09 Ocak 2025 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 22 MART 2010 PAZARTESİ 6 PAZARTESİ SÖYLEŞİSİ BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI ‘Kafesteki’ Sanatçılar ve ‘İtirafçı’ Gazeteciler İktidar başı epey bir süredir yoğun bir “halkla ilişkiler” faaliyeti içinde! Sanatçılar, şarkıcılar, dansözler.. doğrudan halkın bildiği ve seyrettiği ne kadar tanıdık isim varsa, hepsiyle grup grup sabah kahvaltılarında buluşuyor. Bir şamata, bir şamata... Davetliler arasında ise Başbakan’a laf edecek, soru soracak, muhalif bir düşünceyi dile getirecek kimse yok gibi! Veya bunu yapmayacaklardan oluşan insan kitlesi! Ne de olsa davet sahibine eleştiri yapmak bizim kültürümüzde yok! Ama davetten sonra ev sahibinin arkasından atıp tutmak da kültürümüzün bir parçası! Zaten iktidar başının bu halkla ilişkilerini düzenleyenler de ortalıkta olur olmaz söz edecekleri başından “devre dışı” bırakmışlar! Nedir bu yoğun halkla ilişkilerin amacı diye soralım... Önce konu iktisadi: İktidar ve başı, ülkeyi 8 yıldır gerginlik ateşi üzerinde yürütüyor! Ülkede çok yönlü gerginlik had safhada! İlk 5 yıllık iktidar dönemi, dünyadaki para bolluğu sayesinde laylay lom geçti! Ama ikinci dönem, özellikle son iki yıldır ekonomi kan ağlıyor! Bakmayın siz orta ve üst kesimlere, araba, ev gibi lüks “tüketim” mallarındaki satışlara! Orta sınıflardan aşağıya inince, ortalık feryat figan! Ülke işsizlikten kırılıyor. Resmi rakamlara göre 3.5 milyon, ama aslında bizim gazetenin mükemmel işsizlik raporuna göre 5 milyonu aşan, gizli-açık işsiz insan var! Hele gençler, güzelim gençler! İşte bu “sanatçı”, “Roman” açılımının bir yüzü, ekonomik krizi örtülemeye yönelik... Üst düzeyde bir halkla ilişkiler faaliyeti bu! Halkımızın magazin kültürü müthiştir! TV’ler ve gazeteler, üstelik birinci sayfalarında kimin eli kimin koynunda haberlerinden geçilmez. Büyük çoğunluğu için hep sormuşumdur, yahu kim bunlar! (Onlar bizler için aynı soruyu sormuyordur bile!) İkincisi, Kürt vb. diğer daha büyük açılımlarına da destek aranıyor! Tabii, en önemlisi, iktidarbaşının, yarattığı büyük kutuplaşma ve gerginlik politikasına sanatçılar üzerinden bir meşruluk kazandırma düşüncesi de var! Bu tanınmış “aracı” kurumsallaşmış kişilikler üzerinden de halkla ilişkiler yapılıyor! “Halkla ilişkiler”, yani halkı “kafalama/kafesleme” taktikleri bu iktidarın en önem verdiği ve en başardığı konu! Seyredip göreceğiz, hangi “sanatçı” bu kafeslemenin aracı olacak! Gündemdeki diğer kesim “itirafçı” gazeteciler! Gazetesinin yönetiminde askerlerden gelene baskılar karşısında gazeteci arkadaşları hakkında her türlü karanlık/kirli işleri gözünü kırpmadan yerine getiren bir maşanın/ bukalemunun itiraflarını okuduk! Söyleşiyi yapan gözde gazetecimizin amacı, bu maşanın söylediklerinden asker aleyhine bir vazife çıkartmak! Ne gayretkeşlik! İktidar, ister asker ister sivil siyaset olsun, her zaman kendi iktidarı için medyayı kullanmak ister, kullanmıştır, gelecekte de böyle olacaktır! Ben bu söyleşiyi okuduğumda, askere kızmadım, sadece kendini kullandıran bir gazetecinin yüzkarası davranışlarından doğan bir utanma duygusu yüzümü kapladı. Hele hele bu tipin kapı kapı dolaşıp, iş başvurusu yaptığı yere, geride bıraktığı gazete ve gazeteciler aleyhine büyük hizmetler sunmayı teklif etmesi, daha da büyük utanç kaynağı oldu! Ama medya büyük ahlaksızlıklar yatağıdır! Bu kullanılanlar nedense her dönem her zaman su üzerinde dururlar-tutulurlar! Başka bir medyada gözde köşeyazarlığı ile iktidar muhaliflerine karşı ateş ettirilen bir askerdir bu kez! Siyasetçilere “Senin yalakan olmak istiyorum” diyenler, 12 Eylül askerine alkış tutup bugün iktidardan düşmüşüne veryansın edenler de el üzerinde tutulmuyor mu? Ev yemekleriyle gradosunu medya içinde yükseltmeye çalışmıyor mu? Hele hele oğluna düzülen övgüler karşısında, kimsenin aklına, yahu bu çocuk Amerikaya neden kaçmıştı, kaç yıl orada kaldı ve ülkeye dönemedi, sorusunu sormak bile gelmiyor! İki söz de eskinin itirafçı gazete patronlarına! Ama bunların bir özelliği daha var: Bankalarını hortumlamaları ve batırmaları! 28 Şubat 1997 postmodern darbesinin dümen suyuna girmişler! Hiçbiri bir yiğitlik gösterememiş, ezilmiş büzülmüşler! Ama bankalarının içlerini boşaltmışlar! Verdikleri hizmete karşılık bunu hakettiklerini düşünmüş olsalar gerek! Şimdi askere veryansın ediyorlar! Dönemin ruhuna uygundur! Herhalde, şimdi de, AKP’ye bu yaranma/hizmet karşılığında, kendilerine açılacak ekonomik kapılar önünde sabırsızca bekleşiyorlardır! ÖZLEM YÜZAK Kütahyalõ Güral ailesinin üçüncü kuşağõndan Esin Güral. 2000 yõlõnda aile şirketlerinin Ali Güral’õn 3 oğlu arasõnda paylaşõlmasõnõn ardõndan yeni yapõlanma ile birlikte Gürallar ArtCraft, Ali Bey Hotels & Resorts, Gürallar Kiremit, Gürallar Makine işletmelerini babasõ Rıza Güral ve ağabeyi Erol Güral ile birlikte yönetiyor. Cam üretiminde henüz 13 yõllõk bir geçmişleri olmasõna karşõn bugün dünyada zücaciyelik cam üretiminde 6. sõradalar. Turizm alanõnda ise Manavgat’taki Ali Bey Club ve mayõs ayõ başõnda Side’de açõlacak olan yeni yatõrõmlarõnõn ardõndan hedef dõşarõya açõlmak. Mõsõr, Fas ve Hõrvatistan, gündemlerine aldõklarõ ülkeler... Esin Güral ile şirketin İstanbul’daki yönetim ofisinde bir araya geldik. Baba Rõza Güler’in ilginç yaşamöyküsünden, Esin Hanõm’õn kendi girişimcilik deneyimlerine kadar uzanan uzun bir sohbet gerçekleştirdik. - İsterseniz önce camdan başlayalım. 13 yıl önce giriştiğiniz yeni bir iş alanı idi Gürallar ArtCraft, bugün ise takip ettiğim kadarı ile kendi teknolojinizi kendiniz üretir hale geldiniz. Cam üretiminde kullanılan makineleri kendi bünyenizde üretiyorsunuz, üstelik kendi alanınızda dünyanın en büyükleri arasına girdiniz. Nasıl bir yol izlendi? - Aslõnda işin mimarõ babam. Bugün eğer Art Craf kendi teknolojisini üretebiliyorsa, babamõn sayesinde... Başarõlõ bir okul yaşamõ olmamõş babamõn. Okul sõralarõnda oturmaktan hoşlanmõyormuş besbelli. Bunun üzerine babasõ Ali Güral onu akõllansõn diye 16 yaşõnda yaz tatilinde bir demircinin yanõna torna atölyesine çõrak olarak vermiş. Ama yaz dönemi bitip okullar açõlõnca babam geri dönmek istememiş. Tornacõnõn yanõnda çok mutluymuş ve iyi çalõşõyormuş. 18 yaşõna gelince ise kendi torna atölyesini kurmuş. Ama babamõn daima mucit bir tarafõ da olmuş. Örneğin su saati yapmak istemiş. Merkezkaç kuvvetinden enerji yaratma çabalarõnda bulunmuş.... İşte babamõn teknolojiye olan bu ilgisi ve altyapõsõ bizi de kendi teknolojimizi üretmeye yöneltti. Cam işine geçtiğimizde, dõşarõdan satõn aldõğõmõz teknoloji ile rekabet etmemin mümkün olamayacağõnõ anladõk ve kendi makinelerimizi üretmeye karar verdik. Bugün bizim bünyemizde bir makine üretim tesisimizin olmasõ da bu yüzden. Bu tesiste 6 mühendisimiz ve 40 çalõşanõmõz var. Babam bize girişimciliği öğretti. “Cesur olacaksın kaybetmekten korkmayacaksın” dedi. Bizim insan kaynaklarõmõzõn farklõ bir profili vardõr. Üniversiteden mezun olur olmaz işe alõr ve kendimiz eğitiriz. Cam işine ilk başladõğõmõzda gencecik bu insanlar tabiatõyla bazõ riskleri almakta tereddüt ediyorlardõ. Babam ise deneme yapmalarõnõ istiyordu. Bir gün fabrikayõ gezerken cesaretsizliklerini görünce çok öfkelendi ve “Ben sizden en iyisini yapmanızı istemiyorum, hata yapmanızı istiyorum” dedi. Bu daima hepimizin kulağõna küpe olmuştur. ‘Nano özellikli cam’ - Araştırmalar sürüyor mu? - Tabii. Cam makinelerinin tasarõmla geliştirilmesi, mevcut makinelerin verimliliğinin artmasõ, yeni ürün tiplerinin gelişmesi için Bilkent ve Hannover üniversiteleri ile çalõşmalar yapõyoruz. Bu çalõşmalarõ Kocaeli Üniversitesi’ne de taşõdõk. Ayrõca nano özelliğe sahip yeni cam ürünlere yönelik çalõşmalarõmõz da var. Drexel Üniversitesi Nano Teknoloji Enstitüsü ile ortak proje yürütüyoruz; leke tutmaz, çizilmez bardaklarla restoranlarda sorun yaratan ruj izlerini ortadan kaldõrõrken, temizliği de kolaylaştõracak. - Ar-Ge için ayırdığınız bütçe ne kadar? - Cironun yüzde 5’ini araştõrma ve geliştirmeye ayõrõyoruz. Kapasitemiz günde 280 ton. Bu üretimimizin yaklaşõk yarõsõ ihraç ediliyor. Bugün 76 ülkeye ihracatõmõz var. Avrupa’daki süpermarketler zincirlerinin raflarõnda 1500’e yakõn ürün çeşitimiz bulunuyor. Şimdi hedefimiz ABD pazarõna girmek. - Kriz sizi nasıl etkiledi? - Ekonomik kriz nedeni ile geçen ocak ayõnda üretim hatlarõmõzõ bir ay süreyle kapatmak zorunda kaldõk. Bir ay sonra 12 üretim hattõnõn sekizini, şimdi ise 11 üretim hattõnõ açtõk. - Çalışan sayınızda azalma oldu mu? - Eleman çõkarmadõk ama dõşardan aldõğõmõz dönemsel hizmetleri kendi bünyemizdeki çalõşanlarla yapma yoluna gittik. Camda 1100 çalõşanõmõz var. İnsan kaynağõ çok zor yetişiyor. Kõsa bir dönem için vazgeçmek mümkün değil. Bunun yerine satõşta sert tedbirler aldõk. Vadelerimizi hemen geriye çektik. Bunu yapõnca pazardaki dağõtõcõlarõnõz da ister istemez buna uymak zorunda kalõyor. Satõş kaybõna sebep oldu gibi görünse de dönem sonunda birçok dağõtõmcõmõz geldi ve “Ne iyi yapmışsınız, yoksa bizim ayakta kalmamız mümkün değildi” dediler. - Şimdi durum nasıl? Toparlanma başladı mı? - Bu yõl hareketlenmeyi daha fazla hissediyoruz. Bu yõl 2008’i yakalamak istiyoruz. ArtCraft’õn cirosu 110 milyon dolar. 2010 yõlõna yüzde 6’lõk bir kapasite artõşõna gideceğiz. Yatõrõmõnõ tamamladõk. - Turizm alanında da yeni projeler var sanıyorum... - Evet, biliyorsunuz biz dedemiz ve şirket kurucumuz Ali Bey’in adõnõ taşõyan turizm tesislerini işletiyoruz. Bizim sorumluluğumuzdaki Ali Bey Club Manavgat. 20 yõldõr işletiyoruz. Bu arada Manavgat’õ dünya tenisi için önemli bir merkez haline getirdik. Tesisimizde 69 tenis kortu bulunuyor. 1995’ten beri Türk Tenis Federasyonu ve Uluslararasõ Tenis Federasyonu işbirliğiyle dünyanõn farklõ noktalarõndan gelen tenisseverlere ev sahipliği yapõyoruz. Nisan ayõnda “Engelliler Dünya Tenis Şampiyonası” tesislerimizde yapõlacak. Kendi bünyemizdeki ikinci turizm tesisini 1 Mayõs’ta Side’de açõyoruz. Orasõ resort mantõğõ ile işletilecek. Ardõndan yurtdõşõ planlarõmõz var. Mõsõr, Fas ya da Hõrvatistan gündemimizde... 1969 Kütahya doğumlu olan Esin Güral lise eğitimini Kütahya’da tamamladıktan sonra lisans eğitimini işletme üzerine yaptı. 2 yıllık iş tecrübesinden sonra İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Enstitüsü’ne devam etti. Daha sonra Kütahya’ya dönerek kendi kurduğu Güven Çini ve Seramik Sanayii AŞ’de çini seramikler üzerine çalışmaya başladı. İtalyanlarla ortak çalışmalar sonucu geleneksel yöntemle üretimi, teknolojik hale getirerek seri ve verimli imalat imkânını yakaladı. Kazakistan Ahmet Yesevi Türbesi restorasyonu ve Londra Süleymaniye Camii yapımında kullanılan çiniler, gerçekleştirdiği çalışmalardan bazıları. Esin Güral, kendi deneyimlerinden sonra aile şirketi olan Gürallar Şirket Grubu’na katıldı. Şu anda, sofra camı üretiminde faaliyet gösteren Gürallar ArtCraft, Ali Bey Hotels & Resorts, Gürallar Kiremit, Gürallar Makine işletmeleri ile faaliyetlerini sürdüren Gürallar’da yönetim kurulu üyeliği yapıyor. Evli ve 2 çocuk annesi. Babamõn teknolojiye olan ilgisi ve altyapõsõ bizi de kendi teknolojimizi üretmeye yöneltti. Cam işine geçtiğimizde dõşarõdan satõn aldõğõmõz teknoloji ile rekabet etmemizin mümkün olmadõğõnõ gördük. Çünkü rakiplerimiz bu arada yeni teknolojiye geçmiş oluyor. Tek çözüm, kendi makinelerimizi üretmekti. Bu yüzden 6 mühendisimiz ve 40 çalõşanõmõz ile kendi seramik makinelerimizi kendimiz üretiyoruz. PORTRE - Siz eğitiminizi sürdürürken bir gün aile şirketinde çalışacağınızı biliyor muydunuz? - Aslõnda bilmiyordum. Anadolu ailesiyiz. Kõz çocuklarõ ile ilgili net planlar çõkmõyor ortaya. Ben bizim kuşakta ailenin işi dõşõnda iş yapan tek bireyiyim. Üniversiteden mezun oldum, ayrõ iş yaptõm. Kütahya’da eski bir çini atölyesini kiraladõm. Eski eşimin babasõnõn atõl durumda duran atölyesiydi. Kafamdaki fikirleri burada yaşama geçirmek istedim. O sõrada üniversiteden yeni mezun olmuştum. Üniversitede iken evlenmiştim. Hatta işi kurduğumda oğlum yeni doğmuştu. O atöylede çini tabak, çini vazo gibi şeyler üretiliyordu. Ancak talep az olduğu için üretim kõsõtlõ oluyordu, bu da işletmeyi verimsiz kõlõyordu. Ben çini karolarõn üzerine yoğunlaşmak istedim, onlarõ dõş cephede de kullanõlabilir hale getirmek için farklõ bir teknoloji geliştirmek gerekiyordu. İtalyanlarla çalõştõm, laboratuvar aşamalarõ geçtik. Üretime başladõk. Ancak o dönemde eşimin de benim yaptõğõm işler ilgisini çekmeye başlamõştõ ve benimle birlikte çalõşmaya başladõ. Zaten evliliğimizde sorunlar yaşõyorduk buna bir de iş ilişkisi eklenince arttõ. Sonunda işimi ve eşimi bõraktõm, kendime yeni bir yol çizdim.... - Bundan sonra baba işine döndünüz... - Evet. Babam gel beraber çalõşalõm dedi. 1997 yõlõnda öyle başladõm. - Peki çocuklar? İleride sizlerle çalışacaklar mı? - Onu kendileri bilir. Ama şunu şöyleyeyim: Benim ve ağabeyimin ikişer çocuğumuz var. 6. sõnõftan itibaren her yaz bir ay staj yapõyorlar. İlk yõl Kiremit şirketinde başlarlar, ardõndan turizm ve cam işlerinde çalõşõrlar. En alt birimden başlayarak işi öğrenirler. İçlerinde en büyükleri benim oğlumdur. Uygulamaya başladõğõmõzda önce direndi. “Bu çocuk haklarına aykırı” dedi. “Çocuk işçi çalıştırmak suçtur” dedi. Her yolu denedi. Ama sonuçta başladõ çalõşmaya. Peşi sõra gelen diğer çocuklar da çalõşõyor ve kendilerine katkõlarõnõ görüyorlar. Ama bizimle çalõşacaklarõ anlamõna gelmiyor bu, istedikleri mesleği seçmekte özgür hepsi. Yeni yatırım planlarınız? İnşaat ve enerji ile ilgileniyoruz. Sakarya Elektrik için teklif vermiş ama ihaleye katõlmamõştõk. Elekrik dağõtõmõnõ artõk pek düşünmüyoruz. Yenilenebilir enerji daha çok gündemimizde. Bir de konut inşaatõ var üzerinde düşündüğümüz... Konut inşaatõ ve enerji gündemimizde ‘İşimi de eşimi de bırakıp çıktım...’ Gürallar Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Esin Güral Argat: ArtCraft’õ sofra camõnda dünya altõncõsõ yapan, turizmde Manavgat ve Side’deki Alibey tesislerinin ardõndan yurtdõşõna açõlma planlarõ yapan Gürallar Grubu, konut inşaatõ ve enerjide büyümek istiyor. obursali@cumhuriyet.com.tr Harabe çöktü 1 çocuk öldü CİZRE (AA) - Şõrnak’õn Cizre ilçesinde arka- daşlarõyla piknik yapan İslam Aşuk (15), bir ha- rabede oyun oynamaya başladõ. Bu sõrada Aşuk’un üzerine evin tavanõ çöktü. Yõkõntõlarõn arasõndan çõkarõlan Aşuk, yaşamõnõ yitirdi. Kitabın geliri Nesin Vakfı’na Haber Merkezi - Nihal Konar Naş’õn çocuklar için yazdõğõ ve resimlediği “Denizatõ Ülkesin- de” adlõ kitap Nesin Yayõnevi Çocuk Cenneti Kitaplõğõ’ndan çõktõ. Yazarõn bu ilk kitabõnõn tüm geliri Nesin Vakfõ’ndaki çocuklarõn eğitimi ve gelişimi için bağõşlanõyor. Bilgi için: www.maviyele.com adresine başvurulabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle