18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 22 ŞUBAT 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] Z amanõn erişilmez derinliklerinden günümüze dek, insanõn düş gücünü besleyen en önemli kaynak gökyü- zü/uzay olmuştur. Gecenin karanlõ- ğõnda gökte kayan yõl- dõzõ ilk fark eden insan acaba neler hissetmişti? Dünyayõ çevreleyen at- mosferdeki doğa olay- larõnõ, fõrtõnayõ, yõldõrõ- mõ, gökgürültüsünü tan- rõlaştõran ilkçağ insanõ yeryüzündeki düzenin as- lõ olarak algõladõğõ yõldõz- larõ, onlarõn oluşturduğu kümeleri seyre daldõğõn- da neler düşünüyordu? Üç katlõ bir âlem tasavvuru içinde, kazõn sõrtõnda dokuz kat göğe tõrmanõp tanrõlarla sohbete oturan şaman meh- taplõ bir gecede Ay’a ba- karken hangi efsunlu soru- larõn izi düşüyordu gönlüne? 1910’daki geçişi büyük gü- rültü koparan Halley kuyruk- luyõldõzõ 1456’da, İstanbul’un fethinden üç yõl sonra semada akarken kent ahalisi onun far- kõna varmõş mõydõ, vardõysa acaba neye yor- muştu? Uzayla ilgili bilgilerin bu uzak geçmişle kõ- yaslanamayacak denli geliştiği, dünyanõn çevresinde yüzlerce uydunun dolaştõğõ, insa- nõn Ay’da yürüyüp, mekiklerin Mars’a gön- derildiği günümüzde bile, bir gece vakti yõl- dõzlõ gökyüzüne bakõp da evren, sonsuzluk, hiçlik, şu koca âlemde insanõn yeri konusun- da düşüncelere dalmamõş, yanõtsõz sorularõn çengeline takõlõp kalmamõş kaç kişi vardõr? Nâzım Hikmet’in “Şeyh Bedreddin Des- tanı”ndaki dizeler bu duyguyu da yansõt- mõyor mu aynõ zamanda: “Bir gece bir de- nizde yalnız yıldızlar / ve bir yelkenli var- dı. / Bir gece bir denizde bir yelkenli / ya- payalnızdı yıldızlarla.” AY HIRSIZI Sunay Akın’õn İş Bankasõ Kültür Ya- yõnlarõ’ndan çõkan son kitabõ “Ay Hırsı- zı”nõn deneme-öyküleri arasõnda dolanõrken, kõş- kõrtõcõ sorularla kuşatõl- mõş buldum kendimi. Ya- zarõn derlediği “inanıl- maz ama gerçek” bilgi- ler arasõnda deyim ye- rindeyse “sörf yapan” anlatõmõ, sürekli geçiş- lerle kurduğu bağlantõ- larõn başarõsõ ve bu bağ- lantõlarõ kõsa yazõlarõna bir öykü tadõ verecek şekilde kurgulamakta- ki ustalõğõ “nev’i şah- sına münhasır” bir üslup çõkartmõş ortaya. Ve kitabõn dalgalarõ arasõnda bir bilgiden diğerine bazen süzü- lerek bazen de insa- nõn içini hoplatan bir sõçrayõşla geçerken, muhteşem bir serü- venin parçasõ gibi hissedi- yor insan kendini. Bu kitabõn ana eksenini insanõn uzay, gök- yüzü ve uçmak ile ilişkisinin tarihi oluştur- sa da, “Oyuncak Müzesi”nin yaratõcõsõnõn şair ruhu, çocuk-insana, “oyuncu-insana” yakõnlõğõ, herkesin gözü önünde duran şey- leri farklõ bir boyutta kurcalamak, “göz alışkanlığı”yla dikkat edilmeyenin farkõna varmak konusundaki yadsõnamaz hüneri, kesişen yaşam çizgileri arasõnda bir oyun par- kõnda dolaşõr gibi eğlenmesi ve doymak bil- mek bilmeyen merakõnõn dürtüsü de sezili- yor satõrlarõn arasõnda. UZAY, OYUNCAKLAR VE İNSAN Bir bakõyorsunuz, Apollo’nun peşinde uza- ya çõkmõşsõnõz, bir bakõyorsunuz Ermenon- ville’e düşen THY uçağõyla birlikte yere ça- kõlmõşsõnõz; Barbie bebeğin öyküsünde Na- zi Almanyasõ’ndan ABD’ye girmiş ve sonra Oyuncak Müzesi’nin kapõsõna dayanmõşsõnõz. Avusturya’nõn Lambach kentindeki kilise me- zarlõğõnda bulunan bir mezartaşõndan, “Ali Lambacher”den hareketle Viyana Kuşat- masõ’ndan sonra geride kalan Yeniçeri Ali’nin, yüzyõllar sonra aynõ kilisenin papaz okulundan kovulan Adolf Hitler’le bir bi- çimde kesişen öyküsüne tanõk olmuşsunuz. Cervantes’le Mimar Sinan’õn İstanbul’da Kõ- lõç Ali Paşa Camii’nin yapõmõnda buluşmasõ karşõsõnda duyduğunuz şaşkõnlõk daha tü- kenmeden, “Tayyare Etüd Atölyesi”nde Türk uçağõnõ imal eden Nuri Demirağ’dan Ferhan Şensoy’a geçivermişsiniz hüzünlü bir öyküde. Bu buluşmalarõn bazõlarõ gerçek, bazõlarõ ise kurgusal. 1962’de imal edilen John F. Kennedy oyuncağõnõn eline tutuşturul- muş gazete anlatõnõn hareket noktasõ olmuş ki- mi zaman; kimi zaman da dünyanõn en uzun ömürlü insanlarõndan Zaro Ağa ile King Kong’u karşõlaştõran yazõda, siz Che Gue- vara’nõn Granma yatõyla Küba devrimine doğ- ru yola çõkarken ailesine yazdõğõ son mektupta Nâzõm Hikmet’le buluşmuşsunuz: “Şu andan itibaren ölümümü bir sıkıntı olarak dü- şünmüyorum, Türk şair Hikmet gibi, me- zarıma sadece bitmemiş bir şarkının üzün- tüsünü götüreceğim.” Yazõnõn başlõğõnõ mõ merak ettiniz? O za- man “Ay Hırsızı”nõn sayfalarõ arasõnda se- rüvene atõlmanõz gerekecek. Böylece sadece “Ay’a ilk insanı” nasõl gizlediğimizi öğren- mekle kalmayacak, Sunay Akõn’õn kurgula- dõğõ “kesişen yazgılar şatosu”nu adõmlarken içinizde sakladõğõnõz, ama henüz farkõna va- ramadõğõnõz kendi gizli öykülerinizin de keş- fine çõkacaksõnõz. [email protected] Sunay Akõn’õn son kitabõ ‘Ay Hõrsõzõ’ İş Bankasõ Kültür Yayõnlarõ’ndan çõktõ ELİF BEREKETLİ 2 006’dan bu yana, Efes Pilsen’in amatör rock topluluklarõna yete- neklerini gösterme fõrsatõ sağlayan müzik yarõşmasõ Rock’n Dark için onlar- ca kez yola çõkan rock treninin bu haftaki durağõ Eskişehir’di. Haydarpaşa’dan ha- reket eden trenin yalnõzca rock yolcularõ- na ayrõlmõş vagonunda, yarõşmanõn jüri üye- leri, müzik yazarlarõ, organizatörlerinin yanõ sõra son günlerde Eurovision’a katõ- lacak olmasõyla gündeme oturan rock top- luluğu Manga da yolculuk etti. 2000’li yõllarõn başõnda Ankara’da ku- rulan ve hayran kitlesi çoğunlukla gençlerden oluşan nu metal topluluğu Manga’da, yakla- şan Eurovision’un heyecan ve gerginliğini gör- mek güç değil. Yarõşma için hazõrladõklarõ şar- kõ hakkõnda martõn başõna dek ser verip sõr ver- meyeceklerini söyleyen grup üyeleri, Euro- vision ya da Rock’n Dark gibi ‘müziğin ya- rıştığı’ yarõşmalara kimi zaman gelen yergi- lerle ilgili bir karşõ duruş geliştirmiş. Onlara göre ‘yarışan’, ‘kavram olarak müzik’ de- ğil, yalnõzca ‘şarkılar’. “Yarış kavramı ma- saya yatırılmalı. Müzik yarışmaları eleşti- riliyorsa, olimpiyatlar, ÖSS, Oscar veya Grammy de eleştirilsin” diyen vokal Ferman Akgül, Eurovision’u müzisyenlerin bir araya gelip kaynaştõklarõ bir platform, kültürlerin temsil edildiği bir festival olarak görmenin ge- rekliliğini vurguluyor. ‘YURTDIŞINA AÇILACAĞIZ’ Yarõşmanõn müzikal niteliğiyle ilgili soruya “Evet, buradan çıkan şarkılar hep içimize sin- di diyemeyiz” diyen Manga, kilit noktanõn “çoğunluğa hitap etmek” olduğunu söylüyor: “Ama kimse bu yüzden müziğimizden taviz vereceğiz sanmasın. Şarkımız tam bir Man- ga şarkısı. Biz de en iyi performansımızı ser- gileyip işimizi ciddiye alacağız.” Mayõs ayõnõn ortasõnda yapõlacak yarõşmanõn heyecanõ, geçen aylarda da MTV tarafõndan ‘Av- rupa’nın En İyi Grubu’ seçilen Manga üye- lerinin yüzlerinden okunuyor. O tarihe kadar kon- serlere devam edecek olan topluluk; kayõt sü- recini, yolculuklarõnõ kaydedip internetteki web siteleri ve blogunda hayranlarõyla paylaşaca- ğõnõn müjdesini veriyor. Eurovision sonrasõ, İn- gilizce bir albüm yapmaya girişeceklerini söyleyen Akgül, “Adımız da zaten bu yüz- den evrensel bir sözcük” diyor: “Bu kadar erken olacağını hayal edemezdik ama, MTV ve Eurovision’dan sonra artık vak- tinin geldiğini düşünüyoruz.” ESKİŞEHİR’DEN 21 GRAM ÇIKTI Eğlenceli tren yolculuğundan sonra, sõra ak- şamki yarõşma sonrasõ verecekleri konsere gelince Manga üyeleri son derece rahat ve mut- lu; çünkü Eskişehir’in büyük çoğunluğu üni- versite öğrencilerinden oluşan kalabalõğõ olağan dõşõ bir coşkuya sahip. ‘Hope to Find’, ‘Oğuz- han Özer’ ve ‘21 Gram’õn yarõştõğõ Eskişehir ele- meleri için yaklaşõk 2000 kişi, uzun kuyruklar- da bekliyor. Haliyle, gece konser mekânõ hem ya- rõşan yerel gruplarõn hem de Manga’nõn şarkõlarõnõ hep bir ağõzdan söyleyen genç müzikseverlerle hõncahõnç dolu. Üç topluluğun birbiri ardõna sahneye çõktõklarõ etkinliğin sonunda Eskişehirlilere kalan eğlen- celi, bol müzikli bir gece olurken; gecenin ön- ce halk, sonra jüri oylamasõyla seçilen birincisi 21 Gram, nisan ayõnda İstanbul’da yapõlacak bü- yük finalde birincilik için yarõşmaya hak kaza- nõyor ve yarõşmanõn belki de en heyecanlõ du- raklarõndan biri de böylece geride kalõyor. ROCK’N DARK YARIŞMASI’NIN ESKİŞEHİR DURAĞINDA MANGA SAHNEYE ÇIKTI ‘Eurovision’datavizvermeyeceğiz’ SİBEL ÇORBACIOĞLU 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul, bu hafta, fla- menko dansõnõn başarõlõ temsilcilerinden sanat yönetmeni, koreograf ve dansçõ Aida Gomez’i ağõrlõyor. Dünya turnesi kapsamõnda, yarõn sa- at 20.00’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda, dans topluluğu ile birlikte Bizet’nin unutulmaz yapõtõ ‘Carmen’i sahneleyecek olan Aida Go- mez, İstanbullulara çok özel bir Carmen anõsõ bõ- rakmak istiyor. İstanbul’un kendisini çektiğini ve burada yeniden sahneye çõkmak için sabõr- sõzlandõğõnõ söyleyen Gomez, bu şehrin bütün dünya için her geçen gün daha çok önem kaza- nan ve herkesin fark etmesi gereken güzellikte bir yer olduğunu da sözlerine ekliyor. Aida Gomez’in ‘Carmen’i, şimdiye kadar sahnelenen örneklerinden bir noktada ayrõlõyor. Özel ha- yatõnda güçlü, ekonomik ve duygusal açõdan ba- ğõmsõz bir kadõn olmaya önem veren Gomez, “Topluluğumda kendine güvenini miller öte- sinden görebileceğiniz, güçlü duruşu olan ka- dın dansçılara yer veriyorum” diyerek ünlü İs- panyol Çingenesini nasõl yorumladõğõna dair ipuçlarõ da veriyor. ‘Kadın gözüyle’ sahneye ak- tarõlan flamenko gösterisinde, güçlü kadõn du- ruşu öne çõkarken, bu yapõt eleştirmenler tara- fõndan şimdiye kadar sahnelenen en seksi Car- men olarak da nitelendiriliyor. “Yıllarca fla- menko eğitimini almış, akademik çıkışlı bi- ri olarak kendimi bu noktada flamenkoya kendi yorumumu katabilmek için yeterli hissediyorum” diyen Gomez’e göre, flamen- konun coşkusu ve yaşam enerjisi hiçbir dansa de- ğişilmeyecek boyutta. ‘Carmen’ ve İspanyol geleneksel dansõ olan ‘Per- miteme Bailarte’ gösterileriyle dünyayõ do- laşmakta olan Aida Gomez’in Türkiye sevgisi, bu sene içinde Türkiye’nin başka şehirlerinde de sahneye çõkmak istemesine, herhangi bir özel proje için burada çalõşmak istemesine yol açmõş, ancak şimdilik gündeminde böyle bir çalõşma yok. Kendisi gibi güçlü kadõn figürlerinin rol- lerini üstlenmeyi tercih eden Gomez’in yeni pro- jeleri ise büyük bir merak konusu. ‘Carmen’i kadõn dilinden, Bizet’nin unutulmaz Carmen müzikleri ile gösteri için Jose Antonio Rodriguez tarafõndan özel bestelenmiş fla- menko eserleri va dans adõmlarõyla izlemek is- teyenler için yarõn gerçekleştirilecek olan gös- teri kaçõrõlmayacak bir fõrsat. Ay’ailkinsanõbizgizledik Ünlü flamenko dansçõsõ Aida Gomez yeniden İstanbul’da ‘Kadın gözüyle’ Carmen ETKİNLİĞİN İLKİ 6 MART’TA Anadoludilleri ÇEVBİR söyleşilerinde Kültür Servisi - ÇEVBİR’in (Ki- tap Çevirmenleri Meslek Birliği) geçen yõllarda yazõnsal çeviri temasõ üzerine Can Yayõnlarõ Söyleşi Salonu’nda yaptõğõ çeviri sohbetleri, bundan böyle TMMOB Makine Mühendisleri Odasõ’nõn Beyoğlu’ndaki yerin- de ve Anadolu dilleri üzerine ya- põlacak. “Anadolu dilleri söy- leşileri: Dört aile bir hane” adõnõ taşõyan söyleşi dizisi, bugün bir tür ortak dil işlevi gören Türkçenin dõşõnda Anadolu’da şu anda konuşulmakta olan dillerin tarihlerini, hikâyelerini öğren- mek; insanõn anadiliyle yer yer çok mahrem ve vazgeçilmez olan ilişkisini anlamak amacõy- la düzenleniyor. İki haftada bir, cumartesi günleri yapõlacak söy- leşilerde, konuşmacõlar dilleriy- le ilgili şahsi deneyimlerini, ken- dilerinin ve parçasõ olduklarõ dil topluluklarõnõn anadilleriyle iliş- kilerini nasõl gördüklerini ve ya- şadõklarõnõ anlatacaklar. Bu söyleşi dizisinin sonunda ise, ÇEVBİR, katõlõmcõlarõn anadil- lerinde, kendi alfabeleriyle ya- zõlmõş birer öykü ya da masalõn Türkçe çevirileriyle birlikte yer alacağõ bir kitap oluşturmayõ ta- sarlõyor. Halka açõk ve ücretsiz gerçekleştirilen söyleşilerin ilki 6 Mart günü “Kafkaslar Kaf Dağının Ardında... Değil” baş- lõğõyla düzenlenecek. (ÇEVBİR: 0 216 337 16 99) Cervantes’te 3 dilde şiir dinletisi Kültür Servisi - İstanbul Cervantes Enstitüsü, bugün saat 19.30’da’İspanya’nõn 3 farklõ resmi dilinde gerçekleştirilecek bir şiir dinletisine ev sahipliği yapõyor. İspanyolca, Katalanca ve Galiçya dillerinde yazan 3 İspanyol şair Luis Gonzalez Tosar, Helena Porteros Liroz ve Javier Vela, kariyerlerinde önemli yerlere sahip ve ödüllü şiirlerini orijinal dillerinde okuyacaklar. Geceye katõlan edebiyat severler için şiirlerin Türkçe çevirileri de mevcut olacak. (Ayrõntõlõ bilgi için 0 212 292 65 36) Kurt Cobain’in hayatı beyazperdede Kültür Servisi - Grunge müziğin efsanevi ismi, 1994’te intihar eden Kurt Cobain’in hayatõ filme çekiliyor. ‘The Messenger’la senaryo dalõnda Oscar’a aday gösterilen Oren Moverman’õn daha önce David Benioff’un yazdõğõ senaryoyu gözden geçirip yöneteceği film, Charles R. Cross’un 2001 tarihli ‘Heavier Than Heaven: A Biography of Kurt Cobain’ kitabõna dayanõyor. Filmin yapõmcõlarõ arasõnda Eric Fellner, Tim Bevan, Graham Parson ile Cobain’in dul eşi Courtney Love bulunuyor. Manga
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle