Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
24 MAYIS 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 15
CMYB
C M Y B
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Kurultay Sonrasının
Ağır Sorumluluğu
CHP’nin yeni başkanıyla, bir yenilenme
noktasında olduğu konusunda hemen herkes
hemfikir. Televizyon kanalları her akşam,
gazete köşeleri her gün, CHP’nin bir sosyal
demokrat parti olması gerektiğini vurgulayan
tartışmalarla, yorumlarla dolu.
Ama ben, siyasi yaşamlarını AKP yandaşlığı,
CHP düşmanlığı üzerine kuran sözde liberal,
sol-liberal zevatın, dünün, çoğu artık geride
kalmaya başlayan koşullarına göre şekillenmiş
gevezeliklerini dinlemekten yana değilim. En
iyisi, geçen dönemin en “başarılı” sosyal
demokrat partisi İngiliz İşçi Partisi’nin
deneylerinden, bu partinin projesinin mimarı
Anthony Giddens’in yorumlarına dayanarak,
kimi dersler çıkarmaya çalışmak.
‘Yeni İşçi Partisi’
İngiliz İşçi Partisi (İİP) 18 yıl boyunca hep
muhalefette kaldı. Bu dönem boyunca
hükümet olmaya uygun olmayan, eskimiş bir
parti olarak görüldü. İİP Tony Blair’in
liderliğinde, büyük ölçüde Giddens’in dünya
ve siyaset analizlerinden esinlenerek kendini
yeniledi, 1997 seçimlerini Muhafazakâr Parti’yi
hezimete uğratarak kazandı. İİP, Bill Clinton
ve Demokrat Parti, Lionel Jospin ve Sosyalist
Parti, Gerhard Schröder ve Alman Sosyal
Demokrat Partisi yönetimlerinden çok daha
uzun bir süre iktidarda kaldı. Ön üç yıl sonra,
derin bir mali krizin içinde girdiği genel
seçimleri, hezimete uğramadan, üstelik bir
yenilenme ve toparlanma fırsatı yakalayarak,
kaybetmiş olmasını da İİP’nin başarı hanesine
yazmak gerekiyor.
Ancak bu, özellikle toplumun en yoksul
kırılgan kesimlerinin, emekçilerin, emeklilerin,
genelde çalışanların çıkarları söz konusu
olduğunda birçok açıdan lekeli bir “başarı”
oldu. Nitekim, Giddens 10 Mayıs’ta Christian
Science Monitor’da yayımlanan
denemesinde, bu “başarıyı” irdelerken 13 yıllık
hükümet döneminde İşçi Partisi’nin mirasının
seçmen açısından birçok alanda düş
kırıklığını içerdiğini kabul ediyor. Giddens bu
mirasın, yine de önemli bir içeriğe sahip
olduğuna inanıyor.
Doğru, Blair Muhafazakâr Parti’nin toplumda
yarattığı yıkım, seçmende oluşan bıkkınlık
üzerinde seçimleri kazanmıştı. Ancak gerek bu
seçim zaferinde, gerekse de onu izleyen seçim
zaferlerinde, benimsemiş olduğu yeni siyasi
çizginin büyük katkısı vardı.
Giddens, İşçi Partisi’nin, merkez solun,
dayanışma, yoksullukla mücadele,
toplumda en kırılgan kesimleri korumak, bu
yönde müdahaleci hükümet politikalarına
başvurmak gibi ilkelerini benimsemekle
birlikte, bunları dönemin koşullarına göre
yeniden biçimlendirdiğini vurguluyor.
Giddens’e göre dönemin yeni koşulları,
küreselleşme, hizmet sektöründe, bilişim
sektöründe (gayri maddi emek sektörü)
gelişmeler, finansallaşma, yeni, daha
sorgulayıcı, otoriteye dirençli bir vatandaşlık
kimliği oluşturuyordu. Bu sonuncusunu, hızla
genişleyen kredi hacmi, hazlara dayalı tüketim
eğilimi üzerinde şekillenen ben-merkezci
kimlikler olarak da tanımlayabiliriz. Yeni İşçi
Partisi, geleneksel tabanına ek olarak bu
kesimleri de kendine çekmeyi başaran bir parti
oldu.
Yeni İşçi Partisi, bu kesimleri kendine
çekebilmek için, ekonomik liberalizme yönelir,
küreselleşmeciliği ve finansal sektörle
yakınlaşmayı seçerken, aynı anda, bilişim, yeni
medya sektörüne, imaj yaratma stratejilerine
özellikle ağırlık verdi. Sendikalarla ve
geleneksel işçi sınıfı ile bağlarını kopartmaya
başladı.
Giddens, İşçi Partisi’nin bunları yaparken
çok fazla ileri gittiğini, finans sektörüyle çok içli
dışlı olduğunu, imaj yaratma, medya
gündemini izleme çabasının, seçmende
yüzeysellik algısı, güvensizlik yarattığını
söylüyor.
Buna karşılık Blair hükümetlerinin başarısı,
hiçbir konuyu muhafazakârların tekeline terk
etmemiş; suç, İrlanda, Galler, İskoçya
sorunlarına kadar her alanda kendi çözümlerini
üretmeye özellikle dikkat etmiş olmasında
yatıyor.
Ve karnesi...
Giddens İşçi Partisi’nin karnesinin
mükemmel olmadığını kabul ediyor. Evet
İrlanda sorunu çözüldü, Galler ve İskoçya’nın
otonomisini kazanma süreci yumuşak bir
biçimde tamamlandı. Bireysel özgürlükler
konusunda da eşcinsellerin, azınlıkların hakları
bağlamında önemli adımlar atıldı, Avrupa
İnsan hakları Anlaşması kabul edildi. İşçi
Partisi, işsizlik ve yoksulluğun, yüksek suç
oranlarının arkasındaki bir etken olmasını kabul
etmekle birlikte disipline de önem verdi.
Ancak bu arada, mali sektörle çok içli dışlı
olması, bir taraftan ülkeyi tam anlamıyla bir
vergi cennetine çevirirken gelir dağılımının en
varsıllardan yana daha da bozulmasını
hızlandırdı. Giddens’e göre, Blair’ın Irak
savaşına katılması büyük bir hataydı. Bu
sırada İşçi Partisi işçi sınıfından uzaklaşırken
zaman içinde yaklaşık 5 milyon oy kaybetti.
Giddens, İşçi Partisi’nin serbest piyasanın
erdemlerine vurgu yaparken piyasa
köktenciliğini yeterince eleştirmeyi,
piyasanın zaaflarını halka anlatmayı ve bu
yönde tedbirler üretmeyi ihmal ettiğine de
dikkat çekiyor.
Giddens’in değinmediği bir noktayı de ben
vurgulayarak bu bölümü bitireyim. Blair
döneminde İngiltere’de aile, eğitim, sağlık,
hapishane gibi kurumlar aşınmaya devam etti.
Bu “disiplin” ve güvenlik alanları dağıldıkça İşçi
Partisi yeni denetim, izleme teknolojilerini,
bunlara ilişkin söylemi hemen her alana
sokarak ülkeyi tam anlamıyla bir “kontrol
toplumuna” dönüştürmeye başladı. Böylece
yoksulluk ve “kontrol toplumu” birleşince,
bireysel özgürlüklerin, siyasi, kültürel
liberalizmin içi hızla boşaldı.
Şimdi yeni bir dünya var...
Giddens göre, mali kriz geldi, Yeni İşçi
Partisi’ni yaratan koşullar ve varsayımlar hızla
dağılmaya başladı. Örneğin, devletin
ekonomideki rolüne piyasaların gücüne ilişkin
savlar iflas ettiler. Artık devlet ekonomiye
müdahale ediyor, piyasaların denetlenmesi
gündeme geliyordu.
Salt hizmet, finans sektörüne dayanmanın
zaafları ortaya çıkmaya başladı. Artık sağ’dan
sol’a tüm partiler, zenginlerin vergilerini
arttırmayı, etkin sanayi politikaları izlemeyi,
sanayi üretimini canlandırmayı
konuşuyorlardı. Artık İklim ve çevre sorunları
gibi ekonomik olmayan sorunlar da gündemin
merkezindeydi; böylece gelecek döneme
ilişkin planlama gereksinimi de gündeme
gelmeye başladı.
Giddens’e göre Yeni İşçi Partisi kavramını
da artık terk etmek gerekiyor. Şimdi finansal
sektörü denetlemek, sanayinin, ama özellikle
bilişim sektöründeki ve çevre dostu sanayilerin
canlanmasına çabalamak gerekiyor. Bunları
yaparken bireysel özgürlükleri genişletmeye,
azınlıkların göçmenlerin haklarını
güçlendirmeye devam etmek de önemli.
Giddens’e göre, partinin her şeyi yeniden
düşünmesi, yeni bir politikalar manzumesi
üretmesi, bu arada iç çatışmaları mümkün
olduğunca yumuşak yaşaması gerekiyor.
Giddens’e göre, yeni politikaları düşünürken
önemli bir başlangıç noktası “kamu alanı
kavramı” olabilir. Geçen dönemdeki
tartışmalarda vurgu devlet ve piyasa arasında
gidip geldi. Halbuki, kamu alanı bu ikisinden
de farklı bir kavram; bunun anlaşılmasına ve
geliştirilmesine önem vermek gerekiyor.
(Çarşamba günü devam ediyorum...)
CHP ve Yenilenme - I
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU / LONDRA erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com
CHP Kurultayı partinin üst yönetimini
değiştirdi. Türkiye siyasi tarihinde, İsmet
İnönü-Bülent Ecevit ikilisinden sonra ikinci
kez, delege oylarıyla bir genel başkan yerini bir
başkasına bırakıyor. Sancılı da olsa, genel
başkan değişikliği yapabilen CHP ülke
demokrasisi açısından örnek sayılabilecek çok
olumlu bir sınav vermiş bulunuyor.
Ancak sınavı geçmek yetmiyor; sorun
bundan sonra başlıyor.
Kurultay sonrasında CHP nasıl bir siyaset
izleyecek, nasıl çalışacak ve iktidar olacaktır?
Bu soruya bütün CHP’liler, CHP’ye oy
verenler; verecek olanlar; giderek oy
vermeyecekler de, kısaca tüm toplum doğru
yanıt bulmalıdır.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun
vurgusuyla “İktidar koşusu” yalpalamadan
nasıl başarılır? Başarının ilk koşulu, CHP’nin,
toplumu, AKP’den daha iyi, etkili, doğru,
dürüst, demokratik, özgürlükçü ve hakça
yöneteceğine seçmeni inandırmasıdır.
Kuşkusuz AKP’nin başarılı olduğu işler
vardır. Ancak CHP, AKP’nin gerçekten çok
büyük olan yanlışlarından kurtulmanın yollarını
bulmalı ve başarılı olduğu işleri de AKP’den
daha iyi yapacağını, iç ve dış kamuoyunda
kanıtlamalıdır.
Toplum, genel başkan değişimiyle birlikte
CHP’de bir umut ışığı yakalamak istiyor.
CHP’nin yeni üst yönetimi bu olağanüstü
umudu boşa çıkarma hakkına sahip değildir.
Üst yönetim, toplumun umutlarına karşılık
verecek; beklentilerin altında ezilmeyecek,
tersine onları karşılayacak, yapılanma ve
düşünsel donanımla yola çıkmalıdır.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun
konuşmasında altını çizdiği gibi özgürlükçü
demokrasinin derinleşmesi ve gelişmesinde
CHP’nin yapabileceği çok şey vardır.
Yapılması gereken ilk iş, yargı sisteminin
adalet dağıtan bir etkinlik kazanmasının
sağlanmasıdır. Kuşkusuz artık siyasetin kalın
kamburu olan milletvekilliği dokunulmazlığının
sınırlandırılması; siyasetin, yüz kızartıcı suç
işleyenlerden arınarak, doğruluk, dürüstlük ve
erdem gibi ahlak değerlerine sahip kılınması;
medyanın bağımsızlığının çağdaş düzeylere
çıkarılması; siyasi parti yapılarının ve seçim
sisteminin demokratikleşmesi bu işlerin
başında geliyor.
Türkiye siyaset yapısının devrim niteliğinde
değişimini sağlayacak olan bu yapının,
toplumsal katılım ve uzlaşma ile hazırlanacak
çağdaş bir anayasaya yerleştirilmesi büyük
önem taşıyor.
CHP, örgüt içi demokrasiyi gerçekleştirerek,
hem diğer parti, örgüt ve kurumsal yapılara
örnek olacak; onların da aynı yapıya
kavuşmalarının sağlanmasına katkı yapacak,
hem de ülkenin tüm kurum ve kurullarıyla
çağdaş katılımcı demokrasinin yollarını
açacaktır.
Ekonomi alanında yapılması gerekenler de
en az demokratikleşme kadar önemlidir.
Özellikle, üretime AKP iktidarına kıyasla çok
daha fazla önem verilmesi ve üretilenin daha
hakça bölüşülmesi; işsizliğe kesin çözüm;
sosyal koruma ağının güçlendirilmesi; bölgeler
arası ekonomik ve toplumsal gelişmişlik
farklarının azaltılması başlıca noktalardır.
Sorunların çözümü için halkla birliktelik
büyük önem taşıyor. Ancak, halkla birlikte
çözümün, ekonomik ve teknik açıdan
yapılabilir; uzun dönemde toplumsal yararı en
üst düzeye çıkaracak biçimde oluşması ve
bunun için de kesinlikle bilimsel bir çerçeveye
yerleşmesi vazgeçilmez önemde sayılmalıdır.
Demokratikleşmede ve ekonomik gelişmede
büyük projelere imza atılması ve buna koşut
olarak halkla birlikte olunması, bir kişinin tek
başına başarabileceği bir iş değildir.
Bu nedenle CHP’nin, kurumsal yapısının,
merkez ve taşra örgüt yapılarının, kadrolarının
ve giderek üyelerinin bu büyük hedefe uygun
olarak kendini yenilemesi de en az söylemler
kadar, aslında ondan daha fazla önemli
sayılmalıdır.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasıyla ilgili
ayrıntılı görüşlerimi bir başka yazımda ele
alacağım.
yakupkepenek06@hotmail.com
HES özelleştirmeleri
bitmek üzere
Ekonomi Servisi - Elektrik Üretim AŞ’ye
(EÜAŞ) ait hidroelektrik santrallarõnõn
(HES) özelleştirme maratonu
tamamlanõyor. 19 gruba ayrõlan, 52 adet
HES’in özelleştirilmesi süreci, bugün sona
erecek. Bugüne kadar tamamlanan HES
ihalelerinde 427.2 milyon dolar gelir elde
edildi.
HES ihaleleri, toplam 613 teklifle
yatõrõmcõlarõn en fazla ilgi gösterdiği
özelleştirmeler oldu. Söz konusu ihalelerin
açõk arttõrma tur sayõsõnda da 283 turla
rekora ulaşõldõ. Yatõrõmcõnõn en fazla ilgi
gösterdiği HES, Kütahya’da yer alan
Kayaköy (Grup 3) oldu.
Kayaköy santralõnõn özelleştirme ihalesine
88 firma teklif verdi. Akarsu santral
ihalelerinde en yüksek tutar ise Bozkõr,
Ermenek ve Göksu (Grup 7) HES’lerinin
özelleştirme ihalesinde elde edildi.
Söz konusu ihalede en yüksek teklifi 86.4
milyon dolarla Fõrat Enerji Üretim AŞ
verdi. HES’lerin özelleştirme maratonu
yarõn yapõlacak olan Konya’daki Dere ve
İvriz HES’lerinin (Grup 8) nihai pazarlõk
görüşmesiyle tamamlanacak.
Fiyatlarõ 650 lira ile 10 bin lira arasõnda değişen silahlar, ekonomik krize rağmen yurttaşlar tarafõndan ilgi görüyor
Ekonomi Servisi - Küresel krizin ya-
rattõğõ tüketim daralmasõ, birçok sektörü
olumsuz etkilerken tabanca ve mermi-
ye harcanan parayõ azaltmadõ.
AA’nõn haberine göre geçen yõl sa-
tõlan tabanca ve fişekten elde edilen ha-
sõlat, önceki yõla göre yüzde 16 arttõ.
Yurttaşlar geçen yõl Makina ve Kimya
Endüstrisi Kurumu’ndan (MKEK) al-
dõklarõ 19 bin 302 adet tabanca, 38.8
milyon adet fişek için 80 milyon 904
bin lira ödedi.
MKEK, son 5 yõlda yerli ve yaban-
cõ olmak üzere ortalama her yõl 19 bin
adet tabanca satõyor. Fiyatlarõ 650 lira
ile 10 bin lira arasõnda değişen silahlar,
ekonomik krize rağmen yurttaşlar ta-
rafõndan ilgi görüyor. İstatistiklere gö-
re, MKEK, 2005’te 18 bin 577, 2006’da
18 bin 575, 2007’de 19 bin 994 adet ta-
banca satõşõ gerçekleştirdi. Ekonomik
krizin etkisini göstermeye başladõğõ
2008’de de tabanca satõşõ hõz kesmedi
ve 19 bin 623 bin adet satõş yapõldõ.
2009’a gelindiğinde yapõlan satõşlar
yine 19 binin altõna inmedi. MKEK, ge-
çen yõl 3 bin 621’i ithal, 15 bin 681’i
yerli olmak üzere toplam 19 bin 302 ta-
banca satõşõ gerçekleştirdi ve bu satõş-
lardan 43 milyon 590 bin lira gelir el-
de etti. Kurum, bu dönemde 38 milyon
841 bin adet de fişek sattõ. Söz konu-
su tabanca ve fişek satõşlarõndan toplam
80 milyon 904 bin lira gelir elde edil-
di. Bu arada MKEK’de, Beretta, Brow-
ning, Glock, CZ Stojõrna, CZ Zbro-
jovka, Heckler&Koch, HS 2000, Je-
richo, Sig Sauer, Smith&Wesson,
MKE, Akdal, Arsan, Asilsan, Girsan,
Sarsõlmaz gibi birçok markanõn değişik
çapta silahlarõnõ bulmak mümkün.
POLİGON
HASILATI
YÜZDE34ARTTI
Silah satõşlarõna paralel
olarak yurttaşlarõn
poligona da ilgisinin arttõğõ
gözlendi. Geçen yõl
MKEK Atõş
Poligonu’ndan elde edilen
hasõlat, önceki yõla göre
yüzde 34 artõş göstererek
341 bin liradan 485 bin
liraya yükseldi.
Bu arada MKEK, geçen yõl 1
milyon 674 bin dolara 2
bin 480 adet tabanca, 192
bin dolara 215 adet tüfek,
416 bin dolara da 1 milyon
125 bin fişek ithal etti.
6 Türk oteli
Avrupa’nın gözdesi
ÇAYKUR’un organik
çayları piyasada
RİZE (AA) - ÇAYKUR, ‘Organik Rize Ça-
yı’ ve ‘Organik Hemşin Çayı’ adõ altõnda
ürettiği organik çaylarõ piyasaya sundu.
ÇAYKUR Genel Müdürü Ekrem Yüce,
“Hemşin’de günlük kapasitesi 100 ton
olarak kurduğumuz organik çay fabri-
kasında geçen yıl ilk organik çayımızı üret-
tik. İlk yıl yüzde 25 organik, yüzde 75 kon-
vansiyonel üretim yaptık. Bu oranı her ge-
çen yıl organik üretim lehine geliştirece-
ğiz. Zaman içinde de bu fabrikada tama-
men organik üretim yapılacak. Dünyada
yılda 10 bin tonun üzerinde organik çay
üretimi yapılıyor. Ancak ihtiyaç duyulan
miktar giderek artıyor” diye konuştu.
Ramzey’den
Afrika’ya 2 fabrika
Ekonomi Servisi- Yerli motosiklet üreticisi
Ramzey Motosiklet, Afrika’da kuracağõ iki
motosiklet fabrikasõyla Avrupa ve Türk Cum-
huriyetleri pazarlarõna girmeye hazõrlanõyor.
Ramzey Motosiklet Genel Koordinatörü Fev-
zi Lütfi Yalnız, “2010 Ramzey için atılım
ve yeni pazarlar bulma yılı olacak. Yaptı-
ğımız iş birliği ve üretim anlaşmalarıyla
kapasitemizi iki katına çıkararak 20 bin
metre karelik alanda yılda 200 bin moto-
siklet üretme potansiyeline ulaştık. Geçen
yıl 210 olan personel sayımızı 350 kişiye çı-
kardık. Avrupa ve Orta Asya’da da bayi-
likler ve distribütörlükler kurarak büyü-
yeceğiz” diye konuştu.
LONDRA (ANKA) - The
Sunday Times gazetesi,
“Avrupa’nın en gözde
100 oteli” listesinde
Türkiye’den Miapera
(İstanbul), Taş Otel
(Alaçatõ), Bördübet
(Bozburun), Dionysos
Otel (Kumlubuk) Villa
Mahal (Kalkan) ve Yedi
Burunlar Lighthouse
(Fethiye) Otel’e yer verdi.
İngiliz gazetesi bu haberle
ilgili şu ifadeleri kaleme
aldõ: “Gerçekten
dinlenebileceğiniz ve
kendinize gelebileceğiniz
güzel birkaç gün
geçirebileceğiniz hoş,
küçük, çok karakterli,
çekici ve stili olan bir
otel bulma
arzusunu hiç
hissetmediniz mi?
Burada beş yıldızlı
Hilton otelleri veya
fiyakalı Mandarin
Oriental otellerinden söz
etmiyoruz. Geniş
kaplıcalar veya büyük
derin toplantı
salonlarından söz
etmiyoruz. Sadece ufak
olup, müşteriye özel
hizmet veren, dekoru
mükemmel olan,
oldukça bağımsız,
insanın kendi kendine
kalabileceği, otellerden
söz ediyoruz.”
Bebek arabasına ek vergi
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Çin menşeli bebek
arabalarõnõn ithalatõnda adet
başõna 12 dolar, bebek
arabalarõnõn şasilerinin
ithalatõnda da 8 dolar
dampinge karşõ vergi
alõnacak. Dõş Ticaret
Müsteşarlõğõ’nõn ithalatta
haksõz rekabetin önlenmesine
ilişkin 4 tebliği Resmi
Gazete’nin dünkü sayõsõnda
yayõmlanarak yürürlüğe girdi.
Bununla birlikte ayrõca Çin
ve Hong Kong menşeli
camdan tencere, tava,
çaydanlõk kapaklarõ için de
kilogram başõna 0.91 dolar,
Endonezya menşeli olanlar
için ise kilogram başõna 0.50
dolar dampinge karşõ vergi
uygulanmasõna karar verildi.
Silah satõşõ kriz dinlemedi
MKEK’nin
verilerine göre,
geçen yıl satılan
tabanca ve
fişekten elde
edilen hasılat,
önceki yıla göre
yüzde 16 arttı.
Yurttaşlar
2009’da 19 bin
302 adet tabanca
satın aldı.
THE SUNDAY TIMES
Taş Otel (Alaçatı)