25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 4 EYLÜL 2010 CUMARTESİ 6 HABERLER Askeri darbe demogojisi ile zihinleri bulandırmaya devam ederek hedefine kararlı adımlarla ilerlemekte olan iktidar partisini nitelemek için kullandığımız “Sivil Darbe” sözü siyasal literatürümüze iyice yerleşti ve kabul gördü. (Bu konuda yayımlanan son yapıt, değerli dostum, yazarımız Alev Coşkun’un “Anayasayla Sivil Darbe” adlı kitabıdır.) Şimdi bu darbenin bir sonraki aşamasındayız. Bu aşama, “sivil faşizm”e doğru gidiştir... Halkoyuna sunulacak olan anayasa taslağı “yüksek yargı”yı yeniden yapılandıran maddeleriyle “sivil faşizm”in “yasal” altyapısını hazırlıyor. Fakat ben, AKP “sivil faşizm”i konusunda düşündüklerimi, 11 Eylül Cumartesi gününe, yani halkoylamasından bir gün önce yayımlanacak yazıma bırakarak, bu yazıda 20. yüzyılda yaşanmış bazı “sivil faşizm” ve “sivil faşist” örneklerini sıralamak istiyorum. 20. yüzyılın ilk “sivil faşist”lerinden biri, yükseköğrenimini St. Petersburg Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra bir süre vali olarak görev yapan; daha sonra 1905’te son Rus Çarı II. Nikolay’ın önce içişleri bakanlığına, kısa süre sonra da başbakanlığa atadığı Pyotr Arkadyeviç Stolıypin’dir. Stolıypin, henüz valilik yaptığı dönemde köylü isyanlarını bastırmak için uyguladığı acımasız yöntemlerle ün salmış, 1911’de uğradığı suikastta öldürülmesine kadar geçen altı yıllık diktatör - başbakanlığı süresince de Ekim Devrimi öncesi Rus tarihinin en kanlı sayfalarının yaratıcısı olmayı başarmıştır. Bu “sivil faşist”in, devrimcilerin ya da devrimci olmasından kuşkulanılan kimselerin kısa sürede yargılanıp cezalandırılması için kurdurduğu özel mahkemelerin verdiği kararlarla 1906-1909 arasında 3000 kişi asılarak idam edilmiş. Öyle ki, idam mahkûmunun boynuna geçirilen ilmeğe halk arasında “Stolıypin boyunbağı” adı takılmış. Hitler bütün insanlık tarihinin gelmiş geçmiş belki de en kanlı “sivil faşist”idir. Onu, yakın arkadaşı Mussolini izliyor. Hazırlattığı yeni anayasa ile Portekiz’de “estada nuvo” (yeni devlet) diye adlandırılan faşist düzenin kurucusu, Ekonomi Profesörü Oliveira Salazar, 1926’daki askeri darbe sonucunda devlet başkanlığına getirilmişti. Askeri diktatörlüğün 1933’te sona ermesinden sonra da bu “sivil faşist” 1968’e kadar ülkenin tek egemeni olarak iktidarda kaldı. Salazar’ın mucidi olduğu Portekiz faşizmine 1974’te kansız bir solcu askeri darbeyle son verilmesi ve Portekiz’in demokratik düzene bu askeri darbe sonucunda ve sayesinde kavuşmuş olması ilginçtir... 1923’te Bulgaristan Başbakanı olan Aleksandr Tsankov da bir ekonomi profesörüydü. Bu “sivil faşist”in, bir gece içinde ülkenin bütün muhalif aydınlarını tutuklatarak zindanlarda katlettirmesinin acı ve utanç dolu öyküsünü dilimize de çevrilen “Tsankov’un Kanlı Faşizmi” adlı kitaptan okumuştuk. Tsankov ülkeyi uçuruma sürükleyerek iktidardan düştükten sonra da Bulgaristan’da Alman Nazi Partisi’nin bir benzeri olan “Ulusal Birlik Hareketi”ni kurdu. Bu Bulgar “sivil faşist”i, daha sonra 1944’te, Naziler tarafından “Sürgündeki Bulgaristan Hükümeti”nin başına getirildi... Günümüze gelelim. Balkanlar’daki soykırımın başlıca sorumlularından, Bosnalı Sırpların lideri, (psikiyatr ve şair!) Radovan Karaciç, halen Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde yargılanmakta olan bir “sivil faşist”tir. Yine günümüz İran’ında dinci bir “sivil faşist” iktidarda bulunmaktadır. İran’daki dinci “sivil faşizm”, ordu darbesiyle gerçekleşmedi. Tersine, şah ordusunun generallerini yerlerde sürükleyerek paçavraya çeviren, binlerce muhalifi katleden ve bugün bu ülkede dinci bir “sivil faşist”, rejim kurmuş bulunan; başlangıçta demokratların ve liberallerin, solun ve komünistlerin de aymazlıkla destekledikleri bir “sivil darbe” sonucunda gerçekleşti... Kendi çok yakın tarihimizden de bir örnek verecek olursak, 1960 darbesiyle son verilen DP iktidarının, muhalefeti ezip sindirmek, belki yok etmek için Meclis içinde kurdurduğu “Tahkikat Komisyonları”yla, bölücü ve ürkütücü “Vatan Cepheleri”yle nasıl hızlanan bir süreçte “sivil faşizm”e doğru yola koyulmuş olduğu bilinmektedir... “Sivil faşizm”, geride bıraktığımız yüzyılın ve günümüzün bir gerçeğidir. Aklıma ilk gelen bu örnekler, bizde faşizmi orduyla özdeşleştiren, onu sadece “askeri” bir kavram olarak algılayan kötürümleşmiş beyinleri yaklaşan tehlike konusunda bir parça kımıldatabilir mi; AKP’nin inanılmaz yalanlarına kanan ya da kanmış görünen birtakım sözüm ona liberal, demokrat ya da sol çevreler, bu örnekler üzerinde az da olsa düşünmek zahmetine katlanırlar mı, bilmiyorum... ataolb@cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Sivil Faşizm MAHMUT ORAL / FIRAT KOZOK DİYARBAKIR - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn Diyarbakõr gezi- sinde önceki yõllarõn aksine Kürtçe şarkõ çalõnmadõ. Bir önceki Diyarbakõr ziyaretinde çöp dağlarõ biriktiren Bü- yükşehir Belediyesi, tüm güzergâhõ baştan sona temizledi. Elazõğ, Şanlõur- fa ve hatta Ankara plakalõ çöp araçlarõ çalõştõ. BDP’lilerin boykot afişleri de brandayla örtüldü. Erdoğan’õn miting için kentte geniş güvenlik önlemleri alõndõ. Başbakan Erdoğan’dan 1 gün önce kente gelen İçişleri Bakanõ Beşir Atalay, önceki gece beraberindeki heyetle birlikte alõ- nan güvenlik önlemlerini denetledi. Atalay, kentin tüm işlek caddelerini tek tek gezdi. Diyarbakõr Havaalanõ ve çevresi ile mitingin yapõlacağõ İstasyon Meyda- nõ’nõn çevresinde yaklaşõk 2 kilomet- relik bir güvenlik kordonu oluşturuldu. Resmi rakamlara göre Batman, Siirt ve Adõyaman’dan 2 bin 750 polis Diyar- bakõr’a sevk edildi. Çevre illerden binlerce kişi de mi- ting alanõna taşõndõ. Mardin, Urfa, Bat- man, Muş, Bingöl’den otobüs firmala- rõnõn araçlarõyla binlerce kişinin kente taşõndõğõ görüldü. Basõnõn oldukça yoğun ilgi gösterdi- ği miting için Diyarbakõr Valiliği bir günlük özel akreditasyon kartõ düzen- ledi. Emniyet Foto Film Şube Müdür- lüğü personeline bile kart düzenlendiği görüldü. Bir önceki gezisinde Erdo- ğan’õ protesto etmek için kentteki çöp- leri toplamayan Büyükşehir Belediye- si, bu kez aynõ tavrõ sergilemedi. Bele- diyenin temizlik ekipleri, Erdoğan ve beraberindekilerin geçiş güzergâhõnõ baştan sona temizledi. Buna karşõn Di- yarbakõr Valiliği’nin AKP’li Elazõğ ve Şanlõurfa belediyelerinden itfaiye ve çöp aracõ istemesi dikkat çekti. Kentte 06 plakalõ çöp araçlarõnõn hizmet yap- masõ da dikkat çekti. Bu tutum, Bü- yükşehir Belediyesi’nden yapõlan yazõ- lõ açõklamayla sert biçimde eleştirildi. Açõklamada “Dışarıdan çöp arabası getirmek ‘çöp siyaseti’ yapmak anla- mına geliyor” denildi. BDP’nin Erdoğan’õn miting yapaca- ğõ alandaki billboardlara astõğõ “Tek dil, tek millet, demeyeceğiz 12 Ey- lül’de sandığa gitmeyeceğiz” afişleri- nin üstü de AKP Diyarbakõr İl Örgütü tarafõndan beyaz bezlerle örtüldü. Alanda bulunan Kürtçe “Erê Erê Ha- zer Car Erê” (Binlerce kez evet) pan- kartõ Erdoğan alana gelmeden önce in- dirildi. Yurttaşlarõn açtõğõ “Türklük değil, vatandaşlık”, “Tüm darbelere hayır” ve “inancımı özgürce yaşa- mak istiyorum” dövizleri ise dikkat çekti. Afişlerde Kürtçe ifadeler yer alõrken, bir önceki AKP mitinglerinin aksine Kürtçe şarkõlar çalõnmadõ. Mi- ting öncesinde genellikle “Türkiye” vurgusu yapõlan şarkõlarõn çalõnmasõ dikkat çekti. Erdoğan’õn konuşmaya başlamasõyla birlikte miting alanõndan kopuşlar baş- ladõ. Alanda bulunan TEKEL işçileri protesto gösterisi yapõnca miting ala- nõndan çõkarõldõ. Atamasõ Yapõlmayan Öğretmenler Platformu da “KPSS kaldırılsın” yazõlõ pankart açmak iste- di. “Recep Bey uyuma, öğretmene sahip çık”, “Hırsızlar atandı, öğret- men dışarıda” sloganlarõ atan öğret- menlere polis müdahale ederek alan- dan çõkardõ. Beklentiler boşa çıktı MİTİNGDEN İZLENİM Boykot afişleri kapatõldõ MAHMUT ORAL / FIRAT KOZOK DİYARBAKIR - Diyar- bakõr mitinginde yapacağõ konuşma günlerdir merakla beklenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bakanlar ve milletvekilleriyle çõkar- ma yaptõğõ kentte hiçbir yeni mesaj vermedi. Erdoğan’õn tek somut vaadi Diyarbakõr E Tipi Cezaevi’ni yõkacaklarõ- nõ söylemek oldu. Daha önce “partisinin genlerine aykı- rı” olduğunu savunduğu “ge- nel af” konusuna ise hiç de- ğinmedi. İstasyon Meydanõ’ndaki mitinge Erdoğan, bun- dan önceki mitingle- rine göre daha az bir kalabalõğa, yaklaşõk 10 bin kişiye seslendi. 1997 yõlõnda Si- irt’te bir şiir okuduğu için ce- zaevine girdiği- ni anlatan Erdo- ğan, “Dört duvar arasında milletimin hayır duaları arasında baş başa kaldım ama hiç umutsuzluğa kapılmadım. Özgürlüğün kıymetini o mahpus duvarları arasında daha fazla anladım. De- mokrasiye olan ihtiyacı o zaman daha iyi hissettim. Memleket tutkumuz her zaman engellenmek istendi. Bizi yok saymak istediler. Hizmet etme tarzımızı kü- çümsediler” diye konuştu. 1990’larõn ilkyarõsõnõn ül- kede ölümlere neden oldu- ğunu anlatan Erdoğan şunla- rõ söyledi: “Faili meçhullerin acısını çok iyi biliriz. Ense- sine sıkılan kurşunları bili- riz. Evi basılıp tarumar edilmek nedir biliriz. Ki- tapların derdest edilmesini biliriz. Köy meydanlarına toplanan köylülere eziyeti biliriz. Köylerin boşaltıl- ması ne demektir, merala- rın yasaklanması nedir bi- liriz. Hapisteki oğlunu zi- yaret eden, ama oğluyla tek kelime Kürtçe konuşama- yan annenin feryadını, yü- reğindeki acısını biz biliriz. Hakkâri’de sabah ezanını okuduktan sonra saldırıya uğrayan ve oracıkta vefat eden Hacı Sait Camisi’nin imamını, ailesinin kederini biz biliriz. Oğlunu şehit vermiş Çorumlu anne göz- yaşını benim yüreğime bı- rakır, oğlunu dağda çetele- re kaptırmış, terör örgütü- ne kaptırmış ananın gözyaşı benim ciğerime akar.” Faili meçhul cinayete kur- ban giden Kürt gazeteci yazar Musa Anter’den “Ape Mu- sa” olarak söz eden Erdoğan “Ape Musa’nın acısını biz- ler unutamayız. Orhan Mi- roğlu’nun yarasını bizler unutamayız. Şivan Perver’in hasretini görmezden gele- meyiz. Ahmet Kaya’nın gur- bette vefatını aklımızdan çıkaramayız, Ahmede Ha- ni’nin aşkını, Fakiye Tey- ran’ın sevdasını bizler aklı- mızdan çıkaramayız” dedi. Konuşmasõnda muhalefe- te yüklenen Erdoğan, “Bu- rada BDP, Erzurum’da da Bahçeli işi gücü bırak- mışlar bize konuşma met- ni yazmanın derdine düş- müşler. Bahçeli, söyleyecek sözün varsa Diyarbakır’a gel, söyleyeceklerini Di- yarbakır meydanında söy- le. Diyarbakır’a git farklı konuş, İstanbul’a git fark- lı konuş, bizim kitabımız- da bu yok. Tunceli’de fark- lı, Kayseri’de farklı konu- şuyor. Diyarbakır’dan ses- leniyorum, bu başbakan doğuda ayrı batıda aynı, kuzeyde ay- rı, güneyde ay- rı konuşan bir b a ş b a k a n değildir” di- ye konuştu. BDP için “etnik unsu- run partisi”, CHP için de “kumsalların partisi” diye söz eden Erdoğan, “Kum- salların partisi CHP şu an- da zaten kumsaldalar. 81 ilin 80’inde milletvekili- miz var, hedef 81’de 81. Neden, çünkü bizi sizi se- viyoruz be…” dedi. CHP’lilerin İstanbul’da “Rahibe kıyafetine evet” yazõlõ afişler astõğõnõ savunan Erdoğan, “Yani benim ba- şörtülü bacımın kıyafetini rahibe kıyafetiyle özdeşleş- tiren anlayış. İşte CHP zih- niyeti bu...” diye konuştu. Seçimlerin boykot edilme- mesi ve sandõğa gidilmesi çağrõsõnda bulunan Erdoğan, “Biz seçimlerin boykot edil- mesini de antidemokratik bir yaklaşım olarak görü- yoruz. Orada evet var, ha- yır var” dedi. BDP boykotu gölgesinde yapõlan Diyarbakõr mitinginde Başbakan Erdoğan hiçbir somut mesaj vermedi, ‘genel af’ konusuna değinmedi İstasyon Mey- danı’ndaki mitinge bera- berinde 2 ge- nel başkan yardımcısı, 8 bakan ve on- larca milletve- kiliyle katılan Başbakan Er- doğan, bun- dan önceki mitinglerine göre daha az bir kalabalığa seslendi. (Fo- toğraflar: AA) Konuşmasõnda 12 Eylül döneminin işkence merkezi haline gelen Diyarbakõr 5 No’lu Askeri Cezaevi’nden de söz eden Erdoğan, bir kez bile bu cezaevinin adõnõ doğ- ru telaffuz etmedi. Cezaevi- nin de yõkõlacağõnõ açõklayan Erdoğan, “Şu 5. Koğuş dile gelse, işkenceleri bir söyle- se. Diyarbakır Cezaevi’ni kapatıyoruz. İlk işimiz ye- ni cezaevini yapıyoruz. Bi- tireceğiz ve yeni cezaevi bi- ter bitmez malum Diyar- bakır Cezaevi’ni yıkaca- ğız” diye konuştu. Erdo- ğan’õn konuşmasõnõn ardõn- dan Diyarbakõrspor teknik direktörü Suat Kaya, Diyar- bakõrspor teknik direktör yardõmcõsõ Mehmet Gönü- laçar, şarkõcõ Berdan Mar- dini, Galatasaray’õn ve milli takõmõn eski kaptanõ Hakan Şükür sahneye davet edildi. CHP’li Belediye Başkanõ Mehmet Geçitli, DSP’li Belediye Başkanõ Mehmet Akdağ, DP’li İl Genel Mec- lis üyesi Şeyhmus Kara- mehmetoğlu, MHP Çermik İlçe Başkanõ Bilal Çelikten de referandumda evet diye- cekleri anons edilerek sah- neye çağrõldõ. ‘Cezaevini yıkacağız’ BDP’lilerin boykot afişleri brandayla örtüldü. Temizlik için Elazığ, Şanlıurfa ve hatta Ankara plakalı çöp araçları çalıştı. TEKEL işçileri pankart asınca miting alanın- dan çıkarıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle