27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Bologna Çocuk Kitapları Fuarı İtalya’nın Bologna kentinde kırk yedi yıldır uluslararası çocuk kitapları fuarı yapılıyor. Fuarda yeryüzünün önde gelen çocuk kitapları yayıncıları yeni ürünlerini sergiliyorlar. Başka yayıncılara, ülkelere kendi kitaplarını tanıtıp, yayın haklarını satmaya çabalıyorlar. Yeryüzünün önde gelen yayıncılarını bir arada görebilmek, ürünlerini inceleyebilmek bulunmaz bir fırsat. Böylece hem kendi yayın çizginizi, hem de ülkenizin durumunu kıyaslama olanağı buluyorsunuz. Çocuklara dönük ayrı bir edebiyat örnekleri eski çağlardan beri görülse de, bu alanın gerçek kimliğine kavuşması son onyıllarda gerçekleşti. Ülkemizde 1979’daki Dünya Çocuk Yılı etkinlikleri, yayın alanını da tetikledi. Yalnızca çocuklara yönelik yayın yapan kuruluşların sayısı arttı. Bugün ise çocuk yayıncılığı, klasik yayıncılıkla yarışan bir alana dönüştü. Neredeyse bütün yayınevlerinin çocuk kitapları yayımlayan ayrı bir bölümü var. Yalnızca çocuk kitapları yayıncılığında uzmanlaşan yayınevlerinin sayısı da az değil. Bu yıl 23-26 Mart tarihleri arasında yapılan Bologna Çocuk Kitapları Fuarı’nda, bu alanın ulaştığı düzeyi gözleyebilme olanağım oldu. İlk saptamam, çocuk kitaplarının artık metinlerinden bağımsız birer görsel şölene dönüşmüş oldukları yolunda. Öyle ki fuar alanında kesin bir çizerler egemenliği hemen ayrımsanıyor. Her yanda çizerlerin duyuruları, çizerlerin sergileri, yayınevleri standları önünde yayıncılara çizgilerini beğendirmeye çalışan çizer kuyrukları hemen göze batıyor. Aynı tutum, yayıncıların tavırlarında da gözleniyor. Ortaya çıkardıkları bir kitabın metninden çok görsel yanıyla övünüyorlar. Dahası yayın hakları söz konusu olduğunda kitabın resimleri ve metni ayrı ayrı satılıyor. Yalnızca resimlerin haklarını satabileceklerini, metin için yazara başvurmak gerektiğini söyleyenler de oluyor. Görselliğin bu denli öne çıkması elbet kitap boyutlarını da belirliyor. Bizde yayımlanmakta olan klasik ölçülerdeki kitaplar neredeyse kalmamış gibi. Hepsi enine boyuna büyümüş, resimlerin daha güzel, daha etkili basılacağı boyutlara ulaşmış. Boyut değişikliği yalnız en ve boyla sınırlı da değil. Üç boyutlu kitaplarda da önemli gelişmeler görülüyor. Kapağını açtığınızda içinden insanlar, hayvanlar, evler, ağaçlar, hatta gökdelenler fırlayan kitaplara da rastlıyorsunuz. Bu alanda tahmin edileceği gibi Çin, Hindistan basımevleri olmadık yeniliklerle önde gidiyor. Öte yandan sektörün neredeyse bütün basım işlerinin bu ülkelere kaydığı da bir gerçek. Örneğin konuştuğumuz Fransız yayıncılarının hemen tümü, artık ürünlerini Çin’de bastırdıklarını söylediler. Bu arada fuar alanındaki Çinli basımevlerinden klasik boyutlardaki kitaplar için aldığım fiyatları, bizim matbaalarımızdan daha ucuz bulmadığımı söyleyeyim. Bu nedenle kendi basımevlerimizi işsiz bırakmaya değecek bir fark olmadığını da belirteyim. Görsellikteki bu patlamaya karşın içeriği zenginleştirme yolunda çabalara da rastladım. Meksikalı bir yayıncının hazırlattığı, çocuklar için Leonardo da Vinci’nin dünyasını yorumlayan bir yapıt, Koreli bir yayıncının bastığı, ülkelerindeki bütün böcekleri (tabii inanılmaz görsellikle birlikte) tanıtan kitap ilgimi çekti. İspanyol bir yayıncının Cortazar, Galeano, Neruda, Lorca gibi yazarların ürünlerini benzersiz güzellikte resimlerle basmış olması da. Dünya çocuk yayıncılığının böylesine görselliğe yönelmiş olmasının yanında bizim yayıncılığımız metni önde tutan, resmi, metni rahatlatmaya yönelik olarak kullanan daha klasik anlayışta görünüyor. Hangisi doğrudur derseniz, çocuklara sormalı derim. [email protected] CEREN ÇIPLAK Tüm zamanlarõn en büyük aşk öyküsü olarak tanõnan Shakespeare’in erken dö- nem tragedyalarõndan “Romeo ve Juliet” 400 yõldan bu yana tiyatro sahnelerinde ünü- nü hiç kaybetmedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarõ’nda ilk kez 1939-1940 döne- minde Muhsin Ertuğrul’un rejisi, Meh- met Şükrü’nün de çevirisiyle sahnelenen “Romeo ve Juliet”, defalarca sahneye ta- şõndõ, bugün de Kemal Başar’õn yönet- menliğinde, Özdemir Nutku’nun çeviri- siyle sahneleniyor. Başar’õn Van ve Romanya’nõn ardõndan oyunu bu kez ŞT’de yorumlamasõnõn en önemli sebeplerinden biri; yakõn arkada- şõ ve oyunun õşõk tasarõmcõsõ Seyhun Ateş’i Romanya’daki prömiyerin ertesi günü kaybetmiş olmasõ. Oyun ona ithaf. Bu oyun, biraz da Kemal Başar’õn “Ro- meo ve Juliet”i… “Klasik Shakespeare izlemek niyetiyle tiyatroya gelenler, bel- ki de hoşnut kalmayacaklar yorumum- dan. Metinle oynadığımı söyleyenler olacak, karakterlerle, ilişkilerle… Çok bi- lenler olacak, hatta hepimizden çok! Olsun varsın, ne yapalım! Benim Romeo ve Juliet’im bu!” Altõ gün içinde geçen oyun, bir aşk öy- küsü olduğu kadar, toplum içinde iç savaş denebilecek çatõşmalara yol açan bir “düş- manlık” öyküsü de. Bu yüzden olsa gerek, yönetmen Kemal Başar, “Aşkı biraz giz- leyerek daha çok din ve devletin baskı- sı altında iki ailenin anlamsız kavgasıy- la aşk gibi insani bir duygunun bile ya- şanamayacağını anlattım” diyor. Oyunu sembollerle beslemeye çalõşmõş Başar, ünlü “balkon” sahnesinde gözleri- niz balkonu aramasõn; neredeyse dekor yok: “Sahnede yeni formlar yaratmaya ça- lıştık. Sahnedeki alanı da oyuncularıma zevkle veriyorum.” Romeo’yu Mert Tu- rak’õn, Juliet’i ise Ece Özdikici’nin can- landõrdõğõ oyun, özellikle genç kuşak se- yirciye dönük. “Çağdaş tiyatro normla- rına uygun reji yapmaya çalışıyorum. Eğer gençlere dönük işler yapmazsanız oyununuz gişe açısından başarısız ol- maya mahkûmdur” diyor Başar. Shakespeare’nin ünlü tragedyasõ ‘Romeo ve Juliet’ bu kez Kemal Başar’õn rejisiyle ŞT sahnesinde 14. Afife Tiyatro Ödülleri adaylarõ açõklandõ Kültür Servisi - Bu yõl 14’üncüsü gerçekleştirile- cek Yapõ Kredi Sigorta Afi- fe Tiyatro Ödülleri’nin 2010 adaylarõ ile özel ödül sahip- leri açõklandõ. Buna göre, “Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü”ne Gencay Gürün, “Nisa Serezli Aşkıner Özel Ödülü”ne Toron Karaca- oğlu, “Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü”ne Cüneyt Ça- lışkur (“Kredi Kartõ Vak’aa” DT), “Tiyatroda Yeni Ku- şak Özel Ödülü”ne “Tiyat- roperest” Hayvanat Bahçesi Masalõ Ekibi, “Yapı Kredi Sigorta Özel Ödü- lü”ne de Yıl- m a z Ö ğ ü t değer görüldü. Ödüller, 26 Nisan’da Lütfi Kõrdar Ulus- lararasõ Kongre ve Sergi Sa- rayõ’nda düzenlenecek tö- renle sahiplerini bulacak. Bu yõlki adaylar arasõnda yer alan bazõ yapõmlar ve oyuncular ise şöyle: Yılın En Başarılı Pro- düksiyonu: “İmparatorluk Kuranlar” - DT, “İntiharõn Genel Provasõ” - ŞT, “Ka- fes”- ŞT Yılın En Başarılı Yönet- meni: Hakan Çimenser - “İmparatorluk Kuranlar”, Nurullah Tuncer - “İntiharõn Genel Provasõ”, Ragõp Ya- vuz- “Mefisto” Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu: Bülent Emin Ya- rar -“Profesyonel”(DT), Ha- kan Gerçek - “Van Gogh” (Tiyatro Gerçek), Uğur Po- lat -“Kredi Kartõ-Vak’aa” (DT). Yılın En Başarılı Ka- dın Oyuncusu: Defne Gür- men “Üstün -Düşüş”(ŞT), Defne Halman -“Quintet- Bir Dönüşün Beşlemesi” (Ti- yatro Pera), Zuhal Olcay - “Şölen” (Tiyatro Stüd- yosu). Yılın En Başarılı Mü- zikal ya da Komedi Er- kek Oyuncusu: Mert Turak -“Kabare”( ŞT), Serhat Mustafa Kõlõç -“İnti- harõn Genel Provasõ”( ŞT), Zafer Algöz -“Vahşet Tan- rõsõ” (DT). Yılın En Başarılı Müzikal ya da Komedi Ka- dın Oyuncusu: Hale Akõn- lõ -“Dullar”( ŞT), Sevinç Er- bulak- “Tarla Kuşuydu Juli- et”( ŞT), Zerrin Tekindor - “Vahşet Tanrõsõ” (DT). MimarSinananõlõyor Kültür Servisi - Mi- mar Sinan, ölümünün 422. yõlõ olan 9 Nisan’da bir dizi etkinlikle anõla- cak. TMMOB Mimarlar Odasõ İstanbul Büyükkent Şubesi’nin düzenlediği ve Mimar Sinan’õn Süleyma- niye’de mezarõ başõnda gerçekleşecek anma töre- ni saat 10.30’da başlaya- cak. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mi- mar Sinan Araştõrma Mer- kezi ve TMMOB Mimar- lar Odasõ İstanbul Büyük- kent Şubesi tarafõndan dü- zenlenen “Mimar Sinan Araştırma Merkezi ve Müzesi, Ulusal Öğrenci Mimari Fikir Yarışma- sı”nõn sergisinin kolokyu- mu ve ödül töreni de Mi- mar Sinan Anma Gü- nü’nde gerçekleştirilecek. Saat 15.00’te Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sedad Hakkõ Eldem Odi- toryumu’nda yapõlacak tö- rende Prof. Dr. Oğuz Cey- lan, TMMOB Mimarlar Odasõ Genel Başkanõ Bü- lend Tuna, Prof. Dr. De- niz İncedayı ve Prof. Dr. Demet Binan konuşacak. Saat 17.00’de ise MSGSÜ Mimar Sinan Salonu’nda sergi açõlõşõ ve kokteyli düzenlenecek. İkinci Mi- marlõk Öyküleri Yarõşma- sõ’nõn ödül töreni ve kok- teyli ise saat 19.00’da Mi- marlar Odasõ İstanbul Bü- yükkent Şubesi Karaköy Binasõ’nda yapõlacak. (0 212 251 49 00) ÖLÜMÜNÜN 422. YILINDA ÖDÜLLER 26 NİSAN’DA VERİLECEK Kültür Servisi- Koreograf Paul Taylor’ın dans topluluğu “Paul Taylor Dance Company”, 16-17 Nisan’da saat 20.00’de İş Sanat sahnesinde izleyicilerle buluşuyor. Koreografilerinde dans hareketlerinden çok, gündelik olaylara yer vermeyi tercih eden Taylor ve grubu gösterilerinde, Bach’tan Debussy’ye, Piazzola’dan Handel’e dünyanın önemli bestecilerinin müziklerine yaptığı koreografilerden oluşan bir repertuvar sunacak. Taylor ayrıca, Robert Rauschenberg, Jasper Johns ve Alex Katz gibi 20. yüzyılın önemli ressamlarıyla yaptığı ortak çalışmalarla da dikkat çekiyor. (www.biletix.com) PaulTaylorİşSanat’ta Kültür Servisi - 2010 Kültür Baş- kentleri İstanbul ve Essen’den iki koro, İstanbul Avrupa Korosu ve Confido Koro ve Orkestrasõ “Yıldız- lı Göğün Üzerinde” adlõ konser projesi kapsamõnda Ahmet Adnan Saygun’un en çok seslendirilen eserlerinden “Yunus Emre Orator- yosu” ve Beethoven’in 9. Senfoni- si’nin koral bölümlerini seslendire- cek. Ruhr bölgesinde Twins 2010 kapsamõnda, Avru- pa çapõnda kar- deş şe- hirlerin işbirliği yaparak ortaya çõ- kardõklarõ projeler bütününün ana projelerinden ve İstanbul’da da Be- şiktaş Belediyesi ve İstanbul 2010 Ajansõ tarafõndan desteklenen proje- nin İstanbul ayağõndaki konser, 8 Nisan’da saat 20.00’de Akatlar MKM Konser Salonu’nda gerçekleş- tirilecek. Alman şef Bodo Sabo- rowski’nin yöneteceği konserin so- listleri ise soprano Sevim Zerenoğ- lu, mezzosoprano Nesrin Gönül- dağ, tenor Ali Murat Erengül ve bas Umut Tingur olacak. Projenin devamõ niteliğindeki Almanya’daki konserler ise Essen’de gerçekleşecek. SAYFA CUMHURİYET 7 NİSAN 2010 ÇARŞAMBA 16 KÜLTÜR [email protected] Beethoven ve Saygun’dan aşk ve dostluk ATIF YILMAZ’IN 1978 TARİHLİ UNUTULMAZ FİLMİ BU AKŞAM SelviBoylumAlYazmalõm’layeniden K A M İ L M A S A R A C I K Ü L T Ü R Ç İ Z İ K Kültür Servisi - 29. Uluslararasõ İstanbul Film Festivali kapsamõnda, Groupama ve Groupama Gan Sinema Vakfõ sponsorluğunda, Atıf Yılmaz’õn 1978 tarihli unutulmaz filmi “Selvi Boylum Al Yazmalım”, bu akşam 21.30’da Atlas Sinemasõ’nda gerçekleştirile- cek özel gösterimle yeniden izleyiciyle buluşacak. Yõl- maz’õn Cengiz Aytmatov’un ünlü romanõndan esin- lenerek çektiği film, sinema tarihinin en büyük aşk öykülerinden biri olarak kabul ediliyor. Festivalin ardõndan vizyona da girecek filmin restoras- yonu, T.C Kültür ve Turizm Bakanlõğõ’nõn desteğiyle, hak sahibi olan Çiçek Film, Groupama Gan Sinema Vakfõ ve Technicolor Sinema Mirasõ Vakfõ tarafõn- dan, fotokimyasal yöntemlerin yanõ sõra, dijital araç- lardan da faydalanõlarak Türkiye’de, Fono Film ve VİPSAŞ bünyesinde gerçekleştirildi.  ATLAS SİNEMASI’nda 11.00’de “Maud’la Bir Gece” , 13.30’da “Yabani Otlar”, 16.00’da “Erkek Gibi Ölmek”, 19.00’da “Yuva”, 21.30’da “Selvi Boylum Al Yazmalõm”. (0 212 252 85 76)  YENİ RÜYA SİNEMASI’nda 11.00’de “Yolda”, 13.30’da “Eamon”, 16.00’da “Balerin ve Hõrsõz”, 19.00’da “Büyük Hata”, 21.30’da “Plato”. (0 212 244 54 57)  SİNEPOP SİNEMASI’nda 11.00’de “Özel Hayatlar”, 13.30’da “Aşk Yuvasõ”, 16.00’da “Pehlivan”, 19.00’da “Modesty Blaise”, 21.30’da “Doronship 77”. (0 212 251 11 76)  BEYOĞLU SİNEMASI’nda 11.00’de “Devrim Şarkõlarõ”, 13.30’da “Arif Mardin’in Hikayesi”, 16.00’da “Kõzõl Mabet”, 19.00’da “Şok Doktrini”, 21.30’da “Amerika’nõn En Tehlikeli Adamõ”. (0 212 251 32 40)  KADIKÖY SİNEMASI’õnda 11.00’de “Yedinci Kõta”, 13.30’da “Tehrun”, 16.00’da “Küçük İndi”, 19.00’da “Rehine”, 21.30’da “Tek Başõna Bir Adam”. (0 216 337 74 00)  NİŞANTAŞI CITYLİFE(CITY’S) SİNEMASI’nda 16.00’da “Ah Güzel İstanbul”, 19.00’da “Elveda”, 21.30’da “Ben ve Orson Welles”. (0 212 373 35 35) 29. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ’NDE BUGÜN İki kültür başkenti İstanbul ve Essen’den ‘Yõldõzlõ Göğün Üzerinde’ konser projesi Nefret de hızlıdır, aşk daAltõ gün içinde geçen oyun, bir aşk öyküsü olduğu kadar, toplum içinde iç savaş denebilecek çatõşmalara yol açan bir “düşmanlõk” öyküsü de. Bu yüzden olsa gerek, yönetmen Kemal Başar, “Aşkõ biraz gizleyerek daha çok din ve devletin baskõsõ altõnda iki ailenin anlamsõz kavgasõyla aşk gibi insani bir duygunun bile yaşanamayacağõnõ anlattõm” diyor. Oyunda Romeo’yu Mert Turak, Juliet’i ise Ece Özdikici canlandırıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle