18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 KASIM 2011 PAZARTESİ 4 HABERLER Ankara Adalet Komisyonu, iki zabit kâtibinin devlet memurluğundan çıkarılmasını teklif etti Hopa zulmü sürüyor ALİCAN ULUDAĞ Çukurova’dan Silivri’ye selam CHP Adana il örgütü, Memleket Sevdalıları Derneği Adana Şubesi ile Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ın milletvekilliği görevini yapmasının engellenmesine tepki gösteren, sosyal paylaşım sitesi Facebook’tan örgütlenen bir grup tarafından, “Gülümsemek direnmektir” adlı bir toplantı düzenlendi. Toplantıya, CHP Eskişehir Milletvekili Prof. Süheyl Batum, Hatay Milletvekili ve Dışişleri Komisyonu üyesi Mehmet Ali Ediboğlu, sanatçı Rutkay Aziz ile gazeteci Ümit Zileli de katıldı. İzmir Milletvekili ve yazarımız Balbay ise toplantıya bir mektup gönderdi. (SAVAŞ KÜRKLÜAKIN BODUR) ANKARA Artvin’in Hopa ilçesinde emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüyle sonuçlanan olayları AKP Ankara İl Başkanlığı önünde protesto edenlere yönelik açılan dava ve soruşturma “ablukasına” bir yenisi daha eklendi. Ankara Adalet Komisyonu, eyleme katılan iki zabit kâtibinin “bir daha atanmamak üzere” devlet memurluğundan çıkarılmasını talep etti; dosyayı gereğinin yapılması için Adalet Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’na gönderdi. Ankara Adliyesi’nde zabit kâtibi olarak görev yapan KESK’e bağlı Büro Emekçileri Sendikası üyeleri Fatma Ekin Narin ve ? Ankara Adalet Komisyonu, mesai bitiminde yasal bir eyleme katılan iki kâtibin “Kamu düzenini bozmak, işgal, göreve gelmemek, iş yavaşlatmak, bunları tahrik ve teşvik etmek” fiilinden cezalandırılmasını istedi. Turgay Akçay, 31 Mayıs akşamı AKP Ankara İl Başkanlığı önünde düzenlenen Hopa protestosuna katıldı. Polisin müdahale ettiği eylemde, Akçay ve Narin de gözaltına alındı, 4 gün sonra serbest bırakıldı. İki memur hakkında bir yandan adli soruşturma sürerken, diğer yandan Ankara Adalet Komisyonu disiplin soruşturması başlattı. yasadışı herhangi bir sol örgütün çağrısı üzerine değil, üyesi olduğu KESK Ankara Şubeler Platformu’nun duyurusu üzerine yapıldığına dikkat çekti. Narin, “Açıkça hukuka aykırı olan bu soruşturma sendikal haklarımın kullanılmasını engelleyici ve ve kişilik haklarımı ihlal edici niteliktedir” ifadesini kullandı. Akçay da eyleme sendikasından gelen cep mesajı üzerine mesai saati bitiminde katıldığını vurguladı. Gözaltına alındığında araç içerisinde “şiddet, hakaret ve küfürle” karşılaştığını, yüzüne aldığı sert darbeler sonucu diş tellerinin çenesine battığını anlattı. Atatürk’ü Elbette Tanıyoruz… Elbette tanıyoruz Atatürk’ü. Her ‘bağımsız karakter’de tanıyoruz onu. Her ‘akılcı düşünen insan’da tanıyoruz. Her ‘uygarlık tutkunu’ olanda. Her ‘yurtsever’de. Her ‘bilimi yol ışığı’ bilende. İnsanı ayırmayan ‘laik düşünen’de. ‘Her koşulda yürekli olan’da. ‘Sanatsever’ kişide. ‘Zeki, çevik, dürüst sporcu’da. Elbette tanıyoruz Atatürk’ü. Aramızda ‘o’. Bizlerde. Bu niteliklerde. Atatürk yaşıyor. ??? Mustafa Kemal düşünüyordu. Yanında Kuvayı Milliye zabitleri. Gururlu insanlar. Bellerinde tabancaları. Yanlarında haritaları. Öfkeli halk. ‘Birleşelim, dövüşelim’ diyen halk. Yorgun halk. Kaygılı esnaf. Korkanlar. Düşmanla uzlaşmadan yana olanlar. Vatan satıcıları. Fırsatçılar. Mustafa Kemal düşünüyordu. Aklının hesap yanıyla. Yüreğinin yangınıyla yolunu çiziyordu. Vatanının geleceğini çiziyordu. 1923’ü. 2023’ü. 2123’ü. Bir volkan gibi patlıyordu. Güneş gibi aydınlatıyordu. Yaz günleri gibi ısıtıyordu. Ilık bir yağmur gibi yağıyordu. Başardı. Ve hiç üstüne alınmadı. ‘Milletim başardı’ dedi. ‘Türk milleti başardı’. Geleceği gençliğe emanet etti. Öğretmenlere emanet etti. Ordusuna emanet etti. Ulusuna emanet etti. 1938, 10 Kasımı’nda. ‘Benim naçiz vücudum elbette bir gün toprak olacaktır’ dedi. Böyle veda etti ulusuna. Böyle veda etti vatanına. ??? Ama toprakta kalmadı Atatürk. Toprakta kalamadı. Işık oldu ulusuna, vatanına. Aydınlattı geleceğin yolunu. Çok uğraştılar. Çok uğraşıyorlar. O ışığı kapatmak için çabalıyorlar. Olmuyor. Atatürk’ün saçtığı ışık bir türlü kapanmıyor. Kapanmaz da. Çünkü o ışık ‘Aydınlanmanın ışığı’dır. O ışık ‘insanlığın evrensel ışığı’dır. O ışığı taşıyan meşaleyi, Sokrates taşımıştır, Voltaire taşımıştır, Jean Jack Rousseau taşımıştır. Beethoven taşımıştır. Dvorak taşımıştır. Dostoyevski taşımıştır. Shakespeare taşımıştır. Cervantes taşımıştır. Dante taşımıştır. O ışık sönmez. Söndürülemez. Atatürk insanlığın ışığını taşıyor. O ışığı her yerde görüyoruz. Göreceğiz de. ??? Bir bulut gelir, güneş görünmez olur. Gece olur. Gündüzün ışığı kaybolur. Bir gün olur. İnsan hüzünlenir. Bir dönem olur. Umutlar sislenir. Her şey geçicidir. Atatürk’ün sözüdür: ‘Geldikleri gibi giderler.’ Güneş yeniden görünür. Işık yeniden parlar. Umutlar karar olur. Kararlar sonuç olur. Atatürk yeniden doğar. Bizimdir. Bizdedir. Biziz… TÜYAP: 17 Kasım 2011, Perşembe,14.3015.30 Atatürk Haftası: Çocukta Zekâ Gelişimi ve Müzik ‘İdeolojik amaç’ Komisyon ise karar verirken “Narin ve Akçay’ın siyasi sloganlar atan, kamu malına zarar veren ve polise taş atan gruplarla birlikte hakaret ettiklerinin anlaşıldığını” öne sürdü. Komisyon, iki kâtibin “İdeolojik amaçlarla huzur, sükün ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek..” fiilinden cezalandırılmasını teklif etti. ‘Sendikal haklara darbe’ Komisyon tarafından savunması alınan kâtiplerden Narin, eylemin Ergenekon soruşturmaları kapsamında açılan odatv davasında sanıktı Kozinoğlu yaşamını yitirdi ? MİT personeli Kâşif Kozinoğlu, Silivri Cezaevi’nde rahatsızlanarak kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. İstanbul Haber Servisi Ergenekon soruşturmaları kapsamında açılan odatv davasından sanık MİT personeli Kâşif Kozinoğlu (56), önceki akşam tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden rahatsızlanarak kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. 10 Mart 2011 tarihinden bu yana tutuklu bulunan Kozinoğlu, yargılandığı odatv davasının 22 Kasım 2011’deki ilk duruşmasında hâkim karşısına çıkacaktı. Silivri 1 No’lu L Tipi Cezaevi’nde önceki akşam saatlerinde fenalaşan Kozinoğlu, cezaevi doktorlarının müdahalesine rağmen kurtarılamadı. Kozinoğlu’nun cenazesi, savcının yaptığı incelemenin ardından Adli Tıp Kurumu’na, ardından da askeri bir aracın eşliğinde GATA’ya götürüldü. Kalp krizi geçirmiş olabileceği belirtilen Kozinoğlu’nun ölüm nedeni, Adli Tıp Kurumu’nun raporuyla kesinleşecek. Kozinoğlu’nun “gündüz saatlerinde rahatsızlanıp Silivri Devlet Hastanesi’ne sevk edildiği, kısa süreli kontrolün ardından cezaevine geri gönderildiği” iddiaları üzerine Adalet Bakanlığı’ndan açıklama yapıldı. Açıklamada, Kâşif Kozinoğlu’nun “12 Kasım Cumartesi günü bulunduğu odanın acil butonuna basılması üzerine derhal görevli personel tarafından saat 18.16’da odasına girildiği ve Kâşif Kozinoğlu’nun odada yatar vaziyette olduğu ve fenalaştığının görüldüğü” ifade edildi. CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, Kâşif Kozinoğlu’nun ‘kalp krizine değil, hukuk cinayetine kurban gittiğini’ söyledi. Cihaner tutukluluk sürelerinin yargısız infaza dönüştüğünü belirterek “Bir hâkimin 3 yıl boyunca delillerin toplanmasını beklemesi mantıklı değil. Böyle diyorsanız ya bir delilin uydurulmasını bekliyorsunuz ya da işinizi ciddiye almıyorsunuz” dedi. 139. DURUŞMA YAPILACAK 2. Ergenekon’a bugün devam İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal’ın 2 yılı aşkın süredir tutuklu bulunduğu İkinci Ergenekon davasına bugün Silivri Cezaevi bitişiğindeki duruşma salonunda devam edilecek. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen 18’i tutuklu 118 sanıklı davanın 30 Eylül’deki 138. duruşmasında Balbay, 1 Ekim’de TBMM’nin yeni yasama yılına girdiğine dikkat çekmiş ve Meclis kürsüsünde yapacağı yemini sanık kürsüsünde etmişti. Bugünkü duruşmada eski Özel Harekât Daire Başkanvekili İbrahim Şahin’de ele geçirilen suikast planında isimleri olduğu iddia edilen tutuksuz sanıklar dinlenecek. CHP milletvekillerinin de aralarında bulunduğu grup, Ergenekon ve Balyoz davası soruşturması kapsamında tutuklu bulunan gazeteci, aydın ve askerlere destek için Taksim’de yürüdü. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) Tutuklu aydınlara destek İstanbul Haber Servisi CHP milletvekilleri Süheyl Batum, Mahmut Tanal, gazetemiz yazarı Ümit Zileli, Tuncay Özkan’ın kızı Nazlıcan Özkan, Hasan Atilla Uğur’un eşi Pakize Uğur ve çeşitli dernek ve siyasi partilerden oluşan bir grup, soruşturmalardaki uzun tutukluluk sürelerinin sona erdirilmesi ve özel yetkili mahkemelerin kaldırılması istemiyle yürüyüş yaptı. Vekiller, “Tutuklu gazetecilerin ve aydınların olduğu bir ülkede anayasa yapılamaz. Kitap fuarlarının açıldığı bir ülkede gazeteci ve aydınları tutuklayamazsınız”dedi. Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen grup, çeşitli pankart ve dövizlerle Taksim Meydanı’na yürüyüşe geçti, Burada grup adına açıklamayı okuyan Zileli, Silivri Cezaevi’nde bir tutuklunun daha yaşamını yitirdiğini belirterek “Biz uzun tutukluluk sürelerinin kaldırılmasını ve aydınların serbest bırakılmasını istiyoruz” dedi. “Demokratikleşmenin olmadığı bir ülkede ise yeni anayasa yapılamaz” diyen Batum da “Herkes hukuksuzluğa ve AKP faşizmine karşı ortak mücadele etmeli”dedi. CEMİL ÇİÇEK: ‘Delil toplanmadan dava açılmaz’ Mahmut Tanal yeni ceza kanuna göre delil toplanmadan dava açılamayacağını belirtirken Nazlıcan Özkan ise “Babam cezaevine girdiğinde 15 yaşında idim şimdi 19 yaşına giriyorum. Babamın suçsuz olduğu ispatlansa bile bizim hayatımızdan giden 4 yıl ne olacak” diye sordu. Tutukluluk süresi beni aşar İstanbul Haber Servisi TBMM Başkanı Cemil Çiçek, tutuklu bulunan 8 milletvekilinin cezaevinden çıkması için kendisinin herhangi bir girişimde bulunmasının görev ve yetki sınırlarının aşma olacağını söyledi. Yapılan düzenlemelerle tutukluluk sürelerine sınırlamalar getirildiğini belirten Çiçek, “Demek ki kanun koyucunun muradı aslında mahkumiyete dönüşen tutukluluğun olmamasıdır” dedi. Çiçek, “Kürt sorunu ve yeni anayasanın bu konuda getireceği çözümlere” ilişkin soru üzerine, “Anayasa, çözümde siyaset kurumuna rahat çözüm üretme imkânı sağlar. ‘Her şeyin çaresi’ şeklinde rol yüklenmesi doğru değil” diye konuştu. ‘Silivri yaşam hakkını tehdit ediyor’ İstanbul Haber Servisi Odatv, Ergenekon ve Balyoz davasında bazı sanıkların savunmalarını üstlenen avukat Hüseyin Ersöz, Silivri Cezaevi’nde tutuklulara tedavi sürecindeki prosedürün sağlık ve yaşam hakkını tehdit ettiğine dikkat çekti. Ersöz, odatv davasından tutuklu MİT görevlisi Kâşif Kozinoğlu’nun ölümü üzerine yaptığı açıklamada söz konusu davalardan tutuklu birçok kişinin ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya olduklarını anımsattı. Ersöz, cezaevlerinde mesai saatleri içinde bir pratisyen hekimin görev yapmasının, mesai saatleri dışında acil durumlarda şehir merkezinden ambulans çağrılmasının tedaviyi güçleştirdiğini vurgulayarak “Tutuklular Silivri Devlet Hastanesi’ne gidebilmek için ertesi günü beklemek zorunda. Bu ise sevk edilen tüm tutukluların aynı araçla götürülmesi nedeniyle ayrı bir ıstıraba dönüşebiliyor” dedi. Ersöz, “Çok basit rahatsızlıkların bu şartlarda kansere dönüşmesi kaçınılmaz olabiliyor. Uluslararası Sözleşmeler Sağlık Hakkı’nda mahkum/tutuklu ile özgür birey arasında hiçbir ayrıma gitmiyor” ifadelerine yer verdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle