24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 KASIM 2011 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Tutuklamalar ‘siyasi kıyım’ diye nitelenirken hukukçu Cinmen ‘Her muhalifi terörist ilan ediyorlar’ dedi Ersanlı ve Zarakolu tutuklandı İstanbul Haber Servisi PKK’nin şehir yapılanması KCK’ye yönelik operasyonda gözaltına alınan Prof. Dr. Büşra Ersanlı, Belge Yayınları sahibi, yazar Ragıp Zarakolu, BDP MYK üyesi Mustafa Avcı’nın da aralarında bulunduğu 44 kişi, 20 saati aşkın sorgunun ardından “silahlı terör örgütüne üye oldukları” iddiasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi. 3 kişi savcılıkça, 3 kişi ise mahkemece serbest bırakıldı. İstanbul Nöbetçi 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edilen şüphelilerin sorgusu önceki akşam saat 23.00 sıralarında başladı. Mahkeme kararı ise dün saat 15.00 sıralarında açıklandı. Mahkeme, 44 kişiyi, aleyhlerine mevcut delil durumu, yüklenen suçu işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunduğu gerekçesiyle tutukladı. Şüpheliler, ıslık, alkış ve zılgıtlarla mahkeme kararını protesto ederken, avukatlar da cüppelerini heyete fırlattı. Marmara Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi Bölümü’nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Büşra Ersanlı, savcılıktaki ifadesinde, “KCK isimli yapılanmayla uzaktan yakından ilgim yok. Emniyette suçlamalarla ilgili belgeler gösterilmediği için savunma yap Acı Baklava Frankfurt’ta gördüğüm o afiş aklıma geldi, Ragıp’ın ve Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın başına gelenleri duyunca. Sosyalizmin Marx’tan Rosa Lüksemburg’a kadar ünlü isimlerinin fotoğraflarının bulunduğu bir “aranıyorlar” afişiydi bu. Fotoğrafların üstünde de “Teoristen” yazıyordu. “Teorist”e yani aydına “terörist” muamelesi yapılması, çağımızın bir fotoğrafı olabilir mi? Eğer hızla demokratikleşmeden uzaklaşılmış, aydınlar, gazeteciler, yazarlar gözaltına alınmaya, tutuklanmaya başlanmışsa fotoğrafımız o fotoğraftır. ??? Ragıp terörist olur mu? 1968 yılında gencecik bir delikanlıyken tanıdığım Ragıp Zarakolu bir düşünen adamdır. Yazan kişidir. İnsan hakları savunucusudur, yayıncıdır. Daha pek çok sıfatı vardır, ama terörist, hayır. Şu sıralarda hapiste yatan pek çok yazar çizer, gazeteci gibi Ragıp Zarakolu da terörist değildir. O anlattığım afişte “teoristen” diye tanımlanan aydınlardandır Ragıp. 1968 olayları sırasında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nin gencecik, eli kalem tutan duyarlı öğrencisinin o zamanın ünlü sol dergisi Ant’ta yazdığı romantik “İşgal Güncesi” geliyor aklıma. Silahtan nefret eder Ragıp. Derdi silah değil, barıştır. İnsanların insan gibi olabilmesi için, haklarını savunabilmeleri için çabalar. İşi gücü budur. ??? Burada bir tuhaflık var. Tuhaflık, aydınların terörist diye sıfatlandırılabilmesini mümkün kılan yasada, kimi savcı ve mahkemelerin özel yetkili kılınmasındadır. Terörle Mücadele Kanunu değiştirilemez, özel yetkiler yakın bir zamanda kaldırılmazsa daha çok sayıda aydın, yazar çizer, gazeteci kendini tutukevlerinde bulacaktır. Öyle olacaktır da, Türkiye ne olacaktır o zaman? Türkiye’nin sıfatı, rejiminin adı ne olacak? ??? Böyle zamanlarda zorlama kavramların piyasada bol bol kullanıldığını görebilirsiniz. Bunlardan birisi de “Otoriter demokrasi” yakıştırmasıdır. Bir zamanların sanki güçler eşitmiş gibi pompalanan “karşılıklı bağımlılık” ya da günümüzün Dünya Bankası kökenli “yönetişim” kavramları gibi bunun da yaygınlaşmasının nedeni, insanların gerçeği görmekle birlikte, ifade etmekte zorlanmalarıdır. “Acı baklava” gibi bir şey bu “otoriter demokrasi”. Zamanımızın liberallerinin allayıp pullayıp piyasaya sürdüğü pek çok kavram gibi, “durumu iyi anlatıyor, iyi tanımlıyor” hesabına kullanıma sundukları kavramlardandır. “Ehveni şer” övgüsüdür. Onlar bu türden kavramları sık sık icat eder ve önümüze koyarlar. “Kabul edin, durum bu” anlamındadır. Ama aynı zamanda kabul etmezsek başımıza gelecekleri de, o korkuyu da içinde taşır bu kavram. İstedikleri, “acı baklavayı” tatlı niyetine yememizdir. ??? Bence yemeyelim. Bence gerçeğin bu yöne doğru hızla değiştiğini gören aydınlar elbirliği etsinler, demokrasinin otoriter olamayacağını anlatsınlar herkese. Anlatalım yani... Ragıp’la Büşra Hanım da yatmasın içeride, Mustafa da, Tuncay da, Doğu da, Nedim de, Ahmet de, Doğan da, Soner de, Barış da.... ötekiler de çıksınlar dışarı. Nagehan Hanım da girmesin, Che’nin “barbar olduğunu” yemin billah anlatıp dursun... Ama dışarıda... ‘YASALAR TERÖRİST YARATIYOR’ Son tutuklamaları değerlendiren ceza hukukçusu Ergin Cinmen, Türkiye’deki yargı mekanizmasının ve özellikle Terörle Mücadele Yasası’nın tuhaf maddelerinin Türkiye’de terörist yarattığını söyledi. Cinmen, yasalara göre terörle alakası olmayan insanların terörist olarak gösterilebildiğini belirterek “Türkiye’de dünyaya göre terörist patlaması yaşanıyor. Şimdi Ersanlı bir terörist ise o kadar belediye başkanı, o kadar yazar çizer insan terörist ise Türkiyede terorizm üretiliyor demektir” dedi. İktidarın kendisine muhalif olan herkesi terörist olarak gördüğünü kaydeden Cinmen, “Bu operasyon muhaliflere gözdağı verme operasyonudur. Türkiye çok açık biçimde demokratik diktatörlüğe gidiyor. Polis Vazife Salahiyet Kanunu’nda yapılan değişiklikle tutuklamalara zemin oluşturuldu. Yargı uygulaması ile Türkiye’de artık terörist yaratılıyor” diye konuştu. İktidarın yüzde 50 oy aldığını anımsatan Cinmen özetle şöyle konuştu: “Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’nde BDP’ye oy madım. BDP Meclis üyesiyim. Partinin ‘Siyaset Akademisi’ne okutman olarak gönüllü katıldım” dedi. Ersanlı, seminerlerde ve konferanslarda aldığı notlar sorulunca şunları söyledi: “Ben bir akademisyen olarak her türlü düşünceye açık olveren insanlar oy verdikleri kişileri hapiste değil, belediye binasında görmek istiyor. Somut şüphesi dahi olmaksızın bu kadar seçilmiş insanı hapislere atarsanız, bölge halkı devletten soğur. Yüzde 50 oy almış bir iktidarın bu sorunu çözmemek için gayret göstermesinin bir manası yok.” ÖDP Genel Başkanı Alper Taş ise KCK davasında Ersanlı ve Zarakolu’nun tutuklanmasının yeni yapılacak anayasa üzerinde tartışmaların ortaya çıkmasına neden olabileceğini belirterek “Bu insanların gözaltına alındığı bir Türkiye’de yapılacak anayasadan demokratik beklenti olamaz. Bu tablo bir siyasi kıyımdır ve demokratik açılımın tasfiyesini net olarak ortaya koyuyor. Demokratik siyaset yapanları tutuklayarak adeta dağa teşvik ediyorlar” dedi. Terörle Mücadele Yasası’nın değiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Taş, “Bu yasa var olduğu sürece herkes terör örgütü üyesi olabilir, yargılanabilir ve hatta yıllarca yatabilir. Sıranın kimde olacağı belli değildir” diye konuştu. sanım. Bütün hayatım ifade özgürlüğü ve insanların özgürce düşünebilmesi, yazabilmesi mücadelesinden ibarettir.” Ersanlı tutuklama kararının ardından avukatı Gül Altay aracılığı ile yaptığı açıklamada da “BDP’yi kapatamadıkları için, mu halif kimliğim ve politikalarımı engellemek için böyle bir uygulama yapılıyor” dedi. Zarakolu da ifadesinde, “Terör örgütü içerisinde bir faaliyetim yoktur” dedi. Evinde ele geçen belgelerin yayıncılık faaliyetleriyle ilgili olduğunu belirten Zarakolu “Çeşitli kitap taslaklarımı içermektedir. Suçlamalara konu faaliyetlerim tamamen entelektüel faaliyetlerdir. Yıllardır devam eden soruna katkılarımı sunmak amacıyla hareket etmekteyim. Bu manada da bu akşam Kültür ve Turizm Bakanı’nın himayesinde gerçekleştirilecek olan uluslararası bir toplantıya davetliyim. Devletin yasal bir partisinin yasal bir kuruluşunun birtakım faaliyetlerine katıldığım için hakkımızda terör örgütüne üye olma suçlaması ile soruşturma başlatılması halinde adeta bize tuzak kurulduğunu düşünüyorum. Türkiye hızlı bir değişimden geçiyor. Giderek otoriterleşen bir sistem haline geliyor. Adeta 12 Mart dönemini hatırlatıyor. Bu nedenle bütün bu değerlendirmeleri gözeterek mahkemenizin beni kitaplarımdan ayırmayacağını ümit ediyorum” dedi. ‘Kitaplarımdan ayırmayın’ mak, onları değerlendirmek ve yazmak hakkına sahibim. Bazı belgelere aldığım notlar başka konuşmacıların söyledikleridir. Bir akademisyen olarak bütün düşünce ve görüşlere eşit mesafedeyim. Sürekli okuyan ve araştıran bir in Baro başkanları ve CHP’li vekillerin yalnız bırakmadığı duruşmada ‘meslekten men’ istemiyle yargılanan Kazan: Haksızlığa boyun eğmeyeceğim RECEP KAPUCU İLHAN CİHANER: ERZURUM Eski İstanbul Barosu başkanlarından 49 yıllık avukat Turgut Kazan, savunmasını üstlendiği eski Erzincan Cumhuriyet Savcısı İlhan Cihaner için yazılan bir mektup nedeniyle “3 yıl hapis ve meslekten men” istemiyle dün Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıktı. Kazan’ı, baro başkanları, hukukçular ve CHP milletvekilleri yalnız bırakmazken, Kazan “Böyle bir Türkiye yaratmış olanlardan, Türkiye adına utanıyorum” dedi. Yarım asırdır avukatlık yapan Turgut Kazan, savunmanlığını üstlendiği Cihaner’in lehinde yazılan bir mektup hakkında savcılığın işlem yapmamasını eleştirmesi nedeniyle “3 yıl hapis ve meslekten men” istemiyle dün hâkim karşısına çıktı. Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada savunma yapan Kazan ve avukatları, suçlamaları reddederek avukatlık mesleğine saldırı yapıldığını belirttiler. Kazan, o dönem Ergenekon soruşturmasını yürüten eski özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal’ı terör örgütlerine hedef gösterme iddiasının son derece komik olduğunu söyledi. Meslek yaşamında hep hukuk devleti için mücadele ettiğini ifade eden Kazan, “Böyle bir Türkiye yaratmış olanlardan, Türkiye adına utanıyorum” dedi. Kazan, haksızlıklara karşı boyun eğmeyeceğini, hukuksuzluğa, hukuk ilkelerinin ihlalleri karşısında mücadelesine devam edeceğini vurguladı. Eski Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Şanal’ın kendisini terörle mücadele eden bir kamu görevlisi olarak algıladığını anımsatan Kazan, “Bir yaşıma daha girdim. Savcı kendisini terörle mücadele eden birisi sanıyor. Savcıya terörle mücadele görevi verilmez, verilemez” diye konuştu. Kazan “Hukuk dinamizmdir. Eleştirir, dondurursanız hukuku, hayatı durdurursunuz. Meslekten yasaklanmaktan korkmuyorum. 49 yılın sonunda ileri demokrasi Turgut Kazan’ı yasakladı. Bu benim için onurdur” dedi. Mahkeme Başkanı Ahmet Korkmaz, duruşmanın mütalaa için 6 Mart 2012’ye ertelenmesine karar verdi. Mahkeme sonrasında açıklama yapan Kazan, “Basının gösterdiği ilgi savunma hakkına gösterilen ilgidir”dedi. Kazan’ın avukatlığını üstlenen İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal davada Kazan’ın nezdinde tüm avukatların yargılandığını belirterek “Bu dava, ‘avukat olarak sınırı aşarsanız hakkınızda hedef göstermeden biz de dava açarız’ mesajıdır. Mesaj anlaşılmış ama alınamamıştır. Sözlerim yanlış anlaşılmasın. Unutulmaması gerekir ki, her hâkim ve savcı da bir gün avukatlığı tadacaktır. Sizler de o kürsülerden inecek, bu sıralara oturacaksınız” dedi. Kocasakal, özel yetkili mahkemelerin günümüzde mahkeme olmaktan çıktığını, birer gözaltı, gözdağı, tutuklama, tutsaklık ve dinleme mercilerine dönüştüğünü ifade etti. Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu da, Kazan’ın yaptığı savunmayı antik Yunan dönemindeki Sokrates’in yaptığı savunmaya benzetti. Fevzioğlu, “Müthiş bir savunma dinledik. Kazan’ın savunması Sokrates’in savunması gibi tarihe geçti. Üstadıma bize bu fırsatı, bu dersi verdiği için teşekkür ediyorum. Turgut Kazan kendini savunmadı. Avukatlığı, hukuk devletini ve demokrasiyi savundu” dedi. Artık hukuktan söz edilemez İLHAN TAŞCI Duruşmada Kazan’ı yalnız bırakmayan CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner “Türkiye’de avukatlık mesleğine, adil yargılanma hakkına saldırılıyor. Ortaçağ yargılaması söz konusu” diye konuştu. Yasaklanmaktan korkmuyorum Demir suçlamaları reddetti HATİCE TUNCER Birinci Ergenekon davasında geçen yıl yaşamını yitiren Başyazarımız İlhan Selçuk’un vurulması için Sedat Peker’in adamı Boğaç Kaan Murathan’dan aldığı talimatla eylem planı yaptığı iddia edilen Bayram Demir suçlamaları reddetti. Azmettiricilikten tutuklu sanık Bora Ballı’nın çapraz sorgusunda Bayrampaşa Cezaevi’ne kaçak olarak sokulan cep telefonlarıyla aileleriyle görüştüklerini anlatarak “Bu telefondan suç olabilecek bir konuşma yapmamamız için bazı tutuklular yanımızda duruyordu. Benim bu telefondan kimseyi tehdit etmem, eylem talimatı vermem mümkün değil” diye konuştu. Eski İstanbul Alperen Ocakları Başkanı HATİCE TUNCER olan Bayram Demir “Boğaç Kaan Murathan’ı tanımam. İlhan Selçuk’u da hiç tanımam. Tanımadığım bir adamın talimatı ile tanımadığım bir adama eylem planı yapmış olmam mümkün değil” dedi. Demir’in çapraz sorgusu sırasında üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu “Yıllarca BBP’de İstanbul Alperen Ocakları başkanlığı yapmışsınız. İlhan Selçuk’u tanımadığınızı söylüyorsunuz. ‘Tanıyorum’ demeniz mahkemenin ilgisini çekmezdi ama ‘tanımıyorum’demeniz siyasetle ilgilenen bir kişi olarak ilgi çekti” dedi. Bayram Demir ise “Cumhuriyet Gazetesi okumuyorum. Vallahi İlhan Selçuk’un Cumhuriyet gazetesinin başyazarı olduğunu ve imtiyaz sahibi olduğunu bilmiyordum. Benim eksikliğim kabul ediyorum” dedi. Birinci Ergenekon davasında geçen yıl EFJ’den gazetecilere destek dirle karşılandığını belirtti. “Görevinizi yaptığınız için cezaevine konulmanızdan dolayı öfkeli ve şaşkınız” diyen König, gazetecilerin derhal serbest bırakılması amacıyla Türk hükümetine baskı yapmak için EFJ’nin ve onun üyesi olan TGS’nin, sivil toplum örgütleriyle birlikte çalıştıklarını söyledi. 2224 Kasım tarihlerinde uluslararası bir heyetin İstanbul ve Ankara’ya gelmesinin programlandığını kaydeden König, şöyle dedi: “Derhal serbest bırakılmanızı talep etmek üzere, Adalet Bakanı ve milletvekilleri ile görüşeceğiz.Özgür olmanız için geçen yıl bir kampanya başlatmış durumdayız ve hepiniz serbest bırakılmadan bu kampanyayı sona erdirmeyeceğiz.” Sokrates’in savunması gibi İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın da üyesi olduğu Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Başkanı Arne König, Türkiye’deki cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olarak bulunan gazetecilere birer mektup gönderdi. König,“Özgür olmanız için geçen yıl bir kampanya başlattık, hepiniz serbest bırakılmadan bu kampanyayı sona erdirmeyeceğiz” dedi. Avrupa çapında 260 bin gazeteciyi temsil eden EFJ adına Arne König tarafından imzalanan mektuplar, cezaevlerindeki 63 gazeteciye gönderildi. König, mesajında, cezaevlerindeki gazetecilerin gerçeği söyleme cesaretlerinin Avrupa’daki gazeteci camiası tarafından tak ANKARA CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) hakkında verdiği “kovuşturma” iznini değerlendirdi. Cihaner, “Artık Türkiye’de bir hukuk düzeninden söz etmemiz mümkün değil. Bu bu tam bir ortaçağ hukuku; yaptım ve oldu hukuku” dedi. Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu 2. Dairesi, İrtica ile Mücadele Eylem Planı davasıyla ve Ergenekon iddianamesindeki iddiaları temel alarak İlhan Cihaner hakkında kovuşturma açılmasına izin verdi. HSYK 2. Dairesi’nin kararına karşı çıkan üyeler Ali Suat Ertosun ile Ziya Özcan’ın karşıoy yazılarında birinci sınıfa ayrılmış hâkim ve savcılar hakkında terör suçunda soruşturma yapılması halinde yargılamanın sadece Yargıtay’da yapılabileceği belirtilerek “Birinci sınıfa ayrılmış hâkim ve savcılar, CMK’nin 250. maddesiyle görevli (özel yetkili) ağır ceza mahkemesinde yargılanamaz. Anayasa Mahkemesi ya da Yargıtay’ın yargılayacağı kişilerin soruşturulması, özel yetkili Cumhuriyet savcısına kapalı bir alandır. Cihaner hakkındaki soruşturma başından beri mevzuata aykırı yapılmıştır” denildi. Cihaner, kararı “dehşet verici” sözleriyle nitelerken “HSYK kararı, yasaya açıkça aykırı. Çünkü Yargıtay Ceza Genel Kurulu, hakkımdaki soruşturma ve yargılamanın baştan itibaren görevsiz olarak yapıldığını ortaya koydu. Yasada soruşturma için bakan izni şartı aranıyor ama bakanın izni yok. Benim savunmam alınmamış. (...) Ben bu hukuksuzluğun bu kadarının hangisini anlatayım. En üst hukuk merci olan Ceza Genel Kurulu’na rağmen karar alınıyor. Olacak şey değil” diye konuştu. Bundan sonraki sürece ilişkin öngörüsünü sorduğumuz Cihaner, “Şu ortamda hiç kimse hiçbir şeyi öngöremez. Çünkü bunun için yasalara bakarsınız. Ama gelinen noktada ne olacağı belli olmaz” karşılığını verdi. Oramiral Bilgel de Hasdal’ı ziyaret etti İstanbul Haber Servisi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in ardından dün de Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Murat Bilgel, Hasdal Askeri Cezaevi’ne giderek bazı davalardan tutuklu subaylarla görüştü. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, önceki akşam saatlerinde Hasdal Askeri Cezaevi’ne giderek bazı davalardan tutuklu sanıkları ziyaret etmişti. Özel’in bu ziyaretinin ardından dün Hasdal’a sürpriz bir ziyaret daha gerçekleştirildi. Öğle saatlerinde Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Murat Bilgel, Hasdal Askeri Cezaevi’ne gitti. 1 saat cezaevinde kalan Bilgel, tutuklu subaylarla görüştü. Nedim Şener iki davadan beraat etti İstanbul Haber Servisi Odatv davasından tutuklu bulunan gazeteci Nedim Şener, “Fuar yeri kavgası, rüşvet soruşturmasına dönüştü” ve “Rüşvet paraları ceplerden taşıyor” başlıklı haberleriyle ilgili eski Milliyet Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hasan Çakkalkurt’la birlikte bir soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği, haberde adı geçen bir hâkimi rencide edici ifadeler kullandığı iddiasıyla yargılandığı 2 ayrı davadan beraat etti. Çakalkurt da eser sahibi belli olduğu gerekçesiyle her iki davadan beraa etti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle