22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 15 MART 2010 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ İsrail-Filistin Sorunu ya da Barışı Başlamadan Bitirmek! ‘Bütün kadõnlarõn günü değil’ AYAAN HIRSİ ALİ Bu yõl Kadõnlar Günü’nün 100. yõldönümü. Kutlayacak bir şey var mõ ortada? Hem evet, hem hayõr. Kadõnlarõn özgürleşmesinde önümüzdeki 100 yõlda, geçmiş 100 yõlda olduğu kadar hõzlõ yol alõnmayacak. Hatta birçok yerde belki de geri gidecek. Siyasal özgürlük (seçme, seçilme hakkõ ve ifade özgürlüğü), ekonomik özgürlük (eğitime ulaşma/ücretli iş) ve cinsel özgürlük (yetişkin bir kadõnõn cinsel hayatõnõ kendi uygun gördüğü şekilde yaşamasõ)... Bütün bunlara kadõnlar geçen yüzyõlda nefes kesici bir hõzla kavuştular. Öte yandan, Batõ’da ezici bir çoğunluğun yararlandõğõ bu ilerlemelerin karşõsõnda Batõlõ olmayan kadõnlarõn bambaşka gerçeği büyük bir tezat oluşturuyor. Neden 2010 yõlõnda Batõ’daki kadõnlarõn sahip olduğu haklarla gelişmekte olan ülkelerdeki, özellikle de Müslüman ülkelerdeki kadõnlarõn sahip olduğu haklar arasõnda bu kadar büyük bir fark var? Yoksulluk bir cevap olabilir. Ama yoksulluk tek değişken değil. Batõlõ olmayan kadõnlarõn, özellikle Müslüman coğrafyada olanlarõn katlanmak zorunda olduklarõ baskõ, nesilden nesile geçen, ikna yoluyla, çevre baskõsõyla veya çoğunlukla zorla kabul ettirilen değerlerin, inançlarõn, alõşkanlõklarõn veya geleneklerin ortaya çõkardõğõ bir sonuç. Tarih bize Batõ’daki kadõnlarõn da daha önce benzer sorunlarla uğraştõğõnõ söylüyor. Zengin ve yoksul ülkeler arasõndaki nedeni ortada olan farklarõ bir yana bõrakacak olursak, Batõlõ olmayan kadõnlarõn õsrarla geride kalmaya devam eden durumlarõnõ nasõl izah edebiliriz? Kolonileşme sona erdikten sonra, ülkeler bağõmsõzlõklarõnõ ilan ettiler ve kendi bayraklarõnõ özgürce dalgalandõrarak ulusallaşõrken kendi seçtikleri yollarõ izlediler. Kadõnlar bu özgürlükten paylarõnõ niye alamadõlar? Burada birbirine bağlõ iki neden var. Birincisi evrensel insan haklarõndan kültürel veya nispi haklara geçiş. İkincisi, Batõ’nõn gücünün Batõlõ olmayanlara karşõ, özellikle de Müslüman olanlara karşõ azalmasõ oldu. Bazõ ülkeler insan haklarõ sözleşmelerinden, özellikle de kadõn haklarõnõn korunmasõ ile ilgili olanlardan uzak durdular. Her geçen gün daha fazla ulus ve toplum kültürel haklarõnõ öne sürüyor. Toplumsal hayat düzenlenirken eski dinsel ve etnik prensipler canlandõrõldõ. Bu akõm, bireyselliğin reddedilişi ve Batõlõ emperyalist normlar olarak görülen evrensel insan haklarõnõn devreden çõkarõlõşõ anlamõna gelmektedir. Aynõ zamanda Batõ’da yükselme eğiliminde olan kültürel zenginlik hareketleri kadõndan nefret eden geleneklerin ihtiyaç duyduğu meşruiyet zeminini de sağladõ. Bu nedenlerden ötürü önümüzdeki 100 yõl, kadõnlar için geçen yüzyõl kadar heyecan verici olmayacak. Batõlõ olmayan kadõnlarõn Batõlõ olanlar kadar ilerleyebilmeleri için bugün birçoklarõnõn korumaya ve/veya canlandõrmaya can attõklarõ etnik ve dini geleneklerin altõnda yatan prensipleri tanõmlamalõyõz. Feministlerin asõl istedikleri farkõnda olmadan “poligami”, “çocuk evlilikleri”, “evlilik içi tecavüz”, “namus cinayetleri”, “aile içi şiddet”, “dişi ceninlerin seçilerek yok edilmesi” ve bunlar gibi bugünlerde “kültür” adõna meşru hale getirilmiş başka gelenekleri övmek değilse “kültürel zenginlik” kavramõnõ överken de çok temkinli olmalõlar. Batõlõ olmayan kadõnlarõ kendi dinleri ve kültürlerinde var olan ayrõmcõlõğa yol açan inançlarõn ve etiklerin farkõn- da olmalarõnõ sağlamak için eğitmemiz gerekir. Kadõnlar 2110 yõlõnda geri- ye dönüp baktõklarõnda, sa- dece Batõlõ kadõnlarõn eşitlik- ten yararlandõklarõ zamanlar her şeyin ne kadar çarpõk ol- duğunu görüp gülebilmeliler. Gelecek yüzyõlõn başarõsõ kü- reselleşen feminizmin kültü- rel rölativizme baskõn çõk- masõ olacaktõr. İngilizceden çeviren: Çimen Turunç Baturalp (International Herald Tribune, 8 Mart 2010) Hıristiyanlar ve kötünün gücü GIANCARLO ZIZOLA (*) Katolik doktrininde kabul gören şeytanõn varlõğõna son yõllarda bazõ teologlar şüpheyle yaklaşõyor. İsviçreli teolog ve cizvit Urs Von Balthazar (1905-1988) cehenneme inandõğõnõ söylüyordu ama aynõ zamanda büyük bir boşluk olarak görürdü cehennemi. Borges ise cennetin yararlarõnõ abartan teologlarõn belki de hiç tanõk olmadõklarõ için cehennemdeki lanetlenmişlerin sürekli mutsuzluklarõ üzerine yemin etmiş olmalarõnõn beklenemeyeceğini söylemişti. Böylesine sadist, kinci bir fabrika, sonsuz bir Auschwitz Hõristiyan inancõndaki merhametli Tanrõ’yla nasõl olur da bağdaşõr? İsa figürüne atfedilen kurtarõcõ rolü önemlidir: İncil yazarlarõ, İsa’nõn şeytanlara karşõ giriştiği mücadeleyi anlatõrken şeytanlarõn uğradõğõ yenilgiyi ve içlerinde şeytan barõndõran yaratõklarõn bu kötülükten nasõl arõndõklarõnõ da aktarõr. Hõristiyan inancõna göre İsa, öldükten sonra cehenneme inmiş, burada 3 gün kalmõştõ. Ancak bir başka yoruma bakõlõrsa İsa gerçekte cehennemde çok daha uzun bir süre bulunmuştu. ‘Şeytanı reddetmek şeytan işi’ İncil uzmanlarõnõn birçoğu kötü ruhlarõn varlõğõnõ reddetmenin olanaksõzlõğõ ya da riskli bir tercih olduğu görüşünde. Birçoğu şeytanõ reddeden yaklaşõmõn aslõnda bir “şeytan işi” olabileceğini öne sürüyor. “Şeytanın en ince kurnazlığı gerçekte var olmadığına başkalarını ikna etmesidir” diye yazan Baudelaire’den alõntõ yapõyorlar. 1972 yõlõnda “Şeytanın dumanının” bir çatlaktan geçerek Tanrõ’nõn Tapõnağõ’na (Vatikan’a) sõzdõğõnõ söyleyerek ilk yakõnan kişi Papa VI. Paolo’ydu. Papa Wojtyla da şeytana karşõ mücadelelerin verildiği efsanevi Monte Gargano’da VI. Paolo’nun yolundan gitmişti. Şeytanõ tanõmlayan nitelikler artõk ne başõndan çõkan boynuzlar, ne keçi ayaklarõ ne de kükürt kokusu. Ama günümüz dünyasõna damgasõnõ vuran “tüketim, sömürü, doğal kaynaklardaki eşitsizlik, sınır tanımayan eğlence ve bireycilik”. Aynõ yõllarda Kardinal Ratzinger (bugünkü Papa XVI. Benedikt) bu konuda yeterince araştõrma yapmayan bazõ teologlara seslenerek şeytanõn Hõristiyan inancõnda gizemli ama gerçek bir varlõk olduğunu, simgesel olmadõğõnõ, Tanrõ’ya bütünüyle zõt güçlü bir gerçek, insanüstü kötü bir güce sahip bir varlõk olduğunu anlatõyordu. O yõllarda Kardinal olan geleceğin papasõ XVI. Benedikt, karanlõk güçlerin bugün dünyamõza sayõlarõ gitgide artan şeytana tapan satanistler, pornografi ve uyuşturucu dünyasõ şeklinde döndüğünü, tüm evrene hükmeden cehennemi kültürün insanlara yaşamdaki tek amaçlarõnõn bireysel kazanõmlar ve zevkler olduğunu empoze etmeye çalõştõğõnõ söylüyordu. Şeytan var, ancak eşitsizlik ve yabancõlaşma gibi modellerin ardõnda gizleniyor. Şeytanõn sahneye çõktõğõ tiyatro, bir tek insan yüreği ile sõnõrlõ değil, o sosyal yapõyõ da sahne olarak kullanõyor. 20. yy’õn en önemli teologlarõndan biri olan Alman Bernard Haring (1912- 1998), şeytan konusundaki doktrinin doğduğu düşsel dünyaya vurgu yaparak “Bir zamanlar içinde şeytanın barındığına inanılan kişilerin bu kötülükten kurtulması için şeytan kovucular çağrılırdı, şimdi bu görevi konularında uzman psikiyatrlar yerine getiriyor” diyordu. İsviçreli teolog Karl Barth ise (1886-968), şeytana inanmayan ya da varlõğõndan şüphe duyan bir kişiye, “Şeytan var. Ama Tanrı inancı olan bir kişi ile karşı karşıya geldiği zaman kuyruğunu iki bacağının arasına sıkıştırarak gözden kayboluyor” diye yanõt veriyordu. (*) Padova Üniversitesi öğretim üyesi ve Vatikan uzmanõ. İtalyancadan çeviren: Aslı Kayabal (La Repubblica, 10 Mart 2010) Şeytanõ tanõmlayan nitelikler artõk ne başõndan çõkan boynuzlar, ne keçi ayaklarõ ne de kükürt kokusu. Ama günümüz dünyasõna damgasõnõ vuran; “tüketim, sömürü, doğal kaynaklardaki eşitsizlik, sõnõr tanõmayan eğlence ve bireycilik”. ACI KAYBIMIZ Değerli, iyilik timsali, eşsiz insan Kıymetli Babamız Nurdan Koçak’ın sevgili eşi Ahmet, Asuman, Afitap, Adnan ve Sedef’in sevgili babası Merhum Neriman Belkıs ve eşi Mustafa Zekai Koçak’ın sevgili oğlu Ressam Yıldırım Koçak’ı (1933 - 2010) kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Cenazesi 15 Mart Pazartesi günü (bugün) Karşıyaka Mevlana Camii’nde kılınacak ikindi namazını müteakip Karşıyaka Doğançay Mezarlığı’nda toprağa verilecektir. Allah Rahmet Eylesin Huzur içinde yatsın Seni hiçbir zaman unutmayacağız! KALBİMİZDESİN AİLESİ Çiçek göndermek isteyenler TEV’e bağışta bulunabilirler. DİYARBAKIR 3. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’DEN GAYRİMENKUL SATIŞ İLANI Dosya No: 2009/186 Talimat Bir ipotek borcundan dolayõ; Diyarbakõr İli, Merkez İlçesi, Seyrantepetepe Mahallesinde kain Diyarbakõr Yenişehir Tapu Sicil Müdürlüğü’nde kayõtlõ, 31 pafta, 976 ada, 4 parsel- deki 6092 m2 işyeri-mağaza olan taşõnmaz üzerindeki 3/3462 arsa paylõ, C Blok, 7. kat, 15 nolu niteliği mesken olan bağõmsõz bölümün tamamõnõn satõlarak paraya çevrilmesine ka- rar verilmiştir. İşbu satõş ilanõ, tapuda adresi bulunmayan ve tebligat yapõlamayan ilgililere ilanen tebligat yerine kaim olacağõ ilan olunur. GAYRİMENKULUN İMAR DURUMU: Taşõnmaz; Yenişehir Belediyesi sõnõrlarõ dahilinde 1/1000 ölçekli uygulama imar planõ kapsamõnda 976 ada 4 nolu parsel h max=33,50m ve h max 9,50 m yüksekliğinde M2 (mer- kez yayõlma ve genişleme alanõ-yönetim,ticari amaçlõ büro, otel, sinema, tiyatro gibi sosyal kültürel tesisler ile binalarõn zemin katlarõ ticari olmak kaydõ ile zemin kat üstündeki kat- larõn konut büro ya da ticaret amaçlõ kullanõlabileceği alanlar) alanõ olarak planlanmõş olup kõsmen imar yolunda kalmaktadõr. GAYRİMENKULUN HALİ HAZIR DURUMLARI: Taşõnmaz; Diyarbakõr ili, Merkez Seyrantepetepe mahallesi kain, Elazõğ Caddesi, Miroğlu Otel Karşõsõ, Diyar Galeria Sitesi, C Blok, 7.Kat, No:15, Diyarbakõr adresindedir. Taşõn- mazõn bulunduğu yer Diyarbakõr İli Merkez Seyrantepe Mahallesinde kain, Elazõğ Caddesi, Miroğlu Otel karşõsõ, 976 ada, 4 nolu parsel üzerinde B+Z+11 katlõ 1999 yõlõ inşaalõ Di- yar Galeria Sitesi, C Blok, 7.kat, 15 nolu meskendir. Ön cepheli taşõnmaz iç mekânõnõn hol ve antre bağlantõlõ 4 oda 1 salon mutfak banyo wc dağõlõmlõ 2 balkonlu, 2 asansörlü ka- loriferli 180 m2 net kullanõm alanlõ,Salon ve odalarõn yer zeminleri laminant parke kaplamalõ, banyo, mutfak, hol ve antrenin yer zeminlerinin karo seramik kaplamalõ, duvarlarõ al- çõ saten sõva üzeri plastik boyalõ, kartonpiyer perde fonlu, banyo duşakabinli,duvarlarõ tavana kadar seramik fayans kaplamalõ, mutfak eviye tezgahõ İtalyan yanmaz ahşap, alt ve üst ahşap dolaplõ,duvarlarõ tavana kadar seramik, pencereler pimapen, kapõlar Amerikan panel kapõ, elektriği ve içme kullanma suyu müstakildir. GAYRİMENKULUN KIYMETİ: 1-Satõşa konu; Diyarbakõr İli, Merkez İlçesi, Seyrantepetepe Mahallesinde kain Diyarbakõr Yenişehir Tapu Sicil Müdürlüğü’nde kayõtlõ, 31 pafta, 976 ada, 4 parseldeki 6092 m2 iş- yeri-mağaza olan taşõnmaz üzerindeki 3/3462 arsa paylõ, C Blok, 7. kat, 15 nolu niteliği mesken olan bağõmsõz bölümün tamamõ olan gayrimenkule yapõ değeri 145.275,12 TL ve ar- sa değeri 5.280,00 TL olmak üzere toplam 150.555,12 TL değer taktir edilmiştir. SATIŞ ŞARTLARI: 1-Gayrimenkullerin 1. açõk arttõrmasõ Satõşa Konu Taşõnmaz: Diyarbakõr İli, Merkez İlçesi, Seyrantepetepe Mahallesinde kain Diyarbakõr Yenişehir Tapu Sicil Müdürlüğü’nde kayõtlõ, 31 pafta, 976 ada, 4 parseldeki 6092 m2 işyeri-mağaza olan taşõnmaz üzerindeki 3/3462 arsa paylõ, C Blok, 7. kat, 15 nolu niteliği mesken olan bağõmsõz bölümün tamamõ. Muhanmen Bedelleri: 150.555,12 TL 1.Arttõrma Günü: 19 NİSAN 2010 PAZARTESİ Saatleri: 14.10-14.20 Arasõnda Diyarbakõr 3.İcra Müdürlüğü Önü Diyarbakõr adresinde yapõlacaktõr. Bu açõk arttõrmada taşõnmaza takdir edilen değerin % 60 ‘ini bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüç- hanõ olan diğer alacaklõlar varsa alacaklarõ toplamõnõ, ayrõca satõş ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesi şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmadõğõ takdirde ençok arttõra- nõn taahhüdü saklõ kalmak kaydõyla; Gayrimenkulun 2. açõk arttõrmasõ 29.NİSAN.2010 PERŞEMBE günü, yukarõda tabloda belirtilen saatlerle aynõ saatler arasõnda Diyarbakõr 3.İcra Müdürlüğü Önü Diyarbakõr adre- sinde yapõlacaktõr. Bu açõk arttõrmada satõşõ isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklar varsa bu alacaklar toplamõnõ, satõş ve paylaştõrma masraflarõ ile takdir edilen değerin %40’õnõ geçmesi şartõyla ençok artõrana ihale olunur. 2- K.D.V., ihale damga pulu, alõcõ adõna tahakkuk edecek tapu harcõ satõn alana ait olacaktõr. Tellaliye resmi ve birikmiş emlak vergi borçlarõ ile satõcõ adõna tahakkuk edecek tapu harçlarõ, satõş bedelinden ödenir. 3- Açõk arttõrmaya katõlmak isteyenlerin takdir edilen kõymetin %20’si nispetinde nakit pey akçesi ya da bu miktar kadar milli bir bankanõn teminat mektubu vermesi gerekmekte- dir. Satõş peşin para iledir. Alõcõ istediği takdirde kendisine 10 günü geçmemek üzere mehil verilir. 4- İpotek sahibi alacaklõlarla, diğer ilgililerin, varsa irtifak hakkõ sahipleri de dahil olmak üzere bu gayrimenkul üzerindeki haklarõnõ, faiz ve masrafa dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile 15 gün içinde Müdürlüğümüze bildirmeleri gerekir. Aksi takdirde, haklarõ tapu sicili ile sabit olmadõkça, paylaşmadan hariç bõrakõlacaktõr. 5- Satõş bedeli hemen yada verilen süre içinde ödenmezse İ.İ.K. 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasõndaki farktan ve temerrüt faizinden alõcõ ve kefilleri sorumlu tutulacak, hiç bir hükme gerek kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 6- Şartname ilan tarihinden itibaren Müdürlüğümüzde herkesin görebilmesi için açõk olup, masrafõ verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örnek gönderilebilir. 7- Satõşa iştirak etmek isteyenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2009 / 186 Talimat sayõlõ dosya numarasõ ile Mü- dürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur. (Basõn: 15418) Birleşik Devletler, Avrupa Birliği, Rusya ve BM’den oluşan Yakındoğu için anlaşma “dörtlüsü”, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’un sözcüsünün açıklamalarına bakılırsa 19 Mart’ta Moskova’da toplanacak. Dörtlünün Yakındoğu barış görüşmeleri için desteklediği “yol haritası” İsrail’le yan yana barış ve güven içinde yaşayacak bir Filistin devletinin kurulmasını öngörüyor. Ne var ki söz konusu Filistin devletinin sınırları, Kudüs’ün gelecekteki statüsü ve Filistinli göçmenler sorununun çözümü konusunda mutabakat henüz sağlanmış değil. Bu konularda herhangi bir anlaşma da ufukta görünmüyor. Batı Şeria, Kudüs, kolonizasyon her zaman olduğu gibi bu kez de -bilmem kaçıncı kez- barış görüşmelerinin önündeki en ciddi engel olarak boy gösteriyor. Görünen o ki bir yılı aşkın bir süredir “rafa” kaldırılmış bulunan barış görüşmeleri İsrail’in barış görüşmelerini çıkmaza sokan bilinen bahaneleriyle yine başlamadan çıkmaza girme yolunda görünmektedir. Bu açıdan bakıldığında gelişmeler bir tür “Deja vu” sendromunun yeniden yaşanmak üzere olduğunu ortaya koymaktadır. Nitekim uluslararası ajanslardan gelen haberlere göre, Birleşik Devletler, İsrail’in Doğu Kudüs’teki bir kolonizasyon yöresine yerleşimciler için bin altı yüz yeni konut inşa etme projesine karşı çıkmış ve İsrail’in bu girişiminin barış için yararlı olmayacağını ileri sürmüştür. Aslında İsrail’de yönetim ister İşçi Partisi, isterse aşırı sağla koalisyon yapan sağcı Netanyahu iktidarında olsun fark etmeyen temel eğilim, 1967 sınırları içinde Doğu Kudüs başkentli bir Filistin devletinin kurulmasına yönelik gelişmelerin dağarcıklarında bulunan sayısız bahanelerle engellenmesidir. Provokatif çatışmalardan ekonomik ablukalara, giderek düpedüz savaşa uzanan söz konusu bahanelerle geçmiş yıllarda Filistin devletinin kurulmasına yönelik çok sayıda barış görüşmesinin engellendiği kimsenin saklısı değildir. Kolonizasyon barışın engellenmesinin önde gelen bahanelerinden biridir. Nitekim İsrail belki de ilk kez bu yola barış görüşmelerini beklemeden başvurmuş görünmektedir. Bir başka deyişle Doğu Kudüs’te sürdürülen kolonizasyonu ani bir kararla yoğunlaştırarak barış görüşmelerini daha doğmadan engelleme yoluna gitmiştir. Haaretz gazetesinin yönetiminde de yer alan ünlü yazar Gideon Levy, 2 Şubat’ta L’humanite’de yayımlanan söyleşisinde, “Yeni kolonizasyonlar için konut inşa ederken barıştan nasıl söz edilebilir” derken haklıdır. İsrail bu son girişimiyle barışa niyetli olmadığını bir kez daha ortaya koymuştur. Birleşik Devletler’in Başkan Yardımcısı Joseph Biden’ın Kudüs ziyareti arifesinde Doğu Kudüs kolonizasyonuna dönük inşaata başlanması ise doğal olarak büyük tepkiye yol açmıştır. Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın tepkisi de farklı olmamıştır. Martın son haftasında güçlü Yahudi lobisi Amerika-İsrail Kamusal İlişkiler Komitesi’nin yıllık toplantısına katılmak için Washington’ı ziyaret etmesi beklenen Başbakan Netanyahu’nun, olayı özürle geçiştirmesi, kuşkusuz olanaksız. Sanırız konu ABD’nin üst düzey yetkilileriyle yapılacak görüşmelerde açıklık kazanacak görünmektedir. Kutsal kitapları referans alarak Doğu Kudüs’ün Yahudileştirilmesi girişimi İr Amim adını taşıyan kuruluşa göre, Kudüs Belediyesi, büyük bölümü Doğu Kudüs’ün kolonizasyon bölgesine olmak üzere 50 bin yeni konut inşa edecektir. İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in geçen hafta 1967 sınırları içinde Doğu Kudüs başkentli bir Filistin devletinin kurulmasını teyit etmesine karşın bölgede yeni kolonizasyona devam edilmektedir. Doğu Kudüs’te bugün 270 bin Filistinli yaşamaktadır. 1967 işgaliyle İsrail bölgeye 200 bin Yahudi yerleştirmiştir. Amaç Filistinli nüfusun yüzde 20’nin altına düşürülerek Doğu Kudüs’ün Filistin devletinin başkenti olmasını engellemektir. Filistin sorunu baharla birlikte ısınacak görünüyor. Keskin hicivle ince mizahın akılla sentezinden oluşan yalın ve soylu çizgileriyle karikatürü sanatın doruklarına ulaştıran büyük usta Turhan Selçuk’u yitirmenin derin üzüntüsü içindeyim. Unutulmaz çizgileri yerkürede sonsuza kadar silinmeyen derin izler bırakacak. Tüm ailesinin, yakınlarının, Cumhuriyet gazetesindeki arkadaşlarının acılarını paylaşıyorum. Batõlõ kadõnlar 8 Mart Dünya Kadõnlar Günü’nü kutlarken, gelişmekte olan ülkelerdeki kadõnlar hâlâ baskõ altõnda
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle