19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 31 TEMMUZ 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 19 GÖRÜŞ Prof. Dr. MUSTAFA AYSAN Siyasal Kavga ve Ekonomi Halkoylamasının yaklaşması, siyasal kavgalarla birlikte, toplum kesimleri arasındaki kavgaları da şiddetlendirdi. Hükümet için yapılan bir güven oylamasına dönüşen “Evet/Hayır” kampanyası, çok maddeli bir anayasa değişikliği olduğu için, siyasal partiler ile vatandaşlar arasında uzun uzun tartışılmalıydı. Ancak, hükümetin konuyu ele alış biçimi yüzünden, kampanya aynı zamanda, hükümetle ordu arasında bir hesaplaşma savaşımına da dönüşmüştür. Başbakan’ın kişisel girişimi ile kampanya, değişikliğin tek maddesi, 12 Eylül yönetimine dokunulmazlık getiren geçici on beşinci maddesi üzerinde yoğunlaşmıştır. Buna ek olarak, kampanyanın başında, geniş kapsamlı bir subay tutuklama girişimi de büyük bir şanssızlık olmuştur. Bu iki gelişme, aynı zamanda iktidarın, anayasa değişikliğine gidişinin asıl amacını da açıkça ortaya çıkarmıştır: Ergenekon davasının yürütülüş biçiminden de çoktan beri ortaya çıkmış bulunan ve her zaman açıkça söylenmeyen bu amacın, şimdi artık gizlisi/saklısı kalmamıştır: Ekonomiyi ve ülkeyi büyük maddi zararlara uğratacağı tahmin edilebilen bu hesaplaşmanın, anayasa değişikliği ile gerçekleştirilmeye çalışılması, bize göre, kaçınılması gereken büyük bir yöntem seçimi yanlışıdır. Böyle yapılmak isteniyorsa, tek maddeli bir değişiklikle halkı açmaza düşürmeden ve fazla sıkıntıya sokmadan, asıl amacı gizlemeye çalışmadan gerçekleştirilebilir ve var olan kanunlarımızla sorumluların yargılanmalarının sağlanmasıyla daha kolay sonuç alınabilirdi. Bu sonuca geniş kapsamlı bir anayasa değişikliğiyle ulaşılmaya çalışılması, büyük küresel bunalımla oldukça iyi biçimde başa çıkmakta olan ekonomimizi de içinden çıkılmaz sorunlarla karşı karşıya bırakabilecek özellikler taşımaktadır. Geçmişte buna benzer hesaplaşmaların ekonomiyi çıkmazlara sürüklemiş olması için örnekler bulmak kolaydır. Osmanlı’daki “İttihat ve Terakki ile Hürriyet ve İtilaf” çekişmesinin ülkeyi ve ekonomiyi lime lime edişinin tarihi bu açıdan ibret vericidir; ama çok eskide kalmıştır. Ama Cumhuriyet tarihinin bilinen siyasal zıtlaşmalarının ve hesaplaşmalarının, toplumu ve ekonomiyi getirdiği, yüksek harcamalar, hızlı enflasyonlar, yüksek borçlanma ile “70 sente muhtaç duruma getirmesi” kolayca anımsanabilmelidir; ekonomiyi akıldışının üst sınırlarına getirmiş bu siyasal hesaplaşmaların yarattığı fakirlik, işsizlik, enflasyon, yüksek borç ve faiz yüklerinin, ülkeyi, değerli varlıklarından büyük parçaları çok düşük fiyatlarla satarak yaşamını sürdürmek zorunda bırakmıştır. Bu zorunluluk koşulları hâlâ da ortadan kalkmış değildir. Önceki hesaplaşmalarda, kimin başarılı olduğunun şimdi ne önemi vadır? Ülkemizi fakirleştirmiş ve fakirimizi, işsizimizi arttırmış olmaktan başka sonucu olmuş mudur? Evet/Hayır kampanyasının toplumsal huzursuzluğu daha da arttıracağı ve ekonomimizi olumsuz etkileyeceği ilk günlerde belli olmuştur. İç ve dış borcu, dış açıkları, borçlanma ve enflasyon eğilimleri, işsizlik oranı yüksek, faiz yükü ağır, gelir dağlımı bozuk bir ekonomiyi, siyasal tartışmalarla ve toplum olayları ile bir kez rayından çıkarırsak, onu yeniden düzeltmek için uzun yıllar boğuşacağımızı bilerek, kampanyanın yumuşatılmasını sağlayabilmeliyiz. Merkez Bankası’nın, enflasyon beklentisini biraz indirmesi, sınırlı sayıda şirketlerimizle ilgili İMKB’de kayıtlı hisse fiyatlarındaki hızlı yükselmeler, 500 büyük sanayi kuruluşumuzla ilgili iyileşmiş yüksek kâr rakamlarının yarattığı iyilikler, bizleri sevindirmeli, ama bu iyi sonuçların nasıl elde edildikleri hiç gözden uzak tutulmamalıdır: Örnek olarak, 500 büyük sanayi kuruluşumuzun çoğu, satış fiyatlarını tespitte rakipsiz oldukları halde, üretimden satışları, 2009’da yüzde 13.1, dışsatımları yüzde 31.7 oranlarında, çalıştırdıkları personel sayısı da 32 bin azalmıştır. Halkoylaması kavgasının ilk birkaç gününe bakarak, “Aman! Dikkat!” diye bağırasım geliyor. Dubai Kredi Anlaşmasının Siyasi Maddeleri CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Recep Tayyip Erdoğan ile Ali Ba- bacan’ın Dubai’de 2003’te imza- ladıkları ve 8.5 milyar dolarlık “giz- li” kredi anlaşmasına “siyasi koşul” koyduklarını, bunun da vatana iha- net olduğunu ileri sürdü. Kılıçda- roğlu, “O anlaşmayı Başbakan’ın ya- kasına iliştireceğim” de dedi. Gazeteci olarak bu gizli tutulmak istenen anlaşmayı Türk ve dünya kamuoyuna açıklama onuru bize düşmüştü. Konuya ilişkin hazırla- dığımız özel haberimiz 26 Eylül 2003 tarihli Cumhuriyet’in manşe- tinden “Türkiye Kuzey Irak’a girer- se ABD ile yaptığı kredi anlaşması askıya alınacak” üst başlığı ve “8.5 milyar doların gizlenen faturası” ana başlığı ile yayımlanmıştı. Kılıçdaroğlu, Bilgi Edinme Yasa- sı gereği anlaşmayı istemiş, “gizli” olduğu gerekçesiyle vermemişler. Anlaşmanın bizde ilgili bölümleri var. Bu bölümleri bir kez daha açıkla- yalım ki, ilgililerin yakasına ilişsin... Anlaşmanın “Aktarım Ön Şartla- rı” başlıklı 5. maddesinin “e” fıkra- sı şöyle: “Türkiye’nin Irak’a özgürlük ha- rekâtında; Irak’a insani yardım da da- hil olmak üzere ABD hükümeti ile iş- birliği yapmadığına, Irak’ın yeniden inşası ve istikrarının sağlanmasında ABD hükümetinin öncülüğündeki çabaları desteklemediğine dair iba- relerin bulunması ya da tek taraflı olarak Irak’a asker göndermesi du- rumunda, ABD hükümeti, söz ko- nusu bildirim tarihinden geçerli ol- mak üzere, geçerlilik süresinin askıya alındığını Hazine’ye bildirecektir.” Neymiş? Eğer Türkiye tek taraf- lı olarak Irak’ın kuzeyine girerse ABD hükümeti de tek taraflı olarak kredinin ve anlaşmanın geçerlilik sü- resini askıya alacakmış! 5. maddenin “e” fıkrası şöyle de- vam ediyor: “Bu konuların, işbirliğini askıya al- ma tarihinden itibaren 90 takvim günü içerisinde çözümlenmesi du- rumunda, geçerlilik süresi, geçer- lilik süresinin yukarıda madde 5 hü- kümleri gereğince sona ermemiş ol- ması koşulu ile, söz konusu tarih- te yeniden başlayacaktır. Bu ko- nularda işbirliğini askıya alma tari- hinden itibaren 90 gün içerisinde herhangi bir çözüm söz konusu de- ğilse, ABD hükümeti Hazine’ye geçerlilik süresinin sona erdiğini bil- direcektir.” Neymiş? Bir ekonomik anlaş- mada, tümüyle ABD’nin güdü- münde siyasi bir ödün verilmiş. Dahası, o tarihten sonra Türki- ye’nin başına geçirilmedik çuval kalmamış. Balyoz Darbesi Balyoz soruşturması kapsamında soruşturulan emekli Korgeneral Engin Alan’ın eşi Nevin Alan, “Türk Silahlı Kuvvetleri, kendi personeli olan muvazzaf ve emekli generallere darbe yaptı. Onların arkasında durmadı. Herkesi de birbirine düşürdü. Yaşanan hukuksuzluklara hiçbir tepki göstermedi. Ses soluk çıkmıyor. Biz isterdik ki onlardan bir tepki gelsin, bizi arayıp sorsunlar ama böyle bir şey olmadı. Darbeyi bize yapmış oldular” diyor. Nevin Alan tanıyı çok geç, ama doğru koyuyor. Daha önce de yazmıştık. Bir kez daha anımsatılım. E-muhtırayı veren eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Recep Tayyip Erdoğan ile Dolmabahçe’de görüştükten, AKP yüzde 47 ile iktidara taşındıktan, Abdullah Gül de Çankaya’ya gönderildikten sonra, Eylül 2007’de dönemin Genelkurmay Harekât Başkanı Korgeneral Nusret Taşdeler’in hazırladığı resmi rapor, yeni süreci tanımlamıştı. O raporda, 22 Temmuz seçimlerinin devletin temel nitelikleri açısından bir dönüm noktası olduğu vurgulanmış ve “İslami demokrasi bağlamında kazanılmış olan ivmeyi, halen gelmiş olduğu noktadan geri çevirmenin son derece zor” olduğu belirtilmişti. Bakmayın siz, Başbakanlık ile Genelkurmay Başkanlığı arasında sürdürülen dar alandaki kısa paslaşmalara. Ilımlı İslamı kabullenmiş komuta kademesi, ordu içinde tasfiye darbesi yapmıştır ve o darbe devam etmektedir. Başına bir kulp takılarak anılan soruşturmalar, ABD’nin istemi, AKP’nin tertibi ve de görev başın- daki askeri komuta kademesinin onayıyla gerçekleşmiştir. Artık bun- da hiç kimsenin kuşkusu olmama- lı... Vardığımız noktayı iyi değerlen- dirmek gerek: Türkiye’nin bağımsızlık sürecinde övündüğü çağdaş Türkiye’yi kuran Kemal Paşa’sı, Lozan kahramanı İs- met Paşa’sı, İzmir’i kurtaran Fah- rettin Paşa’sı vardı... Bir de dönüp sömürge konumu- na düştüğümüz yakın tarihimize ba- kalım: Tak-şak paşa mı istersin, hocam paşa mı istersin, Audi paşa mı, yoksa paslaş paşa mı... Hepsi, ama hepsi dizi dizi geçti önümüzden. Bir emekli üst düzey paşa düşü- nün ki, orduevine geliyor, tatil ya- pacak. Kimse yüzüne bile bakmı- yor... “Neden?” derseniz... Ya- nıtı, Poyrazköy davasında yar- gılanan eski SAT komandosu emekli Binbaşı Levent Bek- taş’ın o sarsıcı ifadesinde gizli: “Ben dünyaya yeniden gelsem, yi- ne asker olurdum, yine SAT olurdum. Ama bu ülkenin ordusunda değil.” ABD-AKP güdümüne girmiş pa- şalar oraya buraya laf yetiştireceği- ne dönüp kendilerine baksınlar. En güvenilir kurum olarak adlandırdık- ları TSK’yi ne hale getirdiklerinin ayrımına varsınlar... Paşalar, Paşacıklar Tüketirken Tükeniyoruz! SADIK ÇELİK Gıda alanında yaşanan sorunlar içinde bulunduğumuz zaman diliminde insanımızın sağlığını ve geleceğini tehdit ediyor. Bu durum sadece kendi ülkemiz için değil, tüm dünya ülkeleri için de söz konusudur. Kaybettiğimiz sağlıklı gıdayı zamanı durdurup geriye almamız mümkün mü ya da bugün yaşanan sorunlar zaman tünelindeki affedilemez geçmiş hatalarımızın karşılığı mı? Farkında mısınız? Neleri tüketiyoruz? Tüketirken tükeniyoruz... Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın 2009’da yaptığı denetimlerde numune aldığı 22 bin 172 gıda örneğindeki analiz sonucunda, 1171 örnek olumsuz bulundu. Gıdada ortalama olumsuz örnek oranı yüzde 5.28 çıkarken; bu olumsuz örnek oranları pekmezde 33.96, balda 16.74, kanatlı etlerde ise 17.39 gibi sonuçlara ulaşılırken; ballı çerez örneklerinin yüzde 21.62’sinde, kırmızı toz-pul biber örneklerinin yüzde 14.77’sinde limitlerin üzerinde aflatoksin belirlendi. Tarım Bakanlığı’nın bu açıklamasının ardından ülkemizin kanayan sorunlarından biri olan toplumun kanıksadığı sağlıksız gıdaya kamuoyu tepki göstererek tartışıyor. Sanki bunlar daha önce hiç yaşanmamış gibi. Uzmanlar Türkiye’de kayıtlı gıda üretici sayısının 40 bin olduğunu, 20 bin kadar da kayıt dışı üreticinin bulunduğunu, Tarım Bakanlığı’nın denetiminin kayıtlı üreticiler üzerinde yapıldığını belirtirken bu kadar firma için sadece 5 bin denetmenin bulunmasının da ayrıca sorun yarattığını ifade ederek denetim sürecinin buzdağının görünen parçasının bir kısmını oluşturduğunu dile getirmekteler. CHP Mersin Milletvekili Vahap Seçer, 2009 yılı denetimlerinde numune olarak alınan 122 bebek mamasının 3’ünde kurşun bulunduğunun açıklanması ancak sonra bu açıklamanın sehven yapıldığının duyurulmasının; bakanlığın denetimlerinin inandırılıcılığının sorgulanmasına neden olduğunu savunarak, Meclis Başkanlığı’na soru önergesi verdi. Tarım Bakanlığı’nca 2009 yılında yapılan denetimlerde görüldüğü üzere bazı gıda ürünlerinde çok ciddi zararlı maddeler bulunduğu tespit edildi. Bakanlıkça açıklanan bu sonuçlar oldukça ürkütücü. Analizlere göre balın, pekmezin ve yağın içeriklerinin değiştirildiği, pul biberlerin kanserojen madde taşıdığı, bebek mamalarında kurşun bulunduğu, bazı gıda maddelerinde yüksek oranda pestitlere rastlandığı, fındık, incir gibi kuruyemiş çeşitlerinde aflatoksin bulunduğu, bitkisel yağlar, şekerli ürünler ve kanatlı etlerde olumsuz sonuç oranı oldukça yüksek çıktığı görülmüştür. Bu ve benzeri 22 bin 172 üründen 1171’inde zararlı madde olduğunu öğrendik, ancak bunların hangi markaya ait olduğunu; tüketici kendisini kimlerin zehirlediğini öğrenmeli. Kimin ne yaptığı belli olmayınca kurunun yanında yaş da yanıyor. İşini namuslu ve dürüstçe yapan üretici de bu uygulamayla zarar görüyor. Bakanlık yetkililerini duyar gibi oluyorum. “Yasalar marka ismi açıklamamıza engel.” Peki daha bir süre önce minibüsçülerle ilgili kanunun 2. fıkrasının tekrar düzenlenmesi, taş atan çocuklarla ilgili yasal düzenleme bir gecede değiştirildi. Türk Ticaret Kanunu’nda ve daha yeni 13.06.2010’da çıkarılan 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nda da yapılacak değişiklikle tüm halkımızı yakından ilgilendiren marka açıklayamama engeli ortadan kaldırılamaz mı? Bu durum artık bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu da evrensel tüketici bilgilendirilme hakkı değil midir? İnsan sağlığının tüketilen gıdalarla yakından ilgili olduğunu neredeyse bilmeyen yoktur. Tarım Bakanlığı’nın yukarıda sözünü ettiğimiz 2009 denetim sonuçlarının insan hayatını ve geleceğini nasıl tehdit ettiği buzdağının görünen yüzünü oluştursa da bu konuda iyimseriz demektir. Sağlıksız gıda sorununu görmek ve çözmek için doğru teşhis koymak zorundayız. Başta kayıt dışılık eşittir merdiven altı üretimin bitirilmesi için siyasi iktidarların kararlı davranıp, popülizm yapmaması gereklidir. İkinci olarak da uluslararası gıda a.ş’lerden başta Monsanto, Cargill, McDanold’s, Coca Cola, Pepsi vb’lerinin ucuz GDO’lu ABD mısırından, soyasından, pamuğundan üretilmiş bol yağlı, bol karbonhidratlı endüstriyel işlenmiş gıdaların yüzde 90’lara varan işgalinden market ve bakkal raflarımızı kurtarmamız gerekiyor. Çünkü bu endüstriyel işlenmiş gıdaların obezite, kanser, kalp-damar rahatsızlıklarına yol açtığını uzmanlar açıklamaktadır. Bu işlenmiş endüstriyel gıdaları tohumdan çatala kadarki 10.352 km yolculuklarıyla sofralarımıza kadar ulaşma başarısı ülkemizi yönetenlerin çıkadığı; tohumculuk, GDO, biyo güvenlik yasalarına, izlenen yanlış tarım ve hayvancılık politikalarına, ikili ticari anlaşmalara borçludur. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] HARBİ SEMİH POROY HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Halk hekim- liğinde çok yay- gõn bir kullanõm alanõ olan kes- kin kokulu bir çalõ. 2/ Osmanlõ devletinde taş- radaki nüfuzlu ailelere verilen unvan... Tavana yakõn küçük pencere. 3/ “Yol, yöntem” anlamõnda argo söz- cük... Poker, konken gibi kimi iskambil oyunlarõnda aynõ cins iki karta verilen ad. 4/ Yaratõcõsõnõn adõ bilin- meyen yapõt... Suudi Arabistan’õn plaka imi. 5/ Bursa kentini oluş- turan ilçelerden biri. 6/ Satrançta bir taş... Eti beğenilen bir deniz balõğõ. 7/ Bulaşõcõ bir sõğõr has- talõğõ... Dünya, âlem. 8/ Belli bir fiyata üstlenilen gö- türü iş. 9/ Türk müziğinde, bir doğaçlamanõn ya da bir yapõtõn sona ermesi... Bingöl ilinde bir kaplõca. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Çoban köpeği. 2/ Sapanca Gölü’nün eski adõ... Du- var içindeki kapaksõz küçük dolap. 3/ “Gösteriş, fiya- ka” anlamõnda argo sözcük... Eski dilde kanat. 4/ Bir sermaye ortaklõğõ türü... Nazi partisinin hücum kõtasõ- nõ simgeleyen harfler. 5/ Gösterişli çiçekler açan bir su bitkisi. 6/ Bir hayvan... “Zeki ---”: şarkõcõmõz. 7/ İnce kum ve çimentoyla yapõlan düzgün döşeme sõvasõ... Gökyüzü. 8/ Sözleşme. 9/ Bir iş ya da sorun hakkõn- da düşünülerek verilen kesin yargõ... Büyük savaş da- vulu. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 D R A H O M A A R E G Ü L A T Ö R İ N E K R İ V A P L Ü K S E L L A M E A Ç I İ L İ P A N K N A V İ S F E R G R İ Z U M O R A Z T R İ K O 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] Alkol AKP iktidarının Bursa Valisi, İnegöl’de kardeşliğe aykırı ayaklananların eylemlerini “alkollü” olmaya bağlamış. Televizyonlarda olayları izleyenler, saldırganların sürekli “tekbir” getirdiklerini duymuşlardır. O zaman, Bursa Valisi’ne göre, İnegöl’de olay çıkaranlar dini bütün sarhoşlardı. Öyle mi? T.C. ERDEK İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI DOSYA NO: 2007/563 Satõlmasõna karar verilen taşõnmazõn cinsi, niteliği, kõymeti, adedi, önemli özellikleri: 1- TAPU KAYDI: Balõkesir ili Erdek ilçesi Ala- attin Mahallesi Aktaş mevkii 178 ada 33 parsel sayõlõ 499.92 m2 yüzölçümlü, bahçeli beş katlõ on mesken dairenin 26/256 arsa paylõ 4. kat 9 Nolu bağõmsõz bölümdeki mesken. ÖZELLİKLERİ: Taşõnmaz 4. kat 9 Nolu daire 2 oda, 1 salon, banyo+wc ve mutfaktan oluş- maktadõr, iç ve dõş cephe sõva ve boyalarõ yapõlmõş olan dairenin kapõ ve pencere doğramalarõ ahşaptõr, yer döşemesi seramiktir, konum itibariyle deniz manzaralõ bir durumda olup üstü çatõ ile kapatõlmõştõr, yapõ yaklaşõk 80 m2 inşaat alanõna sahiptir. Muhammen bedeli 50.000 TL’dir. İMAR DURUMU: SATIŞ SAATİ: 10.30 - 10.40 Arasõ MUHAMMEN BEDELİ : 50.000,00 TL. Satõş Şartlarõ: 1 -Sa- tõş 07.09.2010 günü yukarõda belirtilen saatler arasõnda Erdek Hükümet Konağõ önünde açõk artõrma suretiyle yapõlacaktõr. Bu artõrmada tahmin edilen değerin %60’õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ toplamõnõ ve satõş ve paylaştõrma giderlerini geçmek şartõ ile iha- le olunur. Böyle bir bedele alõcõ çõkmazsa en çok artõranõn taahhüdü saklõ kalmak şartiyle 17.09.2010 günü aynõ yer ve saatler arasõn- da ikinci artõrmaya çõkarõlacaktõr. Bu artõrmada da rüçhanlõ alacaklarõn alacaklarõ toplamõnõ, satõş ve paylaştõrma giderlerini geçmesi ve artõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin %40’õnõ bulmasõ lazõmdõr. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa satõş talebi düşecektir. 2- Artõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kõymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanõn teminat mektubunu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin para iledir. Alõcõ istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tapu alõm harcõ, dam- ga vergisi ile KDV alõcõya aittir. Birikmiş vergiler satõş bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu taşõn- maz üzerindeki haklarõnõ hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr. Aksi takdirde haklarõ tapu sicili ile sabit olmadõkça paylaştõrmadan hariç bõrakõlacaktõr. 4-Satõş bedeli hemen veya verilen müh- let içinde ödenmezse İcra İflas Kanunu’nun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasõndaki farktan ve %10 faizden alõcõ ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5-Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup gideri verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir. 6-Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarõda, yazõlõ dosya numarasõyla mü- dürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur. İş bu ilan tebligat yapõlamayan ilgililere tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. (İİK m.126) (*)İlgililer tatmine irtifak hakkõ sahipleride dahildir. Basõn: 52282
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle