19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 16 KÜLTÜR CUMHURİYET 21 ARALIK 2010 SALI [email protected] 15. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali’nin Onur Ödülü’nün sahibi oldu KARŞILAŞMALAR İNCİ ARAL Müşfik Kenter diye bir oyuncu 2010, tiyatroda Müşfik Kenter yılı oldu. Onun 60 yılı aşan sanatçılığı kutlanıyor. üşfik Kenter’i dinliyorum. Murathan Mungan’ın sahne için yaman bir görsel akış tasarlayarakdüzenlediği tek kişilik ‘Bir Garip Orhan Veli’ gösterisinin, bu kez bir dinletiye dönüştürülmüş biçimini ilk yapımdan tam otuz yıl sonra izlemeye çalışıyorum. Ama 15. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali’nin konuğu olan yapımda akustik bir sorun var. Bu nedenle, Çayyolu Cüneyt Gökçer Sahnesi’nin en ön sırasında oturmak da işe yaramıyor. Sahnenin sol ön düzlemine yerleştirilmiş olan piyanodan gelen eşlik müziği, daha geri düzlemde oturan Kenter’in ‘ses’e döktüğü Orhan Veli dizelerini bastırıyor. Olmaz ki… Elli yıldır izliyorum Müşfik Kenter’i. Gençliğinde benim kuşağımın ‘idol’üydü. İstanbul’daki ilk on yılından sonra da ‘söylence’ olup çıkmıştı. ‘Telefon rehberini okusa insanı etkiler’ dedikleri sanatçıydı. ‘İncelikli oyuncu’ denince ilk akla gelendi. Yıldız Kenter’le birlikte İstanbul’da ‘özel tiyatro’ yapmaya başladıkları 1959 yılında bile ‘usta’ kıvamına ulaşmıştı onlar. Karaca Tiyatro’daki ilk oyunlardan ‘Çöl Faresi’nde, Asılın Küreklere Ülkemiz gençliğinin, politik ve kültürel hayatın inişli çıkışlı yansımaları ve kahramanlarının içgüdüleriyle oluşmuş uzun, çileli bir tarihi var. Gençler her zaman heyecan ve sabırsızlıkla, özgürlüğü, adaleti, daha kaliteli bir eğitim ve daha anlamlı bir hayatı aradılar. Oysa diktacı siyasi erk, düzeni değiştirme özlem ve tepkilerini şiddetle bastırma refleksine sahiptir. Kendisini eleştiren, karşı çıkan herkesi insan ya da vatandaş değil, zararlı unsur asi av hedef olarak görür. Bu bakışla mücadelede gençliğin yenilgi ve yıkımları benzer olmuştur. O hikâyelerde inanç, adanmışlık, yığınla yanlışlık, acemilik, çaresizlik ve aldatılmışlık olabilir. Ama resmi tarih ve paçayı kurtarıp saf değiştirmişler ne olursa olsun yenileni hor görür. Atın kuyruğuna bağlayıp sürükler ki arkadan gelenleri yıldırsın. On İki Eylül’de de böyle oldu ama kaçınılmaz biçimde sonraki kuşak apolitik, içi boş, eksikli kaldı. Şimdi kırklarına varmış olan bu gençlerin içinde uzlaşmışlar, boş vermişler, parayla kirlenmişler ve dünyaya plazaların açılmayan pencerelerinden bakanlar var. Düşünmeyen, okumayan, soru sormayan, kültürel asimilasyona uğrayarak bir örnekleşmiş, hissiz, çok çalıştırılan bu insanların paylaştıkları şeyler, yalnızlık, mutsuzluk, aşksızlık ve yarınsızlık. Türkiye’de her dönem, bir önceki kuşak, kendini ihmal edilmiş, ihanete uğramış, ucuza satılmış hissederek çocukları ve gençleri için daha iyi şeyler hayal etmiş ama evlatlarının yetişkinliğe geçişini derin ve gizli bir hayal kırıklığı ile izlemekten kurtulamamıştır. O çocuklar, dikenli telleri, tuzak ve engelleri yarış içinde geçmişler, olanakları zorlayıp cesaretle hayata atılmışlar ama yazık ki onlar da kendi çocuklarının serüvenini aynı acıyla izlemek zorunda kalmışlardır. Seksen kuşağı çocuklarını şiddetten ve uğradıkları yenilgiden korumaya çalıştı ama onların başka türlü ve kalleşçe kıstırılıp bozulmalarını önleyemedi. Bugün gençlerinin gözüne bakıp da umutsuzluk, eleştiri ve hoşnutsuzluk görmeyen pek az ana baba var. Cumhuriyetin birikimlerini satıp savma düzeni, krizlerle boğuşarak orta çağa doğru gerileyişini sürdürüyor. Yoksulluk, kültürsüzlük, yozlaşma ve bağnazlık üreten varlığını korumak için de hapis, yıldırıp susturma ve polis dayağından medet umuyor ama boşuna. Yeni bir gençlik geliyor. Onlar, ağabeylerinin inançsız, aşksız hikâyelerini gördüler. Yalanlara ve vaatlere karınları tok. Gerçek ortada. Üniversite, rektöründen hizmetlisine çağ dışı bir zihniyetin güdümünde. Okuma, düşünme, söz söyleme özgürlüğü yok. Bilimsel düzey gerilemiş. Öğrenciler sistemin askeri olmaya “Hayır” diyorlar. Uyanışları, birilerini ürkütüyor. Küçük direnişleri anında, acımasızca kırılıyor. Peki nereye kadar? Koşullar değişmeden huzursuzluk biter mi? Bir zamanlar kaybedecek bir şeyi olmayan işçilerin artık gecekonduları, çamaşır ve bulaşık makineleri, plazma televizyonları, kredi kartları ve borç taksitleri var. Bugün zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayanlar gençler. Harçlarını ödeyemeyen, simitle beslenen, kalacak yeri olmayan ama cemaat yurtlarına sığınmak istemeyen üniversiteliler. Ülkesinin ve kendi çocuklarının geleceği adına kaygı duyan, biber gazcı polis ordusuna yumurta savuran gençler bunlar. Tükenmenin ve sabrın sonuna gelmişler, hiçbir şeyleri yok ama yurt sevgisi, cesaret ve öfkeleri var. Taviani kardeşlerin “San Lorenzo Gecesi” adlı filminin etkileyici son repliği: “Ha gayret çocuklar, asılın küreklere!” [email protected] M mazlarını sado/mazoşist bir yaklaşımla dışa vuran Jimmy’nin ‘öfke’siyle öyle bütünleşmişti ki, sunduğu oyunculuk, oyunu neredeyse bir başyapıta dönüştürüyordu. Gerçek bir başyapıt olan iki kişilik ‘Mikado’nun Çöpleri’nin yazarı Melih Cevdet Anday’ın, bu oyunundaki ‘Erkek’ karakteri biçimlendirirken, Müşfik’in ‘Öfke’deki yorumundan esinlendiğini düşünmüşümdür hep. Aynı yapıtın dünya prömiyerinin Kent Oyuncuları tarafından, Müşfik ve Yıldız Kenter’in yorumlarıyla yapıldığı ve dillere destan bir çalışma olarak tiyatro tarihimize geçtiği de unutulmamalı. (1990’da, Anday’ın 75. doğum günü vesilesiyle yapılan etkinlikte, iki sanatçı, oyundan 20 dakikalık bir bölümü yalnızca ‘okuyarak’ sunmuş ve yorumlarıyla izleyenleri onca yıl sonra bir kez daha tam hedeften vurmuştu.) NCİNEBİLİRLİK’ Çehov, ‘Martı’ oyununun, geçmişi olmayan, şimdisiyle uyuşamayan ve geleceğe uzanamayan Treplev’ini yaratırken Müşfik düzeyinde sahne duyarlığına sahip bir oyuncu düşlemiş miydi? Shakespeare’in ünlü Hamlet karakterine trajik kahramanlar arasında ‘özel’ bir konum kazandıran ‘incinebilirlik’, en doğru boyutlarıyla Müşfik’in yorumunda yansımadı mı? Edward Albee’nin başyapıtı ‘Kim Korkar Hain Kurttan’ın Türkiye prömiyerini taçlandıran da YıldızMüşfik Kenter’in yaralı bir evliliği amansızca deştiklerimüthiş yorumları değil midir? ‘Dramatik’ oyunculuk eğitimi almış bir sanatçının Brecht’in ‘Üç Kuruşluk Opera’sında Sustalı Mack’i eleştirel bir uzaklıktan yorumlaması, şaşırtmamış mıydı 1960’ların ‘epik tiyatro’ bilenlerini? Müşfik Kenter 1980’lerden bu yana, tek kişilik oyunlarla yeni bir çıkış yaptı. Daha önce Aziz Nesin’in ‘Çiçu’sunu yorumlamış olan sanatçı, tek kişilik sunumlarını, Amerikalı avukat Clarence Darrow’u canlandırdığı ‘Savunma’ ve ünlü Hollandalı ressamın portresini çizdiği ‘Van Gogh’ yanında, Talat Sait Halman’ın Shakespeare’den düzenlediği ‘Kahramanlar ve Soytarılar’, Oğuz Aral’dan ‘Huysuz İhtiyar’ çalışmalarıyla çoğaltıp Atatürk’ün ‘Nutuk’ metnini de sahne çalışmalarına katıyordu. Orhan Veli ve Nâzım Hikmet’in dizelerinin sunulduğu gösterilerden söz edilirken, ‘Kuvayı Milliye’de, Nâzım’ın şiirini, sanki o anda ozanın zihninden dökülüyormuşçasına dillendirişindeki ustalık özellikle vurgulanmalı. Oyunculuk gücünü zora koşmadan etkili olabilmenin Müşfik Kenter’e özgü bir erdem olduğu ise hiç unutulmamalı. 2010 tiyatroda Müşfik Kenter yılı oldu. Çeşitli etkinliklerle, onun 60 yılı aşan tiyatro ve sinema oyunculuğu, yönetmenlik, oyunculuk eğitmenliği hizmetinin hakkı verilmeye çalışılıyor. Oysa, onu sahnede izlediğinizde, zamanın böylesine hızla akıp gittiği anlaşılmıyor bile. Müşfik Kenter, yirmili yaşlarındayken saçlarını aklaştırıp oynadığı karakterlerden biriymiş gibi duruyor karşınızda… ‘İ henüz yirmilerindeki Müşfik Kenter, saçları aklaşmış ‘olgun yakışıklı’yı canlandırıyordu. Ionesco’nun ‘İskemleler’indeki ‘çok yaşlı’ adamı oynadığında da, otuzlarına yeni adım atmıştı. Müşfik Kenter, 1970’lere dek, oyuncu kişi duyarlılığını dünya tiyatro yazınının büyük erkek kahramanlarını canlandırma yolunda yoğunlaştırdı. İlk doruğa 1960’ta John Osborne’un ‘Öfke’sinin ünlü ‘Jimmy Porter’ karakteriyle ulaştı. Duygusal ve düşünsel aç BİFO & FAZIL SAY FESTİVALİ 3 gün boyunca Fazıl Say Kültür Sanat tarafından Kültür Servisi Borusan tirilen BİFO & Fazıl leş Türkiye’de ilk kez gerçek yunca Fazıl Say’ın 3 vali’nde 3 gün bo Say Festi erlerle buluşacak. Fesfarklı eseri klasik müzik sev İstanbul Filarmoni tivalin ilk konseri Borusan e 23 Aralık’ta Lütfi Orkestrası (BİFO) eşliğindve Sergi Sarayı’nda Kırdar Uluslararası Kongre zıl Say’ın “Nirvana Fa gerçekleşecek. Bu konserde prömiyeri yapılacak. ıtının İstanbul Yanıyor” yap ni ve Sürekli Şefi Sascha BİFO’nun Sanat Yönetme re Fazıl Say ve kemanGoetzel’in yöneteceği konse solist olarak katılacak. cı Patricia Kopachinskaja a Prensesi” adlı eseri24 Aralık’taki Say’ın “Likylendirileceği konserde nin Türkiye’de ilk defa ses ı dörtlüsü ile Erkin’in yine Say’ın “Boşanma” adl artet Fazıl Say ile birQu piyano beşlisini Borusan Aralık’ta Lütfi Kırdar neye taşıyacak. 25 likte sah rgi Sarayı’ndaki festivaUluslararası Kongre ve Se BİFO sahnede olacak. lin son konserinde ise yine konserde Say, konserin ği Gürer Aykal’ın yönetece n “Rhapsody in Blue” bölümünde Gershwin’i ilk İkinci bölümde ise besteadlı eserini seslendirecek. y’ın “İstanbul Senfonici olarak yer alacak olan Sa defa seslendirilecek. si” eseri Türkiye’de ilk Patricia Kopachinskaja Fazıl Say ‘Serseri Kurşun’a ödül Kültür Servisi Lübnanlı yönetmen Georges Hachem, “Stray Bullet” (Serseri Kurşun) adlı filmiyle bu yıl yeni Arap yeteneklerin adeta vitrine konulduğu Dubai Uluslararası Film Festivali’nde ilk ödülünü aldı. Lübnan’da 19751990 yılları arasında meydana gelen iç savaş sonrasını yansıtan filmde, ailesi ile aniden ortaya çıkan sevgilisi arasında yaşadığı parçalanmışlığı konu alıyor. Toplam 12 filmin yarıştığı Arap filmleri kategorisinde, Ürdünlü yönetmen Mohammed alHushki’nin “Transit Cities” (Transit Kentler) adlı filmi de Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü. K A M İ L M A S A R A C I Ç İ Z İ K K Ü L T Ü R Fatih Akın’a onur ödülü Kültür Servisi Yönetmen Fatih Akın, sinema sanatına katkılarından dolayı Nürnberg TürkiyeAlmanya Film Festivali’nin “onur ödülü”ne değer görüldü. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle