25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 KASIM 2011 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ Halkbank’tan 1.5 milyar TL kâr Halkbank, dokuz aylık dönemde 1 milyar 541 milyon TL net kâr elde ettiğini açıkladı. 2011’de kredilerde yüzde 25 büyüme hedefleyen banka, 2011’in üçüncü çeyreği sonunda bu hedefe paralel bir büyüme kaydederek toplam kredi hacmini 72 milyar TL’ye çıkardı. Özkaynak kârlılığı yüzde 26.2 olan Halkbank, KOBİ kredilerinde yüzde 12.2 pazar payıyla liderliğini sürdürüyor. Halkb a n k , 2011’in dokuz aylık döneminde kredi kullandırarak büyümeye devam etti. Banka toplam kredilerini eylül sonu itibarıyla 72 milyar TL’ye çıkardı. Bu sayede Halkbank’ın toplam kredileri 2010 yıl sonuna göre yüzde 26, geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 36 arttı. Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan , Halkbank’ın reel sektöre verdiği desteği verimlilik odaklı bir stratejiyle sürdürdüğünü belirterek, yüzde 26.2’lik özkaynak kârlılığı oranının bunun en önemli göstergesi olduğunu söyledi. 11 TOBB’den depremzedeye faizsiz kredi Birlik, Van’daki depremde zarar görenlere İş Bankası aracılığıyla kullandıracağı faizsiz kredi için 25 milyon liralık kaynak ayırdı Ekonomi Servisi Van’daki depremde zarar görenler için harekete geçen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), bölgeye gönderdiği ayni ve nakdi yardımların yanı sıra, faizsiz kredi desteği ile acil ihtiyaçlara yönelik kapsamlı bir yardım kampanyası başlattı. Yapılan açıklamaya göre, TOBB deprem sonrası acil insani yardımları bölgeye ulaştırdı ve 1 milyon liralık bağışta bulundu. Bunun yanı sıra işletmeler için 25 milyon lira faizsiz kredi desteği vereceklerini açıkladı. AB Kurtarma Planı ve Sonrası Avrupa Birliği geçen çarşamba günü Yunanistan’ın özel sektöre olan borcunun yarısının silinmesi kararı aldı. Brüksel’den gelen bu haber bütün finans piyasalarında sevinçle karşılandı. Avrupa’da borç krizi aşılmıştı. Artık coşkuyla önümüzdeki günlere bakılabilirdi. Ancak, daha haftası dolmadan bu sevinç yumağı yerini karamsar düşüncelere bıraktı ve finans dünyasında işlem faaliyetlerinin yeniden daraldığı gözlemlendi. Bu hafta sonu Fransa’nın Cannes kentinde toplanacak olan G20 Zirvesi öncesi bu tablonun ana öğelerini satır başlarıyla okuyucularıma anımsatmak istedim: Yunanistan’ın 400 milyar dolara ulaşan borç stokunun yarısını silmek demek, söz konusu borcun alacaklısı olan bankalar açısından zorunlu bir daralma anlamına gelecek. Bu işleme kaynak sağlamak üzere kullanılması düşünülen Avrupa Finansal İstikrar Fonu’nun (EFSF) elinde ise sadece 440 milyar Avro’luk bir birikim var. Bunun 110 milyarı Yunanistan’a, 45 milyarı İrlanda ve Portekiz’e; 200 milyarı da bankaların sermayelerinin yapılandırılmasına ayrılmış idi. Bu durumda, borç stoku 1 trilyon 843 milyar Avro’ya ulaşmış olan İtalya ile 639 milyar Avro borç biriktirmiş bulunan İspanya’nın zora düşmesi halinde, EFSF’nin elinde bu ülkeleri kurtarmak için kullanabileceği kaynak sadece 85 milyar. Yunanistan’ın borç artı diğer finansal yükümlülükleri çoğunlukla Fransız ve Alman bankalarına ait. Fransız bankalarının Yunan ekonomisinden toplam alacakları 500 milyar Avro, Alman bankalarının ise 300 milyar Avro düzeyinde. Bu resme olası İtalya, İspanya... ve diğerleri de eklenince söz konusu bankaların bilanço varlıklarının ne kadar kırılgan olduğu gözlerden kaçmıyor. Ancak söz konusu bağımlılık ilişkileri tek yönlü değil. Yunan bankalarının “yükselen Avrupa ekonomilerine” açmış olduğu krediler de resme dahil edilince finans dünyasının karmaşık ilişkiler yumağındaki kırılganlıkların ve tehditlerin ne denli yüksek boyutta olduğu ortaya çıkıyor. Yunan bankaları, Bulgaristan’ın finansal varlıklarının üçte birini, Romanya’da yüzde 15’ini, Sırbistan’da ise yüzde 18’ini elinde tuttuğu gözleniyor. Yunan bankalarındaki olası bir çalkantının bu yoldan söz konusu ülkelerin finans piyasalarına da aktarılacak olması çok yüksek bir olasılık olarak değerlendirilmekte. ??? Yaklaşan G20 Zirvesi öncesinde somut çözüm adımları da önerilmiyor değil. Örneğin, finans piyasalarının açığa satış, gölge bankacılık, türev fonlama gibi istikrarsızlık yaratan uygulamalarının kesin olarak denetlenmesini savunan Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble, AB’nin aşırı spekülatif faaliyetleri önlemek üzere bir finansal işlem vergisi uygulaması gerektiğini önermekte. Schäuble, bu önerinin İngiltere tarafından reddedilmesi halinde dahi, Avrupa Para Birliği ülkelerinin söz konusu girişimi kendi başlarına sürdürmesi gerektiğini savunmaktan çekinmiyor. “Finansal işlem vergisi” sözünü duymaya kesinlikle tahammül edemeyen finans piyasaları ise OECD’nin G20 için hazırlamış olduğu rapordaki uyarıları dikkate almak zorunda: OECD bu hafta başında yayımladığı raporda, eğer üye ülkelerin koordineli bir eylem planıyla büyüme ve istikrarı sağlamaya yönelik adımları atmazsa, 2007 ve 2009 arasında gözlenen biçimde bir krizin yeniden yaşanabileceği uyarısını yapmaktaydı. OECD’ye göre AB ülkeleri finansal istikrarı sağlamaya yönelik adımları kararlılıkla uygulamaya geçmek zorunda. Son gözlemimiz ise Financial Times yazarı Wolfgang Münchau’dan. Münchau dünkü yazısını şu sözlerle tamamlamış: “Avro’nun çökmesi halinde, beraberinde Avrupa Birliği’nin de çöküntüye uğrayacağı endişesi sık sık dile getiriliyor. (…) Bu gözleme bir de şöyle bir ek yapmak mümkün: Eğer Avro kurtarılırsa, AB gene çökecektir. Zira eğer Avro’yu kurtaracak politikalar gerçekten uygulanırsa, bu Avrupa Birliği diye bildiğimiz sistemin artık uygulanamayacak olması demek olacak.” Bütün bu tartışmalar sürerken Yunanistan Başbakanı Papandreu, Yunan halkının direnişine daha fazla karşı duramayarak AB’nin 27 Ekim’deki “borç silme operasyonunun getirdiği yükümlülükleri” ocak ayında düzenlenecek olan bir referandum ile halkoylamasına sunacağını açıkladı. Finans titanları, Yunanistan’da demokrasiyle karşı karşıya... Bu satırları sizlere iletirken “piyasa oyuncularının” şimdiden huzursuz olduğu ve finans dünyasının da çalkalanmaya başladığı haberleri geliyordu. CİTİBANK GELİYOR TürkAmerikan İş Konseyi (TAİK) Başkanı Haluk Dinçer de Türk ekonomisinin gelişmesini anlattı ve Türkiye’nin giderek artan sayıda yabancı yatırımcı için cazibe merkezi olmaya başladığını söyledi. Türkiye’de çok önemli ve küresel ölçekte dev projelerin yapılmakta olduğunu kaydeden Dinçer, ABD merkezli Citibank’ın Türkiye’deki özelleştirme projelerine yabancı kaynak ve yatırımcı yönlendirmek için Türk hükümeti ile temas halinde olduğunu söyledi. İşletmeler en az 10 bin lira Türkiye İş Bankası aracılığı ile kullandırılacak krediler Van ve depremden zarar gören ilçelerdeki işletmeleri kapsıyor. İşletmelere dosya masrafı dahil hiçbir masraf çıkarılmayacak, firmaların bu kapsamda kullanacakları kredilerin faizleri ile diğer yükümlülüklerinin tamamını TOBB karşılayacak. Firmalar asgari 10 bin, azami 75 bin lira kredi kullanabilecek. Açıklamada, öncelikle bölgeden bildirilen acil ihtiyaçları karşıladıklarını belirten TOBB desteklerin süreceğini aktardı. TOBB’nin yaptığı acil yardımlar içerisinde ise 50 deprem evinin yapımına katkı, 75 sobalı çadır, 150 yeni deprem evi için kaynak aktarımı, 34 bin battaniye, 4 bin soba, 2 bin 500 mont/kaban, 3 bin bot/kışlık ayakkabı, 320 bin çocuk bezi, 410 ton su ve 350 ton gıda ve muhtelif ihtiyaç malzemesi gönderildi. CLINTON’A DAVET TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Washington’da ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’la bir araya geldi. Hisarcıklıoğlu, Clinton’ı bugün Türkiye, Afganistan ve Pakistan’dan gelen kadın girişimcilerle yapılacak toplantıya davet etti. ‘Model ortaklığı’ yeniden tarif edelim TOBB/DEİK Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye ile ABD arasındaki ilişki için kullandığı ‘model ortaklık’ kavramının Türkiye’nin değişimine paralel olarak yeniden kurgulanması gerektiğini söyledi. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) TürkAmerikan İş Konseyi ve American Turkish Council tarafından düzenlenen ‘Ortak Yıllık Konferans’ Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın katılımıyla Washington’da yapıldı. Türkiye’nin ‘Arap Baharı’yla birlikte değişen ülkeler için en ilham verici model olduğunu kaydeden Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin inovasyonun itici güç olduğu ekonomiye doğru dönüştüğünü belirtti ve model ortaklığın, yeni ekonomik yapılara göre inşa edilmesi gerektiğini söyledi. Açılışta, Anadolu Grubu kurucularından Tuncay Özilhan’a “Seçkin Kariyer Ödülü” verildi. TİSK: 2012 soru işaretleriyle dolu Ekonomi Servisi Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), şu saptamaları ve endişeleri dile getirdi:  Ekimde Türkiye ekonomisine döviz kurlarındaki artış damgasını vurdu. Bu artışın ardından hükümetin doğalgaz ve elektrik fiyatlarını arttırması ile bazı malların ÖTV ve KDV oranlarını yükseltmesi 2012 politikaları açısından önemli sinyaller oldu.  Türkiye ekonomisi üzerinde dış ekonomik gelişmelerin etkisi artarak sürdü. Bu artışın önümüzdeki dönemde temel makro göstergelerin değişimine kaynaklık edeceği izlenimi yarattı.  Döviz kuru artışı yıl sonu enflasyon hedefinin yüzde 50 oranında sapmasına neden oldu. TCMB artık fiyat istikrarının yanında döviz kuru istikrarını ve finansal istikrarı da hedefliyor. Karamehmet yeniden yargılanacak ? Karamehmet, 6 yıldan 12 yıla kadar hapis istemiyle yeniden yargılanacak. Kurul ayrıca Karamehmet hakkında yurtdışına çıkış yasağı koydu. İşadamı Dinç Bilgin’in de ‘basit zimmet’ suçlamasıyla yeniden yargılanmasına karar verildi. Ekonomi Servisi Yargıtay Ceza Genel Kurulu, işadamı Mehmet Emin Karamehmet’in, “Bankacılık Kanunu’na muhalefet” davasındaki üç eyleminin zincirleme “basit zimmet” suçunu oluşturduğuna hükmetti. Karamehmet, 6 yıldan 12 yıla kadar hapis istemiyle yeniden yargılanacak. Kurul, ayrıca Karamehmet hakkında yurtdışına çıkış yasağı koydu. Karamehmet’in, Pamukbank ve Etibank’tan kullandırılan bazı kredilere ilişkin yargılandığı Bankacılık Kanunu’na muhalefet davasıyla ilgili dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na geldi. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Karamehmet’e “nitelikli zimmet” suçundan verilen 11 yıl 8 ay hapis cezasını bozdu. Kurul, bu suçun “basit zimmet” suçuna girdiğine hükmetti. Kurul, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Pamukbank ile Etibank arasında “back to back” kredilere ilişkin eylem ile bazı usulsüz kredi işlemlerine ilişkin davanın da zamanaşımı süresi dolduğundan ortadan kaldırılması kararını da bozdu. Kurul, Karamehmet, Orhan Emirdağ ve Osman Berkmen’e yurtdışına çıkış yasağı da koydu. İşadamı Dinç Bilgin hakkındaki bir başka davanın da zamanaşımından düşürülmesine ilişkin kararı bozan Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Dinç Bilgin’in eyleminin de “basit zimmet” suçu oluşturduğuna karar verdi. Bilgin de tekrar yargılanacak. ALPTEKİN’E ÖDÜL Amerikan Türk Konseyi ve Türk Amerikan İş Konseyi, EA Grup Başkanı K. Ekim Alptekin’e “2011 Yılı Ticari Liderlik Ödülü”nü verdi. Alptekin, Amerikalı hafif jet üreticisi Eclipse Aerospace’e ortak olarak Türk sermayesi ile Amerika’da sanayi yatırım yapan ender işadamları arasında yerini almıştı. Ödül, daha önceki yıllarda Bülent Eczacıbaşı, Şarık Tara, Rahmi Koç ve Güler Sabancı’ya da verilmişti. İstanbul’da enflasyon fırladı İstanbul Ticaret Odası’nca (İTO) İstanbul için hazırlanan 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksine göre, geçen ay perakende fiyatlar yüzde 3.07, toptan fiyatlar yüzde 1.98 oranında artış gösterdi. Fiyat indekslerinin, 2011 yılı ekim ayının bir önceki yılın aynı ayı ile karşılaştırmasında, perakende fiyatlar yüzde 6.08, toptan fiyatlar yüzde 16.23 oranında yükseldi. İTO’ya göre ekimde gıda harcamaları grubu yüzde 1.99 arttı. Ortalama yaşam süresinin yükselmesi ve yaşlı nüfus sayısının artması, halkın sağlığa erişiminin eskiye kıyasla kolaylaşması doğal olarak ilaç sektörünü de hareketlendiriyor. Referans ilaç, jenerik ilaç, biyoteknolojik ilaç derken ülkeler arasındaki rekabet de giderek kızışıyor. Frankfurt’ta düzenlenen ve dünyanın önemli ilaç üreticileri, tedarikçileri ve alıcılarını bir araya getiren Uluslararası İlaç Endüstrisi Fuarı’nı (CPhl) gezerken bir yandan da Türkiye’nin önde gelen ilaç şirketlerinden biri olan Abdi İbrahim’in yönetim kurulu başkanı Nezih Barut ve genel müdür Candan Karabağlı ile sohbet ediyoruz. Az buz değil, 675 milyar dolarlık küresel bir ilaç pazarından söz ediyoruz. Üstelik bu rakam sadece reçeteli ilaçların. Ve dünya ilaç endüstrisi hızla değişiyor. Biyolojik ilaçlara yöneliş artıyor; patent süresi tamamlanan ilaçların eşdeğerleri piyasaya çıkıyor, bu ilaçlar üreticiler tarafından geliştiriliyor, örneğin yutma zorluğu çeken hastalar için ağızda eriyen ya da iki ilacı birleştirerek tek ilaç haline getiren özellikler ortaya çıkarılıyor ve ruhsatlandırılıyor. Eşdeğer ilaçlara yöneliş doğal olarak büyük firmaların tekellerini de birçok alanda yıkıyor. Hintlisi, Çinlisi, Korelisi herkes yeni pazardan pay alma peşinde.. Buna karşın Dünya Sağlık Otoritesi’nin düzenlemeleri çok daha zorlaşıyor. Türkiye 11 milyar dolar cirosu ile dünyanın en büyük 14. ilaç pazarı. Toplam 49 ilaç şirketi faaliyet gösteriyor. Bunların arasında yüzde 100 yerli üretici sayısı ise 11. Sektör 25 bin kişiyi istihdam ediyor. 2010 yılında 4.4 milyar dolar ilaç ithalatı yapmış Türkiye; buna karşılık ihracatı sadece 0.6 milyar dolar. En büyük alıcı, devlet. İlaçta Türkiye’nin gerek üretim tesisleri, gerek teknolojik düzeyi, gerekse bu alandaki insan kalitesi son derece güçlü. Aynı zamanda Türkiye İlaç İşverenleri Sendikası’nın başkanlığını da yürüten Nezih Barut, “Türkiye küresel arenada önemli ilaç üretim üslerinden biri olabilir’’ diyor. Zaten Abdi İbrahim olarak kendi oluşturdukları Vizyon 2021 stratejisi de bunun üzerine inşa edilmiş. Şirketin hedefi bölgesel lider olmak. “Hangi Türkiye İlaçta Üs Olabilir mi? ülkelere yöneldiniz” diye soruyoruz Barut’a. Cezayir, Rusya, İran, Irak, Kazakistan, Suudi Arabistan ve Cezayir’de ya ortaklık ya da yatırımlar yaparak büyüyeceklerini söylüyor. Barut, “Aslında Cezayir’de üretim tesisi yapmak için arazi aldık. Tam inşaata başlamak üzereyken devlet kanun değişikliği yaptı. Cezayirli ortak olmadan yatırım yasak. Üstelik Cezayirli ortağın hissesi yüzde 51 olacakmış” diyor. Bu tür korumacı politikaların yalnız Cezayir’de değil, biraz önce bahsettiği birçok ülkede yeni yeni uygulanmaya başladığını öğreniyoruz. Aslında bir sektörün gelişebilmesi için doğrusu da bu. Türkiye ise bu konuda bir açıdan Gümrük Birliği’nin kurbanı. Yatırımlarda Türk ortak şartı getirememiş yıllarca. Yerli üretim potansiyeli hızla ithalata dönüşen ve giderek yerli üreticiler yerine yabancı sermayeli üreticilerin ağırlık kazandığı bir sektör var karşımızda. Buna karşın yoğun rekabet, ayakta kalmayı başarabilen bir avuç yerli üreticiyi güçlü düzeye de getirebilmiş. Önümüzdeki dönem ise hayli kritik. Birçok ilacın patent süresi bitiyor. Bu tüm endüstri için önemli bir değişim ve dengelerin değişmesi anlamına geliyor. Nezih Barut “14. ülkeyiz ama rahatlıkla 6.7. sırada olabiliriz” diyor. Ancak sektör büyük potansiyeline karşın ciddi sorunlarla da boğuşuyor. Kur farklarından doğan zarar işin bir tarafı ancak önemli bir diğeri de hükümetin ilaç fiyatlarında yapmayı planladığı yeni indirimler. “Aman bu tüketici açısından iyi; ne var ki?” diye düşünebilirsiniz ama Candan Karabağlı’nın dediği gibi “indirim bir yere kadar güzel, eğer bu işletmeyi yeni yatırım ya da ArGe yapamayacak hale getiriyorsa o zaman durup bir kere daha düşünmek gerek”. Karabağlı “Ülke olarak 5 yıl sonra acısını çekeriz bunun ...” diye de ekliyor. “Öyle bir noktadayız ki yatırım yapmayan ve ArGe’ye önem vermeyen oyundan düşer” diye sözü alıyor Nezih Barut ve Türkiye’nin ilaç üssü olmak için yapması gerekenleri de sıralıyor: Sürdürülebilir, istikrarlı bir iç pazar olmalı. Devlet ilaç sektörü ile güç birliği yapmalı. Teşvik ve ArGe desteklerle üreticiyi desteklemeli. Devletin ilaçta bir fiyat politikası olmalı. ABD ve AB ülkeleri ile karşılıklı ruhsat tanıma anlaşmaları yapılmalı. Bu sayede global rekabete girmenin önü açılmalı. Benim tüm bu konuşmalardan anladığım şu oldu: Türk ilaç sanayii ya küçük bir hamle ile ilk 10’a girecek ya da giderek yok olacak. Gerek fuarı dolaşırken, gerekse Barut ve Karabağlı’nın anlattıklarını dinlerken aklıma diğer ülkelerin bu alanda yaptıkları geliyor. Örneğin daha birkaç hafta önce Paris’e 1 saat uzaklıktaki EureLoire bölgesinde gezdiğim kozmetik ve ilaç şirketlerinin kümelenmesi ya da Singapur’da biyoteknoloji kümelenmesi gibi yapılanmalar. Neden küresel bir güç olmak için sektörün tüm oyuncuları ve devlet bir araya gelerek ulusal ilaç politikası oluşturamıyor? Neden üniversitesanayi işbirliğinden çok daha iyi yararlanılamıyor? Bu soruları tartışmaya açmakta yarar var… TÜSİAD B20 ZİRVESİ’NE KATILIYOR Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), G20’nin iş zirvesi ayağı olan B20 Zirvesi’ne Türkiye’nin özel sektörünün kurumsal temsilcisi olarak katılacak. TÜSİAD’ın yazılı açıklamasına göre, 34 Kasım tarihlerinde Fransa’nın Cannes kentinde düzenlenecek olan G20’nin iş zirvesi ayağı B20 Zirvesi, bugün toplanacak ve özel sektörün görüş ve önerilerini derleyerek G20 Liderler Zirvesi’ne sunacak. Devlet başkanlarının da katıldığı B20 toplantılarında özel sektör temsilcileri, görüş ve sorularını doğrudan liderlere iletme fırsatı bulacak. TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, zirve kapsamındaki çalışma konularından biri olan “Küresel Yönetişim” oturumunun başkanlığını yapacak. Merkez’den uzmanlara sunum Ekonomi Servisi İstanbul’da düzenlenen toplantıda banka ekonomistleriyle bir araya gelen Merkez Bankası yetkilileri yaptıkları sunumda, zorunlu karşılık oranlarında düzenlemelerle 11 Kasım’dan itibaren piyasaya yaklaşık 11 milyar TL likidite sağlanacağını, bankanın döviz rezervlerinde yaklaşık 12 milyar dolar artış olacağını, standart altın cinsinden tutulabilecek karşılıklarla banka nezdinde 1.2 milyar dolar değerinde 21.6 ton altın tutulduğunu, cari dengenin iyileşeceğini belirtti. ‘Dedeman Zonguldak’ açılıyor ALİ AYAROĞLU ZONGULDAK Turizm sektörünün en önemli isimlerinden Dedeman, Zonguldak’ta otel açıyor. Karadeniz’in önemli liman kentlerinden olan Zonguldak’ta 11 Kasım 2011’de kapılarını açacak olan Dedeman Zonguldak, açılışa özel yüzde 50 indirimle faaliyete geçecek. Dedeman Zonguldak, bir gecelik konaklamalarda tek kişilik odalarını 55 Avro + KDV’ye, çift kişilik odalarını ise 10 Avro farkla 65 Avro + KDV’ye sunacak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle