23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 EK M 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET HABERLERİN DEVAMI İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara B B B B B B B B B B B B B 25 28 27 25 27 27 29 24 22 24 22 24 25 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B PB PB B B B B B B B 25 25 21 28 31 29 27 29 24 26 21 17 19 Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih PB Berlin Y BudapeştePB Madrid B Viyana PB 14 14 17 15 14 15 16 17 23 17 26 30 21 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B A A B Y Y A B A Y A A A 23 24 24 27 19 14 22 21 21 17 23 30 24 Ülke genelinde yağış beklenmiyor. Ülke genelinin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. Mevsim normalleri üzerinde seyreden hava sıcaklığının hafta sonunda yağışla birlikte iç ve batı bölgelerde hissedilir derecede azalacağı tahmin ediliyor. SAYFA 7 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 6 Ekim GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada iddianamede yer alan telefon konuşmaları mahkeme tutanaklarına; Zeus’u deyyusa, Mit soyadını istihbarat örgütü MİT’e çevirerek geçiyor... Bir davada tahliye taleplerinin bire karşı iki oyla sürekli reddedilmesine isyan eden mahkeme başkanı yargıcın karara muhalefet şerhi olağanüstü bir davranış olarak manşetlere taşınıyor. Muhalefet şerhleri, ülkemizde ender görülen vakalardan olduğu için olağanüstü değer taşıyor. Üstelik sağlıklı demokrasilerde görülmeyen uygulamalar izleniyor. Hukuka ve vicdanına sığdıramadığı mahkeme kararlarına karşı çıkan muhalefet şerhini yazan yargıç; bir gece yarısı, palas pandıras görevinden alınıyor, başka bir ile sürgün ediliyor. Silivri’de Ergenekon davasına bakan mahkeme başkanı, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’ndan Bolu’ya gönderiliyor. 162 sanıklı Balyoz davasında tahliye kararını oyçokluğuyla reddeden mahkemenin başkanı Şeref Akçay’ın gazetelere manşet olan 9 sayfalık muhalefet şerhi; delil diye mahkemelere sunulan telefon konuşmalarının, polisten savcılığa uzanan sorgulamaların pek çoğunun ne denli ciddiyetten uzak olduğunu gösteriyor. Şu tabloya bakınız: Mahkeme; 2. Ergenekon Davası sanıklarından eski Sivas Ülkü Ocakları Başkanı Oğuz Bulut’a soruyor: “İddianamede yazılı size ait iş ve cep telefon numaraları MİT’te görevli kimin?” Oğuz Bulut’un yanıtını okuyunca güler misiniz ağlar mısınız bilemem ama şöyle diyor: “Soyadı Mit olan arkadaşımın (eski Sivas MHP milletvekili Mustafa Mit) telefon numaraları!” Balyoz davasına bakan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Akçay, muhalefet şerhinde sanıklara isnat edilen suçun; 1. Ordu’daki bir toplantı olduğunu, darbe yapıp iktidarı ele geçirecek eylemle tamamlanmadığını, kışladan çıksalardı o zaman eylemin darbeye teşebbüs olacağını vurguluyor. Önemli bir davaya, Balyoz davasına bakan bir mahkeme başkanı; 30 duruşma geçti hâlâ delil toplanacağından söz edildiğinden, adil yargılama yoksunluğundan şikâyet ediyor. Bu saptamalar en az üç yıldır işleyen ve giderek büyüyen bir yarayı yine gündeme getiriyor. Üç yıldır devam eden Ergenekon davasında hâlâ delil toplanacağını öne süren kararlar alınıyor. Bu nedenle sanıkların tahliye talepleri reddediliyor. İddianame; gazeteciyi (örneğin Mustafa Balbay’ı) mesleği gereği olayları, kişilerle yaptığı konuşmaları yazdığı not defterini delil diye göstererek, hükümeti zor kullanarak devirmeye teşebbüsle suçluyor. Temmuz seçimlerinden üzerinden dört aya yakın bir süre geçti. İşlerine geldiğinde ulusal irade, ulusal irade diye yırtınanlar; iktidar sahipleri, bu iktidarın Adalet Bakanlığı hâlâ milletin vekil atadığı tutukluların Meclis’teki görevlerine başlamalarını sağlayacak hukuksal yol, yöntem arıyor ve nedense bir türlü bulamıyor. İnsanın aklına dört aydır tutuklu milletvekillerini tahliyesini sağlayacak yasal olanağı bulmak değil, bulmamayı içeren anlayışla hareket edildiğini duyumsatan bir olasılık geliyor. Bir tarihte Türkiye’de hâkimler var diye övünürdük. AKP iktidarı sayesinde artık yargı erkini arar olduk! ÇHD son yıllarda muhalif olanların yargı eliyle baskı altında tutulduğunu belirtti ‘500 öğrenci tutuklu’ İstanbul Haber Servisi Hak arama mücadelesi veren İstanbul’da 89, Türkiye genelinde ise 500’e yakın öğrencinin tutuklu bulunduğu belirlendi. Mahkemelerin, öğrencilerin tutukluluk hallerini uzatmaya yönelik verdiği kararların mantık sınırlarını zorladığı belirtildi. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi tarafından cezaevinde tutuklu bulunan öğrencilere yönelik hazırlanan rapor dün İstanbul Barosu Orhan Adli Apaydın Konferans Salonu’nda düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. ÇHD İstanbul Şube Sekreteri avukat Güçlü Sevimli, İstanbul genelinde yaptıkları çalışmada, 89 öğrencinin tutuklu olduğunu, bu sayının yurt genelinde 500’ü bulduğunu kaydetti. Türkiye’de son yıllarda hukukun siyaset kurumu tarafından şekillendirildiğini ve yargı eliyle muhalif olanların baskı altında tutulduğunu anlatan Güçlü Sevimli, “Öğrencilerin parasız eğitim, harç ücret Vak Vak Vak... “Vakıf” diyeceğim de... Bu kez Alman vakıflarının CHP ve BDP’li belediyeler üzerinden PKK’ye para aktardığını ortaya attılar... Eee medya olarak bizler de bataklık ördeğiyiz: Vak vak vak... Bütün şehirler kasabalar pis kokar bu memlekette... Pis kokmayan bir kıyı yok... Uzun yolda ne zaman pis koku bassa... Demek ki kasabaya yaklaştınız... Alman KfW’nin verdiği o para, en çok altyapı ve kanalizasyon projeleri, yani şehirlerin pislikten arındırılması içinmiş... Senin pisliğin için Alman para veriyor... Önce bundan utan... Bizim Utku Çakırözer dün çok detaylı ve güzel yazdı: En çok destek alanlar AKP’li belediyeler... Mesela Melih Gökçek’in yönettiği Ankara Belediyesi’nin başından bu yana aldığı para 353.5 milyon Avro... Cumhurbaşkanınızın memleketi Kayseri de almış... Başbakan’ın Siirt’i... Bursa, Van, Malatya, Denizli, Muş, Trabzon... Almanların desteği toplam 700 milyon Avro diyorlar... Özel uçaklardan, mercedes filolarından, seçim rüşveti kömürden, nohuttan, yandaş zengin yaratmaktan, kendileri zengin olmaktan temizliğe sıra gelmediği için, açıkgöz yerel yönetimler gidip Almanlardan bulmuşlar parayı... O parlatılmış kentlerin dış borcu tam 1.2 milyar dolar... Bulamayanlar?.. Gidin, kokusundan anlarsınız... İşte kafası bu: 35 bin cami yaptırma derneği var... Memlekette bir tane olsun “şehri kaka kokusundan kurtarma derneği” yok Müslüman kardeşimin... O zaman “gâvura” gidiyor... Alman vakfı, işte bu rezilliği önlemek için belediyelerimize para verdi anlaşılan... Bizi kendi kokumuzdan kurtarmak için... İnsan asıl bundan utanır... KAÇ ÖĞRENC HANG CEZAEV NDE ÇHD’nin raporunu göre, stanbul’da tutuklanan ve çeşitli cezaevlerine gönderilen öğrencilerin listesi şöyle: Tekirdağ F Tipi Cezaevi: 34 öğrenci Kandıra F Tipi Cezaevi: 25 öğrenci Edirne F Tipi Cezaevi: 16 öğrenci Bakırköy Kadın tutukevi: 11 öğrenci Gebze M Tipi Cezaevi: 3 öğrenci. leri, halk için eğitim gibi talepleri de ifade özgürlüğü kapsamı içerisindedir. Ancak siyaset kurumunun yargı eliyle oluşturduğu baskı ile öğrencilerde bu kapsamın içinden alınmış terörle mücadele yasasını düzenleyen TCK 220 ve 314. madde ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası’nın 7/2. maddesi kapsamına sokulmuştur” dedi. Temel hak ve isteklerini arayan öğrencilerin, açtıkları pankart ve dövizlerle sloganlardan dolayı özel yetkili mahkemelerce yargılandığını vurgulayan Sevimli, özetle şunları kaydetti: “2911 sayılı toplantı ve gösteri yasasına göre hak arama mücadelesi veren öğrenciler hakkında devlet açısından sonuç alınamadığı için TCK’nin örgüt suçunu düzenleyen maddelerine atıfta bulunuluyor. Özel yetkili mahkemelerin meşruluğu ve buna bağlı yargılama usulü tartışılırken üniversite öğrencilerinin hak istemlerinin bu mahkemelerde yargılanması ve öğrencilerin uzun tutukluluk halleri nedeniyle okulları ile ilişkilerinin kesilmesine neden oluyor. Mahkemelerin tutukluluk hallerinin uzatmaya yönelik verdiği kararlar ise mantık sınırlarını zorlamakta.” Tüzer Yılmaz örneği Mevcut yargılamalar içerisinde bugün İstanbul 10. Özel Yet kili Ağır Ceza Mahkemesi’nde saat 12.00’de görülecek Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz örneğinin çok çarpıcı olduğu vurgulanan ÇHD raporunda, “Bugün gelinen süreçte hemen herkesin bu iki gencin neden hâlâ tutuklu olarak yargılandıklarını anlayamadığı noktada, Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz’ın tutukluğu 18 ayı geride bırakmıştır. Yasadışı örgüt üyeliğinden yargılanmaları devam eden Tüzer ve Yılmaz 14 Mart 2010 tarihinde İstanbul Abdi İpekçi Spor Salonu’nda düzenlenen ‘Roman Açılımı Çalıştayı’nda Başbakan Erdoğan konuşma yaptığı sırada ‘Parasız eğitim istiyoruz alacağız’ yazılı pankart açınca gözaltına alınmışlar ve sonrasında da tutuklanmışlardı. İki öğrencinin yalnızca parasız eğitim talebini dile getirmesi nedeniyle yasadışı örgüt üyeliğinden yargılanmaları birçok kesim gazeteci ve yazarın gündemine girmişti” değerlendirmesine yer verildi. 68 KUŞAĞININ ÖNDERLER NDEN Ziya Yılmaz yaşamını yitirdi İstanbul Haber Servisi 68 kuşağının önderlerinden Ziya Yılmaz (73), önceki gün yaşamını yitirdi. Yılmaz bugün doğum yeri olan Ordu’nun Fatsa ilçesinde, Kızıldere’de Mahir Çayan ile öldürülen Nihat Yılmaz’ın yanına defnedilecek. Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde bir süredir astım ve zatürre tedavisi gören ve 4 Ekim salı günü 21.20 sıralarında yaşamını yitiren Yılmaz’ın cenazesi dün öğlen saatlerinde, ailesi ve dostları tarafından alınarak Fatsa’ya gönderildi. 197172 yıllarında THKPC’nin eylemlerinde yer alan Yılmaz, 1938 yılında Ordu’nun Fatsa ilçesi Bozdağ köyünde doğdu. Ankara Yüksek Ticari ve İktisadi İlimler Akademisi’nden mezun olan Yılmaz, Fatsa’da matbaa kurdu ve Yeşil Fatsa gazetesini çıkardı. 196566 yıllarında Türkiye İşçi Partisi (TİP) ilçe başkanlığını yaptı. Ziya Yılmaz, 29 Kasım 1971’de Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, THKO’dan Cihan Alptekin ve Ömer Ayna ile tünel kazarak firar etti. 19 Şubat 1972’de İstanbul’da gerçekleştirilen ve Ulaş Bardakçı’nın öldürüldüğü operasyonda, Yılmaz yaralı ele geçirildi. 30 yıl hapis cezası alan Yılmaz, 15 yıl sonra 21 Mart 1986 tarihinde, tahliye edildi. Siyasi yaşamına Türkiye Komünist Partisi TKP saflarında devam eden Yılmaz 10 Eylül dergisinin çıkarılmasında yer aldı. Çankaya Belediyesi’nde belediye meclis üyeliği de yaptı. Eşi, kedileri ve dostlarıyla yaşamını Ankara’da sürdürüyordu. HÜ’de gergin açılış Öğrencilerin TBMM Başkanı Cemil Çiçek’i protesto edecekleri gerekçesiyle salona girmeleri engellendi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hacettepe Üniversitesi’nin (HÜ) yeni akademik yıl dolayısıyla düzenlediği ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in de katıldığı açılış törenine öğrencilerin salona alınmaması damgasını vurdu. Salona girebilen ve Çiçek’in yanı sıra Hopa olayları gerekçesiyle soruşturma açan HÜ Rektörü Prof. Dr. Uğur Erdener’i de protesto etmek isteyen üç öğrenci ise güvenlik görevlileri tarafından yaka paça törenin yapıldığı salondan dışarı çıkarıldı. Öğrenciler HÜ’nün Sıhhiye’deki merkez yerleşkesinde düzenlenen törenin yapıldığı salona girmek istedi. Ancak Öğrenci Kolektifi üyesi öğrenciler, Çiçek’i protesto edecekleri gerekçesiyle güvenlik görevlileri tarafından salona alınmadı. Öğrenciler ile güvenlik görevlileri arasında bir süre arbede yaşanırken güvenlik görevlilerinin şiddet kullanarak öğrencileri dışarı çıkarmak istemesi üzerine, gerilim daha da arttı. Arbede sırasında salona giren üç öğrencinin güvenlik görevlileri tarafından yaka paça dışarı çıkarıldı. Salona alınmayan öğrenciler, bu durumu oynadıkları bir skeç ile de protesto etti. Öğrenciler Ankara’da Hopa olaylarını protesto eden eylemlere katıldığı gerekçesiyle “terör örgütü üyesi olmak” ve “kamu malına zarar vermek” iddiasıyla öğrenciler hakkında soruşturma açan Rektör Prof. Erdener’e de tepki gösterdi. Gösterinin ardından öğrenciler güvenlik görevlilerini ve açılış töreninin yapıldığı salonu yumurta yağmuruna tuttu. Ama “Alman vakıflarından gelen para PKK’ye gidiyor” deyince... Ne yapacaksınız... Biz de başladık: Vak vak vak... CHP’L HÜSEY N AYGÜN Zini Gediği araştırılsın ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Zini Gediği’nde 1938’de 97 kişinin öldürüldüğünü vurgularken “Savcılık, Zini Gediği’ne gitmeyi reddetti, görevini yapmadı” dedi. Aygün, dün parlamentoda 1938 yılında Zini Gediği’nde yakınlarının öldürüldüğünü ifade edenlerle birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Aygün, “Zini katliamının mağdurları burada. Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdular, ancak savcılık bölgede inceleme bile yapmadı. Savcılık görevini yapmadı” dedi. Basın toplantısına katılan Canpolat Yakar, “Suçsuz yere babam ve arkadaşları kurşuna dizildi” dedi. Kadriye Çetinkaya, “Zini Gediği’nde öldürülenlerin suçsuz yere öldürülmelerinin kabul edilmesini istiyoruz. Kendilerine bir anıtmezar istiyoruz” derken, İbrahim Aktaş da, “Cumhurbaşkanı’na dilekçe verdik. Dedemin mezarını istiyorum” açıklamasını yaptı. Eski SHP Erzincan Milletvekili Ali İbrahim Tutu da dedesinin fotoğraflarını gösterdi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Tayyip Erdoğan’a “Dedelerime 2 metrekare toprak parçası çok görülüyor. Bu insanlık dışı bir uygulama, bundan da utanç duyuyorum” diye seslendi. Avukat Can Söylemez gerekirse konuyu AİHM’ye taşıyacaklarını söyledi. ÖZTÜRK: BAŞIMIZ D K, ALNIMIZ AÇIK Altı belediye çalışanı serbest İstanbul Haber Servisi CHP’li Kadıköy Belediyesi’ne yönelik önceki gün düzenlenen operasyonda gözaltına alınan 10 çalışandan 6’sı serbest bırakıldı. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, “Bizim hiç kimseden bir çekinmemiz yok. Başımız dik, alnımız açık. Hedef olduğumuzu biliyoruz. Tüm arkadaşlarımıza güveniyorum” dedi. Öztürk, şunları söyledi: “Arkadaşlarımız evlerinden, ailelerinin, çocuklarının maruz kaldığı psikolojik baskılarla, içimizi acıtan şekilde baskınlarla gözaltına alındı. Telefonla davet edilseler, gidip rahatlıkla ifadelerini verirlerdi. Operasyonla belediyemizde herhangi bir arama, baskın yapılmadığı halde televizyonlar, Kadıköy Belediyesi’nde arama yapılıyor gibi altyazılar, anonslar geçtiler. Herkes bu operasyonun CHP’li belediyelere yapılan bir itibarsızlaştırma operasyonu olduğunu iyi biliyor. Soruşturma tamamlandığında tüm bu iddialarla ilgili kamuoyuna basına gerekli açıklamayı yapacağız.” Öğrenciler sendikaları için yürüdü Öğrenci Gençlik Sendikası GençSen üyesi bir grup öğrenci, sendikalarının mahkeme kararıyla kapatılmasını protesto etmek amacıyla Dolmabahçe’deki Başbakanlık çalışma ofisine yürümek istedi. Polisin, Beşiktaş skele Meydanı’na dek izin verdiği yürüyüşte öğrenciler, mahkeme kararını A HM’e taşıyacaklarını belirterek tüm öğrencileri sendikaya üye olmaya çağırdı. Öğrenciler adına açıklamayı okuyan lkin Sarı “GençSen’in kapatılması anayasanın 90. maddesi ve Türkiye’nin imzaladığı birçok uluslararası sözleşmeye aykırı. Mahkeme’nin 2821 sayılı sendika yasasında öğrencilerin sendika kurma yetkisi olmadığı yönündeki kararı tamamen hukuka aykırıdır” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle