3Komisyonların üyeleri her yıl ocak ayın Bir Gün... Önceki gündü… Güneşli, aydınlık bir gün olacağa benziyordu… Ama... (Kısa kes Zeynep, sadede gel.) Polisten geçilmiyor. Yapı sarılmış. İçeri girebilmek için uzayan kuyruklar. Sanırsınız birazdan eli kırbaçlı güçler, kırbaçları şaklatarak milleti dağıtacak… (Karaçi ve Cidde’de mahkemelerde görmüştüm.) Her nasılsa kendimi içeri atabiliyorum… İkinci katta kitap yazanların, gazetecilerin yargılanacağı salonun önü. Ana baba günü. Yabancı gözlemcilere, yabancı basın kuruluşlarına öncelik tanıyoruz. Onlar geçiyor. Sonra, sonra… Kötü şeyler oluyor… Dört sıra polis barikatı, her polis kimlik görmek istiyor. İtişip kakışmalar… “Gazetecilerle böyle konuşamazsınız” sesleri boşuna yükseliyor… Kimileri polisin kulağına bir şey fısıldayıp geçiyor… O an oradaki polislerin insafındasınız… Genç muhabirler daha atak, karşı saldırıya geçiyorlar. Haklılar. İşlerini yapacaklar. Derken bir başka polis elinde bir listeyle çıkageliyor. Şu gazeteden beş kişi girebilir, şundan iki… Elindeki listeye bakıyorum. Cumhuriyet’in adı yok listede… Tanrım, ben niye polisin kulağına fısıldanacak sözcükleri 40 yıldır bir türlü öğrenemedim!.. Polislerle arbede yaşanıyor. Çünkü birinin “Tamam sen geç” dediğine, ve o iki adım, üç adım atmışken bir başkası “Hayır sen geçemezsin” diyor… Kime göre, neye göre… Gazeteciler Cemiyeti ve sendikanın yöneticileri bile duruşma salonuna giremiyor. Çünkü duruşma küçük salonda! Buranın adına utanmadan Adalet Sarayı demişler. Nah Saray! Bu faşist yöntemlerle adaletin çöplüğü bile olamaz! Aklımda sadece şu vardı: 12 Eylül’ün faşist yönetimi sırasında çok duruşma izledim. İnanın, gazeteciler işlerini yapmak için bunca eziyet çekmezdi! Gün boyu, “Nasılsın?” diyene, gözyaşlarıyla karışık “Yok ol!” diye yanıt verdim. (Sinirlerin iflası deniyor buna! Bardağı taşırmaya, bir damla yetiyor!) Tanrım iyi ki yaşıyorum, iyi ki yaşıyorum, iyi ki yaşıyorum!.. Sahnede bir mucize gerçekleşiyor. Sahnede yeryüzünün en muhteşem gitar ustası ve dostları benim çığlığımı, benim aşkımı, benim acımı, benim sevincimi, benim özlemlerimi, benim hasretimi yeryüzüne haykırıyor, dünyaya duyuruyor. Gelmiş geçmiş tüm yaralarımı sarıyor. Yeryüzüne dair, insanlığa dair yitirdiğim tüm umudumu bana geri veriyor. Benim şarkılarımdan yeryüzüne uzanıyoruz… “Benim, benim” dediklerim, Zülfü Livaneli’nin besteleri. Yalan mı? ’70 sonrası, ’80 sonrası hepimiz o şarkılarla, türkülerle direnmedik mi yokluğa, baskıya, yalnızlığa!.. Onlarla çoğalmadık mı! Zülfü Livaneli’nin 40. sanat yılı konseri İş Sanat’taydı. Amerikalı caz sanatçısı ve dünya müziği gitaristi Al Di Meola, 2. gitarda Kevin Seddiki, akordeonda Kuzey İtalya’dan Fausto Beccalossi, davulda Norveçli Eter Kaszaz, ama hele hele tüm aranjmanları yapan gitarda Ferhat Livaneli ve klarinette mucizeler yükleyen Göksun Çavdar, vurmalılarda Emre Günay… Sahnedekiler bana yalnız o muhteşem müziği, kendi ustalıklarını, yıllardır dilimden düşmeyen şarkıların binlerce farklı çeşitleme, yorumlama ve doğaçlamayla çoğaltılmış hallerini vermekle kalmıyor, bir de kulağıma “Başka bir dünya mümkün. Sakın yılma, sakın vazgeçme” diyor. “Gözyaşlarını sil” diyor. “Diren” diyor. “Daha güzel bir dünya mümkün” diyor. “Baskının, zorbalığın olmadığı bir dünya…” Beni Nâzım’la, Lorca’yla, Neruda’yla ve hapishanelerdeki tüm arkadaşlarımla buluşturuyor. Sahnedekilerin birbirleriyle ilişkilerini görmeliydiniz ve duymalıydınız! Özgürlüklerini, doğaçlamalarını, coşkularını, birbirlerine müzikle sarılmalarını, “seslerle diyaloğu”, sorucevapları, tartışmaları, “lafazanlığı”, arayışları, gezintileri... Böyle bir kucaklaşmaya nasıl da hasret kalmışız! Benim şarkılarımdan cazın afacanlığına, “blues”un hüznüne, klasik müziğin en modern haline, “rock”ın dinamizmine ve yaratıcılığın sonsuzluğuna uzanıyoruz hep birlikte… Bravo İş Sanat’a! Bravo gerçekleştirenlere... Konser çıkışında bir genç şöyle diyordu: “Bu kirli Türkiye’de ruhumuz yıkandı.” Aynen öyle!.. H da yeniden belirlenecek. Belirlenmezse, üyeler yeni atamalara kadar görevlerini sürdürecek. 4“Merkez” Kurul tabiat varlıklarının korunmasıyla ilgili genel ilkeleri belirlerken “Bölge” Kurulu kararlarına kurumlarca ya da vatandaşlarca yapılabilecek itirazları da sonuçlandırabilecek. 5“Bölge” Kurulları bölgenin özelliğine göre bakanlıkça karar verilecek 5 ya da 7 üyeden oluşacak. Ayda en az bir kez toplanacaklar… 1 6“Bölge” Kurulları “bakanlıkça saptanacak” doğal sit ve tabiat varlıkları için görüş verecekler; bu alanlardaki koruma planlarına, geçiş dönemi yapılanma koşullarına ve uygulama projelerine bakacaklar. 7“Bölge” Kurul kararları, ancak “onay mercii” (yönetmelikte aynen böyle yazılı, kim olduğu belli değil) onaylarsa kesinleşebilecek. Onaylanmayan kararlar “Bölge” Kurulu’na iade edilecek. Şimdi bir de eski “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları” ile ÇŞB’ye aktarıldıktan sonra oluşan yeni “Kültür Varlıklarını Koruma Kurulları”nın çalışma yöntemlerine bakalım. Aynı sırayla özetliyorum: 1Bakanlıkta, müsteşar başkanlığında kurulan Koruma Yüksek Kurulu’nda ilgili bakanlıkların temsilcileriyle birlikte “Bölge Kurullarının Başkanları” da var. Yüksek Kurul konular biriktikçe toplantıya çağrılabilir. 2Bölge Kurullarının müdürleri bakanlığın 2 1Emirgân Çınaraltı’nın çınarına komisyon; bulunduğu tarihi dokuya ise koruma kurulu bakacak!.. (TabloAyhanTÜRKER) 2Doğal sitle bütünleşmiş yaylaların kırsal mimarisi de komisyona havale! tabiat varlıklarını, tıpkı kentselarkeolojiktarihsel sitler ve kültür varlıkları gibi bakanlık değil bölge kurulları belirlerler. Bunu yaparken bakanlık teknik destek dışında “talimat” vb. müdahalede bulunamaz. 7Bölge Kurullarının kararları, ayrıca bir “onay mercii”nin onayına gerek kalmaksızın kesinleşir ve müdürlüğün dağıtımıyla yürürlüğe girer. Kararlar kanunlara ya da Yüksek Kurul ilke kararına aykırı ise kurul müdürleri kararı dağıtmadan önce genel müdürlükten görüş sorabilir. Sabah: Adalet Sarayı Yanıt bekleyen sorular Şimdi de ilk akla gelen ve yanıt bekleyen sorularımızı sıralayalım: 1Demokratikleşme sürecinde, her yeni yasanın öncekinden “ileri” olması gerekirken; tabiatı korumada “özerk koruma kurulları”na koşut bir yapılanmayı daha da güçlendirmek neden yeğlenmedi? 2Tabiatı Koruma Bölge Komisyonlarının aldığı kararlar ancak “onay mercii”! uygun görürse yürürlüğe girecekse, belli ki sadece “danışman” gibi görülen bu komisyonların gücü, doğal varlıklarımız üzerindeki olası siyasal müdahaleleri durdurmaya yetebilecek midir? 3Tabiat varlıklarıyla birlikte geleneksel kırsal mimarlık örneklerini, tarihi köprüleri ve yolları, yine kırsal yaşamın anıtlarını, özgün dinsel yapılarını, korunması gerekli sosyal ve ticari mekânlarını da barındıran “kültür mirasıyla bütünleşmiş doğal sitler”in, Kültür Varlıklarını Koruma Kurulları yetkisinden alınması, hangi mantığa ve bilimsel yaklaşıma dayanmaktadır? Bu tartışmayı, Türkiye’nin doğasına, kültürüne ve koruma bilinci birikimlerine yakışmayan düzenlemelerden kurtuluncaya kadar sürdüreceğiz.. ‘Kurul’ların farkı uzmanlarıdır. 3Kurul üyeleri bir yıl için değil 3 yıl için belirlenir. 4Yüksek Kurul genel koruma ilkelerini belirler; ancak Bölge Kurullarına itirazları sonuca bağlama yetkisi yoktur. Bölge Kurulu kararlarına ancak idare mahkemelerinde dava açılabilir. Sadece kamu kurumları kendi alanlarıyla ilgili koruma planlarına itiraz ederlerse, Yüksek Kurul bunu inceleyebilir; ancak karar alamaz… görüşünü ilgili Bölge Kurulu’na iletir, son karar yine Bölge Kurulu’nun yetkisindedir. 5Bölge Kurulları 7 üyeden oluşur; ayda en az 4 toplantı yaparlar. 6Doğal SİT’leri ve korunması gerekli diğer il müdürleri değildir. Kendi özerk yapılanmasında ayrıca görevlendirilen kurul müdürleridir. Raportörleri de aynı özerklik içinde bağımsız çalışan kurul ÖLÜMÜNÜN 10. YILINDA ANKARA DT SAHNELİYOR Memet Baydur anısına ‘Elma Hırsızları’ Kültür Servisi Ankara Devlet Tiyatrosu, Memet Baydur anısına, ölümünün 10. yılında Baydur’un “Elma Hırsızları” ile turnede. Yarın Memet Baydur’un ölüm yıldönümünde İstanbul’da Beyoğlu Küçük Sahne’de izleyiciyle buluşacak oyunun yönetmeni ise Volkan Özgömeç. Baydur’un Faruk Erem’in “Bir Ceza Avukatının Anıları” adlı kitabından tiyatroya uyarladığı oyunda ceza kavramı, hukuk ve yasaların adil olması zorunluluğu farklı sosyal çevrelerden insanların gerçek hikâyeleriyle aktarılıyor. Ahmet Türkoğlu, Oktay Dal, Edip Tümerkan, Levent Şenbay, Tolga Çiftçi, Çağrı Evren Turan, Sinem Şahin, Pınar Uslu ve Nurcihan Ergün’ün rol aldığı oyunun metnini meraklısı, İletişim Yayınları’ndan çıkan “Memet Baydur Toplu Oyunlar” kitabında bulabilir. “Elma Hırsızları” 27 Kasım’a kadar Beyoğlu Küçük Sahne’de. 0 212 245 24 90) Üstün Akmen’in ı l ı y t a n a s . 50 İSTANBUL BAROK GÜNLERİ 27 KASIM’DA BAŞLIYOR Akşam: Konser salonu 5. yıla özel program Kültür Servisi Notre Dame de Sion Fransız Lisesi, konser salonunun 5. yılını “İstanbul Barok Günleri” ile kutluyor. 27 Kasım 3 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirilecek etkinliklerde, kendi kuşağının en başarılı klavsencilerinden biri olarak kabul edilen Pierre Hantaï; flüt virtüözü Marc Hantaï, viyola da gamba ustası Jérôme Hantaï’dan oluşan “Trio Hantaï” topluluğunun konseri yer alıyor. Barok dünyasının en etkin sanatçılaGábor Csalog rından klavsenci Violaine Cochard; Macar piyanist Gábor Csalog ile çelist Istvan Varga; ünlü klavsenci Arnaud Pumir gibi dünyaca ünlü sanatçılar, “İstanbul Barok Günleri” kapsamında ağırlanacak isimler arasında. Fransız Kültür Merkezi’nin desteğiyle gerçekleştirilen “İstanbul Barok Günleri”nin girişi ücretsiz. 50. ro yazarlığında ki at iy T si vi er Kültür S için önce Üstün Akmen yılını kutlayan estivali” kapsamında bir F gün “10. Pera di. İstanbul Devlet Tiyaten nl ze dü ik nl eki “Yazaretki Küçük Sahne’d en” başlıklu oğ ey B rı la ro m ında Üstün Ak lığının 50. Yıl di Sayar, Yıldız Kenter, lı etkinliğe Vec li Poyraoğlu ve Mesut Hıfzı Topuz, A olarak katıldı. Üstün Akacı Önen konuşm serüveninin konuşulduğu rl men’in yaza ık ’in titizlikle ve ısrarla büen söyleşide, Akm me gayretine vurgu yapılle iz rı la eratörlütün oyun Akmen’in mod kara ve ün st Ü k, li in tk dı. E oynu rten, Cuma B ğünde Yücel E arık Günersel’in katıldığı PEN Başkanı T Sanat” paneliyle nokta“Demokrasi ve tatürk Kültür Merkezi’nin A landı. Panelde, konusundaki ısrarın sanata ı as lm tu tu lı kapa altı çizildi. i iğ verd zararın Kültür Servisi Türk sanat müziği sanatçısı Şükran Ay (78), tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Gazeteci Savaş Ay’ın da annesi olan Şükran Ay, Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bir süredir pankreas kanseri tedavisi görüyordu. Ay için bugün Fatih Camisi’nde cenaze töreni düzenlenecek. Sanat hayatına “Kazablanka”, “Maksim” ve “Çakıl” gibi büyük gazinolarda Zeki Müren ve Müzeyyen Senar gibi sanatçılarla başlayan, ardından Muazzez Abacı, Emel Sayın, Sezen Aksu, Ajda Pekkan gibi sanatçılarla da çalışan Şükran Ay, sayısız şarkıya hayat verdi. 1968 yılı yapımı “Vesikalı Yârim” filminin ünlü şarkısı “Kalbimi Kıra Kıra”yı ilk seslendiren de Ay olmuştu. Buğulu sesiyle tanınan Ay, “Sevemedim Kara Gözlüm” ve “Bir Fincan Kahve Olsam” gibi sevilen şarkıları da seslendirmişti. Tüm zamanların en iyisi: Jimi Hendrix ? Kültür Servisi Dünyaca ünlü müzik dergisi Rolling Stone, efsanevi müzisyen Jimi Hendrix’i tüm zamanların en iyi gitaristi seçti. Önde gelen müzik uzmanları ve gitaristler tarafından hazırlanan listenin ikinci sırasında İngiliz gitarist, şarkıcı ve besteci Eric Clapton üçüncü sırada ise İngiliz rock grubu Led Zeppelin’in kurucularından Jimmy Page bulunuyor. İngiltere sahnesinde ‘isyan’ ? Kültür Servisi İngiltere’de bu yaz yaşanan isyan olayları tiyatro sahnesine taşındı. Prömiyeri önceki gün Londra Tricycle Tiyatrosu’nda yapılan “The Riots” (İsyanlar) adlı oyun eleştirmenlerin beğenisini topladı. İsyancılar, polisler, politikacılar ve mağdurlarla yapılan röportajlardan yola çıkılarak oluşturulan oyun, eleştirmenler tarafından “kışkırtıcı” ve “düşündürücü” olarak nitelendirildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle