18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 8 OCAK 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B PARA-META-PARA MUSTAFA SÖNMEZ Sosyal Güvenlik İflasta, Emekliler İsyanda... 1980 sonrasının neoliberal politikaları adım adım sosyal devleti yok etti. 12 Eylül mamulü 1982 Anayasası’na konulan emek örgütlenmelerine getirilen kısıtlamalar, grev, toplusözleşme haklarını görünürde var gösterip fiiliyatta yok eden yaklaşımlar, emeğin enformalleşmesine imkân sağlayan her tür düzenleme, devletin istihdam sağlayıcı yatırımcı özelliğini budama… Bunların yanı sıra, vergi-harcama politikalarında, emeğin aleyhine sermayenin lehine düzenleme de sosyal devleti berhava etti. Malum; dışa açılmak için, rekabet gücü edinmek, onun için de emek maliyetini düşürmek, devletin bütçe üstünden emeğe aktardıklarını kesip sermayeye aktarmak, onu güçlendirmek gerekiyordu. Emeklilere sağlanan maaş ve sağlık harcamalarında eli sıkı davranmak da bu neoliberal anti-sosyal yaklaşımın ürünüydü. Çoğu, IMF diktesiyle, istisnasız 1980 sonrası tüm hükümetlerin icraatlarına yansıyan bu anti-sosyal devlet yaklaşımı, son 7 yıllık AKP iktidarına da damgasını vurdu. Dahası, “Sağlıkta Dönüşüm” adı altında AKP iktidarınca girişilen “reform” adı altındaki icraat da tam bir fiyaskoyla sonuçlandı. Bugün, SGK, yani Sosyal Güvenlik Kurumu hızla iflasa gidiyor ve kurumu ayakta tutmak için bütçe kaynaklarını artan oranlarda aktarmak gerekiyor. Öyle ki, bütçede en önemli kalemin biri faiz ödemeleriyse, diğeri SGK’ye, batmaması için yapılan, bütçe transferleridir. AKP iktidarının ilk icraat yılı olan 2003’ün sonunda 16 milyar TL’yi bulan ve o yılın milli gelirinin yüzde 3.5’u tutarındaki bütçeye aktarımlar, 2007’de 33 milyar TL’yi buldu ve milli gelire oranı da yüzde 4’e yaklaştı. 2008’de ise bütçe transferleri 35 milyar TL’ye çıktı. Krizin de etkisiyle SGK 2009’da iyice batmaya başladı. Krizde çok sayıda işçi işten çıkartıldı, dolayısıyla prim gelirleri 1 yılda 2 milyar TL azaldı. Yanı sıra, hem özel sektör, hem Bağ-Kurlu esnaf, hem de çoğu AKP’li belediyeler prim borçlarını ödememeye başladılar. Bu yılın 10 ayında tahsili gecikmiş prim alacağı tutarı 44 milyar TL. Borçluların çoğu, “Nasılsa bir af çıkar” uyanıklığı içinde. Prim gelirleri azalırken ilaç firmalarına, özel hastane ve kliniklere bol keseden aktarılan kaynaklar, SGK’yi iyice dibe itti. Bu yılın 10 ayında 45 milyar TL’yi bulan bütçe yamasının, 12 ayda 54 milyar TL’yi, milli gelir içindeki payının da yüzde 5’i geçtiği tahmin ediliyor. SGK’nin iflasa doludizgin gidişi ile paçası tutuşan iktidar, işte bu nedenle eczacılardan başlayarak sektörün bütün bileşenlerini mağdur edecek önlemlere başvurdu. Bundan tabii ki, emekliler de nasibini alıyor. Türkiye’de insafsızlığın temel göstergesi aranırsa, emeklilere layık görülen maaşları gösterebilirsiniz. Sayıları 9 milyonu bulan emeklilerin ortalama aylık gelirleri 600 TL’yi bulmuyor. 7 milyon emekliye topu topu, seyyanen 60 TL’lik komik zam yapan ve bunu, “Yüzde 20’ye varan zam yaptım”, diye takdim edip kasılan Başbakan’a, emekliler isyan ediyor. Memur emeklileriyle birlikte sayıları 9 milyonu bulan bu barut fıçıları, acaba önlerine seçim sandığı konulduğunda nasıl tercih kullanacaklar? Bu zammın bütçeye 3 milyar TL’ye mal olacağını söyleyen Başbakan, öte yandan, işverenlerin yüzde 5’lik SSK prim yükümlülüklerini üstlenerek onlara 3 milyar TL’lik teşvik aktardığı bilgisini neden toplumla, emeklilerle paylaşmıyor? Tütün işçilerinin, referandumla “Durmak yok, direnişe devam!” kararı önünde saygı ile eğilelim ve onların yanında olduğumuzu her fırsatta, her biçimde gösterelim. Dip dalganın bu kararlılığı, işçi ve memur sendikalarının koltuklarına yapışmış sendika ağalarını kış uykularından uyandırır mı bilemeyiz ama, belli ki 2010, her şeye ve her ayak bağına rağmen, sokağın yılı olacak. Sokak, emeklilerle de dolacak… Türkiye, yavaş yavaş, ağır ağır da olsa, gerçek gündemine nihayet dönüyor: Su çatlağını buluyor... [email protected] http://mustafasnmz.blogspot.com 10 mühendisten 6’sõ 2 bin 500 TL’den az kazanõyor. İşsizlerin yaklaşõk yarõsõnõn iş bulma umudu yok Kriz mühendisi 12’den vurduANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Elektrik Mühendisleri Odasõ’na (EMO) üye olan mü- hendislerin yüzde 69.3’ünün küresel krizden çe- şitli şekillerde etkilendiği belirlendi. İş bulma ola- nağõ yüksek olarak değerlendirilen EMO üyeleri arasõnda işsizlik oranõnõn yüzde 10 olduğu sap- tanõrken işsiz mühendislerin yüzde 44.3’ünün de iş bulma umudunu kaybettiği ortaya çõktõ. EMO tarafõndan Mart-Haziran 2009 tarihle- ri arasõnda 855 mühendisin katõlõmõyla gerçek- leştirilen “Küresel Krizin Etkileri: EMO Üyelerinin İstihdamı” araştõrmasõnõn sonuçlarõ özetle söyle: İşsizlerin yarısı ümitsiz: Araştõrmaya ka- tõlanlarõn yüzde 8’inin de 1-2 yõl arasõnda iş bulmayõ umut ettikleri anlaşõldõ. Böylece bu grup işsizler de dahil edildiğinde, işsiz EMO üyesi mühendislerin yüzde 52.3’ünün iş bul- ma umudundan yoksun olarak 2010 yõlõna gir- dikleri görüldü. On mühendisten biri borcunu öde- yemiyor: Araştõrmaya katõlan 855 mühendisten 554’ü krizden çeşitli şekillerde etkilendiğini ortaya koyarken 267 mühendis hiç etkilen- medi. EMO üyelerinin krizin etkisine yöne- lik olarak yüzde 31.3’ünün geleceğe güven- le bakamadõğõ görülen araştõrmada, mü- hendislerin yüzde 13.2’sinin borçlarõnõ bile ödeyemediği anlaşõldõ. Elektrik mühendisleri en çok etki- lenen grup: Araştõrmada, krizden en çok yüz- de 75 ile elektrik mühendisleri, en az ise yüzde 51.8 oranõyla bilgisayar mühendisleri etkilendi. Elektronik haberleşme mühendislerinin krizden etkilenme oranõ yüzde 68.4 olurken bu oran elek- tronik mühendislerinde yüzde 65.4, elektrik- elektronik mühendislerinde yüzde 65.1 oldu. En çok orta yaşlılar etkilendi: Araş- tõrmaya göre krizden yüzde 80.4 ile en fazla 45- 55 yaş arasõndaki mühendisler etkilendi. En az etkilenme oranõ yüzde 58.4 ile 25 yaş ve altõn- daki genç mühendisler grubunda olduğu görül- dü. 25-35 yaş arasõ, 35-45 yaş arasõ ve 55 yaş üze- ri gruplarda ise krizden etkilenme oranõ sõrasõyla yüzde 60.5, yüzde 67.6 ve yüzde 68.25 oldu. İşsizlik en fazla en yaşlıları, sonra en gençleri vurdu: 25 yaşõnda ve daha genç mühendislerde işsizlik oranõnõn yüzde 19.1 ol- duğu saptandõ. İşsizlik oranõ, 25-35 yaş arasõn- daki mühendislerde yüzde 6.3, 35-45 yaş ara- sõndaki mühendislerde yüzde 6 olarak gerçek- leşti. 45-55 yaş arasõ mühendislerde işsizlik ora- nõ yüzde 11.5’e, 55 yaş üzeri mühendislerde ise yüzde 25’e kadar çõktõ. Mühendislerin yüzde 60’ı 2 bin 500 liradan az kazanıyor: Çalõşanlarõn yüzde 45.8’inin 1500 - 2 bin 500 TL, yüzde 26.9’u 2 bin 500 - 4 bin 500 TL aralõğõ gelir karşõlõğõ ça- lõşmakta olduğu belirtilen araştõrmada, çalõşan mühendislerin yüzde 5.4’ünun 4 bin 500 - 6 bin 500 TL aralõğõnda, yüzde 2.1’inin de 6 bin 500 TL üzeri gelir elde ederken yüzde 15.6’sõnõn 527 - 1500 TL ile EMO’nun 2009 yõlõ en az ücret ta- rifesinin altõnda çalõşmakta olduğu ifade edildi. Elektrik Mühendisleri Odasõ’nõn yaptõğõ araştõrmaya göre, en yüksek işsizlik oranõ yüzde 10.7 ile elektrik-elektronik mühendislerinde. Elektrik mühendislerinin yüzde 10.3’ü, bilgisayar mühendislerinin yüzde 9.5’i, elektronik haberleşme mühendislerinin yüzde 8.3’ü işsiz. ZEYNEP ALTAY İlk bakõşta kesinlikle doğru bir adõm olarak ortaya çõkan ilaçta fiyat indirimi kamuoyunda tartõşmalara neden oldu. Farkõn karşõlanmasõ için ecza depolarõ, ilaç fir- malarõ ve devletin elini taşõn altõna koymadan eczacõlarõn sõrtõndan ger- çekleştirilmek istenmesi eczacõyla tüketiciyi kar- şõ karşõya getiriyor. Hükümetin tasarruf ted- birleri çerçevesinde ilaç ala- nõnda başlattõğõ uygulamalar nedeniyle 4 Aralõk’ta kepenk kapatan eczacõla- ra karşõn SGK ilk aşamada Türk Ec- zacõlar Birliği (TEB) ile yaptõğõ pro- tokolü feshederek 16 Ocak 2010’dan itibaren hastalarõn ilaçlarõnõn nasõl karşõlanacaklarõ konusunu belirsizli- ğe itti. Daha sonra da buna karşõ bir çö- züm gibi gösterilen marketlerde ilaç satõşõ gündeme geldi. Eczacõlar ise bu tür haberlerin ilaç fiyatlarõndaki indirimleri tartõşmasõz kabul etmeleri yönünde bir baskõ ola- rak yorumladõlar. Özel sigortalar an- laşmalõ eczaneler dõşõnda ödeme yap- mayacaklar ama dolaylõ olarak doğan sağlõk harcamasõ için henüz kamuo- yuna yansõyan bir yorum yapmadõlar. Tüm Eczacõ İşverenler Sendikasõ (TEİS) Genel Başkanõ Nurten Say- dan, yaptõğõ yazõlõ açõklamada, Baş- bakan Recep Tayyip Erdoğan’õn marketlerde ilaç satõlmasõna ilişkin değerlendirmede bulunarak; “Ec- zacıların sorunlarının çözümün- den vazgeçerek halk sağlığının market eczanelere emanet edile- meyeceğini” belirtti. Saydan, ABD’nin market eczaneden vazgeçmeye çalõştõğõnõ ifade ederek, “ABD’de 53 eyaletin sadece 19’un- da market eczane bulunmaktadır. Buralarda sadece reçetesiz verile- bilen ilaçlar satılmasına rağmen ABD yapılanmadan dahi vazgeç- menin çarelerini aramaktadır. ABD’deki zehirlenmelerin yüzde 65’i ilaç zehirlenmesi olup bunun en önemli nedeni de FDA tarafından ilaç reklamları ve market eczaneler olarak görülmektedir” değerlendir- mesinde bulundu. İstanbul Eczacõlar Kooperatifi Baş- kanõ Sait Yüce de konu ile ilgili ola- rak; “Öncelikle mevcut yasal dü- zenlemeler ile gerek fesih işlemi gerekse marketlere ilaç satışı müm- kün değil ayrıca, AB Adalet Diva- nı’ndan mayıs ayında çıkan karar- la, eczacılar dışında biri tarafından eczanenin işletilmesinin kamu sağ- lığı için bir risk teşkil edebileceği, bu nedenle eczanelerin, eczacıların sa- hip ve mesul müdürlüğünde açıl- ması ve işletmesinin gerekliliği be- lirtilmiştir” dedi. Tüketiciler Derneği Federasyonu (TÜDEF) Başkanõ Ali Çetin de geçtiğimiz günlerde yaptõğõ bir açõk- lama ile “Sayın Başbakan’ın ‘drugstore’lar (ilaç dükkânları zinciri) ‘müjdesi’ bir yanıyla ila- cın tümüyle ticarileştirilmesinin yeni adıdır. ‘Drugstore’ların sa- hibinin ise ABD’li AIG şirketi ile ortaklık kuran Başbakan’ın çok yakın danışmanının olduğu ka- muoyunca bilinmektedir” dedi. Satın alma kararında Aslan Çimento’nun limana yakın, geniş araziye sahip olması ve Marmara pazarına yakınlığının etkili oldu- ğunu vurgulayan Çağlar, “Türkiye’de 40 - 41 entegre çimento fabrikası var. Tür- kiye’nin pırlantası Aslan Çimento’dur. Aslan Çimento, 153 metre boyunda li- mana sahip. Bu Oyak Grubu için de çok önemli. Oyak olarak aynı zamanda bir liman satın aldık” dedi. Oyak ‘Aslan’la büyüyecek Ekonomi Servisi - Efes Pilsen Rus- ya’da başarõlara imza atmaya devam ediyor. Forbes dergisinin Rusya versi- yonu, “En yüksek perakende cirosu ya- pan 50 Rus markası”nõ belirledi. Listeye Efes markasõnõn sahibi olan Anadolu Gru- bu’ndan iki marka girdi. Rusya pazarõ için 1999’da sõfõrdan yaratõlan Starõy Melnik (Yaşlõ Değir- menci) birasõ, Forbes’õn araştõrmasõna göre bir yõlda 15 milyar rublelik (yak- laşõk 500 milyon dolar) perakende ci- rosu ile 15’inci sõrada yer aldõ. Efes Rusya’nõn bir diğer markasõ Belly Medvedev (Beyaz Ayõ) 9.6 milyar rublelik (yaklaşõk 320 milyon dolar) sa- tõşla listeye 33’üncü sõradan girdi. Rusya’nõn beş şehrinde kendisine ait fabrikalarda onlarca marka bira üreten Anadolu Grubu, bu ülkede 10 yõlda ulaş- tõğõ ciro ile 40 yõllõk Efes Türkiye’nin ci- rosunu geride bõrakmõştõ. Efes Türkiye Genel Müdürü Tuğrul Ağırbaş, “Rusya’da çok daha uzun bir vade için planladığımız hedeflere 10 yıl gibi kısa bir sü- rede ulaşmış ol- manın gururunu yaşıyoruz. Artık başarı yarattığınız uluslararası markalar- la ölçülüyor. Efes’in özellikle Starıy Melnik ile Rusya’da kazandığı başarı buna en çarpıcı ör- nektir” dedi. Dergi Starõy Melnik markasõ- na ilişkin bilgi verirken Rusya’da sõfõrdan yaratõlan ilk yerel bira- lardan biri diye yazdõ. Rusya’da en fazla ciro yapan şirketler listesine Anadolu Grubu’nun sahip olduğu Efes Pilsen’den iki marka girdi. ET BALIK KURUMU Özelleşmedi başarõyõ yakaladõ Ekonomi Servisi - Et Balõk Kurumu (EBK) Genel Müdürü Bekir Ulubaş, Et Balõk Kurumu’nun 2005’te özelleştirme kapsamõndan çõkartõlmasõnõn Türkiye’nin hayrõna olduğunu söyledi. Ulubaş, Sõvas İl Genel Meclisi’nin toplantõsõnda yaptõğõ konuşmada, 1990’da Türkiye’de “KİT’ler zarar ediyor, özelleştirilsin” diye bir furya başladõğõnõ ve EBK’nin de özelleştirildiğini anõmsattõ. EBK’nin özelleştirme kapsamõna alõnmasõnõn ardõndan kurumun 35 işletmesinin 27’sinin satõldõğõnõ belirten Ulubaş, besiciye, çiftçiye hizmet eden işletmelerin çoğunun yerinde ticarethaneler, villalar oluştuğunu belirtti. Ulubaş, özelleştirmeden çõktõklarõ yõlda 5 bin ton et üretirken, bu sene sadece kõrmõzõ et olarak 15 bin ton et ürettiklerini, hayvan kesim sayõsõnõn arttõğõnõ, besicilere yaptõklarõ desteklemeler ve ödemelerde artõş olduğunu anlattõ. Ulubaş, gelecek yõl salam, sosis, sucuk, kavurma gibi katma değeri yüksek ürünlerde piyasada belirleyici olmayõ öngördüklerini kaydetti. TOKİ BAŞKANI Bu yõl hedef 80 bin konut BURSA (AA) - Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanõ Erdoğan Bayraktar, ülke genelinde 2010’da 65-70 bin konut satma hedeflerinin olduğunu, şu anda 15 bine ulaştõklarõ 100 lira taksitli konut işinde de 50 bine çõkacaklarõnõ söyledi. Gayrimenkul Yatõrõm Ortaklõğõ Derneği ve Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafõndan düzenlenen “Gelişen Kentler Zirvesi”ne katõlmak için geldiği Bursa’da gazetecilerin sorularõnõ yanõtlayan Bayraktar, özetle şunlarõ söyledi: “Türkiye’nin dört bir tarafında 81 vilayette 750 ilçede 1500 şantiyemiz var. Türkiye’nin 957 ilçesi var, bunun 750’sinde, yani ilçelerin yüzde 80’inde varız. Bergama, Alanya gibi ilçelerde yok. Onun dışında büyük ilçelerin tamamında varız. Bursa’da bizim şantiye sayımız 40’a yakın, İstanbul’da 150’nin, Ankara’da 80’in ve Adana’da 30’un üzerinde. TOKİ 2008’de 46 bin, 2009’da 44 bin konut sattı. Rakamların azalmasına rağmen hasılat arttı. Yani 2009’da elimize daha çok para geçti. 2010’da toplam 80 bin konut yapma hedefimiz var. Alt gelir grubuna yöneleceğiz daha çok. Bir de kentsel dönüşümlere ciddi manada ağırlık vereceğiz. 149 belediye ile Türkiye’nin tamamında kentsel dönüşüm yapmaya çalışıyoruz. Kentsel dönüşüm kapsamında da bugüne kadar 46 bin konut üretimi rakamına ulaştık.” Ekonomi Servisi - Ada- na, Mardin, Bolu ve Ünye Çimento ile faaliyetlerini 6 coğrafi bölgede sürdüren Oyak Çimento Grubu, bir hafta önce bünyesine kattõğõ Lafarge Mar- mara Grubu ile büyümeye odak- landõ. Oyak Otomotiv ve Çimento Grubu Yönetim Kurulu Başka- nõ Celal Çağlar, bu satõn alma ile birlikte Lafarge Marmara Grubu’na ait 1 entegre çimento fabri- kasõ, 9 hazõr beton tesi- si, 3 agrega ocağõnõn Oyak Çimento Gru- bu’na dahil olduğunu belirterek, grubun, Aslan Çimento’nun yüzde 97.3’üne, Birtaş AŞ’nin yüzde 100’üne, Mar- mara Madencilik’in yüz- de 100’üne, Aslan Be- ton’un yüzde 24.24’üne, Assan AŞ’nin yüzde 100’üne ve Aslan Çimento Vakfõ’na sahip ol- duğunu söyledi. Çağlar, Türki- ye’nin ilk çimento fabrikasõ olan Aslan Çimento’nun 1.5 milyon metrekare arazi üzerine kurulu, yõllõk 1 milyon 200 bin ton klin- ker, 3 milyon 400 bin ton öğüt- me kapasitesine sahip olduğunu dile getirerek, OYAK Çimento Grubu’nun tercih sebebinde en önemli nokta olan Aslan Çi- mento limanõnõn 26 metre derin- liğe, günlük 10 bin ton yükleme - boşaltma kapasitesine sahip ol- duğunu ifade etti. Türkiye’nin çi- mento üretiminin yüzde 30’unun Marmara Bölgesi’nde tüketildi- ğini anlatan Çağlar, gelecekte en fazla büyüyecek olan bu böl- gede yer alan Aslan Çimen- to’nun, limanõ sayesinde ihra- cata büyük katkõsõ olacağõnõ vur- guladõ. Celal Çağlar, 2009’da iç satõşlarõnõn yüzde 2.6, dõş satõş- larõnõn ise yüzde 12.1 oranõnda düştüğünü belirterek, toplam klinker ve çimento satõşlarõnda 2009 yõlõnõ yüzde 5.4’lük bir dü- şüşle kapattõklarõnõ bildirdi. Çağ- lar, 2010’a ilişkin “2010’da kap- asite kullanım oranı hedefimi- zi yüzde 90 seviyelerini yaka- lamak üzere belirledik. 2010’da iç satışların yüzde 8 mertebe- sinde artmasını, 41 milyon ton seviyesine ulaşacağını tahmin ediyoruz. Tesislerimizde, ko- ruyucu bakıma yönelik ola- rak, 2010’da 5 şirketimizde toplam 50 milyon lira değerin- de yatırım harcaması öngörü- yoruz” diye konuştu. Önemli bir avantaj Çağlar, “Oyak Çimento’nun 5 şirketinin toplam klinker kapasitesi 8.5 milyon ton ile Türkiye klinker kapasitesinin yüzde 15’ini ve toplam çimen- to üretim kapasitesi 17.5 milyon ile Türkiye çimento üretim kap- asitesinin yüzde 18.6’sını tem- sil eder hale geldi. 2009 Ekim sonu yurt içi satışlara göre ise pazar payımız yüzde 18.4’e yükseldi. Grubumuza katılan Aslan Çimento’nun yüksek öğütme kapasitesi ve limanı, grup şirketlerimiz için önemli bir avantaj sağlayacak” dedi. Oyak Grubu bünyesinde Türkiye’nin ilk çimento abrikasõ olan Aslan Çimento’nun da bulunduğu Lafarge Marmara Grubu’nu 130.3 Avro ile bünyesine kattõ. Celal Çağlar Oyak Çimento Grubu’nun Lafarge’yi satın alması sonrasında kapasitelerinin yüzde 24, pazar paylarının ise yüzde 25 arttığını dile getirdi. Efes Rusya’da başarõsõnõ 2’ye katladõ Tasarruf diye eczaneleri yok edecekler
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle