Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
19 NİSAN 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Uyanmak…
Başlangıcı 21 Mart alınırsa ilkbahar
bugünlerde ilk ayını tamamlıyor. Hava
koşullarına bağlı olarak farklılaşmakla birlikte,
doğanın uyanışı apayrı bir yaşama bağlılık
duygusuna yol açıyor.
Bu yıl doğanın uyanışını Doğu Karadeniz’de
Hemşin’in dağ güllerinin en güzeli olan eğri
çiçekleri üzerinden izledim. Gül denilmesine
bakmayın, bunlar bilinen gül fidanı gibi değil;
dikenleri olmadığı gibi, kalınca çalı ya da
küçük boy ağaçtırlar.
Latince ortak adları rhododendron olan dağ
güllerinin üç ana türü var. Bunlar da kendi
aralarında altıya ayrılıyor. Güllere yerel ağızla
komar ya da kumar deniliyor; yaygın kullanılan
adları dağ gülü. Günümüzde artık yaşayan bir
dil sayılmayan Latince, bitki adlarıyla; kimi
sözcüklerin köklerinde yer alarak ya da başta
hukuk olmak üzere özellikle de kalıp
deyimlerle varlığını geleceğe taşıyor.
Dağ gülünün üç ana türünün her biri ayrı bir
topluluk oluşturuyor.
Bunlardan, rhodendron ponticum denilen
en yaygın olanının çiçekleri mor renkli.
Yaprağı kışın da dökülmeyen bu tür
komarların boyları en çok on metreye kadar
çıkıyor. Çoğunlukla birkaçı aynı kökten
yükseliyor. Deniz kıyısına daha yakın yerlerde
görülen bu komar, fındık, çay ve kivi gibi
bitkilerin üretim alanlarının genişlemesi ve
yolların ve yapıların çoğalmasıyla yamaçlara
kaçıyor. Ancak en yaygın tür olma özelliğini
koruyor.
İkincisi, seçtiği yer yönünden bu türün tam
karşıtı ve yine yaprağı kışın dökülmeyen
rhodedendron caucasium denilen bir dağ
gülü türü daha var. Bu türün çiçekleri
bembeyaz oluyor. Yapraklarının iç kısmı da
öyle kar beyazı. Boyları diğerlerine göre daha
kısa ve yaylalara yakın kısımlarda ormanın
sona erdiği yerlerde yeşeriyor.
Gelelim dağ güllerinin üçüncü ve de en
güzel türüne. Latince rhodendron luteum,
yerel dilde eğri denilen bu komar türüdür.
Diğer dağ gülü türlerinden farklı olarak, eğri
çiçeği ağacının yaprakları kışın dökülür. Yine,
diğerlerinden değişik bir yönü de göreli olarak
daha az verimli topraklarda büyüyebilmesidir.
Güneşe bakan yamaçları, kayalıkları, şelale
çevrelerini seçen eğri, en olmadık yerlere
tutunabilir; çünkü sağlamdır ve köklerini
sağlam basar.
Eğri, olağanüstü görkemli çekiciliğini iki
özelliğinden alıyor. Biri ancak bire bir
koklanınca ayırdına varılan, hiçbir en pahalı
parfümün bile yarışamayacağı benzersiz
kokusu; ikincisi de rengi. Eğrinin kokusu
burada anlatılamaz; kokusunun sarhoş edici,
bal ve gül kokusu karışımı tadına varılabilmesi
için o çiçek kesinkes koklanmalıdır!
Eğri çiçeğinin ikinci, ancak hiç de ikincil
sayılamayacak en belirgin özelliklerinden biri,
sapsarı rengidir. Eğri sarısı açık sarıya yakın
bir koyuluktadır; yeşilimsi ve kırmızımtırak
tomurcuğun içinden kendine gelerek kimliğini
elde eden ve ne doğal ne de yapay dünyada
hiçbir benzeri bulunmayan, yani yine kendine
özgü bir sarıdır.
Doğu Karadeniz’in o olağanüstü yeşilliğinin;
daha doğrusu yeşil rengin tüm tonlarının
egemen olduğu o rutubetli, kasvetli ve yer yer
vahşi doğasında yalnızca eğriyle yükselen sarı
çiçek öbekleri, aslında ısrarcı bir başkaldırıyı
yansıtır.
Eğri, uçsuz bucaksız vadilerde,
kilometrelerce uzayıp giden dağ yamaçlarında
çok uzaklardan bakılınca da kolayca
yakalanır. İnsanın üzerine gelir gibi duran
koca bir yamacın yeşillerle kaplı baskıcı
yapısının çok seyrek de olsa sarı rengin dik
duruşuyla delinmesi, sıkıntıları tamamıyla
dağıtan, tersine iç açıcı bir umut kaynağıdır.
Önemli bir nokta daha var; adıyla uyuşmasa
ya da size çelişkili gelecekse de belirtilmelidir
ki, eğri ağacı, diğer komarlar gibi, eğilip
bükülmez; diğerleri gibi gürgenlerin, çamların
ve dağ dikenlerinin nemli dibine gizlenmez;
saklanmaz; aşağıya, geriye, ilkelliğe değil,
yukarıya ve ileriye bakar; ayrıca dosdoğrudur;
kesinlikle dik durur. Eğri, böylelikle umut
kokan sapsarı çiçeklerini inatla yükseklere
çıkarır; özgürlüğe götürür; giderek o yörede
çok az görülebilen sevdiği güneşe taşır.
Doğa, bu yıl da yüz binlerce yıldır yaptığını
yapıyor, eğri ile uyanıyor; eğri de uyanarak
özgürlüğe tutunuyor. Toplumlar ya da Latince
örneğinde olduğu gibi diller de öyle; onlardan
da geleceğe bakarak uyanabilenler tutunuyor;
kalıcılaşıyor.
yakupkepenek06@hotmail.com
TC KÜÇÜKÇEKMECE 4. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI
Dosya No: 2010/2240 Talimat.
Bir borçtan dolayõ aşağõda tapu kaydõ, kõymeti satõş gün ve saati ile önemli özellikleri yazõlõ taşõnmazõn satõş şartlarõ belirtilen; İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi, 2. Bölge, Hoşdere Köyü, Dereköy Çiftliği Mevkii, 256 Ada, 1 Parsel, 240/53587 Arsa Paylõ, Bodrum Kat, A-25 Blok’ta, 2.No’lu
Mesken. Borçlu adõna kayõtlõ olup, bu taşõnmazõn satõlarak paraya çevrilmesine karar verilmiştir. Dosya borcundan dolayõ, Küçükçekmece 4. İcra Müdürlüğü Kaleminde açõk arttõrma suretiyle satõlarak paraya çevrilecektir.
1- İİK.127 MD. GÖRE SATIŞ İLANININ TEBLİĞİ: Adresleri tapu’da kayõtlõ olmayan (Mübrez tapu kaydõnda belirtilen) alakadarlara gönderilen tebligatlarõn tebliğ imkânsõzlõğõ halinde iş bu satõş ilam tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
2-İİK. 151.142 MD. GÖRE SIRAYA ŞİKÂYET VE İTİRAZ: Uygulama aykõrõlõğõ nedeniyle alacağa mahsuben ihalenin yapõlmasõ veya satõş bedelinin İİK’nun 138.md. cümlesinde ipotek alacaklõsõna ödenmesi durumunda, alakadarlarõn satõşõ takip ederek İİK’nun 142 md. Göre şikâyet
veya itirazlarõ olanõn bu hakkõnõ 7 gün içinde kullandõklarõna dair dosyamõza derkenar ibraz etmeleri IİK’nun 83,100,142,151, MK:789,777 md. göre ayrõca ilanen tebliğ olunur.
3-SATILACAK TAŞINMAZIN TAPU KAYDI VE ÜZERİNDEKİ MÜKELLEFİYETLER: İstanbul ili, Büyükçekmece İlçesi, 2.Bölge, Hoşdere Köyü, Dereköy Çiftliği Mevkii, 256 Ada, 1 Parsel, 240/53587 Arsa Paylõ, Bodrum Kat, A-25 Blok’ta, 2.No’lu Mesken, borçlu adõna kayõtlõ
taşõnmazõn üzerinde İş bu Talimat dosyasõnõn; Esas dosyasõnõ teşkil eden, İstanbul 10. İcra Müdürlüğü’nün 2008/6710 esas sayõlõ dosyasõndan, 04/04/2005 tarihli İpotekli olup, yine aynõ icra ve dosya no’sun dan, 150/C şerhi mevcuttur.
4-İMAR DURUMU: Bahçeşehir Belediye Başkanlõğõ’nõn İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün 25/12/2008 tarih 2008/06-3194/2702 sayõlõ yazõlarõna göre Parsel Konut Alanõnda kalmaktadõr.
5-TAŞINMAZLARIN HALİHAZIR DURUMU VE EVSAFI: Kõymet takdirine konu taşõnmaz, İstanbul ili, Büyükçekmece İlçesi, 2.Bölge, Hoşdere Köyü, Dereköy Çiftliği Mevkii, 256 Ada, 1 Parsel, 240/53587 Arsa Paylõ, Bodrum Kat, A-25 Blokta, 2.No’lu Mesken.
MUHAMMEN KIYMETİ: Günlük alõm-satõm ve değerine etki eden tüm faktörler gözönüne alõndõğõnda gayrimenkulün değerinin: 280.000,00-TL (İkiyüzsensenbintürklirasõ) olabileceği kanaatine varõlmõştõr.
SATIŞ ŞARTLARI:
Yukarda açõk tapu kaydõ, imar ve hali hazõr durumu ve kõymeti belirtilen taşõnmazõn; İstanbul ili, Büyükçekmece İlçesi, 2.Bölge, Hoşdere Köyü, Dereköy Çiftliği Mevkii, 256 Ada, 1 Parsel, 240/53587 Arsa Paylõ, Bodrum Kat, A-25 Blokta, 2.No’lu Meskenin,
Birinci Satõş günü: Küçükçekmece 4. İcra Müdürlüğü Kaleminde 01/06/2010 günü saat 15.00-15.10’da açõk arttõrma suretiyle yapõlacaktõr.
Yukarda parsel numaralarõ yazõlõ taşõnmazõn birinci açõk arttõrma satõşlarõnda tahmin edilen kõymetin % 60’õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ mecmuunu ve satõş masraflarõnõ geçmek şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa en çok arttõranõn taahhüdü baki kalmak şar-
tõyla İkinci Satõş: 11/06/2010 günü aynõ yer ve aynõ saatlerde ikinci açõk arttõrmaya çõkarõlacaktõr.
Bu arttõrmada da bu miktar elde edilmemişse taşõnmazõn hissesi için en çok arttõranõn taahhüdü baki kalmak üzere artõrma ilanõnda gösterilen müddet sonunda en çok arttõrana ihale edilecektir. Şu kadar ki arttõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin % 40’õnõ bulmasõ ve satõş isteye-
nin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõ ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaşma masraflarõm geçmesi lazõmdõr. Böyle fazla bedelle alõcõ çõkmazsa satõş talebi düşecektir.
• Arttõrmaya iştirak edeceklerin tahmin edilen kõymetin ve alacağa mahsuben iştirak edeceklerin kendinden önceki sõrada bulunan alacaklarõn alacağõnõn (Muhammen bedelin %20’si nisbetinde pey akçesi, nakit memleket parasõ) veya bu miktar milli bir bankanõn “Şartsõz, kesin ve süre-
siz” teminat mektubu vermeleri lazõmdõr. Yabancõ para kurunda günlük değişimler olmasõ ve 805 sayõlõ kanunun 1 nci maddesine göre “döviz” teminat olarak kabul edilmez. • Satõş peşin para iledir. Alõcõ istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. İhaleye itiraz vaki olmasõ ha-
linde dahi (alacağõna tekabül eden satõş bedelini müşteri sõfatõyla ödemekte imtina suretiyle (alacağõna) mahsuben ihale yapõlmamõş olmasõ şartõ ile satõş bedeli nakden icra veznesine yatõrõlõr. (md. 134/4) Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflarõ ile Katma Değer Vergisi (150 m2’ye
kadar olan net meskenlerde % 1, mesken olmasõna rağmen iş yeri olarak kullanõlmõş dairelerde, metruk durumda olan binalarda, tarla, bina, han, otel ve arsalarda % 18 olarak KDV müşteriden tahsil edilir.) Tahliye ve teslim giderleri öncelikle müşteri tarafõndan ödenir. Birikmiş emlak ver-
gisi ve tapu satõm harcõ satõş bedelinden müşteriye iade edilir. • İhaleye iştirak edenlerin icra satõş dosyasõ, tapu kaydõ, şartname, ilan ve tebligatlarõ incelemek suretiyle ihaleye katõldõğõm kabul ettiği, satõlacak taşõnmazõn tapu kaydõnda varsa: taşõnmazõn bütünleyici parçalarõnõn (MK.Md.684,862)
taşõnmazõn eklentilerinin (MK.MD. 686, 862) hukuki semerelerinin (MK.md.879) taşõnmazõn birleştirilmesi durumunun (MK.md.859), İİK.128 md.göre taşõnmaz mükellefiyetlerinin ( İntifa hakkõ MK.m.794.oturma hakkõ MK.m.823.üst hakkõ MK.m.834, kaynak hakkõ MK.m.837, İrtifak
haklan MK.m. 838 kaydõ hayatla ölünceye kadar bakma akdi B.K.m. 507) mükellefiyetleri nazara aldõğõ kabul edilir. • Uygulamada rehin bedelinin ödenmesinde ve alacağa mahsuben satõşta İİK’nun 140,151,268 md. Emredici hükmüne rağmen sõra cetveli düzenlenmemekte olduğundan; ta-
şõnmaz üzerinde haciz, ipotek, satõş vaadi vesair haklarõ olan ilgililerin ihaleyi takip ederek satõş tarihinden itibaren yedi gün içinde İİK’nun md. 100,151 ve 268,4792 sayõlõ S.S.Kurumu K.Md. 21,1479 sayõlõ Bağ-Kur K’Yasasõ md. 17. 3065 sayõlõ Katma D.V.Kanunun 55, Amme Alacağõnõn
Tahsili Hakkõndaki Kanunun md.21,MK.:766,789,777/2,796/l,İİK.83/c-2, 100,142/1,151 maddelerine göre sõra ve alacağõn aslõna yönelik şikâyet ve itiraz dava haklarõnõ kullanmalarõ ve icra dosyasõna dava açtõklarõna dair derkenar ibraz etmeleri gerekir. • İpotek sahibi alacaklõlarla diğer il-
gililer (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarõnõ hususiyle faiz ve masraflara dair olan iddialarõm dayanağõ belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr. Aksi takdirde haklan tapu sicili ile sabit olmadõkça paylaşmadan hariç bõrakõlacaklardõr. • İhaleye katõlõp daha sonra bede-
lini yatõrmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alõcõlar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasõndaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrõca satõş bedelini yatõrmasõ için verilen 10. gün sonundan itibaren temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardõr. İhale farkõ
ve temerrüt faizi ve ayrõca hükme hacet kalmaksõzõn dairemizce tahsil olunacak, bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden alõnacaktõr. • Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup tebligat pul Masrafõ verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderile-
bilir. • Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başka bilgi almak isteyenlerin 2007/1683 Talimat, sayõlõ dosya numarasõyla Müdürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur.
* (İc.İf.K. 126) * (*) İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleri de dahildir. (Basõn: 25804)
Geçen hafta çarşamba yazımda değindiğim
gibi, Çin ile ilgili tartışmalarda bir yoğunlaşma
var.
Bu tartışmalarda, Çin’in geleceğine ilişkin,
birbirine taban tabana zıt iki yaklaşım oluştu.
Birinci yaklaşım, Çin’in, hızlı büyümenin
getirdiği toplumsal sorunları, bugüne kadar
olduğu gibi, önümüzdeki dönemde de
yönetmeyi başararak, dünya ekonomisi
içindeki ağırlığını, etkisini arttırmaya devam
edeceğini düşünüyor. İkinci yaklaşıma göre,
geçtiğimiz 20 yılda Çin’in bu kadar yüksek bir
büyüme hızı sergilemesine yol açan küresel
ekonomik koşullar, mali krizin de etkisiyle
hızla ortadan kalkıyor. Bu nedenle Çin
ekonomisini hızlı bir daralma ve bununla
birlikte giderek ağırlaşacak toplumsal
sorunlar, istikrarsızlık ve kaos bekliyor.
Ama ikisi de aynı yere çıkıyor
Her iki yaklaşımın da haklı olduğu noktalar
var. Örneğin, geçen hafta açıklanan veriler,
ekonomik büyüme hızının bu yılın ilk üç
ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre
yüzde 11.7 olarak gerçekleştiğini söylüyor.
Geçen yıl aynı dönemde bu oran yüzde 10.7
olarak gerçekleşmişti (Financial Times,
15/04). Wall Street Journal, New York Times
gibi gazetelerin yorumcuları, Çin
ekonomisinin bir ısınma sorunu, sert iniş
riskiyle karşı karşıya olduğunu söylerken,
South China Morning Post, hızlı büyümeye
karşın enflasyonun yüzde 2.2 civarında
kaldığına dikkat çekiyordu. Time dergisine
göre, Çin böylece son resesyondan
çıkarken, büyümenin yüzde 52’sinin nihai
tüketimden, yüzde 57’sinin yatırımlardan
kaynaklandığını, net ihracatın katkısının ise
yüzde 9.9 olduğunu vurguluyordu. Diğer bir
deyişle, Çin’in büyümesi ihracata sanıldığı
kadar bağımlı değildi. Ulusal ekonominin iç
dinamikleri belirleyici rol oynuyordu.
Öyleyse, Goldman Sachs’ın beklentisi
gerçekleşebilir, Çin 2027 yılında dünyanın en
büyük ekonomisi konumuna ulaşabilir.
Buna karşılık, Çin’in bir krizin beklediğini
söylen yorumcuların, örneğin Gordon G.
Chang’ın (The Coming Collaps of China,
2009) da haklı olduğu noktalar var. Wold
Affaires dergisinin nisan sayısında
yayımlanan, “Party’s over: China’s
Endgame” başlıklı denemesinde, son mali
krizin dünya ticaretinde yarattığı gerilemenin
Çin ekonomisini derinden etkilediğini, bu
krizi savuşturmak için devreye giren 586
milyar dolarlık teşvik programının etkilerinin
sonuna gelinmeye başlandığını vurguluyor.
Gordon’a göre bu teşvikler orta ve küçük
işletmelerin üretim kapasitelerini
desteklemeye değil, devletin mali
kurumlarına, devlet denetimindeki altyapı
yatırımlarına gitti. Çin ekonomisinin süper
devresi (cycle) sona ererken, diyor Gordon,
ileri doğru bir atılım yapmaya başlayan
halkın talepleriyle hükümetin uygulamaları
arasındaki uçurum giderek genişliyor ve
toplumsal istikrarsızlık risklerini arttırıyor.
Örnek olarak da toplumsal olayların (grev,
gösteri, isyan vb.) sayısının yılda 127 bine
ulaştığına işaret ediyor.
Ben bu iki yaklaşımın öngördüğü
senaryoların gerçekleşme olasılıklarının
birbirinden çok uzak olmadığını
düşünüyorum. Ancak, bu tartışmalarda
dikkatlerden kaçan bir şey var, o da şu: Her
iki olasılık da sonunda aynı yere çıkıyor.
‘Ekmek peynir meselesi’
Geçen yıl kaybettiğimiz Giovanni
Arrighi’nin, son kitabının başlığı “Adam Smith
Pekin’de” idi. Yazıma, başlığını onun anısına,
“Cecile Rhodes Pekin’de” olarak koydum.
Ama bu başlık konumuzla da yakından ilgili…
Arrighi çalışmasında, Çin’deki hızlı
büyümenin, sanıldığı gibi uluslararası
sermayenin yatırımlarına değil, Deng Shiao
Peng’in piyasa ekonomisine dönmesiyle
birlikte, Asya bölgesindeki Çin diyasporasının
sermayelerini geri getirmeye ikna edilmesine,
eğitimli, disiplinli işgücüne bağlı olduğunu
gösteriyordu. Bir de, neoliberalizmi
benimseyerek gelişmeye çalışan ülkelerin
aksine, ekonomik süreçlerin, yabancı
sermayeyle ilişkilerin denetimini elinden
kaçırmasına.
Böylece başlayan süreç, kısa sürede
uluslararası sermayenin ihmal edemeyeceği
bir yatırım alanı oluşturmuş. Bundan sonraki
süreci kabaca biliyoruz. Hızlı sermaye brikimi,
ihracat patlaması, bu zeminde biriken
görülmemiş büyüklükte, yaklaşık 2.4 trilyon
dolarlık döviz rezervleri. Bu madalyonun bir
yüzünü oluşturuyor. Madalyonun öbür
yüzünde de hızlı kentleşme, hızla büyüyen bir
yeni orta sınıf ve işçi sınıfı, kır topluluklarında
çözülme, ortalama yoksulluk genelde
azalırken gelir dağılımında hızlı bir bozulma
var.
Bu iki süreç, Çin’de kapitalizmin
gelişmesine bağlı olarak, bize iki realiteyi
işaret ediyor. Birincisi, Çin kapitalizmi
kaçınılmaz olarak kriz eğilimleri
geliştirmeye, buna bağlı olarak aşırı üretim,
fazla kapasite ve aşırı birikim sorunları
yaşamaya başlayacaktır. İkincisi yaşanan yeni
sınıf şekillenmeleri, geleneksel toplumsal
koşulların, değerlerin altüst olması, sınıf
mücadeleleri açısından patlayıcı bir toplumsal
karışım oluşturacaktır.
Bu iki sürecin kesişerek bir toplumsal
krize yol açmaması için, ya da bu ekonomik
krizlerin yıkıcı sonuçlar yaratmaması için
Çin devletinin gerçekleştirmesi gereken bir
seri işlev var: (1) Hızlı büyüme dinamiklerini
destekleyebilecek gerekli enerji ve
hammadde girdilerini uygun maliyetlerde
tedarik etmek; (2) Hızlı sermaye brikim
sürecinin yan ürünü olarak oluşacak
sermaye, mal ve nüfusun (ki bu sosyal
istikrar için özellikle önemlidir) fazlasını
gönderilebileceği coğrafyaları bulmak ve
kullanıma açmak. (3) Hızla büyüyen orta
sınıfın ve işçi sınıfının, genelde kentlerin,
yeni tüketim alışkanlıklarına, özellikle gıda
gereksinimlerine cevap vermek.
İşte bunlar bizi, 19. yüzyılda, Afrika’yı
sömürgeleştirme sürecini yöneten, bugün
hâlâ dünya elmas piyasasının yüzde 40’ını
kontrol eden Debeers’in kurucusu İngiliz
kapitalisti ve devlet adamı Cecile Rhodes’ın
şu ünlü tespitine getiriyor: “İmparatorluk…
Ekmek peynir meselesidir. Eğer iç savaşı
önlemek istiyorsanız, emperyalist olmak
zorundasınız” (1895).
Çin de, bugünkü hızlı büyümesinin zemini
ve toplumsal istikrarını korumak, toplumsal
çalkantıları, bir “iç savaşı” önleyebilmek için
kaçınılmaz Cecile Rhodes’ın tavsiyesine
uymak zorunda kalacaktır. Çin bir taraftan
ekonomisini güçlendirmek, bunu
destekleyecek iç pazarını derinleştirmek, aynı
zamanda ekonominin ürettiği ve bu pazarda
dolaşan artı değerin (servetin) üzerindeki
denetimini kaybetmemek için gereken
tedbirleri alacaktır. Yine zamanın İngiltere’si
gibi, dünyanın çeşitli yerlerinde özellikle de
enerji, mineral, gıda kaynakları üzerinde etki
kurmaya, elinden geldiğince buralara nüfus
aktarmaya çalışacaktır.
Çarşamba günü, Çin’in çoktan Rhodes’ın
izinden gitmeye başlamış olduğunu, özellikle
Afrika’da etkinlikleri bağlamında,
örnekleyerek göstermeye çalışacağım.
erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com
Cecile Rhodes Pekin’de (I)
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU / LONDRA
Patronlar: Öncü göstergelerdeki iyileşme yatõrõm iklimi için yeterli değil. 2010 ve 2011’de yüksek büyüme olmayacak
Yatõrõm yok, iş beklemeyin
Ekonomi Servisi - İş
dünyasõnõn önde gelen
isimleri büyüme, sanayi
üretimi, ihracat gibi ön-
cü göstergelerde yaşanan
olumlu gelişmelerin “ya-
tırım ikliminin oluşma-
sı” için yeterli olmadõğõ
görüşünde birleşti. Yatõ-
rõm olmayacağõ için mil-
yonlarca işsize de iş ya-
ratõlmayacak. Baz etki-
siyle yõlõn ilk çeyreğinde
ekonominin çift haneli
büyüyeceği görüşünde
olan iş dünyasõ, 2010 ve
2011’de yüksek büyüme
hõzõnõn beklenmemesi
gerektiğini vurguluyor.
Patronlar, Türkiye’nin,
büyüme hõzõnõ garanti al-
tõna alacak koşullarõ he-
nüz yaratamadõğõnõ vur-
gulayarak yatõrõm orta-
mõndaki ve işgücü piya-
salarõndaki aksaklõklarõn
giderilmesi gerektiğine
işaret ediyor. ANKA’ya
konuşan işadamlarõnõn
görüşleri şöyle:
Anadolu Endüstri Hol-
ding Yönetim Kurulu
Başkanõ Tuncay Özil-
han: Toparlanma tüm
sektörlere yayõldõ, ancak
bu gelişmeler yatõrõm or-
tamõ için yeterli değil.
Henüz rakamlar o güve-
ni vermiyor. Hâlâ kapa-
site kullanõm oranlarõ
düşük. Yatõrõmcõnõn yeni
kapasiteye ihtiyacõ yok.
Zorlu Holding Yöne-
tim Kurulu Başkanõ Ah-
met Nazif Zorlu: Türki-
ye krizde maalesef kü-
çüldü ve resesyona girdi.
Ekonominin öncü gös-
tergelerinde yaşanan
olumlu seyir yatõrõmlarõn
artmasõ için yeterli olma-
yacak. Cari açõk artõyor.
TL artõyor. Korkuyoruz.
IC Holding Yönetim
Kurulu Başkanõ İbra-
him Çeçen: İşsizlik ra-
kamlarõ dõşõnda, öncü
göstergelerde yaşananlar
özel sektöre yeni bir he-
yecan getirdi. Yatõrõm
ortamõnda ve işgücü pi-
yasalarõnda aksaklõklarõn
giderilmesi gerekiyor.
Eski TÜSİAD Başkanõ
Erkut Yücaoğlu: İlave
kapasite ve yeni yatõrõm-
lar için beklenilmesi ge-
rekiyor.
Polat Enerji Genel
Müdürü Zeki Eriş: Eko-
nomide yaşanan olumlu
gelişmeler yatõrõm için
yeterli değil.
Türkiye Süt, Et, Gõda
Sanayicileri ve Üreticile-
ri Birliği Başkanõ Erdal
Bahçıvan: Maalesef,
birçok sektör yeni bir
yatõrõm iklimini girecek
durumda değil.
Son dönemlerde sanayi üretimi, büyüme
ve ihracatta olumlu gelişmeler var. Ancak
Türkiye’nin ana meselesi olan işgücü
piyasasõnda herhangi bir ilerleme yok.
1.5 MİLYON SİGORTALI KAYIP
İşsize 1.6 trilyon lira gerekiyor
Ekonomi Servisi - Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’õn ‘1 milyon 300 bin
TOBB üyesi bir işçi alsın’ önerisinin
ve ‘emek sömürüsü yapılıyor’ eleştiri-
lerinin gündemi meşgul ettiği şu günler-
de, Türkiye’nin bir kişilik iş yaratma
maliyetinin 242 bin 341 TL olduğu be-
lirlendi. Ocak ayõnda yüzde 14.5 olarak
gerçekleşen işsizlik oranõnõ 1 puan aşağõ
çekebilmek için 60 milyar 343 milyon
TL’lik sabit yatõrõmõna ihtiyaç duyulur-
ken, resmi rakamlara göre Türkiye’nin 3
milyon 591 bin kişiden oluşan işsiz or-
dusuna istihdam yaratmak için toplam
870 milyar 246.5 milyon TL’lik yatõrõ-
ma ihtiyaç duyuluyor. Yõllõk bazda istih-
dam piyasasõna eklenen 827 bin kişiye
iş yaratmanõn maliyeti ise bu dönemde
200 milyar 416 milyon TL’ye ulaşõyor.
Umudunu yitirerek iş aramaktan vaz-
geçen işsizler, iş aramayõp çalõşmaya
hazõr olanlar, mevsimlik çalõşanlar, za-
mana bağlõ eksik istihdamõ içerenler bu
hesaba dahil edilmiyor. Yapõlan hesap-
lamalara göre gerçek işsiz sayõsõnõn bu
tanõma göre Ocak’ta 6 milyon 738 bin
kişi olduğu belirlendi. Bu çerçevede
Türkiye’nin gerçek işsizine iş bulmasõ
için toplam 1 trilyon 632.9 milyon
TL’lik kaynak yaratmasõ gerekiyor.
DİSK Araştırma Ensti-
tüsü (DİSK-AR) araştır-
masına göre, yaklaşık 1
milyon 600 bin sigortalı
ücretli TÜİK verilerine
yansımıyor.
DİSK-AR’ın araştırma-
sına göre, TÜİK verile-
rinde yüzde 15’lik kayıp
var. Bu oran işsizlik ra-
kamlarına yansıtıldığında
resmi işsiz sayısı 4 milyon
145 bine, geniş tanımlı iş-
siz sayısı 6 milyon 740 bi-
ne ulaşıyor. Araştırmada
“Krizi kendileri için fırsa-
ta çeviren servetlerini kat-
layan işverenlerin yanın-
da, bugün işsiz kalan, üc-
retleri düşürülen, ücretsiz
izinlere mahkûm edilen
milyonların sesi duyul-
mamaktadır” denildi.
İstihdam piyasasõna bir yõllõk
dönemde eklenen 827 bin kişiye iş
yaratmanõn maliyeti 200 milyar 416
milyon TL’ye ulaşõyor.