18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 OCAK 2011 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 17 ARI DÜŞÜNCE HULKİ AKTUNÇ Yazarımızın yazısını rahatsızlığından dolayı yayımlayamıyoruz. Seren Yüce’nin ilk filmi, Angers Film Festivali’nde Avrupa’nın en iyisi seçildi, büyük ödülü aldı Köprüde buluşmaya az kaldı Kültür Servisi 30. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin “Köprüde Buluşmalar Platformu” kapsamındaki Uzun Metrajlı Film Geliştirme Atölyesi’nin dördüncüsü için son başvuru tarihi 7 Şubat. İKSV tarafından 217 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek festivaldeki Film Geliştirme Atölyesi 13 ve 14 Nisan’da gerçekleştirilecek. Türkiye’den uzun metrajlı film projelerine açık olan, Avrupa ve Türkiye’den yapımcı, yönetmen, senarist ve kurum temsilcilerini bir araya getirerek ortak yapımlara zemin hazırlayan atölye, sinemacılara projelerini sunacakları uluslararası bir platform yaratmak ve yapım süreci için gerekli desteği bulmalarına olanak vermek amacıyla düzenleniyor. Atölyede bu yıl da Arte, Eurimages, Torino Film Lab, Cinelink, Cinemart, Crossroads ve Sofia Meetings gibi uluslararası kuruluşlardan gelen temsilciler ve yapımcılar proje sahipleriyle finansal plan hazırlama ve profesyonel platformlarda proje sunumu üzerine görüşmeler yapacak ve projelerin uluslararası ilişkilerini başlatması için ilk adımlar atılacak. Seçici kurul tarafından yapılacak değerlendirme ile başvurular arasından seçilecek projeler, Proje Geliştirme Atölyesi’ne katılmaya hak kazanacak. Atölyenin ulusal ve uluslararası katılımcıları tarafından seçilecek projelere TC Kültür ve Turizm Bakanlığı, Fransız Ulusal Sinema Kurumu ve Melodika PostProdüksiyon tarafından para ödülleri verilecek. (www.iksv.org/film ve [email protected].) ‘Çoğunluk’a bir ödül daha Seren Yüce’nin “Çoğunluk”u Avrupa filmleri dalında birinci olurken Babinet ile Kihn’in “Robert Mitchum Öldü” adlı filmi Fransız filmleri dalında büyük ödülü aldı. Murat Cem Öztüfekçi’nin kısa filmi “Nolya” da Angers Festivali’ndeydi. MEHMET BASUTÇU PARİS Uluslararası düzeyde önemli başarılarla dolu bir yılın ardından, Türk sineması için 2011’in de “verimli” geçeceği anlaşılıyor. Festivallerde genç Türk yönetmenlerin filmlerine gösterilen ilginin son odak noktası olan “Çoğunluk”, bu kez Fransa’nın belli başlı sinema etkinlikleri arasında ağırlıklı bir yeri olan İlk Çekimler Angers Festivali’nde birinci oldu. İlk filmlerini gerçekleştiren Avrupalı yönetmenlerin yarıştığı festival, bu kış 2130 Ocak tarihleri arasında 23. kez düzenlendi. Yarışmalı ana bölüme seçilen 5 Fransız, 9 Avrupa filmini ayrı kategorilerde değerlendiren jürinin başkanlığını, Marsilya’da yaşayan Ermeni asıllı Fransız yönetmen Robert Guédiguian yapıyordu. İspanyol oyuncu Carmen Maura’nın da görev aldığı beş kişilik jüri, Seren Yüce’yi “Çoğunluk” ile Avrupa filmleri dalında; Olivier Babinet ve Fred Kihn’i de, birlikte yönettikleri “Robert Mitchum Öldü” adlı filmle Fransız filmleri kategorisinde Jüri Büyük Ödülü’ne değer buldu. Angers’te, Fransız yönetmen Tonie Marshall’ın başkanlığındaki kısa filmler jürisinin değerlendirdiği 5 Fransız, 8 Avrupa kısa film aday ları arasında da genç Türk sinemasından bir örnek bulunuyordu. İki yıl önce Marmara Üniversitesi’nden mezun olan Murat Cem Öztüfekçi’nin yönettiği, Kültür Bakanlığı destekli 26 dakikalık siyah beyaz, özgün bir çalışma olan “Nolya” ödül alamadı. Küçük bir kahvenin bira düşkünü iki müşteri sinin, sokaktan geçerken gördükleri genç kadının (Saadet Işıl Aksoy) cazibesine kapılmaları ötesindeki insanlık dramını mesafeli, yer yer gerçeküstü, yalın bir dille anlatan “Nolya”yı bir Fransız yapımcıyla birlikte gerçekleştiren Öztüfekçi, diploma hazırlık çalışması olarak çektiği ilk kısa filmi “Ayak Altında” (2007) ile de uluslararası düzeyde dikkat çekmişti. Angers Festivali, Avrupa sineması sınırları içinde ele aldığı Türk sinemasına sürekli ilgi göstermiş, Nuri Bilge Ceylan ve Zeki Demirkubuz’u ödüllendirmiş; ayrıca 2006’da, 25 filmden oluşan bir “Yeni Türk Sineması” toplu gösterisi sunmuştu. Başka bir genç yönetmenimiz, Seyfi Teoman, iki hafta sonra Berlin’de ikinci filmi “Bizim Büyük Çaresizliğimiz” ile Altın Ayı ödülü için yarışmadan hemen önce 26 Ocak6 Şubat tarihleri arasında 40. yaşını kutlayan Rotterdam Festivali’nin ilk ya da ikinci filmlere ayrılan “Parlak Gelecek” adlı bölümünde de Seren Yüce’yi “Çoğunluk” ile yine karşımızda buluyoruz. Ayrıca, Kıbrıslı Türk modacı Hüseyin Çağlayan’ın iki kısa film çalışması da Rotterdam’da gösterilen filmler arasında yer alıyor: “Temporal Meditations” (2003) ile “Anaesthetics” (2004) festivalin “Signals: Out of Fashion” bölümünde sunuluyor. KargArt’ta Fırat Arapoğlu’nun küratörlüğündeki sergi 3 Şubat’a kadar izlenebilecek ‘Halk için halka rağmen’ EBRU NALAN SÜLÜN Besteci Milton Babbitt öldü PRINCETON (AA) Elektronik müziğin öncüsü ABD’li besteci Milton Babbitt, ABD’nin New Jersey eyaletindeki Princeton Üniversitesi Hastanesi’nde 94 yaşında öldü. Princeton’dan meslektaşı besteci arkadaşı Paul Lansky, Babbitt’in öldüğünü Associated Press haber ajansına açıklarken ölüm nedenini belirtmedi. Princeton Üniversitesi’nin müzik bölümüne 1938’de giren 1984’te fakültenin fahri profesörü olan Babbitt, 20. yüzyıl müziğinin öncüsü olan, Viyana doğumlu besteci Arnold Schönberg’in “12’li nota sistemi” üzerinde çalıştı. Babbitt, 1952’de Harry Olsen ve Hebert Belar’la ilk “elektronik synthesizer” müzik aygıtının gelişimine öncülük etti. stanbul’da Beyoğlu galerilerine bir alternatif oluşturan Anadolu yakası galerilerinden KargArt, “Halk için halka rağmen” söylemi ile öne çıkan sergiye ev sahipliği yapıyor. Fırat Arapoğlu’nun küratörlüğündeki sergide Kardelen Fincancı, Şenay Kazalova, Melike Kılıç, Mehmet Öğüt, Ali Sarugan ve Fırat Uysal çalışmaları ile yer alıyorlar. Arapoğlu, sergiyi şekillendiren “Halk için halka rağmen” sloganını Jakoben ideallerin içerisinden çıkarmış. Jakobenizm ile Türkiye’nin son dönem dinamikleri üzerinde köprüler kurduğu anlaşılan sergiyi ve sergi içeriğini anlamak, sanırım Jakoben ruhunu tanımayı da gerektiriyor. Toplumda oluşturulacak değişikliklerin tepeden inme buyruk ve yöntemlerle gerçekleştirilmesi olarak da düşünülebilecek bu düşünce biçimi; toplum dinamiklerini bire bir etkileyen, toplum dinamiklerinde birtakım patlamalara neden olabilecek bir yönetim biçimi. 1789 Fransız Devrimi’nde öne çıkan bu siyasi grup, devrimin getirilerini aristokrasiden gelebilecek gerici hareketlere karşı korumak için çabalar. Arapoğlu, bir güncel sanat sergisi için neden bir Jakoben sloganı seçtiğini şöyle açıklıyor: İ Anadolu yakası galerilerinden KargArt’taki sergi, son aylarda Türkiye’de sanat ve devlet arasında yaşanılan anlaşmazlıklar ve tartışmalara metinsel bir boyut katması ile de önem taşıyor. rimleri zorla kabul ettirme yolunu seçmekte ve kendisini her koşulda haklı görmektedir…” Sergi metninin devamında Jakoben ruh ile günümüz Türkiye’sinin siyasi ve toplumsal ruhu tamamen benzeştiriliyor ve tüm bu tartışmalar içerisinde sanatın konumu, işlevi, stratejisinin ne olduğu sorunsalı gündeme getiriliyor. Disiplinler arası duruşu ile dikkat çeken sergide, Fırat Uysal’ın heykel ve enstalasyonu bütünselleştirerek sergilediği “Orrrspu Çocuu” isimli heykeli ve el formları ile yazdığı “Devlet” yerleştirmesi serginin okunulan çalışmaları arasında yer alıyor. Uysal’ın devlet, bürokrasi, tuhaf ilişkiler üzerine yoğunlaştığı heykel çalışması duvar enstalasyonu ile desteklenmiş. Kardelen Fincancı’nın “Halk Plajı” yerleştirmesi ve ışık (laser) enstalasyonu da sergi mekânındaki boyutsallığı arttıran ve sergi metni üzeri Fırat Uysal’dan ‘Orrrpu Çocuu’. “Jakobenizmin sloganı, hangi nedenlerden dolayı bir güncel sanat sergisinin başlığı olarak seçilir? Bu, belirli noktalardan açıklanabilir. Özünde Fransız Devrimi sürecinde ortaya çıkan bu sloganın, aslında Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne uzanan süreçte, bu coğrafyanın siyasal ve kültürel tarihinde yaşananları özetleyebileceği gösterilebilir. Tabii ki, sanat edimini de bundan bağımsız bir olgu olarak düşünmeden. Son dönemlerde sıklıkla tartışmaların merkezinde tepetaban karşıtlığı yer alabilmeye başladı. Görünen o ki, henüz arzu edilen seviyede olmasa da, halkın devrimini mi yoksa devrimin halkını mı tartıştığımızı bilme noktasına geldik. Devlet, halk tarafından başta benimsenmese de, çeşitli dev ne konuşan işler arasında yer alıyor. Ali Sarugan’ın interaktif katılımlı maske çalışması “P‘Persona’ (Kod adı: Halk için halka rayban’ersona)” interaktif duruşu ile şekillenen ve sergi süresince değişen boyutu ile dikkat çekiyor. Sergi katılımcılarının portre fotolarını çekerek hızla maskeye dönüştüren sanatçı, daha sonra bu maskeleri sahibi dışındaki katılımcılara hediye ediyor. Bu maskeler sergi alanında da sergileniyor. Yüzler değişiyor, bedenler dönüşüyor! KargArt’ta 3 Şubat’a kadar izlenebilecek sergi, son aylarda Türkiye’de sanat ve devlet arasında yaşanılan anlaşmazlıklar ve tartışmalara metinsel bir boyut katması ile de önem taşıyor. Sanırım böyle bir ortamda sanatın yapabileceği en iyi ve yerinde şey de bu… Hüseyin Çağlayan Kültür Servisi Galerist, sanatçı ve moda tasarımcısı Hüseyin Çağlayan’ın ‘Yakınlık Sensörleri / Proximity Sensors’ başlıklı kişisel sergisine 24 Şubat – 26 Mart 2011 tarihleri arasında yer vermeye hazırlanıyor. Sergi, Çağlayan’ın son dönemdeki heykel, video ve ses enstalasyonlarının dünya gösterimi olması nedeniyle büyük önem taşıyor. Sanatçının Galerist’teki üçüncü kişisel sergisi için üretilen eserlerin yanı sıra ilk kez geçen yıl Londra Lisson Gallery’de sergilenen ve kültürel form olarak müziği inceleyen ‘Üzgünüm Leyla / I am Sad Leyla’ başlıklı eseri de Türk izleyicisiyle ilk kez buluşacak. is Kültür Serv saat 19.00’da Şişli bat u Adalılar, 5 Ş ahnesi’nde konser Dormen S er Babat Kültür d verecek. Ön topluluk, konserde ezi çıkışlı rindeki eserlerin Merk bümle yeni çıkan al uğu pek çok şarkı nd de bulu etsiz. . Konser ücr seslendirecek 252 35 96) (0 212 ziği Adalılar’ın müzik grubu i Mü Man Booker’a elektronik destek C MY B Kültür Servisi Bu yılın Man Booker Ödülü jürisine, 100’den fazla roman üzerinde çalışmalarına yardımcı olması için ilk defa elektronik ekitap okuma cihazları gönderildi. Susan Hill, kendisine ve diğer üyelere ekitap okuma cihazları gönderildiğini, Twitter’daki sayfasına, “Bize bir yığın gerçek kitap postalamayacaklar” sözleriyle yazdı. Jürinin değerlendirmelerini hem dijital hem de yazılı olarak sunmaları da istendi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle