12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 24 MAYIS 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 15 CMYB C M Y B ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Kurultay Sonrasının Ağır Sorumluluğu CHP’nin yeni başkanıyla, bir yenilenme noktasında olduğu konusunda hemen herkes hemfikir. Televizyon kanalları her akşam, gazete köşeleri her gün, CHP’nin bir sosyal demokrat parti olması gerektiğini vurgulayan tartışmalarla, yorumlarla dolu. Ama ben, siyasi yaşamlarını AKP yandaşlığı, CHP düşmanlığı üzerine kuran sözde liberal, sol-liberal zevatın, dünün, çoğu artık geride kalmaya başlayan koşullarına göre şekillenmiş gevezeliklerini dinlemekten yana değilim. En iyisi, geçen dönemin en “başarılı” sosyal demokrat partisi İngiliz İşçi Partisi’nin deneylerinden, bu partinin projesinin mimarı Anthony Giddens’in yorumlarına dayanarak, kimi dersler çıkarmaya çalışmak. ‘Yeni İşçi Partisi’ İngiliz İşçi Partisi (İİP) 18 yıl boyunca hep muhalefette kaldı. Bu dönem boyunca hükümet olmaya uygun olmayan, eskimiş bir parti olarak görüldü. İİP Tony Blair’in liderliğinde, büyük ölçüde Giddens’in dünya ve siyaset analizlerinden esinlenerek kendini yeniledi, 1997 seçimlerini Muhafazakâr Parti’yi hezimete uğratarak kazandı. İİP, Bill Clinton ve Demokrat Parti, Lionel Jospin ve Sosyalist Parti, Gerhard Schröder ve Alman Sosyal Demokrat Partisi yönetimlerinden çok daha uzun bir süre iktidarda kaldı. Ön üç yıl sonra, derin bir mali krizin içinde girdiği genel seçimleri, hezimete uğramadan, üstelik bir yenilenme ve toparlanma fırsatı yakalayarak, kaybetmiş olmasını da İİP’nin başarı hanesine yazmak gerekiyor. Ancak bu, özellikle toplumun en yoksul kırılgan kesimlerinin, emekçilerin, emeklilerin, genelde çalışanların çıkarları söz konusu olduğunda birçok açıdan lekeli bir “başarı” oldu. Nitekim, Giddens 10 Mayıs’ta Christian Science Monitor’da yayımlanan denemesinde, bu “başarıyı” irdelerken 13 yıllık hükümet döneminde İşçi Partisi’nin mirasının seçmen açısından birçok alanda düş kırıklığını içerdiğini kabul ediyor. Giddens bu mirasın, yine de önemli bir içeriğe sahip olduğuna inanıyor. Doğru, Blair Muhafazakâr Parti’nin toplumda yarattığı yıkım, seçmende oluşan bıkkınlık üzerinde seçimleri kazanmıştı. Ancak gerek bu seçim zaferinde, gerekse de onu izleyen seçim zaferlerinde, benimsemiş olduğu yeni siyasi çizginin büyük katkısı vardı. Giddens, İşçi Partisi’nin, merkez solun, dayanışma, yoksullukla mücadele, toplumda en kırılgan kesimleri korumak, bu yönde müdahaleci hükümet politikalarına başvurmak gibi ilkelerini benimsemekle birlikte, bunları dönemin koşullarına göre yeniden biçimlendirdiğini vurguluyor. Giddens’e göre dönemin yeni koşulları, küreselleşme, hizmet sektöründe, bilişim sektöründe (gayri maddi emek sektörü) gelişmeler, finansallaşma, yeni, daha sorgulayıcı, otoriteye dirençli bir vatandaşlık kimliği oluşturuyordu. Bu sonuncusunu, hızla genişleyen kredi hacmi, hazlara dayalı tüketim eğilimi üzerinde şekillenen ben-merkezci kimlikler olarak da tanımlayabiliriz. Yeni İşçi Partisi, geleneksel tabanına ek olarak bu kesimleri de kendine çekmeyi başaran bir parti oldu. Yeni İşçi Partisi, bu kesimleri kendine çekebilmek için, ekonomik liberalizme yönelir, küreselleşmeciliği ve finansal sektörle yakınlaşmayı seçerken, aynı anda, bilişim, yeni medya sektörüne, imaj yaratma stratejilerine özellikle ağırlık verdi. Sendikalarla ve geleneksel işçi sınıfı ile bağlarını kopartmaya başladı. Giddens, İşçi Partisi’nin bunları yaparken çok fazla ileri gittiğini, finans sektörüyle çok içli dışlı olduğunu, imaj yaratma, medya gündemini izleme çabasının, seçmende yüzeysellik algısı, güvensizlik yarattığını söylüyor. Buna karşılık Blair hükümetlerinin başarısı, hiçbir konuyu muhafazakârların tekeline terk etmemiş; suç, İrlanda, Galler, İskoçya sorunlarına kadar her alanda kendi çözümlerini üretmeye özellikle dikkat etmiş olmasında yatıyor. Ve karnesi... Giddens İşçi Partisi’nin karnesinin mükemmel olmadığını kabul ediyor. Evet İrlanda sorunu çözüldü, Galler ve İskoçya’nın otonomisini kazanma süreci yumuşak bir biçimde tamamlandı. Bireysel özgürlükler konusunda da eşcinsellerin, azınlıkların hakları bağlamında önemli adımlar atıldı, Avrupa İnsan hakları Anlaşması kabul edildi. İşçi Partisi, işsizlik ve yoksulluğun, yüksek suç oranlarının arkasındaki bir etken olmasını kabul etmekle birlikte disipline de önem verdi. Ancak bu arada, mali sektörle çok içli dışlı olması, bir taraftan ülkeyi tam anlamıyla bir vergi cennetine çevirirken gelir dağılımının en varsıllardan yana daha da bozulmasını hızlandırdı. Giddens’e göre, Blair’ın Irak savaşına katılması büyük bir hataydı. Bu sırada İşçi Partisi işçi sınıfından uzaklaşırken zaman içinde yaklaşık 5 milyon oy kaybetti. Giddens, İşçi Partisi’nin serbest piyasanın erdemlerine vurgu yaparken piyasa köktenciliğini yeterince eleştirmeyi, piyasanın zaaflarını halka anlatmayı ve bu yönde tedbirler üretmeyi ihmal ettiğine de dikkat çekiyor. Giddens’in değinmediği bir noktayı de ben vurgulayarak bu bölümü bitireyim. Blair döneminde İngiltere’de aile, eğitim, sağlık, hapishane gibi kurumlar aşınmaya devam etti. Bu “disiplin” ve güvenlik alanları dağıldıkça İşçi Partisi yeni denetim, izleme teknolojilerini, bunlara ilişkin söylemi hemen her alana sokarak ülkeyi tam anlamıyla bir “kontrol toplumuna” dönüştürmeye başladı. Böylece yoksulluk ve “kontrol toplumu” birleşince, bireysel özgürlüklerin, siyasi, kültürel liberalizmin içi hızla boşaldı. Şimdi yeni bir dünya var... Giddens göre, mali kriz geldi, Yeni İşçi Partisi’ni yaratan koşullar ve varsayımlar hızla dağılmaya başladı. Örneğin, devletin ekonomideki rolüne piyasaların gücüne ilişkin savlar iflas ettiler. Artık devlet ekonomiye müdahale ediyor, piyasaların denetlenmesi gündeme geliyordu. Salt hizmet, finans sektörüne dayanmanın zaafları ortaya çıkmaya başladı. Artık sağ’dan sol’a tüm partiler, zenginlerin vergilerini arttırmayı, etkin sanayi politikaları izlemeyi, sanayi üretimini canlandırmayı konuşuyorlardı. Artık İklim ve çevre sorunları gibi ekonomik olmayan sorunlar da gündemin merkezindeydi; böylece gelecek döneme ilişkin planlama gereksinimi de gündeme gelmeye başladı. Giddens’e göre Yeni İşçi Partisi kavramını da artık terk etmek gerekiyor. Şimdi finansal sektörü denetlemek, sanayinin, ama özellikle bilişim sektöründeki ve çevre dostu sanayilerin canlanmasına çabalamak gerekiyor. Bunları yaparken bireysel özgürlükleri genişletmeye, azınlıkların göçmenlerin haklarını güçlendirmeye devam etmek de önemli. Giddens’e göre, partinin her şeyi yeniden düşünmesi, yeni bir politikalar manzumesi üretmesi, bu arada iç çatışmaları mümkün olduğunca yumuşak yaşaması gerekiyor. Giddens’e göre, yeni politikaları düşünürken önemli bir başlangıç noktası “kamu alanı kavramı” olabilir. Geçen dönemdeki tartışmalarda vurgu devlet ve piyasa arasında gidip geldi. Halbuki, kamu alanı bu ikisinden de farklı bir kavram; bunun anlaşılmasına ve geliştirilmesine önem vermek gerekiyor. (Çarşamba günü devam ediyorum...) CHP ve Yenilenme - I DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU / LONDRA [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com CHP Kurultayı partinin üst yönetimini değiştirdi. Türkiye siyasi tarihinde, İsmet İnönü-Bülent Ecevit ikilisinden sonra ikinci kez, delege oylarıyla bir genel başkan yerini bir başkasına bırakıyor. Sancılı da olsa, genel başkan değişikliği yapabilen CHP ülke demokrasisi açısından örnek sayılabilecek çok olumlu bir sınav vermiş bulunuyor. Ancak sınavı geçmek yetmiyor; sorun bundan sonra başlıyor. Kurultay sonrasında CHP nasıl bir siyaset izleyecek, nasıl çalışacak ve iktidar olacaktır? Bu soruya bütün CHP’liler, CHP’ye oy verenler; verecek olanlar; giderek oy vermeyecekler de, kısaca tüm toplum doğru yanıt bulmalıdır. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun vurgusuyla “İktidar koşusu” yalpalamadan nasıl başarılır? Başarının ilk koşulu, CHP’nin, toplumu, AKP’den daha iyi, etkili, doğru, dürüst, demokratik, özgürlükçü ve hakça yöneteceğine seçmeni inandırmasıdır. Kuşkusuz AKP’nin başarılı olduğu işler vardır. Ancak CHP, AKP’nin gerçekten çok büyük olan yanlışlarından kurtulmanın yollarını bulmalı ve başarılı olduğu işleri de AKP’den daha iyi yapacağını, iç ve dış kamuoyunda kanıtlamalıdır. Toplum, genel başkan değişimiyle birlikte CHP’de bir umut ışığı yakalamak istiyor. CHP’nin yeni üst yönetimi bu olağanüstü umudu boşa çıkarma hakkına sahip değildir. Üst yönetim, toplumun umutlarına karşılık verecek; beklentilerin altında ezilmeyecek, tersine onları karşılayacak, yapılanma ve düşünsel donanımla yola çıkmalıdır. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında altını çizdiği gibi özgürlükçü demokrasinin derinleşmesi ve gelişmesinde CHP’nin yapabileceği çok şey vardır. Yapılması gereken ilk iş, yargı sisteminin adalet dağıtan bir etkinlik kazanmasının sağlanmasıdır. Kuşkusuz artık siyasetin kalın kamburu olan milletvekilliği dokunulmazlığının sınırlandırılması; siyasetin, yüz kızartıcı suç işleyenlerden arınarak, doğruluk, dürüstlük ve erdem gibi ahlak değerlerine sahip kılınması; medyanın bağımsızlığının çağdaş düzeylere çıkarılması; siyasi parti yapılarının ve seçim sisteminin demokratikleşmesi bu işlerin başında geliyor. Türkiye siyaset yapısının devrim niteliğinde değişimini sağlayacak olan bu yapının, toplumsal katılım ve uzlaşma ile hazırlanacak çağdaş bir anayasaya yerleştirilmesi büyük önem taşıyor. CHP, örgüt içi demokrasiyi gerçekleştirerek, hem diğer parti, örgüt ve kurumsal yapılara örnek olacak; onların da aynı yapıya kavuşmalarının sağlanmasına katkı yapacak, hem de ülkenin tüm kurum ve kurullarıyla çağdaş katılımcı demokrasinin yollarını açacaktır. Ekonomi alanında yapılması gerekenler de en az demokratikleşme kadar önemlidir. Özellikle, üretime AKP iktidarına kıyasla çok daha fazla önem verilmesi ve üretilenin daha hakça bölüşülmesi; işsizliğe kesin çözüm; sosyal koruma ağının güçlendirilmesi; bölgeler arası ekonomik ve toplumsal gelişmişlik farklarının azaltılması başlıca noktalardır. Sorunların çözümü için halkla birliktelik büyük önem taşıyor. Ancak, halkla birlikte çözümün, ekonomik ve teknik açıdan yapılabilir; uzun dönemde toplumsal yararı en üst düzeye çıkaracak biçimde oluşması ve bunun için de kesinlikle bilimsel bir çerçeveye yerleşmesi vazgeçilmez önemde sayılmalıdır. Demokratikleşmede ve ekonomik gelişmede büyük projelere imza atılması ve buna koşut olarak halkla birlikte olunması, bir kişinin tek başına başarabileceği bir iş değildir. Bu nedenle CHP’nin, kurumsal yapısının, merkez ve taşra örgüt yapılarının, kadrolarının ve giderek üyelerinin bu büyük hedefe uygun olarak kendini yenilemesi de en az söylemler kadar, aslında ondan daha fazla önemli sayılmalıdır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasıyla ilgili ayrıntılı görüşlerimi bir başka yazımda ele alacağım. [email protected] HES özelleştirmeleri bitmek üzere Ekonomi Servisi - Elektrik Üretim AŞ’ye (EÜAŞ) ait hidroelektrik santrallarõnõn (HES) özelleştirme maratonu tamamlanõyor. 19 gruba ayrõlan, 52 adet HES’in özelleştirilmesi süreci, bugün sona erecek. Bugüne kadar tamamlanan HES ihalelerinde 427.2 milyon dolar gelir elde edildi. HES ihaleleri, toplam 613 teklifle yatõrõmcõlarõn en fazla ilgi gösterdiği özelleştirmeler oldu. Söz konusu ihalelerin açõk arttõrma tur sayõsõnda da 283 turla rekora ulaşõldõ. Yatõrõmcõnõn en fazla ilgi gösterdiği HES, Kütahya’da yer alan Kayaköy (Grup 3) oldu. Kayaköy santralõnõn özelleştirme ihalesine 88 firma teklif verdi. Akarsu santral ihalelerinde en yüksek tutar ise Bozkõr, Ermenek ve Göksu (Grup 7) HES’lerinin özelleştirme ihalesinde elde edildi. Söz konusu ihalede en yüksek teklifi 86.4 milyon dolarla Fõrat Enerji Üretim AŞ verdi. HES’lerin özelleştirme maratonu yarõn yapõlacak olan Konya’daki Dere ve İvriz HES’lerinin (Grup 8) nihai pazarlõk görüşmesiyle tamamlanacak. Fiyatlarõ 650 lira ile 10 bin lira arasõnda değişen silahlar, ekonomik krize rağmen yurttaşlar tarafõndan ilgi görüyor Ekonomi Servisi - Küresel krizin ya- rattõğõ tüketim daralmasõ, birçok sektörü olumsuz etkilerken tabanca ve mermi- ye harcanan parayõ azaltmadõ. AA’nõn haberine göre geçen yõl sa- tõlan tabanca ve fişekten elde edilen ha- sõlat, önceki yõla göre yüzde 16 arttõ. Yurttaşlar geçen yõl Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu’ndan (MKEK) al- dõklarõ 19 bin 302 adet tabanca, 38.8 milyon adet fişek için 80 milyon 904 bin lira ödedi. MKEK, son 5 yõlda yerli ve yaban- cõ olmak üzere ortalama her yõl 19 bin adet tabanca satõyor. Fiyatlarõ 650 lira ile 10 bin lira arasõnda değişen silahlar, ekonomik krize rağmen yurttaşlar ta- rafõndan ilgi görüyor. İstatistiklere gö- re, MKEK, 2005’te 18 bin 577, 2006’da 18 bin 575, 2007’de 19 bin 994 adet ta- banca satõşõ gerçekleştirdi. Ekonomik krizin etkisini göstermeye başladõğõ 2008’de de tabanca satõşõ hõz kesmedi ve 19 bin 623 bin adet satõş yapõldõ. 2009’a gelindiğinde yapõlan satõşlar yine 19 binin altõna inmedi. MKEK, ge- çen yõl 3 bin 621’i ithal, 15 bin 681’i yerli olmak üzere toplam 19 bin 302 ta- banca satõşõ gerçekleştirdi ve bu satõş- lardan 43 milyon 590 bin lira gelir el- de etti. Kurum, bu dönemde 38 milyon 841 bin adet de fişek sattõ. Söz konu- su tabanca ve fişek satõşlarõndan toplam 80 milyon 904 bin lira gelir elde edil- di. Bu arada MKEK’de, Beretta, Brow- ning, Glock, CZ Stojõrna, CZ Zbro- jovka, Heckler&Koch, HS 2000, Je- richo, Sig Sauer, Smith&Wesson, MKE, Akdal, Arsan, Asilsan, Girsan, Sarsõlmaz gibi birçok markanõn değişik çapta silahlarõnõ bulmak mümkün. POLİGON HASILATI YÜZDE34ARTTI Silah satõşlarõna paralel olarak yurttaşlarõn poligona da ilgisinin arttõğõ gözlendi. Geçen yõl MKEK Atõş Poligonu’ndan elde edilen hasõlat, önceki yõla göre yüzde 34 artõş göstererek 341 bin liradan 485 bin liraya yükseldi. Bu arada MKEK, geçen yõl 1 milyon 674 bin dolara 2 bin 480 adet tabanca, 192 bin dolara 215 adet tüfek, 416 bin dolara da 1 milyon 125 bin fişek ithal etti. 6 Türk oteli Avrupa’nın gözdesi ÇAYKUR’un organik çayları piyasada RİZE (AA) - ÇAYKUR, ‘Organik Rize Ça- yı’ ve ‘Organik Hemşin Çayı’ adõ altõnda ürettiği organik çaylarõ piyasaya sundu. ÇAYKUR Genel Müdürü Ekrem Yüce, “Hemşin’de günlük kapasitesi 100 ton olarak kurduğumuz organik çay fabri- kasında geçen yıl ilk organik çayımızı üret- tik. İlk yıl yüzde 25 organik, yüzde 75 kon- vansiyonel üretim yaptık. Bu oranı her ge- çen yıl organik üretim lehine geliştirece- ğiz. Zaman içinde de bu fabrikada tama- men organik üretim yapılacak. Dünyada yılda 10 bin tonun üzerinde organik çay üretimi yapılıyor. Ancak ihtiyaç duyulan miktar giderek artıyor” diye konuştu. Ramzey’den Afrika’ya 2 fabrika Ekonomi Servisi- Yerli motosiklet üreticisi Ramzey Motosiklet, Afrika’da kuracağõ iki motosiklet fabrikasõyla Avrupa ve Türk Cum- huriyetleri pazarlarõna girmeye hazõrlanõyor. Ramzey Motosiklet Genel Koordinatörü Fev- zi Lütfi Yalnız, “2010 Ramzey için atılım ve yeni pazarlar bulma yılı olacak. Yaptı- ğımız iş birliği ve üretim anlaşmalarıyla kapasitemizi iki katına çıkararak 20 bin metre karelik alanda yılda 200 bin moto- siklet üretme potansiyeline ulaştık. Geçen yıl 210 olan personel sayımızı 350 kişiye çı- kardık. Avrupa ve Orta Asya’da da bayi- likler ve distribütörlükler kurarak büyü- yeceğiz” diye konuştu. LONDRA (ANKA) - The Sunday Times gazetesi, “Avrupa’nın en gözde 100 oteli” listesinde Türkiye’den Miapera (İstanbul), Taş Otel (Alaçatõ), Bördübet (Bozburun), Dionysos Otel (Kumlubuk) Villa Mahal (Kalkan) ve Yedi Burunlar Lighthouse (Fethiye) Otel’e yer verdi. İngiliz gazetesi bu haberle ilgili şu ifadeleri kaleme aldõ: “Gerçekten dinlenebileceğiniz ve kendinize gelebileceğiniz güzel birkaç gün geçirebileceğiniz hoş, küçük, çok karakterli, çekici ve stili olan bir otel bulma arzusunu hiç hissetmediniz mi? Burada beş yıldızlı Hilton otelleri veya fiyakalı Mandarin Oriental otellerinden söz etmiyoruz. Geniş kaplıcalar veya büyük derin toplantı salonlarından söz etmiyoruz. Sadece ufak olup, müşteriye özel hizmet veren, dekoru mükemmel olan, oldukça bağımsız, insanın kendi kendine kalabileceği, otellerden söz ediyoruz.” Bebek arabasına ek vergi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çin menşeli bebek arabalarõnõn ithalatõnda adet başõna 12 dolar, bebek arabalarõnõn şasilerinin ithalatõnda da 8 dolar dampinge karşõ vergi alõnacak. Dõş Ticaret Müsteşarlõğõ’nõn ithalatta haksõz rekabetin önlenmesine ilişkin 4 tebliği Resmi Gazete’nin dünkü sayõsõnda yayõmlanarak yürürlüğe girdi. Bununla birlikte ayrõca Çin ve Hong Kong menşeli camdan tencere, tava, çaydanlõk kapaklarõ için de kilogram başõna 0.91 dolar, Endonezya menşeli olanlar için ise kilogram başõna 0.50 dolar dampinge karşõ vergi uygulanmasõna karar verildi. Silah satõşõ kriz dinlemedi MKEK’nin verilerine göre, geçen yıl satılan tabanca ve fişekten elde edilen hasılat, önceki yıla göre yüzde 16 arttı. Yurttaşlar 2009’da 19 bin 302 adet tabanca satın aldı. THE SUNDAY TIMES Taş Otel (Alaçatı)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle