18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 6 EK M 2011 PERŞEMBE [email protected] 12 DIŞ HABERLER Erdoğan, ziyaret için bulunduğu Güney Afrika’da Esad’ın ardından şimdi Tel Aviv’i hedef aldı ‘İsrail bölge için tehdit’ PRETORIA (AA) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Ben şu anda İsrail’i bölgesi, çevresi için bir tehdit olarak görüyorum. Çünkü atom bombası var” dedi. Güney Afrika Cumhuriyeti gezisi kapsamında dün Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanlığı’nda “Türk dış politikası” konulu bir konferans veren Erdoğan’ın hedefinde yine İsrail ve Şam yönetimi olurken BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye’ye yönelik tasarısının reddedilmesine karşın Türkiye’nin yaptırımlarının yolda olduğu mesajını verdi. Konuşmasında İsrail’in barış sürecinin önünü açmadığını kaydeden ve BM’nin bugüne kadar İsrail’e yönelik aldığı 89 yaptırım kararı bulunduğunu hatırlatan Erdoğan “Peki bununla ilgili İsrail’e yaptırım veya baskı uygulaması yapılmış mıdır? Hayır, yapılmamıştır. Bu konuda bir çaba var mı? Yok ama İran’la, Sudan’la ilgili var, diğer bazı ülkelerle ilgili var, orada var orada yok. İşte siz bu ikicikli yaklaşımla dünyada barışına hizmet edemezsiniz ve BM’de üzerine düşen görevi yerine getirmemiş olur” dedi. Erdoğan, BM’nin reform edilmesinin şart olduğunu, daimi, geçici üyeliklerin değiştirilmesi gerektiğini savundu. İsrail’in kanlı Mavi Marmara baskınına da değinen Erdoğan, “uluslararası toplum, İsrail’e sen hukukun üstünde değilsin demelidir” diye konuştu. Erdoğan konferasta İsrail’in Pretoria Büyükelçisi Yardımcısı Başkatip Ya’akov Finkelstein’in, “Siz Gazze’deki tünellerden gıdaların geçtiğini söylediniz. Ancak oradan sadece gıda değil, silah, füze geçiyor. Bu füzelerle şehirlerimiz, çocuklarımız vuruluyor. Ayrıca Palmer raporunda kuşatma uygun görülüyor. Biz doğrudan diyalogdan yanayız. Ama siz İsrail büyükelçinizi geri çektiniz. Doğrudan diyalog nasıl olacak?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Bir defa şunu bilmenizi istiyoruz, bu tünellerden atom bombası geçmez, nükleer silah geçmez. Fosfor bombaları geçmez. İsrail, fosfor bombaları ile Gazze’yi bombalamıştır. Bu bir kitle imha silahıdır. Kitle imha silahı kullanmak suçtur. Buna herhalde ‘evet’ diyemezsiniz. O tünellerden geçse geçse küçük çaplı silahlar geçebilir, tüfek geçer, bunlar geçer ama oradan tank, top bunlar geçmez değil mi? Ama Gazze tank Bir Zamanlar Avrupa Birliği CHP Milletvekili Umut Oran hafta başında “6. Yılını” dolduran AB müzakere sürecinin derli toplu bir değerlendirmesini yollamış. Bilanço, satırbaşlarıyla şöyle: “1999 Helsinki Zirvesi’nde ‘Türkiye, diğer adaylarla aynı kriterler temelinde birliğe katılmaya adaydır’ açıklaması ile yeni yol haritamız başladı. 6 Ekim 2004’te Komisyon; ‘Türkiye’nin siyasi kriterleri yeterli ölçüde karşıladığını’ değerlendirdi, müzakerelerin başlamasını tavsiye etti. Aralık 2004’te müzakerelerin açılması kararı alındı. 3 Ekim 2005 gününde müzakere çerçevesi belgesi imzalandı. Tam 6 yıl oldu. Aynı gün müzakerelere başlayan ve bunları sonuçlandıran Hırvatistan’la katılım anlaşması yıl sonunda imzalanacak ve Hırvatistan 1 Temmuz 2013’ te birliğe katılacak. Türkiye bu noktadan çok uzak. 33 müzakere başlığından yalnız 13’ü açıldı. Bunlardan sadece 1’i geçici olarak kapatıldı 18 fasıl bloke durumda. 30 Haziran 2010’dan beri tek yeni fasıl müzakereye açılmış değil. Fasıllar üzerinde görüşmeler devam etmiyorsa müzakere süreci de devam etmiyor demektir.” Fiilen müzakerelerin “kesildiğini”; başka deyişle Ankara’ya başlangıçta yapılan tüm vaatlerin aksine! özel olarak dayatılan “açık uçluluk” temelinde, geçen yıldan bu yana görüşmelerin “dondurulduğunu” ima eden Oran; gönderdiği notu, “Bazı AB üyelerinin bu sonuçta etkisi olsa dahi, Türkiye’nin de eksikleri var. AB’ye katılım, hükümet tarafından bir devlet politikası haline getirilmeli. Stratejik yaklaşımla konu tekrar ele alınmalı; geçen 6 yıldaki başarısızlık telafi edilmelidir” önerisiyle sonlandırıyor. Umut Oran’a; “Bu yaptığınız öneriye gerçekten inanıyor musunuz?” diye sormak isterim. Oran’ın biz basın mensuplarına bizzat gönderdiği bilanço zaten, Türkiye’nin aşama aşama ne büyük zemin kaybına uğradığını açık ve net ortaya koyuyor. Helsinki’de “sözümona aynı kriterlerle”, Ankara’ya “adaylık eşiği” aralandığında; Bulgaristan, Litvanya, Letonya, Malta, Romanya, Slovakya harbiden “aday” ilan edildi. Bu ülkelerin hepsi 6; bilemediniz 8 yılda “üye” oldu. Bizimle “aynı gün müzakerelere başlayan” Hırvatistan da toplam yedi yılda üye olmuş olacak. Üyelik macerasını izlediğim İspanya keza, Hırvatistan gibi ortalama 7 yılda üyelik sürecini tamamlamıştı. Demek “tüm diğer adaylarla aynı kriterleri” sahici manada paylaşan ülkeler; taş çatlasa 78 yılda, süreci tamamlıyor. İrili ufaklı tüm bu ülkelerin “üyelik” koşullarını nihayete erdirdiği zaman dilimi içinde Türkiye sadece “tek müzakere başlığı” kapatabilmiş. O da “geçici olarak”! Bunun anlamı Avrupa Birliği sürecinin “iflası”dır! Ama nedense bunu bu açıklıkla görüldüğü üzere muhalefet politikacıları dahi dillendirmeye cesaret edemiyor. Artık “Çıkmayan candan ümit kesilmez!” hesabına mı? “AB defteri kesinkes kapanmıştır!” demenin; öngörülmez, kestirilmez sonuçlarından duyulan derin korku ve kuşkulardan mı? Bilinmez. Sürecin –heyhat! iflas ettiğini herkes biliyor. Ancak bu telaffuz edilmiyor. AB tarafının ve muhalafet ile iktidar safları dahil! Türk tarafının da bildiği, sokaktaki adamın fütursuzca paylaştığı bir garip “kozmik sır” bu. Evrenin en telaffuz edilmez “kozmik sırlarından” biri. Sağır sultanın vakıf olduğu “sır” ortada dururken hepimiz sanki hiçbir şey olmamış, bu politika sanki hiç iflas etmemiş gibi yapıyoruz. TürkiyeAB ilişkilerinde sürdürülmesi gereken tek şey sanki artık yalnızca bu: “mış gibi yapmak!”. Hiçbir şey olmamış gibi her yıl, dostlar alışverişte görsün kontenjanından! “ilerleme raporları” yayımlanıyor. Fincancı katırlarını ürkütmeden Ankara’da “mış gibi davranan” AKP hükümetlerinin usul usul sırtları sıvazlanırken aynı konular biteviye eleştiriliyor: “basın ve ifade özgürlükleri, azınlık hakları, siyasi temsilde yetersizlikler, seçim barajı” vs… Bu oyun, AnkaraBrüksel arasında; tavşana kaç, tazıya tut şeklinde devam ediyor. Oyunda herkes kendisine verilen rolü gıkını çıkarmadan paşa paşa oynuyor. Daha ne kadar oynayacağız bu sinir bozucu oyunu? Durumun garabetini dışardan bakanlar bizden iyi görüyor. “El Pais”te önceki gün okuduğum bir yazı; “Ankara AB kapısında ilanihaye beklemeye hazır!” başlığını taşıyor ve ardından şu değerlendirmeyi yapıyor: “Müzakereleri başlatan 3 Ekim 2005 belgesi imzalandığında; Ankara’nın o zaman için çok ileri bir tarih olarak görülen! 20142015 arasında üye olabileceği spekülasyonları yapılıyordu. Altı yıl öncesinin 3 Ekimi’nden itibaren bu ilişki ne var ki kötüleşmekten başka bir yöne gitmedi. Her pürüz, aradaki anlaşmazlıkları derinleştirdi. Müzakereler fiiliyatta felç oldu. Ufukta beliren Kıbrıs’ın dönem başkanlığı da umutlu olmak için hiçbir neden vaat etmiyor.” ‘OLAYLARLA LG S YOK’ AMA... E rdoğan, srailli diplomatın Gazze’deki tünellerle ilgili sorusunu “Bu tünellerden atom bombası geçmez, nükleer silah geçmez. Fosfor bombaları geçmez. srail, fosfor bombaları ile Gazze’yi bombalamıştır.. Hiçbir zaman bende atom bombası var diyemiyor. Ama ran’da atom bombası var diye herkes ran’a saldırıyor. Ben, şu anda srail’i de bölge için tehdit unsuru olarak görüyorum çünkü kendisinde atom bombası var” diye yanıtladı. ‘Apo krizinde’ tatbikat yapılmıştı AKIN BODUR Ecvet Atık/ AA SUR YE S TEM Erdoğan, Suriye’ye yönelik yaptırımların ele alındığı BM Güvenlik Konseyi’ndeki oylamada Güney Afrika Cumhuriyeti’nin çekimser kalmasının bir hayal kırıklığı yaratıp yaratmadığı sorusuna şu yanıtı verdi: “Beni değerli dostumun yanında zora soktun. Tabii onların kararına benim saygım sonsuz. Ama gönlüm, özgürlük mücadelesinde abideleşmiş bir Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Suriye halkının yanında yer almasını çok arzu ederdim. Çünkü orada binlerce insan acımasızca öldürülüyor.” larla toplarla kuşatılmıştır ve bir taraftan da fosfor bombaları atılmıştır. BM binalarını bile bombaladınız. İsrail bunu da yaptı. Ve hiçbir zaman bende atom bombası var diyemiyor. Sessiz kalıyor. Ama İran’da atom bombası var diye herkes İran’a saldırıyor. Bu nasıl adalet? Ben, şu anda İsrail’i de çevresi için, bölge için tehdit unsuru olarak görüyorum çünkü kendisinde atom bombası var. Bütün bunların yanında İsrail şu anda işgalci durumunda ve İsrail devlet terörü uygulamaktadır, bölgede.” Konferastaki konuşmasında BM Güvenlik Konseyi’nde önceki gün Suriye’ye yaptırım tasarısının veto edilmesine ilişkin Erdoğan şu değerlendirmeyi yaptı: “Uyarı niteliğindeki hazırlanan tasarı, ne yazık ki veto edildi. Tabii bunun veto edilmesi özellikle Türkiye gibi ve yahut da AB ülkelerinin bir kısmı gi bi veya tamamı gibi bilemem kimler bu konuda adımlar atacaktır, yaptırımlarımızı engellemez. Biz şu anda bir yaptırım paketini ister istemez devreye sokacağız.” Erdoğan, bu hafta sonu Suriye’den yaklaşık 7 bin 500 misafirin kaldığı kampları ziyaret etmeyi düşündüğünü kaydederek ardından yaptırımların etap etap neler olacağını açıklayacaklarını söyledi. Erdoğan “İnsanların acımasızca öldürüldüğü bir ülke özgür bir ülke olabilir mi? Bu denli otoriter, bu denli acımasız bir sistemin egemen olduğu bir ülke savunulabilir mi?” dedi. 2008 yılında Afrika Birliği’nin Türkiye’yi stratejik ortak ilan etttiğini söyleyen Erdoğan, “Balkanlar’dan Kafkaslar’a ve Orta Asya’ya, Karadeniz’den Ortadoğu’ya ve Mağrib’e kadar uzanan geniş bir coğrafyanın merkezinde yer alan bir ülkeyiz” diye konuştu. İSKENDERUN Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “Yıldırım2011” tatbikatı, Suriye sınırındaki Hatay’ın İskenderun ilçesindeki 39. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Şehit Teğmen Ahmet Tor Kışlası’nda başladı. Geçen yıl Balıkesir’deki 9. Ana Jet Üs Komutanlığı’nda yapılan tatbikatın bu yıl Suriye ile ilişkilerin gergin olduğu bir dönemde sınırda yapılmasıyla ilgili çıkan haberler üzerine askeri yetkililer, tatbikatın 2 yıl önce planlandığını, Suriye ile gerginleşen ilişkilerle bir bağlantısı olmadığını belirtti. İskenderun 1998 yılında, Suriye ile yaşanan “Apo krizi” süresinde NATO kapsamındaki Dynamic Mix98 Tatbikatı’na ev sahipliği yapmıştı. O dönemde Suriye ile yaşanan PKK krizi nedeniyle Türk ordusunun önemli bir bölümü, Hatay’ı da kapsayan SuriyeTürkiye sınırına gönderilmişti. Baskıyı arttırmaya yönelik bir adım ABD’de yayımlanan New York Times gazetesi, tatbikatın sınıra yakın bir noktada yapılacak olmasını, “Türkiye’nin, Şam üzerindeki baskıyı arttırmaya yönelik bir adımı” olarak değerlendirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye’ye yaptırımları açıklayacağına dikkat çeken gazete, Obama yönetiminin bir yetkilisinin Türkiye için sarf ettiği, “Şimdi gerçekten tokmakla vuruyorlar. Birdenbire çok hızlı harekete ediyorlar” sözlerini aktırdı. Gazete, Türkiye’nin, Suriye konusunda “vahşi kart” olmaya devam ettiği görüşünü de öne sürdü. Herkesin bildiği ‘kozmik sır’ Ahmedinejad: Türkiye doğru yapmadı EKBER KARABAĞ TAHRAN İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Türkiye’nin topraklarında yerleştirilmesine izin verdiği NATO füze kalkanı sisteminin İsrail’i İran füzelerine karşı korumaya yönelik olduğunu ileri sürdü. Devlet televizyonuna röportaj veren İran lideri, NATO’nun bölgedeki varlık nedenlerinden birinin İsrail’i korumak olduğunu iddia etti. Ahmedinejad, “Türkiye’de kurulacak kalkan da bu doğrultudadır. Eğer bir gün İran’a yönelik bir eylem olursa bizim füzelerimizin İsrail’e varmasının önlenmesi amaçlanmaktadır. Ancak bu İsrail’i korumaya yetmeyecek” dedi. Ahmedinejad, “Türk dostlarımıza bu işin doğru olmadığını söyledik. Bu ilk başta onların zararına olacak” diye konuştu. Batı’ya veto şoku açabileceği gerekçesiyle BM yaptırım tasarısını veto etti. Batılı ülkeler vetoya ateş püskürdü... Rusya ve Çin, Suriye’ye askeri müdahalenin önünü ‘Ankara ilanihaye beklemeye hazır!’ Dış Haberler Servisi BM Güvenlik Konseyi (BMGK) Suriye’deki Beşşar Esad rejimini kınayan ve sivillere saldırıların deDış Haberler Servisi Uluslararası Af vam etmesi durumunda yaptırım getirilmeÖrgütü’nün 27 Temmuz’da gözaltına sini öneren karar tasarısını kabul etmedi. alındıktan sonra öldürüldüğünü 15 üyeli Güvenlik Konseyi’nde yapılan oybildirdiği Zeyneb el Hüsnü, Suriye lamada daimi üyeler Rusya ve Çin, Avrupa üldevlet televizyonunda yayına çıktı. keleri tarafından hazırlanan karar tasarısını SuSuriye’deki rejime karşı isyanın riye’ye dışarıdan gelecek olası bir askeri müsembolü haline gelen 18 yaşındaki El dahaleyi engelleyen ifadeler konmaması nedeHüsnü’nün ailesi kızlarının cesedini niyle veto etti. BMGK’nin geçici üyeleri morgda başı ve kolları kesilmiş ve derisi yüzülmüş olarak bulduklarını Güney Afrika, Hindistan, Lübnan ve açıklamışlardı. Televizyonda Brezilya oylamada çekimser oy kullakimliğini kanıt olarak gösteren ve nırken geri kalan 9 üye “evet ” oyu verEl Hüsnü olduğunu söyleyen di. Rusya’nın BM Büyükelçisi Vitaly kadın, hakkında çıkan haberlerin Churkin tasarının “meydan okuma ardından konuşmaya karar felsefesine” dayandığını ifade ederek verdiğini belirterek Suriyeli yetkililere karşı yaptırım teh“Temmuz’da evden kaçtım ditinin “kabul edilemez” olduğunu çünkü ağabeyim beni söyledi. Churkin bu tasarının “Sudövüyordu. Ailem riye’de de Libya’dakine nerede olduğumu benzer yabancı bir askeri bilmiyor” diye Zeyneb el Hüsnü olduğuru iddia eden müdahalenin önünü açakonuştu. kadın devlet televizyonuna çıktı. (AFP) bileceği ve Suriye mu Öldürüldüğü söylenmişti, ekrana çıktı (Fotoğraf: AFP) halefet hareketine de şiddetten uzaklaşması, kendilerini ‘aşırı uçlardan’ ayırmaları için baskı yapılması gerektiğini” kaydetti. Çin’in BM Büyükelçisi Li Baodong ise Pekin’in “Suriye’nin içişlerine karışma fikrine karşı çıktığı” açıklamasında bulundu. Fransa, İngiltere, Almanya ve Portekiz işbirliğiyle hazırlanan tasarı Rusya ve Çin’in itirazları doğrultusunda üç kez değiştirilmesine karşın kabul edilmedi. Tasarı “yaptırım” yerine Suriye rejiminin şiddete devam etmesi durumunda “hedeflenen önlemlere” atıf yapıyor. ABD elçisi salondan çıktı Tasarının oylamada reddedilmesi ABD yönetimini kızdırdı. ABD’nin BM Büyükelçisi Susan Rice konuya ilişkin açıklamasında Konsey’in “bu acil ahlaki soruna, bölgesel barışa ve güvenliğe giderek büyüyen şekilde bir tehdit oluşturmasına karşı harekete geçmemesi dolayısıyla ABD’nin çok öfkeli” olduğunu söyledi. Rusya ve Çin’in tasarının Suriye’deki durumu iyileştirmeyeceği yönündeki yorumlarına ise Rice “bunlar Suriye halkına destek ver mektense Suriye rejimine silah satmak isteyenlerin ucuz kurnazlığı” diye konuştu. Suriye’nin BM Temsilcisi Beşşar Caferi’nin konuşmasında “ABD’nin İsrail’i korumak için veto gücünü kullandığını ve bir soykırımda payı olduğunu” söylemesine üzerine Rice salonu terk etti. Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe ise çifte vetonun “Suriye halkı için üzücü bir günü temsil ettiğini ve Konsey’in Suriye trajedisi karşısında sessiz kalmaması gerektiğini” belirtti. Fransa’nın BM Büyükelçisi Gerard Araud da vetonun kendilerini durdurmayacağını söyledi. Kanada Dışişleri Bakanı John Baird, ülkesinin Suriye için yeni yaptırımlar uygulama kararı aldığını açıkladı. ABD ve AB’nin hedefindeki Beşşar Esad ise 12 Aralık’ta yerel seçimler yapılmasına karar verdi. Suriye resmi haber ajansı SANA’nın haberine göre Esad, yerel meclis üyelerinin belirleneceği seçimlerin 12 Aralık’ta yapılmasına onay verdi. Seçimlere muhaliflerin katılıp katılmayacağı henüz bilinmiyor. Esad’tan ‘seçim’ hamlesi C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle