17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 6 EK M 2010 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA EKONOMİ [email protected] EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Merkez Bankası nın Finansal İstikrar Arayışları Döviz kuru yoğun sıcak para akışı altında sürekli ucuzlamaya devam ediyor. Ucuzlayan döviz ithalat talebini arttırdıkça dış ticaret açığı büyümekte; bunun sonucu olarak da cari işlemler dengesindeki bozulma daha da derinleşmekte. Güncel verilere göre Türkiye nin 12 aylık birikimli cari işlemler açığı 27 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu rakam yıl sonunda milli gelirimizin yüzde 5 ine yakın bir dış açık verme yolunda olduğumuzu gösteriyor. Çoğunlukla spekülatif nitelikli ve sıcak unsurları barındıran finansman biçimiyle karşılanan cari açıklar Türkiye ekonomisinin 2003 sonrası büyüme patikasının ana özelliğini oluşturmaktaydı. Cari işlemler açığı borç yaratan biçimde finanse edilirken bir yandan da Türkiye ekonomisini yüksek faiz ve ucuz kur tuzağına mahkum etmekteydi. Cari işlemler açığının finansman biçimlerindeki kırılganlıklar ve belirsizlikler, Türkiye ekonomisinin 20082009 küresel krizi altında niçin en şiddetle etkilenen ekonomilerin arasında olduğunu da açıklamaktaydı. Nitekim 2008 büyük durgunluğu ndan çıkarılan en önemli derslerden birisi de fiyat istikrarını sağlamanın tek başına makro ekonomik istikrarı sağlamaya yetmediği; finansal istikrar sağlamadan dengeli ve sürdürülebilir bir büyümenin söz konusu olamayacağıydı. TC Merkez Bankası biraz da bu gözlemlerin etkisiyle geçen hafta içerisinde alternatif müdahale araçlarını devreye sokarak finansal sistemde istikrarı sağlayacak tedbirleri alacağını duyurdu. Söz konusu tedbirlerin arasında en önemlisi MB nin bankaların zorunlu karşılıklarına ödemekte olduğu faizlerin sıfırlanmasıydı. Böylece bankacılık sistemi önemli bir gelir kaleminden yoksun kalırken MB bu kararını zorunlu karşılık oranlarının gerektiğinde makroekonomik ve finansal riskleri azaltıcı yönde daha etkili bir araç olarak kullanılabilmesini sağlamayı amaçladığını belirterek savunmaktaydı. TCMB bir ikinci kararla döviz piyasasına müdahale biçimlerini de geliştirdiğini duyurdu. Buna göre MB artık ek döviz alım uygulamasını başlatmaktaydı. Yeni uygulamayla MB mevcut müdahale biçiminde günlük 40 milyon dolarla sınırlı olan döviz alımlarını gerektiğinde opsiyonel olarak günlük 80 milyon dolara çıkaracağını duyurdu. Buna ek olarak, artık MB mevcut ihalelere ek olarak yapacağı maksimum alım miktarını hafta başında kamuoyuna duyuracaktı. Uygulama bu hafta başladı ve TCMB pazartesi günü içinde bulunduğumuz hafta boyunca toplam 300 milyon dolarlık ek döviz alımı yapacağını ilan etti. Söz konusu politika değişikliğinden beklenen sonuç, yabancı sermaye girişlerinin yoğunlaşması durumunda MB nin ek ihalelerle döviz piyasasına müdahale edebileceği tehdidi sayesinde, sermaye akımlarının yavaşlatılacağı ve kurdaki aşırı dalgalanmaların da önlenebileceği yönünde. TCMB nin öngörü ufkunun genişletilmesi ve beklentilerin idaresine yönelik bu uygulamalarının kurdaki ucuzlamaların önüne geçmesi ve dolayısıyla, cari işlemler açığındaki büyümenin de dizginlenebilmesi için yeterli boyutta ve sürekli olması gerekiyor. Ancak MB nin sürekli olarak büyük hacimlerde döviz satın alması demek, piyasaya sunulan Türk Lirası likiditesinin de genişlemesi anlamına geliyor. Bu da, en sonunda dönüp dolaşıp merkez bankalarının en korktuğu olgu olan iç talebin uyarılması ve enflasyonist baskıların yoğunlaşması tehlikesini doğurmakta. Yıllardır bu köşede ve diğer forumlarda dile getirdiğimiz bir sonuca yeniden ulaşıyoruz: Sermaye hareketlerinin sınırsız serbestisi altında ulusal finans piyasalarını uluslararası finans sermayesinin spekülatif saldırılarına karşı korumak ve finansal istikrarı sağlamak uzun dönemde olanaklı gözükmüyor. [email protected] Biyogüvenlik Yasası ve GDO lu genetiği değiştirilmiş organizma ürünlerle ilgili yönetmelik geçen hafta 26 Eylül yürürlüğe girdi. Devasa bir bilgi karmaşasını ve tartışmaları da beraberinde taşıyarak. Kişisel olarak GDO lu ürünlerin Türkiye de üretilmesine de, ithalatına da karşıyım. Ancak yasa, biyoteknoloji alanında bilimsel araştırmaların önüne kuvvetli bir set çekiyor. Ve ne yazık ki tüm uyarılara karşın bu durum sürüyor. 22 Mart ta Biyogüvenlik Yasası Bilimin Ölüm Fermanı Olmasın başlıkla yazımda, Kamuoyu biyogüvenliğin sadece zirai faaliyetlerden ibaret olduğunu sanıyor. Halbuki biyogüvenlik konusu sadece zirai faaliyetten ve GDO üretiminden ibaret değil, bilakis insan sağlığını ilgilendiren zirai faaliyetlerin dışındaki birçok biyoteknolojik bilimsel konuları da içeriyor. Yasa kanunlaştığı takdirde ülkemizde bundan böyle DNA teknolojisi kullanımı gerektiren her türlü tıbbi, biyolojik, farmasötik, biyoteknolojik araştırma Tarım Bakanlığı nın iznine tabi olacağı ve bürokratik engellere takılacağı için pratikte uygulanamaz hale gelecek demiştim. Yasanın Meclis ten geçmesinin hemen ardından akademik dünyada da bir karşı çıkış yaşanmış, hatta aralarında dünya çapında araştırmacıların da olduğu 130 bilim insanı ortak bir bildiri yayımlayarak Biyogüvenlik kanununda, bilimsel araştırmalarda kullanılan GDO ve ürünlerinin kapsam dışı bırakılması, aksi halde Türkiye nin bilim ve teknoloji geleceğinin tehlike altına gireceği uyarısında bulunmuştu. Aradan neredeyse 6 ay geçti. Hiçbir uyarı dikkate alınmadı ve kanunun Meclis ten geçmesinden sonra hazırlanan yönetmeliklerde gerekli değişiklikler yapılmadı. Konuyu takip edenler hatırlayacaklardır, daha yasa hazırlık aşamasında iken alelacele bir GDO yönetmeliği çıkartılmış, hatta 3 kez değiştirilerek yüz binlerce ton GDO lu ürünün ithalatı bile yapılmıştı. Üstelik bu ithalat Tarım Bakanlığı nın kurduğu ve kimlerden oluştuğu sır gibi saklanan Bilimsel Komite kararlarına istinaden yapılmıştı. Bunu bir not olarak kenara koyup bugüne yeniden bakacak olursak sözü bu konuda uzun yıllar boyu çalışmalar yapan Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Çetiner e bırakmak istiyorum. Çetiner çekincelerini şöyle sıralıyor: Kanun kendi içerisinde tutarsız, muğlak ve AB normlarından uzak iken yönetmelikteki maddelerin bazıları da yasaya ters: Örneğin: Kanun gayet açık ve net biçimde Genetiği değiştirilmiş bitki ve hayvanların üretimi yasaktır derken, yönetmelikle bunların nasıl yetiştirileceği anlatılıyor. Bu araştırmacılar açısından önemli; eğer araştırmacı bu yönetmeliği dikkate alıp ilgili evrak, izinler vs. hepsini tamamlasa dahi kanuna göre suçlu duruma düşüyor. Kanunun bir açmazı da amaç ve kapsamıyla ilgili. Amaç ve kapsamda GDO ve ürünleri ibaresi çok geniş bir ürün gamını ifade ediyor. Bunun içerisine tıbbi genetik dahil her türlü biyoteknolojik araştırmada kullanılan enzimler, plazmidler, bakteriler, laboratuvar hayvanları da giriyor. Tabii gıda endüstrisinde kullanılan peynir mayası, her türlü enzim ve işlenmiş gıdalardaki onlarca madde de GDO ürünü, yine tekstil sanayinin kullandığı enzimler hatta çamaşır deterjanındaki enzimler de GDO ürünü . Özetle; GDO yetiştirmek yasak. İthalata yasak yok, ama nasıl yapılacağı son derece muğlak. Kimin başvuracağı da muğlak olduğu için muhtemelen hiç kimse daha bir süre ithalat yapılmayacak. Araştırmacılar dahil GDO ve ürünü kullananların kanunsuz durumu sürdürecek; ta ki birisi ihbar edene kadar. İthalatın bu şekilde durması, yıl sonuna kadar olduğu tahmin edilen stoklar tükenene kadar yem ve hayvansal üretimde pek sıkıntı yaratmayacak. Geçen hafta yemcilerin kullandığı hammaddelerdeki artış buğday kepeği için yüzde 180 için ve ayçiçeği küspesi için yüzde 130 oldu, yem de yüzde 30 zam gördü. Bu ithal stokları azaldıkça daha da artacak ve tüm et, süt, yumurta ve beyaz et kültür balığı dahil fiyatlarına yansıyacak. Bu arada, YÖK Başkanı nın hazin açıklaması benim henüz dile getirmediğim şu soruları da akla getiriyor: Madem GDO ürünleri yetiştirmek yasak, neden h l milyonlarca liralık DPT fonlarıyla üniversitelerde yeni biyoteknoloji merkezleri kuruluyor? Neden taşra üniversitelerinde bile tarımsal biyoteknoloji bölümleri kurulup öğrenci alınıyor? Yetiştirilmesi yasak ürünleri neden geliştirmeye kaynak ayırıyorsunuz? Bu kadar öğrenci mezun olduğunda bunları hangi işlerde istihdam edeceksiniz? GDO ve Biyogüvenlik Yasası Tam Bir Karmaşa B Gelecek 6 ayda Türkiye de büyümenin hızlanacağını düşünen yabancıların oranı yüzde 47 den yüzde 37 ye indi Yabancı yarını göremiyorEkonomi Sevrisi Uluslararası Yatırımcılar Derneği YASED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Adnan Nas, Türkiye deki büyü menin sürdürülebilir olduğu konusunda dün yayı ikna etmek gerektiğini belirterek Tür kiye de artık ekonominin farklı bir düzle me geldiği, kolay kolay krizlerle kesilme diği, bunun sürdürülebilir olacağı yönün deki intiba henüz yeterli değil dedi. Nas, YASED üyeleri arasında yapılan 2010 yılının ikinci Barometre anketinin sonuçları nın paylaşıldığı toplantıda yaptığı değerlen dirmede, üyelerin büyük çoğunluğunun, önü müzdeki dönemde Türkiye de yatırımları et kileyecek olumsuz gelişmelerin başında ye rel siyasi bunalım ı gördüğünü kaydeden Nas, uluslararası yatırımların önündeki 3 te mel engel sorusuna yasal çerçeve ve uy gulamalar, kayıt dışı ekonomi ve siyasi istikrarsızlık yanıtı verildiğini hatırlattı. İkin ci Barometre anketine göre, uluslararası ya tırımcıların yüzde 37 si yeni yatırımlar yap mayı düşünüyor. Bu oran, birinci Barometre anketinde yüzde 42 idi. Önümüzdeki 6 ayda Türkiye de ekonomik büyümenin hızlanacağını düşünen yabancı ya tırımcıların oranı yüzde 37 oldu. Birinci Ba rometre anketinde bu oran yüzde 47 oranın da bulunuyordu. Mali kuralın çıkmaması sizce önü müzdeki dönem yatırımları nasıl etkiler sorusunu üyelerin yüzde 67 si olumsuz , yüzde 20 si etkilemez , yüzde 13 ü be lirsiz şeklinde yanıtladı. Önümüzdeki dö nemde hükümetin öncelik vermesi gereken üç konu, yüzde 74 oranıyla işsizlik , yüzde 56 oranıyla yapısal reformlar , yüzde 38 ora nıyla mali kural olarak belirtildi. YASED Başkan Yardımcısı Adnan Nas: Türkiye deki büyümenin sürdürülebilir olduğu konusunda bizim, dünyayı ikna etmemiz lazım. Ülke ekonomisinin farklı bir düzleme geldiği ve bunun sürdürülebilir olacağı yönünde intiba henüz yeterli değil. Moody s görünümünüz pozitif dedi, beklenti yükseldi Hükümet memur zammında geri adım atmadı. Toplantıda şişeler, bardaklar havada uçuştu Toplu görüşmede kavgaEkonomi Servisi Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Mo ody s, Türkiye nin kredi not görü nümünü durağan dan pozitif e yük selttiğini açıkladı. Bu, Moody s in Türkiye nin Ba2 olan kredi notunu arttırabileceği anlamına geliyor. Mo ody s in Kıdemli Analisti Sarah Carlson, Türk ekonomisi beklen medik derecede güçlü olduğunu gösterdi ve kriz öncesi seviyelerine yeniden ulaştı dedi. Carlson, kredi notunun Ba1 sevi yesine yükseltilmesinin Türkiye nin temel mali göstergelerinin daha da güçlenmesine bağlı olduğunu belir terek, yüksek cari işlemler açığı ve bu açığın finansmanında doğrudan yatı rımdan çok portföy yatırımlarına ba ğımlılığın olması gibi dış kırılgan lıklara dikkat çekti. Moody s in not değerlendirmesi, İMKB de yeni bir alım dalgasına neden oldu ve endeks rekor kırarak 66 bin 409 puana ulaştı. İMKB ilk se ansta kısa süreli tepki verse de, ikin ci seansta Avrupa daki havanın olum luya dönmesiyle alımlar hızlandı. Borsa 66 bin 66.283 puandan kapandı. Brezilya dan sıcak paraya iki kat vergi ESKİŞEHİR Cumhuriyet Sikorsky Stratejik Ortaklıklar Başkan Yardımcısı Stephen B. Estill, Türk Genel Maksat Helikopter Programı ihalesini kazan maları halinde, derhal Türkiye ye 1 milyar dolarlık sipariş vermeyi garanti ettiklerini söyledi. Alp Havacılık ve ortağı Sikorsky in Türk Genel Maksat Helikopter Proje si hakkında son gelişmelerin değer lendirildiği ve yeni motor üretim tesi sinin açılışında konuşan Estill, Türk Genel Maksat Helikopter Programı için Türkiye ye yapmış olduğumuz teklif aslında emsalsiz ve muhteşem. Black Hawk helikopteri tüm sofisti ke transmisyon ve aviyonik sis temleri de dahil ol mak üzere Tür kiye de üretilebi lecek dedi. Estill, bugün ellerindeki mevcut siparişlere göre, Sikorsky in önümüzdeki 12 yıl boyunca yılda 150 Black Hawk ve Seahawk üretimini garantilemiş durumda olduğunu, ilaveten küresel talebe bakıldığında önümüzdeki 20 yıl zarfında yaklaşık 4 bin Black Hawk talebi ön gördüklerini ifade etti. Alp Havacılık Yönetim Kurulu Başkanı Tuncer Al pata da Genel Maksat Helikopter projesinin Alp Ha vacılık a yıllık 100 milyon dolar, toplamda ise 2.3 mil yar dolarlık bir ek iş hacmi yaratacağını, Alp Hava cılık ve yüklenicilerinde 750 kişilik ek istihdam im k nı sağlanacağını kaydetti. 2010 ihracatlarının 50 milyon dolara çıkacağını aktaran Alpata, büyük bö lümü şimdiden kontrata bağlanmış ihracatımızın önümüzdeki 5 yılda 3 kat daha artarak yıllık 150 milyon dolara, Türk Genel Maksat helikopter pro jesinin devreye girmesi ve JSF projesinin de yük sek üretim dönemine ulaşmasıyla da yıllık 350 mil yon dolara ulaşmasını öngörüyoruz dedi. Ekonomi Servisi Para biriminin değerlenmesine neden olan sıcak pa ra girişleri ile mücadele etmeye ça lışan Brezilya, döviz kurundaki ha reketleri sınırlamak için, yabancı ya tırımcıların yerel piyasaya ihraç edi len tahvil alımlarına uygulanan ver giyi iki kat arttırdı. Brezilya nın Ma liye Bakanı Guido Mantega, IOF vergisi adı verilen vergiyi yüzde 2 se viyesinden yüzde 4 e yükseltti. Rea lin değerlenmesine neden olan sıcak para girişlerine karşı alınan önlemler konusunda Mantega, Pek çok ülke kur için önlemler alıyor, hiç kim se bunu ihmal etmiyor dedi. Öte yandan, Japonya Merkez Ban kası BOJ gösterge faizi yüzde 0.1 den, yüzde 0 ile yüzde 0.1 aralı ğına çekti. Merkez Bankası fiyatlar da istikrar sağlanana kadar faizin bu seviyede kalacağını ifade etti. BOJ ay rıca uzun vadeli borçlanma faizleri ni aşağı çekmek için tahvil, ETF ve ticari borçlanma senedi almak için bü yüklüğü 5 trilyon yeni bulabilecek bir fon kurmaya karar verdi. Kiler: Halka arz geliri yatırıma gidecek Ekonomi Servisi Kiler Holding Perakende Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Kiler, perakende zincirinin organik ve inorganik olarak büyümeye devam edeceğini ve Kiler Alışveriş Hiz metleri nin halka arzından sağlanacak kaynağı ya tırımlarda kullanacaklarını söyledi. Kiler in yeni kampanyasına ilişkin düzenle nen toplantıda konuşan Ümit Kiler Biz çalış malarımızı bi tirdik. Halka arz yıl sonuna kadar rahatlıkla yapılabilir dedi. Kiler in 26 Kasım a kadar sü recek 28. yıl kampanyası ile Kiler müşteri kartı sa hipleri yüzde 50 ye varan indirimlerin yanı sıra her 30 TL lik alışveriş için 20 adet Renault Fluen ce den birini kazanma şansını elde edecek. FG Wilson Türkiye de büyüyecek Jenertör üreticisi FG Wilson, Türkiye de gelişen iş hacmine ve proje ihtiyaçlarına doğrudan cevap vermek amacıyla yeniden yapılandı. FG Wilson İngiltere Başkan Yardımcısı Ian Moo re, Türkiye yi çok önemli bir piyasa olarak gör düklerini belirterek Türkiye çapında farklı yer lerde ofisler kuruyoruz. Personel sayısı arttı ve artmaya devam edecek. Bu ülkede devam eden jeneratör talebini karşılamaya hazırız dedi. FG Wilson Türkiye Üst Yöneticisi CEO Kök sal Er Türkiye de tüketilen pazarın büyüklü ğü 150 milyon dolar. Önümüzdeki dönemde bu nun 200 milyon doların üzerine çıkacağını tah min ediyoruz. Beş yılda payımızı yüzde 25 e çı karmak istiyoruz diye konuştu. Ekonomi Servisi Süper zenginlerin ekonomik endişeler nedeniyle aldıkları külçe altının tonlarla ifade edilmeye başlan dığı belirtiliyor. Reuters Küresel Özel Bankacılık Zirvesi nde ko nuşan İsviçreli banka UBS nin yöneticisi Joef Stadler, iki dipli resesyon korkusunun fiziksel al tınla birlikte, bu madeni çıkaran şirket hisselerine ve yine altına dayalı yatırım fonlarına ilgiyi arttırdığını belirtti. Stadler, Sadece yatırım fo nu ya da vadeli piyasada altın almıyor, fiziksel anlamda al tın satın alıyorlar... Elimizde bir çiftin, 1 tonun üzerinde al tın alıp başka bir yere taşıdığı bir örnek mevcut dedi. Stad ler in söz ettiği miktardaki altı nın maliyeti 42 milyon doları buluyor. UBS, yüksek miktar da portföy sahibi müşterilerine varlıklarının yüzde 7 si ile 10 u arasındaki kısmını altın gibi de ğerli madenlere yatırmalarını tavsiye ediyor. Son 10 yıldır, yıllık bazda sürekli değer kaza nan altının onsu şu anda 1.317 dolarla tarihi rekor seviyelerine yakın seyrediyor. Julius Baer s yatırım danışmanlığı şirketinin, Asya bölgesi yatırım baş yöne ticisi Van AnanthaNageswa ran, zengin yatırımcıların ABD den gelen umut verici ol mayan veriler nedeniyle altına yatırımı arttırdığını söyledi. MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Kamu İşveren Kurulu, Uzlaştırma Kurulu nun memur maaşla rında taban aylıklara 6 aylık dönemler de 16+22 TL zam yapılması kararını ka bul etmezken Başbakanlık binasındaki toplantıda Türkiye KamuSen heyeti ile Devlet Personel Başkanlığı uzmanları arasında bardakların, şişelerin havada uçuştuğu yumruklu kavga yaşandı. Uzlaştırma Kurulu nun kararının ar dından Devlet Bakanı Hayati Yazıcı baş kanlığındaki Kamu İşveren Kurulu ile Türkiye KamuSen dün Başbakanlık Merkez Bina da bir araya geldi. Alınan bilgiye göre toplantı gergin başladı. Ba kan Yazıcı nın MemurSen ile imzala nan metnin Bakanlar Kurulu na gönde rildiğini açıklaması sendikacıları kızdırdı. KamuSen Başkanı Bircan Akyıldız süreç tamamlanmadan metnin gönderi lemeyeceğini vurguladı. Sendikacılar ağustos ayında imzalanan tutanağa Ka muSen in taban aylıklara zam ya pılması konusundaki ısrarı kabul edil memiştir ifadesinin yazılmasını istedi. Bakan Yazıcı bu talebi önce kabul et medi. Ancak sendikacıların ısrarı üzeri ne Yazıcı geri adım attı, ifadenin metne konulmasını kabul etti. Ardından bakan toplantıdan ayrıldı. KamuSen yetkili lerinin verdiği bilgiye göre bu sırada Dev let Personel Başkanlığı ndan bir uz man, sendikacılara belgenin fotokopisi ni vermek istedi. Akyıldız ise fotokopiyi kabul etmeyeceklerini, belgenin aslı ge linceye kadar ayrılmayacağını belirtti. Bunun üzerine uzman ile Akyıldız ara sında sert tartışma yaşandı. Tartışma kav gaya dönüşüp büyürken su şişeleri ve bar daklar havada uçuştu. Kavga sürerken bir ara Başbakanlık koridorlarındaki emni yet görevlilerinden de yardım istendi. Kavga koridorlarda da devam etti. Kav ga sonunda KamuSen heyeti belgenin aslını alamadan salondan ayrılırken ta raflardan yaralananlar da oldu. Akyıldız, kurul kararlarının kabul edilmediğine ilişkin tutanak düzenlemiş bir siyasi iradeyle karşı karşıya kaldık larını belirterek, Tavırlar aşağılayıcı, küçümseyici, el kol hareketleriyle bi ze hitap etme şekilleri... Elbette buna sinirlenmemiz, doğal olarak tepki göstermemiz söz konusu. Biz bunun peşini bırakmayacağız. Yargıya baş vuracağız diye konuştu. Memur maaşları ile ilgili son kara rı Bakanlar Kurulu verecek. Bİ L G İ T O P L U M U N A D O Ğ R U Ö Z L E M Y Ü Z A K Sikorsky den Türkiye ye 1 milyar dolarlık sipariş garantisi Stephen B. Estill Korku zenginleri altına yöneltti Türkiye KamuSen heyeti ile Devlet Personel Başkanlığı uzmanları arasında meydana gelen kavgada yaralananlar oldu. CMYB C M Y B 6 EK M 2010 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA EKONOMİ [email protected] EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Merkez Bankası nın Finansal İstikrar Arayışları Döviz kuru yoğun sıcak para akışı altında sürekli ucuzlamaya devam ediyor. Ucuzlayan döviz ithalat talebini arttırdıkça dış ticaret açığı büyümekte; bunun sonucu olarak da cari işlemler dengesindeki bozulma daha da derinleşmekte. Güncel verilere göre Türkiye nin 12 aylık birikimli cari işlemler açığı 27 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu rakam yıl sonunda milli gelirimizin yüzde 5 ine yakın bir dış açık verme yolunda olduğumuzu gösteriyor. Çoğunlukla spekülatif nitelikli ve sıcak unsurları barındıran finansman biçimiyle karşılanan cari açıklar Türkiye ekonomisinin 2003 sonrası büyüme patikasının ana özelliğini oluşturmaktaydı. Cari işlemler açığı borç yaratan biçimde finanse edilirken bir yandan da Türkiye ekonomisini yüksek faiz ve ucuz kur tuzağına mahkum etmekteydi. Cari işlemler açığının finansman biçimlerindeki kırılganlıklar ve belirsizlikler, Türkiye ekonomisinin 20082009 küresel krizi altında niçin en şiddetle etkilenen ekonomilerin arasında olduğunu da açıklamaktaydı. Nitekim 2008 büyük durgunluğu ndan çıkarılan en önemli derslerden birisi de fiyat istikrarını sağlamanın tek başına makro ekonomik istikrarı sağlamaya yetmediği; finansal istikrar sağlamadan dengeli ve sürdürülebilir bir büyümenin söz konusu olamayacağıydı. TC Merkez Bankası biraz da bu gözlemlerin etkisiyle geçen hafta içerisinde alternatif müdahale araçlarını devreye sokarak finansal sistemde istikrarı sağlayacak tedbirleri alacağını duyurdu. Söz konusu tedbirlerin arasında en önemlisi MB nin bankaların zorunlu karşılıklarına ödemekte olduğu faizlerin sıfırlanmasıydı. Böylece bankacılık sistemi önemli bir gelir kaleminden yoksun kalırken MB bu kararını zorunlu karşılık oranlarının gerektiğinde makroekonomik ve finansal riskleri azaltıcı yönde daha etkili bir araç olarak kullanılabilmesini sağlamayı amaçladığını belirterek savunmaktaydı. TCMB bir ikinci kararla döviz piyas
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle