15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 13 MART 2010 CUMARTESİ 10 HABERLER Turhan Selçuk için ilk tören bugün gazetemizde. Ünlü çizeri yarõn Hacõbektaş’ta törenle uğurluyoruz Abdülcanbaz aramızda K arikatür dünyasõnõn usta ismi, gazetemiz çizeri, “Abdülcanbaz” karakterinin yaratõcõsõ Turhan Selçuk’u (88) bugün son yolculuğuna uğurluyoruz. Turhan Selçuk için ilk tören bugün saat 14.00’te Cumhuriyet’in Şişli’deki merkez binasõ bahçesinde gerçekleştirilecek. Törende yapõlacak konuşmalardan sonra Selçuk’un vasiyeti üzerine Nevşehir’in Hacõbektaş ilçesinde yarõn saat 12.00’de düzenlenecek törenin ardõndan toprağa verilecek. Çizerimiz Turhan Selçuk, 7 Mart Pazar günü saat 11.00’de Maslak’taki Acõbadem Hastanesi’ne kaldõrõlmõş, daha sonra ameliyata alõnmõş, karõn içi aort damarõnõn yõrtõlmasõ sonucu gelişen multi organ yetmezliği nedeniyle önceki gece 01.30’da bütün müdahalelere karşõn yaşamõnõ yitirmişti. SÖZ ÇİZGİNİN Selçuk bir karikatürü yüzünden yargılanırken... Büyük Usta’yı unutmadılar Turhan Selçuk incelikli çizgileri, nüktedan kişiliği, çarpıcı hayal gücü ve ödünsüz cumhuriyetçi demokrat çizgisiyle, mizah dünyamızda olduğu kadar, sol muhalif siyaset eksenimizde de ayrıcalıklı bir konuma sahipti. Türki- ye’de rüzgârın estiği yöne göre her kılığa girebilen sözde aydınların, oportü- nizm içinde her gün kılık değiştirdikleri bir ortamda, Turhan Selçuk yıllardır, la- ik, özgürlükçü, demokrasi âşığı kimliğiyle onur içinde yüzerek yaşadı. Turhan Selçuk ya da bir büyücü Turhan Selçuk ve Altan Erbu- lak İstanbul Belediye Gazino- su bahçesinde Ara Güler’e poz veriyorlar... (1955) Dirençli duruş FÜRUZAN Sanatını evren- sel bir çizgiye taşımış olan bir değeri yitirdik. Bir sanatçının yaşadığı çağı aşarak geleceğe yol alabilme gücünün tüm kaynaklarını kişiliğinde topla- mış bir güzel adamdı Turhan Selçuk. 12 Mart, 12 Eylül’de uğradığı amansız baskılar, ka- burgalarını kıran tekmelere karşı sahip olduğu dünya gö- rüşünden asla caymayan bir ilericiydi. Onun dirençli duru- şunu bir zaman sonra uzaktan izlesem de aynı değerleri sa- vunan biri olarak Turhan’a ek- siksiz saygım sürdü. Son konuşma ÇETİN ALTAN Geçen gün Turhan Selçuk’la telefonda konuşmuştum... O telefon ko- nuşmamızda ömrümüzün en az 50 yılı vardı. Turhan, İsviçre’de dünyadaki “üst düzey” 8 karikatüristten biri olarak sap- tanmış ve çarpı- cı bir karikatü- rü de; “en üst düzey” diye değerlendiri- len karikatüristlerden seçme örneklerle yayınlanmış bir ki- taba kapak olmuştu. Taviz vermedi BEDRİ KORAMAN Tur- han Selçuk, evrensel gerçek- ler üstüne insan, toplum, poli- tika ve sanat üstüne çok güç- lü eserler vermiştir. Selçuk, hiç taviz vermeyen namuslu çizgileriyle Türk siyasetini ir- deleyen çok usta bir çizerdi. Onu ölümsüzlük yolunda göz- yaşlarıyla uğurluyorum. Güle güle koca Turhan Selçuk. YAŞAR KEMAL Turhan Selçuk yüzyõlõmõzõn olağanüstü bir macerasõ- dõr. Bizim ülkemizin aydõnlarõ büyük bir sanatçõ için böyle ko- nuşabilmeyi, nedense, kim olur- sa olsun kendilerine yediremi- yorlar ya da yakõştõramõyorlar. Ne bileyim ben, belki de büyük bir sanatçõnõn bu ülkede de yeti- şebileceğini sanmõyorlar. Bir Memleketimden İnsan Manzara- larõnõ, bir Şeyh Bedreddin Des- tanõnõ yazmõş Nâzõm Hikmet gibi bir dünya şairine, çağõmõzõn tan- sõklarõndan birine bile, ondan sonra gelmiş şairler bile “haga- ragord” deyip geçiyorlardõ. Ne zaman ki dünya, onun yüzyõlõmõ- zõn büyük şairleri, hem de en bü- yükleri arasõnda olduğunu söy- leyince, bu da dünyaya genişle- mesine yayõlõnca, onun büyük şairliğine inandõlar. Nâzõm Hik- met, bütün dünyanõn bildiği gibi, yeryüzü edebiyatõnõn büyük kişi- likleri arasõndadõr. Şiire yeni bir ses, yeni bir biçim, yeni bir dü- şünce, yeni anlayõş getirdiği ar- tõk dünya üniversitelerinde oku- tuluyor. Biz daha bu büyük ya- ratõcõnõn mezarõ Türkiye’ye geti- rilsin mi, getirilmesin mi diye uğraşõp duruyoruz. Bizim aydõnlarõmõzõn dilinde, ne yazõk ki yerme var da övme diye bir şey yok. Kusura bakõl- masõn, övme dedim de, anlamak, hayran kalmak, minnet duymak sözcüklerini kullanmalõydõm. İn- sanoğlu Neruda’yõ, Nâzõm Hik- met’i, Çehov’u, Tolstoy’u, Picas- so’yu anladõklarõ, onlara hayran kaldõklarõ için övüyorlar, baştacõ ediyorlar. Haklarõnda yüzlerce kitap yazõlõyor, araştõrmalar ya- põlõyor, şehir alanlarõna heykel- leri dikiliyor, onlar için müzeler kuruluyor. Biz daha Nâzõm Hik- metin kemiklerini Türkiye’ye na- sõl getireceğiz, diye çabalayõp duruyoruz. Bir ülkeye yeni bir şi- ir dili, şiir biçimi yaratan kişi için. (...) Ülkemizde hal böyleyken, nasõl olmuş, nasõl oluyorsa Turhan Selçuk gibi dünya sanatçõlarõ da yetişiyor. Turhan Selçuk da artõk insanlõğõn onur listesindedir. O da ülkemiz ve dünya insanlõğõnõn yüreğindeki en sõcak yerini al- mõştõr. O, çok şükür daha yüzyõ- lõmõz insanlõğõna ürünlerini ken- di köşesinden dağõtõyor. Ona önce bir çizgi ustasõdõr, diyebiliriz. Bütün büyük ustalar çizgide olsun, renkte, dilde, sine- mada olsun, öbür sanat dallarõn- da olsun ortaya büyük kişilik ko- yanlardõr. Büyük sanatçõlar orta- ya koyduklarõ sanat kişilikleriyle büyüklüğe ulaşõrlar. Ya da onla- rõn en önemli nitelikleri koyduk- larõ kişiliktir. O büyük kişilikler tektirler. Bu, tek olma işini biraz daha açayõm. Örneğin bir Picas- so’dan önce bir Picasso yoktu. Elbette onun ustalarõ vardõ. O, ustalarõnõn adõnõ da teker teker sayar, ama ustalarõyla en küçük bir ilişkisi yoktur. Bir Van Gogh, bir Cezanne, bir Matisse, bir Braque bunlarõn Picasso gibi us- ta bildikleri kişiler olmuştur, ama onlar da tektirler. Edebiyatta da böyledir. Bir Tolstoy kişiliğiyle bir Dostoyevs- ki kişiliği apayrõdõr, aynõ çağda yaşadõklarõ halde. Bir Matisse’le bir Abidin kişiliği de bambaşka- dõr. Abidin Dino ile Picasso çok yakõn dost olduklarõ halde çizgi- leri, renkleri apayrõdõr. Yüz Abi- din resmiyle yüz Picasso resmini karmakarõş edip bir duvara asa- lõm, resimden çok az anlayan bir kimse bile o resimleri biribirle- rinden ayõrt edebilir. Turhan Selçuk da büyük kişi- liklerden biridir. Yalnõz kimi Turhan Selçuklarõ, öteki Turhan Selçuklardan ayõrabilirsiniz. Ki- mi Turhan Selçuk çizgilerinde şi- irsellikler ağõr basar. Her yapõt bir yumuşaklõk, bir sevecenlik, erişilmez bir insan sõcaklõğõ ta- şõr. Kimi yapõtõnda Turhan Sel- çuk bõyõk altõndan belli belirsiz güler. Siz de ona katõlõrsõnõz. İşte büyük sanat budur. Büyük sanat, ister istemez seni içine alõp ken- disiyle birlikte gülümseten ve hem de yüreğinin köküne işle- yendir. Ben gençliğimden bu yana Turhan Selçuk macerasõna ya- kõndan katõlma, onun büyülü sa- natõnõ izleme talihine ermiş bir kişiyim. O gülümsüyorsa bir olay karşõsõnda çizgileri de gülümsü- yordur. Çizgi de ona göredir. O kõzmõşsa çizgisi de kõzmõştõr. O alay ediyorsa, hâşâ, Turhan Sel- çuk hemen hemen alay etmez, bu onun çok zengin yüreğine yakõş- maz, o sanatõnda, en kõzdõklarõna bile zulüm etmez, aşağõlamaz o kişiyi, en kötü kişiye karşõ bile yüreğinin en kuytu bir köşesinde de olsa bir sevgi vardõr, bunu çizgilerinde apaçõk görürüz. (...) Belki çağõmõzda antenleri bü- tün yeryüzüne germiş kişi Tur- han Selçuk’tur. İnce Memed tür- küsü diye bir türkü vardõr: Yüce dağ başõnda bir koca kartal/Aç- mõş kanadõnõ dünyayõ örter, der. Turhan Selçuk da germiş kana- dõnõ dünyayõ örtmüş. Dünyanõn her şeyiyle, açlõğõ, yokluğu, sö- mürüsü, jenosidi, zulmü, iş- kencesi, barõşõ, savaşõ, se- vinci, acõsõ, gülüşü, ağla- yõşõyla ilgilidir. Bütün bunlar onun sanatõna yansõr ve gülüşüne, ağlayõ- şõna yansõr. Sömürülenle- rin, insanõ, insanlõğõ aşa- ğõlayanlarõn, zalimlerin, acõmasõzlarõn korkulu düşüdür o. Ne mutlu 0 büyük sanatçõya ki, sanatõnõ, erişilmez ustalõğõnõ in- sanõn, gerçeğin, doğruluğun, gü- zelliğin emrine vermiştir. (...) Turhan Selçuk’la kõrk yõlõ aşan arkadaşlõğõmõz benim mutlulu- ğumdur. Ha, size bir şey daha söyleyim mi, benim bir mutlulu- ğum daha var: O da benim evim- de Turhan’õn bir karikatürü asõ- lõ. Hani, herkesin bildiği o zeytin dalõ var ya, yani barõşõn timsali zeytin dalõ. İşte Turhan bu zeytin dalõnõ upuzun resmetmiş, dibine de bir insanõ oturtmuş, insancõk da, ne yapsõn, daldaki zeytini ko- parmõş yiyor. Alõn size bir dün- ya... Binlerce insan macerasõ ... (1994’te yayımlanmış bir ya- zısından kısaltılarak alınmıştır.) Ünlü çizere saygı seli KÖŞE YAZARLARI Çizgi dünyasõnõn duayeni Turhan Selçuk’un aramõzdan ayrõlõşõ, karikatür ve medya dünyasõnõ da yasa boğdu. Selçuk’un karikatürlerinin evrenselliğine vurgu yapõlan yazõlar ve yorumlarda, çizgileri ile ekol yaratan Turhan Selçuk üzerine kitaplar yazõlabileceğine dikkat çekildi. Keskin zekâ Melih Aşık (Milliyet) “İnce ve keskin bir zekâyı, büyük bir kül- tür birikimini, son de- rece çarpıcı bir çizgi yeteneğini, gerçek bir yurtseverlik ve çağ- daşlıkla yoğurmuş bir sanatçı.” Kitap yazılır Yalçın Doğan (Hürriyet) “Çizgileriyle ekol ya- ratan Turhan Sel- çuk’un Türk ve dünya karikatüründeki yeri üzerine yazı değil, ki- tap yazılır. Turhan Sel- çuk az konuşan, sözle- rini tartan, hoşgörülü, mütevazı, saygılı tavrı yanı sıra, örnek bir profesyonel. İki eli kanda olsa, önce o gün- kü işini bitiriyor.” İlham kaynağı Yalçın Bayer (Hürriyet) “Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyetin kıy- metini bilen ve ulus devletin korunmasını dile getiren çizgileri ile tüm topluma ilham kaynağı oldu.” Tertemiz... Tufan Türenç (Hürriyet) “Turhan Ağabey’in yeri kolay kolay doldu- rulamaz. O, her kari- katüründe bir makale yazardı. Üç-beş çizgiyle yarattığı karikatürleri insanları saatlerce dü- şündürürdü. Tertemiz kalpli, hoşgörülü, seve- cen bir insandı.” Başka vatan Zülfü Livaneli (Vatan) “Turhan Selçuk usta vatanındaydı ama artık başka bir vatandı bu. Artık Mustafa Kemal’lerin, Nâzım’ların, Sabahattin Ali’lerin, Abidin Dino’ların, Sait Faik’lerin, Yaşar Kemal’lerin ülkesi değildi burası. O iklim değişmişti, başka rüzgârlar esiyordu...” Bana düşmez Hikmet Bila (Gazeteci) “Zaman artık Tur- han’a çalışıyor” başlõk- lõ yazõsõnda “Onu ve çizgilerini tanımış ol- sam da, iki ayrı gaze- tede onunla çalışma onuruna erişmiş olsam da, bugün Turhan Sel- çuk’u yazmak bana düşmez” diyerek İlhan Selçuk’un “Turhan” başlõklõ yazõsõnõ köşesi- ne taşõdõ. Kolay dolmaz Hıncal Uluç (Sabah) “Turhan ve Bedri, çizgileriyle yorum ya- pan, bakanları uzun uzun düşündüren, hal- kı güldürürken, eleş- tirdiklerini fena halde öfkelendiren çizgilerin sahipleri olarak Milli- yet’i Milliyet yapanla- rın başında gelirlerdi. Bir yandan günlük çi- zerlerdi. Bir yandan çizgi roman havasında günü anlatır, günü hic- vederlerdi. Turhan, müthiş bir çizgi üsta- dıydı. Cetvelle çizilmiş tipler yaratırdı. Ama düz çizgileri öyle yara- tıcı kullanırdı ki, iki çizgi ile İsmet Paşa’yı, üç çizgiyle Demirel’i görür tanırdınız.. Mil- liyet yıllardır o Milli- yet değil.. Efsaneler kolay yetişmezler. Gi- denin yeri kolay dol- maz.. Dolmadı..” Bir anı Ahmet Altan (Taraf) “Bir sabah arabanın içinde üçümüz oturup konuşurken, ‘idamdan, ölümden’ hiç söz etme- den ‘kötü bir şey oldu- ğunda’ ne yapacağımı- zı tartışmaya başladık. Ben yirmi bir yaşın- daydım, Mehmet on sekiz, Turhan Bey elli- sine yakın olmalıydı. ‘Kötü bir şey olursa’ in- tikam almaya karar verdik, babamla İlhan Bey öldürülürse, biz de onları öldürenleri öldürecektik. Turhan Bey’e duyduğumuz hayranlığa büyük bir sevgi de eklenmişti... Aradan yıllar geçti, Turhan Bey’le fikirle- rimiz farklılaştı, yolu- muz ayrıldı. Ne sev- gim ne hayranlığım azaldı...” Demokrasi âşığı Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle