26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 7 EK M 2011 CUMA 8 çevresine çoktan birer fotoğrafçı yerleştirmişti. Bir Güneş tutulması için İngiltere’den Hindistan’a kadar pek çok fotoğrafçıyı görevlendirmiş, AA’nın İstanbul’da bir caminin minareleri arasındaki tutulmayı gösteren fotoğrafını dünyaya yaydığında yalnızca bu resim dergilere kapak olurken Türkiye’yi de tanıtmıştı. 1956’da Sınai savaşlarında gazetesi adına çektiği fotoğraflarla dünya basınına açılmış, 1961’de Amerikan donanmasının kuşattığı Küba’ya bir gemide “muço” olarak girdiğinde fotoğrafları dünyada ön sayfalarda yer almıştı. Afrika’da bir başka işten dönerken içinde bulunduğu uçağı, pilottan rica ederek Uganda’da havaalanı üzerinde alçaktan uçurtarak Entebbe baskını olayını görüntülemişti! Türkiye’de genelde “fotoğrafları değerlendiren” bir görevli yoktur. Görevliye, biçimsel olarak çizdiği sayfada yatay kullanacağı fotoğraf dik gelmişse, o olağandışı resim çöp sepetinde “manşet” olur! Gökşin, yaşamında hiç haber fotoğrafı çekmemiş, o resmin önemini anlamamış masa başı görevlilerine deli olurdu! DIŞ HABERLER [email protected] Fotoğrafın Dinozoru! değil, dünya bir dev foto Yalnız Türkiyemuhabirini yitirdi: Gökşin Sipahioğlu (84). Gökşin ile garip bir rastlantı, Nisan 1965’te Çin Halk Cumhuriyeti’nin başkenti, o zamanki adıyla Pekin’de bir otelde tanıştım. Türkiye ile Çin arasında diplomatik ilişki yoktu. Bugünki Kuzey Kore gibi, Çin de o yıllarda Batı dünyası için bir kapalı kutu idi. Mao’nun “Kültür Devrimi” filizleniyordu. Gökşin, yabancı gazetecilere kolayca vize vermeyen Çin’e giren ilk Türk gazetecisi olmuştu. Bir gün sonra otelde karşılaşınca atlatma yapamayacağı için üzüldü. Ne var ki o günden sonra aramızda büyük bir dostluk başladı. Cebimde 200 dolarla bir haftalığına gittiğim Çin’de üç hafta kaldım. Bana borç vermekle kalmadı, Şanghay’da 40 dereceye çıkan ateşli hastalığımda da yanımdan ayrılmadı. Böyle rakip dostlar başına! Onun adı yabancı basında “atlatmanın sultanı” idi. Yalnız Bir hafta önce Gökşin Sipahioğlu Fransa’da değil aradığında 6/7 Eylül dünya basınında adı 1955 olayları sırasında İstanbul “Grand Turc (Büyük Türk)” idi. Ekspres Gazetesi Yazıişleri Soyadını kolayca söylemeyen Müdürlüğü’ndeki haber hakkında yabancılar ona “Mösyö Sipa” üzüntülerini yinelemişti. derlerdi. Kimilerine göre de O zamanlar Türkiye’de akşam “fotoğrafın Türk dinozoru” idi. gazeteleri de yayımlanırdı. “Sipa” kısaltması 1969’da, Dağıtıcılar matbaadan aldıkları sonradan eşi olacak Amerikalı gazeteleri, “matris kartonu” gazeteci Phylis Springer ve içinde satarlardı. Selanik’te Cumhuriyet’in Atina muhabiri Atatürk’ün doğduğu eve atılan iken askeri yönetimin sınır dışı bomba haberini “Atamızın Evi ettiği Kosta Daponte bomba ile hasara ile Paris’te 1.5 odada uğradı” şimşir başlığı kurduğu fotoğraf ile duyurdu. O gece ajansının resmi adı İstanbul ve İzmir’de oldu. Anımsarım, üzücü olaylar atlatma resimleri yaşandı. ABD gazetelerine O gündür ulaştırıp hosteslere bugündür basınımıza vermek için günde 2bir delinin kuyuya 3 kez Orly attığı taş gibi, Havaalanı’na giderdi. süregelen bir yalan Sonrasında Sipa haber Gökşin’i çok dünyanın en büyük yaralamıştır. Neymiş, Gökşin’in ünlü başlığı. Gökşin MİT’in 3. ajansı oldu. 1.90 boyundaki adamıymış! Neymiş, Gökşin, bugünkü “Efes Pilsen” o gün gazeteyi 300 bin basmış. basketbol takımının Neymiş, bomba atılacağını kurucusuydu. O zamanki adı biliyormuş, o nedenle gazeteyi “Kadıköy Spor” idi. Bir karşılaşma önceden basmış! sonrasında, çalıştığı gazetede O dönemin bir akşam Sait Ceylan takma adı ile gazetesini düşünün. Dökülen, eleştirisinde “Kadıköy, oyunu eski tip bir baskı makinesi, 300 Gökşin yüzünden kaybetti” diye bin gazeteyi biriki saat içinde yazabilen bir dürüst insandı. basabilir mi? O kadar kâğıt o En büyük özelliği, haberin anda nasıl bulunur, küçük binada çıkacağı yeri herkesten önce nasıl depolanır? 300 bin gazetelik sezinlemesi ve “doğru zamanda kâğıt bobinlerini taşıyacak doğru yerde” kamyonlar o an nasıl durmasıydı. 1999’da ayarlanabilir? Satışı en Cumhuriyet’te fazla 20 bine çıkan hakkındaki yazımın gazetenin 300 binlik başlığı “Savaş da rakamını pazarlayacak barış da objektifinde” dağıtıcılar o an nasıl olmuştu. bulunabilir? Bu karalama, Bir keresinde bana aralarında Türk Tarih “Nasıl Nev York’ta iyi Vakfı’nın kitaplarında bir taksi şoförü, hangi bile yer aldı. Bugün bir eğlence ya da maçın akşam gazetesi ne zaman dağılacağını çıksaydı. Bu olay bilip orada en önce olsaydı, ben de haberi park ederse, iyi bir Çin’de ilk ve sonbahar aynen büyütürdüm. foto muhabiri de aynı Gökşin’in bu haksız bilgi donanımı ve sezgide karalamadan dolayı inşallah gözü olmalıdır” diyen Gökşin’in bu açık gitmemiştir. Dünyanın dört özelliğinden bazı örnekler bir köşesinde yetiştirdiği genç vereyim. meslektaşları onu her zaman İlk sinagog bombalandığında saygıyla anacaklardır. Tanıdığım, Avrupa’da tüm sinagogların ender “insan gibi” bir “insandı!” Öğrenciliğinde yoksulluk çeken Jobs, o dönemde açlığını elmayla gidermesine atfen, Wozniak’la (üstte sağda) kurduğu şirkete “Apple” (Elma) adını vermişti. Apple şirketinin ‘beyni’ olarak bilinen milyarder işadamı Jobs kansere yenik düştü Elma öksüz kaldı Dış Haberler Servisi Teknoloji dünyasının en önemli şirketlerinden Apple’ın kurucusu Steve Jobs, 56 yaşında yaşama veda etti. Bilgisayarın yanı sıra müzik, film ve cep telefonu teknolojilerindeki yaratıcılığıyla Apple’ı dünyanın en büyük şirketlerinden biri haline getiren Jobs’un pankreas kanserinden öldüğü açıklandı. Ağustos ayında sağlık sorunları nedeniyle Apple’ın üst düzey yöneticiliği görevinden istifa ederek yerini sağ kolu Tim Cook’a bırakan Jobs, 8.3 milyar dolarlık servetiyle Silikon Vadisi’nin en varsıl işadamlarından biri sayılıyordu. iPod, iPhone ve iPad gibi ürünlerin yaratıcısı Jobs’un ölümüyle yasa boğulan Apple hayranları, sosyal iletişim ağlarından iSad (üzgünüm) mesajları geçti. Jobs geride eşi ve dört çocuğunu bıraktı. Elma’nınsosyal yaratıcısı Jobs için paylaşım sitelerinde “Dünyayı üç elma değiştirdi; Havva’nın yediği, Newton’un başına düşen ve Jobs’un kurduğu” ifadeleri kullanıldı. 2004’ten beri hastalıkla savaşan Jobs, ölümün yaşamımızı değiştirmeye aracılık ettiğini söylediği konuşmasında insanlara başkalarının hayatlarını yaşamamalarını tavsiye ediyordu. gun pantolon giymiyorum” demişti. Bu sözleri söylerken üzerinde bir kot pantolon vardı ve yalınayaktı. Jobbs, 1997 yılında Apple’a danışman olarak döndü. 1998 yılında piyasaya sürülen iMac’in çok başarılı olmasının ardından Jobs, 2000’de şirketin üst düzey yöneticisi oldu. Apple bundan sonra iPod ile müzik çalar piyasasına, iPhone ile cep telefonu sektörüne adım attı. Jobs’un 2010 yılında tablet bilgisayar iPad’i dünyaya tanıtmasından sonra sağlık sorunları yoğunlaştı. 2004 yılında pankreas kanseri teşhisi konan Jobs’a 2009’ta karaciğer nakli yapılmıştı. ‘Ölüm en iyi icat’ Jobs, 2005 yılında Stanford Üniversitesi’nde yaptığı meşhur konuşmada “Aç kal, budala kal” diyerek “Ben her zaman kendim için bunu istedim” demişti. Jobs aynı konuşmada ölümle ilgili de çok çarpıcı ifadeler kullanmıştı: “Kimse ölmek istemez. Cennete gitmek isteyenler bile, oraya ulaşmak için ölmek istemez. Yine de hepimizin ortak kaderi ölüm. Ölüm belki de yaşamın en iyi icadı. Yaşamı değiştiren bir aracı. Yeniye yer açmak için eskiye yol verir. Şimdi sizler yenisiniz. Ama bundan çok uzak olmayan bir gelecekte siz de yaşlanıp yeni yer açacaksınız. Drama için kusura bakmayın ama doğru. Zamanınız sınırlı, bu yüzden onu başkasının hayatını yaşayarak boşa harcamayın. Doğma tuzağına düşmeyin... Bu başkalarının düşündüklerinin sonuçlarını yaşamaktır.” ‘Sıcak yemek için kilometrelerce yürürdüm’ Suriyeli bir baba ile Amerikalı bir annenin çocuğu olan Jobs, küçük yaşlarda başka bir aileye evlatlık verildi. 1970’in sonunda California’daki evlerinin garajında lise arkadaşı Stephen Wozniak ile Apple bilgisayarı üzerine çalışmaya başlayan Jobs, üniversiteyi ailesinin biriktirdiği parayı tükettiği gerekçesiyle terk etti. Jobs daha sonra o günlerden söz ederken “Arkadaşlarımın odalarında yerde yatar, boş kola şişelerini geri vererek yiyecek alırdım. Her pazar akşamı Hare Krişna Manastırı’nda sıcak yemek yemek için kilometrelerce yürürdüm” demişti. Jobs’un o dönemde sık sık elma yemesi nedeniyle şirket Apple (elma) ismine kavuştu. Jobs ve Wozniak’ın yaptıkları ilk Apple bilgisayar 1976’da 666 dolardan satışa sunuldu. Nisan 1977 yılında Apple II piyasaya sürüldü. 1983 yılında Apple Fortune 500 lis tesinde yer aldı. 1984’te Macintosh piyasaya çıktı. Jobs ve Wozniak, Apple’ın o dönemki üst düzey yöneticisi ile olan anlaşmazlıkları yüzünden şirketten ayrıldı. Jobs küçük bir grup Apple çalışanına “Bu şirketi yönetmeye uy J iSad (üzgünüm) iPod, iPhone ve iPad gibi ürünlerin yaratıcısı Jobs’un ölümüyle yasa boğulan Apple hayranları sosyal iletişim ağlarından iSad (üzgünüm) mesajları geçti. (Fotoğraflar: REUTERS / AP / AFP / EPA) obs’un ölümünün ardından dünya liderlerinden, Apple’ın kurucusunun yaratıcı dehasını öven taziye mesajları yağdı. “Dünyanın bir vizyoner kaybettiğini” söyleyen ABD Başkanı Barack Obama, Jobs’u “Amerika’nın en büyük mucitlerinden biri” olarak nitelerken Microsoft’un kurucusu Bill Gates, “Dünya, Steve kadar büyük etki yapan insanları çok nadir görüyor. Onunla beraber çalışma şansına erişen benim gibi insanlar için, bu anlatılamayacak kadar büyük bir onur. Steve’i çok özleyeceğim” dedi. Bir Apple hayranı olduğunu saklamayan Rusya mesaj yağmuru Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev ise sosyal paylaşım sitesi Twitter’dan “Steve Jobs gibi insanlar dünyamızı değiştirir” dedi. Yine Twitter’da Jobs için yazılan bazı mesajlar şöyle: Jack Nicholson: “Sevgili Steve, Tanrı kesinlikle Windows kadar iyi. Ona yardım edebilir misin? Böylece hayat daha güzel ve kolay hale gelir.” Jim Carrey: “Harddisk’imde sonsuza kadar yaşayacak.” Steven Spielberg: “Thomas Edison’dan beri en büyük mucitti. Dünyayı parmak uçlarımıza getirdi.” Twitter’da Siu, Zeus, Deus, Deyyus! ilginç Türkçede vardır.deyimler, şu tanımlar Örneğin yanlış anlamalar konusundaki deyişler her şeyi herkese rahatlıkla anlatır: “Sağır duymaz uydurur!” “Lafı kıçından uydurmak!” Meslektaşımız Nedim Şener’in telefonda Uğur Dündar’a “Yüce Deyyus” dediği sağır telekulakçılarca mahkeme tutanaklarına geçirilmiş! Yazar Yılmaz Özdil, aynı gazeteden Ayşe Arman’ın kendisiyle yaptığı söyleşide Dündar’ı Yunan tanrısına benzeterek “televizyonun Zeus’u” diye övmüştü. Bir gün Şener, Dündar’a telefon ediyor ve “Ey Yüce Zeus” sözleri ile takılıyor. Karşılığında “Sağol Apollon” sözleri ile şakalaşma sürüyor. Gelin görün ki telekulak hazretleri bunu “Ey Yüce Deyyus!” olarak algılıyor. Arapça “deyyus”, Ferit Develioğlu’nun “OsmanlıcaTürkçe Ansiklopedik Sözlük” kitabında “karısının namussuzluğuna göz yuman ve katlanan kimse” olarak açıklanıyor! 9 Aralık 2008’de bu köşede “deyyus” ve “Zeus” bağlantılı bir olaya değinmiştik. Afyon Müzesi’ni gezen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a, Müdür Mevlüt Üyümez bilgi verirken “tanrı” yerine eskiden “deus” denildiğini anlatmıştı. Bakan “tanrıya deyyus” diyen müdür hakkında “soruşturma açacağını” söylemişti. O gün yazımız şöyle bitiyordu: “Kültürden sorumlu Bakan’ın Hititçede ‘tanrı’nın ‘siu’ demek olduğunu, zamanla bu sözcüğün antik Yunancada ‘zeus’a geçtiğini, Latincede ‘deus’a dönüştüğünü nereden bilsindi?” Dolayısıyla sağır telekulağı kınamanın ne anlamı olabilir? Başkan adayı olmayacak ‘ABD tehdit ediyor’ iddiası Sarah Palin Tanrı’yı seçti Dış Haberler Servisi 2008 yılındaki ABD başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’den başkan yardımcılığına adaylığını koyan eski Alaska Valisi Sarah Palin gelecek yıl yapılacak başkanlık seçimlerinde aday olmayacağını açıkladı. Palin’in adı 2012 seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı olarak öne çıkmıştı. Kararını “Dua ettikten ve ciddi bir değerlendirme yaptıktan sonra, başkanlık için adaylığımı koymamaya karar verdim” sözleriyle duyuran Palin, adaylığını koyanlara daha fazla yardımcı olabileceğine inandığını belirtti. “Başkanlığın ve Senato’nun elimize geçmesi için stratejiler oluşturulmasına yardımcı olacağım” diyen Palin, “Kendimi Tanrı’ya, aileme ve ülkeme adayacağım” cümlelerine de yer verdi. Palin’in aday olmama kararı New Jersey Valisi Chris Christie’nin de adaylıktan vazgeçtiğini ilan etmesinin ardından geldi. UNESCO’dan Filistin’e onay Dış Haberler Servisi Yaptığı tam üyelik başvurusu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde müzakere için gün sayarken BM’nin Bilim Eğitim ve Kültür Kuruluşu UNESCO Yürütme Kurulu’ndan, örgütün genel konferansına sunulmak üzere Filistin’in devlet olarak tam üyeliğe alınması konusunda tavsiye kararı çıktı. UNESCO Yönetim Kurulu’nu oluşturan 58 üyesinden 40’ı lehte oy kullanırken 14 üye karara çekimser kaldı, 4 üye ülke ABD, Almanya, Romanya ve Letonya ise hayır oyu kullandı. Kesin karar 25 Ekim’de başlayacak 36. Genel Konferans’ta verilecek. UNESCO bütçesinin dörtte birini karşılayan ABD’nin örgütte Filistin’in üye yapılmasını önlemeye çalıştığı ve üye ülke diplomatlarının maaşlarını ödememe konusunda tehditte bulunduğu ileri sürüldü. Sarkozy ‘soykırım’ anıtında Gelecek yıl yapılacak seçimlerde Fransa’daki Ermenilerin desteğini almak için Ermenistan’ı ziyaret eden Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarını yansıtan Tsitsernakaberd anıtını ziyaret etti. Türkiye’nin yıl sonuna kadar Ermeni iddialarını kabul etmemesi durumunda “başka girişimlerde de bulunacaklarını” söyleyen Sarkozy, Ermeni iddialarının kabul edilmemesine cezai yaptırım uygulanmasını sağlayacak tasarının da bu girişimler arasında olduğunu belirtti. Sarkozy, “Trajedinin ismini herkes cesaretle söylemeli, bu soykırımdır” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle