Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 7 NİSAN 2010 ÇARŞAMBA
6 HABERLER
AVRUPA
GÜRAY ÖZ
Çürüyen Ruhların
Kokusu
Kavramlar havada uçuşuyor. Yere çakılan
kavramlardaki deformasyon, ağzı burnu dağılmış
boksörlerin yüzlerine benziyor.
Köşesinden bağıran birisi “mükemmeli
bekleme, kötünün iyisini de yitireceğiz”
telaşında. Besbelli “ehveni şer, şerlerin en
kötüsüdür”ü bilmiyor.
Bir diğeri yere çakılmış bir kavramı alıp adam
edecek aklı sıra; “yararsız doğrular” diye kırmızı
bir öfkeyle yazıyor.
“Arkadaşlar ne oluyorsunuz, biraz sakin
olun, böyle uydurmalarla bir yere varılmaz”
diyenlere çok ama çok kızıyorlar. Kendilerini
ihanete uğramış hissettikleri için kırmızıları kan
kırmızısına dönüşüyor.
Ortalarda bir yerlerde durmak için çabalayan
Ruşen Çakır yanlış anlamış bu arkadaşları.
“Aslında çok söz söylemeye gerek yok. Bu
kişilerin bir bölümü, temel sloganı ‘gerçekçi ol,
imkânsızı iste’ olan 1968 kuşağından. Onca yıl
sonra ‘hayalci ol, azla yetin!’ noktasına varmış
olmaları hem kendileri, hem Türkiye için
üzücüdür” diye yazıyor.
Doğru değil, paradigmaları değişti bu
arkadaşların, “Gerçekçi ol iktidardan
uzaklaşma” sloganını yeğliyorlar artık.
AKP yandaşı “liberallerin” çok kızdıkları,
öfkelendikleri yazarlardan birisi olan Nuray Mert
de sıkıldı bu arkadaşlardan. Onlardan
“Kavramlarını terk eden ancak anlayışlarını
terk etmeyenler” diye söz ediyor.
“Eski solcu, yeni demokrat bazı arkadaşların,
kullandıkları kavramların değişmesine karşın,
siyasete bakış açılarının darlığı, dayatmacılığı
açısından değişen bir şeyin olmadığı gözler
önünde” diye yazıyor.
“Eski solcu yeni demokrat” tarifi pek yerine
oturmasa da Mert’in anlattığı gibidir bu
arkadaşlar: “Dün de ‘tarihin zorunlu akışı’nı
keşfedip ‘öncü’ rolü oynamaya soyunmuşlardı,
bugün de öyle, dün de kurtuluş reçetesinin
ellerinde olduğunu, doğruyu eğriyi, yararlı ve
yararsızı tanımlama tekeline sahip olduklarını
sanıyorlardı, bugün de öyle. Dün de tavırlarını,
toplumu kurtarma misyonunun tavizsiz
dayatmacılığı belirliyordu, bugün de öyle.
Siyasal tartışmaların, tartışanların dünü ve
bugününe bakın, değişen şeylerin
sanıldığından az olduğunu göreceksiniz.”
Geçmişle bugün arasındaki farkı bir yana
bırakmamakta yarar vardır yine de. Geçmişte, yani
bu arkadaşların kendilerini solcu zannettikleri
devirlerde solculuk ikbal kapısı değil, hapishane
kapısıydı. Şimdiyse AKP yandaşı “liberallik”,
halkın demokratik haklarının değil, AKP düzeninin
sahte kalıbının savunuculuğu ikbal kapısıdır. İkbal
deyince aklınıza yalnızca para pul gelmesin,
devletin, iktidarın arada bir acıtmayacak tokatlar
atsa da, arkadaşları el üstünde tutması,
okşamasıdır asıl olan.
Durumlarından pek memnundurlar. Telaşları bu
güzel günlerin hedefe ulaşmadan hızla geçip
gidivereceği duygusunun arada bir kendilerini
yoklamasındandır.
O nedenle entelektüel dürüstlükten uzak bir
vadide sığıntıdırlar. O nedenle dünya yıkılsa sahip
çıkmaktan vazgeçmeyecekleri düşünceler
üretmekten uzaktırlar. Sağlam duruşlar bu
nedenle onları ürkütüyor, kızdırıyor. Geçmişte
ruhsal doygunluktan başka bir şey sağlamayan
solculuklarına da geri dönemez, dönseler de
kimselere yutturamazlar.
“Zaten ortada bizi sorguya çekecek bir sol
yok, artık sol da bizden sorulur” şaşkınlığıyla
son günlerde hızlanan “Rus ruleti”ne çevirdiler
gözlerini.
Takımları kazansın diye yapmadıkları kalmadı.
Birisi özgürlüğüne kavuşursa üzülüyor, birileri
tutuklanırsa göbek atıyorlar.
Uydurdukları “Demokrasiye doğru gidiyoruz”
yalanına inandıkları falan yoktur. Nereye doğru
gittiğimizi çok iyi biliyorlar.
Çürüyen ruhlarının kokusu da gittikçe yayılıyor.
Çare yok, hayatı ve halkı savunmaya
burunlarımızı tıkayıp devam ederiz artık.
e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr
Eski MGK Genel Sekreteri Orgeneral Sarõõşõk’õn da aralarõnda olduğu 3 emekli asker tutuklandõ
‘Balyoz’ baş döndürdüİstanbul Haber Servisi - Balyoz
Güvenlik Harekât Planõ soruşturma-
sõ operasyonunun üçüncü dalgasõnda
gözaltõna alõnan eski MGK Genel
Sekreteri emekli Orgeneral Şükrü
Sarıışık, emekli Tümgeneral Nuri Ali
Karababa ve emekli Albay Mümtaz
Can tutuklandõ. Soruşturma kapsa-
manda serbest bõrakõldõktan üç gün
sonra haklarõnda yakalama kararõ çõ-
karõlan 10 muvazzaf ve emekli asker
daha cezaevine gönderildi.
Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ’nõn yürüttüğü soruştur-
mada, tahliye edildikten sonra savcõ-
larõn itirazõ üzerine haklarõnda yaka-
lama kararõ çõkarõlan emekli ve mu-
vazzaf askerler Beşiktaş’taki İstanbul
Adliyesi’ne gelmeye devam ediyor.
Askerler, haklarõndaki karar yüzle-
rine okunduktan sonra cezaevine gön-
deriliyor. Tümgeneral Abdullah Da-
lay, Tümgeneral İhsan Balabanlı,
Tuğgeneral Bekir Memiş, Albay
Yüksel Gürcan, Albay Levent Çeh-
reli, Albay Abdullah Zafer Arısoy,
Albay Recep Yıldız, Albay Mustafa
Önsel Merkez, emekli Albay Ümit
Özcan, emekli Albay Bülent Tunçay,
dün İstanbul 10. Ağõr Ceza Mahke-
mesi’nce tutuklandõ. Askerlerden ba-
zõlarõ adliyeye bavullarõnõ da getirdi.
Önceki gün tutuklanan 3 emekli su-
bayla birlikte cezaevine gönderilen as-
ker sayõsõ 13 oldu. Bu arada Balyoz’un
birinci dalgasõnda tutuklanan Yar-
bay Ertuğrul Uçar dün avukatlarõnõn
itirazõ üzerine tahliye edildi.
4 asker hastanede
Hakkõnda yakalama kararõ bulunan
emekli Tümamiral Semih Çetin’in ise
bel fõtõğõ rahatsõzlõğõ nedeniyle önce-
ki gün akşam saatlerinde Haydarpa-
şa GATA’da tedavi altõna alõndõğõ be-
lirtildi. Haklarõnda tutuklama kararõ
olan eski 1. Ordu Komutanõ emekli
Orgeneral Doğan’õn bel fõtõğõ şikâyeti,
Harp Akademileri Komutan yardõm-
cõsõ Korgeneral Yurdaer Olcan’õn da
boyun fõtõğõ rahatsõzlõğõ nedeniyle
GATA’daki tedavileri sürüyor. Yük-
sek tansiyon rahatsõzlõğõ olan emek-
li Korgeneral Engin Alan da Anka-
ra GATA’ya yatõrõldõ.
Üçüncü dalgada 3 kişi serbest
Balyoz soruşturmasõ operasyo-
nunun üçüncü dalgasõnda gözaltõna
alõnan Sarõõşõk’õn da aralarõndan
bulunduğu 6 kişi adliyeye sevk edil-
di. Emekli Albay Beşler Güzel ve
emekli Tümgeneral Zekeriya Öz-
türk savcõlõk sorgularõnõn ardõndan
serbest bõrakõlõrken emekli Orgene-
ral Şükrü Sarõõşõk, emekli Tümge-
neral Nuri Ali Karababa, emekli Al-
bay Mümtaz Can ve emekli Yüzbaşõ
Mehmet Ulutaş tutuklanma tale-
biyle İstanbul nöbetçi 10. Ağõr Ce-
za Mahkemesi’ne sevk edildi. Sarõõ-
şõk, Karababa ve Can tutuklanõr-
ken, Ulutaş ise serbest bõrakõldõ.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcõsõ
Aykut Cengiz Engin, Sultanah-
met’teki adliye binasõnda yaptõğõ
açõklamada, “Balyoz” soruşturmasõnõ
yürütmek ve koordine etmekle görevli
olan başsavcõ vekilinin, çalõşma ar-
kadaşlarõ arasõnda görev değişimi
yaptõğõnõ ve bunun makul sebeplere
dayandõğõnõ söyledi. Savcõ değişikli-
ği konusunda yanlõş yorumlar ve de-
ğerlendirmelerin yapõldõğõnõ ifade
eden Engin, örgütlü suçlar biriminde,
adõ geçen savcõlarõn görev aldõğõ çok
önemli başka soruşturmalarõn da bu-
lunduğunu söyledi.
Koordinatörlükte değişiklik
Engin, soruşturmada yeni görev ve-
rilen savcõlarõn dosyalarõ bir süre in-
celemesi ve tetkik etmesi için ope-
rasyonlara ara verildiğini kaydederek
“Bu değişiklik konusunda başsav-
cı vekilinin bana getirdiği gerek-
çeler ve izahatlar benim tarafımdan
da makul ve doğru bulunmuştur.
Bu nedenle böyle bir değişiklik
yapılmıştır. Yoksa bu görevdeki di-
ğer arkadaşlarımız hakkında olum-
suz herhangi bir düşünce veyahut
da tasarruftan kaynaklanmamak-
tadır” dedi. Özel Yetkili İstanbul
Cumhuriyet Savcõsõ Süleyman Peh-
livan’õn yürüttüğü “koordinatör-
lük” görevini de dünden itibaren
Balyoz soruşturmasõna yeni atanan
savcõ Mehmet Ergül sürdürecek.
Soruşturmadan alõnan savcõlar Meh-
met Berk ve Bilal Bayraktar’a teb-
liğ yazõsõ dün iletildi. Yazõda gerek-
çeli kararõn bulunmadõğõ öğrenildi.
Operasyonun
üçüncü
dalgasında
gözaltına alınan
6 kişi
emniyetteki
işlemlerinin
tamamlanmasın
ın ardından
adliyeye sevk
edildi. Emekli
Orgeneral
Sarıışık’ın yanı
sıra emekli
Tümgeneral
Nuri Ali
Karababa ve
emekli Albay
Mümtaz Can
tutuklandı.
DOĞAN’DAN 3. MEKTUP
‘BalyozPlanı
1. Ordu’dan
çıkmadı’
İstanbul Haber Servisi - Es-
ki 1. Ordu Komutanõ emekli Or-
general Çetin Doğan, Balyoz
Güvenlik Harekât Planõ’nõn 1. Or-
du’dan çõkmadõğõnõ söyledi.
Hakkõnda yeniden tutuklama
kararõ verilen GATA’da tedavi-
si süren Doğan, gazetecilere da-
ğõtõlan 5 sayfalõk bilgi notunda,
Balyoz soruşturmasõna temel
oluşturan belgelere dikkat çeke-
rek “Ordunun kozmik büro-
sundan çok güvenilir ve yetki-
li bir köstebeğin bir veya birkaç
evrakı dışarıya çıkarabileceği
varsayımı akla ve mantığa uy-
gun gelebilir. Ancak bavul do-
lusu evrak çıkarması olanak-
sızdır” görüşünü dile getirdi.
‘İhtilal sorusu’
Dönemin Genelkurmay Baş-
kanõ’nõn (Hilmi Özkök) Mayõs
2003’ün son haftasõnda kuvvet
komutanlarõ ve Jandarma Genel
Komutanõ ile Harp Akademile-
ri’nde oynanan bir harp oyunu-
na katõldõğõnõ belirten Doğan,
sonrasõnda Genelkurmay Baş-
kanõ’nõn kendisi ile yalnõz ko-
nuşmak istediğini kaydetti. Dö-
nemin Genelkurmay Başkanõ’nõn
kendisine Birinci Ordu içinde ba-
zõ emekli orgenerallerin ve si-
villerin de bulunduğu bir grup ta-
rafõndan “ihtilal” hazõrlõklarõ
yapõldõğõ yolunda bilgiler geldi-
ği ve bu iddialarõ sorduğunu an-
latan Çetin Doğan, bu soruya,
“Ben daima meşru sınırlar
içerisinde bulundum” diye ya-
nõt verdiğini söyledi.
Savcıya suçlama
İlk soruşturmayõ yürüten sav-
cõlara yönelik iddialarda bulunan
Doğan “Sayın Bilal Bayraktar
özel yetkilerle donatıldığı mev-
cut görevlendirmeden 2009 yı-
lının adil tatilinin başladığı
gün haberdar edildiğini ve ta-
tile çıkamadığını ifade etmiştir.
Bildiğim kadarıyla Sayın Bay-
raktar o günden bugüne kadar
geçen sürede, sadece Balyoz
ile hemhal olmaktadır. Anlaşı-
lan önceki savcılar ellerindeki
belgelerden bir şeyler üret-
mekte yetersiz kalmıştır” dedi.
İkinci Ergenekon davasõnda Haberal, kendisine sorulan sorulara tepki gösterdi
HATİCE TUNCER
İkinci Ergenekon davasõnda tu-
tuklu sanõk Başkent Üniversitesi
Kurucu Rektörü Prof. Dr. Meh-
met Haberal, çapraz sorgusunda
Bülent Ecevit’in tedavi sürecine iliş-
kin sorulara tepki gösterdi. “Hipo-
krat yemini ettim. Hekim, hasta-
nın izni olmadan bilgi verme hak-
kına sahip değildir” diye konuşan
Haberal, “Döndürüp döndürüp
soracağınıza ne öğrenmek isti-
yorsanız onu sorun ki 358 gündür
tutuklu kalmama neden olan kuv-
vetli suç şüphesi ortaya çıksın”
şeklinde tepkisini dile getirdi.
Prof. Dr. Haberal’õn tedavi gör-
düğü İstanbul Üniversitesi Kardi-
yoloji Enstitüsü’ndeki hasta oda-
sõndan video konferans sistemiyle
gerçekleştirilen çapraz sorgusuna de-
vam edildi.
Ecevit’in tedavi sürecine ilişkin
sorular soracağõnõ belirten üye hâ-
kim Hasan Hüseyin Özese, “Ecevit
4 Mayıs 2002’de Başkent Üni-
versitesi Ankara Hastanesi’ne
başvurmuş, şikâyeti neydi” dedi.
Haberal, Bülent Ecevit’in Hindistan
gezisi sõrasõnda problemler yaşadõ-
ğõnõ belirterek “Karın ağrısı şikâ-
yetiyle geldi. Gaz şikâyeti vardı.
Düzelttik, bir gün kaldı ve taburcu
ettim” dedi.
Bülent Ecevit’e nasõl bir tedavi uy-
gulandõğõ sorusuna tepki gösteren
Haberal “Hasta ile ilgili bilgi ve-
rebilmem için kendisinin izin ver-
mesi gerekir. Hipokrat yemini
ettim. Hasta ile hekim arasında-
ki ilişkiyi bir tek Allah bilir. Ra-
porları dosyada mevcuttur” diye
konuştu. Özese’nin Bülent Ecevit’e
Ankara Hastanesi’nde ne gibi tet-
kikler yapõldõğõ sorusu karşõsõnda
Haberal sinirli bir ses tonuyla şun-
larõ söyledi: “Buna hakkınız yok.
Hiç kimse hekime hastasıyla ilgi-
li böyle bir soru yöneltemez. Hiç-
bir güç bana bu soruyu yönelte-
mez. ‘Bir hastaya ne yaptõnõz’ so-
rusuna; Yazık, döndürülüp dön-
dürülüp aynı sorular soruluyor.”
Özese’nin Ecevit’in tedavi süre-
cine ilişkin iddialarõ hatõrlatmasõ
üzerine Haberal, “Bu ifadeler yasal
olmayan tanık o dönemin koruma
müdürü Recep Birgün’e ait” dedi.
İlhan Selçuk sorusu
Gazetemiz imtiyaz sahibi ve baş-
yazarõ İlhan Selçuk ile ilişkisine iliş-
kin soruyu ise Haberal şöyle yanõt-
ladõ: “İlhan Selçuk’u medyadan
tanırım. Merhum doktor Hüsnü
Göksel’in arkadaşıydı. Hacette-
pe’ye onu ziyarete gelmiş olabilir.
Selçuk, medyamızın çok değerli
bir yazarıdır.”
Haberal başka bir soru üzerine de
“Mustafa Balbay, Cumhuriyet’in
Ankara Temsilcisidir. Cumhuri-
yet’ten tanırım. Daha sonra bizim
Kanal B’de programlara katıl-
mıştır. Çok değerli bir gazeteci ve
köşe yazarıdır. Yakın ilişkimiz
yok ama Mustafa Bey’e saygı du-
yarım” dedi.
İftira rejimi
Özese’nin Eşgüdüm Komitesi ve
eski bakanlardan Ufuk Söylemez’in
bu toplantõlara katõlõp katõlmadõğõ so-
rusunu Haberal şöyle yanõtladõ:
“Çok enteresan sorular. Benim ül-
kem demokratik bir hukuk dev-
leti mi yoksa başka bir şeye mi gi-
diyoruz. ‘Haberal terör örgütü ku-
rucusu’ iddiası çok ağırıma gitti.
Bana kurşun atsanız daha az et-
kili olurdu. Eşgüdüm Komitesi ül-
kenin sorunlarına çözüm bulmak
için kurulan bir oluşum. Bir sivil
toplum kuruluşudur.”
Rektörlerin 25 Ekim 2003 tarihinde
Anõtkabir’e yürüyüşleri konusunda-
ki soruyu Haberal tepkili bir şekilde
“Anıtkabir’e bütün üniversiteler
katılmıştır. Anayasal haktır. Bun-
lar yapılmayacaksa Türkiye nasıl
bir demokratik hukuk devletidir.
Türkiye’de yargıçlar yok mu? Bir
suç varsa ispat edilip cezası veril-
meli ki suçsuzlar da rahat dolaşsın.
Kuran’da ‘hõrsõzlõk yapanõn elini ke-
sin’ diye ayet vardır. Yani ‘suçlu-
larõ cezalandõrõn’ der.”
Özese’nin sorusu üzerine Haberal,
“Fatih Hilmioğlu Hacettepe Üni-
versitesi’nden öğrencimdir. Emek-
li olduktan sonra geldi, bizim üni-
versitede çalışmak istediğini söy-
ledi, kabul ettik” diye yanõtladõ.
Haberal ilgili soru üzerine “Ben
Hilmioğlu’na talimat vermişim.
Böyle bir şey yok. Benim göre-
vim ülkemi korumak, hizmet et-
mektir. İftira rejimine doğru gi-
diş var” diye konuştu.
Özese’nin sorusu üzerine davada
tutuksuz yargõlanan eski Jandarma
Genel Komutanõ emekli Orgeneral
Şener Eruygur’u sadece resmi top-
lantõlarda gördüğünü söyledi. Tu-
tuksuz sanõk emekli Orgeneral Hur-
şit Tolon ile bir sorun nedeniyle Ge-
nelkurmay Başkanlõğõ’na gittiğinde
karşõlaştõğõnõ anlatan Haberal, şun-
larõ anlattõ: “1978’de Avrupa’dan
ilk kez, ölen bir insanın böbreği-
ni getirterek nakil yaptım.
1979’da organ nakli yasası çıktı.
Tolon Amerika’dayken bu ko-
nuyla yakından ilgilenmiş. Ge-
nelkurmay’da karşılaşınca, or-
gan bağış sistemini bütün asker-
lere dağıtmak üzere bir sistem
yaptığını söyledi.”
Çapraz sorgunun ardõndan Habe-
ral’õn avukatõ Prof. Dr. Köksal Bay-
raktar savunmasõnõ sunarak mü-
vekkilinin tahliyesini talep etti.
Birgün: Belge yok
Dosyaya gelen evrakõ okuyan Baş-
kan Şengün, eski Başbakanlõk Müs-
teşarõ Ahmet Şağar’õn mahkemenin
yazõsõnõ cevap verdiğini bildirdi. Şa-
ğar, gönderdiği yazõda Ecevit’in te-
davisine ilişkin rapor ve evrakõ 10
Temmuz 2002’de Ecevit’e elden tes-
lim ettiğini, kendisinde bir nüshasõ-
nõn bulunmadõğõnõ kaydetti. Eski
Koruma Müdürü Recai Birgün de
elinde tedavi sürecine ilişkin belge
bulunmadõğõnõ mahkemeye bildirdi.
Şengün, Poykazköy iddianamesinin
dava dosyasõna konulduğunu açõk-
ladõ. Duruşma, 8 Nisan’a ertelendi.
Haberal, “Ne öğrenmek
istiyorsanõz onu sorun ki
358 gündür tutuklu
kalmama neden olan
kuvvetli suç şüphesi ortaya
çõksõn” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile
AKP’nin gazetemiz yazarı, şair Ata-
ol Behramoğlu aleyhinde açtıkları
tazminat davası başladı. Erdoğan ile AKP, Behramoğlu’nun 12 Ocak 2010 tarihinde
CNNTÜRK’te katıldığı “Tarafsız Bölge” adlı programda sözleri nedeniyle 20 bin TL’lik taz-
minat davası açmıştı. Duruşmaya Behramoğlu katıldı. Behramoğlu’nun avukatı Seçil Özdik-
menli cevap dilekçesini yineleyerek, davanın reddini istedi. Behramoğlu savunmasında, söz ko-
nusu programda, gelecek seçimlerde iktidarda kalması için yeterli oyu alamasa bile AKP’nin
iktidarı bırakmamak için elinden gelen her şeyi yapabileceğini söylediğini anımsatarak, “Bu
sözler bir hakaret değil, sadece bir durum saptamasıdır” dedi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ)
‘Hakaret değil saptama’
‘Başsavcõnõn
yetkisi var’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hâkimler
ve Savcõlar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanveki-
li Kadir Özbek, Balyoz soruşturmasõnda savcõ-
larõn görev değişikliğine ilişkin olarak, “Başsav-
cının elbette kendi gözetiminde olan soruştur-
malarda bir düzenleme ve gözetim yetkisi her
zaman vardır” dedi.
Özbek, kurul toplantõsõna gelişinde gazetecile-
rin sorularõnõ yanõtladõ. Balyoz soruşturmasõnda-
ki gelişmelerle ilgili sorular üzerine Özbek,
“Tüm soruşturmalar başsavcının gözetiminde
yapılır. Savcılık bir kurumdur. Mahkemeler
gibi tek tek çalışan organlar değil” bilgisini
verdi. “Başsavcı hangi durumlarda müdahil
oluyor” sorusuna karşõlõk Özbek, “Orada ne
düşündüler onu bilemiyorum” yanõtõnõ verdi.
‘Uluslararası standarta oturtulmalı’
Bakan Ergin ise soruşturmanõn dört savcõyla
yürütüldüğünü bunlardan ikisinin değiştirildiğini,
süreç içerisinde yaşanan değişikliğe ilişkin geç-
mişte de değişik değerlendirmeler yapõldõğõnõ
söyledi. Ergin, “Temelinden bu işi uluslararası
standartlara oturtup tartışılmayacak bir yapı-
yı bina etmedikçe, biz bu tartışmaları daha
her gün tartışmaya devam ederiz” dedi.
HSYK BAŞKANVEKİLİ ÖZBEK
Doğan, Özkök’ün 2003
yõlõnda kendisine “İhtilal
hazõrlõğõ” yapõldõğõ şeklinde
bilgiler geldiğini, bunlarõn
doğru olup olmadõğõnõ
sorduğunu söyledi.
‘Çatı akarsa hepimiz ıslanırız’