18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 3 EK M 2011 PAZARTES 4 HABERLER Hazırladığı raporlarla dikkat çeken Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu çalışmasını yoğunlaştırdı Dink raporu son aşamada SONUÇ B LD RGES FIRAT KOZOK Barolar ‘özel’e karşı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Barolar, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını istiyor. Kuşadası’nda toplanan Ege ve Marmara barolar birliği başkanlar toplantısının sonuç bildirgesinde Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenmiş olan özel soruşturma ve yargılama usullerinin, savunma ve adil yargılanma hakkını yok ettiği vurgulandı. Bildiride, şunlar kaydedildi: “Demokratik bir hukuk devletinde bu durum kabul edilemez. Bu nedenle özel yetkili savcılık ve mahkemeler kaldırılmalıdır. Avukat, yargının kurucu unsurudur. Avukatı, dolayısıyla bağımsız savunmayı dışlayan kanun, karar ve uygulamalara karşı savunmadan kaynaklanan meşru ve demokratik gücümüzü kullanmaya, bundan önce olduğu gibi bugün de kararlı olduğumuzu kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız.” Son dönemde avukatlara yönelik uygulamalara da dikkat çekilen bildiride, “Avukatları bir engel olarak gören anlayış ve uygulamalar giderek daha tehlikeli bir hal almaktadır. Bu zihniyetin en çarpıcı örneklerinden biri adliyelerde avukata kapalı, hâkim ve savcıya açık alanlar yaratılmaya başlanmasıdır” denildi. ANKARA Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK), Hrant Dink cinayetiyle ilgili çalışmasını yoğunlaştırdı.Köşk’ün elinde 50 bin sayfayı bulan bilgi ve doküman bulunuyor. Kurul, bu yıl sonuna kadar önce 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümüyle ilgili raporunu, ardından da Dink raporunu tamamlayacak. Son dönemde hazırladığı raporlarla dikkat çeken Cumhurbaşkanlığı DDK, eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun yaşamını yitirdiği helikopter kazasıyla ilgili raporunun ardından dikkatleri bir kez daha üzerine çekti. Cumhurbaşkanı Gül’ün talimatıyla inceleme yapan DDK, bu yıl sonuna kadar önce, 8. Cumhurbaşkanı Özal’ın ölümüyle ilgili raporunu, ardından da Hrant Dink raporunu tamamlayacak. Dink ailesiyle görüşen kurul, Trabzon’da incelemeler yapacak, şimdiye kadar verilmiş olan kararlar da masaya yatırılacak. DDK’nin bu yılki gündeminde yine tartışma yaratacak iki konu bulunuyor. Bunlardan birincisi, Hrant Dink cinayeti. Cumhurbaşkanı Gül bu yıl başında Kurul’a konuyu inceleme talimatı vermiş, Kurul da iki üyenin koordinasyonunda Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’ndan görevlendirilen müfettişlerle çalışmaya başlamıştı. Dink ailesiyle görüşen Kurul, İstanbul ve Trabzon’da da çeşitli incelemeler yapacak. Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 2007’de, Dink cinayetine ilişkin Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü’nün bazı görevlileri hakkında açtığı soruşturmada “kovuşturmaya yer olmadığı” yönündeki kararı başta olmak üzere, süreçte verilen kararlar masaya yatırılacak. Mahkeme kararları ve soruşturma belgelerini ele alan DDK’nin önünde 50 bin sayfayı bulan doküman toplandığı öğrenildi. Kurul bu dokümanları 23 haftada bir toplanarak ele alıyor. Köşk kaynakları konunun Emniyet, İçişleri Bakanlığı, Başbakanlık ile ilgili yönlerinin de ayrıntılarıyla incelendiğini belirtirken “DDK’nin yaptığı çalışmanın kamuoyunu tatmin etmesi gerekiyor. Bu nedenle çok kapsamlı bir çalışma yapılıyor” diyor. DDK’nin Hrant Dink cinayetiyle ilgili çalışmasının kamuoyunda daha fazla dikkat çekmesine karşın, Kurul’un gündeminde bir önemli konu daha bulunuyor. Hrant Dink raporundan 12 hafta önce tamamlanması beklenen bu rapor ise 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümüyle ilgili. Köşk kaynakları bu konuda da, “20 yıl önceki bir konu üzerinde çalışılıyor. Dolayısıyla çabuk sonuca ulaşmak kolay değil. Görgü tanıkları tek tek dinleniyor” görüşünü dile getiriyor. Nazi Döneminde Adalet Stanley Kramer’in filmidir. Nürnberg Duruşması. 1961 yılında yapılmış. 2. Dünya Savaşı bitmiştir. Hitler döneminin suçluları yargılanmaktadır. Dönemin adalet bakanı ve dört yargıç, verdikleri kararlar nedeniyle yargılanmaktadır. Mahkeme heyeti, üç Amerikalı yargıçtan oluşur. Başkan rolünde Spencer Tracy var. III. Reich’ın Adalet Bakanı Burt Lancaster. Mahkemenin askeri savcısı Richard Widmark. Sanık avukatı Maximillian Schell. Dava; Nazi döneminin siyasal iktidarını arkasına alan yargıçların adaletsiz kararlarla yaptıkları haksızlıkların yargılanmasıdır. Yargıçlar kendilerini, yasalara uymak zorunda olduklarını, ülke sevgileri nedeniyle bu kararları verdiklerini söyleyerek savunurlar. Avukat, coşkulu savunmasında Hitler döneminin bütün ülkelerin katıldığı bir suç olduğunu, bu durumun Alman halkını suçlayarak düzelmeyeceğini belirtir. Uydurma suçlamalarla insanlar idam edilmiş, zihinsel özürlü kabul edilenler kısırlaştırılmış, Yahudiler toplama kamplarında en ağır koşullara mahkum edilmiş, gaz odalarında öldürülmüştür. Yargıçlar kararlarını yasalara uygun verdiklerini, öteki yapılanlardan haberleri olmadıklarını söyleyerek kendilerini savunurlar. İçlerinde adalet bakanlığı yapmış olan Ernst Janning (Burt Lancaster), fanatik avukatın bir sanığı ezişine dayanamayarak ayağa kalkar: “Yapılanlardan hepimiz sorumluyuz” der. “Yanımızdaki komşumuz alınıp götürülürken biz neredeydik? Bütün haksızlıklar bağıra bağıra açıklanırken biz neredeydik? Yanıbaşımızda zulüm yapılırken biz neredeydik? Sorumluyuz, bu açık” der. Bu arada mahkemeye Amerikan siyasilerinden baskı yapılır. Almanların kazanması gerektiği, komünist Sovyetlere karşı Almanya’nın bir güç olacağı, bu nedenle beraat ya da hafif cezalar verilmesi mahkeme başkanına telkin edilir. Kararda, hepsine “ömür boyu hapis cezası” verilir. Başkan kendi adalet vicdanına uygun hareket etmiştir. Hapisteki eski adalet bakanının “olup bitenlerden haberinin olmadığına inanmasını” isteyen sözlerine mahkeme başkanı şu yanıtı verir: “İlk verdiğiniz kararda idam edilen kişinin suçsuz olduğunu biliyordunuz değil mi?” İlk adaletsiz karardan sonrasına bakmaya bile gerek yoktur. Yargıçlar, arkalarında siyasal güç olduğu zaman bunun hiç değişmeyeceğini sanırlar. Savcılar, siyasal gücün kendilerinin de gücü olduğunu sanırlar. Sanık kürsüsünden savcıya ve yargıçlara baktığım zaman bunu çıplak olarak görürdüm. 12 Eylül döneminin askeri mahkemesinde Barış Derneği davasının tutuklu sanıklarıydık. Kararı önceden verilmiş bir davada yargılandığımızı biliyordum. Yargılama süreci bir usülün yerine getirilmesiydi. O koşulların adaletine hiç güvenmedim. İstenen cezayı tutukluluk olarak çektireceklerinden emindim. Arkadaşlarıma da bu kanımı söylemiştim. Dediğim gibi oldu. İddianamede istenen ceza sonuna kadar tutuklu olarak çektirildi. Tutuklu olarak. Sonuna kadar. Hapiste koğuşa gelen yargıç adaylarına şunu söylemiştim: “Yargıçlık stajına mutlaka üç ay hapiste olağan koşullarda yatarak eğitim görme şartı konmalıdır. Hekimlere de stajlarında üç ay hastanede hasta gibi yatma şartı konmalıdır. İçeride yatmanın ne olduğunu öğrenmek eğitimin çok önemli bir parçasıdır.” Savcı tahliye istemlerinin reddini talep eder. Yargıçlar tutukluluğun devamına karar verirler. Sonra savcı ile yargıçlar resmi araçla evlerine giderler. Tutuklu sanıklar koğuşlarına, hücrelerine dönerler. Yargılama devam etmektedir. Adalete güvenmek gerekir. Adalet er ya da geç yerine getirilecektir. Nürnberg Duruşmaları sonuna gelmişti. Amerikalı yargıç valizlerini topladı. Spencer Tracy, bu büyük aktör, düşünceli duruşunu sürdürerek evine dönmeye hazırlanıyordu. Bu filmde gördüğü gerçekler bu büyük aktörü nasıl etkilemişti? Bunu bilemiyoruz. Benim gözlerim neden yaşarmıştı? Ben biliyorum. Siz de biliyorsunuz… DEN Z FENER Kızgınlık mesajıyla gelen açık AL CAN ULUDAĞ Önceki gün açılan Meclis’i önümüzdeki günlerde yoğun bir gündem bekliyor. (Fotoğraf: AA) Gündem tezkere ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yeni yasama yılının ilk haftasında TBMM’de önemli düzenlemeler ele alınacak. Bu haftanın en önemli gündemi, sınır ötesi operasyon konusunda hükümete verilen yetkiyi 1 yıl daha uzatan tezkere olacak. Hükümete verilen yetkinin süresi 17 Ekim’de doluyor. Tezkere 5 Ekim Çarşamba günü TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek. Genel kurul, 6 Ekim Perşembe günü sözlü soru önergeleri ile araştırma önergelerini görüşecek. Meclis’in yeni yasama yılında ele alacağı ilk teklif, kadın milletvekillerinin TBMM Genel Kurulu’nda pantolon giyebilmesi için verdiği içtüzük değişikliği olacak. Teklif, TBMM İçtüzüğü’nde “kadınların tayyör” giymesinin yanı sıra “ceket ve pantolon giymesine” de imkân tanıyor. Teklifle, içtüzüğün “kıyafet” başlıklı 56. maddesindeki “bayanlar tayyör giyerler” şeklindeki ifade, “kadınlar tayyör ya da ceket ve pantolon giyerler” şeklinde değiştiriliyor. Teklifte, ayrıca içtüzükteki “bayan” ifadesinin de yaygın olarak kullanılan ve mevzuata uygun olan “kadın” ifadesiyle değiştirilmesi de yer alıyor. Düzenleme, 6 Ekim’de TBMM Anayasa Komisyonu’nunda görüşülecek. Yeni yasama yılının başlamasıyla birlikte yeni anayasa çalışmaları kapsamında TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Meclis’te grubu bulunan partilere birer yazı göndererek Uzlaşma Komisyonu için ikişer üye bildirmelerini isteyecek. Grupların üyelerini bildirmesiyle Uzlaşma Komisyonu kurularak çalışmalarına başlayacak. HEL KOPTER KAZASI 7 kişi tutuklandı SELAHATT N GÖKATALAY ANKARA Deniz Feneri e.V. yolsuzluğunun Türkiye bağlantılarının araştırıldığı soruşturmada dinlemeye takılan 2 şüphelinin tartışması, “Atlas 1” gemisinin derneğin paralarıyla alındığı yönünde itirafla sonuçlandı. Kanal 7 Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Karahan, tartıştığı kadın şüpheliden sonrasında “Sadaka parasıyla gemi alan adam” şeklindeki mesajı alınca zor duruma düştü. Deniz Feneri e.V’nin bağış paralarıyla Letonya’dan 12 Mart 2007 tarihinde “Baltic Cristina” isimli gemi satın alınmıştı. Adı daha sonra “Atlas 1” olarak değiştirilen gemiye 1 milyon 150 bin Avro ödenmişti. Geminin alınması için kullanılan şirketin ortakları arasında Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Karahan ve Almanya’da suçunu itiraf ederek hapis cezasına mahkum olan Mehmet Gürhan da bulunuyordu. Karaman ve Karahan, geminin banka kredisiyle alındığını öne sürmüşlerdi. MALATYA Eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazası soruşturmasında dün yeni bir gelişme yaşandı. Malatya’daki Özel Yetkili Savcılar Özden Doğan ile Şeref Gürkan’ın tutuklanmaları istemiyle Özel Yetkili 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk ettikleri 12 kişiden, 4’ü muvazzaf asker, 7 kişi tutuklandı. Önceki gün saat 08.00’de başlayan ve dün sabaha karşı 04.00’te sona eren yargılama sonucunda şüpheliler Feridun Senen, Kerem Mumcuoğlu, Şıhmehmet Sevdim, Nusret Memiş, Nedim Bakırhan, Cemal Şahin ve Aydın Özsıcak tutuklandı. Öte yandan AKP Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, helikopter kazasının nasıl ve ne şekilde meydana geldiğinin İncirlik Üssü’ndeki radarların incelenmesiyle net ve şeffaf bir şekilde ortaya çıkacağını söyledi. M TPKK görüşmesinin yeniden başlayabileceği mesajına yanıt Üç savcı haklı çıktı Bu arada Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, Deniz Feneri soruşturmasında şüphelilerin mal varlıklarına yönelik tedbir kararının kaldırılması talebini reddetti. Bu karar, HSYK’nin “evrakta tahrifat” yapmakla suçladığı ve bu nedenle görevden alınan üç savcının haklı olduğunu ortaya çıkardı. Mahkeme yargıcı Necati Nursal, kararında şüphelilerin mal varlıklarına tedbir kararının yerinde olduğuna işaret ederek şöyle dedi: “... bu mallara ilişkin borçların veya taksit ödemelerinin suçtan elde edilen değerlerle karşılanmış olabileceğinin mümkün olması, suçun sabit görülmesi halinde kamunun zararının tam olarak giderilebilmesi açısından, bu mallara el konulmuş olmasının yerinde görülmesi (..) karşısında, talebin reddine karar vermek gerekmiştir.” ‘Devlet acz içinde’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın MİT ile PKK arasındaki görüşmelerin yeniden başlayabileceğini açıklamasına ana muhalefet partisinden tepki geldi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin terörü bitirecek önlemler getirmediğini vurgularken, Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi Erdoğan’ın, “yurtdışında güçlü lider havası yaratmak, yurtiçinde ise baskıyla herkesi sindirmek istediğini” savundu. Ankara Milletvekili Levent Gök ise , “Devletin PKK’ye karşı acz içinde olduğunu” savundu. Kılıçdaroğlu, İstanbul’dan Gerede’ye giderken mola verdiği bir köy kahvesinde bir yurttaşın, terörün bitirilmesini istemesi üzerine şunları söyledi: “Biz CHP olarak terörü bitirmek için adım atılırsa her tür desteği vereceğimizi defalarca söyledik. Yine söylüyoruz. Hem de çayınızı içerken söylüyorum, biz terörü bitirmek istiyoruz. Ama hükümet samimi biçimde bitirecek önlemleri getirmiyor.” CHP Grup Başkanvekili Hamzaçebi de sınır ötesi harekât için yetki isteyen tezkerenin TBMM’ye getirildiği bir dönemde “PKK ile görüşürüz” dendiğini kaydetti. Hamzaçebi, “Başbakan tezkerenin göstermelik olduğunu itiraf etmiştir. Devletler terör örgütleri ile siyasi müzakere yürütmezler. Sayın Başbakan’ın tutumu ‘gaflet’ ve ‘dalalet’ kelimeleriyle dahi açıklanamayacak kadar vahim” dedi. Gök ise “MİTPKK görüşmesi adı altında yayımlananlar incelendiğinde, devletin PKK’ye karşı acz içinde olduğu görülmektedir” ifadelerini kullandı. ‘Geçmiş olsun dileği’ Öte yandan Kılıçdaroğlu’nun, annesinin ameliyat olması nedeniyle Erdoğan’ı telefonlara arayarak geçmiş olsun dileklerini ilettiği bildirildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle