23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 31 TEMMUZ 2010 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Öz 35. Maddede Değil. Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma, derler. Son zamanlarda hep düşünüyorum, bu sözdeki hikmetin Süleyman Demirel’den daha somut bir kanıtı olabilir mi? Politikayı Çankaya’da yaptığı son yıllardan başlayarak, sanki bir siyaset bilgesi, sağduyunun simgesi, demokrasiyi içselleştirmiş, çoğulculuğu şiar edinmiş, yani ne söylesen az, öyle bir demokrasi kâbesi. Buna mukabil yaptıklarına bakın! Başımızdaki hangi melanetin içinde sorumluluğu yok? Bir sorun söyleyin ki çıkışında ya da karmaşıklaşışında, Demirel’in dahli olmasın. Türk siyasetinin kroniklik çarpıklıklarından birini söyleyin ki Demirel o çorbada da tuzu olmasın. Kısacası Demirel’in dediğini yap ama yaptığını yapma! CHP ile AKP arasındaki 35. madde tartışması çıktığı zaman, Süleyman Demirel hemen tavrını koydu doğru tarafta. İki darbe yemiş olan Süleyman Bey sorununun esas kaynağının orası olmadığını gayet iyi biliyordu ve o yüzden de, olayın nereden kaynaklandığım tespit etti. Ama tabii, gerçeği dile getirirken, o kadar da açık sözlü olamadı. Gerçekten de bu pek sevdiğimiz demokrasimizin ikide bir tacizden, taciz de ne söz, düpedüz tecavüzden kurtulamamasının kaynağını nerede arayacağız? Bize tek suçlu olarak, hep aynı üniformalı hedefi gösterdiler. Artık yeter! Ne olur hep aynı nakaratı yemeyelim, hep aynı teraneye kanmayalım. Türk demokrasisine yönelen tehlikenin özü TSK’den kaynaklanmıyor. Demokrasi için tehlike ve tehdit bizzat necip Türk milletidir. Demokrasi perisi ne zaman, postalların ayağı dibine düşse, zaten safiyetini ve bekâretini çoktan çarıkların altında yitirmiştir bile. Türk demokrasisindeki en büyük eksik kamil demokrasi kültürü, uzlaşma alışkanlığı, gerçek bir hoşgörü ve gerçeğin her zaman yalnız illa da bizim sandığımız gibi olmayabileceğini kabul etme haslettir. Bir ulusu diğerlerinden ayıran nitelikler, onun insanlarının doğuştan getirdikleri hasletlerden değil, tarihi deneyimlerinden, sosyal edinimlerinden kaynaklanır. Türkiye’de toplumun bir türlü gelişmiş bir demokratik kültüre sahip olmamasının tarihi koşullarının üzerinde başka bir yazıda dururuz. Ama artık görelim, Türkiye’de demokrasinin bir türlü oturamamasının nedeni, ikide bir üniformalıların “eyvah Cumhuriyet yine tehlikeye düştü, hadi hep birlikte, emir komuta zinciri içinde şunu bir koruyup kollayalım” diyerek, ayaklanmaları değil. Söyler misiniz, askerin gıkının çıkmadığı dönemlerin hangisinde Türkiye’de, kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun, çoğulcu gerçek bir demokrasi yaşanmıştır? “Yeter Söz Milletindir” diyerek iktidara gelen DP ve de ondan sonraki sivil hükümetlerin hangisi gerçekten demokrasiyi uyguladı? Askeri darbelere bakın! Hangi askeri darbede, sivillerin sorumluluğu asgari, askerlerinki kadar değildi? Şu yaşadığımız döneme bakın! Etrafı tozu dumana katıp, olmayan, şu anda olmasına olanak da bulunmayan askeri darbelerin çığırtkanlığını yapanlara karşın, artık Türkiye’de de tıpkı İspanya, Latin Amerika vb. gibi askeri darbelerin döneminin geçtiği gerçeğini aklı başında herkes biliyor ve görüyor. Ama askeri darbe tehlikesinin esamisinin okunmadığı şu sırada ortada demokrasi var mı? Türkiye’de zaten tam var olmayan demokrasinin olan kadarı da çok büyük bir tehdit altında değil mi? Bu tehdit, sivil AKP iktidarının bizzat kendisinden gelmiyor mu? Bütün yaşadıklarımız bize, demokrasiye yönelen tehdidin askerden çok sivilden geldiğini, işin özünün İç Hizmet Kanunu’nu 35. maddesinden kaynaklanmadığını hâlâ göstermedi mi? O zaman söyler misiniz bu 35. madde mavrası nereden çıkıyor? asirmen@cumhuriyet.com.tr CHP İSTANBUL’DA HAYIR KAMPANYASI BAŞLATTI ‘26 soruya karşılık 1 cevap istenmesi faşizme yakışır’ İstanbul Haber Servisi - CHP İstanbul İl Örgütü, “Doğrusu Hayır” sloganõyla AKP’nin “yandaş yargı” yaratma çabalarõna yönelik Anayasa değişikliklerinin oylanacağõ 12 Eylül referandumuna karşõ “Anayasa de- ğişikliğine hayır” kampanyasõnõ başlattõ. CHP İstanbul İl Başkanõ Berhan Şimşek, “26 soruya karşılık 1 cevap istenmez. Bu anlayış Hitler faşiz- mine yakışır” dedi. Toplantõda, re- ferandum kampanyasõnda kullanõla- cak “Gemilerde talim var” şarkõsõnõn da uyarlanmõş şekli tanõtõldõ. CHP İstanbul İl Örgütü, 12 Eylül refe- randumuna karşõ uygulayacağõ stratejileri, dün Beşiktaş’taki Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Referandum Toplantısı”nda partililerle paylaştõ. Top- lantõya, MYK, PM üyelerinin yanõ sõra be- lediye başkanlarõ, il ve ilçe yöneticileri, il ve belediye meclis üyeleri ve çok sayõda parti üyesi katõldõ. Toplantõnõn basõna açõk bölü- münde konuşma yapan CHP İstanbul İl Başkanõ Berhan Şimşek, CHP’nin sokak so- kak seçmene ulaştõğõ bir örgütlenme mode- lini yaşama geçireceğini söyledi. İstan- bul’un tüm mahalle, cadde ve sokağõnda CHP’nin temsilcilerinin olacağõnõ belirten Şimşek, “4 bine yakın cadde, 1003 köy ve mahalle var. Her mahalle- de, her sokakta bir CHP temsilci- si olacak. İstanbul’u avucumu- zun içine alacağız. Bu örgütlenme anlayışı, CHP’nin uzun yıllardır özlediği bir örgütlenme modelidir. İl Başkanı kendi ilini, ilçe başkanı ilçesini kontrol al- tında tutacak. Bu örgütlenmeyi başara- mayan görevini bırakmayı bilecek. Bu ör- gütlenmeyi başaramazsak, CHP iktidara giden yolu da açamaz” dedi. CHP İstanbul İl Başkanõ Şimşek, bu ör- gütlenme modeli başarõya ulaşõrsa, san- dõkta çalõnan oylarõ da engellemiş ola- caklarõnõ söyledi. KURTULMUŞ YERİNE KAYYUM BAŞKAN İSTEDİLER SP’de Erbakan yanlıları kavgayı mahkemeye taşıdı ERDEM GÜL ANKARA - SP’de olaylõ kongre sonra- sõ Necmettin Erbakan yanlõlarõyla parti yönetimi arasõndaki kavga mahkemelik ol- du. Erbakan yanlõlarõ, olağanüstü kongreye kadar Genel Başkan Nu- man Kurtulmuş’un yetkilerinin alõn- masõ ve partiyi kayyumun yönetme- si için mahkemeye başvurdu, hâkim polis eşliğinde SP Genel Merke- zi’nde inceleme yaptõ. Erbakan yanlõlarõ, topladõklarõ 650 de- legenin imzasõyla olağanüstü kongre baş- vurusunu yaptõktan sonra yeni bir girişim daha başlattõ. Erbakan yanlõlarõ parti içi kavgayõ mahkemeye taşõdõ. SP’deki kav- gayõ mahkemeye Erbakan’õ destekleyen Giresun delegesi Hasan Bitmez ve Erba- kan’a en yakõn isimlerden Oğuzhan Asil- türk taşõdõ. Bitmez, Erbakan yanlõlarõ adõna, olaylõ kongrede usulsüzlükler ve tü- zük ihlalleri olduğu gerekçesiyle mahke- meye başvurdu. Bitmez başvurusunda, olağanüstü kongreye kadar Kurtulmuş’un genel başkanlõk yetkilerinin alõnmasõ, Ge- nel İdare Kurulu’nun (GİK) düşürülerek, parti yönetiminin kayyuma devre- dilmesi başta olmak üzere çok sayõ- da talepte bulundu. Erbakan cephesinin başvuru ve şi- kâyetleri üzerine, Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi hâkimi Ahmet Metin Tözün önceki gün SP Genel Merkezi’ne gelerek polis eşliğinde inceleme yaptõ. Hâkim Tözün’ün evrak incelemesi yaptõğõ öğrenildi. Hâkim Tözün’ün ince- lemesinin ardõndan SP yöneticileri, Erba- kan cephesini eleştiren açõklamalar yaptõ. SP GİK üyesi Kazım Arslan, “Dava Nu- man Bey’in genel başkanlık yetkilerinin kullandırılmamasını talep eden bir da- va. Genel başkanlık yetkilerinin kaldı- rılmasını istiyorlar” dedi. Sõr dolu zirveyle ilgili savlarõ ilk dile getiren kişi olan Fikri Sağlar ‘Tartõşmalarõ Başbuğ bitirir’ dedi ‘Dolmabahçe kõrõlma noktasõ’TÜREY KÖSE ANKARA - Eski Kültür Bakanõ Fikri Sağlar, 2008 yõlõnda Birgün gazetesindeki köşesinde “Başba- kan bu görüşmede; Bayan Büyü- kanıt’ın yapmış olduğu harca- maları içeren bir dosyayı Genel- kurmay Başkanı’nın önüne koy- muş. Dosya içeriği son derece ür- kütücüymüş. O günden sonra Bü- yükanıt, Başbakan’ı ve AKP’yi doğrudan hedefleyen açıklama- lardan kaçınmış” diye yazmõştõ. Sağlar, CHP lideri Kemal Kılıç- daroğlu’nun da Dolmabahçe zirve- siyle ilgili çõkõşõnõ “son derece önemli, sorumlu” diye nitelendirdi. Sağlar, “Bu işi ilk açmaktan do- layı çok sıkıntı çektim. Hakkı- mızdaki dava devam ediyor. Ama sonunda bunun ne kadar doğru olduğunu kamu vicdanında ne denli anlayışla karşılandığını gö- rüyorum. Bir kapıyı açmaktan, duvarı devirmekten dolayı mutlu hissediyorum kendimi. Sayın Kı- lıçdaroğlu’nun yaptığı çok önem- lidir ve desteklenmelidir. Sonuna kadar gidilmelidir” dedi. “Dol- mabahçe’de karşılıklı bir anlaşma söz konusu” diyen Sağlar, şu gö- rüşleri dile getirdi: “Bu anlaşmanın devlet adına olmadığı açık. Çünkü mezara ka- dar giden sır olarak kabul ediliyor. Devletin bilmediği sır olur mu? Dolmabahçe görüşmesini İlker Başbuğ biliyor mu? Eğer biliyor- sa devlet işi demektir. Bu tartış- maları bitirecek olan kişi Genel- kurmay Başkanı İlker Başbuğ’dur. Çünkü devlet işi, devlet sırrı o mevkiyi taşıyan insanlara devre- dilir. Ben bakan olduğumda, şu devlet sırrı, dediler, belge bıraktı- lar, ben de benden sonrakine bı- raktım. Başbuğ, Büyükanıt’tan o toplantının bilgisini almış mıdır? Açıklamalıdır. Almamışsa, bu top- lantı Türkiye’nin kırılma noktası olarak iki kişi arasındaki bir an- laşma toplantısı olmaktan başka bir şekilde vicdanlarda yer almaz. Mezara götürülüyorsa devlet işi ol- maktan çıkıyor, birey işi haline ge- liyor. Başbakan da ‘mezara kadar saklayacağõm’ diye bunu itiraf edi- yor. Başbakan adeta Genelkur- may Başkanı’nı da tehdit ediyor, o konuşursa ben de konuşurum, diyor. O zaman Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan olursa bu sırdan ha- berdar olmayacak, çünkü Erdoğan onu kabristana gö- türecek...” ‘AKP Büyükanıt’ın savunucusu oldu’ Yaşar Büyükanõt’õn görevi döneminde “Kuzey Irak’a düzenlenen sınır ötesi ope- rasyon ABD’nin isteğiyle erken bitirildi” diyen CHP ve MHP liderlerine “Hainden betersiniz” diye tepki gös- terdiğini anõmsatan Sağlar, “Muhalafet liderlerini ha- inlikle suçluyor. 12 Nisan’da ‘sözde değil, özde laik Cum- hurbaşkanõ istiyoruz’ diyor. Aynı Büyükanıt, temmuz ayında Abdullah Gül’ün se- çilmesini onaylıyor. Bunları unutmamak lazım. Kılıçda- roğlu’nun da söylediklerinin bir yorum olarak doğru ol- duğu ortaya çıkıyor. AKP, Cemil Çiçek’in e- muhtıra sonrasında yaptığı açıkla- mayı unutarak bugün Bü- yükanıt’ın savunucuğunu yapıyor” dedi. ‘Sustu, sonra da taltif edildi’ Sağlar, sözlerini şöyle sür- dürdü: “Büyükanıt Dolma- bahçe’den sonra susuyor, ondan sonra da taltif edili- yor. Kimseye verilmeyen zırhlı araba veriliyor. Terö- rün odak noktasında Do- ğan Güreş vardı, onun zırh- lı arabası yoktu. Dünyada 100 tane olan araçlardan birine sahip olan bir Ge- nelkurmay Başkanı... 1 mil- yon liralık aracın verilmesi neyin karşılığında? Bu, bir ödül mü? Dolmabahçe me- selesi, Türkiye’nin kırılma noktasıdır. Bu toplantı son- rasında davalar açılmıştır, Ergenekon davalarından tu- tun da, toplumun ikiye bö- lünmesine neden olan bütün olaylar bu toplantı sonra- sında gelişmiştir. Var olan gidişat hızlanmıştır. Siyasi aktörleri yerli olmaktan çık- mış, yabancılar da karış- mıştır. Dolmabahçe toplan- tısı Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir kırılma noktası olarak çok önemlidir. AKP camiasında Dolmabahçe toplantısı başka türlü de- ğerlendiriliyor, bir zafer için göndere bayrak çekilmesi olarak değerlendiriliyor.” SAV’DAN GENELGE ‘Seçimi kadere bırakmayın’ Genel Sekreter Önder Sav, CHP örgütüne referanduma ilişkin gönderdiği genelgede, “12 Eylül’de iktidara not verilecek. Seçimi ve işlerimizi tesadüflere ve kadere bõrakmamalõyõz” mesajõ verdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genel Sekreter Önder Sav, CHP Genel Sekreteri Önder Sav, CHP il ve ilçe başkanlõklarõna, MYK üyeleri başkanlõğõnda oluşturulan çalõşma gruplarõ hakkõnda bir genelge gönderdi. Genelgede “Ülkemiz, cumhuriyetimiz, demokrasimiz ve partimiz, fevkalade önemli sorunların yaşandığı bir döneme girmiştir. Böyle bir dönemde demokratik, laik Cumhuriyet, Atatürk devrimleri, bölge barışı, Türkiye’nin bütünlüğü ve geniş halk kesimlerinin insanca yaşaması için CHP’nin daha da güçlenmesi kaçınılmaz hale gelmiştir” denildi. 78 ilde, 18 MYK üyesi başkanlõğõnda Parti Meclisi üyeleri ve milletvekillerinden oluşan çalõşma gruplarõnõn görevlendirildiğine dikkat çekilen genelgede, şöyle denildi: “Demokrasiyi kazaya uğratmadan demokratik yöntemlerle halkımızla birlikte ülkeyi bu iktidardan kurtarmak her CHP’linin ve vatandaşlarımızın öncelikli görevidir. Burada önderlik, CHP’lilere ve örgütlerimize düşmektedir. Halkoylaması, siyasal iktidarı belirleyecek bir seçim olmamakla birlikte halkımızın siyasal iktidara not vereceği bir sandık oylamasıdır. Örgütümüz halkoylamasına da gereken önemi vermelidir. Bu süreçte seçmen ve sandık örgütlenmesi, sandık başı görevlileri temel mesele olarak ön planda tutulacaktır. Demokrasilerde sonuç, sandıkta belirlenmektedir. Çalışmalar, seçime yakın bir tarihte başlatıldığında yeterli olamamakta, sandıktan çıkan sonuç kader olarak kabullenilmektedir. Seçimi ve işlerimizi tesadüflere ve kadere bırakmamalıyız. CHP’nin genel merkezi ve örgütleri, olayların akışına kapılıp seyirci olmamalı, seçmenle ilişkilerini sürekli sıcak tutarak, işleri seçime yakın bir tarihe bırakmadan çalışmalarını hızlandırarak hazırlanmalıdır.” Kemal Kılıçdaroğlu Kahmanmaraş ve ilçelerinde yurttaşların yoğun ilgisiyle karşılandı. (Fotoğraf:AA) Kõlõçdaroğlu: Recep Bey bile bize oy verecek SERMET ÇUHADAR/ BEKİR ŞAHİN KAHRAMANMARAŞ/ GA- ZİANTEP - CHP Genel Baş- kanõ Kemal Kılıçdaroğlu ile Başbakan Recep Tayyip Er- doğan arasõndaki “Dubai an- laşması” tartõşmasõ sürüyor. Kõ- lõçdaroğlu, “Recep Bey sen An- kara Bilkent Otel’de 2 tane Dışişleri bakanlığı diplomatı, Ali Babacan, bir özel odada ne konuştunuz? Ali Babacan’a orada ne söyledin?” dedi. Arınç’ı Penguen ve Leman’a havale etti Esenboğa Havalimanõ’nda ga- zetecilerin sorularõnõ yanõtlayan Kõlõçdaroğlu, Devlet Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç’õn kendisine yönelik “Ya, şu kadar boyuyla bir şeyler söylüyor” sözlerini değerlendir- di. Kõlõçdaroğlu, “Sayın Arınç’ı Penguen ve Leman dergilerine havale ediyorum. Onu en iyi on- lar anlar” diye konuştu. Kõlõç- daroğlu, Hatay’õn Dörtyol ilçe- sindeki saldõrõda şehit olan polis memuru Fatih Yıldız’õn Gazian- tep’teki baba evine de taziye zi- yaretinde bulundu. Kõlõçdaroğ- lu, ailesinin acõsõnõ paylaştõğõnõ be- lirtirken kendisine sarõlan şehit an- nesi Sultan Yıldız, “Ne olur bu kanları durdurun” diye ağladõ. Kahramanmaraş mitingi öncesi Pazarcõk ilçesinde ve bu ilçeye bağlõ Narlõ beldesinde yurttaşlara hitap eden Kõlõçdaroğlu, ülkenin iyi yönetilmediğini belirterek “Ül- keye hayırları olmadı. Ülkeye hayırları olmayan iktidara ne denir? Hayırsız iktidar denir. Hayırsız iktidara ‘Hayõr’ demek de her yurttaşın görevidir” diye konuştu. AKP’nin 12 Eylül’ün ürünü olduğunu ifade eden Kõlõç- daroğlu, “12 Eylül’le iktidar olanlar, 12 Eylül’e hesap sora- bilir mi? Şimdi gün birlik gü- nüdür. Gün AKP’ye ‘Hayõr’ de- me günüdür. Bizim iktidarı- mızda dokunulmazlıklar olma- yacak. Biz öyle bir anayasa ya- pacağız ki Recep Bey bile o ana- yasaya, bize oy verecek” dedi. Daha sonra Kahramanmaraş Hafõz Ali Sezal Meydanõ’nda dü- zenlenen mitingde konuşan Kõ- lõçdaroğlu, Erdoğan’a yüklendi. 12 Eylül’de yapõlacak referandu- mu “Recep Bey’i Yüce Di- van’dan kurtarma anayasası” olarak nitelendiren Kılıçdaroğlu, “Elinizi vicdanınıza koyarak cevap verin. Bu anayasa deği- şikliğinin bir tek cümlesinde işsizliği, çiftçinin, sanayicinin so- rununu, yolsuzluğu, esnafın, sanatkârın derdini çözecek bir düzenleme var mı?” dedi. Dubai anlaşmasõnõ anõmsatan Kõlõçdarolu, şunlarõ söyledi: “Du- bai’de gittiler bir anlaşma im- zaladılar. 1 milyar dolar bağış veya düşük faizli 4 yıl ödemesiz 8.5 milyar dolar kredinin altına Dubai’de Ali Babacan imza at- tı. İtiraz ettik. ‘Memleketi satõ- yorsunuz’ diye. Recep Bey sen Ankara Bilkent Otel’de 2 tane Dışişleri Bakanlığı diplomatı, Ali Babacan, bir özel odada ne konuştunuz? Ali Babacan’a ora- da ne söyledin? Bu anlaşmadan niye vazgeçtin? Çık millete an- lat. 1 milyar doların altına niye imza attın? Sonra o imzayı niye geri çektin? Bunun adı vatana ihanet miydi?” Dolmabahçe görüşmesi ile ilgili bazõ savlarõ ilk gündeme getiren kişi olan Fikri Sağlar, “Bu toplantõ Türkiye’nin kõrõlma noktasõdõr. Ergenekon davalarõndan tutun da toplumun ikiye bölünmesine neden olan bütün olaylar bu toplantõ sonrasõnda gelişmiştir” dedi. Genelkurmay Başkanõ Başbuğ’a çağrõda bulunan Sağlar, “Bu tartõşmalarõ bitirecek olan kişi Başbuğ’dur. Yaşar Büyükanõt’tan o toplantõnõn bilgisini almõş mõdõr açõklamalõdõr. Kõlõçdaroğlu başbakan olursa bu sõrdan haberdar olmayacak, çünkü Erdoğan onu kabristana götürecek...” açõklamasõnõ yaptõ. AHMET TÜRK’E SALDIRI OLAYI RTÜK, yumruğun faturasını Star’a kesti ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Ah- met Türk’e yumruklu saldõrõda bulunan İs- mail Çelik, 7 bin TL ceza aldõ. Görüntüleri yayõmlayan Star TV’ye ise RTÜK’ten tam 250 bin TL ceza kesildi. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), ka- patõlan Türk’ün Sam- sun Adliyesi’nden çõkõ- şõnda uğradõğõ yumruk- lu saldõrõnõn görüntüle- rini 3 gün süreyle ana haber bültenlerinde 65 kez ekrana getiren Star TV’ye 250 bin lira para cezasõ verdi. Edinilen bilgiye göre, RTÜK’ün kararõna da- yanak olan uzman rapo- runda, Türk’ün yum- ruklanma görüntüleri- nin, üç gün süreyle ana haber bültenlerinde 65 kez yayõmlandõğõ belir- lendi. Raporda, “Yayın kuruluşu bahsedilen olayı, tasvip edilemez bir saldırı yorumla- masıyla vermiştir. Bu- na rağmen yayıncı ku- ruluş söz konusu olayı haber verme sorum- luluğu ve haberin kap- samını aşacak şekilde aşırı tekrarlarla ver- miş ve yayıncı sorum- luluğunu yerine getir- memiştir” denildi. Ayrõca, haberlerin ve- rilişi sõrasõnda, yayõn ku- ruluşu tarafõndan söz ko- nusu şiddet olayõnõn kõ- nanmasõ yönündeki vur- gularõn yanõ sõra vatan- daşlarõn tahrik edilme- sine yol açabilecek yayõn yapõldõğõ, dolayõsõyla “Yayınların şiddet kul- lanımını özendirici ve- ya ırkçı nefret duygu- larını kışkırtıcı nite- likte olmaması” ilkesi- nin (4/v) ihlal edildiği görüşüne yer verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle