27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 7 NİSAN 2010 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ Çürüyen Ruhların Kokusu Kavramlar havada uçuşuyor. Yere çakılan kavramlardaki deformasyon, ağzı burnu dağılmış boksörlerin yüzlerine benziyor. Köşesinden bağıran birisi “mükemmeli bekleme, kötünün iyisini de yitireceğiz” telaşında. Besbelli “ehveni şer, şerlerin en kötüsüdür”ü bilmiyor. Bir diğeri yere çakılmış bir kavramı alıp adam edecek aklı sıra; “yararsız doğrular” diye kırmızı bir öfkeyle yazıyor. “Arkadaşlar ne oluyorsunuz, biraz sakin olun, böyle uydurmalarla bir yere varılmaz” diyenlere çok ama çok kızıyorlar. Kendilerini ihanete uğramış hissettikleri için kırmızıları kan kırmızısına dönüşüyor. Ortalarda bir yerlerde durmak için çabalayan Ruşen Çakır yanlış anlamış bu arkadaşları. “Aslında çok söz söylemeye gerek yok. Bu kişilerin bir bölümü, temel sloganı ‘gerçekçi ol, imkânsızı iste’ olan 1968 kuşağından. Onca yıl sonra ‘hayalci ol, azla yetin!’ noktasına varmış olmaları hem kendileri, hem Türkiye için üzücüdür” diye yazıyor. Doğru değil, paradigmaları değişti bu arkadaşların, “Gerçekçi ol iktidardan uzaklaşma” sloganını yeğliyorlar artık. AKP yandaşı “liberallerin” çok kızdıkları, öfkelendikleri yazarlardan birisi olan Nuray Mert de sıkıldı bu arkadaşlardan. Onlardan “Kavramlarını terk eden ancak anlayışlarını terk etmeyenler” diye söz ediyor. “Eski solcu, yeni demokrat bazı arkadaşların, kullandıkları kavramların değişmesine karşın, siyasete bakış açılarının darlığı, dayatmacılığı açısından değişen bir şeyin olmadığı gözler önünde” diye yazıyor. “Eski solcu yeni demokrat” tarifi pek yerine oturmasa da Mert’in anlattığı gibidir bu arkadaşlar: “Dün de ‘tarihin zorunlu akışı’nı keşfedip ‘öncü’ rolü oynamaya soyunmuşlardı, bugün de öyle, dün de kurtuluş reçetesinin ellerinde olduğunu, doğruyu eğriyi, yararlı ve yararsızı tanımlama tekeline sahip olduklarını sanıyorlardı, bugün de öyle. Dün de tavırlarını, toplumu kurtarma misyonunun tavizsiz dayatmacılığı belirliyordu, bugün de öyle. Siyasal tartışmaların, tartışanların dünü ve bugününe bakın, değişen şeylerin sanıldığından az olduğunu göreceksiniz.” Geçmişle bugün arasındaki farkı bir yana bırakmamakta yarar vardır yine de. Geçmişte, yani bu arkadaşların kendilerini solcu zannettikleri devirlerde solculuk ikbal kapısı değil, hapishane kapısıydı. Şimdiyse AKP yandaşı “liberallik”, halkın demokratik haklarının değil, AKP düzeninin sahte kalıbının savunuculuğu ikbal kapısıdır. İkbal deyince aklınıza yalnızca para pul gelmesin, devletin, iktidarın arada bir acıtmayacak tokatlar atsa da, arkadaşları el üstünde tutması, okşamasıdır asıl olan. Durumlarından pek memnundurlar. Telaşları bu güzel günlerin hedefe ulaşmadan hızla geçip gidivereceği duygusunun arada bir kendilerini yoklamasındandır. O nedenle entelektüel dürüstlükten uzak bir vadide sığıntıdırlar. O nedenle dünya yıkılsa sahip çıkmaktan vazgeçmeyecekleri düşünceler üretmekten uzaktırlar. Sağlam duruşlar bu nedenle onları ürkütüyor, kızdırıyor. Geçmişte ruhsal doygunluktan başka bir şey sağlamayan solculuklarına da geri dönemez, dönseler de kimselere yutturamazlar. “Zaten ortada bizi sorguya çekecek bir sol yok, artık sol da bizden sorulur” şaşkınlığıyla son günlerde hızlanan “Rus ruleti”ne çevirdiler gözlerini. Takımları kazansın diye yapmadıkları kalmadı. Birisi özgürlüğüne kavuşursa üzülüyor, birileri tutuklanırsa göbek atıyorlar. Uydurdukları “Demokrasiye doğru gidiyoruz” yalanına inandıkları falan yoktur. Nereye doğru gittiğimizi çok iyi biliyorlar. Çürüyen ruhlarının kokusu da gittikçe yayılıyor. Çare yok, hayatı ve halkı savunmaya burunlarımızı tıkayıp devam ederiz artık. e-posta: [email protected] Eski MGK Genel Sekreteri Orgeneral Sarõõşõk’õn da aralarõnda olduğu 3 emekli asker tutuklandõ ‘Balyoz’ baş döndürdüİstanbul Haber Servisi - Balyoz Güvenlik Harekât Planõ soruşturma- sõ operasyonunun üçüncü dalgasõnda gözaltõna alõnan eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Şükrü Sarıışık, emekli Tümgeneral Nuri Ali Karababa ve emekli Albay Mümtaz Can tutuklandõ. Soruşturma kapsa- manda serbest bõrakõldõktan üç gün sonra haklarõnda yakalama kararõ çõ- karõlan 10 muvazzaf ve emekli asker daha cezaevine gönderildi. Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn yürüttüğü soruştur- mada, tahliye edildikten sonra savcõ- larõn itirazõ üzerine haklarõnda yaka- lama kararõ çõkarõlan emekli ve mu- vazzaf askerler Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne gelmeye devam ediyor. Askerler, haklarõndaki karar yüzle- rine okunduktan sonra cezaevine gön- deriliyor. Tümgeneral Abdullah Da- lay, Tümgeneral İhsan Balabanlı, Tuğgeneral Bekir Memiş, Albay Yüksel Gürcan, Albay Levent Çeh- reli, Albay Abdullah Zafer Arısoy, Albay Recep Yıldız, Albay Mustafa Önsel Merkez, emekli Albay Ümit Özcan, emekli Albay Bülent Tunçay, dün İstanbul 10. Ağõr Ceza Mahke- mesi’nce tutuklandõ. Askerlerden ba- zõlarõ adliyeye bavullarõnõ da getirdi. Önceki gün tutuklanan 3 emekli su- bayla birlikte cezaevine gönderilen as- ker sayõsõ 13 oldu. Bu arada Balyoz’un birinci dalgasõnda tutuklanan Yar- bay Ertuğrul Uçar dün avukatlarõnõn itirazõ üzerine tahliye edildi. 4 asker hastanede Hakkõnda yakalama kararõ bulunan emekli Tümamiral Semih Çetin’in ise bel fõtõğõ rahatsõzlõğõ nedeniyle önce- ki gün akşam saatlerinde Haydarpa- şa GATA’da tedavi altõna alõndõğõ be- lirtildi. Haklarõnda tutuklama kararõ olan eski 1. Ordu Komutanõ emekli Orgeneral Doğan’õn bel fõtõğõ şikâyeti, Harp Akademileri Komutan yardõm- cõsõ Korgeneral Yurdaer Olcan’õn da boyun fõtõğõ rahatsõzlõğõ nedeniyle GATA’daki tedavileri sürüyor. Yük- sek tansiyon rahatsõzlõğõ olan emek- li Korgeneral Engin Alan da Anka- ra GATA’ya yatõrõldõ. Üçüncü dalgada 3 kişi serbest Balyoz soruşturmasõ operasyo- nunun üçüncü dalgasõnda gözaltõna alõnan Sarõõşõk’õn da aralarõndan bulunduğu 6 kişi adliyeye sevk edil- di. Emekli Albay Beşler Güzel ve emekli Tümgeneral Zekeriya Öz- türk savcõlõk sorgularõnõn ardõndan serbest bõrakõlõrken emekli Orgene- ral Şükrü Sarõõşõk, emekli Tümge- neral Nuri Ali Karababa, emekli Al- bay Mümtaz Can ve emekli Yüzbaşõ Mehmet Ulutaş tutuklanma tale- biyle İstanbul nöbetçi 10. Ağõr Ce- za Mahkemesi’ne sevk edildi. Sarõõ- şõk, Karababa ve Can tutuklanõr- ken, Ulutaş ise serbest bõrakõldõ. İstanbul Cumhuriyet Başsavcõsõ Aykut Cengiz Engin, Sultanah- met’teki adliye binasõnda yaptõğõ açõklamada, “Balyoz” soruşturmasõnõ yürütmek ve koordine etmekle görevli olan başsavcõ vekilinin, çalõşma ar- kadaşlarõ arasõnda görev değişimi yaptõğõnõ ve bunun makul sebeplere dayandõğõnõ söyledi. Savcõ değişikli- ği konusunda yanlõş yorumlar ve de- ğerlendirmelerin yapõldõğõnõ ifade eden Engin, örgütlü suçlar biriminde, adõ geçen savcõlarõn görev aldõğõ çok önemli başka soruşturmalarõn da bu- lunduğunu söyledi. Koordinatörlükte değişiklik Engin, soruşturmada yeni görev ve- rilen savcõlarõn dosyalarõ bir süre in- celemesi ve tetkik etmesi için ope- rasyonlara ara verildiğini kaydederek “Bu değişiklik konusunda başsav- cı vekilinin bana getirdiği gerek- çeler ve izahatlar benim tarafımdan da makul ve doğru bulunmuştur. Bu nedenle böyle bir değişiklik yapılmıştır. Yoksa bu görevdeki di- ğer arkadaşlarımız hakkında olum- suz herhangi bir düşünce veyahut da tasarruftan kaynaklanmamak- tadır” dedi. Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcõsõ Süleyman Peh- livan’õn yürüttüğü “koordinatör- lük” görevini de dünden itibaren Balyoz soruşturmasõna yeni atanan savcõ Mehmet Ergül sürdürecek. Soruşturmadan alõnan savcõlar Meh- met Berk ve Bilal Bayraktar’a teb- liğ yazõsõ dün iletildi. Yazõda gerek- çeli kararõn bulunmadõğõ öğrenildi. Operasyonun üçüncü dalgasında gözaltına alınan 6 kişi emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasın ın ardından adliyeye sevk edildi. Emekli Orgeneral Sarıışık’ın yanı sıra emekli Tümgeneral Nuri Ali Karababa ve emekli Albay Mümtaz Can tutuklandı. DOĞAN’DAN 3. MEKTUP ‘BalyozPlanı 1. Ordu’dan çıkmadı’ İstanbul Haber Servisi - Es- ki 1. Ordu Komutanõ emekli Or- general Çetin Doğan, Balyoz Güvenlik Harekât Planõ’nõn 1. Or- du’dan çõkmadõğõnõ söyledi. Hakkõnda yeniden tutuklama kararõ verilen GATA’da tedavi- si süren Doğan, gazetecilere da- ğõtõlan 5 sayfalõk bilgi notunda, Balyoz soruşturmasõna temel oluşturan belgelere dikkat çeke- rek “Ordunun kozmik büro- sundan çok güvenilir ve yetki- li bir köstebeğin bir veya birkaç evrakı dışarıya çıkarabileceği varsayımı akla ve mantığa uy- gun gelebilir. Ancak bavul do- lusu evrak çıkarması olanak- sızdır” görüşünü dile getirdi. ‘İhtilal sorusu’ Dönemin Genelkurmay Baş- kanõ’nõn (Hilmi Özkök) Mayõs 2003’ün son haftasõnda kuvvet komutanlarõ ve Jandarma Genel Komutanõ ile Harp Akademile- ri’nde oynanan bir harp oyunu- na katõldõğõnõ belirten Doğan, sonrasõnda Genelkurmay Baş- kanõ’nõn kendisi ile yalnõz ko- nuşmak istediğini kaydetti. Dö- nemin Genelkurmay Başkanõ’nõn kendisine Birinci Ordu içinde ba- zõ emekli orgenerallerin ve si- villerin de bulunduğu bir grup ta- rafõndan “ihtilal” hazõrlõklarõ yapõldõğõ yolunda bilgiler geldi- ği ve bu iddialarõ sorduğunu an- latan Çetin Doğan, bu soruya, “Ben daima meşru sınırlar içerisinde bulundum” diye ya- nõt verdiğini söyledi. Savcıya suçlama İlk soruşturmayõ yürüten sav- cõlara yönelik iddialarda bulunan Doğan “Sayın Bilal Bayraktar özel yetkilerle donatıldığı mev- cut görevlendirmeden 2009 yı- lının adil tatilinin başladığı gün haberdar edildiğini ve ta- tile çıkamadığını ifade etmiştir. Bildiğim kadarıyla Sayın Bay- raktar o günden bugüne kadar geçen sürede, sadece Balyoz ile hemhal olmaktadır. Anlaşı- lan önceki savcılar ellerindeki belgelerden bir şeyler üret- mekte yetersiz kalmıştır” dedi. İkinci Ergenekon davasõnda Haberal, kendisine sorulan sorulara tepki gösterdi HATİCE TUNCER İkinci Ergenekon davasõnda tu- tuklu sanõk Başkent Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Meh- met Haberal, çapraz sorgusunda Bülent Ecevit’in tedavi sürecine iliş- kin sorulara tepki gösterdi. “Hipo- krat yemini ettim. Hekim, hasta- nın izni olmadan bilgi verme hak- kına sahip değildir” diye konuşan Haberal, “Döndürüp döndürüp soracağınıza ne öğrenmek isti- yorsanız onu sorun ki 358 gündür tutuklu kalmama neden olan kuv- vetli suç şüphesi ortaya çıksın” şeklinde tepkisini dile getirdi. Prof. Dr. Haberal’õn tedavi gör- düğü İstanbul Üniversitesi Kardi- yoloji Enstitüsü’ndeki hasta oda- sõndan video konferans sistemiyle gerçekleştirilen çapraz sorgusuna de- vam edildi. Ecevit’in tedavi sürecine ilişkin sorular soracağõnõ belirten üye hâ- kim Hasan Hüseyin Özese, “Ecevit 4 Mayıs 2002’de Başkent Üni- versitesi Ankara Hastanesi’ne başvurmuş, şikâyeti neydi” dedi. Haberal, Bülent Ecevit’in Hindistan gezisi sõrasõnda problemler yaşadõ- ğõnõ belirterek “Karın ağrısı şikâ- yetiyle geldi. Gaz şikâyeti vardı. Düzelttik, bir gün kaldı ve taburcu ettim” dedi. Bülent Ecevit’e nasõl bir tedavi uy- gulandõğõ sorusuna tepki gösteren Haberal “Hasta ile ilgili bilgi ve- rebilmem için kendisinin izin ver- mesi gerekir. Hipokrat yemini ettim. Hasta ile hekim arasında- ki ilişkiyi bir tek Allah bilir. Ra- porları dosyada mevcuttur” diye konuştu. Özese’nin Bülent Ecevit’e Ankara Hastanesi’nde ne gibi tet- kikler yapõldõğõ sorusu karşõsõnda Haberal sinirli bir ses tonuyla şun- larõ söyledi: “Buna hakkınız yok. Hiç kimse hekime hastasıyla ilgi- li böyle bir soru yöneltemez. Hiç- bir güç bana bu soruyu yönelte- mez. ‘Bir hastaya ne yaptõnõz’ so- rusuna; Yazık, döndürülüp dön- dürülüp aynı sorular soruluyor.” Özese’nin Ecevit’in tedavi süre- cine ilişkin iddialarõ hatõrlatmasõ üzerine Haberal, “Bu ifadeler yasal olmayan tanık o dönemin koruma müdürü Recep Birgün’e ait” dedi. İlhan Selçuk sorusu Gazetemiz imtiyaz sahibi ve baş- yazarõ İlhan Selçuk ile ilişkisine iliş- kin soruyu ise Haberal şöyle yanõt- ladõ: “İlhan Selçuk’u medyadan tanırım. Merhum doktor Hüsnü Göksel’in arkadaşıydı. Hacette- pe’ye onu ziyarete gelmiş olabilir. Selçuk, medyamızın çok değerli bir yazarıdır.” Haberal başka bir soru üzerine de “Mustafa Balbay, Cumhuriyet’in Ankara Temsilcisidir. Cumhuri- yet’ten tanırım. Daha sonra bizim Kanal B’de programlara katıl- mıştır. Çok değerli bir gazeteci ve köşe yazarıdır. Yakın ilişkimiz yok ama Mustafa Bey’e saygı du- yarım” dedi. İftira rejimi Özese’nin Eşgüdüm Komitesi ve eski bakanlardan Ufuk Söylemez’in bu toplantõlara katõlõp katõlmadõğõ so- rusunu Haberal şöyle yanõtladõ: “Çok enteresan sorular. Benim ül- kem demokratik bir hukuk dev- leti mi yoksa başka bir şeye mi gi- diyoruz. ‘Haberal terör örgütü ku- rucusu’ iddiası çok ağırıma gitti. Bana kurşun atsanız daha az et- kili olurdu. Eşgüdüm Komitesi ül- kenin sorunlarına çözüm bulmak için kurulan bir oluşum. Bir sivil toplum kuruluşudur.” Rektörlerin 25 Ekim 2003 tarihinde Anõtkabir’e yürüyüşleri konusunda- ki soruyu Haberal tepkili bir şekilde “Anıtkabir’e bütün üniversiteler katılmıştır. Anayasal haktır. Bun- lar yapılmayacaksa Türkiye nasıl bir demokratik hukuk devletidir. Türkiye’de yargıçlar yok mu? Bir suç varsa ispat edilip cezası veril- meli ki suçsuzlar da rahat dolaşsın. Kuran’da ‘hõrsõzlõk yapanõn elini ke- sin’ diye ayet vardır. Yani ‘suçlu- larõ cezalandõrõn’ der.” Özese’nin sorusu üzerine Haberal, “Fatih Hilmioğlu Hacettepe Üni- versitesi’nden öğrencimdir. Emek- li olduktan sonra geldi, bizim üni- versitede çalışmak istediğini söy- ledi, kabul ettik” diye yanõtladõ. Haberal ilgili soru üzerine “Ben Hilmioğlu’na talimat vermişim. Böyle bir şey yok. Benim göre- vim ülkemi korumak, hizmet et- mektir. İftira rejimine doğru gi- diş var” diye konuştu. Özese’nin sorusu üzerine davada tutuksuz yargõlanan eski Jandarma Genel Komutanõ emekli Orgeneral Şener Eruygur’u sadece resmi top- lantõlarda gördüğünü söyledi. Tu- tuksuz sanõk emekli Orgeneral Hur- şit Tolon ile bir sorun nedeniyle Ge- nelkurmay Başkanlõğõ’na gittiğinde karşõlaştõğõnõ anlatan Haberal, şun- larõ anlattõ: “1978’de Avrupa’dan ilk kez, ölen bir insanın böbreği- ni getirterek nakil yaptım. 1979’da organ nakli yasası çıktı. Tolon Amerika’dayken bu ko- nuyla yakından ilgilenmiş. Ge- nelkurmay’da karşılaşınca, or- gan bağış sistemini bütün asker- lere dağıtmak üzere bir sistem yaptığını söyledi.” Çapraz sorgunun ardõndan Habe- ral’õn avukatõ Prof. Dr. Köksal Bay- raktar savunmasõnõ sunarak mü- vekkilinin tahliyesini talep etti. Birgün: Belge yok Dosyaya gelen evrakõ okuyan Baş- kan Şengün, eski Başbakanlõk Müs- teşarõ Ahmet Şağar’õn mahkemenin yazõsõnõ cevap verdiğini bildirdi. Şa- ğar, gönderdiği yazõda Ecevit’in te- davisine ilişkin rapor ve evrakõ 10 Temmuz 2002’de Ecevit’e elden tes- lim ettiğini, kendisinde bir nüshasõ- nõn bulunmadõğõnõ kaydetti. Eski Koruma Müdürü Recai Birgün de elinde tedavi sürecine ilişkin belge bulunmadõğõnõ mahkemeye bildirdi. Şengün, Poykazköy iddianamesinin dava dosyasõna konulduğunu açõk- ladõ. Duruşma, 8 Nisan’a ertelendi. Haberal, “Ne öğrenmek istiyorsanõz onu sorun ki 358 gündür tutuklu kalmama neden olan kuvvetli suç şüphesi ortaya çõksõn” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile AKP’nin gazetemiz yazarı, şair Ata- ol Behramoğlu aleyhinde açtıkları tazminat davası başladı. Erdoğan ile AKP, Behramoğlu’nun 12 Ocak 2010 tarihinde CNNTÜRK’te katıldığı “Tarafsız Bölge” adlı programda sözleri nedeniyle 20 bin TL’lik taz- minat davası açmıştı. Duruşmaya Behramoğlu katıldı. Behramoğlu’nun avukatı Seçil Özdik- menli cevap dilekçesini yineleyerek, davanın reddini istedi. Behramoğlu savunmasında, söz ko- nusu programda, gelecek seçimlerde iktidarda kalması için yeterli oyu alamasa bile AKP’nin iktidarı bırakmamak için elinden gelen her şeyi yapabileceğini söylediğini anımsatarak, “Bu sözler bir hakaret değil, sadece bir durum saptamasıdır” dedi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) ‘Hakaret değil saptama’ ‘Başsavcõnõn yetkisi var’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanveki- li Kadir Özbek, Balyoz soruşturmasõnda savcõ- larõn görev değişikliğine ilişkin olarak, “Başsav- cının elbette kendi gözetiminde olan soruştur- malarda bir düzenleme ve gözetim yetkisi her zaman vardır” dedi. Özbek, kurul toplantõsõna gelişinde gazetecile- rin sorularõnõ yanõtladõ. Balyoz soruşturmasõnda- ki gelişmelerle ilgili sorular üzerine Özbek, “Tüm soruşturmalar başsavcının gözetiminde yapılır. Savcılık bir kurumdur. Mahkemeler gibi tek tek çalışan organlar değil” bilgisini verdi. “Başsavcı hangi durumlarda müdahil oluyor” sorusuna karşõlõk Özbek, “Orada ne düşündüler onu bilemiyorum” yanõtõnõ verdi. ‘Uluslararası standarta oturtulmalı’ Bakan Ergin ise soruşturmanõn dört savcõyla yürütüldüğünü bunlardan ikisinin değiştirildiğini, süreç içerisinde yaşanan değişikliğe ilişkin geç- mişte de değişik değerlendirmeler yapõldõğõnõ söyledi. Ergin, “Temelinden bu işi uluslararası standartlara oturtup tartışılmayacak bir yapı- yı bina etmedikçe, biz bu tartışmaları daha her gün tartışmaya devam ederiz” dedi. HSYK BAŞKANVEKİLİ ÖZBEK Doğan, Özkök’ün 2003 yõlõnda kendisine “İhtilal hazõrlõğõ” yapõldõğõ şeklinde bilgiler geldiğini, bunlarõn doğru olup olmadõğõnõ sorduğunu söyledi. ‘Çatı akarsa hepimiz ıslanırız’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle