11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
B oratav, “ Kayıt dışı geliş, sıfırda kal- saydı en az 14 milyar dolar üstü döviz talebi daha olacaktı” diyor.. - Türkiye, iki dõşsal şokun etkisiyle oluşan bir ekonomik bunalõm içindedir. Batõ ekonomi- sindeki küçülme dõş talebi, dolayõsõyla ihraca- tõ aşağõ çekmiş, dõş kaynak girişlerindeki düş- me, tersine dönme ise milli gelirin yüzde 6’sõ ile 12’si arasõnda değişen bir şok yaratarak iç ta- lebi hõzla aşağõ çekmiştir. Ancak kritik bir so- ru var: Dõş kaynak girişlerindeki durgunlaşma, tersine dönme, döviz fiyatlarõndaki tõrmanma- yõ hõzlandõrarak bir finansal krize niçin yol aç- madõ? Üç etken, finansal piyasalarõn krize sürük- lenmesini önlemiştir. Birincisi, döviz arzõnõn res- mi rezervlerde gerçekleşen 9.7 milyar dolarlõk erimeyle beslenmesidir. Rezerv erimeleri baş- ka kaynaklarla desteklenmezse fazla sürdürü- lemez; istikrar getireceğine, finansal sistemin güçsüzlüğü olarak algõlanõr, sermaye çõkõşlarõ- nõ hõzlandõrõr. İkinci etken yerli banka, şirket, rantiyelerden kaynaklanan, krizden önceki on üç aylõk dö- nemde 19.9 milyar dolara yaklaşmõş olan net ser- maye çõkõşlarõnõn son bulmuş olmasõdõr. 3.7 mil- yar dolarlõk bir net girişle, kriz aylarõnda olum- lu doğrultuda 23.6 milyar dolarlõk pozitif bir ter- sine dönme meydana getiriyor. Üçüncü ve kanõmca en önemli etken, Ekim 2008 ile Ekim 2009 arasõnda Türkiye ekono- misine 14.3 milyar dolarlõk bir kayõt dõşõ kay- nak girmesiyle ilgilidir. Bu olgunun ilk belirti- si, 2008 Ekim ödemeler dengesi tablolarõ ara- lõkta yayõmlanõnca ortaya çõkmõştõ. Bir ayda gi- ren 7.4 milyar dolarlõk kaynağõ belirsiz, esra- rangiz sermayenin Türkiye’nin dramatik bir fi- nansal çöküntüye sürüklenmemiş olmasõna katkõ yaptõğõ tartõşõlmazdõr. O tarihte de sordu- ğum gibi; “Siyasal İslamın bir enternasyonal dayanışması mı, yerli cemaatlerden bir can simidi, ast-ronomik bir kara para aklanma- sı mı söz konusudur?” Bilemiyorum. Bu esrarengiz can simidinin devam ettiği ve kriz süresinde 14.5 milyar dolarlõk bir toplama ulaştõğõ gizlenmektedir. Finansal kriz ve çalkantõ ortamlarõnda kayõt dõşõ sermaye hareketleri ge- nellikle net çõkõş gösterir. Bankalardan çekilen döviz yastõk altõna, kayõt dõşõ yollarla ülke dõ- şõna taşõnõr. Ödemeler dengesi hesaplarõ eksi de- ğerler verir. Örneğin 2001 krizi boyunca 3.1 mil- yar dolar kayõt dõşõ çõkõş göstermiştir. Ekim 2008’i izleyen kriz aylarõnda kayõt dõ- şõ sermaye hareketleri çõkõş doğrultusunda, hatta sõfõr olarak gerçekleşseydi, finansal piya- salar en azõndan 14 kusur milyar dolarlõk ek dö- viz talebiyle karşõlaşacaktõ. Döviz fiyatlarõndaki tõrmanmanõn Türkiye’yi 2001 benzeri bir fi- nansal krizin eşiğine sürükleme olasõlõğõ gün- deme gelecekti. Kaynak dõşõ para girişlerine õşõk tutmak TCMB’nin görevidir. İlk açõklama da Merkez Bankasõ Başkanõ’ndan 20 Nisan 2009’da Ba- kanlar Kurulu’na sunulan bir brifingde geldi. Başkan basõndan öğrendiğimize göre bu sunu- şunda, kayõt dõşõ sermaye girişlerini varlõk ba- rõşõ nedeniyle Türkiye’ye giren döviz varlõkla- rõna bağlamõş. Bu açõklama tamamen yanlõş ve yanõltõcõydõ. Zira sözü geçen düzenleme, yurtdõşõndan geti- rilecek varlõklarõ yüzde 2, ülke içinden getiri- lenleri yüzde 5 oranõnda vergilemekteydi. Ver- gi avantajõndan yararlanmak için dövizin yurt- dõşõndan kayõtlõ olarak bankalar aracõlõğõyla transfer edilmesi gerekiyordu. Ayrõca uygula- ma süresi içinde kapsama giren yurtdõşõ trans- ferlerin toplamõ da sadece 3.2 milyar TL’den (2 milyar dolardan) ibarettir. Yani hem devede ku- laktõr hem de kayõt içidir. Merkez Bankasõ Başkanõ 29 Temmuz 2009 ta- rihli basõn toplantõsõnda sorular üzerine, 2008’in son üç ayõnda 12 milyar dolar olarak belirlenen kayõt dõşõ girişlerin 4.4 milyarõnõn Türk vatan- daşlarõnõn yurtdõşõ mevduatlarõndan Türkiye’ye aktarmalarõndan oluştuğunu ileri sürmüştür. Benim kullandõğõm tablo, ödemeler dengesinin bu düzeltme işleminden sonraki verilere göre dü- zenlenmiştir. Daha önce yayõmlanan veriler kul- lanõlsaydõ, kriz boyunca kayõt dõşõ sermaye girişleri 19 milyar dolara yaklaşacaktõ. Şimdi endişe ediyorum. Merkez Bankasõ ha- yali, hatalõ bir sayõyõ gerçek kalemlere (örneğin Türk vatandaşlarõnõn ülkeye aktardõklarõ yurt- dõşõ mevduata) kaydõrarak ortadan kaldõrmaya mõ çalõşõyor? Yaptõklarõ düzeltme işleminin ay- rõntõlõ dökümü verilmedikçe inandõrõcõ olma- yacaklardõr; kayõt dõşõ rakamlarõ olduğu gibi ko- rumalarõ ehvendir. Krizden ilk etkilenen Doğu Avrupalõlar gibi Türkiye de Kasõm 2008’de IMF ile bir stand-by anlaşmasõ yapsaydõ, sonraki sekiz dokuz ay için- de alacağõ kredi taksitlerine denk gelebilecek bir dõş kaynağõ kayõt dõşõ sermaye girişlerinden sağ- lamõş görünüyor. Ekonomik bunalõma bir de fi- nansal krizin eklenmesi belki de bu katkõ sa- yesinde önlenmiştir. Krizin derinleşmesini, yaygõnlaşmasõnõ frenleyen bir katkõnõn varlõğõ- nõ elbette üzüntüyle karşõlamõyoruz. Ancak toplumun kaderini ilgilendiren ekonomik ko- nularda “üzümünü ye bağını sorma” diye- meyiz. Kaynağõnõ bilmeliyiz ki, aynõ hõzla çõ- kõp çõkmayacağõnõ, yani bugünkü can simidinin yarõnõn baş belasõ olup olmayacağõnõ öngöre- bilelim. Finansal kriz sonrasõnda ABD, AB ta- rafõndan sõkõştõrõlaran İsviçre dahil, “off-shore” cennetlerinden kaçan kara/gri paranõn sõğõnmaya başladõğõ bir liman haline gelip gelmediğimizi algõlayalõm. Birilerinin bir destek ve dayanõşma fonu söz konusu ise maliyetini, bedelinin ne ol- duğunu öğrenelim. 1980’li yõllarõn hayali ihra- catõnõ andõran bir hayali borç ödeme olgusunun ortaya çõkõp çõkmadõğõnõ bilelim. Türkiye bur- juvazisinin kimden ne kaçõrdõğõnõ, nedenleriy- le birlikte tahmin edebilelim. Bu hesaplarõ ya- yõmlayan Merkez Bankasõ’nõn hatasõ, özensiz- liği söz konusu ise, doğru dürüst iktisadi çö- zümlemelerin gereği olan “düzeltin, hataların hesabını verin” çağrõsõnõ yapalõm.. CMYB C M Y B 1 MAYIS 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ 11 YARIN: SINIRSIZ TÜKETİMLE BÜYÜME BİTTİ Üç etken, finansal piyasaların krize sürüklenmesini önlemiştir. En önemli etken, Ekim 2008 ile Ekim 2009 arasında Türkiye ekonomisine 14.3 milyar dolarlık bir kayıt dışı kaynak girmesiyle ilgilidir. T Türkiye toplumunun sõnõfsal ve siyasi dengeleri 1990’lõ yõllarõn büyük bölümünde iktidarlarõ çalkantõlõ, istikrarsõz, “eskinin kötü kopyası” olan popülizme doğru savurdu. Emekçilerin güncel taleplerine karşõ duyarlõlõklarõn siyaseti fazlasõyla etkilemeye başlamasõ, egemen sõnõflarõ “popülizmi ebediyen tarihe gömmeyi” hedefleyen bir önceliğe yöneltti. 1998 sonlarõnda IMF ile ilişkilerin yeniden kurulmasõ, bu bağlantõlarõn 2001 kriziyle bütünleşerek on yõl boyunca kesintisiz sürmesi, bu önceliğin ürünüdür. AKP bu yönelişi devraldõ, sermayenin genel çõkarlarõnõ, içerden ve dõşardan sadakatle gözetti. İçerde cemaat-tarikat, dõşarda Arap sermaye çevrelerini kayõracak yöntemler geliştirmesi, neoliberal modelin temel öğelerini zedelemediği için fazla tedirginlik yaratmadõ. Zira bölüşüm ilişkileri hem 2001 krizinden sonra, hem de AKP’li yõllarda halk sõnõflarõnõn aleyhine sistematik olarak bozulmuştur. Tek başõna bu etken, Türkiye burjuvazisinin iktidara verdiği temel desteği açõklamaya yeter. Bu söylemlerin nicel desteklerini bugün, yukarõdaki tablo aracõlõğõyla tartõşalõm. Kriz içinde bölüşüm göstergeleri kural olarak emek aleyhine bozulur. Krizin bitimini izleyen yõllarda ise bu bozulmalar kõsmen veya tamamen giderilir. Tablomuzda seçilen yõllar, bu sarkaç benzeri hareketin Türkiye’de de meydana gelip gelmediğini belirlemeye olanak tanõyor. Kriz öncesi dünya ve Türkiye ekonomilerini etkileyen konjektürün zirve noktasõ 1998’dir. Sonrasõndaki iniş, kriz aşamasõnõn dip noktasõ 2002’dir. 2002-2007 karşõlaştõrmasõ, ayrõca AKP’li yõllarõ kapsadõğõ için de önemlidir. Böylece krizin emek bakõmõndan yol açtõğõ genelde olumsuz bölüşüm değişikliklerinin, AKP’li yõllarda olumlu olmasõ gereken uzantõlarõnõ belirlememize olanak veriyor. Görülüyor ki, 2001 krizinin yarattõğõ bölüşüm bozulmalarõ, 2007’ye kadar düzelmemiştir. Bu durum önceki krizlerin ertesinde bölüşüm göstergelerinin izlediği emekten yana olumlu sarkaç hareketinin, AKP’li iktidar yõllarõnda gerçekleşmediğini gösteriyor. 14.3 milyar dolarlõk kayõt dõşõ kaynağõ bilinmeyen paranõn Türkiye’ye gelmesi finansal piyasalarõn krize sürüklenmesini önledi Krizde kayıt dışı can simidi K orkut Boratav Hoca’dan son dünya ekonomik krizinin analizini istediğimizde, sistemin içinden gelen eleştirilerden örnekler vererek söze giriyor. Sistemin içinden krize yol açan ekonomik süreçlerin analizi yapõlõrken, “kapitalizm başıboş bırakıldığında azgınlaşacağı” gerçeğinin altõnõn koyu koyu çizildiğine işaret ediyor... - Bir kez daha kapitalist sistemin meşruiyetinin sorgulanõr hale geleceğini keşfettiler. Sistemin kazanç hõrsõnõn gemlenmesi gereğinin zorunluluğunu gördüler. Daha önce bu gemleme sayesinde kapitalizmin altõn çağõ yaşandõ. Dünya dengelerinin değişmesi bağlantõlõ altan alta kontrolün tasviyesi gündeme geldi. Kontrolün en kolay kaldõrõldõğõ alan finans sistemi oldu. Sosyal alana daha sonra gelindi. Finans kapitalin sonsuz kazanç ortamõ doğdu. Soyguncu baronlar, antitröst yasalarla frenlenmişti. Amerika’da halkõn sosyalizmden nefret ettiği söylenir. Finans kapitalden Wall- street’ten daha fazla nefret edilen yer yoktur. Yine de sermayenin en kolay engel kaldõrdõğõ alan finans oldu. Sõnõrsõz kazanç hõrsõnõn yarattõğõ çõplak yüz ortaya çõktõ. Sistemin, yamyamlar kapitalizmi yüzü en çõplak orada geçerli. Geniş bir kirlenme ortamõ var. Krizde açõk seçik, yaşananlarla görüldü. Amerikan toplumunun olup bitenleri nasõl sahtekârca seyrettiği, devletin ele geçirilmiş olduğu... Kapitalizmin meşruiyeti çok ağõr darbe yedi. Kriz sonrasõ yapõlan anketlerin sonuçlarõ ilgi çekici. “Kaybeden kurumlar mı, kapitalizm mi” sorgulamasõnda, az farkla kapitalizmin kaybettiği yargõsõ öne çõkõyor. Çoğunluk gençler, “Başıboş sistemin meşruiyeti çok ciddi sarsılmıştır” yargõsõnõ ortaya koyuyorlar. Sistemin çöküşünü, sarsõlan güveni önlemek için olağanüstü çabalar harcanõyor. “Nereye gidilecek” sorusuna yanõt vermek, öngörü yapmak kolay değil. “Sisteme muhalefet nasıl kanalize edilecek” sorusunun yanõtõ önemli. Geçmiş krizler sağõn canlanmasõ sonucunu getirmişti. Amerika’daki bu sonuçtan farklõ olarak Fransa sola açõlmõştõ. 3. dünya ülkeleri krizlerinde de geçişler çok farklõ olabiliyor. Türkiye’de son kriz AKP’yi iktidara getirdi. Arjantin’de sol güçlendi. Güney Amerika’da sol iktidarlar büyük başarõlar kaydettiler... Geleceği belirleyecek gelişmeleri öngörememekle birlikte krizin yadsõnamayacak sonuçlarõnõn altõ çizilebilir... Serbest piyasa söylemi külliyen iflas etti. Finansal genişleme, kamu açõklarõ, serbest piyasanõn yükseldiği tüm normlar tersine çevrildi. Hõzla terk edildi. Çevre ekonomileri krize kõrõlgan girmemişlerse; harcama kartõnõ, kamu musluklarõnõ açan Çin örneği, Hindistan, Brezilya.. krizden toparlanarak çõkan ülkeler oldular. Bize geleneksel reçete dayatõldõ. Kapitalizmin meşruiyeti darbe yedi SERMAYE KAYIRILDIĞI İÇİN AKP’Yİ DESTEKLEDİ ABD’NİN EKONOMİK EGEMEN GÜCÜ KÜÇÜLDÜ - Başõboş finans sistemi olmaz, kontrol edilmeli. Avrupa Amerika’ya karşõ çõkõyor, “Biz kendimizi kontrol ederiz” diyor. Genel anlamda kriz ön- cesi geçerli olan neoliberal politikalar hõzla terk ediliyor. Fakat finans kapi- tali geçici toparlayan, kabul edilebilir önlemlerin ardõndan hõzla geriye dö- nülürse nelerin olacağõ bilinmiyor. Hõzla eskiye dönmemenin uyarõlarõ ya- põlõyor. Çõkõş yöntemleri içinde öne çõ- kan yüksek borçlanmalar sorgulanõyor; “Nasıl, neyle ödenecekler?” Vergi- lendirmelerde, para basõp borç kâğõdõ ödemelerde kâğõdõn değerinin aşõndõ- rõlmamasõ için sõnõrlar nerelerde tutu- lacak? Tüm bu seçenekler korkutuyor. Kimin galip, kimin yenik çõktõğõ bel- li değil. Mucize ekonomisinin hego- monik durumu büyük ölçüde sarsõldõ. Pek çok konuda Çin’e bağõmlõ hale geldi. Irak’tan çekilmeden Afganistan’da savaşamamak... Ekonomik hegemonik gücün çarpõcõ biçimde küçüldüğünü or- taya koyuyor. Ağababalar bu durumu ciddice tartõşõr hale geldiler... Her şekilde Türkiye’de de dünya da da solun yeniden gelişmesinin nesnel şartlarõ ortada. Yeni bir çağõn adeta eşi- ğinde sayõlabiliriz. Ancak öznel şart- larõn ne olduğu belli değil. Latin Amerika, Hindistan, Çin gelişmede şanslõ görünüyorlar. Avrupa için ay- nõ şeyleri söylemek güç... Üç büyük coğrafya da önceden çok da öngörü- lemeyecek önemli gelişmelere ge- be...Kimin galip, kimin yenik çıktığı belli değil. Mucize ekonomisinin hegomonik durumu büyük ölçüde sarsıldı. . Boratav ve Şükran Soner
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle