18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 OCAK 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B ARTSHOP’TAN TIPKIBASIMLAR ‘Papirüs’ için arabasını sattı Yirmi yõl önce bugün yitirdiğimiz şair Cemal Süreya İstanbul ve Ankara’da çeşitli etkinliklerle anõlõyor Dünya göçebesi, firesiz şairYirmi yõl önce bugün yitirdiğimiz şair Cemal Süreya bugün çeşitli etkinliklerle anõlõyor. Türkiye Yazarlar Sendikasõ, İstanbul Kadõköy’deki Öteki Kültür Merkezi’nde saat 18.00’de bir toplantõ düzenleyecek; etkinlikte Tiyatro Fabrikasõ Şiir Tiyatrosu Oyuncularõ Cemal Süreya’nõn şiirlerinden oluşan bir gösteri gerçekleştirecek. Cemal Süreya Şiir Ödülü’nü kazanmõş şairler (Enver Ercan, Altay Öktem, Gülce Başer ve Kaan Koç) Cemal Süreya’yõ anlatacaklar. Nurullah Can ise Cemal Süreya’lõ anõlarõnõ dinleyicilerle paylaşacak. Cemal Süreya için mezun olduğu Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde de saat 16.00’da anma ve şiir ödülleri etkinliği düzenlenecek. Ankara SBF Aziz Köklü Salonu’nda Ali Besen’in sunacağõ etkinliğe Prof. Dr. Celal Göle (SBF Dekanõ), Ahmet Saraçoğlu (Cemal Süreya Derneği Başkanõ), Mustafa Şerif Onaran (şair, yazar), Muzaffer İlhan Erdost (yayõmcõ, şair, yazar), Vecihi Timuroğlu (şair, yazar), Mehmet Özer (Mülkiyeliler Birliği Temsilcisi) ve Ertan Mõsõrlõ (şair, yazar) konuşmacõ olarak katõlacaklar. Muzaffer Özdemir’in müzik dinletisiyle devam edecek olan etkinlik, Cemal Süreya Şiir Yarõşmasõ ödüllerinin verilmesiyle son bulacak. Şair ve yazar Engin Turgut’un “Caz ve Kadõn” adõnõ verdiği ve ölümünün 20. yõlõnda Cemal Süreya’ya adadõğõ resim sergisi ise bugün Ankara’da Batõbirlik Sanat Galerisi’nde açõlacak. Cemal Süreya’yõ, Cumhuriyet gazetesi olarak, onu yakõndan tanõyan Refik Durbaş ve Orhan Alkaya’nõn yazõlarõyla bir kez daha anõmsõyoruz. ELİF BEREKETLİ “Geçen yıl Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği’nin önerisiyle ‘Cemal Süreya ve Son- rasõ’ adlı kitabı hazır- larken, Papirüs der- gisinin Cemal Süre- ya’nın şairliğinde ne kadar önemli yer tut- tuğunu gördüm” di- yor Artshop Yayõncõ- lõk’õn sahibi Vedat Ak- damar: “Tüm sayıları inceledikten sonra, şi- ir yayıncılığı yapan bir yayınevi olarak, bu derginin özellikle bu zamanlara yetişeme- yen genç okurlarımız- la buluşması gerekti- ğini düşündüm.” Doğan Hızlan, Cemal Süreya’nõn seçme yazõlarõndan oluşan ‘99 Yüz / İ z d ü ş ü m l e r ’ (YKY, 2004) kita- bõna yazdõğõ sunuş yazõsõnda şöyle der: “Bana, Cemal Sü- reya’nın biyografi- sini tek cümleyle yaz deseler, şu cümleyle yetinirdim: Paris’ten getirdiği Chevrolet arabayı satıp ev ala- cağına Papirüs dergi- sini çıkaran adam.” Hikâye şöyle: Cemal Süreya Paris’ten İstan- bul’a döndükten sonra, uzun süre para biriktirip satõn aldõğõ Chevro- let’sini satar. Şimdi ka- fasõnda iki seçenek var- dõr. Ya bu parayla bir ev alacak ya da gönlünün istediği gibi bir dergi çõkaracaktõr. Ve, terci- hini dergiden yana kul- lanõr. Sonunda da bu- gün, ilk yayõmlandõğõ günden bu yana 40 yõlõ aşkõn bir zaman geç- mesine rağmen öne- minden bir şey kaybet- meyen, 51 sayõ sürmüş ve Edip Cansever, Nu- rullah Ataç, Doğan Hõzlan, Adnan Özyal- çıner, Tomris Uyar gi- bi isimlerin de arala- rõnda olduğu çok sayõda edebiyatçõnõn katkõda bulunduğu Papirüs der- gisini yayõmlamaya baş- lar. Gerisini, Papirüs’ün tõpkõbasõm projesinin mimarõ Akdamar’dan dinleyelim: “Dergideki imzalara baktığımızda, yakın dönem Türk şiiri ve edebiyatı bir film şe- ridi gibi gözlerimizin önünden geçiyor. Özel sayılar, konu aldıkla- rı edebiyatçı için bir referans ve arşiv de- ğeri taşıyor. Kuşku- s u z Pa- pirüs Türkiye’de ya- yımlanmış en nitelikli edebiyat dergilerinden biri.” Yayõnevi ayrõca, bu yõl “Papirüs” dergisini de güncel bir şekilde, yani yeni bir dergi ola- rak yayõna hazõrlaya- cak. Artshop ayrõca, Ce- mal Süreya’nõn çeviri şi- irleri “Yürek ki Pa- ramparça”yõ yayõmla- dõ ve şairin hayranlarõ- na özel bir “2010 yılı Cemal Süreya” takvi- mi hazõrladõ. Şimdi ise Cemal Süreya şiirlerini yabancõ dillere çevirtip yayõmlama hazõrlõğõ içindeler. İLK TELİFİMİ ONDAN ALMIŞTIM Kõrlangõç ömürlü şair C E M A L S Ü R E Y A İ Ç İ N 1 0 0 . Y Ü Z Edebiyatın Mona Lisa’sı ORHAN ALKAYA Nereye bakarsa baksõn, size baktõ- ğõnõ düşünürdünüz. Edebiyatõn Mo- na Lisa’sõ. Yarõsõ sürgün. 1931’de Erzincan’da doğmuş. Sonra birkaç kez daha doğmuş. “Tek taş” şiirlerinden birinde şöyle dediydi: “Annem çok küçükken öl- düydü / beni öp sonra doğur be- ni.” Firesiz şair. Her şairde fire olur; istekten, denemekten, uçmaktan fire verir şairler, en fazla da dilin buyur- gan kalõplarõnõ eğip büküp insan ola- rak ölebilmenin hallerini araştõrõr- ken. Cemal ise firesiz şairdir, özel- likle ilk üç kitabõnda: “Üvercinka”, “Göçebe” ve “Beni Öp Sonra Do- ğur Beni”de. İlk, Yusufçuk dergi- sinde, dokuz yüz seksen Mart’õnda dünyanõn en güzel gözlü adamõ, Mehmet H. Doğan söylemişti bunu. Mehmet Abi’den mülhem, mîri mal sayõlõr: Firesiz şair. “Sınıf arkadaşları, şarap ve tü- zük kokan,” bir Mülkiyeli değil Si- yasallõ, üstelik Hariciye’yi değil Ma- liye’yi seçti. Ne övündü bununla ne yerindi. “1950 seçiminin, demokra- sinin çocuklarıydık,” da demiştir; uzun süre kitaplarõna almadõğõ “555 K” şiirini de yazmõştõr. Dürüsttür, hayata saygõ duyar. Sõk sõk dalardõ, bir şiire, bir yazõ- ya, az evvel söylenmiş bir lafõn çağ- rõşõmlarõna, bir çift kadõn memesine ve mutlaka sizin gözlerinize; dedim ya Mona Lisa. “Ama kadınlar tanrım, / Öyle çok sevdim ki onları, / Gelecek se- fer / Dünyaya / Kadın olarak gelir- sem / Eşcinsel olurum” diye yaz- mõştõr şiiri iyiden iyiye kõsaltmaya, yoğunlaştõrmaya başladõğõ vakitler- de. Bu şiir Cemal Süreya “kısa”larõ- nõn belki de poetik açõdan en zayõfõ sayõlmak gerekir; ama ne duygu! Şu- nu da yazmõştõr başarõ ile başarõsõzlõk arasõnda yalpalarken ve muhteşem- dir: “Eskiden birinci işimdi sigara içmek / Şimdiyse içmemek birinci işim.” Arkadaşlığa meftundu Cemal Süreya’nõn arkadaşlarõ, onun kaç kez evlendiği hususunda hep kafa karõşõklõğõ yaşadõ. “Yedi” dediği bile olmuştur. Esasen iki kez evlendi, Zuhal ilki, Bayan Nihayet ikincisidir. “Düğmemi kim diktiyse onunla evlendim abi,” de demiştir ve şairlerin Ece’si şöyle tefsir etmiş- tir bunu: “Bizim Cemal bir kadını beğendiğinde, gömleğinin üst düğ- mesini ‘çõt’ diye kopartır. Kadın dikerse de evlenir.” Arkadaşlarõna ve arkadaşlõğa mef- tundu Cemal Süreya. Ece’ye itina eder, Doktor Bahar’dan hiç vazgeç- mez, Nilgün Zelda’yõ asla unutmaz, Mehmet Ali’nin Hatay’õna Mehmed Kemal’in Kalem’i muamelesi yapar, Mareşal Buyrukçu’ya, birlikte inti- har edebilecek kadar güvenir, Günel’e, Behzat’a ihtimam eder, Fazıl Hüsnü’ye ve Cihat Burak’a saygõda kusur etmez, genç şürekâ ile hayret ve ibret ilişkisini hep korur, bu arada âşõk olunacak bir kadõn için her zaman kalbinde yer ayõrõrdõ. Son Pazartesi, 8 Ocak, geç kalmõş- tõm, yazõm bitmemişti, filan. Son gördüğüm Cemal, bej rengi pardösü- sünün içinde duruyordu. Başka biri değildi ama bõyõklarõ ve komik saka- lõ yoktu, bir de üzgündü. Mona Lisa iyice hüzne dalmõş, gülümsemesini boş vermişti. Bir telefon geldi en son. Cemal ölmüştü. Bir telefon daha geldi. Kü- tüphanesi - ki az ve öz idi, Kadõkö- yü’ndeki bir sahafta dağõlõp gitmek- ten, çok sevdiği arkadaşõ Doğu saye- sinde kurtuldu. Hepsi yaşandõ ve kaldõ. Tõpkõ Ce- mal’in şu öngörüsü gibi: “Jandarma daima nesirde kala- caktır / Eşkiyalar silahlarını çap- raz astıkça türkülerine”. REFİK DURBAŞ Bir Lokman Hekim söylencesi şöyledir: Lokman Hekim’den kaç yõl yaşayacağõnõ saptamasõ istenir, o da uzun yaşayan kartalõn uç uca yaşam süresini düşünerek, 7 kartalõn uç uca yaşam süresi kadar yaşam diler. Kartalõn yaşam süresi 80 yõl kabul edilmiştir. Bu, 7 ile çarpõlõnca 560 eder ve Lokman Hekim de 560 yõl yaşamõştõr. Şair Cemal Süreya da Lokman Hekim’i çok severdi. Ama Lokman gibi, kartalõ değil de, 9 yõl yaşayan kõrlangõcõ düşünürdü. Kartal misali kõrlangõç da düşünülürse, 7 kõrlangõcõn yaşam süresi de 63 yõl eder. Süreya da kendisine 7 kõrlangõcõn ömrünü biçmiş ve “Kehanet 1985” başlõklõ bir şiir yazmõştõr. Ama ne yazõk ki Cemal Süreya’nõn kehaneti tutmadõ ve 59 yaşõnda, tam 20 yõl önce, 9 Ocak 1990’da aramõzdan ayrõldõ. “Sıcak Nal” kitabõnda yer alan “Kehanet 1985” başlõklõ şiiri bu dileğinin nişanesi olarak okunabilir: “Lokman Şair senin hayatın / Yedi kırlangıcın hayatı kadar / Altısını ardı ardına yaşadın / Bir kırlangıcın daha var.” Ömrünün kehanetini bilmiştin, ölümünü bildiğin gibi... Bu yüzden her yõl, bir “kırlangıç yılı” daha ekleniyor ömrüne... Bunu biliyorsun... Her geçen gün seni daha çok özlediğimizi de... Nasõl unuturum? İlk telif hakkõmõ senden almõştõm. Evet, ben, ilk telif ücretimi “yedi kırlangıç ömürlü” Cemal Süreya’dan aldõm. 1967 yõlõydõ, Süreya’nõn çõkardõğõ “Papirüs” dergisinin 3. sayõsõnda bir şiirim çõktõ. Derginin piyasaya çõktõğõ günün ertesinde Süreya, zarf içinde bir “on” lira uzattõ ve şöyle dedi: “Elbet bu para şiirinin karşılığı değildir. Ama bütçemiz bu kadar. Fakat bu uğurlu gelir, bundan sonra alacağın telif bereketli ve bol olur.” “Papirüs”ün o sayõsõ iki buçuk lira, yani 250 kuruştu... Yine o zamanlar, “kuruş”lar tedavüldeydi. Kitaplar, “bir” liradan satõlõyordu. Aksaray’dan Yenikapõ’ya inerken “Odunluk” namõyla bilinen ayakçõ meyhanelerinde bir şişe “Güzel Marmara” şarabõ ya da yarõm şişe ufak “Yeni Rakı” ile bir porsiyon köfte ve piyaz 5 lira idi... Şimdi, kaç yõldõr Gazeteciler Cemiyeti’ndeki masan boş... Kaç yõldõr Hatay Restoran’daki masan da... “Defter-i Kebir”in, şiirin gibi bembeyaz sayfalarõ da... Kaç yõldõr Kadõköy-Sirkeci vapurunun Boğaz’a göğsünü geren güvertesi de... Vapurda bir yerde durup oturmazdõn; “Hadi” derdin, “barda bir çay içelim”. Çayõ, vapurun çay ocağõnda içen Süreya... Türk şiirinin uçurumunda açan kõr çiçeği... Dünya göçebesi... Şapkasõ her zaman çiçekle dolu Anka kuşu... Son şiirinde “Tanrım üstü kalsın” diyordun. Ölümün değil, şiirin durgun suyunda uyumaktasõn hâlâ... YAŞAMINDAN İZLER  Doğumu 1931 Erzincan, ölümü 9 Ocak 1990 İstanbul...  Asõl adõ Cemalettin Seber.  Lise yõllarõnda aruz vezniyle şiirler yazdõ, kendi kendine eski yazõyõ öğrendi.  Kendisine sorarsanõz “Birkaç kez evlendi”, oysa herkes yetmiş kez evlendiğini sanõrdõ.  Bir dükkâna girip bir şeyin fiyatõnõ soramazdõ, sormak zorunda kalõrsa da mutlaka alõrdõ.  Paris’e gidip Louvre’u, Konya’ya gidip Mevlana Müzesi’ni görmeden gelmişti.  Berbere gitmez, saçlarõnõ kendisi keserdi.  Davetlerde, kokteyllerde görünmekten pek hoşlanmazdõ.  Bir büyük özlemi “mavi sakalõ” ile dolaşmaktõ sokaklarda...  Zamanõn Başbakanõ Turgut Özal’õ Taksim’de düelloya davet etmişti.  26 yõlda 28 ev değiştirdi.  Kadõköy’de her zaman vapur iskelesine en yakõn evde oturmaya çalõştõ. Hepsi yaşandõ ve kaldõ. Tõpkõ Cemal Süreya’nõn şu öngörüsü gibi: ‘Jandarma daima nesirde kalacaktõr / Eşkiyalar silahlarõnõ çapraz astõkça türkülerine.’ Üstü Kalsın Ölüyorum tanrõm Bu da oldu işte. Her ölüm erken ölümdür Biliyorum tanrõm. Ama, ayrõca, aldõğõn şu hayat Fena değildir... Üstü kalsõn... SON ŞİİRİ (Fotoğraf:ARAGÜLER) (Fotoğraf:ŞAHİNKAYGUN)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle