Katalog

15 KASIM 2010 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA HABERLER Kılıçdaroğlu, Paris dönüşünde Diyarbakır’a gidecek. Burada partiye yeni katılımlar bekleniyor 5 Tanrıkulu CHP’ye katılıyor TÜREY KÖSE İSTANBUL/PARİS CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı’na katılmak üzere dün Paris’e gitti. Kılıçdaroğlu, Paris dönüşünde Diyarbakır’a gidecek ve partililerle bayramlaşacak. Gezi sırasında eski baro başkanı Sezgin Tanrıkulu’nun CHP’ye katılması bekleniyor. Kılıçdaroğlu, Paris gezisi için İstanbul’a hareketinden önce Esenboğa Havaalanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, “Yılmaz Güney ile Ahmet Kaya’nın mezarlarını ziyaret edeceğine” ilişkin haberlerin anımsatılması üzerine, “Vakit bulabilirsem elbette ki Ahmet Kaya’nın da Yılmaz Güney’in de mezarlarını ziyaret edeceğim. Birer karanfil bırakmak istiyorum” diye konuştu. ‘Meseleyi kapatalım’ Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün türban tartışmalarına ilişkin “Bu türban konusundan bıktım, açık söyleyeyim” dediğinin, anımsatıl ması üzerine, “Sayın Cumhurbaşkanı ‘bıktım’ dediyse meseleyi kapatalım” dedi. Kılıçdaroğlu, Paris’ten sonra 20 Kasım’da Diyarbakır’a gidecek. Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ile görüşebileceği söylentileri de yaygınlaştı. Ancak Kılıçdaroğlu, dün bu konudaki sorular üzerine, “Programımız belli. Zaman yok gibi görünüyor” dedi. Kılıçdaroğlu, Diyarbakır’dan sonra Şanlıurfa’ya geçecek ve Hamit İzol’un oğlunun düğününe katılacak. Sahi Ne Oldu um:ag’a Giden Sahte Polisler! MESAJLARDA B RL K VURGUSU ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kurban Bayramı nedeniyle siyasiler ve sivil toplum örgüt temsilcileri mesaj yayımladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin “bayram gibi bayramlarda” buluşacağı günlerde anaların, babaların evlat acısıyla gözyaşı dökmeyeceklerine, insanların dini, dili, inancı, mezhebi, ırkı nedeniyle hor görülmeyeceğine, herkesin inancını da, kimliğini de şeref gibi taşıyarak, kucaklaşacağına inandığını belirtti. Hak İş Genel Başkanı Salim Uslu ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da mesajlarında toplumsal dayanışmanın bir kez daha hatırlanması gerektiği görüşünde birleşti. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken söz alan CHP Muğla Milletvekili Gürol Ergin, polis olduğunu söyleyen iki kişinin Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’na gelip çeşitli sorular sorduğunu anımsatarak hafızaları tazeledi: “Geçen yıl burada yaptığım konuşmada, 4 Kasım 2009 tarihinde, akşam saat 19.00’da Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’na iki kişinin geldiğini, ‘Biz Ankara Emniyet Müdürlüğü araştırma geliştirme biriminden geliyoruz’ deyip, şu soruyu yönelttiklerini belirtmiştim: ‘Burada ne yapıyorsunuz? Niye toplandınız?’ Beş dakika kadar orada bu minval üzerine bu iki kişi bulunuyor, beş dakika sonra da istem üzerine isimlerini kendi el yazılarıyla Uğur Efe ve Şamil Gener diye yazarak çıkıyorlar. Bu olay kameralarla da belirleniyor, yani bu kişilerin eşkâli de belirlenmiş durumda. O tarihlerde Sayın İçişleri Bakanımız Vakfın Başkanı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Hanımefendi’ye açtığı telefonda ‘Bu kişileri yakalayamayabiliriz’ diyordu, ben de bunu garipsediğimi söylemiştim. Şimdi, burada bu iki kişinin yakalanıp yakalanmadığını sormak istiyorum.” Ergin “Kimdi o adamlar” diye sorarken, İçişleri Bakanı Beşir Atalay şu yanıtı verdi: “Savcılıkla ilgili bir şey, adliyeye intikal etti yani ‘Onlar polis’ dediler. Bunların polis olmadığı çıktı ortaya biliyorsunuz. Yani, polis değil ama kim olduğu… Sahte isim verilmiş. Savcılığa intikal etti. Yani, o konu üzerinde, adliyeye intikal ettikten sonra yapılacaklar yapıldı. O manada… Yoksa, benim ‘Bunlar bulunamayabilir’ diye bir ifadem yok. Sadece polis olmadığını öğrendikten sonra… O ‘polis’ dedi çünkü, ben aradığımda, ‘Hemen ben bakacağım’ dedim. Emniyeti aradım, Ankara Emniyeti’ni falan. Böyle bir şey yok, oraya giden, görevlendirilmiş falan ve o isimlerde de polis yok. Dolayısıyla, bunların kim olduğu bilinmedikçe tabii yani öyle bir ifade kullanılmış olabilir.” Tunceli’ye yüzde 82 cezası mı? CHP Tunceli Milletvekili Kamer koruyoruz.’ Peki Tayyip Bey sen Genç her fırsatta ilinin sorunlarını koruyorsan, işte, bitişikteki Meclis gündemine taşıyan Tunceli, Tunceli’de referandumda isimlerden. yüzde 82 ret çıktı diye o insanları Geçen hafta TBMM Genel cezalandırıyor musun?” AKP Samsun Milletvekili Ahmet Kurulu’nda uluslararası sözleşmeler görüşülürken, söz Yeni, “Üniversite yaptık oraya” alan Genç, hem kendisi hem de diye laf atınca, Genç, “Ya, sen Tunceliler için çok “can yakıcı” bir şimdi ne karışıyorsun üniversiteye, konuyu kürsüden gündeme senin aklın ermez böyle şeylere” getirdi. Genç, 8 Mart 2010’da 51 diye tepki gösterip devam etti: “Sonra efendim, Başbakanlık’a kişinin yaşamını yitirdiği Elazığ depremine dikkatleri çekti. getirip de siyah çelenk bırakmaya Elazığ’da TOKİ’nin yaptırdığı kalkıştığım zaman onu da benim deprem konutlarının dağıtımının arabamdan çaldılar, el koydular polisler. Tabii, onun da yapıldığını, bundan da hesabını soracağım (...) mutluluk duyduğunu Yahu arkadaşlar, bakın, belirten Genç, ben size, vicdanlarınıza depremden etkilenen sesleniyorum. Yani bu “komşu” il Tunceli’ye kış gelmişken, bu sözü getirip hükümete insanlar depremde yüklendi: evleri yıkılmışken niye “(...) 30 kilometre bu insanlara el ileride, 40 kilometre uzatılmıyor? Ben ileride bir Tunceli var. soruyorum size, 8 Mart tarihindeki iktidarsınız. Buyurun, depremde, defalarca gelin, Tunceli’ye bu kürsüde dile gidelim. Ben size getirdim, 873 tane Kamer Genç. söyleyeyim. Yani yalan ağır hasarlı bina var, 1400 tane orta hasarlı bina var, söylüyorsam o zaman 1700 tane de hafif hasarlı bina var. milletvekilliğinden istifa ederim Bugüne kadar bu hükümetten arkadaş!.. Bana diyorlar ki: buraya bir ses çıkmadı kardeşim. ‘Efendim, 6 büyüklüğünde bir Peki niye acaba? Şimdi, Tayyip deprem Elazığ’da meydana geldi, Bey Elazığ’da diyor ki: Efendim, o çapta Tunceli’ye etkisini ‘Biz herkese karşı tarafsızız. gösteremez.’ Peki, bu evler Yüzde 58’i de koruyoruz, yüzde nereden yıkıldı? Bana il afet genel 42’yi de koruyoruz bilmiyorum müdürü diyor ki: ‘Yahu, vallahi Elâzığ’da yüzde 82 mi ‘evet” ölen yok, yaralanan yok.’ Ben de çıkmış yüzde 82’yi de koruyoruz, ‘Senin hatırın için birkaç tane yüzde 18’i de adam öldürelim’ dedim...” Eğitimde Sayısal Loto! TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşmeleri sırasında söz alan CHP’li Engin Altay, hükümete yüklendi: “Şura bitti, sonuçları yok ama İlköğretim ve Ortaöğretimi Güçlendirme Komisyonu’nda sekiz yıllığı görelim diyorlar fiziki kapasite olarak. Ya kardeşim şimdi temel eğitime, zorunlu eğitime geçiyorsunuz, şimdi 850 ilçeye 850 tane ortaöğrenim yurdu yapmadan zorunlu eğitimi on üç yıla çıkarmanız mümkün değil. Yapamazsınız, olabilemez. Bence ilk iş, kolları sıvayın, yani şu 850 ilçeye bir kere ortaöğrenim yurdu yapın. Sonra bu Sayısal Loto mu Allah aşkına, 1 + 4 + 4! Yani bu şans oyunları gibi bir şey. Şimdi, temel eğitimi, ilköğretimi niye 4+4 yapıyorsunuz? Pedagojik olarak belki aynı binada, hem işte sekizinci sınıfın hem birinci sınıfın olmasının ufak tefek yanlışları vardır ama bunun çözümü bu değil ki. Siz fiziki kapasitelerle ilgili işlem yapacaksınız. İlköğretimi böldürmeyiz. Bu Meclis’i başınıza yıkarız. Hiçbir şekilde ilköğretimi bölemezsiniz, bölemeyeceksiniz.” AKP’lilerin tepkisi üzerine Altay’dan “Meclis’i başına yıkmak” sözlerini geri alması istendi. Altay da sözlerini şöyle düzeltti (!): “Meclis’in duvarlarını, kiremitlerini başınıza yıkacağız demedik. Sayın Başkan, politika yapıyoruz burada, kabak çekirdeği yemiyoruz ki, tabii ki bunları söyleyeceğiz. Yani ‘Meclis’i başınıza yıkarız’ demeden, Sayın Başkan, bu binayı buldozerle ya da balyozla başınıza yıkacağız demiyoruz ki, siyaseten bunu sizinle sert tartışacağız demek istiyoruz. Bunu siz anlayamıyorsanız ben ne yapayım...” Türey Köse, Ayşe Sayın, Erdem Gül parlamentokulisi@gmail.com C MY B C MY B