27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 14 AĞUSTOS 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 15 CMYB C M Y B İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Korku... Başbakan Erdoğan, AKP iktidar kadroları, yan- daş medya, cemaatler... Demokratikleşme söylemi maske, yarattıkları yeni iktidar güç odakları ile, ne zamandır toplumu korku ile baskı altında tutarak, çı- kar kaybı ile tehdit ederek... istediklerini yaptırma yo- lunda yürüyorlar... Referandumda demokratikleşme adına “evet” oyu istenirken, seçilen araçların, nasıl demokratikleşileceğini kanıtlamaktan çok, nasıl güçlenildiği, daha da güçlenileceği, bu güç-çıkar it- tifakına karşı duranların ise bedel ödeyeceklerini ka- nıtlama, yani daha çok korkutma, baskı altında tut- ma araçları olmaları bundan... Yani “demokrasiye, AB standartlarına açılma, 12 Eylül baskıcı anayasasından kurtulma içerikli bir anayasa paketi için oy istenirken(!)” bu denilenlerin inandırıcılığının söz konusu olduğu bir anayasa re- ferandum kampanyasında, bu söylediklerine kendi- leri inanıp güvenselerdi, böylesine çelişkili, ağır teh- dit içeren araçları kulanmaya kalkışırlar mıydı?.. Başbakan Erdoğan, yürürlükteki anayasa metninde var olan yargı bağımsızlığından daha demokratik bir düzenleme getirdikleri tezini topluma yutturabile- ceklerine güveniyor olsaydı, getirdikleri düzenleme- nin yargı bağımsızlığını ortadan kaldıracağını söyle- yen, topu topu 1208 hâkim ve savcıyı üye yapabil- miş, küçücük bir demokratik meslek örgütünden ne- den bu kadar çok korksundu ki? Kendinden güvenli koskoca Başbakan, bağımsız yargıyı, getirecekleri anayasa metni için oy isterken metni eleştiren YAR- SAV’a deli oluyor, eleştirilerinden öylesine rahatsız ki, YARSAV’ı “hayır” oyu çağrısı yapan ana muhalefet partisi dahil, muhalefet partileri ile aynı güç merte- besine çıkarıyor, “hayırcılar” cephesi ittifakını şiddetle eleştiriyor... Bir ülkede bırakınız gerçek özgürlükçü anayasal dü- zeni, sandık demokrasisinin d’si bile varsa, sivil top- lum örgütlenmeleri hakkının özünde, elbette yargıçlar için de geçerli olmak üzere dernekler, meslek ör- gütlenmeleri hakkı, meslek özlük hakları, ilkeleri, özerk- liğini kapsayacak biçimde iktidar karşısında durma, muhalefet etme hakları da vardır. Başbakan gözü- müzün içine baka baka bu haklarını savunmaya ça- lışan YARSAV üyesi 1208 hâkim ve savcıyı tehdit edi- yor. Hangi hukuk ve hakla? Yargı bağımsızlığının kat- ledilmesinin doğrudan tarafı, meslek örgütü olarak elbette uzmanı, en çok söz söyleme hak ve sorum- luluğu olan örgütlenmenin görevini yapmaya ça- lışmasını suç olarak yargılamaya kalkışıyor.. Çoğunluk sandık oyu, Meclis çoğunluğu ile dev- leti, toplumu tüm kurumları ile ele geçirme, yönetme sevdasına, hırsına kapılmış iktidar, en sıradan de- mokratik hak ve çıkışlara katlanamaz refleksini yaşamın her alanına dönük çok çıplak sergilemek- te bir sakınca görmüyor. Korku salmayı, kendine gö- re toplumu tam sindirme, ele geçirme aracı olarak gör- me noktasına gelmiş bulunuyor... En çok da bu nok- tada yanılıyor. Gerçi gelişmiş medya gücü, medya çağında ka- falarımız karıştırılmış, kavram kargaşasına boğulmuş olarak demokrasi algılaması, bilinci, örgütlenmesin- de giderek daha geri noktalara düşmüş konumda- yız. İktidar gücünü göstere göstere toplumu sindir- mede sistematik kullanabilmiş, karşı duranları nasıl cezalandıracağını göstere göstere korku salmış ik- tidarın kazanımlarını hafife almamak gerek... İlk ve en kolay sindirilenler aslında en güçlü sanılanlardır. Ser- maye emeği, işçi sınıfını, yoksul kitleleri sömürürken çok güçlüdür de, gerek tek tek, gerekse örgütlenmeler olarak siyasi iktidarlar karşısında, hele de iktidar acı- masız elindeki silahları başarılı kullanabiliyorsa sa- nılandan çok daha güçsüzdür. Daha doğrusu ser- maye çıkarları, aklı, çıkar paylaşımında kolay ittifak- lardan yana işler... Özetle bire bir patronlar, holdingler, işveren örgütleri iktidarın onaylamadıkları icraatları karşısında, kimi eleştirilerini saklı tutsalar da dik dur- mamayı yeğlerler... Birebir meslek örgütlenmeleri, aydınlar, kurumla- rı için de durum çok farklı sayılmaz. Emperyal dün- yada sermaye örgütleri, hele de ilkeli olması gereken piyasalar, ekonomik kurumları, sivil toplum, meslek örgütlenmeleri için özerklik, demokratik özgürlükler, siyasi iktidar karşısında güçlü durmayı sağlayacak il- kelerde titizlik boşuna değildir. Demokrasinin var sa- yılabilmesi için bağımsız yargı, yasama-yürütme erkler ayrılığı, özerk kurumların iktidarın eline geç- memesi için titizlenmeler bu nedenledir. Hükümetin onay makamı Cumhurbaşkanlığı, sa- hibinin emrinde hizmetinde YÖK, ele geçirilmiş ka- mu kurumları, ağzı var dili yok meslek örgütlenme- leri, yandaş sendikalar, demokratik örgütlerle, çoğun- luk yandaş medya korosu ile iktidarın istediği gibi ci- rit atmasının, kadrolaşmasının sonuçları fazlasıyla or- tada değilmiş gibi, özel yargı eliyle, TSK’ye yönelik YAŞ kararlarını müdahale güç şovu ile, toplumsal tes- lim almada, korkuya korku salma yöntemi ile refe- randum oylarının arttırılması yolu seçildi... Yine de çoğunluk “evet” garanti görülmemiş olmalı ki.. Cemaat liderleri, tarikatler, iç-dış yandaşlar des- tekte sıraya dizildiler... [email protected] Ulusal ve uluslararasõ tarõm kuruluşlarõna göre buğdayda yaşanan fiyat oyunlarõ piyasaya hâkim şirketlerin marifeti Rusya’da yangõn çõktõ, buğday fiyatlarõ tavan yaptõ. ABD Tarõm Bakanlõğõ ve Uluslararasõ Hububat Konseyi verileri elde yeterli stokun olduğunu ortaya koydu. Ancak yine de üç beş büyük gõda şirketi, fiyatlarõ ciddi oranda yükseltmeyi başardõ. OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA Dünyanõn üçüncü büyük buğday ih- racatçõsõ Rusya’da yaşanan yangõnla- rõn ardõndan hõzlõ bir şekilde yükselen buğday fiyatlarõnõn, gerçek durumu yansõtmadõğõ, söz konusu artõşõn piya- saya hâkim şirketler tarafõndan kö- rüklendiği ileri sürüldü. Nitekim ABD Tarõm Bakanlõğõ (USDA) ve Uluslar- arasõ Hububat Konseyi verileri yeter- li stokun olduğunu ortaya koydu. Hat- ta önceki gün yeni bir açõklama yapan USDA, Rusya ve komşusu ülkelerde- ki kuraklõk nedeniyle halen yeterli olan küresel buğday stoklarõnõn dara- lacağõnõ, ancak fiyat artõşlarõnõn 2008 yõlõndaki tarihi yükselişi tekrar etme- si için hiçbir neden olmadõğõnõ açõkladõ. Durumun ne olduğu anlaşõlamadan özellikle dõş piyasada buğday fiyat- larõnõn neredeyse 2008 gõda krizi dönemi fiyatlarõna yaklaşmasõ, iç pi- yasada da sõkõntõ yaşanacak mõ endi- şelerine yol açtõ. Oysa duruma daha sakin bir biçimde bakõlmasõ gerekti- ğini savunan uzmanlar, ne dõş piya- sada ne de iç piyasada bir buğday kri- zinin yaşanacağõnõ dile getirdi. Stok yeterli Gelişmelere ilişkin bir Buğday Ra- poru yayõmlayan Türkiye Hububat Üreticileri Sendikasõ (Hububat-Sen) “Felaketlere karşın dünyanın üret- tiği tükettiğinden fazla. Yeterli stok da var” saptamasõnda bulundu. Dünyaki buğday üretim ve tüketim verilerini ayrõntõlõ bir şekilde ortaya ko- yan raporda, “Üretim ve stok yeterli iken bu vaveyla neden koparılıyor? Çünkü dünyadaki temel gıda mad- deleri 4-5 şirket tarafından kontrol ediliyor. Fiyatları onlar belirliyor, pa- niği onlar yaratıyor, bu paniği de ranta dönüştürüyorlar... Dünyada üretilen temel besin maddelerinin üç yıl sonrasına ait ürünlerinin borsa- larda 4-5 şirket tarafından satın alındığı, bazı ekonomistler tarafın- dan ifade ediliyor” değerlendirmele- rine yer verildi. Finansbank şube sayısını 465’e çıkardı Ekonomi Servisi - 2010 yõlõnõn ilk- yarõsõnda, kredi portföyüyüzde 16 ora- nõnda artõş gösteren Finansbank, şube sayõsõnõ 465’e çõkardõ. Yazõlõ açõklamaya göre Finansbank, yõlõn ilkyarõsõnda yaklaşõk 600 kişiye is- tihdam sağladõ. Finansbank’õn 2010 ver- gi ve provizyonlar öncesi kârõ 618 milyon TL olarak gerçekleşirken, brüt kârõ ise 418 milyon TL oldu. 2009’da iştirak satõşõndan kaynak- lanan 187 milyon net kâr rakamõ ha- riç tutulduğunda, bankanõn sürdürülen faaliyetler net dönem kârõ 2009’un ilk- yarõsõnda 340 milyon TL iken, 2010’un ilk yarõ net karõ 344 milyon TL’ye ulaştõ. 2010 yõlõ ilk çeyrek net kârõ 145 milyon TL olan Finansbank’õn, 2010 yõlõ ikinci çeyrek kârõ yüzde 37 artõş- la 199 milyon TL’ye yükseldi. Ek ödemeler en az 120 TL arttõrõlsõn ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Memur-Sen, memur maaşlarõ- na birinci ve ikinci altõ aylarda yüz- de 5’er zam yapõlmasõnõ, ek öde- melerde de en az 120 TL artõşa gi- dilmesini istedi. Memur-Sen Genel Başkanõ Ahmet Gündoğdu, konfederasyon genel merkezinde düzenlediği basõn top- lantõsõnda, toplu görüşmelerde gün- deme getirecekleri talepleri açõkladõ. Gündoğdu, ek ödemeden kaynaklõ adaletsizliğin giderilmesini bekle- diklerini de belirtti. Ek ödemelerde mahsuplaşmaya ilişkin 2009 toplu görüşmelerinde üzerinde uzlaşõlan ta- lebin, 2011 beklenmeden hayata ge- çirilmesi gerektiğini ifade eden Gün- doğdu, sendika üyesi kamu görevli- lerine 3 ayda bir 60 TL olmak üze- re yõlda 240 TL toplu görüşme ikra- miyesi ödenmesini istediklerini kay- detti. Konfederasyon olarak 2010 Temmuz ayõ açlõk sõnõrõnõ 912 lira, yoksulluk sõnõrõnõ 2 bin 553 lira ola- rak belirlediklerine dikkati çeken Gündoğdu, “Bu rakamlar, 13/3’ten maaş alan bekâr bir hizmetlinin 1159 lira ile açlık sınırının biraz üs- tünde, devlet memurlarının büyük bölümünün yoksulluk sınırının al- tında yaşadığını gösteriyor” dedi. ‘Destekleme eylülde yapõlmalõ’ Sanayide ciro ve siparişler arttı Ekonomi Servisi - Sanayi Ciro Endeksi, haziranda geçen yõlõn aynõ göre yüzde 14.4, bir önceki aya göre de yüzde 2.7 arttõ. Sipariş endeksi ise yõllõk yüzde 14 artõş gösterirken, bir önceki aya göre ise yüzde 1.3 yükseldi. TÜİK’in açõkladõğõ verilere göre, geçen yõlõn aynõ ayõna göre madencilik ve taşocakçõlõğõ ciro endeksi yüzde 18.7, imalat sanayi ciro endeksi ise yüzde 14.3 arttõ. Ana sanayi gruplarõ sõnõflamasõna göre en yüksek artõş ara malõ imalâtõnda görüldü. Ara malõ imalatõ yüzde 23,1, dayanõklõ tüketim malõ imalatõ yüzde 6.5, dayanõksõz tüketim malõ imalatõ yüzde 7.5, enerji yüzde 3.2, sermaye malõ imalatõ da yüzde 11.6 arttõ. Ara malõ imalatõnda sipariş endeksi de yõllõk yüzde 22.6’lõk artõşla 189.6’ya ulaştõ ancak bir önceki aya göre yüzde 2.9 oranõnda gerilemesi oldu. Sipariş Endeksinin imalat sanayi alt gruplarõnda en yüksek artõş yüzde 21.5 ile tekstil ürünlerinde yaşandõ. Deutsche Bank ilk varantları ihraç etti Ekonomi Servisi - İlk varant ürün- lerini 1980’li yõllarõn başõnda Alman- ya’da ihraç eden ve dünyanõn çeşitli borsalarõnda 45 bin civarõnda varant ürünü bulunan Deutsche Bank, İMKB’de gerçekleştirilen gong töre- ninin ardõndan Türkiye’nin ilk va- rantlarõnõ ihraç etti. İhraç edilen ilk va- rantlar, İMKB-30 Endeksi üzerine bir alõm ve bir satõm varantõ ile Garanti Bankasõ hisseleri üzerine bir alõm ve bir satõm varantõ olarak piyasada ye- rini aldõ. Bir çeşit satõn alma opsiyo- nu olan varantlarõn fiyatlarõ, dayanak varlõklarõn fiyatlarõndaki değişimlere ve diğer varant parametrelerine bağlõ olarak sürekli olarak güncellenecek. UN İHRACATINI ETKİLER Rusya’nõn kuraklõk ve yangõn nedeniy- le buğday ihracatõnõ durdurmasõnõn Tür- kiye’nin un ihracatõnõ olumsuz etkileyeceği belirtildi. İstanbul İhracatçõ Birlikleri (İİB) Baş- kanõ Zekeriya Mete’nin verdiği bilgiye gö- re ki bu konuda aklõselim tüm veriler ve gö- rüşler aynõ yönde. Türkiye’de iç piyasada bir sorun yaşanmamasõ gerekiyor. Ancak un ihracatõ konusunda bir sõkõn- tõ yaşanacağõ ve bunun da gelirlerde yüz- de 50’lik bir düşüşe yol açacağõ söyleni- yor. Zira Türkiye buğday konusunda hem ithalatçõ hem de ihracatcõ bir ülke. Zira yõl- da yaklaşõk 3 milyon tonun üzerinde buğ- day ithalatõ, 2 milyon ton civarõnda un ih- racatõ yapõyor. Yapõlan toplam buğday it- halatõnõn yarõsõnõ da Rusya’dan yapõyor. Bu nedenle Rusya’da yaşanan sõkõntõnõn özellikle un ihracatcõsõnõ sõkõntõya sokacağõ dile getiriliyor. Ekonomi Servisi - Fõndõk Tanõtõm Grubu üyesi İlyas Edip Sevinç, fõndõğõn maliyetini yüksek göstererek yapay fiyatlar açõklamaktan uzak durmak gerektiğini, 4.39 liralõk bir ma- liyetin spekülatif olduğunu ileri sürerek, “Maliyetle- ri kilo başına 1.5 lira, hatta bunun altına çekme zo- runluluğumuz var” dedi. Sevinç, fõndõk sorunlarõnõ tartõşmak üzere düzenlenen basõn toplantõsõnda, fõndõkta artan arz fazlasõ ile kar- şõ karşõya gelindiğini, bunun sonucunda fõndõğõn bölgede ekonominin değil politikanõn öznesi haline gel- diğini, popüler siyasetin bir aracõ olduğunu söyledi. Arz fazlasõnõn birçok kurumu batõrdõğõnõ ifade eden Sevinç, Fiskobirlik’in, özerkleştikten sonra devre dõ- şõ kaldõğõnõ, TMO’ya 2006’da arz fazlasõnõ emme gör- evi verildiğini, TMO’nun 4 yõlda 2.5-3 milyar do- lar zarar ettiğini, TMO’nun elinde 300 bin tondan faz- la stokun beklemeye devam ettiğini anlattõ. Sevinç, “Hep beraber kaybettik. Devlet de, üre- tici de fındıktan umduğunu elde edemedi. Kara- deniz’e destekleme politikalarının bir faydasının olmadığı hepinizin malumu. Bugün deniz bitti, yo- lun sonuna gelindi” dedi. Trabzon Ticaret Borsasõ, lisanslõ depo- culuğun uygulanamadõğõna dikkat çekerek, erken yapõlacak desteklemenin, bu mağdu- riyeti bir miktar azaltacağõnõ açõkladõ. Fındıkta maliyet 1.5 liranın altına çekilmeli AHMET ŞEFİK TRABZON - Fõndõk üreticisi serbest piyasada oluşacak fiyat konusunda kaygõ duyarken Trabzon Ticaret Borsasõ (TTB) ta- rafõndan Başbakan Recep Tayip Erdoğan’a sunulan alan bazlõ destekleme ile il- gili fõndõk raporunda, ge- çen yõlki kayõtlarõn avantajõ ile üreticilere ödemenin eylülden itibaren yapõl- masõ istendi. Erken yapõlacak destek- leme ile üreticinin pazara indirdiği ürün miktarõnõn sõnõrlõ olacağõnõ, böylece fi- yatlarõn düşmesinin önle- nebileceği savunuldu. TTB Meclis Başkanõ Mehmet Cirav ve Yöne- tim Kurulu Başkanõ Şük- rü Güngör Köleoğlu, Er- doğan’a sunulan raporda, kapsamlõ lisanslõ depocu- luğun yaşama geçirileme- miş olmasõnõn sorunlar ya- rattõğõ vurgulandõ. Desteklemede erken ya- põlacak ödemenin sorunu ortadan kaldõracağõ savu- nulan raporda, “Dekar ba- şına 150 TL verilerek 2009-2010 ve 2011’de, yani 3 yıl süreyle yapıl- ması kararlaştırılan alan bazlı desteklemede, ilk yıl rekoltenin az olması nedeniyle fiyat düşme- miş ve üretici destekleme, bir sonraki yılın mart ayından itibaren yapıl- masına rağmen mağdur olmamıştır” denildi. Buğdayda büyük vurgun Bir süredir fiyat artõşlarõ süren ve son zamanlarda adeta bir kriz çõk- mõşçasõna bir durum yaratõlan buğ- dayda, merak edilen sorulara ABD Tarõm Bakanlõğõ, Uluslararasõ Hu- bubat Konseyi ve Türkiye Hububat- Sen tarafõndan edinilen bilgilerle ya- nõt bulmaya çalõştõk. 1 - Dünya buğday üretim ve tüketimi ne kadar? Hububat Konseyi’nin 29 Tem- muz verilerine göre dünya buğday üretimi: 651 milyon ton, tüketimi 655 milyon ton, stok da 192 milyon ton. USDA, bu yõl için öngördüğü 650 milyon ton rekolteyi, kuraklõk ve yangõn sonrasõnda 645.73 mil- yon tona çekti. 2010/11 sezonunda en fazla buğ- day üreten ilk beş ülkenin sõrasõy- la AB-27 (141 milyon ton), Çin (114 milyon ton), Hindistan (79 milyon ton), ABD (60 milyon ton) ve Rus- ya (53 milyon) olmasõ bekleniyor. 2 - Kârlı çıkacaklar kim? ABD bu yõl 60 milyon ton buğ- day üretimi bekliyor. ABD’nin buğday tüketimi 32.5 milyon ton. Buğday fazlasõ 27.5 milyon ton. ABD, buğdayda bu verimliliğe ken- di tarõmõna yaptõğõ inanõlmaz des- tekler sayesinde erişiyor. 3-Türkiye’de durum ne? Buğday ekilmesi gereken alan 9- 9.5 milyon hektar. Ancak buğday- da uygulanan maliyeti zor karşõla- yan fiyat politikalarõ sonucunda ekimden vazgeçiliyor. 1 milyon hektar arazide şu an buğday ekil- miyor. Türkiye’nin buğday ihtiya- cõ 19 milyon ton. Türkiye’de bek- lenen buğday rekoltesi 17 milyon ton. Açõk 2 milyon ton. 4-Kullanım alanı nereler? DPT verilerine göre 12 milyon to- nu gõda, 2.4 milyon tonu hububat iş- leme sanayisinde un, makarna, ir- mik, bisküvi, nişasta yapõmõnda, 2 milyon ton tohumluk, 1.5-2 milyon tonu hayvan yemi olarak değerlen- diriliyor. 5-Açık nasıl kapatılacak? TMO, elde 1.5 milyon tona yakõn stok olduğunu, Türkiye’de bu sezon herhangi bir buğday krizi yaşan- mayacağõnõ açõkladõ. 6-Uzun vadede sorun ya- şanmaması için neler ya- pılmalı? Temel gõda maddeleri küresel borsalara konu edilmemeli. Ülke- lerin yerel tohum, yerel üretim, ye- rel pazar esaslõ politika önceliği ol- malõ ve uyulmalõ. Tarõmõn şirket- leşmesine değil, çiftçilerin çiftçilik yapmasõnõ sağlayacak, yaşamõn sür- mesini sağlayõcõ temel besin mad- delerinin üretilmesini esas alacak politikalarõ uygulamaya hükümet- ler zorunlu olmalõ. 7-TMO yeterli mi? Buğdayda stok yönetimi asgari 2- 3 yõllõk bir döngü perspektifinden bakõlarak düzenlenmeli. TMO bu- na uygun stok politikasõ uygulu- yordu. TMO birikimi olan insan kaynağõna da sahip. Stok yönetimi, TMO bünyesindeki uzman insan kaynağõ tarafõndan yönetilmeli, IMF telkinlerine kapõlmamalõ. 8-Türkiye’de buğday piya- sası nasıl işliyor? TMO buğday taban fiyatõnõ açõk- lõyor, ancak kendisi de buğdayõ borsada alõyor. Köylünün borsaya satmak üzere getirdiği buğdayõna en yüksek fiyatõ veren tüccarõn bir kuruş üstünde bir fiyat veriyor. Tüc- carõn köylünün buğdayõna biçtiği fi- yat, taban fiyatõn oldukça altõnda olabiliyor. Dolayõsõyla TMO’nun açõkladõğõ taban fiyat aslõnda tavan fiyat işlevi görüyor. Köylü de TMO’yu değil, tüccarõ tercih ediyor. Çünkü tüccar ödemeyi peşin yapõ- yor. Oysa TMO’nun piyasayõ regüle eder hale gelmesi gerekiyor. SEKİZ SORUDA BUĞDAY GERÇEĞİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle