12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2010 PAZAR 20 KÜLTÜR [email protected] 30 MAYIS 2010 PAZAR Saat 11.00’de “50. YILINDA 27 MAYIS DEVRİMİ” KONULU KAHVALTILI TOPLANTIMIZDA, HUKUK ÖĞRENCİSİ BİR GENÇLİK ÖNDERİ ve 1961 ANAYASASI’nı YAPAN KURUCU MECLİS ÜYESİ OLAN Cumhuriyet Vakfı Başkan Yardımcısı Sn. Dr. ALEV COŞKUN’un PAYLAŞACAKLARINI DİNLİYORUZ. LÜFEN YER AYIRTINIZ Yer: ADEN OTEL, Kadıköy Vapur İskelesi Karşısı-İstanbul İletişim: 0555 967 24 97 - 0536 817 18 52 0532 391 11 27 - 0532 556 65 12 - 0536 739 02 29 CUMOK İSTANBUL ÇAĞRISI www.cumokistanbul.org 4 HAZİRAN 2010 Saat 19.30’da YAZ BULUŞMASINDA AKP’nin KORKULU RÜYASI Sayın Tunceli Bağımsız Milletvekili KAMER GENÇ ile buluşuyoruz. Şiir, müzik, saydam eşliğinde düzenlediğimiz yemeğe toplumsal kurtuluş mücadelemizde yeni bir soluk almak için katılmalıyız. Lütfen yer ayırtınız. SEN GELMEZSEN BİR EKSİĞİZ Tarih: 4 HAZİRAN 2010 CUMA Saat 19.30 Yer: ADEN OTELİ Vapur İskelesi Karşısı - KADIKÖY İletişim: 0555 967 24 97 - 0536 817 18 52 0532 404 39 52 - 0532 556 65 12 - 0536 739 02 29 CUMOK İSTANBUL ÇAĞRISI www.cumokistanbul.org İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ’NDE BUGÜN Eski Bayrampaşa Cezaevi’nde 19.00’da “Islak Hacim” Kumbaracõ50’de 20.30’da “İkiye Bölünen Vikont” Üsküdar Tekel Sahnesi’nde 18.30’da Şehr-ü Evlâd’üz - Ziyan: Kayõp Çocuklar Şehri Garajistanbul’da 20.30’de “aHH- val: Haller, Vaziyetler, Oluşlar” Fransa’da sanat hırsızlığı devam ediyor Kültür Servisi - Paris’teki Modern Sanatlar Müzesi’nden, aralarõnda Matisse ve Picasso’nun yapõtlarõnõn bulunduğu 5 yapõtõn çalõnmasõnõn ardõndan, bu kez de Marsilya’da bir sanat hõrsõzlõğõ yaşandõ. Arasõnda Picasso’ya ait bir taş baskõnõn da bulunduğu 5 resim, Fransõz bir koleksiyonerin evinden çalõndõ. Hõrsõzlarõn döverek hastanelik ettiği koleksiyoner hastaneye kaldõrõlõrken, yetkililer çalõnan yapõtlarõn değerini belirlemek için çalõşmalara başladõ. U2’nun solisti Bono ameliyat oldu DUBLİN (AA) - Turne hazõrlõklarõ sõrasõnda sõrtõndan rahatsõzlanan İrlandalõ rock grubu U2’nun solisti Bono, Münih’te ameliyat oldu. Ameliyat 3 Haziran’da Salt Lake City’de yapõlmasõ planlanan konserin ertelenmesine neden olurken, 50 yaşõndaki ünlü sanatçõnõn ani rahatsõzlõğõnõn dünya turnesindeki diğer konserleri etkileyip etkilemeyeceğinin daha sonra kesinlik kazanacağõ belirtildi. Grubun, “U2 360 Derece” olarak bilinen dünya turnesi kapsamõnda, 6 Eylül’de İstanbul’da konser vermesi planlanõyor. Cafer Panahi’ye ülkesinden destek TAHRAN (AA) - İranlõ film yapõmcõlarõ, Tahran’da cezaevinde tutulan muhalif yönetmen Cafer Panahi’nin serbest bõrakõlmasõnõ istedi. ILNA’nõn (İran Haber Ajansõ) haberine göre, 85 film yapõmcõsõnõn hükümete gönderdiği mektupta, “Cafer Panahi”nin mevcut durumu õşõğõnda, bu mektuba imza koyan biz bağõmsõz film yapõmcõlarõ, Panahi’nin cezaevindeki koşullarõnõn ve taleplerinin göz önüne alõnmasõ ve serbest bõrakõlmasõ çağrõsõnda bulunuyoruz” denildi. Uluslararasõ ödülleri bulunan Panahi, avukatla görüştürülme, ailesinin kendisini ziyaret edebilmesi ve duruşmaya kadar şartsõz serbest bõrakõlma talebiyle geçen hafta açlõk grevine başlamõştõ. Saygun Arpalı / Merhaba / İMM Müzik 57 yaşõnda, sanatõnõn 40. yõlõnda bir müzisyen bi- ze “Merhaba” diyor. Yõllarca Edip Akbayram, Zülfü Livaneli gibi usta ve yõldõz sanatçõlarõn ar- kasõnda çalmõş, bestelerinin ritim düzenlemelerini gerçekleştirmiş, albümlerinde çalmõş ve turne yollarõ arşõnlamõş emektar davulcu Saygun Arpalı bu müzisyen. Tamamõ Arpalõ’ya ait 11 enstrümantal parça var “Merhaba” albümünde. Eşlik- çiler arasõnda basçõ İsmail Soyberk, sak- sofoncu Serdar Barçın, trompetçi Şeno- va Ülker, piyanistler Turhan Yükseler ve Mert Topel gibi, sanatçõnõn kendisi kadar emek- tar ve değerli müzisyenler bulunuyor. Arpalõ’nõn son altõ yõl içinde üzerinde yoğunlaş- tõğõ parçalar, belli bir karakterde, yalpalamayan bir çizgide ilerliyor. Pop-rock’tan blues’a, pop-cazdan new-age’e kadar uzanan havasõna rağmen hepsi ay- nõ temele ayak basõyor. Türü, melodisi ne olursa ol- sun; tamamõ aynõ ruh haliyle çalõnõyor. Çoğunluk- la duygusal ve romantik, bazen hüzünlü; atmosfer olarak kokteyl havasõnda geçiyor “Merhaba” al- bümü ve kolay dinlenebilir olma özelliği taşõyor. İçindeki bestelerin sahibinin olgun, tec- rübeli, keyifli ve yumuşak yüzünü sergili- yor; egosuz ve komplekssiz, sosyal açõdan da paylaşõmcõ biri olduğunu ortaya koyu- yor. Neredeyse hepsi aynõ tempoda; koş- mayan, kovalamayan ya da arkada kal- mayan bir eşlikçi olarak, mesai arkadaş- larõna bolca solo ve melodi çalma imkânõ sunuyor. Emektar bir müzisyen bize, sanatõnõn ilerlemiş za- manlarõndan “Merhaba” diyor. Hiçbir “Merhaba” geç değildir, yeri zamanõ ne olursa olsun. Yeter ki devamõ gelsin… [email protected] MGMT / Congratulations / Sony Music Bu yõl şu ana kadar çõkan albümler içinde mü- zikseverleri en çok şaşõrtan albüm “Congratula- tions” oldu. 21. yüzyõlõn hippileri olarak anõlan MGMT ikilisi, üç yõl önce çõkardõklarõ “Oracular Spectacular” ile, tüm dünyada indie rock dinleyicilerinin kalbini fethetmişti. Psychedelic pop, retro glam, electro-rock ara- sõnda tür geçişlerini başarõyla yansõtan o al- büm, melodik şarkõlarõyla yõlõn en sevilen al- bümlerinden birisiydi. Ama “Congratulations”, gruptan aynõ tarzda ye- ni bir çalõşma bekleyenlerde önce şaşkõnlõk, sonra da hayal kõrõklõğõ yarattõ. O şaşkõnlõk aşamasõnõ ben de yaşadõm; ancak bu hayal kõrõklõğõna dönüşme- di. MGMT, yeni albümde, müziklerinde daha ön- ce pop adõna ne varsa çõkarõp, psychedelic rock un- surlarõnõ öne çõkarmõş. Bunda en önemli etken, al- bümün prodüktörlüğünü, 80’li yõlarõn ünlü psyche- delic rock grubu Spacemen 3’den “Sonic Boom”la (Peter Kember) paylaşmalarõ. 1960-70’lerin rock müziğinden yansõmalarõn mistik sözlerle donatõldõğõ albümün kaotik bir havasõ var. Bazõ şarkõlar, birkaç farklõ türün bü- tünlüksüz bir şekilde bir araya sõkõştõrõl- dõğõ izlenimi yaratõyor. Ama tekrar tek- rar dinlendiğinde, “I Found a Whistle”, “Siberian Breaks” ve “Brian Eno” gi- bi şarkõlara õsõnmak hiç de zor değil. MGMT, sonuçta popüler beklentile- ri dikkate almadan, deneysel bir yaklaşõmla farklõ bir albüm yapmõş, radyolarda çalõnacak hitler çõ- karma amacõnõ gütmemiş. Bence o kadar tutan bir ilk albümden sonra rotayõ değiştirip, cesaretle ye- ni bir maceraya atõldõklarõ için bile tebriği hak edi- yorlar. www.zulalkalkandelen.com Ayşe Emel Mesci’nin yönettiği Ankara DT yapõmõ, ödüllü ‘Kerbela’ oyunu Antalya Uluslararasõ Tiyatro Festivali’nde ‘Ölmek yenilmek değildir’SELDA GÜNEYSU ANKARA - Ayşe Emel Mesci’nin yönettiği, Ali Berktay’õn yazdõğõ “Kerbela” oyunu, İslam tarihinin en trajik olaylarõndan birine; Hz. Ali’nin 661’de öldürülmesinden, Hz. Hüse- yin’in ve yakõnlarõnõn 680’de Kerbe- la’da katledilmelerine kadar geçen 20 yõla odaklanõyor. Sezonun dikkat çeken oyunlarõndan, Ankara Devlet Tiyatrosu yapõmõ “Kerbela”, geçtiğimiz günlerde de “1. Sadri Alışık Anadolu Tiyatro Ödül- leri” kapsamõnda “En İyi Yapımın Yönetmeni” ödülüne de değer gö- rüldü. Oyun, bu yõl ilk kez düzenlenen “Antalya Uluslararası Tiyatro Fes- tivali”nde 24, 25 ve 26 Mayõs tarih- lerinde Haşim İşcan Büyük Salon’da Antalyalõ izleyici ile buluşacak. Oyunun yönetmeni Ayşe Emel Mesci ile “Kerbela”yõ konuştuk: - “Kerbela”, sezon boyunca nere- deyse kapalı gişe oynadı ve geçtiği- miz günlerde de “1. Sadri Alõşõk Ana- dolu Tiyatro Ödülleri” kapsamında “En İyi Yapõmõn Yönetmeni” ödülü- nü aldı. Oyunun bu başarısı hak- kında ne düşünüyorsunuz? Tiyatro, izlenme oranõna göre öl- çülebilecek bir sanat değil, çünkü adõ üstünde bir sanat dalõ, yaratõcõlõk ge- rektiren, her oyunda yeniden üretilmesi gereken bir estetik uğraş söz konusu. Sözünü ettiğiniz eleştirilerin ardõnda, bir yandan tiyatronun bu yanõnõn da- ha çok televizyonun etkisiyle göz ar- dõ edilmesi yatõyor. Tiyatro sanatõyla uğraşanlarõn kimi zaman “izlenme oranı” kaygõsõ içinde medyanõn rey- ting kalõplarõnõ örnek almalarõ ve ti- yatroyu kolay tüketilecek bir “meta” haline getirmeye çalõşmalarõ da bu du- ruma katkõ yapõyor. “Kerbela” da, di- ğer birçok oyun gibi, bunun bir örne- ği oldu. Bu oyunun kendi içindeki doğrularõnõ yaratan yaklaşõmõn teme- linde, İslam tarihinin en trajik olayõ- na günümüzden ve içinde yaşadõğõmõz coğrafyanõn, Anadolu’nun kültürel birikiminden bakan bir yorumla ya- zõlmõş ve sahnelenmiş olmasõ yatõyor. - Kerbela için tarihi oyun denile- bilir mi? “Kerbela”, İslam tarihinin en tra- jik olayõna, günümüzden ve içinde ya- şadõğõmõz coğrafyanõn, Anadolu’nun kültürel birikiminden bakan bir yo- rumla yazõldõ ve sahnelendi. Bir ya- nõyla hiç kuşkusuz tarihi anlatan bir oyun. Çünkü Ali Berktay’õn uzun bir inceleme sonucu yazdõğõ oyunun kur- gusu, Hz. Ali’nin 661’de öldürülme- sinden, Hz. Hüseyin’in ve yakõnlarõ- nõn 680’de Kerbela’da katledilmele- rine kadar geçen 20 yõlõn anlatõmõna dayanõyor. Seçilen bu yirmi yõl, aslõnda İslam uygarlõğõ içinde iktidarõn yeni yükse- len egemen sõnõf eline geçerek salta- natlaşmasõna tanõklõk ediyor, Emevi ik- tidarõnõn yükseliş süreci söz konusu. Dolayõsõyla, Kerbela hadisesi gibi toplumsal ve kültürel bellekte silinmez izler bõrakmõş tarihi bir olayõn, bu ola- yõn içinde yer alan tarihi kişiliklerin ve bu sonuca doğru giden sürecin anla- tõmõ söz konusu. Ama “Kerbela” di- ğer yanõyla da bir simge-olaydõr... - Bu simge olayı sahneye koyarken bugüne nasıl bir göndermesi oldu- ğunu düşünüyorsunuz? Tragedya, Shakespeare trajedisi ve geleneksel taziye biçimleri arasõn- da bir noktada kaleme alõndõ oyun. “Kerbela”nõn farkõnõn, tarihin bu- güne dek sahnelerimize taşõnmamõş bir kesitini ele almasõ ve bunu, toplumun çok farklõ kesimlerinden insanlara benimsetebilmesi, onlarõ ortak bir paydada buluşturabilmesi olduğunu düşünüyorum. Bunun da en önemli nedeni, zulme, haksõzlõğa, sosyal adaletsizliğe karşõ her koşulda, gerekirse bir çölün orta- sõnda günlerce susuz kalarak başkal- dõrmayõ simgeleyen ve “Ölmek ye- nilmek değildir” diyen bu öyküde düşmanlõğõn değil, haksõzlõğa isyanõn öne çõkmasõ. Bu öyküde kin değil, sev- gi; ölümün hemen yanõ başõnda filiz- lenen aşk ve yaşam var. - Oyun, oyunculuğu kadar özgün müzikleri ile de dikkat çekiyor... Oyunun özgün müzikleri, daha ön- ce Avrupa’da da “Mustafa Suphi Destanı”, “Bir Anarşistin Rastlan- tı Sonucu Ölümü”, “Kurban” gibi oyunlarda birlikte çalõşma olanağõ bulduğum değerli müzik adamõ Tah- sin İncirci tarafõndan bestelendi. İncirci, hem çoksesli müziği çok iyi bilen, hem de bizim kültürümüze, genelde Doğu’ya ait motifleri, renk- leri eserlerine yansõtabilen çok değerli bir bestecimiz. Taziyelerde de bir yanda oyunun genel ritmini, sahne de- ğişmelerini belirleyen bir dõş orkestra, diğer yanda da doğrudan sahne üze- rinde yer alan bir iç orkestra kullanõ- lõyor. ‘Kerbela’nõn farkõnõn, tarihin bugüne dek sahnelerimize taşõnmamõş bir kesitini ele almasõ ve bunu, toplumun çok farklõ kesimlerinden insanlara benimsetebilmesi, onlarõ ortak bir paydada buluşturabilmesi olduğunu düşünüyorum. Bunun da en önemli nedeni, zulme, haksõzlõğa, sosyal adaletsizliğe karşõ her koşulda başkaldõrmayõ simgeleyen ve ‘Ölmek yenilmek değildir’ diyen bu öyküde düşmanlõğõn değil, haksõzlõğa isyanõn öne çõkmasõ.’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle