19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 14 AĞUSTOS 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 HAYAL ve GERÇEK KÜRŞAT BAŞAR Susan TürkiyeYıllar boyunca tutuklu kalmak... Yazdığın yazıdan, şiirden, söylediğin fikirden dolayı hapsedilmek... Uzayıp giden davaların Kafkavari labirentlerinde bir türlü derdini anlatamamak... Kimlerden olduğuna göre yaftalanmak... Ölsen bile yine adını kullanarak belki senin hiç istemeyeceğin aidiyetlerin sloganı haline gelmek... Bu ülkede bu kaderi ne çok insan yaşadı. Onlarla birlikte sevdikleri, aileleri... Yaşlı anneleri, babaları... Babasının nerede olduğunu bir türlü anlayamayan küçük bebekleri... Bir hayatı birlikte kurmak için her türlü fedakârlığa katlanan eşleri... Bu ülke kendi yazarına, çizerine, sanatçısına, fikir adamına, bu ülkeyi bir yerden bir yere götürebilecek olan yetişmiş insan gücüne bu zulmü daha ne kadar yapmaya devam edecek? Ne oldu bu insanlar hapislerde yıllarca kaldı da? Fikirleri mi kayboldu? Sesleri mi kesildi? Yıllarca süründürüp sonra onların şiirlerini meydanlarda okuyunca, gözleri dolunca herkes demokrat mı oldu? “Konuşan Türkiye” yalnızca o sırada iktidar olanın duymak istediğini söyleyenler için mi geçerli bir slogan? Kendi karşı oldukları yakalanınca askere, polise alkış tutup yüreklendirenler, başkalarının hapislerde çürümesinden zevk alacak kadar zavallılaşanlar mı demokrat? İşimize gelsin, gelmesin, hoşumuza gitsin, gitmesin düşüncelerini söyleyen, yazan, yayan insanlar hapislerde çürürken, vurulurken, öldürülürken bu ülkenin geleceğini karartan bir sürü insan ne oldu peki? Onlar yakalandı mı? Yıllardan beri herkesin “Arkasında kim var?” diye sorup durduğu, yakın tarihin bizi karanlıklara sürükleyen cinayetlerini, sabotajlarını, suikastlarını, toplumsal provokasyonlarını gerçekleştirenler yazarlar, şairler, düşünürler miydi? Bu ne biçim bir ülke? Bu ülkede ne zaman çocuklara “Sen sus büyükler bilir,” demekten vazgeçeceksiniz? Ne zaman, insanlar aykırı bir düşünce savunurken seslerini alçaltmayacak? Ne zaman kendi aralarındaki konuşmalardan, mesai arkadaşlarından, yazdıkları mektuplardan bile başlarına iş geleceğini düşünen paranoyaklar olmaktan çıkacaklar? Ne zaman mahkemeler “sürünülen” yerler değil, hakkını arayanın korunduğu yerler olacak? Ne zaman karakollar, masumun korktuğu değil, güçlüye karşı kendisini güvende hissedeceği yerler olacak? Yoksa hep böyle mi gidecek, “pireler filleri yutacak?” [email protected] İLHAN TAŞCI ANKARA - CHP Genel Başkanõ Ke- mal Kılıçdaroğlu, 2007 yõlõnda üye ol- duğu İpekkum Kooperatifi’ndeki inşaatõ süren eviyle Başbakan Tayyip Erdo- ğan’õn Kõsõklõ’daki villasõnõ takas edebi- leceğini açõkladõ. Kõlõçdaroğlu, “Sayın Başbakan arzu ederse ben seve seve ta- kas yapabilirim. Ama arada dünyalar kadar fark var. Üstüne para istemez- lerse olabilir” dedi. Kõlõçdaroğlu, anaya- sa ile toplumun resmen bölündüğü uyarõ- sõnda bulundu. CHP lideri Kõlõçdaroğlu, havuzlu villa tartõşmasõndan dinsel alanlarda iktidarõn refarandum çalõşmasõ yapmasõna kadar pek çok güncel konuda Cumhuriyet’in so- rularõnõ yanõtladõ. Kõlõçdaroğlu, Erdo- ğan’õn Bağ-Kur’a 3 bin lira borçlu ol- duğunun ortaya çõkmasõyla ilgili olarak, “Normalde bu borcun ödenmesi ve aradaki ihtilafın giderilmesi gerekiyor. Demek ki Sayın Başbakan borcuna sa- dık değil” dedi. Yurttaşlara prim borçlarõnõ ödeyeme- meleri nedeniyle çok sayõda haciz işlemi yapõldõğõna dikkat çeken Kõlõçdaroğlu, borçlunun Başbakan olmasõ nedeniyle bürokrasinin icra işlemi başlatma konu- sunda cesaret gösteremediğini söyledi. Başbakan’õn borcuna ilişkin, “iyi ni- yetli bir şeyler de söylenmesi” gerek- tiğinin altõnõ çizen Kõlõçdaroğlu, “Sayın Başbakan’ın bu borçtan bilgisi ol- mayabilir. Başbakan’ın çevresinde- kilerin bu konuda kendisini uyarma- sı lazım. Büyük bir borç değil. Baş- bakan’ın ödeyebileceği bir miktar” de- ğerlendirmesini yaptõ. ‘Üstüne para istemezse değişirim’ Kõlõçdaroğlu, 2007 yõlõnda üyesi oldu- ğu ve halen inşaatõ süren kooperatif his- sesine ilişkin başlatõlan “havuzlu villa” po- lemiğinde Erdoğan’a “takas” önerisinde de bulundu. Kõlõçdaroğlu, teklifini şöyle di- le getirdi: “Sayın Başbakan arzu eder- se ben seve seve takas yaparım. Ama Sa- yın Başbakan’ın havuzlu villası ile bizim kooperatif arasında büyük fark, dünya kadar fark var. Eğer üstüne para iste- mezlerse olabilir. Ama normalde Sayın Başbakan’ın villasıyla bizim evin taka- sı zor olabilir. Sayın Başbakan ya da is- teyen olursa bugüne kadar yatırdığımız para dışında tek bir kuruş dahi kâr et- meden maliyetine verebilirim.” Erdoğan’õn 2011’de son kez milletvekili adayõ olacağõnõ yinelemesine ilişkin Kõlõçdaroğlu, “Bizim bilmediğimiz ama Başbakan’ın ka- fasında oluşturduğu kendine göre bir planı var. Cum- hurbaşkanlığına hazırlandığı iz- lenimi uyan- d ı r ı y o r ” dedi. 12 Eylül’de gerçekleştirilecek hal- koylamasõna yönelik mitinglerde Baş- bakan’õn devlet olanaklarõnõ seferber etmesini eleştiren Kõlõçdaroğlu, şunlarõ söyledi: “Anlaşılan o ki AKP halk- tan umduğu desteği göremiyor. Bu nedenle de devleti devreye koyuyor; valiye, kaymakama talimat veriyor. Memurları mitinge çağırıyor. ‘Res- mi açõlõş yapõlacak’ deniyor; bunu dedikten sonra miting yapmazsın. Ama Başbakan resmi açılışa gidi- yormuş gibi görünüp, referandum mitingi yapıyor. Devletin olanakları- nı kullanmak yerine Hz. Ömer du- yarlılığını gösterebilir. Hz. Ömer, devletin işini yaparken devletin mu- munu, kendi işini yaparken kendi mumunu yakarmış. Bizim inanç ta- rihimizde böylesine önemli bir ay- rıntı var, AKP’nin yerine getirmedi- ği. Tam tersine inançları sömürüyor ve bu sömürüden pay kapmaya çalı- şıyor. Devletin otobüsünü, uçağını, arabasını kullanıyor. Peki ya diğer partiler? Onlar aynı devlet olanak- larına sahip değil. Hizmet olarak yurttaşa vereceği parayı kendi ikti- darlarının sürdürülebilirliği için harcıyorlar.” Referandum için sandõk güvenliği zirvesinin yapõlõyor olmasõnõn Türki- ye’nin iyi yönetilemediğinin gösterge- si olduğunu vurgulayan Kõlõçdaroğlu, “Yönetimde güvenlik sorunu ortaya çıkmıştır. Oysa devlet bu güvenliği sağlamak zorundadır” dedi. Refe- randum için geri sayõmõn başladõğõ günlerde toplumda ayrõşma yaratacak söylemin dillendirilmesine tepki göste- ren Kõlõçdaroğlu, “Maalesef referan- dum süreci toplumu ikiye böldü. Toplumun yarısı ‘hayõr’ diyecek. ‘Bu benim anayasam değil’ diyecekler. Oysa anayasalar toplumsal uzlaş- manın normlarıdır. Ama toplumsal uzlaşmanın aranmadığı koşulda çı- karılınca böyle bir sonuç ortaya çık- tı. Anayasanın içerdiği değişiklikleri toplum yerinde bulmuyor. Toplum anayasa ile resmen bölünüyor” dedi. CHP lideri, kamuyounda “Oruç Ba- ba Türbesi” olarak bilinen yerde, AKP’lilerin orucun ilk gününde refe- randuma yönelik “evet” propagandasõ yapmasõnõ değerlendirirken, “Tam bir inanç sömürüsü. AKP’nin sık sık başvurduğu bir yöntem” sözleriyle değerlendirdi. ‘AKP halktan umduğunu bulamadı’ABD’den 3 ile temsilci IŞIK KANSU ANKARA - ABD Büyükel- çiliği; Konya, Kayseri ve İz- mir’e ikinci kâtip düzeyinde “Şehir Temsilcileri” atadõ. Bü- yükelçiliğe göre “Şehir Tem- silcileri” Türk illerindeki siyaset, eğitim ve iş önderleriyle ilk te- masõ gerçekleştirecek. Dõşişleri Bakanlõğõ, “Şehir Temsilciliği Programı”nõn Türkiye ile ABD arasõnda bir karşõlõklõlõk sözleş- mesi uyarõnca yürürlüğe girme- diğini bildirdi. CHP Milletvekili Oğuz Oyan; geçen ay Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu’nun yanõtlamasõ is- temiyle verdiği soru önergesin- de, ABD Büyükelçiliği’nin bil- gisunar sitesinde, Konya Şehir Temsilcisi Daniel Keen ile bir röportaja yer verildiğine deği- nerek Keen’in röportajõnda, “Şe- hir Temsilciliği programı, ABD hükümeti ile konsolosluğumuz veya Büyükelçiliğimiz olmayan bazı Türk şehirleri arasında daha fazla teması kolaylaştır- mak ve teşvik etmek amacıyla oluşturulmuştur. Bu program, ABD diplomatlarını program kapsamında olan şehirlerdeki siyaset, eğitim ve iş önderleriyle Ankara’daki ABD Büyükel- çiliği arasında ilk temas edile- cek şahıs olarak görevlendirir” dediğini anõmsattõ. Oyan önergesinde, şehir tem- silciliği konusunda bilgi isterken, “ABD konsolosluklarının, böl- gelerindeki demokratik kitle örgütleri, STK, sendika ve si- yasi partilerle ilişkilerinde Adana Başkonsolosluğu’nun Batman Barosu seçimlerine müdahalesi örneğinde görül- düğü gibi müdahaleci bir tu- tum izlediği bilinirken, dene- timi daha zor olan bu ‘şehir temsilcileri’nin benzer faali- yetlerini veya ABD çıkarları doğrultusunda kamuoyu oluş- turma çabalarını nasıl izleme- yi ve kontrol etmeyi düşünü- yorsunuz” sorusunu yöneltti. Davutoğlu’nun yanıtı Davutoğlu, soru önergesine verdiği yanõtta, “ABD’nin An- kara Büyükelçiliği’nce başla- tılan ‘şehir temsilcileri progra- mõ’yla, ABD’nin, Türkiye’nin büyük şehirleriyle ekonomik, ticari, sosyal ve kültürel ilişki- leri güçlendirmeyi hedefledi- ğinin” öğrenildiğini belirterek programõn İzmir, Konya ve Kay- seri’de uygulandõğõnõ kaydetti. Davutoğlu, şu bilgileri verdi: “Program çerçevesinde, bü- yükelçilikte çalışan resmi per- sonel arasından bazı yetkilile- rin anılan şehirlerimizde gö- revlendirilmiş oldukları, web sitesinde belirtilmektedir. Dos- yalarımızın incelenmesinden, Christiaan DeLuigi, Sara Bo- renstein ve Daniel Keen adlı bü- yükelçilik mensuplarının gö- reve başlama bildirim formla- rında ikinci kâtip olarak görev yapacakları belirtilmiş olup kendilerine Bakanlığımızca, yabancılara mahsus kimlik kartı düzenlenmiştir. Bu bağ- lamda, Ankara’da mukim ve diplomatik listede kayıtlı söz konusu personelin görevi, ilgili ilin resmi yetkilileri ve iş çev- releri ile ABD Büyükelçiliği arasındaki temasların tesisi ve sürdürülmesini kolaylaştır- mak, ayrıca Türkiye’nin sa- nayi şehirleri arasında saydı- ğımız bu şehirlere yönelik Amerikan iş çevreleri ve yatı- rımcısının ilgisini teşvik et- mektir. ‘Şehir Temsilcileri’ni, bu illerdeki vatandaşlarımı- zın ABD ve ABD ile ilişkiler çerçevesindeki sorularını (ABD’de yükseköğrenim ve ti- caret yapma imkânlarõ gibi) ilk elden ve doğrudan yanıtlandı- racak ‘irtibat görevlileri’ olarak görmek mümkündür. Büyük- elçiliğin bu çerçevede görev- lendirilmiş olan yetkilileri söz konusu illerimize ziyaretler ve temaslarda bulunmaktadırlar. ‘Şehir Temsilciliği’ programı Türkiye ile ABD arasında bir karşılıklılık sözleşmesi uya- rınca yürürlüğe girmemiştir ve böyle bir sözleşmeyi de gerek- tirmemektedir. Türkiye’nin ABD’de ‘Şehir Temsilcileri’ olarak adlandırılmış görevlileri bulunmamaktadır. Şehir Tem- silcisi atanması sürecinin res- mi bir yanı bulunmamakta olup, münhasıran Büyükelçi- liğin günlük işleri çerçevesin- de yapılmış bir iç görevlen- dirmedir. Diğer illere ilave ABD resmi temsilciliği tesis edilmesi söz konusu değildir. Zira herhangi bir yeni temsil- ciliğin açılması Bakanlığımın onayını gerektirmektedir.” İstanbul Haber Servisi - İnsan Haklarõ Derne- ği’nce (İHD) hazõrlanan “2005-2010 Yılları Arası Etnik Linç Olayları” raporuna göre, 2010 yõlõnõn ilk 6 ayõnda 1501 kişi etnik temel- li linç girişimine maruz kalõrken 3 bin 836 kişi de linç girişiminde bulundu. Linç girişimine maruz kalanlarõn büyük bir kõsmõ Kürt, Roman ve sol görüşlü yurttaşlar olurken 5 yõlda 5 kişi linç edilerek öldürüldü. Beyoğlu’ndaki İHD Genel Merkezi’nde dün düzenlenen basõn toplantõsõnda İHD avukatõ Abdülbaki Boğa, linç girişimi raporunu açõk- ladõ. Rapora göre, 2009’da meydana gelen 14 linç olayõnda 3 bin 789 kişi linç girişimine ma- ruz kaldõ. Linç girişimine katõldõklarõ belirle- nen kişi sayõsõ ise 3 bin 706. Linç olaylarõ so- nucu Sakarya Akyazõ’da bir kişi yaşamõnõ yi- tirdi, 68 kişi de yaralandõ. Olaylarda dört kişi tutuklanõrken, 19 kişi hakkõnda dava açõldõ. Olaylarõn yaşandõğõ şehirler arasõnda Sakarya, Sivas, İstanbul, Ankara, Konya, Edirne, Tekir- dağ, Afyon, İzmir, Çanakkale ve Muş bulunu- yor. 2010’un ilk 6 ayõnda da, 6 linç girişimi olayõ yaşandõ. Olaylarda 1501 kişi linç girişi- mine maruz kalõrken, 3 bin 836 kişinin linç olaylarõna karõştõğõ tespit edildi. Olaylar sonu- cunda 18 kişi yaralandõ, 98 kişi gözaltõna alõn- dõ, 24 kişi tutuklandõ. Olaylarõn yaşandõğõ iller ise Edirne, Erzincan, Manisa, Mersin, Bursa ve Hatay olarak kayõtlara geçti. Rapora göre 2005’te 176, 2006’da 313, 2007’de 42, 2008’de 1192 kişi linç edilmek istendi. Etnik çatışma uyarısı Boğa, linç olaylarõnda yaşanan artõşõn temelin- de “kutuplaşma” olduğu uyarõsõnda buluna- rak, siyasilerin söylemleri nedeniyle oluşan si- yasi ve etnik kutuplaşmanõn toplumda etnik ça- tõşmaya dönüşebileceğini kaydetti. Irkçõlõk ve ayrõmcõlõğõn cezalandõrõlmasõ konusunda büyük eksiklikler olduğuna dikkat çeken Boğa, “Linç girişimlerine maruz kalan kişiler hakkında hukuki işlem başlatılırken, bu girişimin fail- leri hakkında yaptırım uygulanmıyor. 2005’e kıyasla 2008 yılında linç girişimleri- nin yaşandığı şehir sayılarında da ciddi ar- tışlar var. Türkiye’de linç girişimleri giderek normalleşerek, şehirlere yayılıyor. 2010’un ilk 6 ayındaki linç rakamları bir önceki yıla göre ciddi yükseliş gösteriyor” dedi. ABD Büyükelçiliği; Konya, Kayseri ve İzmir’e ‘Şehir Temsilcileri’ atadõ ABD Büyükelçiliği’ne göre ‘Şehir Temsilcileri’ Türk illerindeki siyaset, eğitim ve iş önderleriyle ilk temasõ gerçekleştirecek. Dõşişleri Bakanlõğõ: Şehir Temsilciliği programõ Türkiye ile ABD arasõnda bir karşõlõklõlõk sözleşmesi uyarõnca yürürlüğe girmedi. ‘Evleri takas edelim’ İlk altı ayda 1501 kişiye linç girişimi İHD: 5 YILDA 5 KİŞİ ÖLDÜRÜLDÜ ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - AKP Genel Başkan Yardõm- cõsõ Hüseyin Çelik, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn, İstanbul Üs- küdar’daki havuzlu villasõnõn “ki- ralık” olduğunu söyledi. Çelik, düzenlediği basõn toplantõsõnda Er- doğan’õn İstanbul Üsküdar’da oturdu- ğu villanõn “kiralık ve müşterek bir havuza sahip oldu- ğunu” belirterek şunlarõ dedi: “Baş- bakan’ın müşterek bir havuzu olunca bu söz konusu edi- liyor, yazılıyor, çi- ziliyor ama Kılıç- daroğlu’nun koo- peratif ortağı olduğu sitenin ha- vuzu çıkınca, ‘ipotekliymiş, müte- vazõymõş’ gibi onun adına avu- katlık yapan birçok insan türe- di. Neredeyse içimde acıma duy- gusu belirdi, acaba Kocate- pe’nin kapısına Sayın Kılıçda- roğlu için mendil falan sersek mi diye... Sayın Kılıçdaroğlu, ana muhalefet partisinin lideridir, Mercedes’e de binse yakışır, vil- lada otursa da yakışır. Helal pa- rayla elde ettiğiniz her şey size helal olsun. Bunlarla kamuoyu- nun hiçbir derdini çözemezsiniz; bu sığ, basit, günlük siyasettir, mahalle dedikodusudur. Sayın Kılıçdaroğlu’nun buradan ken- disini çıkarması gerekir. Sayın Başbakan, aylardır bunlara ses çıkarmıyor, ama iktidar partisi şamar oğlanı değil. Bu dilin, üs- lubun, jargonun sorumlusu siz olursunuz.” Çelik, Erdoğan’õn villasõnõn kiralõk olduğunu söyledi ancak konuyla ilgili ayrõntõlõ bilgi vermedi. ‘HAVUZLU VİLLA KİRALIK’ Kılıçdaroğlu’nun kooperatif evi. (Fotoğraf: Vatan gazetesi) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Üsküdar’daki havuzlu villaları. CHP lideri Kõlõçdaroğlu’ndan Başbakan Erdoğan’a villa tartõşmasõnda ilginç öneri DENİZ TATARER TEMUR İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi’nin CHP’li üyesi Dr. Hakkı Sağlam, İETT’nin 2009 yõlõ mali bütçesinde 670 milyon TL bütçe açõğõ tespit etti. İBB Meclisi’nin önceki gün ger- çekleşen meclis oturumunda gö- rüşülen “İETT 2009 Mali Yılı Bütçe Kesin Hesabı ve Bilanço- su”na ilişkin konuşan Sağlam, İETT’nin bütçe rakamlarõna ilişkin çarpõcõ tespitlerde bulundu. İETT’nin 2009 yõlõ bütçesinde 2 milyar 287 milyon TL’lik bütçenin 1 milyar 845 milyon TL’lik kõs- mõnõn gider olmasõna karşõn gelir- lerin 1 milyar 174 milyon TL’de kaldõğõna dikkat çekerek “2009 bütçesinde 670 milyon TL bütçe açığı vardır” dedi. Sağlam, şöyle konuştu: “Hizmet sunmadan ay- lık 87 milyon TL gelir elde eden bir kurum nasıl olur da zarar eder. Bunun nedeni eşe dosta partiliye verilen ihaleler. Gerçek değerinin çok üzerine alınan mal ve hizmetler. Örneğin, temizlik ve güvenlik işleri yıllardır Ak- deniz Güvenlik adlı bir şirkete veriliyor. İstanbul’da tüm oto- büslerde, tramvaylarda, durak- lar bu kadar fazla reklam alanı- na sahip İETT’nin yıllık rek- lam gelirinin ise yalnızca 4 mil- yon TL olması gerçekçi değildir. İETT, Kültür AŞ’yi devreden çı- karıp doğrudan ihaleye çıksa reklam gelirlerini 10 katı arttırır. Ancak en iyi gelir kaynağı AKP yandaşı kişilere aktarılıyor.” Mavi Marmara’da ölenlerin isimleri Ankara’da sokaklara veriliyor CHP’li Sağlam: İETT bütçesinde 670 milyon TL açık var ALİ ÖZTÜRK ANKARA - Ankara Anakent Belediye Meclisi, Mavi Marmara gemisinde İsrail’in saldõrõsõ sonucu yaşamõnõ kaybedenlerin isimlerinin başõna “şehit” ibaresi ekleyerek Ankara’da yeni açõlacak bir ma- halledeki sokaklara verilmesine ilişkin raporu kabul etti. AKP’li milletvekillerinin yoğun olarak oturduğu Çukurambar Ma- hallesi, sõnõrlarõnda bulunan 1427. Caddenin “Gazze Caddesi”, 1429. Cadde’nin “Mavi Marmara Cad- desi”, 1458. sokağõn “Şehit Fur- kan Doğan”, 1470. Sokağõn “Şe- hit Çetin Topçuoğlu”, 1471 ve 1428. sokağõn birleştirilerek “Şehit Cengiz Songür”, 1467. sokağõn “Şehit Necdet Yıldırım”,1462. sokağõn “Şehit Ali Haydar Bengi”, 1433. sokağõn “Şehit Cevdet Kı- lıçlar”, 1456. Sokağõn “Şehit Fah- ri Yıldız”, 1469. sokağõn “Şehit Cengiz Akyüz”, 1523. sokağõn “Şehit İbrahim Bilgen” ve Gazze Şeridi’nde Filistinlilerin evlerini yõkmasõna engel olmaya çalõşõr- ken bir buldozer tarafõndan ezilerek öldürülen Rachel Corrie isminin de bir meydana verilmesi kabul edil- di. Anakent Belediye Meclisi grup başkanvekili CHP’li Yaşar Ça- tak karara grup olarak ret oyu ver- diklerini belirtti. Çatak, “Şehitlik yasalarla belirtilmiş bir statü. Çukurambar’ın, birçok AKP’li milletvekilinin oturması dola- yısıyla özellikle seçilmiş olması yönünde bir izlenim de edindik” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle