Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
15 MART 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
15
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
‘Kõzõlderili Soykõrõmõ,
Amerika’nõn Bir Devlet Politikasõydõ...’
İtalyan asõllõ, Cenovalõ denizci Kristof Kolomb, 1492 yõlõnda
Atlantik Okyanusu’nu aşarak Hindistan’a ulaşmak isterken
Amerika kõtasõna ayak basar ve Kolomb dünyaya, Amerika
kõtasõnõ bulan “kâşif” olarak tanõtõlõr.
Bazõ kaynaklarda, Vikinglerin, Kristof Kolomb’dan yüzlerce
yõl önce Amerika’ya ulaştõğõnõn tarihsel belgelerle kanõtlandõğõ
açõklanmaktadõr.
Kolomb, Amerika’ya sanki ölüm, yağma, tecavüz ve
“soykırım” getirmek için ayak basmõştõr.
Kolomb’un ayak bastõğõ Yeni Dünya, Amerika kõtasõnõn
sahipleri, Aztek, İnka ve Maya uygarlõklarõnõ kurmuştur.
Aztek, İnka ve Maya halkõ, Hernan Cortes ve Francisco
Pizaro’nun önderliğindeki uygar Avrupa’nõn “katil sürüsü”
tarafõndan “soykırımla” yok edilir.
Yeni Dünya adõ da verilen Amerika kõtasõ, Avrupalõlar için
yeni olanaklar, yeni yaşam alanlarõ sağlamaya hazõr
beklemektedir.
Avrupalõlar bu fõrsatõ kaçõrmaz, İspanyollar, Portekizliler,
Fransõzlar ve İngilizlerden oluşan ikinci dalga “sürü”, yerli
halkõn elindeki topraklarõ alõp, başka ülkelerden gelenlerle
birlikte koloniler kurarlar. Koloniler zamanla çoğalõr, 18.
yüzyõlõn ortalarõnda sayõlarõ on üçe ulaşõr.
Bu on üç koloni Amerika Birleşik Devletleri’nin temelini
oluşturur.
Daha sonra, bu koloni sistemi sömürgecilik politikasõna
dönüşmüş, İngiliz kolonileri diğer kolonilerden vergi alarak
onlarõ “haraca bağlamıştır”.
İngiliz kolonileri dõşõnda kalan koloniler, zamanla
İngiltere’den kopma eğilimine girmişlerdir.
Avrupa’daki Yedi Yõl Savaşlarõ’nõn zor duruma düşürdüğü
İngilizler’in İngiliz Maliyesi’nin açõğõnõ Amerika’daki
kolonilerden vergi alarak kapatmaya çalõşmasõ, koloniler için bir
bağõmsõzlõk çağrõsõ olur.
Koloniler, 18. yüzyõl ortalarõndan beri hazõrlandõklarõ
bağõmsõzlõk mücadelesini başlatõrlar.
Sunuçta, George Washington yönetimindeki koloni güçleri
tarafõndan yenilgiye uğratõlan İngiltere geri çekilmiş ve 1783
yõlõnda 13 koloninin bağõmsõzlõğõnõ kabul etmiştir.
Ardõndan 1789’da anayasanõn tamamlanõp onaylanmasõyla
Amerika Birleşik Devletleri kurulur.
Aztek, İnka ve Maya uygarlõklarõ yerle bir edilmiş, halklarõ da
soykõrõmla yok olmuştur. “Yeni Dünya Amerika’nın yeni
efendileri”, artõk devlet başkanlarõ Andrew Jackson
gözetiminde, yerli halk olan Kõzõlderililerin “kafa derilerini
yüzmeye ve ölülerini soymaya” hazõr durumdadõr.
“Kızılderililer, kendilerini acımasızca katleden
Amerikalılardan çok daha medeni ve insancıldırlar.
Kızılderililere atfedilen ‘kafa derisi yüzme’ alışkanlığı,
bilakis Amerikalılar tarafından Kızılderililere uygulanmış
bir işkencedir. ABD başkanlarından Andrew Jackson, At
Nalı Dirseği Savaşı sonrasında öldürülen Kızılderililerin
derilerinin yüzülmesine bizzat nezaret etmiştir.” (Sunay
Akın-Yücel Kaya)
“Sonradan adı nükleer başlıklı füzelere verilen John J.
Pershing, ‘En iyi Kõzõlderili ölü Kõzõlderilidir’ demiştir. Bu söz,
1869’da General Sheridon tarafından da tekrarlanmış ve bir
Amerikan vecizesi(!) haline gelmiştir. Kızılderili soykırımı
Amerika’nın devlet politikasıydı... Kızılderili soykırımı,
Nazi Almanyası’nda Yahudilere karşı uygulanan
soykırımdan çok daha korkunçtu. Bu soykırım neticesinde
bir ırk tamamen ortadan kaldırılmış ve 20 milyon civarında
Kızılderili çeşitli işkencelere, tecavüzlere, hastalığa, açlığa
ve sürgüne maruz bırakılarak hunharca katledilmiştir.
Sadece Creekler, Seminoller ve Çerokilerden öldürülenlerin
sayısı, 2. Dünya Savaşı’nda öldürülen Yahudilerin
sayısından fazladır.” (Yücel Kaya)
Aztekleri, Mayalarõ, İnkalarõ uygarlõklarõyla birlikte yok eden
ve kadõn, çocuk, yaşlõ demeden “Kızılderili soykırımını”
gerçekleştirip, “soykırımı” bir devlet politikasõ olarak kabul
edenler, şimdilerde “Ermeni soykırımının” hesabõnõ
sormaktadõr.
Fotoğraf, 1940’lı
yıllarda Siirt’te çekilmiş.
Değerli meslektaşımız
Cumhur Kılıççıoğlu’nun
Siirt Mücadele
gazetesinde yayımladığı
fotoğrafta, en önde
dönemin Çalışma Bakanı
Prof. Sadi Irmak
(gözlüklü) ile Siirt Valisi
Cemal Dinç görünüyor.
Ortada, son derece şık
giyinmiş kadın ise Siirt
Valisi Cemal Dinç’in eşi.
Şimdi de fotoğraftan
70 yıl sonra, 2003’te
Siirt’ten milletvekili
seçilen bir Başbakan’ın
eşinin halini aklınıza
getirin!
Hey gidi günler hey...
Araştırmalarındaki titizliğiyle tanınan
gazeteci Serhat Hürkan’ın, “Altıokun
Şark Ucu-Doğu ve Güneydoğu
Anadolu’da CHP (1919-1920)” başlıklı
yeni kitabı çok değerli belge ve bilgilerle
dolu.
Kitap, Erzurum Kongresi’nden almış,
bugüne getirmiş CHP’nin Doğu’ya
bakışını... Şimdiye değin CHP’den
seçilen Doğulu milletvekillerinin adları,
CHP’nin 1946’dan bu yana Doğu’da
seçimlerde nasıl sonuçlar elde ettiği ve
İsmet İnönü ile Celal Bayar’ın
1930’lardaki Şark raporları, kitabın en
önemli belgelerinden.
Serhat Hürkan, kimi anılarını da
eklemiş kitabına. Bugün bölgede hem
halkın CHP’ye bakışını, hem de ortamı
gösteren bir izlenimi çok dikkat çekici:
“Diyarbakır il merkezi geniş salonu,
odalarıyla ferah bir bina. Girişte, bir
masa üzerinde Halk gazetesinin
(CHP’nin yayın organı) Şanlıurfa’da
Tarım Kurultayı için çıkartılan özel sayısı
yığın halinde duruyor. Partililerle sohbet
ediyoruz. Gazeteyi Diyarbakır’da nasıl
dağıttıklarını soruyorum. ‘Koltuğumuzun
altına alıp tanıdık esnafın dükkânlarına
bırakıyoruz’ diyorlar. ‘Caddelerde
dağıtmak mümkün olmuyor mu?’
sorusuna ‘Olmaz, müdahale ederler’
cevabını veriyorlar. Doğu ve
Güneydoğu’da siyasi çalışmanın hangi
şartlarda cereyan ettiğini özetleyen bir
cevap bu.”
O gezide biz de vardık. CHP otobüsü
taşlanmıştı, heyettekiler de hani
neredeyse linç edilecekti...
Öylesine “demokratik” bir hava
esiyordu Diyarbakır’da...
Kutsal ittifak
Emekli diplomat-yazar
Daver Darende uyarıyor:
“Bir oy farkla aleyhimize
sonuçlanan Ermeni
tasarısının genel kurula
gelmemesi güçlü bir
olasılıktır. Amerika’nın,
kendi ulusal çıkarları
doğrultusunda ve yeri
geldiğinde PKK kartını,
yeri geldiğinde Ermeni
soykırımı kartını ya da
Ruhban Okulu ve
‘ekümenikliğin tanınması’
kartlarını kullanmakta
yetenekli bir ‘müttefik’
olduğunu kabul etmek
zorundayız. ABD, 24
Nisan gününde de tüm
yeteneğini kullanarak
Türkiye’yi yatıştıran sözler
söyleyecek, ‘kutsal ittifak’
da sağlam adımlarla
yoluna devam edecektir.
Atlantik ötesinden
gelebilecek övgülere ve
gönül okşayıcı sözlere
karşı dikkatli olmanın,
oynanan büyük oyunu
fark etmenin zamanı
gelmiştir.”
Oynanan oyunda
başrole soyunmuş
olanlar, yönetmenlerinin
yeni sahne denemesini
henüz algılayabilmiş
değiller ama...
Eski Anayasa Mahkemesi
Genel Sekreteri Bülent
Serim, Anayasa
Mahkemesi’nin, AKP için
“demokratik ve laik Cumhuriyet
ilkelerine aykırı eylemlerin odağı”
saptamasını yaptığı kararın hemen
ardından Recep Tayyip
Erdoğan’ın “yola devam”
açıklamasını anımsattı:
“İşte şimdi AKP, yola devam
edebilmek için, eylemlerinin ‘laiklik
karşıtı sayılmaması’nı sağlamaya,
bunun için de anayasa değişikliği
yapmaya çalışıyor.
Bunu sağlamanın ilk koşulu,
anayasadaki laiklik tanımının
değiştirilmesi ve anayasaya ‘irticai’
eylemleri sindirebilen bir tanım
getirilmesi.
Bununla birlikte, bu yeterli
görülmüyor, ‘ne olur ne olmaz’
denilerek, parti kapatmayı
neredeyse olanaksız kılacak
değişiklikler öngörülüyor: Bir
yandan ‘kapatma koşulları’
ağırlaştırılırken, öte yandan
kapatma davası açılabilmesi
parlamentonun ‘iznine’ bağlanmaya
çalışılıyor.
Bununla da yetinilmiyor; yine ‘ne
olur ne olmaz’ mantığıyla, Anayasa
Mahkemesi üye yapısının
değiştirilmesi ve Yüksek
Mahkeme’nin ‘yandaş’
yargıçlardan oluşturulması
hedefleniyor.
Çünkü, biliniyor ki, anayasa ve
Anayasa Mahkemesi bugünkü gibi
kaldığı sürece, Atatürk
Cumhuriyeti’ni (ılımlı ya da değil) bir
İslam Cumhuriyeti’ne dönüştürmek
olanaklı değil.
Ve tüm bunlar, nitelikleri arasında
‘demokratik, laik, hukuk devleti’
ilkeleri bulunan Türkiye
Cumhuriyeti’nde gerçekleştirilmeye
çalışılıyor.”
Dıştan ve içten elbirliği ile girilen
yol da o zaten: Enikonu niteliksiz
bir devlete varmak.
Niteliğe odaklanmak
GÖRÜŞ
Avukat HÜSEYİN ÖZBEK *
Emperyalizmin Sivil Askerleri
ABD emperyalizmi ekonomik ve siyasal çıkarları
doğrultusunda, SSCB’nin çöküşü sonrası dünyayı
yeniden biçimlendirmeyi sürdürmektedir. Sosyalist
blokun yer almadığı yeni denklemde tüm insanlığa
kapitalizmi ekonomik, hukuksal ve siyasal boyutlarıyla
kutsanmış tercih olarak dayatmaktadır.
Küreselleşmenin neoliberal ideologları bu dayatmaya
Yeni Dünya Düzeni diye etkileyici bir isim de
bulmuşlardır! Dünyanın bu yeni düzeninde soğuk
savaş döneminin ötekisi olan sosyalizmin yerine ulus
devletler konulmuştur.
Ülkemizdeki bitmek bilmez darbe tartışmaları, asker
karşıtı kampanyalar, ortaya saçılan kozmik sırlar ABD’
nin Yeni Dünya Düzeni algılanmadan anlaşılamaz.
Ülkede kopan kıyametin gerçek nedeni ulus devlet
olarak kurulan, kurtuluşun ve kuruluşun önderi
Atatürk’ün düşüncelerini temel alan geleneksel
yapıdır. Soğuk savaş yıllarında içlerine sinmese de
ses çıkarmadıkları milli devlet modeli müttefiklerimizi
rahatsız etmektedir. Türkiye’den, tek kutuplu dünyada
anlamı kalmamış ulus devlet modelinden vazgeçerek
sistemin istediği yeni rolün gerektirdiği
biçimlendirilmeyi kabul etmesi istenmektedir. Ulus
devletlerin dağıtılıp milletlerin sürüleştirilmesi
operasyonu terminolojisinde ulus devletler çürümüş
statüko, ulus devlet yanlıları statükocu, ulus devletin
ordusu darbecidir. Sistemin devşirdiği ulus devlet
karşıtlarıysa reformcu, reformist, darbe karşıtı
sivillerdir!
Ulus devlet, ulusal sermaye, milli ordu, milli algılayış
dünyaya hükmedenler tarafından lanetlenmekte, her
türlü olumsuzluğun nedeni gösterilmektedir.
Uluslararası sermayeye eklemlenmiş, onun uzantısına
dönüşmüş yerli sermaye, ulus devletle kavgalı
içerdeki siyasal oluşumlar, tamamen dışarının
güdümüne girmiş fonlu yapılanmalar sivillik ve
sivilleşme tanımıyla yüceltilip desteklenmektedir.
Gelinen aşamada sınırsız parasal destek yanında bilgi
akışı, örgütlenme ve yönlendirme açısından tümüyle
dış merkezli mobil sivil oluşumlar ortaya çıkmaya
başlamıştır.
Cumhuriyet, milli sermayeye dayalı milli burjuvazi
oluşturmaya yönelik ekonomik politikalar uygulamıştı.
ABD ve Batı’nın İkinci Dünya Savaşı sonrasında
ülkemiz üzerindeki artan etkisiyle süreç içinde milli
özelliklerini yitiren büyük sermaye günümüzde
uluslararası sermayenin uzantısına dönüşmüştür.
Günümüz Türkiye’si milli devletlerin en önemli ayağı
olan milli sermayeden yoksundur artık! Türkiye, Kıbrıs,
Ermenistan, Yunanistan, Kuzey Irak konularında
arkasında bulamadığı büyük sermayeyi çoğu kez
muhataplarının safında görmenin şaşkınlığını
yaşamaktadır! Sermayenin sivilleşme ölçütünün ulus
devlete karşı küresel sermayenin yanında saf tutmak
olduğu da böylece anlaşılmış oluyor. Ulusal hukukta
direnen, siyasal iktidarın arzusu doğrultusunda
kararlar oluşturmayarak ABD ve AB karşısında onları
mahçup eden yargının da değişmesi istenmektedir.
Ekonomik olarak sömürge konumuna sürüklenmiş bir
ülkenin hukuk mevzuatının ve hukuk kadrolarının
ulusal niteliklerini sürdürme ısrarı sorunlara yol
açmaktadır. Ulusal hukuka yönelik sivilleşme maskeli
saldırıların sömürge hukukunun ikamesine, yargıya
yönelik sivil kampanyaların da yargının tümüyle
siyasal iktidar yörüngesine girmesine kadar
sürdürüleceği anlaşılmaktadır.
Türk Silahlı Kuvvetleri Türkiye’nin mevcut devlet
sistematiği içinde geleneksel ağırlığıyla caydırıcı ve
tayin edici bir güç merkezidir. Rejimin korunması ve
ülke bütünlüğünün savunulmasıyla hukuken
yükümlüdür. Kamuoyu yoklamalarında itibarının
sürdüğü anlaşılmaktadır. Türk halkı derin bilinçaltında,
ülkenin kurtarılması ve kuruluşundan gelen milli ordu
algısını yaşatmaktadır. Halkın nazarındaki ülkeyi
kurtaran, iç ve dış hasımlardan koruyan milli ordu
algısı yıkılmadan itibardan düşürülmesi de olanaklı
görülmemektedir. Bu aşamada orduya yönelik darbe
suçlamalarındaki geometrik artış rastlantı değildir.
TSK’ye yönelik stratejik saldırının taktik figüranı fonlu
oluşumlar, emperyal merkezlerin sivil muharebe
unsurları olarak çoktan devreye sokulmuşlardır.
Ulus devletle birlikte, milli çizgideki antiemperyalist,
antifaşist, emekten yana sendikalar ve meslek
örgütleri de sistemin sivil maskeli güçlerinin boy
hedefidir.
Küresel sisteme biat etmiş birtakım cemaatçilerle
kimi tövbekâr Marksistlerden oluşturulan sivil
koalisyonun tek tip söylemlerine dikkat edilmelidir.
Farklı dünya görüşleri ve farklı siyasal gelenekler
emperyalizmin tornasından geçirilince piyasayı
birbirinin kopyası en sefilinden tek tip sivil ürünler
kaplayıvermektedir!
Ulus devletle, rejimle birlikte, halktan, emekten,
demokrasiden, çağdaşlıktan yana kimi meslek
örgütlerine yönelik sivil maskeli saldırılar önümüzdeki
dönemde artarak sürecek gibi görünüyor.
* İstanbul Barosu Genel Sekreteri
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr
HARBİ SEMİH POROY
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc@yahoo.com
Fırsat
Başımızdaki fırsat bu
fırsatçılara güncel soru:
Ülkeden ülkeye
sıçrayan “Türkler
soykırımcıdır” açılımını
standart bir protokole
bağlamayı
düşünüyor musunuz?
Müdahale ederler70 Yıl Sonra
1 Nisan’a doğru
Kapalı kapılar ardında, hükümetin
önerdiği ve iş güvencesini sıfırlayan
“4/C’yi kabulden başka çare yok”
dediklerini bildiğimiz sendikacılar, TEKEL
işçilerinin Türk-İş’in önündeki eylem
çadırlarını kaldırdılar.
İşi soğutup unutturma amaçlanıyordu
belki de. Ancak olaylar, hiç de onların
beklediği gibi gelişmiyor. 4/C’yi kabul
etmiş 3 bine yakın TEKEL işçisi dilekçe
vererek kararlarını değiştirmeye başladılar.
Satışçı sendikacılar şimdilik duvara
toslamış gibi gözüküyor.
Hele 1 Nisan’ı bekleyelim... Görelim
bakalım, ne için eylemi dondurmuşlar?
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Hayal gücüyle
yaratõlmõş şey. 2/
Ücretle çalõşan kim-
se... İki şey arasõn-
daki bağõntõ. 3/ Fut-
bolda kaleye doğru
yapõlan sert vuruş...
Madrid’de bulunan,
dünyanõn en ünlü
müzelerinden biri.
4/ Düşünülenin ter-
sini söyleyerek ya-
põlan ince alay... Pa-
sak. 5/ Kütahya’nõn Simav
ilçesinde bir kaplõca...
Olumsuzluk belirten bir
önek. 6/ Baryum elemen-
tinin simgesi... “Goma-
lak” da denilen ve cila ya-
põmõnda kullanõlan doğal
reçine. 7/ Soyundan geli-
nen kimse... Ayakta duran,
var olan. 8/ İslam huku-
ku... Duman lekesi. 9/
Eyer örtüsü.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir cins yaban ördeği. 2/ İri bir hõyar cinsi... “Gün bit-
ti, ağaçta neşe soldu / Yaprak --- oldu, kuş da yakut” (Ah-
met Haşim). 3/ Çok büyük ve zehirsiz bir yõlan... Bir et-
kinliğin geçici olarak durdurulduğu süre. 4/ Şarkõ, türkü...
“Git, defol” anlamõnda argo sözcük... Kalõn bükülmüş si-
cim. 5/ Ortaoyununda Kavuklu ile konuşarak oyunu açan
kimse. 6/ Sõk gözlü ağ... Akdeniz Bölgesi’nde bir akarsu.
7/ Uzak... Adlarõ sõfat yapan bir yapõm eki. 8/ Tifo gibi ba-
zõ hastalõklara eşlik eden kas zayõflõğõ. 9/ Su geçirmez ku-
maştan yapõlmõş bir tür spor ceket... Kenar süsü.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Ö K Ü Z K A K A N
R İ Y A N A L E
E B E S O M O N
K İ A U R A
E R A T A N A Ç
B A R K G O
A C A R A B O L
D A R A F Ü R U
A Ğ A Ç K A K A N
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
İngilizce’yi İngilizce kaynaklardan öğrenin...
Westminster University ve Premier College sertifikalarına sahip,
London School of Business Administration’da master yapmış,
ÖĞRETMENDEN, BRITISH ENGLISH
? Gramer, konuşma, derslere yardımcı, sınavlara hazırlık
? İş İngilizcesi (Business English) ve İngilizce
iş görüşmelerine (Interview) hazırlık
Bahariye-Kadıköy / İstanbul
0532 701 80 41 - (0216) 418 94 51
TÜRK KALP VAKFI
YA AMINIZI ANSA
BIRAKMAYIN
KALB N Z KORUYUN
TÜRK KALP VAKFI
19 Mayıs Cad.No:8 i li/ stanbul
Tel: 0212 212 07 07 Pbx
www.tkv.org.tr
UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com