10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 3 MAYIS 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com İstanbul Haber Ser- visi - Başbakan Tayyip Erdoğan’õn “1 Ma- yıs’ın Taksim’de kut- lanması iktidarımızla mümkün oldu. Birileri kopara kopara aldõk, di- yor. Kimsenin bu ikti- dardan kopara kopara aldığı bir şey yok. Böy- le bilinsin. Kopara ko- para alma güçleri var- sa 1977’den iktidarı- mıza kadar neredeydi- ler” sözlerine DİSK Ge- nel Başkanõ Süleyman Çelebi tepki gösterdi. Çelebi, “1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanma- sını, müzakere ederek değil, mücadele ederek elde ettik. Kopara ko- para aldık” dedi. Çelebi, Erdoğan’õn gerilim üzerinden siya- set yapmayõ alõşkanlõk haline getirdiğini belir- terek Erdoğan’õn sözle- rini “1 Mayıs’ın Tak- sim’de kutlanması için mücadele veren tüm sendikaların emeğine karşı bir saygısızlık ve haksızlık” olarak de- ğerlendi. Çelebi, Erdo- ğan’õn sözlerinin ne kendisine ne de Türki- ye’ye yarar getirmeye- ceğini söyledi. ‘Gündem değiştiriyor’ Erdoğan’õn gündem değiştirmek için sürekli muhatabõna saldõrdõğõnõ belirten Çelebi, “Başba- kan taleplerimizin üze- rini örtmek, gündemi değiştirmek için bu yo- lu izliyor olabilir. Ken- disi sürekli gündem de- ğiştirmek için bu yolu takip ediyor. Örnek olarak demokratikleş- me projesi başlayınca, anayasa tartışmasıyla gündem değiştirir, anayasa tartışmaları sürerken bu kez gün- demi başkanlık sistemi önerisiyle değiştirir” dedi. Çelebi, Erdoğan’õn açõklamasõnõn, geçmiş yõllardaki 1 Mayõs’ta ya- şanan sert müdahalelerin sorumluluğunu aldõğõnõ da gösterdiğini belirtti. Süleyman Çelebi, kut- lamalarda emeği geçen, yõlmadan, usanmadan ve her türlü baskõya gö- ğüs gererek 1 Mayõs Alanõ’nõn açõlmasõ için mücadele veren herkese DİSK adõna teşekkür et- tiğini belirtti. Çelebi, bugün eski DİSK genel başkanla- rõndan Kemal Türkler’i saat 11.00’de Topkapõ Mezarlõğõ’nda, Abdul- lah Baştürk ve Kemal Nebioğlu’nu da saat 12.30’da Zincirlikuyu Mezarlõğõ’nda ziyaret edeceklerini açõkladõ. Mayıs Gelince... Mayısın ilk haftası, yüreğimizi yakan, acılarımızı kanatan yıldönümlerinin haftası. Yakın tarihimizin kan bulaşmış, acı ve utanç sayfalarının... Önce 1 Mayıs 1977... 36 kişinin öldürüldüğü “kanlı 1 Mayıs”ın yıldönümünü geride bıraktık... Bu kez Taksim’de andık onları... Sırada 6 Mayıs var...“Darağaçlarında yazılan” yakın tarihin bir başka utanç sayfası. Gençlik önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 6 Mayıs 1972 tarihinde idam edildi. Parlamentoda “3-3” diyenler, - bir başka utanç sayfasının- Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın intikamı peşindeydiler. 23-25 yaşındaki gençleri darağacına gönderenler bugün rahat uyuyabiliyorlar mı acaba? Süleyman Demirel, “Siyasal çizginiz bir başbakanını, iki bakanını idam sehpalarında kaybetti. Sonra, 12 Mart döneminde üç gencin idamına onay verdiniz, Bu bir çelişki değil mi?” sorusuna “Hayır. Parlamento 1972’de öyle karar vermişse, onun teker teker üyelerini bugün suçlu tutmak fevkalade yanlıştır. O günün şartları onu gerektirmiştir” karşılığını veriyordu. (Türey Köse, Yargılı İnfazlar) Oy verdiğini inkâr etmeye kalkışanlar, pişman olanlar, utananlar da vardı. Siyasetçi “günün şartlarına” göre karar verirse; “bir başka” gün gelir pişman olur, mahcup olur... Her yıldönümünde onların da adını anarız, “üç fidan”ı darağacına gönderdiler diye... Tarih unutmaz, affetmez... ‘Ülkemizin kadın zenginliği’! Politikacının ne söylediği kadar, nasıl söylediği de önemli. “Erkek” siyasetçilerin kadınlar söz konusu olduğunda kullandığı üst perdeden “kadınlarımız” söylemi rahatsız edici boyutlara ulaşıyor. Son olarak Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın Brüksel gezisi öncesinde yaptığı “Bu seyahati, Türk kadınının AB’ye sahip çıktığını göstermesi ve Türkiye’nin AB sürecinde nasıl tek yumruk olduğunu göstermesi açısından önemsiyorum. Ülkemizin kadın zenginliğinin Avrupalılar tarafından görülmesinin çok önemli olacağını düşünüyorum” sözleri, bu söylemin vardığı noktayı göstermesi açısından dikkat çekiciydi. Yeraltı zenginlikleri, sualtı zenginlikleri, tarihi turistik zenginlikleri bilirdik; şimdi bir de ülkemizin “kadın zenginliği” olduğunu öğrenmiş olduk! Bir de, kadın politikacıların “erkeklerimiz”, “ülkemizin erkek zenginliği” diye konuşmaya başladıklarını bir düşünün!.. Çanta meşhur olunca... CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ile Sıvas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, Siirt’te ilköğretim öğrencisi 4 kız çocuğuna okul arkadaşlarından, kentin “hatırlı” ailelerine mensup 70 yaşındaki bazı erkeklere dek çok sayıdaki kişi tarafından 1.5 yıl boyunca tevavüz edildiğinin ortaya çıkmasının ardından, bu kente gitti. Aynı zamanda TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi de olan Ersin ve Özdemir’in yola çıktıkları gün, bu sefer Siirt’in Pervari ilçesinde YİBO öğrencileri tarafından 3 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz edildiği sonra öldürüldüğü, 2 yaşındaki bir bebeğin ise yaralı olarak kurtulduğuna ilişkin insanın kanını donduran haberler basına yansıdı. Bunun üzerine CHP’liler, Siirt’ten sonra Pervari’ye geçtiler. Pervarililer, bebek yaştaki çocuğa tecavüz edilip öldürülmesinden çok, bir yıl önce yaşanmış bu olayın bugün gündeme getirilmesine tepkiliydi. CHP’liler henüz ilçeye girmeden, bir televizyon kanalının muhabir ve kameramanlarını taşıyan aracın halk tarafından “taşlandığı” haberi geldi. CHP’liler kaymakamlık binasına girerken hem kameramanlar hem de siyasiler “yuhalandı”. Milletvekilleri kaymakamlık çıkışında Pervarililerin arasına karışıp sorunlarını dinledi. Ersin, Pervari’nin sorunlarını Meclis kürsüsüne taşıyacağını, bundan sonra ilçeye yeniden geleceğini söyleyince, bu sefer alkışlandı. Ersin, tam arabaya binip kalabalığın arasından ayrılacakken, bir genç camdan eğilip “Çanta nerede” diye sordu. Önce şaşıran Ersin, arkasından gelen “80 milyar nerede” sorusu üzerine kahkahayı bastı. Pervarili genç ise “Belki Ahmet Bey çantayı getirir, 80 milyar liradan bize de bir şey düşer mi diye bekliyorduk, ama siz boş çantayla gelmişsiniz” diye takıldı... Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in tutuklanmasının ardından Erzurum’a giden ve orada “Munzur” kod adlı “gizli tanıkla” görüşen Ersin’in bu kişiye bir çanta içinde 80 milyar verdiği öne sürülen haberler uzun süre gündemde tutulmuştu. “Eli sıkı”lığıyla bilinen Ahmet Ersin, bu iddiayı yalanlamış, içinde “tıraş takımı ve pijaması” bulunan çantayı kameramanlara ve foto muhabirlerine gösterince çanta bir anda “ünlü” olmuştu. Ersin, aynı çantayı bu kez Siirt’e de götürdü. Ancak, yola çıkar çıkmaz çantadaki “pijama ve tıraş takımları”nı gazetecilere gösterip söylentilere karşı “işi sağlama” aldı... ‘Aranan araç’ müfettişte çıktı! Arkadaşımız İlhan Taşcı, Erzincan-Erzurum hattında yaşanan krizle tüm ülkeyi etkileyen İsmailağa cemaati soruşturmasının bilinen ve bilinmeyen yönlerini “Cüppeli Adalet” adıyla kitaplaştırdı. Taşçı, bu kitabının dayanağını oluşturan belge ve haberler nedeniyle siyasi haber dalında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nce düzenlenen 2009 yılı Geleneksel Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülü’ne layık görülmüştü. Taşcı, kitabının içeriğini, “Cemaatleri özellikle siyasal ve parasal yönüyle soruşturmak isteyen cumhuriyet savcıları ile onları destekleyenler arasındaki sert savaşımın belgelerle anlatılması” diye özetliyor. Kitapta, yargının siyasallaşmasının yaratabileceği “sakınca ve riskler” somut olaylarla ortaya konurken, bazıları ilk kez gün ışığına çıkan yirmi ayrı belgeye yer veriliyor. Yaşananların perde arkasındaki ilginç rastlantılar, “yanlışlıklar” ile cemaat ve tarikatın bilinmeyen kriminal olayları, cemaat liderinin nezaretteki gecesi ve sonrası da anlatılıyor. Halen tutuklu bulunan Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner ile ilgili arama ve gözaltı kararlarının yanlış çıkarıldığı da belgesine dayanılarak irdeleniyor. Hem savcılığın hem de mahkemenin yaptığı maddi hatalar nedeniyle arama ve el koyma kararlarının yenilenmek zorunda kalışı bilgisi öne çıkıyor. Kitapta anlatılanlara göre, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in makam arabasının aranması da kararda yer alıyor. Ancak arama kararını isteyenlerin bir şeyi gözden kaçırdıkları ortaya çıkıyor: Başsavcıya tahsisli makam aracını, başka bir soruşturma nedeniyle bölgede bulunan bir adalet başmüfettişi kullanıyor! Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan [email protected] Erdoğan, 2. tur oylama öncesinde milletvekillerinden daha hassas olmalarõnõ istedi İnönü’yü Hitler’e benzettiANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Anayasa paketinin ikin- ci tur görüşmeleri öncesinde parti grubunu toplayan Başbakan Tayyip Erdoğan, muhalefet partilerini sert bir dille eleştirir- ken 2. Cumhurbaşkanõ İsmet İnönü’yü “Hitler”e benzetti. AKP’li milletvekilleriyle birlik- te pakete destek veren bağõmsõz milletvekillerine teşekkür eden Erdoğan, “Sizler şimdiden ta- rih yazdınız, isimlerinizi tari- he yazdırdınız” dedi. Erdoğan, ikinci turda milletvekillerinden daha hassas olmalarõnõ isterken “Zarflarınızın içine iyi baka- caksınız, oyunuzu kullana- caksınız ve hiç göstermeye ge- rek yok” demesi dikkat çekti. Erdoğan’õn, toplantõda dile getirdiği görüşler şöyle: Bağımsız milletvekil- lerine teşekkür: Cumhuri- yet tarihinde hiçbir siyasi parti grubuna nasip olmayan bir da- yanõşma ve kenetlenme sergile- yerek, sizler şimdiden tarih yaz- dõnõz. İsimlerinizi, tarihe yaz- dõrdõnõz. Türkiye, bugün bazõ şeyleri sorguluyorsa, statükoya karşõ onurla direniyorsa, çete- lerle, mafyayla mücadele edi- yorsa, demokrasi için yüreğini ortaya koyuyorsa, işte bu hiç tar- tõşmasõz sizlerin eseridir. Milletvekillerine kont- rol: Şimdi bu turda, olayõ çok daha farklõ ele alacaksõnõz, da- ha hassas... Zarflarõnõzõn içine iyi bakacaksõnõz, kulübenin içi- ne gireceksiniz, oyunuzu kul- lanacaksõnõz ve hiç gösterme- ye gerek yok arkadaşlar. De- vamlõ arayõş içindeler. Bakõ- yorsunuz, ‘Bunlar birbirle- rinin arkasına takipçi koy- dular’ diyor. Ayõptõr. Muhalefete çağrı: ‘Ha- yır’ diyecekseniz ‘Hayır’ deyin ama gelin kulübeye girin. Ken- di milletvekillerinize, kendi ar- kadaşlarõnõza dahi neden güve- nemiyorsunuz? Bõrak gitsin, ‘hayır’ oyu versin. Buna dahi güvenemiyorlar. Anayasa Mahkemesi’ne gitmeyin: Ana muhalefet li- deri, Cumhurbaşkanõ’nõn ona- yõnõn ardõndan ‘Derhal Ana- yasa Mahkemesine gideriz’ diyor. Artõk Anayasa Mahke- mesi, ana muhalefet mahkeme- si haline geldi. Madem kendi- nize güveniyorsunuz niçin mil- lete gitmekten kaçõnõyorsunuz? Hitler benzetmesi: Ana muhalefet lideri, son derece çir- kin ve münasebetsiz bir ben- zetme yaparak kendisini Churc- hill’e, bu ülkenin hükümetini de Hitler’e benzetiyor. Eğer illa Hitlere benzetecek bir siyasi fi- gür arõyorlarsa, kendi genel merkezlerindeki eski genel baş- kan fotoğraflarõna baksõnlar. Orada Führer’e özenip, kendi- sine ‘milli şef’ dedirtmiş genel başkanlarõnõn Hitlervari bõyõk- larõnõn altõndan kendilerine gü- lümsediğini görecekler. Ona baksõnlar. Churchill, 1915 yõ- lõnda Çanakkale’de kahraman Mehmetçiğin yüreğini, bedeni- ni, ruhunu ortaya koyarak yap- tõğõ vatan savunmasõnda tarihin asla unutmayacağõ ağõr bir mağ- lubiyet almõştõr. Eğer CHP lideri kendisine Churchill’den örnek arõyorsa Çanakkale’ye baksõn. 1 Mayıs’ta Taksim: Ba- zõlarõ nemalanmak için ‘kopa- ra kopara aldık şöyle yaptık böyle yaptık’ diyor. Kimsenin bu iktidardan kopara kopara al- dõğõ bir şey yoktur. Kopara ko- para bu kadar almak isteyen varsa, bunlar 77’den iktidarõmõz dönemine kadar nerdeydi, niye böyle bir şey almadõlar? Nazimiye ile kanlı 1 Mayıs’ın tetikçisi aynı zihniyet: Tunceli’nin Nazi- miye ilçesinde ve Lice’de Meh- metçiğe tetik çeken zihniyet ile 1 Mayõs 1977’de Taksim’de iş- çinin üzerine kurşun yağdõran zihniyet arasõnda hiçbir fark yoktur. Çorum’u, Kahraman- maraş’õ, Gazi Mahallesi’ni, Si- vas’õ kana bulayan zihniyet ile Danõştay’da kan döken zihniyet arasõnda hiçbir fark yoktur. AKP’li milletvekilleriyle birlikte pakete destek veren bağõmsõz milletvekillerine teşekkür eden Erdoğan, “Sizler şimdiden tarih yazdõnõz, isimlerinizi tarihe yazdõrdõnõz” dedi. Erdoğan, “Anayasa Mahkemesi’ne gideriz” ifadesi nedeniyle CHP lideri Baykal’a, 1 Mayõs kutlamalarõyla ilgili de isim vermeden DİSK Genel Başkanõ Süleyman Çelebi’ye çattõ. ‘Yakõşõksõz ve düzeysiz’ UTKU ÇAKIRÖZER ANKARA - İkinci Cumhur- başkanõ İsmet İnönü’yü Hit- ler’e benzeten Başbakan Tayyip Erdoğan’a, İnönü ailesinden sert tepki geldi. Erdoğan’õn açõk- lamalarõ için, “yakışıksız, dü- zeysiz ve tarihi inkâr eden söz- ler” tepkisini gösteren İsmet İnönü’nün kõzõ Özden Toker, “Babamın bu ülkede demok- rasiye geçişe katkısını, de- mokrasiye inanmayanlar an- layamaz” dedi. İnönü’nün toru- nu Gülsün Bilgehan da Erdo- ğan’õn sözlerinin ardõndan yurt- taşlardan destek telefonlarõ yağ- dõğõnõ, internetteki haber sitele- rine de yüzlerce tepki mesajõ yollandõğõnõ belirterek, “Bu üzü- cü ifadelere dedemin meşhur bir sözüyle yanıt vermek iste- rim. Hadi canım sen de!” diye konuştu. Bilgehan, “Hiçbir ya- pıcı etkisi olmayacak, ülkemi- zin bugünkü sorunlarını çöz- meyecek, her gün kaybettiği- miz şehitlerimizi geri getirme- yecek bu siyasi çekişmeleri ciddiye almak istemiyoruz” görüşünü kaydetti. ‘Halk İnönü’yü unutmuyor’ CHP lideri Deniz Baykal’õ eleştirirken İnönü’yü hedef alan Başbakan Erdoğan’õn sözlerini Cumhuriyet’e değerlendiren Özden Toker, “Yakışıksız, dü- zeysiz ve tarihi inkâr eden söz- ler karşısında 1-2 saat gibi çok kısa bir zaman diliminde ola- ğanüstü yoğun bir vatandaş desteği aldık” dedi. Türk halkõ- nõn İsmet İnönü’nün Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki yerini hep takdirle andõğõnõ belirten Toker, “Vatandaşlar, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılması, Lo- zan Barış Antlaşması müza- kereleri, Atatürk devrimlerinin benimsenmesi ve Türkiye’nin 2. Dünya Savaşı’nı zarar gör- meden atlatması sırasında İnö- nü’nün hizmetlerini unutmu- yorlar. Tüm bunların yanı sı- ra İnönü’nün Türkiye’yi çok partili demokrasiye geçirişi de Türk halkı tarafından iyi bi- linmektedir” diye konuştu. Kurtuluş Savaşõ sõrasõnda ken- disi henüz dünyada olmadõğõ için İnönü’nün o dönemki hizmetle- rine şahitlik edemediğini kayde- den Toker sözlerini şöyle sür- dürdü: “Ama babamın de- mokrasi savaşında hep yanın- da oldum. Demokrasiye inan- cını bizzat yaşadım. İnönü, çok partili demokrasiye geçerken bu sürecin zor olacağını, her ke- simde çok eleştirileceğini ve ileride kendi döneminin sor- gulanacağını biliyordu. Ama tüm bunlara rağmen, bir ül- kenin de ancak demokrasi ile karanlıklardan aydınlığa çı- kacağına yürekten inanıyor- du. Zaten bu yüzden, 1950 se- çimlerini kaybettiğinde ve De- mokrat Parti iktidara geldi- ğinde bu yenilgiyi, ‘en büyük za- feri’ olarak niteleyebilmiştir.” İsmet İnönü’nün kendi kurdu- ğu demokrasiyi koruyabilmek için darbe öncesi ve sonrasõ dö- nemlerde ne kadar çaba harca- dõğõnõn tanõklar ve belgeleriyle ortada olduğunu vurgulayan Öz- den Toker, “Babamın bu mü- cadelesini anlamak için de- mokrasiye inanmak lazım. De- mokrasiye inanmayanlar bun- ları hiçbir zaman anlayama- yacaklar” diye konuştu. ‘Bu sözleri şehitleri geri getirmez’ İnönü’nün torunu Gülsün Bil- gehan da Başbakan’õn sözleri konusunda, “Hiçbir yapıcı et- kisi olmayacak, ülkemizin bu- günkü sorunlarını çözmeye- cek, her gün kaybettiğimiz şehitlerimizi geri getirmeyecek bu siyasi çekişmeleri ciddiye almak istemiyoruz. Bu yüzden de söylenenlere İnönü Vakfı olarak yanıt verme gereği duymuyoruz” dedi. Başbakan Erdoğan’õn ko- nuşmasõnõn ardõndan yaşadõklarõ Pembe Köşk’e telefon yağdõ- ğõnõ, gazetelerin internet site- lerinde de yüzlerce tepki mesajõ yer aldõğõnõ anõmsatan Bilgehan şöyle devam etti: “Dedemin bazı tarihe mal olmuş meşhur sözleri vardır. Mesela ‘Bu ül- kede namuslular da namussuz- lar kadar cesur olmalõdõr’ der- di. Vatandaşlar da bugün hem bizi arayarak hem de in- ternetten verdikleri tepkiler- le benzer bir cesaret örneği sergilemişlerdir. Başbakan’ın üzücü sözleri karşısında be- nim de aklıma sadece dede- min bir başka ünlü sözü geli- yor: ‘Hadi canõm sen de!’” ‘Milli şef’ sıfatını kendisi terk etti Başbakan Erdoğan’õn, İnönü hakkõnda “kendisine ‘milli şef’ dedirtti” yönündeki sözlerinin tarihsel olarak doğru olmadõğõ- nõn altõnõ çizen Gülsün Bilgehan, “Doğrusu şudur: Kendisi al- mıyor. Atatürk’ün ölümün- den sonra 26 Aralık 1938’de yapılan CHP Kurultayı’nda Celâl Bayar’ın da içinde bu- lunduğu komisyon ona veriyor bu sıfatı. Ancak sonradan yi- ne kendisi bunu kaldırıyor. 1946 CHP Kurultayı’nda biz- zat onun kendi önerisiyle ‘Par- tinin değişmez Genel Başkanõ İs- met İnönü’dür’ hükmü çıkarı- larak Genel Başkan’ın 4 yıl sü- reyle delegeler tarafından se- çilmesi hükmü getirildi. Böy- lece milli şeflik de bitti” dedi. İsmet İnönü’nün torunu Gülsün Bilgehan, Erdoğan’õn sözleriyle ilgili olarak yüzlerce tepki mesajõ aldõklarõnõ söyledi. Bilgehan, Başbakan Erdoğan’a dedesinin ünlü sözüyle yanõt verdi: “Hadi canõm sen de!” DİSK BAŞKANI ‘Kopara kopara aldık’ Başbakan Erdoğan’õn sözlerine İnönü ailesinden sert tepki geldi. Kõzõ Toker, ‘Demokrasiye inanmayanlar İnönü’yü anlayamaz’ diye konuştu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle