Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yaygın bir inanışa göre, 1 Mayıs günü
sabah yataklarından kalkıp yüzünü çiğle
yıkayanlar güzelleşirmiş...
Ben inanışı yıllar önce, İlhan Selçuk’un
yazdığı bir yazıdan öğrenmiştim...
Bugün 1 Mayıs...
Ben bu sabah yüzümü çiğle yıkayacağım!
Yıllardır 1 Mayıs’ı ve Nevruz’u bir sorun
olarak algılattılar topluma...
Avrupa’da 1 Mayıs kutlamaları ortaçağda
başladı. Hıristiyanlıktan önce yerleşik bir
töreye dönüşüp Güney Amerika’dan Asya’ya
dek her yere yayıldı.
Nevruz bahar bayramıdır. Eski takvimlere
göre yılın ilk günüdür. Geceyle gündüzün
eşitlendiği 21-22 Mart törenlerle karşılanır.
Halk edebiyatımızda “nevruziye” diye
anılan güzellemelerden geçilmez.
Demokrasi kavramı nedir?
Sermaye ve emek güçleri arasında, ulusal
gelirin paylaşımı tartışmasına kapılarını
sonuna değin açan rejimin adıdır.
2010 Türkiye’sinde ekonomik, sosyal ve
kültürel sorunlara sınıfsal temelden bakmak,
ulusalcı olmak, AKP iktidarı sözcülerince
şöyle değerlendiriliyor:
“Anayasa değişikliğine karşı çıkanlar ulusalcı
Ergenekoncudur. Eşitlik ve Demokrasi Partisi
(EDP) ulusalcılarla ve Ergenekoncularla işbirliği
yapmasın.”
Türkiye’yi yönetenler ulusalcılığı,
yurtseverliği, devrimciliği, solculuğu “terörist
örgüt” olarak görüyor...
Ulusalcılık yurtseverliktir, sınıfsal temele
dayalı politikaları benimser....
Ulusalcılar yani yurtseverler bir ülkenin
dağlarının, ovalarının, ırmaklarının, koylarının,
büklerinin “özelleştirme” adıyla çokuluslu
şirketlere peşkeş çekilmesine, “çokuluslu
altın avcıları”nın yasal işgallerine karşı tavır
koyarlar.
Amerikan İşçi Federasyonu, sekiz saatlik
işgününü işverene dayatmak için 1 Mayıs
1886’da genel grev ilan etmişti.
Chicago’da bu yüzden polisle işçiler çatıştı;
tutuklanan sekiz işçiden dördü ölüm cezasına
çarptırıldı. Amerikan İşçi Federasyonu, 1
Mayıs’ı gösteri günü olarak benimsedi.
1889’da İkinci Enternasyonal, bu kararın
uluslararası düzeyde uygulanmasını
onayladı...
1989 1 Mayıs’ın da Erdal İnönü
başkanlığındaki SHP heyetiyle Çin’de
Pekin’deydim...
Geziye katılan gazeteci arkadaşlarımdan
Osman Aralot’la birlikte Tienenman
Alanı’nda üniversiteli gençlerle yürüdük.
Çinli gençlerle birlikte “enternasyonal”i
söyledik hep birlikte...
Çin’den ayrılıp, İstanbul’a döndüğümüz gün
Pekin’in Tienenman Alanı kana bulandı,
onlarca genç öldü, yüzlerce genç yaralandı...
Kanlı 1977 1 Mayıs’ında Taksim
Alanı’ndaydık Şükran Soner’le birlikte...
Otellere yerleştirilen CIA ajanları ve “derin
devlet” Taksim’i kana buladı, onlarca emekçi
yaşamını yitirdi.
12 Eylül faşizmi DİSK’in kapısına kilit vurdu,
tüm yöneticileri yargılandı.
O tarihten bugüne dek 1 Mayıs tüm
dünyada kutlanırken Türkiye’de yasaklar
geçerli kaldı...
Ben yarın sabah Taksim Alanı’nda
olacağım...
İlhan Selçuk’a söz verdim, yüzümü sabah
kalktığımda “çiğ”le yıkayacağım daha da
güzelleşmek için...
Emeğin örgütlü gücü olan sendikalar,
demokratik kitle örgütlerinin arasında
yürüyeceğim Dolmabahçe’den Taksim’e
dek...
Bu anlamlı günü, kışkırtmak isteyen emekçi
düşmanı terör örgütlerinin yandaşlarına “işçi
sınıfı”nın örgütlü gücü yanıt verecektir,
şimdiden haber vereyim...
Emekçiler adalet ve hukuk istiyor...
Emekçiler özgürlük ve demokrasi istiyor...
DİSK ne diyor 1977 Kanlı 1 Mayıs’ıyla ilgili:
“36 insanımızı öldüren, ülkemizi karanlıklara
hapseden bu siyasi cinayetin üzerinden 33 yıl
geçmesine karşın hâlâ hesabı sorulmadı.”
1977 1 Mayıs’ının arkasındaki karanlık
güçler aydınlatılmadan, faili meçhul cinayetler
çözülmeden ülkemizde demokrasiden ve
özgürlüklerden söz edilebilir mi?
1982 faşist darbeci yönetiminin hazırladığı
anayasayı değiştirmeyen, seçim barajını
yüzde 10’dan aşağı çekmeyen, liderler
sultasının sürmesini isteyen AKP bu ülkeye
demokrasiyi ve özgürlükleri getiremez!
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
büyüyüp çocuk yaşta evlendirilen Türk kadını mı?
Yoksa “Türkiye’de Kadın ve AB Süreci” konulu top-
lantıya katılacak veya izleyecek bir avuç, “birbirinden
şık Gucci, Yves Saint Laurent, Channel marka giysi-
lerle” Brüksel’de boy gösteren Türk kadını mı?
Emine Hanım, “Avrupa kadın hareketinin Türk ka-
dınlarının değişimci ruhuyla daha da zenginleşeceğini,
güç kazanacağını” söyleyince...
...Türk kadınını çarşaftan çıkaran, kılık kıyafet
devrimiyle kadına kadın olduğunu anımsatan Ata-
türk’ten sonra, karşılarında burnu, iki gözü, dudağı
dışında baştan aşağı sımsıkı örtünmüş Türk kadını-
nı temsilen İslamcı RTE’nin eşini görünce...
...konuşmayı izleyen erkek kadın Avrupalılar kim bi-
lir ne kadar gülmüşlerdir.
Avrupalı kadınlar Emine Hanım’ın kılık kıyafetine ba-
karak “Türk kadınının değişimci ruhu” herhalde bu-
dur diye düşünmüşlerdir.
Üstüne üstlük Türk kadınının çocuklarından hele to-
runlarından bir dakika olsun ayrı düşmemeye özen
gösterdiğini, heyetimizi Brüksel’e taşıyan uçağın
yolcu listesine bakarak öğrenince herhalde ağızları
bir karış açık kalmıştır.
Zira Emine Hanım, geziye iki kızı Sümeyye ve Es-
ra ile torunları Mahenur ve Ahmet Akif’le katılıyor.
Bu manzaralar Recebistan dünyasının artık olmazsa
olmazı.
Ama AKP, örneğin parlamentonun olmazsa olmazı
Kamer Genç’e tahammül edemiyor.
Ellerinden gelse bir kaşık suda boğacaklar Kamer
Genç’i.
Zira tek başına çoğu kez de değil, hemen her ko-
nuda AKP’nin fiyakasını bozuyor.
Öyle konuşuyor ki, Çankaya’daki AKP’liden Baş-
bakan ve tabii bakanlara, hatta AKP Meclis grubu-
na kadar herkes nasibini alıyor.
Bağımsız bir milletvekili olmasına karşın, Kamer
Genç; genelde salla başını al maaşını genel kuralına
uymuyor da, neden sorun çıkaran bir kimlik sergili-
yor?
Görevini yapıyor. Örneğin Başbakan’ın eşini Arap
şeyhlerinin düğünlerine bir refakatçi grupla gönder-
mesi gibi “konuşulmaya değmez bulduğu konuları”
Meclis’e getirerek kimilerini rahatsız ediyor.
Kamer Genç:
Meclis’te Prof. Güngör Uras’ın dünkü Milliyet’te-
ki, “Merkez Bankası’na göre gıda enflasyonunda dün-
ya ikincisiyiz” başlıklı yazısını okusa et sorununun iç-
yüzünü sergileyen bir görevi yerine getirmiş olmayacak
mı?
Zira Güngör Uras, Merkez Bankası’nın önceki
gün açıklanan raporuna göre, “enflasyonun sorum-
lusunun et fiyatları olduğunu ve et fiyatları artınca, gı-
da fiyatlarının da arttığının” altını çiziyor.
Kimler eti daha fazla yer, kimler yiyemez? “Zen-
ginlerin toplam tüketiminde gıda harcamasının payı
az, et harcamalarının payı fazladır. Fakirlerde gıda har-
camaları tüketim harcamalarının büyük bölümünü oluş-
turur ama toplam tüketim harcamalarında etin payı çok
azdır” diyor.
Prof. Uras bu iki cümlelik saptamayla Başbakan’ın
övdüğü “Recebistan cennetinin” gerçek yüzünü
gösteriyor.
Fakat yoksul, az veya dar gelirli insanları düşüne-
rek Başbakan RTE’nin yükselen et fiyatlarını aşağı-
ya çekmeye giriştiğini ballandıra ballandıra anlatan
haber ve manşetlerin gerçeği yansıtmadığını da or-
taya koyuyor:
“Anlaşıldığı kadarıyla Merkez Bankası’nın enflasyon
raporunu okuyan hükümet yetkilileri, enflasyonu
kontrol altına almak için ‘et ithalatına’ karar vermiş-
ler.”
Yani? Et fiyatlarındaki güncel tırmanış, halkın gün-
cel gıda (et) sorunu RTE’nin öncelikli sorunu değil.
Bir başka daha da büyük sorun “üretimin gerilemesi,
arzın talebi karşılayamamasıdır”.
Et ithalatı süreklilik kazanırsa zaten gerileyen hay-
vancılığın daha da kötüye gideceğini her ortamda söy-
lüyor uzmanlar.
Hükümetin dışarıdan et almaya karar verirken it-
halatın etkilerinden hayvancılığı koruyacak veya
hayvancılığın gelişmesini sağlayacak yeni önlemler
aldığını duyumsatan medyada tek bir habere rast-
lanmıyor.
Son sözü Uras’a bırakalım:
“İthalat başkalarına iş ve aş imkânı yaratır. Bizi fa-
kir, başkalarını zengin eder.”
SAYFA 1 MAYIS 2010 CUMARTESİCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1 Mayıs
Oslo Y 11
Helsinki Y 12
Stockholm Y 16
Londra PB 15
AmsterdamY 14
Brüksel Y 14
Paris P 17
Bonn Y 18
Münih Y 22
Berlin PB 19
Budapeşte Y 26
Madrid Y 25
Viyana Y 22
Belgrad B 26
Sofya B 23
Roma PB 18
Atina PB 22
Zürih PB 18
Moskova Y 20
Aşkabat B 21
Taşkent PB 29
Bakû Y 15
Bişkek Y 24
Tiflis Y 21
Kahire PB 26
Şam B 26
İstanbul PB 20
Edirne PB 23
Kocaeli PB 21
Çanakkale PB 20
İzmir PB 25
Manisa PB 25
Denizli B 25
Zonguldak PB 16
Sinop PB 17
Samsun B 19
Trabzon Y 15
Giresun B 16
Ankara PB 20
Eskişehir PB 20
Konya B 19
Sıvas Y 17
Antalya B 24
Adana Y 24
Mersin Y 23
Diyarbakır Y 20
Şanlıurfa Y 23
Mardin Y 20
Siirt Y 20
Hakkâri Y 11
Van Y 14
Kars Y 10
Ülkemizin güney
ve doğu kesimleri
parçalı çok bulutlu,
Doğu Akdeniz, Doğu
Karadeniz, Doğu ve
Güneydoğu Anado-
lu bölgeleri ile Niğde,
Kayseri ve Sıvas
çevreleri sağanak ve
gök gürültülü sağa-
nak yağışlı, diğer
yerler parçalı ve az-
bulutlu geçecek. Ha-
va sıcaklığı iç ve ba-
tı bölgelerde 1 ila 3
derece artacak.
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
1 Mayıs
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212 343 72 69
Ağõr ve Vahim Bir
Toplumsal Hastalõk
Hatta gizlenmek, üstü örtülmek isteniyor. Yöne-
tici konumundakiler, iktidardakiler bu olaylarõ ya-
yõmladõğõ için medya organlarõnõ suçluyor. Olayla-
rõn yer aldõğõ beldenin belediye başkanõ inanõlmaz
bir pervasõzlõkla, biz olayõ kapattõk, aileler anlaştõ,
şikâyetçi yok, diyebiliyor. Birbiri ardõ sõra sayfala-
ra, ekranlara yansõyan cinayetleri, intiharlarõ, sayõ-
sõz cinsel taciz ve saldõrõlarõ, yürek burkan, yüz kõ-
zartan, acõ ve utanç veren diye tanõmlamak ve on-
larõ cezalandõrma yollarõnõ aramak asla yeterli ola-
maz. Türkiye’nin yönetiminde söz sahibi olanlar
bu son derece ciddi prognozun, ağõr toplumsal has-
talõğõn neden ve oluşumuna (etiyoloji ve patogene-
zine) gereken önemi vermez, buna öncelik tanõya-
rak çarelerini araştõrmazlarsa tarih önünde suçlu ve
sorumlu olacaklardõr. Türkiye’nin ünlü sosyolog,
psikolog, pedagog ve çeşitli dallardan bilim insan-
larõnõn bu toplumsal hastalõğa yakõn ilgi duyarak ve
gerekli analizleri yaparak uzun vadeli çareler araş-
tõracaklarõnõ, yöneticilere yol göstereceklerini, on-
larõn politikadan, oy kaygõsõndan başlarõnõ kaldõra-
rak bu son derece ciddi toplumsal soruna eğilmele-
rini sağlayacaklarõnõ ummak istiyorum.
coskunoz@superonline.com
‘BAŞINA DERT ALIRSIN’ DEMİŞTİ
Cihaner’i uyaran
hâkim terfi etti
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İsmailağa
cemaatine yönelik soruşturma yürüten Başsavcõ İl-
han Cihaner’i “başını derde sokacağı’’ konu-
sunda “uyaran” hâkim Çetin Şen, Adalet Bakan-
lõğõ Ceza İşleri Genel Müdürlüğü görevine atandõ.
Şen, daha önce aynõ birimde yardõmcõlõk görevini
yürütüyordu. İsmailağa cemaatine yönelik soruş-
turmanõn ardõndan 23 Şubat 2009 tarihinde ilk
gözaltõlarõn hemen ardõndan Başbakan Yardõmcõsõ
Cemil Çiçek’in Cihaner’i aradõğõ ortaya çõkmõştõ.
O dönemde Adalet Bakanlõğõ Ceza İşleri Genel
Müdür Yardõmcõsõ Şen de başsavcõyõ arayanlar
arasõndaydõ. Cihaner, Şen’in kendisine “Böyle so-
ruşturmaların insanın başını derde sokacağını,
Ankara’da ortalığın toz duman olduğunu, so-
ruşturmanın Ergenekon soruşturmasına misille-
me olarak algılanacağını belirttiğini” söylemişti.
Genelkurmay, Özgüldür’e ait olduğu iddia edilen ses kaydõ ile ilgili açõklama yaptõ
‘Yıpratma amaçlı’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ge-
nelkurmay Başkanlõğõ, Anayasa Mahkeme-
si üyesi Serdar Özgüldür’e ait olduğu id-
dia edilen ses kaydõyla ilgili yapõlan değer-
lendirmelerde, “kurum veya kişilerin hak-
sız yere yıpratılmalarının amaçlanmış
olabileceği” uyarõsõnda bulundu.
Genelkurmay Başkanlõğõ’nõn internet si-
tesinden yapõlan açõklamada, 26 Nisan tari-
hinden itibaren, bazõ basõn yayõn organla-
rõnda, internet sitelerinde yayõnlanan bir
ses kaydõna dayanõlarak çeşitli haberlere ve
yorumlara yer verildiğinin görüldüğü belir-
tildi. “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yargı-
nın bağımsızlığına olan duyarlılığı ve
Yüce Anayasa Mahkemesi ile üyelerinin
anayasal konumları ve saygınlıkları kar-
şısında, söz konusu haber ve yorumların
doğru olmayacağı açıktır” denilen açõkla-
mada, “Bu itibarla, konuyla ilgili olarak
yapılan yorum ve değerlendirmelerde, son
zamanlarda sıklıkla başvurulan bu ve ben-
zeri hukuka aykırı girişimlerle, kurum ve-
ya kişilerin haksız yere yıpratılmalarının
amaçlanmış olabileceği göz ardı edilme-
melidir” görüşü kaydedildi. Açõklamada, söz
konusu iddialarõ ortaya atanlar hakkõnda il-
gili makamlar nezdinde gerekli yasal giri-
şimlere başvurulduğu bildirildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ da, Öz-
güldür’e ait olduğu iddia ses kaydõ ile ilgi-
li soruşturma başlattõ. AKP kapatma dava-
sõyla ilgili olan ses kaydõnda, “Genelkurmay
Adli Müşaviri Hıfzı Paşa var. 30 senelik
arkadaşım benim. Öğlen bize çok güzel
yemek verdi. Üyelerin ikisi oradaydı.
Sohbet ettik işte biraz. Söylediği şu ada-
mın. Dedi ki ‘Bak gemi azõya aldõlar. Çok
büyük komplikasyona yol açma riski var’ de-
di. Sonra dedi ‘Elini vicdanõna koyup bü-
yük toplum baskõsõnõ göğüsleyip yani bir an
önce kapatõn’, yani öyle bir niyetleri var.
Onu da devletin belli kesimlerin de, özel-
likle silahlı kuvvetlerin de bizden arzuları
var. Yani bir şekilde intikal etti onlar bi-
ze. Yani zannediyorum nisan, mayısta fa-
lan gündeme alırız, şeyden sonra. Bir ka-
rar verilsin” ifadeleri yer alõyor.
Çiçek üçüncü
kez tutuklandõ
İrticayla Mücadele Eylem
Planı davası kapsamında
hakkında yakalama kararı
çıkarılan Deniz Kıdemli
Kurmay Albay Dursun Çi-
çek teslim oldu. Albay Çi-
çek, dün kızı ve avukatı
İrem Çiçek ile Beşiktaş’taki
İstanbul Adliyesi’ne geldi.
Adliyenin Çırağan Caddesi
üzerindeki kapısından gelen
Çiçek, binaya yemekhane
kapısından girdi. Çiçek
hakkındaki karar yüzüne
okunduktan sonra tutukla-
narak cezaevine gönderildi.
ÇELİK, DAVA
HAZIRLIĞINDA
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - İrticayla Mücadele
Eylem Planõ iddianamesinin
mahkemece kabul edilerek,
Albay Çiçek hakkõnda tutuk-
lama kararõ verilmesi üzerine
AKP Genel Başkan Yardõm-
cõsõ Hüseyin Çelik, İrtica ile
Mücadele Eylem Planõ’nda
dönemin Milli Eğitim Bakanõ
olarak adõ geçtiği gerekçesiy-
le Albay Dursun Çiçek hak-
kõnda dava açmaya hazõrlanõ-
yor. Hüseyin Çelik’in avu-
katlarõ iddianameyi inceleyip
delilleri değerlendirdikten
sonra Albay Çiçek hakkõnda
tazminat ya da ceza davasõ
açmaya karar verecekler.
Müdahil olma talebi
Bu arada Hüseyin Çelik, İs-
tanbul 13. Ağõr Ceza Mahke-
mesi’nde görülecek “İrtica
ile Mücadele Eylem Planı”
davasõna müdahil olma tale-
binde bulundu. Çelik’in avu-
katõ Mehmet Fuat Aksoy, İs-
tanbul 13. Ağõr Ceza Mahke-
mesi’ne iletilmek üzere, nö-
betçi Ankara 12. Ağõr Ceza
Mahkemesi’ne müdahillik ta-
leplerini içeren dilekçeyi ver-
di. Dilekçede, “İrtica ile
Mücadele Eylem Planı” adlõ
belgede, “Milli Eğitim Ba-
kanlığı’na ait okul öğrenci-
lerine ait ibadet görüntü ve
haberlerin medyada yoğun
biçimde yer alması sağlana-
rak Milli Eğitim Bakanı ka-
muoyu nezdinde yıpratıla-
caktır” ifadesi bulunduğu be-
lirtilerek dönemin Milli Eği-
tim Bakanõ Çelik’in,
AKP’den ayrõ olarak zarar
gördüğü ifade edildi.
Mahkemede iki zõt görüş
HâkimŞengün,Çiçek’leilgilikararamuhalefetederkenmahkeme
üyeleriÖzeseveHaşõloğlu’nunoyuylayakalamakararõçõkarõldõ
İstanbul Haber Servisi - İr-
ticayla Mücadele Eylem Planõ
iddianamesini kabul eden İs-
tanbul 13. Ağõr Ceza Mahke-
mesi, oyçokluğu ile yakalama
kararõ çõkarõlan Deniz Kurmay
Albay Dursun Çiçek’in iddia
edilen suçlarõ işlediğine dair
kuvvetli şüphenin bulunduğu-
nu belirtti. Başkan Köksal Şen-
gün ise belgede Çiçek’in par-
mak izine rastlanmadõğõna dik-
kat çekerek, yakalama kararõ-
na muhalefet etti.
Çiçek hakkõnda mahkeme
üyeleri Hasan Hüseyin Öze-
se, Sedat Sami Haşıloğlu’nun
oyuyla yakalama kararõ çõka-
rõldõ. Dosya içeriği, muhtelif
kriminal raporlar ve tanõk ifa-
deleri dikkate alõndõğõnda, Çi-
çek’in üzerine atõlõ suçlarõ iş-
lediğine dair kuvvetli şüphe se-
beplerinin bulunmasõ kararõn
gerekçeleri arasõnda yer aldõ.
Çiçek’in delilleri gizleme veya
değiştirmesi konusunda da kuv-
vetli şüphenin bulunduğunu
belirten heyet, Çiçek’in üzeri-
ne atõlõ suçlarõn CMK’nin
100/3. maddesi uyarõnca tu-
tuklamayõ gerektirebilecek suç-
lardan olduğu belirtildi.
‘Parmak izi yok’
Bu karara muhalefet eden
Başkan Şengün, Çiçek’in so-
ruşturma kapsamõnda iki ayrõ
tarihte nöbetçi mahkemece tu-
tuklandõğõ, itirazlar üzerine iki
kez serbest bõrakõldõğõnõ anõm-
sattõ. Tahliyeden, iddianamenin
düzenlenmesine kadar soruş-
turma dosyasõna sanõk aleyhi-
ne herhangi bir bilgi ve belge
konulmadõğõ gibi son gelen
raporda da suçlandõğõ belge
üzerindeki parmak izlerinin
kendisine ait olmadõğõnõn be-
lirtildiğini kaydetti. Sanõğõn
konumu itibarõyla delilleri yok
etme, gizleme veya değiştirme
yönünde herhangi bir girişi-
minin tespit edilemediğini kay-
deden Şengün, “devlet me-
muru olup sabit işyeri ve
ikametgâh adreslerine sahip
olması karşısında, kaçma ve
saklanma şüphesinin bulun-
madığı dikkate alınarak sa-
nık hakkında yakalama ka-
rarı çıkarılmasına gerek ol-
madığı” görüşünü bildirdi.
Şengün ayrõca tutuklu sa-
nõklar avukat Serdar Öztürk,
Aydõnlõk dergisi çalõşanlarõ
Ufuk Akkaya ve Deniz Yıl-
dırım’õn tahliye olmalarõ yö-
nünde görüş bildirdi.
‘Islak’ yerine
‘elektronik’ imza
TSK’DEN TEKNOLOJİK ÖNLEM
SERTAÇ EŞ
ANKARA - Son dönemde belge sõzdõrõlmasõ
iddialarõyla yoğun olarak mücadele eden Türk
Silahlõ Kuvvetleri (TSK), mesaj ve evrak dağõtõ-
mõnõ bilgisayarlõ ağ üzerinden kriptolu sistemle
gerçekleştirmeye hazõrlanõyor. Mesaj ve Evrak
Dağõtõm Sistemi (MEDAS) olarak bilinen proje-
nin tamamlanmasõyla, tek merkezden kontrol
edilecek sistemde “ıslak imza” yerine “elektro-
nik imza” kullanõlacak.
Belge sõzmasõ nedeniyle son dönemde yoğun
olarak tartõşma konusu olan TSK, basõlõ evraktan
elektronik ortama taşõnõyor. Yürütülen projenin ta-
mamlanmasõyla, Genelkurmay ve diğer karargâh-
lar birliklerle bilgisayarlõ ağ üzerinden iletişim ku-
racak. Buna göre mesaj ve evraklarõn iletimi basõlõ
ve “ıslak imzalı” evraklarõn üzerinden yapõlma-
yacak. Yazõşmalar elektronik ortamda gerçekleşti-
rilecek ve evraklara elektronik imza atõlacak.
Tek merkez kontrol edilecek
Koç Sistem tarafõndan yürütülen proje kapsa-
mõnda bütün yazõşmalar, mesaj ve evrak dağõtõmõ
tek merkezden kontrol edilecek. Sisteme dõşar-
dan müdahale edilmemesi için bütün işlemler
kriptolu olarak gerçekleştirilecek. Yetkisiz kişile-
rin girmesinin de engelleneceği sisteme kimin ne
zaman girdiği ve yaptõğõ bütün işlemler kayõt al-
tõna alõnacak. Kurulan sistemde aynõ zamanda
“kötü niyetli belge paylaşımı ve dosya değişik-
liği” engellenecek. Sistemin korsan yazõlõmlara
ve dõşarõdan saldõrõlara karşõ da üst düzeyde ko-
runaklõ olmasõ planlanõyor. Mesaj ve evrak dağõ-
tõm sistemine geçilmesinin, basõlõ kâğõt dağõtõmõ-
nõn hiçbir koşul altõnda sağlayamayacağõ güven-
lik önlemlerini getirdiğine dikkat çekiliyor.
Baştarafı 2. Sayfada