Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
14 AĞUSTOS 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 9
HAYAL ve GERÇEK
KÜRŞAT BAŞAR
Susan TürkiyeYıllar boyunca tutuklu kalmak... Yazdığın
yazıdan, şiirden, söylediğin fikirden dolayı
hapsedilmek... Uzayıp giden davaların
Kafkavari labirentlerinde bir türlü derdini
anlatamamak...
Kimlerden olduğuna göre yaftalanmak...
Ölsen bile yine adını kullanarak belki senin hiç
istemeyeceğin aidiyetlerin sloganı haline
gelmek...
Bu ülkede bu kaderi ne çok insan yaşadı.
Onlarla birlikte sevdikleri, aileleri... Yaşlı
anneleri, babaları... Babasının nerede olduğunu
bir türlü anlayamayan küçük bebekleri... Bir
hayatı birlikte kurmak için her türlü fedakârlığa
katlanan eşleri...
Bu ülke kendi yazarına, çizerine, sanatçısına,
fikir adamına, bu ülkeyi bir yerden bir yere
götürebilecek olan yetişmiş insan gücüne bu
zulmü daha ne kadar yapmaya devam edecek?
Ne oldu bu insanlar hapislerde yıllarca kaldı
da? Fikirleri mi kayboldu? Sesleri mi kesildi?
Yıllarca süründürüp sonra onların şiirlerini
meydanlarda okuyunca, gözleri dolunca herkes
demokrat mı oldu?
“Konuşan Türkiye” yalnızca o sırada iktidar
olanın duymak istediğini söyleyenler için mi
geçerli bir slogan?
Kendi karşı oldukları yakalanınca askere,
polise alkış tutup yüreklendirenler, başkalarının
hapislerde çürümesinden zevk alacak kadar
zavallılaşanlar mı demokrat?
İşimize gelsin, gelmesin, hoşumuza gitsin,
gitmesin düşüncelerini söyleyen, yazan, yayan
insanlar hapislerde çürürken, vurulurken,
öldürülürken bu ülkenin geleceğini karartan bir
sürü insan ne oldu peki? Onlar yakalandı mı?
Yıllardan beri herkesin “Arkasında kim var?”
diye sorup durduğu, yakın tarihin bizi
karanlıklara sürükleyen cinayetlerini,
sabotajlarını, suikastlarını, toplumsal
provokasyonlarını gerçekleştirenler yazarlar,
şairler, düşünürler miydi?
Bu ne biçim bir ülke?
Bu ülkede ne zaman çocuklara “Sen sus
büyükler bilir,” demekten vazgeçeceksiniz?
Ne zaman, insanlar aykırı bir düşünce
savunurken seslerini alçaltmayacak?
Ne zaman kendi aralarındaki konuşmalardan,
mesai arkadaşlarından, yazdıkları mektuplardan
bile başlarına iş geleceğini düşünen
paranoyaklar olmaktan çıkacaklar?
Ne zaman mahkemeler “sürünülen” yerler
değil, hakkını arayanın korunduğu yerler
olacak?
Ne zaman karakollar, masumun korktuğu
değil, güçlüye karşı kendisini güvende
hissedeceği yerler olacak?
Yoksa hep böyle mi gidecek, “pireler filleri
yutacak?”
kursatbasar63@gmail.com
İLHAN TAŞCI
ANKARA - CHP Genel Başkanõ Ke-
mal Kılıçdaroğlu, 2007 yõlõnda üye ol-
duğu İpekkum Kooperatifi’ndeki inşaatõ
süren eviyle Başbakan Tayyip Erdo-
ğan’õn Kõsõklõ’daki villasõnõ takas edebi-
leceğini açõkladõ. Kõlõçdaroğlu, “Sayın
Başbakan arzu ederse ben seve seve ta-
kas yapabilirim. Ama arada dünyalar
kadar fark var. Üstüne para istemez-
lerse olabilir” dedi. Kõlõçdaroğlu, anaya-
sa ile toplumun resmen bölündüğü uyarõ-
sõnda bulundu.
CHP lideri Kõlõçdaroğlu, havuzlu villa
tartõşmasõndan dinsel alanlarda iktidarõn
refarandum çalõşmasõ yapmasõna kadar
pek çok güncel konuda Cumhuriyet’in so-
rularõnõ yanõtladõ. Kõlõçdaroğlu, Erdo-
ğan’õn Bağ-Kur’a 3 bin lira borçlu ol-
duğunun ortaya çõkmasõyla ilgili olarak,
“Normalde bu borcun ödenmesi ve
aradaki ihtilafın giderilmesi gerekiyor.
Demek ki Sayın Başbakan borcuna sa-
dık değil” dedi.
Yurttaşlara prim borçlarõnõ ödeyeme-
meleri nedeniyle çok sayõda haciz işlemi
yapõldõğõna dikkat çeken Kõlõçdaroğlu,
borçlunun Başbakan olmasõ nedeniyle
bürokrasinin icra işlemi başlatma konu-
sunda cesaret gösteremediğini söyledi.
Başbakan’õn borcuna ilişkin, “iyi ni-
yetli bir şeyler de söylenmesi” gerek-
tiğinin altõnõ çizen Kõlõçdaroğlu, “Sayın
Başbakan’ın bu borçtan bilgisi ol-
mayabilir. Başbakan’ın çevresinde-
kilerin bu konuda kendisini uyarma-
sı lazım. Büyük bir borç değil. Baş-
bakan’ın ödeyebileceği bir miktar” de-
ğerlendirmesini yaptõ.
‘Üstüne para
istemezse değişirim’
Kõlõçdaroğlu, 2007 yõlõnda üyesi oldu-
ğu ve halen inşaatõ süren kooperatif his-
sesine ilişkin başlatõlan “havuzlu villa” po-
lemiğinde Erdoğan’a “takas” önerisinde
de bulundu. Kõlõçdaroğlu, teklifini şöyle di-
le getirdi: “Sayın Başbakan arzu eder-
se ben seve seve takas yaparım. Ama Sa-
yın Başbakan’ın havuzlu villası ile bizim
kooperatif arasında büyük fark, dünya
kadar fark var. Eğer üstüne para iste-
mezlerse olabilir. Ama normalde Sayın
Başbakan’ın villasıyla bizim evin taka-
sı zor olabilir. Sayın Başbakan ya da is-
teyen olursa bugüne kadar yatırdığımız
para dışında tek bir kuruş dahi kâr et-
meden maliyetine verebilirim.”
Erdoğan’õn 2011’de son
kez milletvekili adayõ
olacağõnõ yinelemesine
ilişkin Kõlõçdaroğlu,
“Bizim bilmediğimiz
ama Başbakan’ın ka-
fasında oluşturduğu
kendine göre bir
planı var. Cum-
hurbaşkanlığına
hazırlandığı iz-
lenimi uyan-
d ı r ı y o r ”
dedi.
12 Eylül’de gerçekleştirilecek hal-
koylamasõna yönelik mitinglerde Baş-
bakan’õn devlet olanaklarõnõ seferber
etmesini eleştiren Kõlõçdaroğlu, şunlarõ
söyledi: “Anlaşılan o ki AKP halk-
tan umduğu desteği göremiyor. Bu
nedenle de devleti devreye koyuyor;
valiye, kaymakama talimat veriyor.
Memurları mitinge çağırıyor. ‘Res-
mi açõlõş yapõlacak’ deniyor; bunu
dedikten sonra miting yapmazsın.
Ama Başbakan resmi açılışa gidi-
yormuş gibi görünüp, referandum
mitingi yapıyor. Devletin olanakları-
nı kullanmak yerine Hz. Ömer du-
yarlılığını gösterebilir. Hz. Ömer,
devletin işini yaparken devletin mu-
munu, kendi işini yaparken kendi
mumunu yakarmış. Bizim inanç ta-
rihimizde böylesine önemli bir ay-
rıntı var, AKP’nin yerine getirmedi-
ği. Tam tersine inançları sömürüyor
ve bu sömürüden pay kapmaya çalı-
şıyor. Devletin otobüsünü, uçağını,
arabasını kullanıyor. Peki ya diğer
partiler? Onlar aynı devlet olanak-
larına sahip değil. Hizmet olarak
yurttaşa vereceği parayı kendi ikti-
darlarının sürdürülebilirliği için
harcıyorlar.”
Referandum için sandõk güvenliği
zirvesinin yapõlõyor olmasõnõn Türki-
ye’nin iyi yönetilemediğinin gösterge-
si olduğunu vurgulayan Kõlõçdaroğlu,
“Yönetimde güvenlik sorunu ortaya
çıkmıştır. Oysa devlet bu güvenliği
sağlamak zorundadır” dedi. Refe-
randum için geri sayõmõn başladõğõ
günlerde toplumda ayrõşma yaratacak
söylemin dillendirilmesine tepki göste-
ren Kõlõçdaroğlu, “Maalesef referan-
dum süreci toplumu ikiye böldü.
Toplumun yarısı ‘hayõr’ diyecek. ‘Bu
benim anayasam değil’ diyecekler.
Oysa anayasalar toplumsal uzlaş-
manın normlarıdır. Ama toplumsal
uzlaşmanın aranmadığı koşulda çı-
karılınca böyle bir sonuç ortaya çık-
tı. Anayasanın içerdiği değişiklikleri
toplum yerinde bulmuyor. Toplum
anayasa ile resmen bölünüyor” dedi.
CHP lideri, kamuyounda “Oruç Ba-
ba Türbesi” olarak bilinen yerde,
AKP’lilerin orucun ilk gününde refe-
randuma yönelik “evet” propagandasõ
yapmasõnõ değerlendirirken, “Tam bir
inanç sömürüsü. AKP’nin sık sık
başvurduğu bir yöntem” sözleriyle
değerlendirdi.
‘AKP halktan
umduğunu
bulamadı’ABD’den 3 ile temsilci
IŞIK KANSU
ANKARA - ABD Büyükel-
çiliği; Konya, Kayseri ve İz-
mir’e ikinci kâtip düzeyinde
“Şehir Temsilcileri” atadõ. Bü-
yükelçiliğe göre “Şehir Tem-
silcileri” Türk illerindeki siyaset,
eğitim ve iş önderleriyle ilk te-
masõ gerçekleştirecek. Dõşişleri
Bakanlõğõ, “Şehir Temsilciliği
Programı”nõn Türkiye ile ABD
arasõnda bir karşõlõklõlõk sözleş-
mesi uyarõnca yürürlüğe girme-
diğini bildirdi.
CHP Milletvekili Oğuz Oyan;
geçen ay Dõşişleri Bakanõ Ahmet
Davutoğlu’nun yanõtlamasõ is-
temiyle verdiği soru önergesin-
de, ABD Büyükelçiliği’nin bil-
gisunar sitesinde, Konya Şehir
Temsilcisi Daniel Keen ile bir
röportaja yer verildiğine deği-
nerek Keen’in röportajõnda, “Şe-
hir Temsilciliği programı, ABD
hükümeti ile konsolosluğumuz
veya Büyükelçiliğimiz olmayan
bazı Türk şehirleri arasında
daha fazla teması kolaylaştır-
mak ve teşvik etmek amacıyla
oluşturulmuştur. Bu program,
ABD diplomatlarını program
kapsamında olan şehirlerdeki
siyaset, eğitim ve iş önderleriyle
Ankara’daki ABD Büyükel-
çiliği arasında ilk temas edile-
cek şahıs olarak görevlendirir”
dediğini anõmsattõ.
Oyan önergesinde, şehir tem-
silciliği konusunda bilgi isterken,
“ABD konsolosluklarının, böl-
gelerindeki demokratik kitle
örgütleri, STK, sendika ve si-
yasi partilerle ilişkilerinde
Adana Başkonsolosluğu’nun
Batman Barosu seçimlerine
müdahalesi örneğinde görül-
düğü gibi müdahaleci bir tu-
tum izlediği bilinirken, dene-
timi daha zor olan bu ‘şehir
temsilcileri’nin benzer faali-
yetlerini veya ABD çıkarları
doğrultusunda kamuoyu oluş-
turma çabalarını nasıl izleme-
yi ve kontrol etmeyi düşünü-
yorsunuz” sorusunu yöneltti.
Davutoğlu’nun yanıtı
Davutoğlu, soru önergesine
verdiği yanõtta, “ABD’nin An-
kara Büyükelçiliği’nce başla-
tılan ‘şehir temsilcileri progra-
mõ’yla, ABD’nin, Türkiye’nin
büyük şehirleriyle ekonomik,
ticari, sosyal ve kültürel ilişki-
leri güçlendirmeyi hedefledi-
ğinin” öğrenildiğini belirterek
programõn İzmir, Konya ve Kay-
seri’de uygulandõğõnõ kaydetti.
Davutoğlu, şu bilgileri verdi:
“Program çerçevesinde, bü-
yükelçilikte çalışan resmi per-
sonel arasından bazı yetkilile-
rin anılan şehirlerimizde gö-
revlendirilmiş oldukları, web
sitesinde belirtilmektedir. Dos-
yalarımızın incelenmesinden,
Christiaan DeLuigi, Sara Bo-
renstein ve Daniel Keen adlı bü-
yükelçilik mensuplarının gö-
reve başlama bildirim formla-
rında ikinci kâtip olarak görev
yapacakları belirtilmiş olup
kendilerine Bakanlığımızca,
yabancılara mahsus kimlik
kartı düzenlenmiştir. Bu bağ-
lamda, Ankara’da mukim ve
diplomatik listede kayıtlı söz
konusu personelin görevi, ilgili
ilin resmi yetkilileri ve iş çev-
releri ile ABD Büyükelçiliği
arasındaki temasların tesisi ve
sürdürülmesini kolaylaştır-
mak, ayrıca Türkiye’nin sa-
nayi şehirleri arasında saydı-
ğımız bu şehirlere yönelik
Amerikan iş çevreleri ve yatı-
rımcısının ilgisini teşvik et-
mektir. ‘Şehir Temsilcileri’ni,
bu illerdeki vatandaşlarımı-
zın ABD ve ABD ile ilişkiler
çerçevesindeki sorularını
(ABD’de yükseköğrenim ve ti-
caret yapma imkânlarõ gibi) ilk
elden ve doğrudan yanıtlandı-
racak ‘irtibat görevlileri’ olarak
görmek mümkündür. Büyük-
elçiliğin bu çerçevede görev-
lendirilmiş olan yetkilileri söz
konusu illerimize ziyaretler ve
temaslarda bulunmaktadırlar.
‘Şehir Temsilciliği’ programı
Türkiye ile ABD arasında bir
karşılıklılık sözleşmesi uya-
rınca yürürlüğe girmemiştir ve
böyle bir sözleşmeyi de gerek-
tirmemektedir. Türkiye’nin
ABD’de ‘Şehir Temsilcileri’
olarak adlandırılmış görevlileri
bulunmamaktadır. Şehir Tem-
silcisi atanması sürecinin res-
mi bir yanı bulunmamakta
olup, münhasıran Büyükelçi-
liğin günlük işleri çerçevesin-
de yapılmış bir iç görevlen-
dirmedir. Diğer illere ilave
ABD resmi temsilciliği tesis
edilmesi söz konusu değildir.
Zira herhangi bir yeni temsil-
ciliğin açılması Bakanlığımın
onayını gerektirmektedir.”
İstanbul Haber Servisi - İnsan Haklarõ Derne-
ği’nce (İHD) hazõrlanan “2005-2010 Yılları
Arası Etnik Linç Olayları” raporuna göre,
2010 yõlõnõn ilk 6 ayõnda 1501 kişi etnik temel-
li linç girişimine maruz kalõrken 3 bin 836 kişi
de linç girişiminde bulundu. Linç girişimine
maruz kalanlarõn büyük bir kõsmõ Kürt, Roman
ve sol görüşlü yurttaşlar olurken 5 yõlda 5 kişi
linç edilerek öldürüldü.
Beyoğlu’ndaki İHD Genel Merkezi’nde dün
düzenlenen basõn toplantõsõnda İHD avukatõ
Abdülbaki Boğa, linç girişimi raporunu açõk-
ladõ. Rapora göre, 2009’da meydana gelen 14
linç olayõnda 3 bin 789 kişi linç girişimine ma-
ruz kaldõ. Linç girişimine katõldõklarõ belirle-
nen kişi sayõsõ ise 3 bin 706. Linç olaylarõ so-
nucu Sakarya Akyazõ’da bir kişi yaşamõnõ yi-
tirdi, 68 kişi de yaralandõ. Olaylarda dört kişi
tutuklanõrken, 19 kişi hakkõnda dava açõldõ.
Olaylarõn yaşandõğõ şehirler arasõnda Sakarya,
Sivas, İstanbul, Ankara, Konya, Edirne, Tekir-
dağ, Afyon, İzmir, Çanakkale ve Muş bulunu-
yor. 2010’un ilk 6 ayõnda da, 6 linç girişimi
olayõ yaşandõ. Olaylarda 1501 kişi linç girişi-
mine maruz kalõrken, 3 bin 836 kişinin linç
olaylarõna karõştõğõ tespit edildi. Olaylar sonu-
cunda 18 kişi yaralandõ, 98 kişi gözaltõna alõn-
dõ, 24 kişi tutuklandõ. Olaylarõn yaşandõğõ iller
ise Edirne, Erzincan, Manisa, Mersin, Bursa ve
Hatay olarak kayõtlara geçti. Rapora göre
2005’te 176, 2006’da 313, 2007’de 42,
2008’de 1192 kişi linç edilmek istendi.
Etnik çatışma uyarısı
Boğa, linç olaylarõnda yaşanan artõşõn temelin-
de “kutuplaşma” olduğu uyarõsõnda buluna-
rak, siyasilerin söylemleri nedeniyle oluşan si-
yasi ve etnik kutuplaşmanõn toplumda etnik ça-
tõşmaya dönüşebileceğini kaydetti. Irkçõlõk ve
ayrõmcõlõğõn cezalandõrõlmasõ konusunda büyük
eksiklikler olduğuna dikkat çeken Boğa, “Linç
girişimlerine maruz kalan kişiler hakkında
hukuki işlem başlatılırken, bu girişimin fail-
leri hakkında yaptırım uygulanmıyor.
2005’e kıyasla 2008 yılında linç girişimleri-
nin yaşandığı şehir sayılarında da ciddi ar-
tışlar var. Türkiye’de linç girişimleri giderek
normalleşerek, şehirlere yayılıyor. 2010’un
ilk 6 ayındaki linç rakamları bir önceki yıla
göre ciddi yükseliş gösteriyor” dedi.
ABD Büyükelçiliği; Konya, Kayseri ve İzmir’e ‘Şehir Temsilcileri’ atadõ
ABD Büyükelçiliği’ne göre ‘Şehir Temsilcileri’
Türk illerindeki siyaset, eğitim ve iş önderleriyle ilk
temasõ gerçekleştirecek. Dõşişleri Bakanlõğõ: Şehir
Temsilciliği programõ Türkiye ile ABD arasõnda bir
karşõlõklõlõk sözleşmesi uyarõnca yürürlüğe girmedi.
‘Evleri takas edelim’
İlk altı ayda
1501 kişiye
linç girişimi
İHD: 5 YILDA 5 KİŞİ ÖLDÜRÜLDÜ
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - AKP Genel Başkan Yardõm-
cõsõ Hüseyin Çelik, Başbakan
Tayyip Erdoğan’õn, İstanbul Üs-
küdar’daki havuzlu villasõnõn “ki-
ralık” olduğunu söyledi. Çelik,
düzenlediği basõn toplantõsõnda Er-
doğan’õn İstanbul
Üsküdar’da oturdu-
ğu villanõn “kiralık
ve müşterek bir
havuza sahip oldu-
ğunu” belirterek
şunlarõ dedi: “Baş-
bakan’ın müşterek
bir havuzu olunca
bu söz konusu edi-
liyor, yazılıyor, çi-
ziliyor ama Kılıç-
daroğlu’nun koo-
peratif ortağı olduğu sitenin ha-
vuzu çıkınca, ‘ipotekliymiş, müte-
vazõymõş’ gibi onun adına avu-
katlık yapan birçok insan türe-
di. Neredeyse içimde acıma duy-
gusu belirdi, acaba Kocate-
pe’nin kapısına Sayın Kılıçda-
roğlu için mendil falan sersek mi
diye... Sayın Kılıçdaroğlu, ana
muhalefet partisinin lideridir,
Mercedes’e de binse yakışır, vil-
lada otursa da yakışır. Helal pa-
rayla elde ettiğiniz her şey size
helal olsun. Bunlarla kamuoyu-
nun hiçbir derdini çözemezsiniz;
bu sığ, basit, günlük siyasettir,
mahalle dedikodusudur. Sayın
Kılıçdaroğlu’nun buradan ken-
disini çıkarması gerekir. Sayın
Başbakan, aylardır bunlara ses
çıkarmıyor, ama iktidar partisi
şamar oğlanı değil. Bu dilin, üs-
lubun, jargonun sorumlusu siz
olursunuz.” Çelik, Erdoğan’õn
villasõnõn kiralõk olduğunu söyledi
ancak konuyla ilgili ayrõntõlõ bilgi
vermedi.
‘HAVUZLU VİLLA KİRALIK’
Kılıçdaroğlu’nun kooperatif evi. (Fotoğraf: Vatan gazetesi)
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Üsküdar’daki havuzlu villaları.
CHP lideri Kõlõçdaroğlu’ndan Başbakan Erdoğan’a villa tartõşmasõnda ilginç öneri
DENİZ TATARER TEMUR
İstanbul Büyükşehir Belediye
(İBB) Meclisi’nin CHP’li üyesi
Dr. Hakkı Sağlam, İETT’nin 2009
yõlõ mali bütçesinde 670 milyon TL
bütçe açõğõ tespit etti.
İBB Meclisi’nin önceki gün ger-
çekleşen meclis oturumunda gö-
rüşülen “İETT 2009 Mali Yılı
Bütçe Kesin Hesabı ve Bilanço-
su”na ilişkin konuşan Sağlam,
İETT’nin bütçe rakamlarõna ilişkin
çarpõcõ tespitlerde bulundu.
İETT’nin 2009 yõlõ bütçesinde 2
milyar 287 milyon TL’lik bütçenin
1 milyar 845 milyon TL’lik kõs-
mõnõn gider olmasõna karşõn gelir-
lerin 1 milyar 174 milyon TL’de
kaldõğõna dikkat çekerek “2009
bütçesinde 670 milyon TL bütçe
açığı vardır” dedi. Sağlam, şöyle
konuştu: “Hizmet sunmadan ay-
lık 87 milyon TL gelir elde eden
bir kurum nasıl olur da zarar
eder. Bunun nedeni eşe dosta
partiliye verilen ihaleler. Gerçek
değerinin çok üzerine alınan mal
ve hizmetler. Örneğin, temizlik
ve güvenlik işleri yıllardır Ak-
deniz Güvenlik adlı bir şirkete
veriliyor. İstanbul’da tüm oto-
büslerde, tramvaylarda, durak-
lar bu kadar fazla reklam alanı-
na sahip İETT’nin yıllık rek-
lam gelirinin ise yalnızca 4 mil-
yon TL olması gerçekçi değildir.
İETT, Kültür AŞ’yi devreden çı-
karıp doğrudan ihaleye çıksa
reklam gelirlerini 10 katı arttırır.
Ancak en iyi gelir kaynağı AKP
yandaşı kişilere aktarılıyor.”
Mavi Marmara’da ölenlerin
isimleri Ankara’da sokaklara veriliyor
CHP’li Sağlam: İETT bütçesinde
670 milyon TL açık var
ALİ ÖZTÜRK
ANKARA - Ankara Anakent
Belediye Meclisi, Mavi Marmara
gemisinde İsrail’in saldõrõsõ sonucu
yaşamõnõ kaybedenlerin isimlerinin
başõna “şehit” ibaresi ekleyerek
Ankara’da yeni açõlacak bir ma-
halledeki sokaklara verilmesine
ilişkin raporu kabul etti.
AKP’li milletvekillerinin yoğun
olarak oturduğu Çukurambar Ma-
hallesi, sõnõrlarõnda bulunan 1427.
Caddenin “Gazze Caddesi”, 1429.
Cadde’nin “Mavi Marmara Cad-
desi”, 1458. sokağõn “Şehit Fur-
kan Doğan”, 1470. Sokağõn “Şe-
hit Çetin Topçuoğlu”, 1471 ve
1428. sokağõn birleştirilerek “Şehit
Cengiz Songür”, 1467. sokağõn
“Şehit Necdet Yıldırım”,1462.
sokağõn “Şehit Ali Haydar Bengi”,
1433. sokağõn “Şehit Cevdet Kı-
lıçlar”, 1456. Sokağõn “Şehit Fah-
ri Yıldız”, 1469. sokağõn “Şehit
Cengiz Akyüz”, 1523. sokağõn
“Şehit İbrahim Bilgen” ve Gazze
Şeridi’nde Filistinlilerin evlerini
yõkmasõna engel olmaya çalõşõr-
ken bir buldozer tarafõndan ezilerek
öldürülen Rachel Corrie isminin de
bir meydana verilmesi kabul edil-
di. Anakent Belediye Meclisi grup
başkanvekili CHP’li Yaşar Ça-
tak karara grup olarak ret oyu ver-
diklerini belirtti. Çatak, “Şehitlik
yasalarla belirtilmiş bir statü.
Çukurambar’ın, birçok AKP’li
milletvekilinin oturması dola-
yısıyla özellikle seçilmiş olması
yönünde bir izlenim de edindik”
diye konuştu.