Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 22 ŞUBAT 2010 PAZARTESİ
12 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr
DEĞİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYİN BAŞ
Afganistan, ‘Müşterek
Harekât’ ve Yeni
‘Barış Planı’ Üzerine...
Birleşik Devletler ve NATO’lu
müttefiklerinin 13 Şubat’ta Afganistan’ın
güneyinde Taliban’ın “kalesi” Marjah
bölgesine karşı hava destekli 15 bin kişilik
silahlı güçle başlattığı “Müşterek Harekât”
başarıyla sonuçlanmış görünüyor. Ancak
Afganistan sorununu yakından izleyen
çevrelere göre “Müşterek Harekât”la
hedeflenen Marjah, afyon üretimiyle ünlü bir
merkez olmasına karşın küçük bir kırsal
bölgeden ibaret. Biraz da bu nedenle
harekâtın Taliban’ın denetimindeki bir
bölgenin kurtarılmasından çok politik amaçlı
bir güç gösterisi olarak görülmesi
gerekmektedir. Harekâtın bir başka önemli
amacını ise NATO’lu güçlerin kamuoylarına
Afgan savaşının kaybedilmediği mesajının
veriImesi oluşturuyor. Taliban yönetiminin
çökertildiği 2001 yılından bu yana giriştiği en
kapsamlı harekâtlardan biri sayılan
“Müşterek Harekât”ın önemli özelliği ise
adından da belli olduğu üzere Afgan
güçlerinin de katılmasıdır.
NATO’lu güçlerle Afgan ordusunun
gerçekleştirdikleri bu işbirliğinin, gelecek
otuz bini aşkın ABD ve müttefik takviyelerle
daha da güçlenerek, en azından askeri
planda, kuşkusuz, Pakistan’ın da etkin bir
biçimde devreye girmesinin koşullarının
yerine getirilmesiyle ibreyi NATO’dan yana
çevireceği öngörülmektedir. Ancak “kesin
çözüm”ün zaman alması kaçınılmaz
görünmektedir. Gerçekten de İSAF güçleri
Taliban’dan kurtarılan bölgelerde tutunmaları
ya da söz konusu bölgelere yeniden
sızmaların önlenmesinde, daha da önemlisi
bölge halklarını, kendileriyle Taliban’a göre
çok daha güven içinde yaşayabileceklerine
inandırmada her zaman başarılı
olamamaktadır. En azından halkın bu konuda
ikna edilmesi zaman alacak görünmektedir.
“Müşterek Harekât”ın başarılı olup olmadığı
da keza ilerde anlaşılacaktır. Nitekim
Amerikan ordu çevrelerine göre ülke
genelinde güvenliğin sağlanması ve Afgan
halkının “Batı”nın yanında yer alması 2011
yazını bulacaktır.
Ancak bu süreç kolay değildir. Zira Afgan
halkını Taliban sultasından uzaklaştırmak salt
lafla gerçekleştirilecek bir konu değildir.
Özellikle Karzai yönetiminin içinde
debelendiği yolsuzluklardan arındırılması,
doğrudan halka yönelik ekonomik
iyileştirmeler, şaibeli seçimlerin sonuçlarının
gözden geçirilerek hakkı gasp edilen
muhalefetin önünün açılması, özellikle de
ABD, NATO ve Karzai yönetiminin bazı
“ılımlı” Taliban unsurlarına şeriat ya da
düpedüz rüşvet karşılığı silah bırakmalarıyla
ilgili “düşleri”nden vazgeçilmesi, sorunun
çözümünün olmazsa olmazları arasında yer
almaktadır. Üzerinde önemle durulması
gereken bir başka husus ise NATO güçlerinin
sivil halka “yanlışlıkla” zarar veren kör
bombardımanlarıdır. Sürekli yenilenen bu
yanlışlıklar, durduk yerde Afgan halkını
Taliban’ın kucağına itmekte ve Taliban bu
yanlışlıkları ustaca kullanmaktadır. Nitekim
son harekâtta da bu yanlışlıklar yinelenmiştir.
Kaçınılması gereken bir başka önemli
husus, bulunması neredeyse olanaksız
“ılımlı” Taliban unsurlarına silah karşılığı
şeriat verilmesiyle ilgili plandır. Afganistan’ı
iyi tanıyan çevrelere göre Taliban’ın ılımlısı da
Talibandır. Koyu dinci ve yobazdır. Kadın
haklarının, özgürlüklerin, dolayısıyla da
demokrasinin kararlı düşmanıdır. Onlarla şu
ya da bu biçimde ittifakın getireceği barış
düzmece bir barıştır. Ayrıca böylesi bir
politika Taliban çetelerine boyun eğmekten
öte anlam da taşımamaktadır. Nitekim NATO
ve şaibeli Karzai yönetimi tarafından
benimsenen Taliban’ın ılımlı denilen
unsurlarının şeriat ya da ülke siyasetine
katılmaları karşılığında silah bırakmalarıyla
ilgili sözde barış planına Afgan kadın hakları
sivil toplum kuruluşları da şiddetle karşı
çıkmaktadırlar. Afgan kadın hakları sivil
toplum kuruluşu Nigar’ın başkanı Şükriye
Haydar, 200 sivil toplum kuruluşuyla birlikte
hazırlanan açıklamalarında NATO ve Karzai
yönetiminin Taliban’a yönelik “Barış
Planı”ndan büyük endişe duyduklarını dile
getirmişlerdir. Şükriye Haydar ve
arkadaşlarına göre Afganistan’da dokuz
yıldan bu yana tüm baskı ve savaşlara ve
güçlüklere karşın yine de küçük kızlar da
dahil altı milyon çocuk okula gitmektedir.
Zihniyet, kolay olmasa da Molla Ömer
rejiminin karanlığından bir nebze olsa da
kurtulmayı başarmıştır. Söz konusu sözde
barış planıyla Taliban’a siyaset yolu açılırsa,
yapacakları ilk iş okullara kilit vurmak, kadınları
yeniden eve kapatmak olacaktır. Şükriye
Haydar’a göre Taliban’la uzlaşmak, onların
zaferini kabullenmek anlamına gelecektir!
İsrail, hukuk devletinde istihbarat kurumunun ölüm mangasõ olarak çalõşamayacağõnõ unuttu
MOSSAD’õn işi cinayet olmamalõ
GİDEON LEVY
Dubai’deki suikast projesinin
işe yaradõğõnõ düşünelim.
(Hamas liderlerinden)
Mahmud el Mabhuh ölüm
öpücüğünü alõr, suikastõ
düzenleyenler üslerine sağ
salim dönerler ve hiçbir
İsraillinin başõ kimlik sorunuyla
derde girmez. Peki ya sonra?
Mahmud’un yerini, yine İsrail
askerlerini öldürmeye ve İran
yapõmõ silahlarõ Gazze’ye
sokmaya çalõşacak Muhammed
alacak. Hatta belki Muhammed
daha önce de yaşandõğõ üzere
selefinden daha da başarõlõ
olacak.
Abbas el Musavi’yi (1992’de
İsrail’in düzenlediği suikastta
ölen Lübnan’daki Hizbullah’õn
eski lideri- ç.n.) ortadan
kaldõrdõk. Aferin İsrail
ordusuna. (Hizbullah lideri)
Hasan Nasrallah’õ ele
geçirdiğimizi de varsayalõm
(Hamas kurucusu). Ahmed
Yasin’i öldürdük. Bravo gizli
servis Şin Bet’e. Ama Hamas
çok daha fazla güçlenecek.
(Filistin Kurtuluş Örgütü üyesi)
Ebu Cihad öldürüldü. Yabancõ
yayõnlara göre bu Sayeret
Matkal’õn (İsrail özel komando
birimi) başarõsõ. Ancak İsrail’in
ortağõ olabilecek, nispeten õlõmlõ
ve aynõ zamanda karizmatik
birini ortadan kaldõrmõş olduk.
Ayrõca birçok intikam
saldõrõsõnõn da hedefi haline
geldik. İsrail’in suçlandõğõ
İmad Mugniye’ye (Şam’da
öldürülen Hizbullah komutanõ-
ç.n.) yönelik suikastõn her
yõldönümü, dünyadaki her
İsrailli ve Yahudi için artõk
tehlikeli bir gün.
Dubai operasyonunun işe
yaradõğõnõ düşünelim ve
MOSSAD’õn bu işte bir
parmağõ olduğu yönündeki
şüpheler de kanõtlarla
doğrulandõ. Ölüm mangalarõnõn
kol gezdiği, nitelikli gençlerini
otel odalarõna insanlarõ yastõkla
boğmaya gönderen, maceradan
maceraya koşan bir istihbarat
şefi ile bunlarõ onaylayan bir
başbakanõn bulunduğu bir
ülkede yaşamak istiyor muyuz?
Suikastõ düzenleyenler evlerine
sağ salim döndüklerinde
çocuklarõna ne söyleyecekler?
“Bugün birini yastıkla
boğarak öldürdük” mü
diyecekler? Aynaya
baktõklarõnda kendilerine ne
söyleyecekler? “Terörle
mücadelede her şey
mubahtır” mõ? Yoksa, ülkenin
güvenliğine katkõ koyduklarõnõ
mõ? Peki yanlõş kişiyi
öldürselerdi ne olurdu? Bu
daha önce, örneğin 1973’te
Lillehammer’da yaşandõ. Bu
operasyonlar İsraillilerin
hayatõnõ tehlikeye soksa ve
ülkenin başõna bela açsa neler
olur?
Bu suikastlar ne etkili, ne yasal.
Üstelik çoğu zaman, özellikle
hedefteki kişi siyasi bir lider ya
da tutuklanabilecek biri
olduğunda ahlak dõşõ. Suikastõ
düzenleyenleri hem
ödüllendiriyor hem de
kahraman ilan ediyoruz.
Dubai’de Mahmud el
Mabhuh’u öldürenlerle,
kimlikleri çalõnan masum
İsraillilerin başõnõ derde
sokmadan, sadece işlerini
yapsalardõ ne kadar da gurur
duyardõk halbuki. Birbirimize
göz kõrpõp, eli her otele
uzanabilen MOSSAD’la gurur
duymaktan ne kadar da
hoşlanõyoruz. “İsrail’in
Rambo’su” olmayõ nasõl da
seviyoruz.
İşgal altõndaki topraklarda
aranan kişileri öldüren sõnõr
polisi ya da Duvdevan güvenlik
birimiyle, Dubai’deki suikastõ
işleyenler arasõnda hiçbir fark
yok. Dubai’deki olaydan beri
büyük bir tartõşma sürüyor.
Ancak asõl mesele, suikastlarõn
uzun süredir meşru bir silah
olarak görülmesi: “Şüphe
duymadan, soru sormadan
infaz.”
Geçmişten ders
çıkarmayan Netanyahu
En iyi güvenlik uzmanlarõnõn
sefahat hayatlarõ ve MOSSAD
lideri Meir Dagan’a yönelik
övgüler dergilere konu olalõ
sadece birkaç hafta oldu.
Dagan’õn Gazze ve
Lübnan’daki karanlõk geçmişi
tamamen görmezden gelindi,
maceraperestliğine övgüler
yağdõrõldõ. MOSSAD’õn aslõnda
istihbarat toplamakla görevli bir
kurum olduğunu, bir hukuk
devletinin ölüm mangasõ olarak
çalõşamayacağõnõ uzun
zamandõr unutmuş durumdayõz.
Güvenlik uzmanlarõnõn onayõ
üzerine Dagan, 7 yõlõn ardõndan
bir yõl daha görevde kalacak.
Çünkü kendisi “düşmanları
ortadan kaldırmakta” uzman.
Yine de Dagan hakkõnda
şikâyet etmemeliyiz. Kişisel
olarak ve başõnda olduğu
kuruma övgü ve kaynak
sağlayacak “sorumsuzca
operasyonları” önermeye
hakkõ var. Bu operasyonlarõn
asõl sorumlusu, onlarõ
onaylayan kişi; yani 1997’deki
Halid Meşal fiyaskosundan
(Gazze’deki Hamas liderine
yönelik suikast girişimi- ç.n.)
hiçbir ders çõkartamamõş olan
Başbakan Binyamin
Netanyahu’dur. Bu, Bibi’nin
değiştiği ve yeni bir
Netanyahu’nun iktidarda
olduğu tartõşmasõna da ayrõ bir
parantez olabilir. MOSSAD’õn
üzerine düşen tüm görevleri
yerine getirdiğine ve
Mabhuh’un ölmeyi hak ettiğine
inanabiliriz. Hatta ondan
intikam alma ve onu
cezalandõrma arzusunu da
anlamak mümkün.
Alõşkanlõğõmõz olduğu üzere,
terörün arkasõndaki asõl gerçeği,
yani İsrail işgalini görmezden
gelmeyi sürdürebiliriz. Ancak
Mabhuh’un yastõkla boğularak
öldürülmesinin ardõndan,
sadece suikast düzenleyicisi
olan değil, bu olayla ilgili hiçbir
sorunun sorulmadõğõ bir ülkede
yaşamaya devam ediyoruz.
İngilizceden çeviren:
Merve Arkan (Haaretz, İsrail,
18 Şubat 2010)
İşgal altõndaki Filistin topraklarõnda aranan kişileri
öldüren sõnõr polisiyle, Dubai’deki suikastõ işleyenler
arasõnda hiçbir fark yok. Dubai’deki olaydan beri
büyük bir tartõşma sürüyor. Ancak asõl mesele,
suikastlarõn uzun süredir meşru bir silah olarak
görülmesi: Şüphe duymadan, soru sormadan infaz.
UNCTAD Başekonomisti Flassbeck’in değerlendirmesi ağır:
Almanya diğer ülkeleri
dilenciye çevirdi
BM Ticaret ve Kalkõnma
Konferansõ (UNCTAD)
Başekonomisti Heiner Flassbeck,
Yunanistan’õn mali krize
girmesinin kendi suçu olmadõğõnõ
söylüyor.
- Avro Bölgesi Maliye Bakanları,
Yunanistan için tasarruf
planlarını kabul etti. Vergilerde
artış, kamu çalışanlarının
ücretlerinde kesinti gibi şeyler
öngörüldü. Yunan mali krizini
çözmek için başka yollar olamaz
mıydı?
FLASSBECK - Bu tasarruf
politikasõnõn hiçbir anlamõ yok.
Bir ülkeyi son 80 yõlõn en ağõr
ekonomik krizinin tam orta
yerinde böylesi daraltõcõ bir
politikayla sõkõştõrmak, çok
tehlikelidir. Altõ ay geçmeden
tekrar eski sorunlarla yüz yüze
kalõnõr. Tek olanak, böyle bir
ülkeye yardõm etmektir.
Yunanistan, nihayetinde, sadece
kendi suçuyla böyle bir duruma
düşmedi.
- Bu kısıntıları dikte eden AB
maliye bakanları, hesaplarını
Yunan sendikaları olmadan
mı yapmış oldular?
Gümrükçüler üç günlük bir
greve başladı, 24 Şubat’ta genel
grev var.
- Büyük bir direniş olacaktõr, bu
kesin. Ama Yunanistan için etkili
bir yardõm üzerine ciddiye alõnõr
bir tartõşma açõlmõş değil. Ciddi
bazõ hamlelerde bulunan tek kişi,
Avro Grubu Başkanõ ve
Lüksemburg Başbakanõ Jean-
Claude Juncker oldu. Juncker,
bir gazeteye yaptõğõ açõklamalarda
tüm ülkelerin rekabet yeteneği,
ulusal özerklik, ücretler ve
istihdam piyasalarõ üzerine
tartõşma talebini dile getirdi.
Gerçekten de asõl konular
bunlardõ. Şimdiye kadar olduğu
gibi sadece Yunan bütçesindeki
açõk üzerine yoğunlaşmak, olayõn
dõşõnda kalmaktõr.
- Ulusal özerklik dediniz, bir
defada bu bataktan kendini
kurtarmak Yunanistan için
çok daha kolay olmaz mıydı?
Avrupa Para Birliği’nden
çıkmak, drahmiyi yeniden
sisteme almak ve borçların
ödenmesini durdurmaktan söz
ediyorum. Arjantin’in yaptığı
gibi...
‘Güney Avrosu’ kurulmalı
- Bu yönde de düşünülebilir tabii,
doğaldõr. Ama o kadar basit değil.
Özellikle bir ülke bunu tek başõna
yaparsa hiç de basit olmazdõ.
Aslõnda Yunanistan değil asõl
sorun. Yunanistan yalnõz değil
çünkü. Güney Avrupa’daki birçok
ülkenin, Fransa dahil, durumu
aynõ: Bu ülkeler Avrupa Para
Birliği’nin en büyük ülkesinin ağõr
baskõsõ altõnda. Esasõnda, tüm
Akdeniz ülkeleri birlikte bir
“Güney Avrosu” kurmalõ ve bu
yeni parayõ da yüzde 30 veya 40
oranõnda devalüe etmeliydi. Bu
yolla krizden çõkabilirlerdi...
- Ama asıl sorun Almanya yani?
- Evet, öyle. Almanya,
ekonomisinin rekabet gücünü,
zararõ hiç dikkate almaksõzõn
arttõrdõ. Avro Bölgesi gibi bir
parasal birlikte o zaman iki olanak
vardõr. Bunlardan biri, diğer
ülkelerin de aynõsõnõ yapmasõ
olurdu. Ama bu deflasyona yol
açacaktõr, çünkü herkes karşõlõklõ
rekabetle birbirini aşağõya
çekecektir. Diğer olanak ise, böyle
bir politika üzerinden diğer
ülkelerin hõzla kafa üstü duvara
doğru yol almasõdõr. İşte olan da
bu zaten: Almanya diğerlerini
dilenciye çevirdi. Şimdi de bu
ülkeleri parmağõyla gösteriyor ve
utanmadan “Şu ahmaklara
bakın!” diyor.
- Sırtı duvara yaslanmış, daha
geri gidemeyecek olanlar
arasında İrlanda, İspanya ve
Portekiz de var. Eğer bu iş
böyle giderse, tüm Avro
sisteminin çökmesi gibi bir
tehlike yok mu şimdi?
- Böyle bir tehlike var, eğer ana
sorun çözülmezse. Daha önce de
değindiğimiz şu rekabet boşluğu.
İşlerin yoluna girmesi için
Almanya’da daha yüksek,
krizdeki ülkelerde de daha düşük
ücretler ödenirse bu iş çözülür.
Ama böyle bir önlemin,
deflasyona neden olmamak için,
uzun bir vadeye yayõlmasõ şarttõr.
- Avro birkaç hafta önce 1.50
dolar idi. Şimdilerde 1.36’ya
kadar düştü. Dövizdeki bu
gerilemenin Avrupa ekonomisi
üzerinde, daha somut olarak da
Alman ekonomisi üzerinde nasıl
bir etkisi olabilir?
- Yine sõfõra sõfõr elde var sõfõr
oyunudur bu; küresel bir oyundur.
Döviz fiyatõnõn düşmesi özellikle
Alman ekonomisine yarar, çünkü
bu ekonominin rekabet gücü Avro
ülkelerinden çok daha fazladõr.
Sonuç olarak, bu söylediğiniz de
bir çözüm değil.
Almancadan çeviren:
Osman Çutsay (Junge Welt,
Almanya, 18 Şubat 2010)
T.C. SEFERİHİSAR SULH HUKUK SATIŞ MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI
Dosya No: 2009/14 (İcra İzalei Şüyu) Satõş.
Seferihisar Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kesinleşmiş ilamõ gereği hissedarlar arasõnda taksimi mümkün bulunmayan ve satõlarak ortaklõğõn giderilmesine karar verilen taşõnmazõn cinsi, niteliği, kõymeti, adedi, önemli özellikleri:
Seferihisar ilçesi Doğanbey köyü Gerenalanõ mevkii 2239 parsel Nolu 27.274,00 m2 taşõnmaz tapu kayõtlarõnda tarla vasõflõ olarak kayõtlõdõr. Taşõnmaz tarla vasfõnda olup, killi-tõnlõ toprak yapõsõndadõr. Düztaban arazi olan taşõnmaz 1. sõnõf tarõm toprağõdõr. Derin toprak strüktü-
rüne sahip arazi üzerinde bölgesel üretime uygun her türlü bitkisel üretim yapõlabilme imkânõ vardõr. Mevkii itibari ile Ürkmez’e 3 km. Doğanbey’e 2 km, Seferihisar-Kuşadasõ asfalt yola 1,5 km. mesafede yer almaktadõr. 5578 sayõlõ Toprak Koruma ve Arazi Kullanõm Kanunu’na
göre mutlak tarõm arazisi vasfõnda olup, yüzölçümü olarak bölünemez niteliktedir. Arazi üzerinde 1 adet 63 m2 büyüklüğünde kargir ev ve 1 adet tenekeden yapma 88 m2 büyüklüğünde hayvan damõ mevcuttur.
TAŞINMAZ İMAR DURUMU: Taşõnmazõn bulunduğu alan imar alanõ dõşõnda, mevcut 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planõnda turizm + 2. Konut alanõnda kalmakta olup, Çevre ve Orman Bakanlõğõ tarafõndan onanan Manisa-Kütahya-İzmir Planlama bölgesi 1/100.000 ölçekli
çevre düzeni planõnda kentsel gelişim alanõndadõr.
MUHAMMEN BEDELİ: Söz konusu taşõnmazõn satõşa konu toplam değeri 836.665,60 TL’dir.
SATIŞ ŞARTLARI:
1. 1. SATIŞ GÜNÜ: 06.04.2010 SALI günü saat 11.40’dan 11.50’ye kadar İzmir -Seferihisar Adliyesi baro odasõnda açõk artõrma suretiyle yapõlacaktõr. Bu artõrmada tahmin edilen değerin % 60’õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ toplamõnõ ve satõş giderlerini geçmek
şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa en çok arttõranõn taahhüdü saklõ kalmak şartõyla;
2. SATIŞ GÜNÜ 16.04.2010 CUMA günü saat 11.40’dan 11.50’ye kadar İzmir -Seferihisar Adliyesi baro odasõnda ikinci artõrmaya çõkarõlacaktõr. Bu artõrmada da rüçhanlõ alacaklõlarõn alacağõnõ ve satõş giderlerini geçmesi şartõyla en çok artõrana ihale olunur.
2- Artõrmaya iştirak edeceklerin tahmin edilen değerin % 20’si oranõnda pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin para iledir, alõcõ istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. KDV, resmi ihale pulu, tapu alõm harç ve mas-
raflarõ alõcõya aittir. Tellaliye, tapu satõm harcõ ve taşõnmazõn aynõndan doğan birikmiş vergiler satõş bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarõnõ özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile (15) gün
içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr; aksi takdirde haklarõ tapu sicil ile sabit olmadõkça paylaşmadan hariç bõrakõlacaktõr. 4- İhaleye katõlõp daha sonra ihale bedelini yatõrmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alõcõlar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli
arasõndaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrõca temerrüt faizinden müteselsilen sorumlu olacaktõr. İhale farkõ ve temerrüt faizi ayrõca hükme hacet kalmaksõzõn dairemizce tahsil olunacak, bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden ödenecektir. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren
herkesin görebilmesi için dairede açõk olup gideri verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir. Satõş ilanõ tebliğ edilmeyen ilgililere işbu ilan tebliğ hükmündedir. 6- İşbu satõş ilanõ tapuda adresi olmayan ve/veya adreslerinde bulunmayan ve/veya adli tebligat iade olan
ilgililere de tebliğ yerine geçeceği ilan olunur. 7- Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2009/14 sayõlõ dosya numarasõyla müdürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur. 12/02/2010 (İİKm.126) (*) İlgi-
liler tabirine irtifak hakkõ sahipleri de dahildir (Basõn: 10909)
(AFP)
(AFP)