Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 15 MART 2010 PAZARTESİ
10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr
DEĞİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYİN BAŞ
İsrail-Filistin Sorunu
ya da Barışı
Başlamadan Bitirmek!
‘Bütün kadõnlarõn günü değil’
AYAAN HIRSİ ALİ
Bu yõl Kadõnlar
Günü’nün 100.
yõldönümü. Kutlayacak bir
şey var mõ ortada? Hem
evet, hem hayõr. Kadõnlarõn
özgürleşmesinde
önümüzdeki 100 yõlda,
geçmiş 100 yõlda olduğu
kadar hõzlõ yol alõnmayacak.
Hatta birçok yerde belki de
geri gidecek.
Siyasal özgürlük (seçme,
seçilme hakkõ ve ifade
özgürlüğü), ekonomik
özgürlük (eğitime
ulaşma/ücretli iş) ve cinsel
özgürlük (yetişkin bir
kadõnõn cinsel hayatõnõ
kendi uygun gördüğü
şekilde yaşamasõ)... Bütün
bunlara kadõnlar geçen
yüzyõlda nefes kesici bir
hõzla kavuştular. Öte
yandan, Batõ’da ezici bir
çoğunluğun yararlandõğõ bu
ilerlemelerin karşõsõnda
Batõlõ olmayan kadõnlarõn
bambaşka gerçeği büyük bir
tezat oluşturuyor.
Neden 2010 yõlõnda
Batõ’daki kadõnlarõn sahip
olduğu haklarla gelişmekte
olan ülkelerdeki, özellikle
de Müslüman ülkelerdeki
kadõnlarõn sahip olduğu
haklar arasõnda bu kadar
büyük bir fark var?
Yoksulluk bir cevap
olabilir. Ama yoksulluk tek
değişken değil. Batõlõ
olmayan kadõnlarõn,
özellikle Müslüman
coğrafyada olanlarõn
katlanmak zorunda
olduklarõ baskõ, nesilden
nesile geçen, ikna yoluyla,
çevre baskõsõyla veya
çoğunlukla zorla kabul
ettirilen değerlerin,
inançlarõn, alõşkanlõklarõn
veya geleneklerin ortaya
çõkardõğõ bir sonuç. Tarih
bize Batõ’daki kadõnlarõn da
daha önce benzer sorunlarla
uğraştõğõnõ söylüyor.
Zengin ve yoksul ülkeler
arasõndaki nedeni ortada
olan farklarõ bir yana
bõrakacak olursak, Batõlõ
olmayan kadõnlarõn õsrarla
geride kalmaya devam eden
durumlarõnõ nasõl izah
edebiliriz? Kolonileşme
sona erdikten sonra, ülkeler
bağõmsõzlõklarõnõ ilan ettiler
ve kendi bayraklarõnõ
özgürce dalgalandõrarak
ulusallaşõrken kendi
seçtikleri yollarõ izlediler.
Kadõnlar bu özgürlükten
paylarõnõ niye alamadõlar?
Burada birbirine bağlõ iki
neden var. Birincisi
evrensel insan haklarõndan
kültürel veya nispi haklara
geçiş. İkincisi, Batõ’nõn
gücünün Batõlõ olmayanlara
karşõ, özellikle de
Müslüman olanlara karşõ
azalmasõ oldu.
Bazõ ülkeler insan haklarõ
sözleşmelerinden, özellikle
de kadõn haklarõnõn
korunmasõ ile ilgili
olanlardan uzak durdular.
Her geçen gün daha fazla
ulus ve toplum kültürel
haklarõnõ öne sürüyor.
Toplumsal hayat
düzenlenirken eski dinsel ve
etnik prensipler
canlandõrõldõ. Bu akõm,
bireyselliğin reddedilişi ve
Batõlõ emperyalist normlar
olarak görülen evrensel
insan haklarõnõn devreden
çõkarõlõşõ anlamõna
gelmektedir. Aynõ zamanda
Batõ’da yükselme
eğiliminde olan kültürel
zenginlik hareketleri
kadõndan nefret eden
geleneklerin ihtiyaç
duyduğu meşruiyet
zeminini de sağladõ.
Bu nedenlerden ötürü
önümüzdeki 100 yõl,
kadõnlar için geçen yüzyõl
kadar heyecan verici
olmayacak. Batõlõ olmayan
kadõnlarõn Batõlõ olanlar
kadar ilerleyebilmeleri için
bugün birçoklarõnõn
korumaya ve/veya
canlandõrmaya can attõklarõ
etnik ve dini geleneklerin
altõnda yatan prensipleri
tanõmlamalõyõz.
Feministlerin asõl istedikleri
farkõnda olmadan “poligami”,
“çocuk evlilikleri”, “evlilik
içi tecavüz”, “namus
cinayetleri”, “aile içi şiddet”,
“dişi ceninlerin seçilerek yok
edilmesi” ve bunlar gibi
bugünlerde “kültür” adõna
meşru hale getirilmiş başka
gelenekleri övmek değilse
“kültürel zenginlik”
kavramõnõ överken de çok
temkinli olmalõlar.
Batõlõ olmayan kadõnlarõ
kendi dinleri ve kültürlerinde
var olan ayrõmcõlõğa yol açan
inançlarõn ve etiklerin farkõn-
da olmalarõnõ sağlamak için
eğitmemiz gerekir.
Kadõnlar 2110 yõlõnda geri-
ye dönüp baktõklarõnda, sa-
dece Batõlõ kadõnlarõn eşitlik-
ten yararlandõklarõ zamanlar
her şeyin ne kadar çarpõk ol-
duğunu görüp gülebilmeliler.
Gelecek yüzyõlõn başarõsõ kü-
reselleşen feminizmin kültü-
rel rölativizme baskõn çõk-
masõ olacaktõr.
İngilizceden çeviren:
Çimen Turunç Baturalp
(International Herald
Tribune, 8 Mart 2010)
Hıristiyanlar ve kötünün gücü
GIANCARLO ZIZOLA (*)
Katolik doktrininde kabul gören
şeytanõn varlõğõna son yõllarda
bazõ teologlar şüpheyle yaklaşõyor.
İsviçreli teolog ve cizvit Urs Von
Balthazar (1905-1988) cehenneme
inandõğõnõ söylüyordu ama aynõ
zamanda büyük bir boşluk olarak
görürdü cehennemi. Borges ise
cennetin yararlarõnõ abartan
teologlarõn belki de hiç tanõk
olmadõklarõ için cehennemdeki
lanetlenmişlerin sürekli
mutsuzluklarõ üzerine yemin etmiş
olmalarõnõn beklenemeyeceğini
söylemişti. Böylesine sadist, kinci bir
fabrika, sonsuz bir Auschwitz
Hõristiyan inancõndaki merhametli
Tanrõ’yla nasõl olur da bağdaşõr?
İsa figürüne atfedilen kurtarõcõ rolü
önemlidir: İncil yazarlarõ, İsa’nõn
şeytanlara karşõ giriştiği mücadeleyi
anlatõrken şeytanlarõn uğradõğõ
yenilgiyi ve içlerinde şeytan
barõndõran yaratõklarõn bu kötülükten
nasõl arõndõklarõnõ da aktarõr.
Hõristiyan inancõna göre İsa, öldükten
sonra cehenneme inmiş, burada 3 gün
kalmõştõ. Ancak bir başka yoruma
bakõlõrsa İsa gerçekte cehennemde
çok daha uzun bir süre bulunmuştu.
‘Şeytanı reddetmek
şeytan işi’
İncil uzmanlarõnõn birçoğu kötü
ruhlarõn varlõğõnõ reddetmenin
olanaksõzlõğõ ya da riskli bir tercih
olduğu görüşünde. Birçoğu şeytanõ
reddeden yaklaşõmõn aslõnda bir
“şeytan işi” olabileceğini öne
sürüyor. “Şeytanın en ince
kurnazlığı gerçekte var olmadığına
başkalarını ikna etmesidir” diye
yazan Baudelaire’den alõntõ
yapõyorlar. 1972 yõlõnda “Şeytanın
dumanının” bir çatlaktan geçerek
Tanrõ’nõn Tapõnağõ’na (Vatikan’a)
sõzdõğõnõ söyleyerek ilk yakõnan kişi
Papa VI. Paolo’ydu. Papa Wojtyla
da şeytana karşõ mücadelelerin
verildiği efsanevi Monte Gargano’da
VI. Paolo’nun yolundan gitmişti.
Şeytanõ tanõmlayan nitelikler artõk ne
başõndan çõkan boynuzlar, ne keçi
ayaklarõ ne de kükürt kokusu. Ama
günümüz dünyasõna damgasõnõ vuran
“tüketim, sömürü, doğal
kaynaklardaki eşitsizlik, sınır
tanımayan eğlence ve bireycilik”.
Aynõ yõllarda Kardinal Ratzinger
(bugünkü Papa XVI. Benedikt) bu
konuda yeterince araştõrma
yapmayan bazõ teologlara seslenerek
şeytanõn Hõristiyan inancõnda
gizemli ama gerçek bir varlõk
olduğunu, simgesel olmadõğõnõ,
Tanrõ’ya bütünüyle zõt güçlü bir
gerçek, insanüstü kötü bir güce sahip
bir varlõk olduğunu anlatõyordu. O
yõllarda Kardinal olan geleceğin
papasõ XVI. Benedikt, karanlõk
güçlerin bugün dünyamõza sayõlarõ
gitgide artan şeytana tapan
satanistler, pornografi ve uyuşturucu
dünyasõ şeklinde döndüğünü, tüm
evrene hükmeden cehennemi
kültürün insanlara yaşamdaki tek
amaçlarõnõn bireysel kazanõmlar ve
zevkler olduğunu empoze etmeye
çalõştõğõnõ söylüyordu.
Şeytan var, ancak eşitsizlik ve
yabancõlaşma gibi modellerin
ardõnda gizleniyor. Şeytanõn sahneye
çõktõğõ tiyatro, bir tek insan yüreği ile
sõnõrlõ değil, o sosyal yapõyõ da sahne
olarak kullanõyor. 20. yy’õn en
önemli teologlarõndan biri olan
Alman Bernard Haring (1912-
1998), şeytan konusundaki doktrinin
doğduğu düşsel dünyaya vurgu
yaparak “Bir zamanlar içinde
şeytanın barındığına inanılan
kişilerin bu kötülükten kurtulması
için şeytan kovucular çağrılırdı,
şimdi bu görevi konularında
uzman psikiyatrlar yerine
getiriyor” diyordu. İsviçreli teolog
Karl Barth ise (1886-968), şeytana
inanmayan ya da varlõğõndan şüphe
duyan bir kişiye, “Şeytan var. Ama
Tanrı inancı olan bir kişi ile karşı
karşıya geldiği zaman kuyruğunu
iki bacağının arasına sıkıştırarak
gözden kayboluyor” diye yanõt
veriyordu.
(*) Padova Üniversitesi öğretim üyesi
ve Vatikan uzmanõ.
İtalyancadan çeviren: Aslı Kayabal
(La Repubblica, 10 Mart 2010)
Şeytanõ tanõmlayan nitelikler artõk ne başõndan çõkan
boynuzlar, ne keçi ayaklarõ ne de kükürt kokusu. Ama
günümüz dünyasõna damgasõnõ vuran; “tüketim, sömürü, doğal
kaynaklardaki eşitsizlik, sõnõr tanõmayan eğlence ve bireycilik”.
ACI KAYBIMIZ
Değerli, iyilik timsali, eşsiz insan
Kıymetli Babamız
Nurdan Koçak’ın sevgili eşi
Ahmet, Asuman, Afitap, Adnan ve Sedef’in sevgili babası
Merhum Neriman Belkıs ve eşi Mustafa Zekai Koçak’ın
sevgili oğlu
Ressam
Yıldırım Koçak’ı
(1933 - 2010)
kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz.
Cenazesi 15 Mart Pazartesi günü (bugün) Karşıyaka
Mevlana Camii’nde kılınacak ikindi namazını müteakip
Karşıyaka Doğançay Mezarlığı’nda toprağa verilecektir.
Allah Rahmet Eylesin
Huzur içinde yatsın
Seni hiçbir zaman unutmayacağız!
KALBİMİZDESİN
AİLESİ
Çiçek göndermek isteyenler TEV’e bağışta bulunabilirler.
DİYARBAKIR 3. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’DEN GAYRİMENKUL SATIŞ İLANI
Dosya No: 2009/186 Talimat
Bir ipotek borcundan dolayõ; Diyarbakõr İli, Merkez İlçesi, Seyrantepetepe Mahallesinde kain Diyarbakõr Yenişehir Tapu Sicil Müdürlüğü’nde kayõtlõ, 31 pafta, 976 ada, 4 parsel-
deki 6092 m2 işyeri-mağaza olan taşõnmaz üzerindeki 3/3462 arsa paylõ, C Blok, 7. kat, 15 nolu niteliği mesken olan bağõmsõz bölümün tamamõnõn satõlarak paraya çevrilmesine ka-
rar verilmiştir. İşbu satõş ilanõ, tapuda adresi bulunmayan ve tebligat yapõlamayan ilgililere ilanen tebligat yerine kaim olacağõ ilan olunur.
GAYRİMENKULUN İMAR DURUMU:
Taşõnmaz; Yenişehir Belediyesi sõnõrlarõ dahilinde 1/1000 ölçekli uygulama imar planõ kapsamõnda 976 ada 4 nolu parsel h max=33,50m ve h max 9,50 m yüksekliğinde M2 (mer-
kez yayõlma ve genişleme alanõ-yönetim,ticari amaçlõ büro, otel, sinema, tiyatro gibi sosyal kültürel tesisler ile binalarõn zemin katlarõ ticari olmak kaydõ ile zemin kat üstündeki kat-
larõn konut büro ya da ticaret amaçlõ kullanõlabileceği alanlar) alanõ olarak planlanmõş olup kõsmen imar yolunda kalmaktadõr.
GAYRİMENKULUN HALİ HAZIR DURUMLARI:
Taşõnmaz; Diyarbakõr ili, Merkez Seyrantepetepe mahallesi kain, Elazõğ Caddesi, Miroğlu Otel Karşõsõ, Diyar Galeria Sitesi, C Blok, 7.Kat, No:15, Diyarbakõr adresindedir. Taşõn-
mazõn bulunduğu yer Diyarbakõr İli Merkez Seyrantepe Mahallesinde kain, Elazõğ Caddesi, Miroğlu Otel karşõsõ, 976 ada, 4 nolu parsel üzerinde B+Z+11 katlõ 1999 yõlõ inşaalõ Di-
yar Galeria Sitesi, C Blok, 7.kat, 15 nolu meskendir. Ön cepheli taşõnmaz iç mekânõnõn hol ve antre bağlantõlõ 4 oda 1 salon mutfak banyo wc dağõlõmlõ 2 balkonlu, 2 asansörlü ka-
loriferli 180 m2 net kullanõm alanlõ,Salon ve odalarõn yer zeminleri laminant parke kaplamalõ, banyo, mutfak, hol ve antrenin yer zeminlerinin karo seramik kaplamalõ, duvarlarõ al-
çõ saten sõva üzeri plastik boyalõ, kartonpiyer perde fonlu, banyo duşakabinli,duvarlarõ tavana kadar seramik fayans kaplamalõ, mutfak eviye tezgahõ İtalyan yanmaz ahşap, alt ve üst
ahşap dolaplõ,duvarlarõ tavana kadar seramik, pencereler pimapen, kapõlar Amerikan panel kapõ, elektriği ve içme kullanma suyu müstakildir.
GAYRİMENKULUN KIYMETİ:
1-Satõşa konu; Diyarbakõr İli, Merkez İlçesi, Seyrantepetepe Mahallesinde kain Diyarbakõr Yenişehir Tapu Sicil Müdürlüğü’nde kayõtlõ, 31 pafta, 976 ada, 4 parseldeki 6092 m2 iş-
yeri-mağaza olan taşõnmaz üzerindeki 3/3462 arsa paylõ, C Blok, 7. kat, 15 nolu niteliği mesken olan bağõmsõz bölümün tamamõ olan gayrimenkule yapõ değeri 145.275,12 TL ve ar-
sa değeri 5.280,00 TL olmak üzere toplam 150.555,12 TL değer taktir edilmiştir.
SATIŞ ŞARTLARI:
1-Gayrimenkullerin 1. açõk arttõrmasõ
Satõşa Konu Taşõnmaz: Diyarbakõr İli, Merkez İlçesi, Seyrantepetepe Mahallesinde kain Diyarbakõr Yenişehir Tapu Sicil Müdürlüğü’nde kayõtlõ, 31 pafta, 976 ada, 4 parseldeki 6092
m2 işyeri-mağaza olan taşõnmaz üzerindeki 3/3462 arsa paylõ, C Blok, 7. kat, 15 nolu niteliği mesken olan bağõmsõz bölümün tamamõ.
Muhanmen Bedelleri: 150.555,12 TL
1.Arttõrma Günü: 19 NİSAN 2010 PAZARTESİ
Saatleri: 14.10-14.20
Arasõnda Diyarbakõr 3.İcra Müdürlüğü Önü Diyarbakõr adresinde yapõlacaktõr. Bu açõk arttõrmada taşõnmaza takdir edilen değerin % 60 ‘ini bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüç-
hanõ olan diğer alacaklõlar varsa alacaklarõ toplamõnõ, ayrõca satõş ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesi şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmadõğõ takdirde ençok arttõra-
nõn taahhüdü saklõ kalmak kaydõyla;
Gayrimenkulun 2. açõk arttõrmasõ 29.NİSAN.2010 PERŞEMBE günü, yukarõda tabloda belirtilen saatlerle aynõ saatler arasõnda Diyarbakõr 3.İcra Müdürlüğü Önü Diyarbakõr adre-
sinde yapõlacaktõr. Bu açõk arttõrmada satõşõ isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklar varsa bu alacaklar toplamõnõ, satõş ve paylaştõrma masraflarõ ile takdir edilen değerin %40’õnõ
geçmesi şartõyla ençok artõrana ihale olunur.
2- K.D.V., ihale damga pulu, alõcõ adõna tahakkuk edecek tapu harcõ satõn alana ait olacaktõr. Tellaliye resmi ve birikmiş emlak vergi borçlarõ ile satõcõ adõna tahakkuk edecek tapu
harçlarõ, satõş bedelinden ödenir.
3- Açõk arttõrmaya katõlmak isteyenlerin takdir edilen kõymetin %20’si nispetinde nakit pey akçesi ya da bu miktar kadar milli bir bankanõn teminat mektubu vermesi gerekmekte-
dir. Satõş peşin para iledir. Alõcõ istediği takdirde kendisine 10 günü geçmemek üzere mehil verilir.
4- İpotek sahibi alacaklõlarla, diğer ilgililerin, varsa irtifak hakkõ sahipleri de dahil olmak üzere bu gayrimenkul üzerindeki haklarõnõ, faiz ve masrafa dair olan iddialarõnõ dayanağõ
belgeler ile 15 gün içinde Müdürlüğümüze bildirmeleri gerekir. Aksi takdirde, haklarõ tapu sicili ile sabit olmadõkça, paylaşmadan hariç bõrakõlacaktõr.
5- Satõş bedeli hemen yada verilen süre içinde ödenmezse İ.İ.K. 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasõndaki farktan ve temerrüt faizinden alõcõ ve kefilleri sorumlu
tutulacak, hiç bir hükme gerek kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir.
6- Şartname ilan tarihinden itibaren Müdürlüğümüzde herkesin görebilmesi için açõk olup, masrafõ verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örnek gönderilebilir.
7- Satõşa iştirak etmek isteyenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2009 / 186 Talimat sayõlõ dosya numarasõ ile Mü-
dürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur. (Basõn: 15418)
Birleşik Devletler, Avrupa Birliği, Rusya ve
BM’den oluşan Yakındoğu için anlaşma “dörtlüsü”,
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’un sözcüsünün
açıklamalarına bakılırsa 19 Mart’ta Moskova’da
toplanacak.
Dörtlünün Yakındoğu barış görüşmeleri için
desteklediği “yol haritası” İsrail’le yan yana barış ve
güven içinde yaşayacak bir Filistin devletinin
kurulmasını öngörüyor. Ne var ki söz konusu Filistin
devletinin sınırları, Kudüs’ün gelecekteki statüsü ve
Filistinli göçmenler sorununun çözümü konusunda
mutabakat henüz sağlanmış değil. Bu konularda
herhangi bir anlaşma da ufukta görünmüyor.
Batı Şeria, Kudüs, kolonizasyon her zaman
olduğu gibi bu kez de -bilmem kaçıncı kez- barış
görüşmelerinin önündeki en ciddi engel olarak boy
gösteriyor. Görünen o ki bir yılı aşkın bir süredir
“rafa” kaldırılmış bulunan barış görüşmeleri İsrail’in
barış görüşmelerini çıkmaza sokan bilinen
bahaneleriyle yine başlamadan çıkmaza girme
yolunda görünmektedir. Bu açıdan bakıldığında
gelişmeler bir tür “Deja vu” sendromunun yeniden
yaşanmak üzere olduğunu ortaya koymaktadır.
Nitekim uluslararası ajanslardan gelen haberlere
göre, Birleşik Devletler, İsrail’in Doğu Kudüs’teki bir
kolonizasyon yöresine yerleşimciler için bin altı yüz
yeni konut inşa etme projesine karşı çıkmış ve
İsrail’in bu girişiminin barış için yararlı olmayacağını
ileri sürmüştür.
Aslında İsrail’de yönetim ister İşçi Partisi, isterse
aşırı sağla koalisyon yapan sağcı Netanyahu
iktidarında olsun fark etmeyen temel eğilim, 1967
sınırları içinde Doğu Kudüs başkentli bir Filistin
devletinin kurulmasına yönelik gelişmelerin
dağarcıklarında bulunan sayısız bahanelerle
engellenmesidir. Provokatif çatışmalardan
ekonomik ablukalara, giderek düpedüz savaşa
uzanan söz konusu bahanelerle geçmiş yıllarda
Filistin devletinin kurulmasına yönelik çok sayıda
barış görüşmesinin engellendiği kimsenin saklısı
değildir. Kolonizasyon barışın engellenmesinin önde
gelen bahanelerinden biridir. Nitekim İsrail belki de
ilk kez bu yola barış görüşmelerini beklemeden
başvurmuş görünmektedir. Bir başka deyişle Doğu
Kudüs’te sürdürülen kolonizasyonu ani bir kararla
yoğunlaştırarak barış görüşmelerini daha
doğmadan engelleme yoluna gitmiştir. Haaretz
gazetesinin yönetiminde de yer alan ünlü yazar
Gideon Levy, 2 Şubat’ta L’humanite’de yayımlanan
söyleşisinde, “Yeni kolonizasyonlar için konut inşa
ederken barıştan nasıl söz edilebilir” derken haklıdır.
İsrail bu son girişimiyle barışa niyetli olmadığını bir
kez daha ortaya koymuştur. Birleşik Devletler’in
Başkan Yardımcısı Joseph Biden’ın Kudüs ziyareti
arifesinde Doğu Kudüs kolonizasyonuna dönük
inşaata başlanması ise doğal olarak büyük tepkiye
yol açmıştır. Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın
tepkisi de farklı olmamıştır. Martın son haftasında
güçlü Yahudi lobisi Amerika-İsrail Kamusal İlişkiler
Komitesi’nin yıllık toplantısına katılmak için
Washington’ı ziyaret etmesi beklenen Başbakan
Netanyahu’nun, olayı özürle geçiştirmesi, kuşkusuz
olanaksız. Sanırız konu ABD’nin üst düzey
yetkilileriyle yapılacak görüşmelerde açıklık
kazanacak görünmektedir.
Kutsal kitapları referans alarak Doğu Kudüs’ün
Yahudileştirilmesi girişimi İr Amim adını taşıyan
kuruluşa göre, Kudüs Belediyesi, büyük bölümü
Doğu Kudüs’ün kolonizasyon bölgesine olmak
üzere 50 bin yeni konut inşa edecektir. İsrail
Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in geçen hafta 1967
sınırları içinde Doğu Kudüs başkentli bir Filistin
devletinin kurulmasını teyit etmesine karşın bölgede
yeni kolonizasyona devam edilmektedir. Doğu
Kudüs’te bugün 270 bin Filistinli yaşamaktadır.
1967 işgaliyle İsrail bölgeye 200 bin Yahudi
yerleştirmiştir. Amaç Filistinli nüfusun yüzde 20’nin
altına düşürülerek Doğu Kudüs’ün Filistin devletinin
başkenti olmasını engellemektir.
Filistin sorunu baharla birlikte ısınacak görünüyor.
Keskin hicivle ince mizahın akılla sentezinden
oluşan yalın ve soylu çizgileriyle karikatürü sanatın
doruklarına ulaştıran büyük usta Turhan Selçuk’u
yitirmenin derin üzüntüsü içindeyim. Unutulmaz
çizgileri yerkürede sonsuza kadar silinmeyen derin
izler bırakacak. Tüm ailesinin, yakınlarının,
Cumhuriyet gazetesindeki arkadaşlarının acılarını
paylaşıyorum.
Batõlõ kadõnlar 8 Mart Dünya Kadõnlar Günü’nü kutlarken, gelişmekte olan ülkelerdeki kadõnlar hâlâ baskõ altõnda