16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Kimi coğrafyalarda barış, savaştan zordur. En kötü barış, en iyi savaştan iyidir. Sözün özü, barışı hangi akıllı, sağduyulu insan istemez. Ancak asıl olan barışın kalıcı olması. Kalıcı olmazsa, sonrası başlangıç noktasından daha vahim olabiliyor. Bunun gerek çevremizde, gerekse dünyanın dört bir bucağında pek çok örneği var. AKP nin konuya ilişkin önceki adımlarına daha başlangıçta kuşkulu bakmış, bu yöntemle zor diye yaklaşmıştık. Eve dönüş ten umutluydular... Olmasını diledik, devamında endişemizi dile getirdik: Eve dönüş, dağa dönüş olmasın? Açılım dediler, hedefe ulaşmasını diledik, devamında endişemizi dile getirdik: Açılım sözcüğü güzel de bu, toplumun arasının açılmasını beraberinde getirmesin! Sonuçlar ortada, yorumu okura bırakıyorum. Eylülün son haftasında başlayan sürecin arkası nasıl gelir? Sorunun yanıtına geçmeden önce bir gözlemimizi paylaşalım... Öyle anlaşılıyor ki; AKP ile BDP referandumdan önce anlaşmama konusunda anlaştı. İki parti birbirine bozuk görünecekti. BDP, sandığa gitmeyecek, böylece dolaylı evet demiş olacak. Boykotun dışında kalanlar zaten evet diyecek. Batı da, AKPBDP paralelliği kurulamayacak. Referandumda evet çıkmasının ardından yeni dönemin düğmesine basılacak... Öyle oldu. Referandum sonuçları kesinleşir kesinleşmez BDP Meclis te bakan düzeyinde kabul görmeye hazırlanıyordu ki, mayına çarptı! Birkaç günlük gecikmeyle plan kaldığı yerden devam etti. Yine, yeniden altını çizelim; gerçekten barış getirecekse, eyvallah! Ne var ki; bu başlangıçtan da kuşkularımız var. Başta vurguladık, barış kadar önemli olan kalıcı olması... Her şeyden önce hükümetin stratejisi şu: Önce kalemler sussun, sonra silahları sustururuz! Olmaz, olamaz... Kalem susmaz... En çok onun halka ulaşmasını bir dönem engelleyebilirsiniz, o kadar. Ama kalem yazmaya devam eder. Eninde sonunda akan suyun mutlaka mecrasını bulması gibi sayfasını, mikrofonunu bulur. Başbakan a göre kimi tipler yazmasa, konuşmasa her şey daha rahat olacak. Gizli açık toplantılar daha kolay organize edilecek. Barışa giden yol daha kestirme olacak... Başbakan bütün insanların çözümünde bu yöntemi uygulamak istiyor. Başlangıç adımlarından anlaşılıyor ki, Erdoğan bu kez iki turlu plan yaptı. İlk tur Haziran 2011 e kadar. İkinci tur Haziran 2011 den Ağustos 2012 ye kadar... Yani genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimi... Erdoğan sorunu çözmese bile sorundan post çıkarmayı iyi biliyor. Konumuzun özüne dönersek; Anadolu dokusu tüm yıpranmalara karşın sağlamlığını koruyor. Ancak bu dokuyu bu kadar hoyrat kullanmamak, olmazsa bir deneme daha yaparız, o da olmazsa yeniden bakarız bencilliğine karşı şunu haykırmak gerekiyor: Halkı ve kalemleri susturarak hiçbir şeyi çözemezsiniz! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada özgürlük sorununa bağladın mı, bağladın. Türbanla fakülteden mezun olan bir genç kadını kamuda özgürlük gereği görev almaktan nasıl mahrum bırakacaksın? Üniversitede tanıdığın özgürlüğü üniversite öncesi ilk ve ortaeğitimde nasıl yasaklayacaksın? Adamlar bugün türbanın Kuran ın emri olduğunu öne sürüyorlar. Başbakan türban özgürlüğüne yeşil ışık yakarken sorunun Diyanet İşleri Başkanlığı ile görüşülerek çözümlenmesinde ısrar ediyor. Israr ediyor; çünkü RTE için türban sorunu dinen ele alınması zorunlu bir sorundur. Başbakan a göre, Diyanet İşleri dinen nasıl, nerede, kimlerin türban takacağına fetva verdi mi, sorun temelinden çözümlenmiş olacak. Fetvadan sonrası kolayyyy! Şıp diye RTE nin söylediğine göre üç maddelik bir yasa İşlem tamam! Siyasal İslamın simgesi türban, laik Türkiye Cumhuriyeti nde yasalaşacaktır! Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ın NTV deki açıklamalarında Anayasa Mahkemesi türbana özgürlüğü geri çevirdikten sonra partisinin bu konuyu kapadığını ve çözümü zamana bıraktığını söyledi. Fakat beklemediğimiz fırsatı CHP önümüze getirdi diyor. Genel Başkan ın; referandum kampanyasında sık sık Bu sorunu biz çözeriz dediğini anımsatıyor. Referandum geldi geçti. RTE, fırsattan istifade; buyur şu türban sorununu nasıl çözeceğini açıkla demeye başladı. Fakat Genel Başkan, 12 Eylül ün üzerinden bir ay geçmesine karşın türban sorununu nasıl çözeceğini, beraberindeki olası tehlikeleri önleyecek CHP formülünü açıklamış değil. Bu nedenlerle üniversitelerde türbana tanınacak özgürlüğün kamuda, üniversite öncesi eğitimde nasıl yasaklanacağı sorusu gündemde ve yanıtsız! Bu arada, Genel Başkan ın bana gelmedi, görmedim dediği, ama yok diyemediği, CHP Parti Meclisi Üyesi Prof. Sencer Ayata nın çalışmaları ürünü bir rapor basına yansıdı. Bu rapor üniversitelerde türbana özgürlük tanıyor ne var ki üniversitelere verilen özgürlüğün dallanıp budaklanarak yaygınlaşacağını da kabul ediyor. Dinci gazeteler şöyle yazıyor: CHP, üniversiteler için yapılacak düzenleme için şartını da ortaya koydu: Kamu ve ilköğretimde başörtüsü yasağının sürmesi için hükümet garanti versin. Rapor ortaya çıkmadan önce Güncel de yazıldığı gibi üniversitelere özgürlüğü sadece üniversitelerle kısıtlamak nasıl sağlayacak? Aynı özgürlüğün kamuda da geçerli olması nasıl engellenecek? Bu iş; RTE nin inandırıcı olmayacak verdiği garantilerle çözümlenebilir mi? Galiba hazırlıksız yakalandı CHP. Bülent Arınç, NTV de TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner in üniversiteden türbanla mezun olan kızların kamuda istihdamı konusunun da gündeme geleceğini söylemesini saldırgan bir üslupla neden eleştirdi? Zira kafalarının arkasında olası uygulamaya, plana değindi Boyner. Üniversitede türbanı özgürlük der, çözersin ama türbanlı genç kadın doktor olur, avukat olur, hatta yargıç olur O zaman kamuda türbanlı başların görev almasını engelleyemezsin dediği için Arınç ın saldırısına hedef oldu. Üstelik engelleyelim de demedi Boyner; Bu kızların kamuda görev almaları tartışılmalı dedi. Türkiye nin türbanla donanmasını isteyen Bülent Arınç ın ve AKP li Arınç ların hiddeti de yadsınamaz şu nedenle: Çünkü Ümit Boyner, AKP nin türbanı kamuya da ilköğretime de yayma planını açığa çıkardı. Artık Ümit Boyner de karşı cephede, AKP için umutsuz vaka! [email protected] SAYFA 10 EK M 2010 PAZARCUMHUR YET 10 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 10 Ekim O fotoğraf hem beynimin hem de yüreğimin en derin köşesine çakılı kalacak... O fotoğraf içimdeki acıyı ve hüznü çoğaltacak... Yıldız Teknik Üniversitesi nin akademik yıl açılış töreniydi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, törene katılmıştı. Yaklaşık 2025 kişilik öğrenci topluluğu Gül ün üniversiteye gelişine demokratik tepki göstermişti. Daha önce de Başbakan Erdoğan ı protesto eden Berna Yılmaz ve Ferhat Tüzel in tutuklanmalarına karşı bir eylem düzenlemişlerdi. Bir ülkede parasız eğitim isteyen üniversiteli gençlerin tutuklanması ne anlama gelir? Nerede demokrasi ve özgürlük? Soruları çoğaltabiliriz. Tutuklu olarak yargılanan Berna ve Ferhat için 15 yıl hapis cezası isteniyor... Banka mı soymuşlardı, gasp mı yapmışlardı, ihaleye fesat mı karıştırmışlardı bu gencecik çocuklarımız? Hiçbirini yapmamışlar, Başbakan Erdoğan ın üniversiteye gelişinde Parasız eğitim istiyoruz pankartıyla tepki göstermişlerdi. Üç gün önce tutuklu arkadaşları için gösteri yapan topluluktan gözaltına alınan kız öğrencinin üçdört polis tarafından saçlarından tutulup götürülüşünü televizyon ekranlarından seyrederken hiç şaşırmadım. Çünkü bu görüntüleri umursamayan bir toplum olmuş, nice ölümlere bile alkış tutmuştuk. Değişik hayatların içinde sürüklenen benim kuşağım, acıların ve hüzünlerin ne olduğunu çok iyi bilirdi. Yaşamın derinliğinde filizlenen umutların nasıl yitip gittiğini de... Bulutların, ağaçların, kış çiçeklerinin, aşkların betimlenmesini de... Tutkuyu da özlemi de... Kıpırdayan dudaklarda yaprakların seslenişini, esen rüzg rda ağaçların türküsünü de... Biri kız biri erkek iki öğrenci bir Türkiye fotoğrafını yansıtıyor yine. Biz o fotoğrafları çok ama çok görmüştük. Canım sıkıldı... Bir süre dalıp gittim grileşen gökyüzüne... Durduğumuz her istasyonda yanan o son ışık, bozkırın orta yerinde yanan bir ateş... Yüreğimiz böyleydi bizim. Karamsarlığın kuşattığı, kaygıların arttığı bir ülkede yaşamak zorundaydık inadına. Kaçmak yoktu! Demokrasiyi ve özgürlükleri çoğaltmak için çabalayacaktık... O fotoğrafa bakarken dün sabah bunları düşündüm. Kördüğüm olmuş dalları, denizi, akan ırmakları, yamaçları, ağaçları... Zehir soluyan Eşmeli köylüleri, talan edilen ormanlarımızı, Hazine alanlarını... Parasız eğitim ha! Bunu haykırdığınız ya da pankart açtığınız zaman başınıza bunlar gelirdi. Cemaatlere dokunduğunuzda, tarikat şeyhlerinin devleti nasıl kuşattığını yazdığınızda yanardınız. Yüreğimizin çiçeklenmesini istemek bile suç sayılıyordu benim ülkemde. Demokrasiyi ve özgürlükleri ağızlarından düşürmeyenler, 15 yıl hapis cezasıyla yargılanan iki üniversiteli genç için kıllarını bile kıpırdatmıyorlar, arkadaşlarını destekleyen 2025 kişilik topluluğa polisin acımasızca saldırmasını görmüyorlardı. Bu yüzden beynime ve yüreğime çakılı kaldı o fotoğraf benim. Yaralı ve şaşkın bir yaprak gibiyim... Belleğimde nice kıyımlar, fırtınalar var yılların birikimi. Acılar var, hüzünler var. Aslında sevgi ve aşk üzerine bir yazı yazacaktım bugün... Çocukları anlatacaktım, genç şıkları... Eşzamanlı bir hayatın sayfalarından derlediğim kimi küçük öykülerden söz edip, Söke Ovası ndan geçip Didim e uğrayacak, kıyı kasabalarının yalnızlığını anlatacaktım. Ryuiçi Tamura nın dizelerinden yola çıkıp, dünyadaki tüm yıkımları anlatıp şöyle haykıracaktım: Ben binlerce melek öldüremem ama tozlu bir yoldan kıyıya giderim kızgın gökyüzü h l terli fırtına bulutlarıyla kaplıyken deniz daha geç bir saatin renginde güz yaz değil ufukta ince dereler akar karanlığın biriktiği boşlukta incecik kılcal damarlar yüzer kurumuş ellerimde; yer yoktur büyük bir köprüyü demirleyecek. O fotoğrafa bakıyorum... Uzun saçlı bir üniversiteli genç kız... Tam beş el, saçlarından tutmuş yerlerde sürüklüyor onu... Sadece seyrediyor, bakıyor, üzülüyoruz... Ne yosun kokusunu düşünüyorum ne de pembe deniz kabuklarını. Gözlerimi yumup öylece kalıyorum. Eğer o öğrenciler türbana evet eylemi yapsalardı, saçlarından çekilip tekme tokat götürülürler miydi? Oslo Y 14 Helsinki Y 11 Stockholm Y 12 Londra B 18 AmsterdamB 17 Brüksel PB 20 Paris PB 20 Bonn PB 20 Münih PB 19 Berlin PB 18 BudapeştePB 15 Madrid Y 22 Viyana PB 16 Belgrad PB 15 Sofya Y 9 Roma PB 22 Atina Y 19 Zürih PB 20 Moskova B 10 Aşkabat PB 27 Taşkent PB 26 Baku Y 19 Bişkek PB 16 Tiflis Y 20 Kahire B 30 Şam B 29 İstanbul Y 19 Edirne Y 16 Kocaeli Y 17 Çanakkale Y 18 İzmir Y 21 Manisa Y 21 Denizli Y 21 Zonguldak Y 16 Sinop Y 16 Samsun Y 16 Trabzon Y 17 Giresun Y 16 Ankara Y 16 Eskişehir Y 11 Konya Y 19 Sıvas Y 15 Antalya Y 29 Adana Y 27 Mersin Y 27 Diyarbakır PB 27 Şanlıurfa PB 26 Mardin PB 24 Siirt PB 23 Hakk ri PB 20 Van PB 15 Kars PB 14 Yurdun kuzey ve batı kesimleri parça lı ve çok bulutlu, Mar mara, Ege, Batı ve Orta Karadeniz, Do ğu Karadeniz kıyıları, İç Anadolu ve Akde niz sağanak yer yer gök gürültülü sağa nak yağmurlu, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Yağış ların Orta Karadeniz, Sinop, Kırıkkale, Yoz gat, Kırşehir, Nevşe hir, Aksaray, Konya ve Antalya çevrele rinde kuvvetli olması bekleniyor. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA İşte O Fotoğraf... [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 ERDEM GÜL ANKARA Başbakan Tayyip Erdo ğan, referandum kampanyasını başlatır ken isimlerini anarak ağladığı, 12 Eylül ün idam ettiği gençlerden Necdet Adalı ve Mustafa Pehlivanoğlu nun ölüm yıl dönümlerini hatırlamadı. 8 Ekim gecesi soldan Necdet Adalı, sağdan da Mustafa Pehlivanoğlu, 12 Eylül yöneti mince idam edildi. Erdoğan, referandumda Evet kam panyasını 12 Eylül le hesaplaşma te zi üzerine kurdu. Erdoğan, kampanya nın startı anlamına gelecek mesajlar içeren konuşmasını da 20 Temmuz 2010 da partisinin grup toplantısında yaptı. Erdoğan, bu grup toplantısında 3 ü idam edilen, biri tüfek dipçiğiyle öldü rülen 2 si sağdan, 2 si soldan 4 ismi an dı. Soldan Necdet Adalı ve Erdal Eren, sağdan da Mustafa Pehlivanoğlu ile Hüseyin Karamahmutoğlu nun isimlerini ve ailelerine mektuplarını okurken gözyaş larını tutamayan Erdoğan, AKP li millet vekillerini de ağlattı. Erdoğan, bu isimleri saydıktan sonra referandumda her kesimden 12 Eylül e karşı tepkilerini koymak için evet oyu isterken, Yıllarca solcuları kullanan ama 12 Eylül le hesaplaşamayan CHP, siz hesaplaşamazsınız da biz hesaplaşacağız. Ben MHP li kardeşlerimden, CHP ye gönül vermiş kardeşlerimden, BDP li kardeşlerimden bir daha 12 Eylül ya şanmasın diye evet bekliyorum ifadele rini kullandı. Erdoğan, referandumun asıl amacı olarak tanımladığı 12 Eylül le he saplaşacağız mesajına simge olarak saydı ğı 4 isimden ikisinin idam edilerek öldürül melerinin yıldönümleri olan 8 Ekim tarihini hatırlamadı. Erdoğan, referandum kampanyasında Ad nan Menderes in idamını lanetlemek için de evet oyu verilmesi gerektiğini anlattı. Refe randumun ardından Erdoğan ın ilk mesaj ni teliğindeki adımlarından biri Menderes i an mak oldu. Erdoğan, idam edilişinin 49 uncu yıldönümü olan 17 Eylül de kalabalık bir ba kan ve partili grubuyla birlikte Menderes in mezarını ziyaret edip, demokrasi şehitleri adına çelenk koydu ve referandumda çıkan evet sonucuyla geçmişin antidemokratik uy gulamalarıyla hesaplaşıldığının mesajlarını ve ren bir konuşma yaptı. Erdoğan, Adalı ve Pehlivanoğlu nun ölüm yıldönümlerini unuttu Ağladı, ama hatırlamadı İSMEP ihalesi Resmi Gazete de ANKARA ANKA İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi İS MEP kapsamında, İstanbul İl Özel İdaresi nin, Üsküdar Mehmetçik İlköğretim Okulu nun yeni den yapımı için ihale ilanı Resmi Gazete de ya yımlandı. İhaleye katılmak isteyen firmaların mevcut nakit kredi olanaklarının minimum mikta rının 1 milyon 750 bin TL olması gerektiği ifade edildi. Firmalar için son başvuru tarihi 10 Kasım. ERDAL EREN ANACAK MI? Adalı ve Pehlivanoğlu dışında Erdo ğan ın grup konuşmasında saydığı diğer iki isimden idam tarihi en yakın olanı Er dal Eren. Erdoğan ın 17 yaşında oldu ğu için yaşı büyütülerek idam edildi ğine de dikkat çektiği Erdal Eren, 13 Ara lık 1980 de idam edildi. Erdoğan ın Eren in ölüm yıldönümünü hatırlayıp hatırlamayacağı merak ediliyor. Erdo ğan ın saydığı son isim olan ülkücü Hüseyin Karamahmutoğlu ise 14 Tem muz tarihinde cezaevinde kafasına aldığı dipçik darbesiyle yaşamını kaybetti. Yazı İşleri Müdürümüz MEHMET T MUÇ N SUCU yu Aramızdan ayrılışının 1. yılında özlemle anıyoruz. CÇalışanları 1960 MEHMET T MUÇ N SUCU ÖZLEDİK Fırat Can Canan Şekure CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Kimi coğrafyalarda barış, savaştan zordur. En kötü barış, en iyi savaştan iyidir. Sözün özü, barışı hangi akıllı, sağduyulu insan istemez. Ancak asıl olan barışın kalıcı olması. Kalıcı olmazsa, sonrası başlangıç noktasından daha vahim olabiliyor. Bunun gerek çevremizde, gerekse dünyanın dört bir bucağında pek çok örneği var. AKP nin konuya ilişkin önceki adımlarına daha başlangıçta kuşkulu bakmış, bu yöntemle zor diye yaklaşmıştık. Eve dönüş ten umutluydular... Olmasını diledik, devamında endişemizi dile getirdik: Eve dönüş, dağa dönüş olmasın? Açılım dediler, hedefe ulaşmasını diledik, devamında endişemizi dile getirdik: Açılım sözcüğü güzel de bu, toplumun arasının açılmasını beraberinde getirmesin! Sonuçlar ortada, yorumu okura bırakıyorum. Eylülün son haftasında başlayan sürecin arkası nasıl gelir? Sorunun yanıtına geçmeden önce bir gözlemimizi paylaşalım... Öyle anlaşılıyor ki; AKP ile BDP referandumdan önce anlaşmama konusunda anlaştı. İki parti birbirine bozuk görünecekti. BDP, sandığa gitmeyecek, böylece dolaylı evet demiş olacak. Boykotun dışında kalanlar zaten evet diyecek. Batı da, AKPBDP paralelliği kurulamayacak. Referandumda evet çıkmasının ardından yeni dönemin düğmesine basılacak... Öyle oldu. Referandum sonuçları kesinleşir kesinleşmez BDP Meclis te bakan düzeyinde kabul görmeye hazırlanıyordu ki, mayına çarptı! Birkaç günlük gecikmeyle plan kaldığı yerden devam etti. Yine, yeniden altını çizelim; gerçekten barış getirecekse, eyvallah! Ne var ki; bu başlangıçtan da kuşkularımız var. Başta vurguladık, barış kadar önemli olan kalıcı olması... Her şeyden önce hükümetin stratejisi şu: Önce kalemler sussun, sonra silahları sustururuz! Olm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle